Arama

Manavlar - Manav Türkleri

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 26 Nisan 2016 Gösterim: 76.567 Cevap: 10
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Manavlar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Manavlar, özellikle Batı Anadolu'da yoğunlaşan Türk soylu halk. Türkologlar'a göre manavlık, Anadolu'da ilk yerleşik hayata geçen Türkleri tanımlamada kullanılan bir sıfattır. Bu sıfat, yerleşik hayatı benimsemiş Türkler'i, Osmanlı'nın son dönemlerinde yerleşik hayata geçmeyen Türkler'den ve Anadolu dışındaki Osmanlı topraklarından gelen müslüman halktan ayırmak için kullanılmıştır.
Manav Türkleri
Anadolu'ya göç ederek gelen Türkler'den bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak manavlık,
“Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere / köylülere verilen ad veya “Yerli Halk”, “Yerleşik Türk / Türkmen Topluluğu” ya da “Yerli olan, muhacir olmayan” ve yahut “hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan “Türkçe dışında dil bilmeyen” topluluk üyeleri
olarak tanımlanmaktadır. (Bknz. Sakarya'da Yaşayan Yerli ve Yerleşik Türkler: MANAVLAR, Ali Aktaş)

Manav Sözcüğü
Manav kelimesi, öz-Türkçe bir sözcüktür. Manav deyimine "Orhun kitabeleri"nde de rastlanmaktadır. Bey anlamına gelmektedir. Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız ve Sibirya’daki Yakut (Saha) Türkleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır.
Eski Türkçe’de “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymak başlarına “Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlar’dan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar=Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir. Kırgızistan'daki Manas destanında yer alan ve soylu beylere verilen Manap ifadesi Manavların Manas destanıyla ilgili olduklarını da gösterir.
Bazı köylerde yapılan araştırmalarda , Balkanlar'dan Anadolu'ya geçen ve Bizanslılar tarafından Batı Anadolu'ya tampon maksatlı yerleştirilen Kuman-Kıpçak-Peçenek Türkleri'nin Oğuz Türkleri'yle kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk grubu olduğu görüşünü benimseyen Türkologlar da mevcuttur.

Manavların Karakteristik Özellikleri
Türkologlar'a göre, Manavların, Türk soylu olduğunu gösteren en önemli delil, Mongolid karakteristikleridir; Manavlarda gözlerdeki çekiklik ve yuvarlak yüz hatları hemen farkedilebilir. Türkologlar'a göre başka bir delil ise, manavların eski sosyal yaşamda büyük önem tutan ipek böcekçiliğidir. Özellikle Marmara Bölgesi'ndeki manav köyleri Orta Asya'dan gelen alışkanlıklarıyla ipek böceği üreticiliği yapmaktadır. Örneğin; Osmanlı döneminde Bursa'daki ipek kumaşların üretiminde bu ipek böceği üretimini yapan manav köylerinin payı büyüktü.Son yıllara kadar manav köylerinin en büyük geçim kaynağı ipek böcek yetiştiriciliğiydi ve hala bunu sürdüren köyler mevcuttur.
Manavlar, Türkçe'den başka bir dil bilmezler. Türkçe'den başka bir dil anlamazlar. Türkçe'den başka sözcükler-ünlemler kullanmazlar. İkinci dilleri ya da mahalli dilleri yoktur.
Geçmişte, yerleşik hayata geçen veya Yerleşik düzene adapte olan Türk toplulukları, Konar-Göçerliğe devam eden Yörük-Türkmen toplulukları ile sorunlar yaşamışlardır. Hatta, Manavlar, konar-göçerliğe devam eden Yörük-Türkmen grupları tarafından yerleşik hayata geçtikleri için küçümsenmişler ve her zaman alaya alınmışlardır. Çoğu zaman Konar-Göçer Yörük ve Türkmenler, göç yolunda karşılarına çıkan yerleşik (manav) Yörük ve Türkmen köyleriyle ters düşmüşlerdir. Bazı zamanlar, Konar-Göçer gruplar manav köylerini talan etmişler ve yerleşik köyler üzerinde baskı kurmuşlardır.
Son derece uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren Manavlar kendi ifadeleri ile; “yedi kez düşünmeden adım atmayan” (yavaş davranan) bir yapıya sahiptirler. Bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir.
Manav Türkleri, uzun yıllar Rum köyleri ile komşuluk yapmışlar ve uyumlu kişilikleriyle onlarla iyi geçinmeyi başarabilmişlerdir. Ancak kız alıp verme konusunda son derece tutucu davranıp Rumlarla kaynaşmamış ve kendi geleneklerini koruyabilmişlerdir.
Birinci Dünya savaşı sonucunda Osmanlı'nın gittikçe toprak kaybetmesiyle, eski Osmanlı topraklarından Boşnak, Arnavut, Çerkez , Laz, Gürcü gibi anadili Türkçe olmayan göçmenler ile Muhacir diye adlandırılan ve Balkanlar'dan gelen Türk kökenli gruplar Anadolu'ya göçmüşlerdir. Bu dönemde yerli köyler kendilerini göçmenlerden ayırmak anlamında Manav olduklarını belirtmeye başlamışlardır.
Manavlar dışa açılmayı pek tercih etmediklerinden uzun yıllar bu müslüman göçmenlerle dahi evlilik yapmamışlardır. Manavlar geleneklerine bağlı olduklarından daha çok köy yaşamını tercih etmişlerdir. O yüzden şehirlerde manav sayısı daha azdır.

Manavlar Hakkındaki İlk Kayıtlar
Osmanlı ve Bizans kayıtlarında, Manav tabiri; 1291 tarihindeki kayıtlarda geçmektedir. Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden “Manavlar” olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.

