Arama

Dil Nedir - Dilin Yapısı ve Görevleri

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 22 Ekim 2017 Gösterim: 111.596 Cevap: 6
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
26 Ağustos 2009       Mesaj #1
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Dil
Ad:  dil yapısı.jpg
Gösterim: 55801
Boyut:  77.8 KB
Boğazın tabanına bağlı olarak hareket edebilen, adaleden oluşmuş organ.
En önemli görevleri, çiğnemeye yardımcı olmak, besini yutmak, tat almak ve konuşma işlevini sağlamaktır. Tat alma kabarcıkları, dilin her iki yanında bulunur. Bunlara papilla da denir. Dilin üzerinde, ağzın bitiştiği yerde ve gırtlakta da bulunurlar. İnce bir zar, dilin alt yüzeyini, ağzın tabanına bağlar. Frenilum da denen bu bağ bazen çok kısa olur ve peltek konuşmaya yol açar.
Sponsorlu Bağlantılar
Normal olarak dilin rengi pembemsi beyaz, nemli ve temizdir. Dilin kuru olması, koyu renk alması, üzerinde tüy bulunması, hastalık belirtisi sayılır. Diğer bir şikâyet konusu da dildeki yanma ve acı duygusudur. Kızıl hastalığında, dil şişer, üzerinde küçük kabarcıklar belirir ve parlak, kırmızı bir renk alır. Dil yanması çoğunlukla sindirim sistemindeki bozuklukla ilgilidir.

Anatomisi
Corpus lingua: Dilin ucuyla kökü arasında kalan dil gövdesi.
Radix lingua: Dil kökü. Gırtlak kapağının önünde yer alan ve tonsilla linualis'i (folliculi linguales) taşıyan dil tabanı.
Dorsum lingua: Dil papillerini (papillae linguales) taşıyan dil sırtı.
Margo lingua: Dilin dişlere değen yan kenarları.
Apex lingua: Dil ucu.
Tunica mucosa lingualis: Dil mukozası

Dil papillaları
Dile pürüzlü bir görünüm veren,dilin üst yüzeyinde ve yanlarinda yer alan minik çıkıntılara verilen isimdir. İçlerinde tat tomurcukları bulundurular. Bu tomurcuklar içerisinde ise tat hücreleri vardır.
  1. - Papillae filiformes: İpliksi papiller. Daha uzunca ve kalın olanına papillae conicae denir.
  2. - Papillae fungiformes: Mantar şeklindeki papil türü.
  3. - Papillae vallatae: Kısa ve dahe geniş fungiform (mantar şekilli) papilla
  4. - Papillae foliatae: Dilin arka yan kenarında bulunan, tat tomurcuklarını içeren paralel yerleşimli çok sayıda yapraksı mukoza kıvrımı.
  • Tat tomurcuklar içerenler:
    • 1- Dilin ön bölümlerinde bulunan mantarsı papillalar(Özellikle süt içtikten sonra daha da görünür hale gelirler)
    • 2-Digerlerine göre daha büyük ve daha az sayida olanlar çanaksı papillala: Dilin arkasinda ters bir V harfi biçiminde dizilmişlerdir.
    • 3-Yapraksı papillalar: Dilin arka yanlarindadir. Mantarsi, çanaksi ve yapraksi papillalar
  • Tat tomurcugu içermeyenler:
    • 1-Sayica en çok olan ipliksi papillalar(Papillae filiformes): Neredeyse dilin tüm yüzeyini kaplarlar ve dokunma duyusuyla ilgili olarak görev yaparlar.
Tonsilla lingualis
Düzensiz olarak dil tabanı üzerine yayılmış olan lenf dokusu.
Folliculi linguales: Dil kümeleri. Dil mukozasının altındaki tonsillaların meydana getirdiği tepemsi çıkıntılar. Ortalarında birer oyuk/kanal bulunur.

Dil Kasları (Musculi linguale)
XII. Kafa çifti olan N.hypoglossus tarafından innerve edilen sekiz adet dil kası. İntrinsik kaslar dilin içinde yeralır. ekstrinsik kaslar ise, dil kemiği (os hyoideum) dan başlayıp dilde sona ererler ve yine dilin hareketlerinden sorumludurlar.

Ekstrinsik (Dil dışında bulunan) Dil Kasları
1 M. genioglossus
2 M. hyoglossus
3 M.chondroglossus
4 M. styloglossus

İntrinsik (Dilin gövdesi içinde bulunan) Dil Kasları
1 M.longitidinalis superior
2 M.longitidinalis inferior
3 M. transversus linguale
4 M.transversus enfilyoslam

