Ziyaretçi
Manavlar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Anadolu'ya göç ederek gelen Türkler'den bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak manavlık,
Manav Sözcüğü
Manav kelimesi, öz-Türkçe bir sözcüktür. Manav deyimine "Orhun kitabeleri"nde de rastlanmaktadır. Bey anlamına gelmektedir. Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız ve Sibirya’daki Yakut (Saha) Türkleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır.
Eski Türkçe’de “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymak başlarına “Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlar’dan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar=Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir. Kırgızistan'daki Manas destanında yer alan ve soylu beylere verilen Manap ifadesi Manavların Manas destanıyla ilgili olduklarını da gösterir.
Bazı köylerde yapılan araştırmalarda , Balkanlar'dan Anadolu'ya geçen ve Bizanslılar tarafından Batı Anadolu'ya tampon maksatlı yerleştirilen Kuman-Kıpçak-Peçenek Türkleri'nin Oğuz Türkleri'yle kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk grubu olduğu görüşünü benimseyen Türkologlar da mevcuttur.
Manavların Karakteristik Özellikleri
Türkologlar'a göre, Manavların, Türk soylu olduğunu gösteren en önemli delil, Mongolid karakteristikleridir; Manavlarda gözlerdeki çekiklik ve yuvarlak yüz hatları hemen farkedilebilir. Türkologlar'a göre başka bir delil ise, manavların eski sosyal yaşamda büyük önem tutan ipek böcekçiliğidir. Özellikle Marmara Bölgesi'ndeki manav köyleri Orta Asya'dan gelen alışkanlıklarıyla ipek böceği üreticiliği yapmaktadır. Örneğin; Osmanlı döneminde Bursa'daki ipek kumaşların üretiminde bu ipek böceği üretimini yapan manav köylerinin payı büyüktü.Son yıllara kadar manav köylerinin en büyük geçim kaynağı ipek böcek yetiştiriciliğiydi ve hala bunu sürdüren köyler mevcuttur.
Manavlar, Türkçe'den başka bir dil bilmezler. Türkçe'den başka bir dil anlamazlar. Türkçe'den başka sözcükler-ünlemler kullanmazlar. İkinci dilleri ya da mahalli dilleri yoktur.
Geçmişte, yerleşik hayata geçen veya Yerleşik düzene adapte olan Türk toplulukları, Konar-Göçerliğe devam eden Yörük-Türkmen toplulukları ile sorunlar yaşamışlardır. Hatta, Manavlar, konar-göçerliğe devam eden Yörük-Türkmen grupları tarafından yerleşik hayata geçtikleri için küçümsenmişler ve her zaman alaya alınmışlardır. Çoğu zaman Konar-Göçer Yörük ve Türkmenler, göç yolunda karşılarına çıkan yerleşik (manav) Yörük ve Türkmen köyleriyle ters düşmüşlerdir. Bazı zamanlar, Konar-Göçer gruplar manav köylerini talan etmişler ve yerleşik köyler üzerinde baskı kurmuşlardır.
Son derece uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren Manavlar kendi ifadeleri ile; “yedi kez düşünmeden adım atmayan” (yavaş davranan) bir yapıya sahiptirler. Bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir.
Manav Türkleri, uzun yıllar Rum köyleri ile komşuluk yapmışlar ve uyumlu kişilikleriyle onlarla iyi geçinmeyi başarabilmişlerdir. Ancak kız alıp verme konusunda son derece tutucu davranıp Rumlarla kaynaşmamış ve kendi geleneklerini koruyabilmişlerdir.
Birinci Dünya savaşı sonucunda Osmanlı'nın gittikçe toprak kaybetmesiyle, eski Osmanlı topraklarından Boşnak, Arnavut, Çerkez , Laz, Gürcü gibi anadili Türkçe olmayan göçmenler ile Muhacir diye adlandırılan ve Balkanlar'dan gelen Türk kökenli gruplar Anadolu'ya göçmüşlerdir. Bu dönemde yerli köyler kendilerini göçmenlerden ayırmak anlamında Manav olduklarını belirtmeye başlamışlardır.