Manavların Yaşayış Tarzları
Manavlar'ın gelenek-görenek itibariyle ve yaşam biçimi itibariyle incelendiğinde, kültür bakımından yörükler ile çok büyük bir farklılık olmadığı görülmektedir. Farklılaşma noktası, yerleşikliğin getirdiği özelliklerde görülür.
Manav köyleri genelde düzlük ve ova yerleşmeleridir. Manav köyleri plansız ve gelişigüzel oluşmuş köylerdir. Evler derme çatmadır. Belirli bir plan yoktur. Köylerdeki ve evlerdeki plansızlık göçebe hayatın en büyük izleridir. Köyler genelde, her gelenin plansızca yerleştiği bir öbek şeklindedir.
Muhacır köyleri ile karşılaştırıldığında, oldukça bakımsızdır. Çevredeki düzenli, bakımlı Muhacır Türk köylerinden hemen ayırt edilebilir. Manavlar bu topraklardaki savaşlardan en çok etkilenmiş, babalarını, eşlerini şehit vermişlerdir ve 1. dünya ve kurtuluş savaşı sonrası fakir kalmaları ve maddi yönden kötü bir durumda bugunlere gelmelerine neden olmuştur. Diğer göçmenler ve muhacırlar başka topraklardan göç ettiklerinden devlet tarafından en güzel yerler tahsis edilmiştir(özellikle rumların bıraktığı yerlere) ve devletten oldukça büyük yardımlar almışlardır. O yüzden onların maddi durumu ve köyleri herzaman daha iyi olmuştur. Manavları da her zaman küçük görmüşlerdir. Ancak manavlar her türlü zorluga göğüs gerecek kadar sabırlı ve Anadolunun Türk yurdu olmasını sağlayacak kadar da kararlı bir millettir.
Manav köylerinin beslenme alışkanlıkları ile Yörükler’in beslenme alışkanlıklarında çok büyük farklılık yoktur.
Güney Marmara'daki manav köyleri ile Antalya, Bergama ve Mersin civarındaki manav köylerinde gerekse Kastamonu manav köylerinde; "bengi", "mengi" veya "bengü" adı verilen "Şaman" izlerinin bulunduğu ritüelleşmiş oyunlara rastlanmaktadır. Bu veri, Anadolu'daki manavlar'ın ortak özelliklere sahip olduğu ve Orta Asya kültürüne sahip olduğunu göstermektedir.
Manav köylerindeki "Eşikte yani kapıda oturulmaz", "eşiğe basılmaz", "yanan ateş söndürülmez" biçimindeki manav inanışlar, Şaman dönemini izlerini yansıtmaktadır.
Manav köylerinde şehirlerde kullanılmayan "8. ve 9. yüzyıl Türkçesi"ne ait sözcüklere de rastlanır: "künge", "kiğiz", "katun", "yavuz", "yavuklu", "eybek", "yaşmak", "pörtlek", "zorbek", "aka", "ani" gibi...
Özellikle Eskişehir, Bilecik, Konya ve Sakarya manav köylerinde oyunlar yörüklerde olduğu gibi "kaşık"la oynanmaktadır.
Tüm manav köyleri dini açıdan "Sünni-Hanefi"dir.

Manavların Kökeni Hakkında Farklı Görüşler
1. Görüş
Manav Türklerinin Anadoluya yerleşmiş ilk ve en eski (1071 Malazgirt savaşıyla gelen ve İzniği başkent yapan Anadolu Selçuklu devletini kuran (1077)) Türkler olması ve hala varlıklarını surdurebilmeleri ragmen bazı göçmen ve dışarıdan gelen muhacırlar adeta batı anadoluda türk yaşamıyormuş gibi bir inanca kapılıp farklı kökenden geldiklerini iddaa etmektedirler. Rumlar 1. dünya ve Kurtuluş savaşında yabancı müttefiklerle birlik oldukları için savaştan sonra Türkiyeyi terketmek zorunda kalmışlardır. Manav Türkleri ise birçok şehit ve gazi vererek bu savaşların kazanılmasını sağlamışlardır. Ninelerimiz dedelerimiz Osmanlı İmparatorlugu çatısı altında rum köylerinde yaşayan insanlarla komşuluk yapmışlardır. Bazı görüşlere göre Manavlar, Selçuklu döneminde Anadolu'da müslümanlığı kabul eden Rum ve Anadolu halkıdır. Fırat nehrinin batısındaki halklar, Türkmen ve İslam istilası karşısında İslamiyeti kabul edip Türkleşmişlerdir. Roma döneminde Anadolu'da İyon kültürü baskın kültür olmuş, Anadolu'nun tüm halklarını İyon=Rum medeniyeti altında birleştirmiştir. 10. yy'dan sonra İslam ve Türk kültürü baskın kültür olmuş ve Anadolu'nun tüm halkları Türk-İslam medeniyeti altında birleşmiştir. Bu görüşe göre manavlar "Anadolu Türkü" olarak tanımlanabilir.
Bu görüşü ileri sürenler, Türkçedeki "manav" sözcüğü ile Rumcadaki "manavis" sözcüğünün aynı kökenden geldiğini ve Rumların bazen kendilerinin manav olarak da nitelendirdiğini belirtmektedir.
Manavların Müslümanlaşan Rumlar olmadığını gösteren kanıtlar:
  1. Bu görüşün temel tutarsızlığı, Anadolu'nun yerli ve medeni halkının nasıl olur da kendi dilini kaybedip asimile olabileceği sorusunun yanıtlanamamasıdır. Anadolu kültürüne göre daha düşük seviyede ve göçebe kültüre dayanan Türk kültürü, yerli kültürü nasıl ekarte edeceği sorusunun karşılığının olmamasıdır. İstanbulda bile hala rumca konusan rumlar varken köylerde yaşayan manavların hiç bir zaman rumca konustukları gözlenmemiştir.Yıllarca kürtler köylerinde kürtçe, rumların yerine gelen boşnak, laz, çerkez ve gürcüler kendi köylerinde kendi dillerini rahatlıkla konuşmaktadırlar.
  2. Köklü bir geçmişi ve dili olan Rumlar, kendi dillerinden tamamen nasıl uzaklaşıp göçebe dilini kullanmaya başladılar? Hiç olmazsa pekçok Rum sözcüğün ve cümle yapılarının Manav köylerinde kullanılması gerekmez miydi?
  3. Rumların Güçlü Ortodoks yapıları ve İstanbul Patrikhanesi, Türklerin asimilasyonuna ve istilasına karşılık veremedi mi? Manavların inançlarında Ortodoks-Hristiyan izlerine niye rastlanılmamaktadır?
  4. Manav köylerinin son yıllara kadar en büyük geçim kaynağı ipek böceği yetiştiriciliğiydi. Özellikle İznik ve Bursa bölgesinde ipek böceği yetiştiriciliği yapan manavlar Bursa'daki Koza Han'ın kurulmasını sağlayacak kadar çok üretim yapmaktaydılar. Herkesin bildiği gibi ipek böceği yetiştiriciliği Doğu Asya'dan gelişmiş bir meslektir. Ancak petrol ürünleriyle yapılan sentetik iplik ve kumaşlar ipek böcekçiliğini bitirmiştir.
Manavların, müslümanlaşmış Rum olduğu görüşü özellikle Kurtuluş Savaşı yıllarında İngilizler ve Yunanlar tarafından çıkarılmış ve Anadolu'da benimsetilmeye çalışılmıştır. Buna göre İngilizler, Batı Anadolu'da daha geniş bir parçayı Yunan kontrolüne verebilecekti. Siyasi amaçlar uğruna türetilmiş bu görüşün hatalı olduğu, Manavlar üzerinde Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yapılan araştırmalarla ve folklorik-antropolojik alan çalışmalarıyla ortaya konulmuştur. Manavlarda özellikle Şamanizm'in yansımaları ve Dil-Fonetik özellikleri, Rum ya da Anadolu halkı olduğu görüşünün karşısına çıkmaktadır.
2. Görüş
Rum medeniyetinin içinde Balkanlar'dan gelip Bizans kralı tarafından Anadolu'ya yerleştirilen ve doğudan gelen akınlardan korunmak amacıyla yerleştirilen sayısı azımsanmayacak kadar Peçenek-Kıpçak-Kuman-Uz topluluğu da vardı. Bizans kayıtlarına göre, Müslüman-Türkler Anadolu'ya gelmeden önce binlerce Türkçe konuşan insan da yaşamaktaydı. Buna göre Manavlar, bu Türklerin devamıdır.