Fonksiyonları
  1. - Fonasyon. Konuşma seslerinin diğer fonasyon organlarıyla birlikte oluştutmaya yardımcı olur.
  2. - Tad alma: İnsan dilinin yer yeri farklı tadları hisseder. Dil ucu "tatlı" , ucun hemen arkası "tuzlu", dilin yanları "ekşi" ve arkası "acı" tadlarını hisseden algılayıcılar barındırır.
  3. -Besinleri ağızda çevirerek çiğnemeye yardımcu olur.
  4. -Besinleri yutulmak üzere boğaza gönderir.
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 28 Nisan 2016 22:06 Sebep: Aktif linkler
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
16 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  t1.jpg
Gösterim: 12673
Boyut:  10.1 KB
TAT ALMA SISTEMINDEKI MUHTESEM TASARIM
Insan bedeninin hayati fonksiyonlarinin devam edebilmesi için yemeye ve içmeye ihtiyaci vardir. Böylece trilyonlarca hücremizdeki islemler için gerekli enerjiyi temin ederiz. Yemek yerken, aslinda sagligimizi dogrudan dogruya etkileyecek kararlari da aliriz. Neyi yememiz neyi yemememiz gerektigini biliriz. Hangi gidalarin besleyici ve yenilebilir oldugunu, hangilerinin besin degeri tasimadigini, hangilerinin zararli olabilecegini anlariz. Kötü tatlarini hemen algiladigimiz çürümüs veya bozulmus gidalari çöpe atariz. Eksilik oranina bakarak, olgun bir meyveyi ham olanindan ayirt ederiz. Asitli bilesikleri eksi tatlarindan, zehirli maddeleri de yogun aci tatlarindan taniriz. Vücudumuzun içindeki kosullari sabit tutmak için gerekli olan mineral tuzlari ve sivilari, hücrelerimizdeki protein sentezinde kullanilan aminoasitleri, enerji ihtiyacimizi karsilayacak karbonhidrat ve lipitleri elde edebilecegimiz gidalari kolaylikla seçebiliriz. Dahasi, neyi ne zaman yememiz, ne zaman yemememiz gerektigini de biliriz. Kendimizi halsiz hissettigimiz dönemlerde vitamin, mineral ve seker orani yüksek gidalari tercih ederiz. Tansiyonumuz düstügünde tuzlu besinler alir, yükseldiginde ise tuzlu yiyecek ve içeceklerden uzak dururuz.
Bunlarin tümünü yapabilmemize olanak saglayan harika bir sisteme, tat alma duyusuna sahibiz. Tat alma sistemimiz, proteinleri, iyonlari, kompleks molekülleri ve pek çok kimyasal bilesigi analiz eder; bir ömür boyu durup dinlenmeksizin bizim adimiza çalisir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bu eşsiz sistem , sonsuz ihsan sahibi olan Rabbimizin hizmetimize verdigi üstün bir yaratılış eseridir.
DILDEKI KUSURSUZ ORGANIZASYON
Ad:  t2.jpg
Gösterim: 12349
Boyut:  23.5 KB
Bir yemek kitabina göz atin; içinde binlerce tarif oldugunu görürsünüz. Dünyada 20.000 yenebilir bitki türü oldugu tahmin edilmektedir.Gerçekten de kati ve sivi gidalarin çesitliligi dikkat çekicidir. Ancak tüm bu çesitlilige ragmen, farkli tatlari birbirinden ayirt etmek bizim için oldukça kolaydir. Örnek olarak, gözlerimiz kapali bile olsa, haslanmis tavuk eti ile kizartilmis tavuk eti arasindaki ayrimi hemen fark ederiz. Tavuk eti ile yapilmis onlarca farkli yemegi herhangi bir güçlük çekmeden anlariz. Iste bu yetenegimizin sirri, tat alma organimiz olan dilimizdeki organizasyonda gizlidir.
Dilimizde çok sayida sinir lifi bulunur. Bu tasarim, onun her yönde rahatlikla hareket edebilmesine imkan saglar. Öyle ki, dilimiz parmaklarimizdan dört kat daha hareketlidir.Konusurken, gidalari çignerken ve yutarken, dilimiz önemli görevler üstlenir. Agza alinan besinler, tükürük bezlerinin salgilariyla islatilir ve yumusatilir; daha sonra da yutaga dogru itilir. Iste bu sirada dilimizdeki tat alici hücreler de faaliyet halindedir. Bu faaliyeti anlayabilmek için, öncelikle dilin derinliklerindeki düzenlemeyi tanimamiz gerekir.
Ad:  t3.jpg
Gösterim: 21358
Boyut:  17.9 KB
Papillalarin insan dilindeki konumlari.