Manavlar dışa açılmayı pek tercih etmediklerinden uzun yıllar bu müslüman göçmenlerle dahi evlilik yapmamışlardır. Manavlar geleneklerine bağlı olduklarından daha çok köy yaşamını tercih etmişlerdir. O yüzden şehirlerde manav sayısı daha azdır.
Manavlar Hakkındaki İlk Kayıtlar
Osmanlı ve Bizans kayıtlarında, Manav tabiri; 1291 tarihindeki kayıtlarda geçmektedir. Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden “Manavlar” olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.
Manavların Yaşayış Tarzları
Manavlar'ın gelenek-görenek itibariyle ve yaşam biçimi itibariyle incelendiğinde, kültür bakımından yörükler ile çok büyük bir farklılık olmadığı görülmektedir. Farklılaşma noktası, yerleşikliğin getirdiği özelliklerde görülür.
Manav köyleri genelde düzlük ve ova yerleşmeleridir. Manav köyleri plansız ve gelişigüzel oluşmuş köylerdir. Evler derme çatmadır. Belirli bir plan yoktur. Köylerdeki ve evlerdeki plansızlık göçebe hayatın en büyük izleridir. Köyler genelde, her gelenin plansızca yerleştiği bir öbek şeklindedir.
Muhacır köyleri ile karşılaştırıldığında, oldukça bakımsızdır. Çevredeki düzenli, bakımlı Muhacır Türk köylerinden hemen ayırt edilebilir. Manavlar bu topraklardaki savaşlardan en çok etkilenmiş, babalarını, eşlerini şehit vermişlerdir ve 1. dünya ve kurtuluş savaşı sonrası fakir kalmaları ve maddi yönden kötü bir durumda bugunlere gelmelerine neden olmuştur. Diğer göçmenler ve muhacırlar başka topraklardan göç ettiklerinden devlet tarafından en güzel yerler tahsis edilmiştir(özellikle rumların bıraktığı yerlere) ve devletten oldukça büyük yardımlar almışlardır. O yüzden onların maddi durumu ve köyleri herzaman daha iyi olmuştur. Manavları da her zaman küçük görmüşlerdir. Ancak manavlar her türlü zorluga göğüs gerecek kadar sabırlı ve Anadolunun Türk yurdu olmasını sağlayacak kadar da kararlı bir millettir.
Manav köylerinin beslenme alışkanlıkları ile Yörükler’in beslenme alışkanlıklarında çok büyük farklılık yoktur.
Güney Marmara'daki manav köyleri ile Antalya, Bergama ve Mersin civarındaki manav köylerinde gerekse Kastamonu manav köylerinde; "bengi", "mengi" veya "bengü" adı verilen "Şaman" izlerinin bulunduğu ritüelleşmiş oyunlara rastlanmaktadır. Bu veri, Anadolu'daki manavlar'ın ortak özelliklere sahip olduğu ve Orta Asya kültürüne sahip olduğunu göstermektedir.
Manav köylerindeki "Eşikte yani kapıda oturulmaz", "eşiğe basılmaz", "yanan ateş söndürülmez" biçimindeki manav inanışlar, Şaman dönemini izlerini yansıtmaktadır.
Manav köylerinde şehirlerde kullanılmayan "8. ve 9. yüzyıl Türkçesi"ne ait sözcüklere de rastlanır: "künge", "kiğiz", "katun", "yavuz", "yavuklu", "eybek", "yaşmak", "pörtlek", "zorbek", "aka", "ani" gibi...
Özellikle Eskişehir, Bilecik, Konya ve Sakarya manav köylerinde oyunlar yörüklerde olduğu gibi "kaşık"la oynanmaktadır.
Tüm manav köyleri dini açıdan "Sünni-Hanefi"dir.