Manavların Yaşadığı Yerler
Kendilerini Manav olarak ifade eden Türkler ağırlıklı olarak Batı Anadolu'da ve Marmara bölgesinde yaşamaktadır. Manavlar'ın ve manav köylerinin bulunduğu iller şöyledir:
  • Sakarya
  • Düzce
  • Eskişehir
  • Bilecik
  • Bursa
  • Kocaeli
  • Balıkesir
  • Çanakkale
  • İstanbul: Şile, Ağva, Ömerli
  • Tekirdağ
  • Manisa
  • İzmir
  • Antalya
  • Konya
  • Afyon
  • Uşak
  • Kütahya
  • Bolu
  • Ankara-Nallıhan
  • Zonguldak
  • Kastamonu
  • Mersin
  • Isparta
  • Yalova
  • Diyarbakır: Çermik, Çüngüş

nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
18 Ocak 2008       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
MANAV SOYU

Sponsorlu Bağlantılar
TÜRKİC
GÖKTÜRK
OĞUZ
KAYI
BOZOK
MANAV

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Manav Türkleri

Anadolu'ya ilk yerleşen Türkler'e verilen addır. Anadolu'ya göç ederek gelen Türkler'den bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. “Batı Anadolu'ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere / köylülere verilen ad veya “Yerli Halk”, “Yerleşik Türk / Türkmen Topluluğu” ya da “Yerli olan, muhacir olmayan” ve yahut “hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan “Türkçe dışında dil bilmeyen” topluluk üyeleri olarak tanımlanmaktadır. Manav sözcüğünün; Türkistan'daki Kazak-Kırgız ve Sibirya'daki Yakut (Saha) Türkleri'nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır. Eski Türkçe'de “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi'nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi'nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi'nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi'nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan'ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymak başlarına “Manap” demeleri ile 1860'larda Kırgızlar'dan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar=Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir.Manav deyimine "Orhun hitabeleri"nde de rastlanmaktadır. Bey anlamına gelmektedir. Anadolu'ya ilk yerleşen Türkler'e verilen addır. Anadolu'ya göç ederek gelen Türkler'den bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Buna karşı olarak da konar-göçer Türk grupları alaylı bir tabirle "manav" sıfatını kullanmaya başlamışlardır. Osmanlı zamanında saraya tarım ürünleri yetiştiren Türk köylerine'de "manav köyü" adı verilmekteydi. Bu sıfat daha sonraları manavları yörüklerden ayırmak amacıyla kullanılagelmiştir. Öyle ki Manavlar'da yörükleri "kaba,haydut,çete" gibi mahlaslarla anmışlardır. Bazı köylerde yapılan araştırmalarda Balkanlar'dan Anadolu'ya geçen ve Bizanslılar tarafından Batı Anadolu'ya tampon maksatlı yerleştirilen Kuman-Kıpçak-Peçenek Türkleri'nin Oğuz Türkleri'yle kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk grubu anlamına da ulaşılmaktadır. ===Manavların kişisel ve geleneksel özellikleri=== Son derece çekingen, uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren Manavlar kendi ifadeleri ile; “yedi kez düşünmeden adım atmayan”(yavaş davranan) bir yapıya sahiptirler. Bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir. Çekingen yapıları nedeniyle köylerinden pek çıkmayan ve geleneklerini koruyabilmiş bir topluluktur. Manav köylerinde özellikle Bursa'ya yakın köylerde Orta Asyadan gelen alışkanlıklarıyla ipek böceği üreticiliği yapılmaktadır. Bursa'daki ipek kumaşların üretiminde bu ipek böceği üretimini yapan manav köylerinin payı büyüktür. ===Manavların Anadoluya ilk gelişleri
Batı Anadolu yöresine, Manavların (Yerli Türklerin) ilk yerleşimin 1291 tarihinden olduğu bilinmektedir. Ayrıca Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul'un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci'de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı'dan 760 hane Manav İstanbul'a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul'a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden “Manavlar” olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.Ayrıca İstanbulun anadolu yakasındaki bircok yerli halk manavdır.

Manavların Yaşadığı Yerler

Balıkesir, Çanakkale, Bursa, İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Eskişehir, Bilecik, Manisa, İzmir, Antalya-Manavgat, Konya,Afyon, Uşak, Kütahya, Bolu, Ankara-Nallıhan, Kastamonu, Mersin, Isparta ve bu şehirlerin birçok köyünde kendilerini manav olarak ifade eden türkler yaşamaktadırlar.Ayrıca Güneydoğu Anadolu'nun Çermik ve Çüngüş ilçelerinde de manavlar olduğu bilinmektedir.

kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MANAV TÜRKLERİ

Manavlar, özellikle Batı Anadolu'da yoğunlaşan Türk soylu halk. Türkologlara göre manavlık, Anadolu'da ilk yerleşik hayata geçen Türkleri tanımlamada kullanılan bir sıfattır.

Anadolu'ya göç ederek gelen Türklerden bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak manavlık,
“Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere / köylülere verilen ad veya “Yerli Halk”, “Yerleşik Türk / Türkmen Topluluğu” ya da “Yerli olan, muhacir olmayan” ve yahut “hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan “Türkçe dışında dil bilmeyen” topluluk üyeleri” olarak tanımlanmaktadır.

Manavların günümüzde geleneksel yapılarını iyi korudukları, en önemli yerleşim alanı Taraklı İlçesi ve köyleridir. Kitle iletişim ve ulaşım araçlarının nispeten daha geç ulaştığı bu bölüm, diğer yerleşim alanlarına göre geleneğini daha fazla muhafaza etmiştir. Aşırı geleneksel anlayışa delil olarak yörede anlatılan söylencede: Akşemseddin’in, Fatih Sultan Mehmed’in yanından ayrıldıktan sonra, yerleşmek için yer ararken yanında bulunanlar O’na Taraklı’yı önerdiğinde, O’nun da, “Taraklı’nın Kıblesi Kapalı” diyerek bu öneriyi geri çevirdiği anlatılmaktadır. Akşemseddin’in, Taraklı halkını çekingen ve geleneksel bulunduğuna yönelik olarak anlatılan söylence, yöre halkı tarafından günümüzde de dile getirilmektedir.

Batı Anadolu’ya ve Taraklı yöresine, Manavların (Yerli Türklerin) ilk yerleşimin 1291 tarihinden hemen sonra yapıldığı sanılmaktadır. Ayrıca Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir.Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden “Manavlar” olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.


Manav Sözcüğü

Manav kelimesi, öz-Türkçe bir sözcüktür. Manav deyimine Orhun kitabelerinde de rastlanmaktadır. Bey anlamına gelmektedir. Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız ve Sibirya’daki Yakut (Saha) Türklerinde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır.

Eski Türkçe de “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymak başlarına “Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlardan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar=Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir. Kırgızistan'daki Manas destanında yer alan ve soylu beylere verilen Manap ifadesi Manavların Manas destanıyla ilgili olduklarını da gösterir.
Bazı köylerde yapılan araştırmalarda , Balkanlar'dan Anadolu'ya geçen ve Bizanslılar tarafından Batı Anadolu'ya tampon maksatlı yerleştirilen Kuman-Kıpçak-Peçenek Türklerinin Oğuz Türkleriyle kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk grubu olduğu görüşünü benimseyen Türkologlar da mevcuttur.