Tat alici hücreler tat alma konusunda uzmanlasmis hücrelerdir; sadece dilde ve agzin belirli bölgelerinde yer alirlar. Dildeki tat hücreleri, "tat tomurcugu" adi verilen sogana benzer yapilar seklinde biraraya toplanmislardir. Tat tomurcuklari da "papilla" olarak isimlendirilen yapilarin içinde bulunurlar. Papillalar dile pürüzlü bir görünüm veren minik çikintilardir; dilin üst yüzeyinde ve yanlarinda yer alirlar. Dört çesit papilla vardir ve bunlar dilin degisik bölgelerine dagilmis durumdadir. (Sekil 24) Bunlar içerisinde en çok dikkat çekenler dilin ön bölümlerinde bulunan mantarsi papillalardir; özellikle süt içtikten sonra daha da görünür hale gelirler. Digerlerine göre daha büyük ve daha az sayida olanlar çanaksi papillalardir; dilin arkasinda ters bir V harfi biçiminde dizilmislerdir. Yapraksi papillalar ise dilin arka yanlarindadir. Mantarsi, çanaksi ve yapraksi papillalar tat tomurcuklarini barindirirlar. Tat tomurcugu içermeyen ve sayica en çok olanlar ise ipliksi papillalardir; neredeyse dilin tüm yüzeyini kaplarlar. Ipliksi papillalar dokunma duyusuyla ilgili olarak görev yaparlar.
Tat alma sistemimizdeki hücrelerin tam olmasi gereken sayida ve en ideal sekillerde bulunmalari çok üstün bir yaratilis delilini gözler önüne sermektedir. Diger bir harikuladelik de bunlarin tam olmalari gereken yerde bulunmalaridir.Tat alma sistemindeki pek çok detaydan sadece birisi degisseydi; mesela tat hücreleri dilin üzerinde ve yanlarinda degil de altinda olsaydi ne olurdu? Cevap açiktir; tat algisi da büyük ölçüde kaybolur ve insan zor duruma düserdi. Tat hücrelerindeki her detayin yerli yerinde olmasi, akil ve sagduyu sahibi insanlara sunu hatirlatir: Allah'in herseyi mükemmel bir düzen içinde ve kusursuz yarattigi gerçegini.
Ad:  t4.JPG
Gösterim: 12676
Boyut:  52.6 KB
(Solda)Bir tat tomurcugundaki organizasyon. (Sagda)Bir tat tomurcugunda, 100'e yakin tat alici hücre kusursuz bir tasarim içinde biraraya gelir. Tat tomurcugunun tepe bölümünü, gövdesinden ayiran özel bir sistem vardir. Bu sayede tat molekülleri, tomurcugun tepesindeki tat tüycükleri ile iletisim kurar; tomurcugun gövde bölümüne geçemezler.
Herkes bir organizasyonun organizatör olmaksizin, bir düzenlemenin düzenleyici olmaksizin gerçeklesemeyecegini kabul eder. Söyle bir etrafiniza bakin, gördügünüz hersey bir tasarim ürünüdür: Masa, sandalye, lamba, perde, pencere cami, televizyon, bilgisayar… Bunlardan kat kat daha kompleks olan tat alma sistemi de üstün bir tasarimin ürünüdür. Bu üstün tasarimin sahibi de alemlerin Rabbi olan Allah'tir.

KOMPLEKS HABERLEŞME SİSTEMLERİ
Bugün bilim dünyasinda bes ana tat oldugu görüsü agir basmaktadir: Tatli, tuzlu, aci, eksi, umami. Bunlardan ilk dördü herkesin tanidigi, bildigi tatlardir; umami ise, proteinlerin yapisindaki 20 farkli amino asitten birisi olan glutamattan kaynaklanan bir tattir. (Glutamat, et, balik ve baklagiller familyasindan olan bitkilerde bulunur. Ayrica hazir gidalarda tat artirici olarak kullanilan monosodyum glutamat da bu tadi verir.)
Ad:  t5.jpg
Gösterim: 12411
Boyut:  19.9 KB