Manavların Karakteristik Özellikleri:

Manav Türkleri, uzun yıllar Rum köyleri ile komşuluk yapmışlar ve uyumlu kişilikleriyle onlarla iyi geçinmeyi başarabilmişlerdir. Ancak kız alıp verme konusunda son derece tutucu davranıp Rumlarla kaynaşmamış ve kendi geleneklerini koruyabilmişlerdir.

Birinci Dünya savaşı sonucunda Osmanlı'nın gittikçe toprak kaybetmesiyle, eski Osmanlı topraklarından Boşnak, Arnavut, Çerkez , Laz, Gürcü gibi anadili Türkçe olmayan göçmenler ile Muhacir diye adlandırılan ve Balkanlar'dan gelen Türk kökenli gruplar Anadolu'ya göçmüşlerdir. Bu dönemde yerli köyler kendilerini göçmenlerden ayırmak anlamında Manav olduklarını belirtmeye başlamışlardır.
Manavlar dışa açılmayı pek tercih etmediklerinden uzun yıllar bu Müslüman göçmenlerle dahi evlilik yapmamışlardır. Manavlar geleneklerine bağlı olduklarından daha çok köy yaşamını tercih etmişlerdir. O yüzden şehirlerde manav sayısı daha azdır.


Manavların Yaşadığı Yerler:

Manavlar ağırlıklı olarak Marmara bölgesinde; Sakarya, Düzce, Eskişehir, Bilecik, Bursa, Kocaeli, Balıkesir ve Çanakkale civarında yaşamaktadır. İstanbul'un Anadolu yakasındaki eski yerleşimlerden ( bugün kentleşmiş eski köylerden) bazıları da (Şile, Ağva, Ömerli) Manav yerleşimleridir. Ayrıca; Tekirdağ, Manisa, İzmir, Antalya-Manavgat, Konya, Afyon, Uşak, Kütahya, Bolu, Ankara-Nallıhan, Bolu, Zonguldak, Kastamonu, Mersin, Isparta ve Yalova'nın birçok köyünde, kendilerini Manav olarak ifade eden Türkler yaşamaktadır. Ayrıca Güneydoğu Anadolu’nun Çermik ve Çüngüş ilçelerinde de Manavlar olduğu bilinmektedir.


Manavların Yaşayış Tarzları

Manavların gelenek-görenek itibariyle ve yaşam biçimi itibariyle incelendiğinde, kültür bakımından Yörükler ile çok büyük bir farklılık olmadığı görülmektedir. Farklılaşma noktası, yerleşikliğin getirdiği özelliklerde görülür.
Manav köyleri genelde düzlük ve ova yerleşmeleridir. Manav köyleri plansız ve gelişigüzel oluşmuş köylerdir. Genelde dağınık ve meydanı olmayan köylerdir. Evler derme çatmadır. Belirli bir plan yoktur. Köylerdeki ve evlerdeki plansızlık göçebe hayatın en büyük izleridir. Köyler genelde, her gelenin plansızca yerleştiği bir öbek şeklindedir

Güney Marmara'daki manav köyleri ile Antalya, Bergama ve Mersin civarındaki manav köylerinde gerekse Kastamonu manav köylerinde; "bengi", "mengi" veya "bengü" adı verilen "Şaman" izlerinin bulunduğu ritüelleşmiş oyunlara rastlanmaktadır. Bu veri, Anadolu'daki Manavların ortak özelliklere sahip olduğu ve Orta Asya kültürüne sahip olduğunu göstermektedir.

Manav köylerindeki "Eşikte yani kapıda oturulmaz", "eşiğe basılmaz", "yanan ateş söndürülmez" biçimindeki manav inanışlar, Şaman dönemini izlerini yansıtmaktadır.

Manav köylerinde şehirlerde kullanılmayan eski öz-Türkçe sözcüklere de rastlanır: "bengi", "bengü", "mengü", "künge", "kiğiz", "katun", "yavuz", "yavuklu", "eybek", "yaşmak", "pörtlek", "zorbek", "aka", "ani" gibi...

Özellikle Eskişehir, Bilecik, Konya ve Sakarya manav köylerinde oyunlar Yörüklerde olduğu gibi "kaşık"la oynanmaktadır.

Tüm manav köyleri dini açıdan "Sünni-Hanefi"dir.

sedman - avatarı
sedman
Ziyaretçi
4 Mart 2010       Mesaj #5
sedman - avatarı
Ziyaretçi
ic anadoludaki manavlari unutmayalim......Kirsehir ,Nevsehir vs.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Temmuz 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
manavların Türk olmadığı görüşüne katılmıyorum... ben de bir manavım. Bolu Göynüklüyüm.. çevremde akrabalrımda ve ailemde kullanıan pek çok kelimeyi arkadaşlarım anlamıyor. ama balıkesirli bir manav arkadaşım anlıyor... bu kelimeler öztürkçe kelimelerdir. başka bir dil bilmeyiz. yani biz ilk yerleşen Türklerdeniz...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Eylül 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
annem iznik gölü civarında bulunan aşağı Sölöz köyündendir ,insanların gözlerdeki çekiklik ve yuvarlak yüz hatları hemen farkedilebilir.yani orta asya türklerinden oldukları kesindir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2012       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Manavların Türk olmadığı görüşüne bende katılmıyorum... Köyümde hala orta asyadan kalma öztürkçe kelimeler kullanılır. 800 senelik soy ağacı çıkartılmıştır. Bir tane bile rum ismi yoktur.

''Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir.'' (osmanlı kayıtları)


Şayet manavlar türk olmasaydı. Padişah İstanbul' u fethedip rumlarımı yerleştirirdi.

Saygılar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ağustos 2013       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Merhabalar
manav türkleri hakkında söylenenlerin, zayıf bilimsel temellerle mit haline kurgulanmış olmasından duyduğum kuşku nedeniyle aşağıda verilen bütün referansların bence tek tek incelenmesi gerekiyor.

böyle bir endişe duymamın bir nedeni, daha önce dünyanın çeşitli yerlerinde kurgusal tarih teranesinin pek çok kez sahnelenmiş olmasıdır. örneğin, james macpherson ve rahip john macpherson (akraba değiller) adlı iki kişi 1750 ile 1800 yılları arasında sadece birbirlerini karşılıklı referans olarak göstererek, iskoçların 3. yüzyıla kadar dayanan bir tarihleri olduğunu göstermek için "ossian" gibi destansı şiirler uydurarak* bu ulus için bir ulusal edebiyat ve dolayısıyla bir tarih ve bir ulusal kimlik icadının temellerini atmışlardır. mel gibson'un başrolünü oynadığı braveheart filmi de bu temelin üstünde yükselen bir örnektir; kurguya dayalı damarın daha da kanırtılmış halidir.

geleneğin nasıl bir "icat edilen" kültürel varlık haline getirildiğini, bu kurgunun süreçlerini, nedenlerini ve sonuçlarını merak edenlere eric hobsbawm ve terence ranger'ın birlikte yazdıkları 1983 tarihli "the invention of tradition" (geleneğin icadı), hugh trevor-roper'ın 2008 tarihli "the invention of scotland: myth and history" (iskoçya'nın icadı: mit ve tarih), william ferguson'un 1990 basımı "the identity of the scottish nation: an historic quest" (iskoç halkının kimliği: tarihsel bir arayış) ve walter truett anderson'un (ilk baskısı 1990) "reality isn't what it used to be" (gerçeklik artık eskisi gibi değil) isimli kitapları önerebilirim.

tarihin icadı konusunda türkiye'de bizler de çok masum değiliz. şu anda tek bir örnek yeterli olacaktır: güneş dil teorisi, küller arasından acilen bir ulus yaratma ihtiyacına payanda olması için (bir avusturyalının hiçbir bilimsel dayanağı olmayan makalesinden mülhem) ileri sürülmüştü. keza güneş dil teorisi de cımbızla arayıp kendine uygun "bilimsel" referansları bulmuştu ama iplerin ucunu götürüp somut bir zemine bağlayamamıştı. zaten bir süre sonra varlığına duyulan ihtiyaç azalınca balon olup uçtu.

manav türkleriyle ilgili referansları bu yüzden somut kanıtların açıkça sergilenmesine ve teyide muhtaç buluyorum. bir sürü referans var ama ortada bi skim yok. bir yumak halinde duran bütün kabloların uçlarının ayıklandığı taktirde sadece birbirine bağlanmış olmasından kıllanıyorum. şayet incelemeye değer bulursanız aşağıya alıntıladığım makale bölümlerinde kesin ve net ifadeler, somut belgeler olmadığını göreceksiniz. hele ki kastırma etimolojik gayretlerle "manap" kelimesindeki beş harfin dördünü tutturduk, beşincisinden de artık bir "manav" çıkarırız diyerek 1930'ların dilbilim kolpalığında diretenlere iyice uyuz oluyorum.

manav türklerinin tarihiyle ilgili bir başka sıkıntı, vikipedi makalesi ve diğer makalelerde selçuklular'dan başlayıp osmanlı dönemini hızla geçerek cumhuriyet dönemi'ne gelinmesidir. ortada bir dil yok, bir ulusun doğuş miti yok, ırk karakteristikleri yok, sadece sıfatlar ve söylenceler var.

kuşku duymamın bir başka nedeni ilk kıllanma emaresine rastladığım yerde, yani vikipedi makalesinin etimoloji alt başlığındaydı. şöyle diyor:

"manav kelimesi, yunanca asıllı bir sözcük olup [2], türkçe'ye ortaçağ'da [kaynak belirtilmeli] geçmiştir. yunan dilinde manavis, "100 yıldan önce" anlamına gelmektedir. "

buradaki [2] no'lu referans: yunanca "manavis". türk dil kurumu sözlüğü. cilt 2. s.1499.

bu sözlüğün o sayfasına erişebilen varsa lütfen baksın. manav kelimesinin yunancadan türkçeye geçtiği doğru ama "100 yıldan önce" gibi bir anlam taşıdığı doğru değil. eğer böyle bir şey doğruysa bulup getirene tam yüz bin lira vereceğim. bildiğin zerzevat satan manavis nere, "100 yıldan önce" anlamı nere. zaten bir leke geldikten sonra kuşku kalkanları kalkıyor otomatik olarak.

bu yüzden, ayrıntılı araştırmayla teyit öncesindeki bu aşamada, bu entry'nin konusunu oluşturan manav türkleri hakkında recep yaşa'nın aşağıdan alıp bu paragrafa taşıdığım şu tanımlarıyla yetinmek gerektiğini düşünüyorum: 1. "bölgenin yerli türklerine hep 'manav' denilmektedir ve bu bölgede manav, 'yerli türk' manasında kullanılmaktadır." yani, bir yerlerden göçüp gelenlerin, orada oturan yerliler her kimse onlara verdiği ad, belki de sıfat. 2. "manavlar türkmen gruplarında[n] [sic] olup çok eskiden beri köy hayatına hatta şehir hayatına geçmiş yerlilerdir. buna göre manav adının etnik bir manası yoktur, manavlardan oğuz türklerinden gelmektedirler [yaşa, 1999: 293]." işte hepsi bu kadar.

vikipedi'de söylenmiş zaten, tartışmalı bir hal var ortada. ama gıcık olduğum şey, birilerinin yüksek lisans tezlerinde bu tartışmaya son verecek tartışmaları tüketici mahiyette kanıtlar sunmak yerine, yarım ağızlı tanımlar yapan referansları marifetmiş gibi peş peşe dizmesi. sonra gidip bazı yörelerde yaşayanlara sormuşlar "manav"lık durumunu. onlarda da rivayet muhtelif. köyün muhtarına söyledin, ne sordun, ne cevap aldın? yönlendirmeli sorular sorduysan veya önce manavları anlatıp ondan sonra "siz de manav mısınız?" diye sorduysan adamcağız kahvede duyduğu kulaktan dolma bilgileriyle senin ona önerdiğin yepisyeni bir kimliği harmanlayıverir oracıkta. e madem ki postgrad dedin, tez dedin, kolları sıvadın, deşsene şunun dibini. yarım yamalak işler vesselam.

peki insanların işi gücü yok mu kalkıp böyle şeyler uydurabiliyor diye soracak olursanız... neyse, bence böyle bir şey sormadığınızı farzederim, duymamış gibi yaparım, yanınızdan uzaklaşıp başka konuklarla ilgilenirim.

neticede ben de şu sabah kendi merakımı tatmin sürecimi (ki iki üç, peki peki dört saatimi aldı) sizlerle paylaşmak, ortada dönen bazı skimsonik işlere dikkatinizi çekmek istedim.

şimdi de sen sevgili okuyucu, evet sen*, seni belgelerle baş başa bırakıyor ve herşeyden ve istediği kadar yüksek mevki ve titr sahibi olsun herkesin sözünden, sonuna kadar kuşku duyarak kendi sonuçlarına ulaşmanı diliyorum:

buyur, sayfa senin:

vikipedi'de manav türklerine dair bahislerin geçtiği bir kaynak, http://www.sosyalsiyaset.com/documents/tarakli.htm adresinde tamamına erişilebilen, halil ibrahim yavuz'a ait, "tarakli ve göynük çevresinde eski türk inançlarinin izleri" başlıklı yüksek lisans tezidir. yavuz, aşağıda verilen referanslarla, tezinin "1. eski türk inançlari açisindan tarakli-göynük ve çevresinin sosyo-kültürel yapisi ve özellikleri" bölümünün "1.6. eski türk inançları ekseninde bölgenin tahlili" başlıklı alt bölümünde şöyle diyor:

"osmanlı devleti’nin kurulduğu bölge olan taraklı-göynük ve çevresi, kültürel miras yönünden çok zengindir. bu bölgenin insanları, osmanlı’nın kültür varlıklarını bugüne kadar koruyup yaşatabilmişlerdir. bununla beraber kökü eski türk inançlarına dayanan ve islâm’la çatışmayan örf, âdet, gelenek ve göreneklerini yaşatmakta mahir davranmışlardır. bayramlar, doğum, düğün, ölüm âdetleri gibi kültür unsurları, geçmiştekine benzer bir şekilde devam etmektedir.