Tat haritasi, tatliligin dilin ucu, tuzlulugun dilin kenarlari, eksiligin dilin yanlari, aciligin ise dilin arkasi tarafindan algilandigi görüsüne dayaniyordu. Bu haritanin 19. yüzyilda yapilan arastirmalarin yanlis yorumlanmasinin sonucu oldugu anlasildi. Çünkü son bilimsel çalismalar tat hücrelerinin birden fazla uyariciya tepki verdigini göstermistir. Diger bir deyisle, her bir tat hücresinde düsünüldügünden çok daha kompleks haberlesme sistemlerinin oldugu ortaya çikmistir. Her tat hücresi zannedildigi gibi sadece belirli bir uyariciyla degil, birden çok uyariciyla iletisim kurmaktadir. Alici hücrelerdeki haberlesme yöntemleri, hücrelerin yaratilis eseri oldugunu açikça gösteren delillerden birisidir.
Dilimizin üzerine konulan bir seyin tadini algilamamiz yaklasik 0.2-0.5 saniye sürmektedir. Gözümüzü kapayip açmamizdan daha kisa olan bu zaman zarfinda nelerin gerçeklestigi yüzyillardir arastirilmaktadir. Tat alma, yedigimiz besinlere ait tat bilesiklerinin tükürük içinde erimeleriyle baslar. Tuzlu gidalarin tadinin daha hizli alinmasinin nedeni, tuzun tükürük içinde digerlerine göre daha çabuk erimesidir. Hatta bazen besinlerin kokusunun alinmasiyla tükürük bezleri salgilamaya baslar ve dil tat almaya hazir hale gelir. Tat almadaki her detay gibi, bu asama da önemlidir. Çünkü bu salgi olmasaydi, kuru besinlerin tadini alamayacaktik.
Ad:  t6.jpg
Gösterim: 12064
Boyut:  23.0 KB
Yiyeceklerden gelen tat molekülleri ile dildeki tat hücreleri arasindaki haberlesme, hücrenin tepesindeki mikrovillus denilen tüy benzeri yapilarda kurulur. Mikrovilluslar (tat tüycükleri) tat gözenegi olarak isimlendirilen minik açikliklardan dilin üzerini kaplayan mukoza zarina çikarlar. Tat hücrelerinin reseptörleri, tat tüycüklerinin üzerinde yer alirlar. Tat gözeneginin çapi ortalama olarak milimetrenin binde dördü kadardir.
Tat bilesikleri, ayni zamanda haberci moleküllerdir; görevleri, tasidiklari mesaji, tat hücresinin zarinin üzerindeki reseptörlere veya iyon kanallarina iletmektir. Pek çok farkli tat bilesigine karsilik, farkli haberlesme yollari mevcuttur. Yani tatli, eksi, aci, tuzlu gibi farkli tatlar için degisik iletisim aglari kurulur. Diger bir ifadeyle, tat hücreleri birden çok sayida haberlesme yöntemine sahiptirler ve günümüzde bunlarin sadece bir kismi kaba hatlariyla anlasilabilmistir. Baska bir sasirtici özellik de, tat alma mekanizmalarinin, türler arasinda önemli ölçüde farklilik göstermesidir. Buradaki iletisim sistemleri onlari yaratan Rabbimizin sonsuz aklinin ve ilminin göstergeleridir.
Ad:  t7.jpg
Gösterim: 12043
Boyut:  13.8 KB
Tuzluluk ve eksilige dair haber tasiyan tat molekülleri, dogrudan dogruya tat hücresinin zarindaki iyon kanallariyla baglanti kurarlar. Tatli, aci ve umami tat molekülleri ise hücre zarindaki reseptörlere baglanirlar. Molekül ile reseptör arasindaki baglantiyi, koku almada oldugu gibi anahtar ile kilit iliskisine benzetirler. Yani her kilidi belirli bir anahtarin açmasi gibi, her reseptörü harekete geçiren belirli bir molekül vardir. Milimetrenin yüz binde biri kalinliginda, yag ve proteinlerden olusan hücre zarinin üzerinde hücreye giris-çikisi denetleyen kanallar ve haberlesme santrali gibi çalisan reseptörler vardir. Bunlarin milyonlarca farkli tat molekülünü, her defasinda hatasiz olarak tanimalari ve gereken islemleri eksiksiz yapmalari ise insani hayrete düsüren harikalardir.
Reseptörlerin uyarilmasiyla tat hücresi içinde bir dizi karmasik islem baslar. Bu asamalarda birçok protein ve enzim, görevini aksatmaksizin yerine getirir. Apaçiktir ki, tat hücrelerinin gelismis haberlesme yöntemleri sans veya tesadüf eseri olamaz. Söz konusu sistemin her asamasi son derece hassas ve detayli hesaplar, saliseler içinde gerçeklesen düzenlemeler içermektedir. Bu asamalardan tek bir tanesi bile onu yaratan Allah'in varligini göstermeye yeterlidir.

BEYİNDEKİ TAT ALMA DUYUSU
Vücudunuzdaki sinirler gelismis bir ülkenin posta sisteminden çok daha mükemmel çalisirlar. Dogdugunuzdan bu yana her gün hatta her an büyük oranlarda bilgiyi olaganüstü bir basariyla tam tamina dogru adreslere tasirlar; hiçbir bilgiyi kaybetmezler. Beyninizde yaklasik olarak yüz milyar sinir hücresi bulunur. Siz bir seyler yediginiz veya içtiginizde de, üç tat siniriniz tat hücrelerinizden aldiklari mesajlari yüz milyar adresten ilgili olanlarina tasirlar. Üstelik bunu yasadiginiz süre boyunca kusursuz olarak yaparlar.
Ad:  t8.jpg
Gösterim: 12329
Boyut:  14.2 KB