taraklı, göynük ve köylerinde yaşayan insanlara verilen ad olan manav kelimesini ve manavları kısaca açıklayalım. manav bir yere sonradan gelenleri, yerleşik olanlardan ayırt etmek için kullanılan ve önceden yerleşmiş olan yerlileri ifade eden yöresel bir mefhumdur. kırsal bölgelerde yaşayan manavlar, genelde epey çekingen, uysal, mülayim ve başkası tarafından söylenenlere fazlı karşı çıkmayan sosyal uyumu ağır basan insanlardır. kendi ifadelerine göre, “yedi kez düşünmeden adım atmayan, yavaş davranan, gereksiz tartışmalara girmeyen” temkinli bir insan portresi çizmektedirler [işsever, 1994: 23-31].

manavlar, osmanlı devletinin kurulduğu bölge sayılan aşağı sakarya, batı anadolu’da bursa çevresi, batı karadeniz de kastamonu ve çevresine yaşamaktadırlar. özellikle aşağı sakarya kesiminin taraklı, geyve, pamukova çevresinde yoğun olarak yerleşmişlerdir. buralarda kendilerine has yaşam süren manavlar örf ve adetlerini devam ettirmektedirler. manav köylerinde eski türk kültürüne ait izler çoktur. bu bölgelerin hala tarım ve hayvancılıkla uğraşmasından, bayat, emirler, demirler, yahyalı, akpınar gibi türkmen boy ve oymaklarının isimlerini taşımasına barındırdıkları maddî ve manevî kültür kadar pek çok örnek verilebilir. manavlar türkmen gruplarında olup çok eskiden beri köy hayatına hatta şehir hayatına geçmiş yerlilerdir. buna göre manav adının etnik bir manası yoktur, manavlardan oğuz türklerinden gelmektedirler [yaşa, 1999: 293].

sakaya ve çevresindeki manavlar, bu bölgenin 1290’larda osman gazi tarafından fethedilmesiyle buralara yerleşmişlerdir. ilk türk yurdu olan bu bölgenin yerli türklerine hep “manav” denilmektedir ve bu bölgede manav, “yerli türk” manasında kullanılmaktadır [yaşa, 1999: 288].

manav sözcüğünün; türkistan’daki kazak-kırgız ve sibirya’daki yakut türklerinde kullanılan koruyucu soylu kişi ve boy beyi manasına gelen “manap” ve “manag”dan geldiği tahmin edilmektedir. eski türklerde “v” sesi olmadığı için “manap”taki “p” ve “manag” daki “g” sesleri yumuşayıp “manav” kelimesini oluşturmuşlardır [yaşa, 1999: 289].

çağatay türklerinde “asilzade” manasına gelen manap, kırgız türkçesi’nde ağa, bey anlamında kullanılmaktadır. türkçe dışında dil bilmeyen topluluk üyelerine yerli türk anlamında manav denilmektedir [aktaş,2002: 10].

batı anadolu’ya ve taraklı’ya türklerin ilk yerleşimi 1291’den hemen sonradır. yıldırım bayazıt döneminde istanbul sirkeci’de kurulan türk mahallesinin halkı taraklı ve göynük’ten götürülmüş manavlardır [aktaş, 2002 :12].

taraklı ve göynük köylerinde yaptığımız araştırmalar neticesinde islâmlaştırılmış olmakla beraber bir çok eski türk inancının izlerini görmek mümkündür. konuşma dilindeki ortak birçok kelime davranışlardaki, giyinişlerdeki bir çok benzerlik manavların oğuz türklerinden olduğunun işaretleridir. yerli türk sanılan manavlar daha osmanlı devleti kurulmadan bu bölgelere yerleştirilmişlerdir.

taraklı ve göynük, manav denilen yerli halkın kendi kültür ve geleneklerine bağlı olarak yaşadığı göçmen bulunmadığı sakarya ili açısından istisnaî bir bölgedir. manav kültürünün korunduğu ve yaşatıldığı bu bölgenin dilleri, beslenme, giyim, kuşam, müzik ve eğlence biçimi tamamen kendi örf ve âdetlerine uygun olarak devam etmektedir [sakarya valiliği; t.y.: 130]. dikkatle incelenir ve araştırılırsa, yöreye mahsus örf ve âdetlerin perde arkasında da eski türk inançlarının gizli olduğu görülebilir."

alıntı yapılan bölüme ait referanslar:
- aktaş, ali, “sakarya’da yaşayan yerli ve yerleşik manavlar”, irmak dergisi, yıl 2, sayı 13, ocak 2002, sh. 10.
- işsever, ahi naci, taraklı, ankara basımı, 1994.
- sakarya valiliği, tarihte ve günümüzde sakarya, adapazarı, t.y.
- yaşa, recep, “adapazarı ve çevresindeki manavlar”, i. sakarya ve çevresi tarih ve kültür sempozyumu, 22-23 haziran 1998, sakarya üniversitesi yayınları, adapazarı, 1999, ss. 283-293.

vikipedi'nin manavlar başlıklı makaleyi oluştururken yararlandığı bir diğer kaynak ise, yine aynı sosyalsiyaset.com adresli web sitesinden. burada, yavuz'un da referans gösterdiği kaynaklar arasında yer alan ali aktaş'ın "sakarya’da yaşayan yerli ve yerleşik türkler: manavlar" başlıklı makalesi. o da çeşitli referanslar kullanarak manavları şöyle tanımlıyor:

"manavlar, yazılı eski kaynakların cemaatler bölümünde “manavlar”, “manavlı”(manavlu), “manavlar parakendesi” biçiminde ve yörükân taifesi’ne bağlı bir topluluk olarak gösterilmektedir.[1] ayrıca farklı kaynaklarda manav; “batı anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere”[2]/köylülere verilen ad veya “yerli halk”, “yerleşik türk/türkmen topluluğu”[3] ya da “yerli olan, muhacir olmayan”[4] ve yahut “hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan[5] topluluk üyeleri olarak tanımlanmaktadır. yani manav; “bir yere sonradan gelenleri, yerleşik olanlardan ayırt etmek için kullanılan”[6] ve “türkçe dışında dil bilmeyen”[7] topluluk anlamında kullanılan bir kavramdır

bazı kaynaklarda manavlar için; “taze yemiş satan esnaf, küçümseyici anlamda anadolu türkü”[8] veya “balkan göçmenlerince, osmanlı dönemi’nde istanbul saraylarının sebze, meyve, et, süt ve yoğurt gibi ihtiyaçlarını karşılayan yerleşik yöre insanı”[9] ya da “rumlar tarafından, rumca yüzyıl anlamına gelen ve yörede yüzyıldan fazla yerleşik olarak yaşayan türkçe konuşan topluluk”[10] olarak da tanımlanmaktadır.

manav sözcüğünün; türkistan’daki kazak-kırgız ve sibirya’daki yakut (saha) türkleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “manap” ve “manag”dan geldiği sanılmaktadır. eski türkçe’de “v” sesinin olmamasından dolayı, “manap” sözcüğündeki “p” ve “manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “manap”ın; çağatay türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, kırgız türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “kırgız lideri”, kazak türkçesi’nde “ağa, bey” ile “manag”ın; yakut (saha) türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan kırgız ve kazakların boy ve oymak başlarına “manap” demeleri ile 1860’larda kırgızlar’dan bugu (geyik) kabilesi ve sari bağış boylarının başlarında manapların yer alması olguları da, “manavlar=yerli türk/türkmen” görüşünü desteklemektedir.[11]

batı anadolu ve sakarya’da yaşayan manavlar

sakarya yöresine insanlar/alt kültür grupları değişik yerleşim alanlarından geldiği için, gelenekler ve göreneklerde de farklılıklar gözlenmektedir. yerli olarak tabir edilen ve diğer yerleşim alanlarından yöreye gelenler tarafından, bir yörük/türkmen topluluğu olarak kabul edilen ve de emik (kendini tanımlama) açıdan da kendilerini türkmen kabul eden manavlar, yöre nüfusunun çoğunluğunu oluşturmaktadır.[12] sakarya’nın kuzeyinde yer alan kaynarca, karasu ve kocaali ilçeleri ile, güneyinde yer alan geyve, pamukova ve taraklı ilçeleri ve de il merkezi ile yakın çevresinde yer alan “dernek kırı”nda[13] yani adapazarı ve kısmen söğütlü, ferizli, akyazı ve hendek ilçelerinin bir bölümü’nde yaşamakta olan yerli, yerleşik ve türkçe dışında bir dil bilmeyen topluluk üyelerine “yerli türk” anlamında “manav” denilmektedir.[14]

“manav” veya “yerli türk” diye adlandırılan topluluk üyelerinin coğrafi dağılımları, sakarya yöresi ile sınırlı değildir. isparta-keçiborlu, balıkesir-susurluk, çanakkale-biga, bilecik-bozüyük, kocaeli-kandıra, konya-ilgın[15] ve kütahya’da[16] da manavlar yaşamaktadır. manav diye adlandırılan bu yerli yerleşik yörük/türkmen gruplar, batı anadolu’nun alaşehir, salihli ve bursa; güneydoğu anadolu’nun çermik ve çüngüş; batı karadeniz bölgesi’nin kastamonu çevresinde de yaşamaktadırlar.[17]

son derece çekingen, uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren manavlar kendi ifadeleri ile; “yedi kez düşünmeden adım atmayan”[18], “sersem”/(yavaş davranan)[19] bir yapıya sahiptirler. bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir.[20]

manavların günümüzde geleneksel yapılarını iyi korudukları, en önemli yerleşim alanı taraklı ilçesi ve köyleridir. kitle iletişim ve ulaşım araçlarının nispeten daha geç ulaştığı bu bölüm, diğer yerleşim alanlarına göre geleneğini daha fazla muhafaza etmiştir.[21] aşırı geleneksel anlayışa delil olarak yörede anlatılan söylencede: akşemseddin’in, fatih sultan mehmed’in yanından ayrıldıktan sonra, yerleşmek için yer ararken yanında bulunanlar o’na taraklı’yı önerdiğinde, o’nun da, “taraklı’nın kıblesi kapalı” diyerek bu öneriyi geri çevirdiği anlatılmaktadır. akşemseddin’in, taraklı halkını çekingen ve geleneksel bulunduğuna yönelik olarak anlatılan söylence, yöre halkı tarafından günümüzde de dile getirilmektedir.[22]

batı anadolu’ya ve taraklı yöresine, manavların (yerli türklerin) ilk yerleşimin 1291 tarihinden hemen sonra yapıldığı sanılmaktadır.[23] ayrıca yıldırım bayezıd döneminde istanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği sirkeci’de bir türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak göynük ve taraklı’dan 760 hane manav istanbul’a yerleştirilmiştir.[24] yani istanbul’a yerleştirilen ilk yerli türklerin, bu yöreden giden “manavlar” olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.

manavlarda bir ramazan geleneği: temcit

geleneksel bazı norm ve uygulamalar, artık çok az kişi tarafından hatırlanmakta veya bilinmektedir. yörede çok az kişi tarafından bilinen ve hatırlanan bir ramazan geleneği de “temcit”tir.[25] günümüzde kırk-elli yaşını aşmış kişilerce ve yalnız taraklı yöresinde hatırlanan “temcit” geleneği, inanç merkezli ve birçok toplumsal işlevi bir arada barındıran bir nitelik taşımaktadır. [...]"