"Chorda tympani" (1), "glossopharyngeal" (2) ve "vagus" (3) sinirleri omurilik soganinda birleserek (4), oradan beynin ilgili bölgelerine (5)-(6) mesaj tasirlar.
Tat sinirlerinin çapi 0.004 milimetreden daha azdir. Tat mesajlari beyne, dilin öndeki üçte ikilik bölümünden "chorda tympani" siniriyle, arkadaki üçte birlik bölümünden ise "glossopharyngeal" siniriyle tasinir. "Vagus" siniri de agzin arka taraflarindan aldigi tat sinyallerini beyne iletir. Iste bu üç sinir, on binlerce tat hücresinden aldiklari haberleri beyin sapi denilen bölgeye götürürler. Tat bilgileri buradan da beynin korteks, hipotalamus ve amigdala bölgelerine giderler. Bir seyler atistirirken, adlari geçen üç sinir beynin ilgili bölgelerine sürekli olarak haber ulastirmakla mesguldür. Bunlardan ayri olarak sicaklik, dokunma, basinç ve agriya iliskin bilgileri hücrelerden beyne tasiyan özel bir sinir ("V. kraniyal sinir") daha vardir.
Peki, söz konusu mesajlar nasil olur da "enfes bir kestaneli kek" veya "leziz bir mantar çorbasi" gibi yorumlara dönüsürler? Nasil olur da yedigimizin, nefis mi, yavan mi ya da bozuk mu oldugunu anlariz? Nasil olur da besinleri aninda taniriz? Nasil olur da gidalari ayrintilariyla tasvir edecek sekilde analiz ederiz?
Beyinde, tat mesajlarinin nasil anlamli algilara dönüstügü henüz bilinmemektedir. Diger deyisle, tat alma sistemindeki kodlama sistemi ve beynin bu sifreleri çözme mekanizmasi halen anlasilamamistir. Su anda bilinen, tat ayriminin belirli bir hücre modelinden kaynaklanmadigi ve tat hücrelerinden gelen bilgilerin beyinde toplu olarak degerlendirilmesiyle tat algisinin olustugudur.
Elde edilen her yeni bilimsel bulgu, tat alma sistemindeki yaratilis gerçegini bir kere daha gözler önüne serecektir. Çünkü canlilara katindan bir nimet olarak güzel kokulari ve essiz tatlariyla sayisiz bitkileri, meyveleri, sebzeleri var eden, bunlarla onlari riziklandiran alemlerin Rabbi olan Allah'tir. Birçok ayette bu gerçek bildirilir ve insanlara ögüt alip düsünmeleri tavsiye edilir.
Bazi ayetler su sekildedir:
Ad:  t9.jpg
Gösterim: 12012
Boyut:  19.8 KB
De ki: "Sizi göklerden ve yerden riziklandiran kim?" De ki: "Allah, gerçekten ya biz, ya da siz her halde birhidayet üzerindeyiz veya apaçik bir sapiklikta." (Sebe Suresi, 24)
O, gökten su indirendir. Bununla herseyin bitkisini bitirdik, ondan bir yesillik çikardik, ondan birbiri üstüne bindirilmis taneler türetiyoruz. Ve hurma agacinin tomurcugundan da yere sarkmis salkimlar, - birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kiliyoruz.) Meyvesine, ürün verdiginde ve olgunluga eristiginde bir bakiverin. Süphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardir. (Enam Suresi, 99)
Ey insanlar, Allah'in üzerinizdeki nimetini anin. Gökten ve yerden sizi riziklandiran Allah'in disinda bir baska yaratici var mi? O'ndan baska ilah yoktur. Öyleyse nasil olur da çevriliyorsunuz? (Fatir Suresi, 3)

Ad:  t10.JPG
Gösterim: 11730
Boyut:  19.0 KB
TAT HÜCRELERİNDEKİ DEVİR TESLİM

Yeni tat hücrelerinin gelisim yeri olan bazal hücrelerin tat tomurcugundaki konumlari.
Tat hücreleri, vücut sicakliginin oldukça üstünde veya altindaki gidalarla, asitli besinlerle her gün muhatap olurlar; bu yönden güçve çetin bir ortamda çalisan aletlere benzerler. Örnegin, simsicak bir çay, buzlu bir meyve suyu, koyu bir kahve veya eksi bir greyfurt suyu onlari belli bir ölçüde yipratir. Dogal olarak, tat hücrelerinin zaman içinde algilama yetenegini kaybetmeleri ve tat duyusunun yok olmasi beklenilirdi. Ama böyle olmaz. Çünkü tat hücrelerindeki yenilenme mekanizmasidir.
Ad:  t11.jpg
Gösterim: 11590
Boyut:  11.8 KB
Tat hücreleri ortalama olarak her 10 günde bir degisirler. Yani su andaki tat hücreleriniz bundan 10 gün öncekilerden tamamen farklidir. Tat tomurcugundaki bazal hücreler olgunlasir ve birkaç saat içinde eski tat hücrelerinizin yerini alirlar. Sizin farkina varmadiginiz bu islemler o kadar hizli gerçeklesir ki bazen aksam yemeginde kullandiginiz tat hücreleri kahvaltidakilerden farklidir.Bu mükemmel mekanizma sayesinde, tat hücreleriniz her zaman güvenilir ve saglam bir yapida kalirlar. Siz de tatlari alistiginiz gibi algilamaya, vücudunuz için zararli olabilecek maddeleri tespit etmeye devam edersiniz.
Son düzenleyen Safi; 28 Nisan 2016 23:41
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
25 Aralık 2012       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Tatma Organımız Dil
Yiyeceklerin bazılarının tadını severken, bazılarını ise sevmeyiz. Biberin acı, limonun ekşi, çikolatanın ise tatlı olduğunu nasıl ayırt ettiğimizi biliyor musunuz? Bu farklı tatları almamızda görevli olan dilimizin acaba başka görevleri de olabilir mi?Dilimizin tat alma, çiğneme, yutma ve konuşmaya yardımcı olma gibi görevleri vardır. Maddelerin tadının alınabilmesi için bu maddelerin tükürükte çözünmesi gerekir. Dilin yapısını ve tat alma bölgelerini aşağıdaki şekil üzerinde inceleyelim.
Ad:  dil.jpg
Gösterim: 13941
Boyut:  38.6 KB

Dilin ucunda, yanlarında ve arkasında tat alma tomurcukları yer alır. Tat alma tomurcuklarında tatları algılamaya yarayan almaçlar bulunmaktadır. Dilimizin her bölgesi her tadı alabilir. Ama bazı tatları alan tat tomurcukları dilimizin bazı bölgelerinde daha fazladır. Dilimizin ucu tatlı, arkası acı, ön yanları tuzlu ve arka yanları da ekşi tatları daha fazla alır.