alıntı yapılan bölüme ait referanslar:
[1] türkay, cevdet; başbakanlik arşivi belgelerine göre osmanli imparatorluğu’nda: oymak, aşiret ve cemaatler, tercüman kaynak eserler dizisi: i, istanbul, 1979, s.576
[2] ülken, hilmi ziya; sosyoloji sözlüğü, milli eğitim bakanlığı yayını, istanbul, 1969, s.193
[3] beyaz, zekeriya; “adampol veya polenezköy”, etnik sosyoloji, hazırlayan: orhan türkdoğan, timaş yayınları, istanbul, 1997, s. 324; türkdoğan, orhan; “karadeniz mohtileri”, etnik sosyoloji, hazırlayan: orhan türkdoğan, timaş yayınları, istanbul, 1997, s. 511; duran, hacı.; “akyazı kurmançları”, etnik sosyoloji, hazırlayan: orhan türkdoğan, timaş yayınları, istanbul, 1997, s. 535
[4] doğan, d.mehmet; büyük türkçe sözlük, rehber yayınları, istanbul, 1990, s.300
[5] ülken, hilmi ziya; a.g.e., s.330
[6] türkdoğan, orhan; “romansler”, etnik sosyoloji, hazırlayan: orhan türkdoğan, timaş yayınları, istanbul, 1997, s. 437 ve 446
[7] beyaz, zekeriya; a.g.m., s. 324; türkdoğan, orhan; a.g.m., s. 511; duran, hacı.; a.g.m., s. 535
[8] kırgızoğlu, m.fahrettin; “anadolu etimolojisi araştırmaları”, orkun dergisi, sayı: 24, ocak-1964, s.15; yaşa, recep; “adapazarı ve çevresinde manavlar”, i. sakarya ve çevresi tarih ve kültür sempozyumu (22-23 haziran 1998), editörler: mehmet alpargu & enis şahin, sakarya üniversitesi yayını, adapazarı, 1999, s.289
[9] ozan, ubeydullah; kiz kaçirma geleneğinin sosyo-kültürel temelleri (kirkarmut ve özbey köyleri örneği), sakarya üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü sosyoloji anabilim dalı yüksek lisans tezi, sakarya, 1999, s.37
[10] fahri tuna ile çeşitli tarihlerde adapazarı ve taraklı’da yapılan görüşme notları. kaynak kişi: fahri tuna, sakarya-kaynarca ilçesi-okçular köyü 1959 doğumlu (42 yaşında). evli ve 2 çocuk babası üniversite mezunu. adapazarı büyükşehir belediyesi eğitim ve kültür müdürü.
[11] yaşa, recep; a.g.m., s.289-290; kaşgarlı mahmud; divanü lugati’t-türk, tercüme eden: besim atalay, ankara, 1986, s.286, 290, 406, 409; kırgızoğlu, m.fahrettin; a.g.m., s.15; grousset, rene; bozkir imparatorluğu, çeviren: reşat üzmen, istanbul, 1993, s.93-94; radloff, w.; sibirya’dan seçmeler-1, çeviren: ahmet temur, istanbul, 1994, s.219-224; togan, a.zeki velidi; bugünkü türk ili türkistan ve yakin tarihi, istanbul, 1981, s.70-71
[12] aktaş, ali; “sakarya’da gelenekler ve görenekler”, 10 mayıs 2001 tarihinde düzenlenen ii.kocaeli ulusal folklor festivali kapsamında kocaeli üniversitesi’nde sunulan yayınlanmamış konferans metni, sakarya il kültür müdürlüğü, folklor araştırmacısının çalışmalarına ilişkin 2001/ i. ve ii. dönem (ocak-şubat-mart-nisan-mayıs-haziran ayları) faaliyet raporu.
[13] yörenin halk arasında kullanılan adı.
[14] aktaş, ali; manavlarda ağız özellikleri (25-29 temmuz 2001 ve 4-5 ağustos 2001 tarihlerinde taraklı ilçesi ile 2-3 ağustos 2001 tarihlerinde kaynarca ilçesinde yapılan alan araştırması/derlemesi sonuçları), sakarya il kültür müdürlüğü, folklor araştırmacısının çalışmalarına ilişkin 2001/ iii. dönem (temmuz-ağustos-eylül ayları) faaliyet raporu.
[15] kadri, hüseyin kazım; türk lugati türk dillerinin iştikaki ve edebi lugatlar, cilt: iv, istanbul, 1945, s.408; yaşa, recep; “adapazarı ve çevresinde manavlar”, i. sakarya ve çevresi tarih ve kültür sempozyumu (22-23 haziran 1998), editörler: mehmet alpargu & enis şahin, sakarya üniversitesi yayını, adapazarı, 1999, s.288
[16] aktaş, ali; manavlarda ağız özellikleri 2001/ iii. dönemi faaliyet raporu.
[17] yaşa, recep; a.g.m., s.288
[18] kaynak kişi: naci işsever, sakarya-taraklı ilçesi 1943 doğumlu (58 yaşında). evli ve 3 çocuk babası, üniversite mezunu. öğretmenlikten emekli.
[19] kaynak kişi: mehmet özcan, bilecik-gölpazarı-gökçeözü köyü 1940 doğumlu (61 yaşında). evli ve 5 çocuk babası, okur-yazar, gökçeözü köyü eski muhtarı (17 yıl görev yapmış).
[20] kaynak kişi: naci işsever.
[21] kaynak kişi: fahri tuna.
[22] naci işsever ile 21/07/2001 tarihinde taraklı’da yapılan görüşme ile prof.dr. mehmet erkal ile 19/07/2001 sakarya-ozanlar mahallesinde yapılan görüşme notlarından.
[23] işsever, ahi naci; tarakli, mna ajans yayını , ankara, 1993, s. 35-55; kılıç, ayhan; manav köylerinde aile yapisi (izmit örneği), sakarya üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü sosyoloji anabilim dalı yüksek lisans tezi, sakarya, 2000, s.37
[24] doğru, halime; xiii.-xix. yüzyillar arasinda rumeli’de sağ kolun siyasi, sosyal, ekonomik görüntüsü ve kozluca kazasi, anadolu üniversitesi edebiyat fakültesi yayınları, eskişehir, 2000, s. 61
[25] kaynak kişi: ferhat karapekmez, sakarya-taraklı ilçesi 1950 doğumlu (51 yaşında) evli ve 7 çocuk babası, ilkokul mezunu, ticaretle uğraşıyor.

son olarak, tdk çevrimiçi sözlükte manav kelimesi için verilen karşılıklar arasında şunlar yer alıyor:

manav
1. anadolulu. 2. oturduğu yerin yerlisi olmayıp başka yerden gelen, göçmen. 3. yörük. 4. yerli halk.
türkiye türkçesi ağızları sözlüğü

manav
öz. a. top. b. 1. balkanlardan göç etmiş, genellikle marmara bölgesinde yaşayan bir topluluk. 2. yerli halk.
güncel türkçe sözlük

Ben de Manav olarak merak edip DNA testi yaptirdim megerse dedikleri dogruymus biz Manavlar Hititler, Sumerler zamanindan beri buradaymisiz.
Son düzenleyen ahmetseydi; 27 Ağustos 2013 10:13 Sebep: Mail adresi silindi.
A. Aldemir - avatarı
A. Aldemir
Ziyaretçi
27 Ocak 2014       Mesaj #10
A. Aldemir - avatarı
Ziyaretçi
"Bolu Göynüklüyüm Manavim" herkes gibiyim Türküm iste diyen yorumcu. Bugunun mantigiyla hemen hemen herkes (Kürdlerin asimilasyonu -türklügü- redd eden kismi haric) Türk kabul ediliyor. Manav sadece Manavdir, kendi basina bir kimliktir. Deden soranlara Manavim derdi ama bugunki siyasi akil Manav yok unutun Türksünüz diyo. Yanlis.

"Annem iznik gölü civarında bulunan aşağı Sölöz köyündendir ,insanların gözlerdeki çekiklik ve yuvarlak yüz hatları hemen farkedilebilir.yani orta asya türklerinden oldukları kesindir" diyen yorumcu: Sölöz köylerinin bir tanesi Rum idi. Sonradan ihtida etti. Icinde bolca grekce kelime giren anadolu turkcesini ogrendi. Etnisitede kesin diye bisey yoktur, bi taraftan baska bi taraftan bambaska etnik kökene sahip olabilirsin. Gözler yalan söyleyebilir bir de DNA testi deneyin.

"Manavların Türk olmadığı görüşüne bende katılmıyorum... Köyümde hala orta asyadan kalma öztürkçe kelimeler kullanılır. 800 senelik soy ağacı çıkartılmıştır. Bir tane bile rum ismi yoktur." Nedir bu kelimeler, yazmisken tam yazin yarim agizla olmaz. Turkcede yuksek miktarda grekce/elence/rumca kelime mevcuttur. Meyve sebze isimleri ekseriyetle iranidir. 800 senelik soyagaci cikaracak insan yoktur. Yayinlayin link atin gorelim. 800 sene demek 13. asra kadar 40 nesil demek, insan hafizasi buna müsait degildir. Bugun dedesinin babasinin ismini bilen azdir.

''Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir.'' Nerde hangi arsivde hangi gömlek numarasinda? 1455 Konstantinopol (Istanbul) ilk tahriri yapiliyor, Sirkeci'de Manavlardan bahsediyor mu bu tahrir?

"Şayet manavlar türk olma-saydı. Padişah İstanbul' u fethedip rumlarımı yerleştirirdi." Müslim Rumlar Trabzon Erzurum civarinda halen yasiyor. 1970'lerde Van'a ve adalara (Müslim) Rumlar karistir-baristir olsun diye iskan edildi.
Selamlar
E-mail: aldemir.ch@gmail.com

Benzer Konular

8 Ekim 2008 / GÜLGECELER Türk ve İslam Dünyası
 Manav
10 Haziran 2012 / Jumong Meslekler
25 Kasım 2006 / BARIŞ Müzik tr