Nasıl Tat Alırız?
1. Tükürükte çözünen maddeler, tat tomurcuklarındaki almaçları uyarır.
2. Almaçlar, aldıkları uyarıları tat alma sinirlerine iletir.
3. Tat alma sinirleri beyindeki tat alma merkezini uyarır ve tat duyusu algılanır.

Bazı Dil Hastalıkları
Tat Körlüğü: insanların bir kısmı bazı maddelerin tatlarını alamazlar. Kalıtsal olan bu duruma tat körlüğü denir.
Dil iltihabı: Çürük dişler, diş eti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık hâline getirmiş kimselerde görülebilen bir tür hastalıktır.
Dil Yaraları: Dilin etrafında görülen kızarıklık ve içi su dolu küçük kabarcıklar dil yaralarının belirtileridir. Bu hastalık hazımsızlık veya gripten kaynaklanabilir.

Önemli NOT:
Dil tat alma, yutma ve konuşmaya yardımcı olur.
Maddelerin tadının alınabilmesi için bu maddelerin tükürükte çözünmesi gerekir.
Dilin ucunda, yanlarında ve arkasında tatları algılamaya yarayan tat alma tomurcuklarının bulunur.
Tat alma tomurcuklarında tatları algılamaya yarayan almaçların yer alır.
Son düzenleyen Safi; 28 Nisan 2016 22:10
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
28 Nisan 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
DİL
Ad:  dil papilla.jpg
Gösterim: 28543
Boyut:  54.8 KB

Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı. Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası. Sorguya çekilmek için yakalanan tutsak. Gönül, yürek. Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili. Kıstak. Belli mesleklere özgü dil. Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak. Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi. Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı. Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri. Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek. Düşmanın durumunu öğrenmek için sorguya çekilmek amacıyla ele geçirilen tutsak. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban.
Papilla fungiformis : Dilin ön yarımında papilla filiformisler arasında, tatla ilgili dokunum ve ısı duyularının alınmasından sorumlu, mantar biçimindeki papilla, mantarsı papilla. Bu papillada kalikuli gustatorii adı verilen tat tomurcukları genellikle papillanın ağız boşluğuna bakan kubbe biçimindeki kısmında yer alırlar.
Papilla filiformis : İpliksi papillalar.
Papilla vallata : Dilin kök kısmı yakınlarında hendek biçiminde olan, tat tomurcukları papillanın oluk kısmında epitel içerisinde yer alan, tat almada görevli papilla, hendeksi papillalar. Kimi türlerde dilin kök kısmında iki sıralı bir biçimdedir.
Papilla konika : Geviş getirenlerde yanak ve dudak mukozasıyla dilin alt yanlarında bulunan küçük koni biçimindeki kabartı.


Tat duyusu
İnsanda tat duyusunu alan organ dildir. Dili örten epitel dokuda tat alma cisimcikleri bulunur. Tat alma cisimcikleri tat duyusuna hassas duyu almaçlarını barındırır. Bir besin maddesinin tadının alınabilmesi için tat veren maddelerin tükürük içinde çözünmüş olması gerekir. Ağza alınan madde almaç hücrelerini uyarır. Bu durum almaçlara çok yakın bulunan duyu sinirlerinde impuls oluşmasına yol açar. Beynin ilgili merkezine iletilen bilgi ile tat algılanır. İnsanlar tatlı, acı, ekşi ve tuzlu olmak üzere dört temel tat duyusunu ayırt ederler. Bu tatları ayırt etmeyi sağlayan almaçlar dilde bazı bölgelerde daha çok bulunur.Tatlı ve tuzlu dilin ön tarafında, acı dilin gerisinde, ekşi dilin yanlarında daha çok hissedilir.

Tat duyusunun alınması için, dilin üzerine çok hususi yapıda alıcı (receptör) sinir uçları yerleştirilmiştir. Tomurcuklar şeklinde çıkıntılar yapan bu alıcıların değişik tipleri dilin farklı bölgelerine hikmetli şekilde yerleştirilmiştir. Tatlı maddeleri hissedecek potansiyele sahip alıcılar, dilin yan kenarlarına ve ön kısmına, tuzluluğu hissedecek olanlar orta kısmına, ekşi ve acı maddelere hassas alıcılar da, arka kısmına yerleştirilmiştir.

Ad:  tat4.jpg
Gösterim: 27182
Boyut:  136.5 KB
Tat tomurcuklarının yüksekliği 30–70 µm, çapları ise 25–40 µm arasında değişir. Bir tomurcukta sayıları 10–50 arasında değişen alıcı hücreler yer alır. Ağza alınan enva-i çeşit maddenin kimyevî hususiyetleri yanında, sıcak-soğuk gibi tesirleriyle ortaya çıkan tahriş ediciliği sebebiyle harap olup ölen alıcı hücreler, yaklaşık on gün içinde yenilenir. İhtiyarların; "Hiç ağzımın tadı yok!" veya "Yediklerimin tadını alamıyorum!" gibi zaman zaman yaptıkları şikâyetlerin temel sebebi, dildeki tat tomurcuklarının sayısının yaşlandıkça azalmasıdır. Genç bir insanın dilinde 9.000 kadar tat tomurcuğu bulunurken, yaşlı birinde bu sayı 4.000 kadardır. Tat tomurcuklarının bir araya getirilmesiyle mantar veya yaprak gibi şekillerde daha büyük birimler (papilla) organize edilir. Bir mantar şeklindeki papillada (papillae fungiformes) 3–4, yaprak şeklindeki papillada (papillae foliatae) 50, uzunca set veya bent şeklinde dizilmiş papillada (papillae vallatae) da 100'den fazla tomurcuk bir arada bulunur. Bu papillaların sayısı da değişiktir. Ergin bir insanda 200–400 mantar papilla, 15–20 yapraksı papilla, 7–12 kadar da set şeklinde papilla bulunur. Bunların dışında tat almadığı hâlde, gıdaların yumuşaklık ve sertliğini hissetmeleri için yaratılmış ipliksi (papillae philiformis) tomurcuklar, mekanik alıcı olarak iş görür. Böylece ısırılan gıdanın ne olduğunu tanımada tat dışında yeni bir bilgi kaynağı olarak beyne sinyaller gönderilir.

Dört tip ana tat (tatlı, acı, ekşi, tuzlu) bilinir ve bütün lezzetler bunların farklı konsantrasyonlardaki terkiplerinden meydana gelir. Herhangi bir tadın hissedilebilmesi için, gerekli en az miktar veya eşik değer 1016 molekül/ml'dir. Diğer bir tabirle bir mililitrede 10.000.000.000.000.000 (on katrilyon) molekül olduğunda, o maddenin tadı hissedilebilir. Maddelerin miktarıyla tadının hissedilmesi kıyaslandığında, dilin en hassas olduğu maddeler sırasıyla acılar, ekşiler, tatlılar ve tuzlular şeklinde dizilir. Bir litre suda 0,005 gram kininsülfat (acı), 0,01 gram tuzruhu (ekşi), 0,2 gram glikoz (tatlı) ve 1 gram tuz (tuzlu) hissedilir.

Bazı tatların iki veya üç farklı biçimde hissedilmesi, tatların şahısların hususi tat algılarına göre izafî olarak değiştiğini göstermektedir. Alışkanlıklar ve yetiştirilme tarzları bazı tatların hissedilmesinde kısmî farklılıklar meydana getirebilmektedir.


-Derlemedir-
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Nisan 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Dil (Lingua, Glossa)
Ağız tabanında, mukoza ile kaplı çizgili kaslardan oluşmuş hareketli tat duyusu orgammızdır. Konuşma, kelimelerin düzenlenmesi ve besinlerin yutağa iletilmesi gibi fonksiyonları vardır.
Ad:  dilyapısı.jpg
Gösterim: 22730
Boyut:  47.3 KB

Dil üç bölümden oluşur bunlar; dil kökü (radix linguae), dil gövdesi (corpus linguae) ve dil ucu (apex linguae) dur. Dil ucu, dil gövdesi serbest ve hareketlidir. Dil kökü ise os hyoideum ve mandibulaya tutunmuştur. Dilin damağa ve yutağa bakan üst yüzüne dil sırtı (dorsum linguae) denir. Dil sırtı sulcus terminalis denilen V şeklinde bir olukla ön (oral) ve arka (faringeal) bölüme ayrılır.

Dilin yüzeyi mukoza ile kaplıdır. Ön bölüm mukozasında papillalar bulunur. Bu papillalardan, papillae filiformes hariç diğerlerinde tat tomurcuğu vardır.
Papilla filiformes: Dil sırtına yayılmış küçük iplikçikleri andıran epitel çıkıntılarıdır. Dil yüzüne pürtüklü görünüm verir. Besinlerin mekanik olarak parçalanmasında etkilidir. 

Papilla fungiformes: Mantar şeklinde ve kırmızımsı renktedir. Dilin yan ve uç kısmında bulunur. Tatlı ve tuzluya karşı duyarlı tat tomurcuklandır. Uzunlukları 0,5-1,5 mm’ dir.

Papilla vallatae: Sulcus terminalis boyunca 7-12 adet en büyük papillalardır. Acıya karşı duyarlıdır.

Papilla foliatae: Dilin yan ve arka kısmında bulunur. Ekşi duyusunu alan tat tomurcuklarıdır.

Dilin arka bölümünde dil köküne ait tonsilla lingualis denilen lenf nodülleri bulur. Dil mukozası altında bağ dokusuna gömülmüş intrensek ve dili komşu yapılarına bağlayan ekstrensek dil kasları vardır.

Ekstrensek dil kasları, başlangıç yerleri dilin dışında olan kaslardır. Bu kas lifleri corpus linguae’da intrensek kas lifleri ile birleşir. Ekstrensek dil kasları m.genioglossus (dilin en güçlü kası), m.hyoglossus, m.styloglossus ve bunların dışında m.chardoglossus, mpalatoglossus kaslarıdır. M. palatoglossus hariç tüm dil kasları n.hypoglossus ve XII cranial sinir tarafından innerve edilir.

İntrensek dil kasları, dilin her iki tarafında bulunur. Bu kasların asıl görevi corpus linguanın şekil değiştirmesini sağlamaktır. Bunlar m.longitudinalis superior, m. longitudinalis inferior, m.transversus linguae ve mverticalis linguae’dır.

kaynak: Anatomi
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2016 23:22
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Mayıs 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirim Sistemi Organları ve Görevleri
Sindirim sisteminin ana organları ve yan organları bulunmaktadır. Eğer besin o organın içinden geçiyorsa bu organlar ana organlardır. Bir organ tarafından salgılanan salgılar besinlere dışarıdan ekleniyorsa bu görevi yapan organlara da yan (yardımcı) organ denilmektedir. Örneğin mideden besinler geçtiği için bir ana organdır. Fakat pankreas sindirim sistemine dışarıdan salgı göndermektedir. Bu durumda pankreas sindirim sistemi için bir yan organdır.
Sindirim sistemi organlarını sırasıyla tanıyalım.

48279d1461946528 sindirim sistemi nedir sindirim sisteminin yapisi ve gorevleri agiz
Ağız ve Dişler:
Besinlerin dişler yardımıyla parçalandığı, mekanik sindiriminin yapıldığı yerdir. Ağızda besinleri ıslatıp yumuşatan tükürük salgısı bulunur. Tükürük salgısı içindeki enzimler karbonhidratların kimyasal sindirimini de gerçekleştirir.

DEVAMI Sindirim Sistemi Nedir - Sindirim Sisteminin Yapısı ve Görevleri
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Ekim 2017       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı

Dilin 'Tat' Algılama İşlevi!


Genel olarak dilin farklı bölgelerinin farklı tatlar algıladığı bilinir. Yapılan son araştırmalar doğrultusunda dilin tat algısına dair bilinenlerin pek de doğru olmadığı tespit edildi. Dilin arka kısmında acımsı tatlar, önde tatlı, ön kenarlarda tuzlu ve arka kenarlarda ekşi tatların hissedildiği tezi ilk kez 1901 yılında Alman bilim adamı David Pauli Hanig tarafından ortaya atılmıştı. Hanig, düzenlediği deneylerde, tat alma duyusunun dilin farklı bölgelerine göre değiştiğini gözlemlemişti. Dil ucunun ve kenarlarının en hassas bölgeler olduğunu bulmuş, ama bu bilginin tatlarla ilgili olduğuna dair açıklamada bulunmamıştı. Elde ettiği bilgiyi diyagram haline getirdiğinde ise farklı bölgelerin farklı tatlarla ilgili olduğu izlenimi açığa çıkmıştı.
Ad:  _98284212_65a20a0a-3ff1-4043-91b8-f4756640f519.jpg
Gösterim: 7439
Boyut:  39.8 KB
5 tat dilin farklı bölgeleri tarafından algılanabiliyor!
Günümüzde dilin farklı bölgelerinin tatlı, ekşi, acı ve tuzlu tatları algılayabildiği biliniyor. Bunun yanında tat duyargaları başka yerlerde de vardır, damakta, boğazda, vs. Bu duyargalar 4 ana tadı alabildiği gibi, en son keşfedilen umami tadını da algılayabiliyor. Bu tatların hepsi aynı şekilde algılanmıyor. Önceleri, tat duyargalarının içindeki reseptör hücrelerin her tür tadı alabileceği sanılıyordu. Ancak California Üniversitesi'nden Charles Zuker bu tezi çürüttü. Zuker ve ekibi tatlı, ekşi, acı ve umami tatların hangi reseptör hücreler tarafından algılandığını saptamış, sadece tuzlu tadı algılayan reseptör hücresi tespit edilememişti. 2010'da ilgili reseptör de belirlendi.

İnsanda genel anlamda yaklaşık 8000 tat duyargası vardır. Bunların her birinde çeşitli reseptör hücreleri bir aradadır ve böylece her biri 5 farklı tadı da algılayabilir. Tatla ilgili mesajlar 2 kranial sinir yoluyla beyne iletilir. Bunlardan biri dilin arkasında, diğeri ise önündedir. Dilin farklı bölgelerinin farklı tatlar aldığı iddiasını çürüten bir başka veri ise dil önündeki sinirin uyuşturulması halinde bile insanların dil ucuyla algıladığı sanılan tatlı tadını hissetmesidir.

Beyin Kranial Sinirler Aracılığıyla İletilen Mesajları Nasıl Yorumluyor?


Columbia Üniversitesi'nden araştırmacılar, farelerde her tat için uzman beyin hücrelerinin olduğunu gözlemledi. Bu bağlamda her tat için beyinde uzman bir aygıta sahip olunduğu söylenebilir. Ama dilin farklı bölgelerinde yoğunlaşmış tat duyargalarından ziyade, beyinde her biri belli bir tada ayarlanmış olan uzman reseptör hücreler söz konusudur. Sonuç olarak dilin farklı bölgeleri her tadı algılayabilir. Bazı bölgeler belirli tatlara karşı biraz daha duyarlı olsa da bu farklılıklar çok da önemli boyutta değildir.

Kaynak: BBC Future / Science (12 Ekim 2017)

Benzer Konular

23 Nisan 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
6 Nisan 2017 / Misafir Cevaplanmış
26 Ekim 2011 / ThinkerBeLL Taslak Konular
28 Nisan 2016 / ener Biyoloji