Manavların Kökeni Hakkında Farklı Görüşler
1. Görüş
Manav Türklerinin Anadoluya yerleşmiş ilk ve en eski (1071 Malazgirt savaşıyla gelen ve İzniği başkent yapan Anadolu Selçuklu devletini kuran (1077)) Türkler olması ve hala varlıklarını surdurebilmeleri ragmen bazı göçmen ve dışarıdan gelen muhacırlar adeta batı anadoluda türk yaşamıyormuş gibi bir inanca kapılıp farklı kökenden geldiklerini iddaa etmektedirler. Rumlar 1. dünya ve Kurtuluş savaşında yabancı müttefiklerle birlik oldukları için savaştan sonra Türkiyeyi terketmek zorunda kalmışlardır. Manav Türkleri ise birçok şehit ve gazi vererek bu savaşların kazanılmasını sağlamışlardır. Ninelerimiz dedelerimiz Osmanlı İmparatorlugu çatısı altında rum köylerinde yaşayan insanlarla komşuluk yapmışlardır. Bazı görüşlere göre Manavlar, Selçuklu döneminde Anadolu'da müslümanlığı kabul eden Rum ve Anadolu halkıdır. Fırat nehrinin batısındaki halklar, Türkmen ve İslam istilası karşısında İslamiyeti kabul edip Türkleşmişlerdir. Roma döneminde Anadolu'da İyon kültürü baskın kültür olmuş, Anadolu'nun tüm halklarını İyon=Rum medeniyeti altında birleştirmiştir. 10. yy'dan sonra İslam ve Türk kültürü baskın kültür olmuş ve Anadolu'nun tüm halkları Türk-İslam medeniyeti altında birleşmiştir. Bu görüşe göre manavlar "Anadolu Türkü" olarak tanımlanabilir.
Bu görüşü ileri sürenler, Türkçedeki "manav" sözcüğü ile Rumcadaki "manavis" sözcüğünün aynı kökenden geldiğini ve Rumların bazen kendilerinin manav olarak da nitelendirdiğini belirtmektedir.
Manavların Müslümanlaşan Rumlar olmadığını gösteren kanıtlar:
2. Görüş
Rum medeniyetinin içinde Balkanlar'dan gelip Bizans kralı tarafından Anadolu'ya yerleştirilen ve doğudan gelen akınlardan korunmak amacıyla yerleştirilen sayısı azımsanmayacak kadar Peçenek-Kıpçak-Kuman-Uz topluluğu da vardı. Bizans kayıtlarına göre, Müslüman-Türkler Anadolu'ya gelmeden önce binlerce Türkçe konuşan insan da yaşamaktaydı. Buna göre Manavlar, bu Türklerin devamıdır.
Manavların Yaşadığı Yerler
Kendilerini Manav olarak ifade eden Türkler ağırlıklı olarak Batı Anadolu'da ve Marmara bölgesinde yaşamaktadır. Manavlar'ın ve manav köylerinin bulunduğu iller şöyledir:
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Manavlar, özellikle Batı Anadolu'da yoğunlaşan Türk soylu halk. Türkologlar'a göre manavlık, Anadolu'da ilk yerleşik hayata geçen Türkleri tanımlamada kullanılan bir sıfattır. Bu sıfat, yerleşik hayatı benimsemiş Türkler'i, Osmanlı'nın son dönemlerinde yerleşik hayata geçmeyen Türkler'den ve Anadolu dışındaki Osmanlı topraklarından gelen müslüman halktan ayırmak için kullanılmıştır.Manav Türkleri
Anadolu'ya göç ederek gelen Türkler'den bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak manavlık,
“Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere / köylülere verilen ad veya “Yerli Halk”, “Yerleşik Türk / Türkmen Topluluğu” ya da “Yerli olan, muhacir olmayan” ve yahut “hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan “Türkçe dışında dil bilmeyen” topluluk üyeleri”olarak tanımlanmaktadır. (Bknz. Sakarya'da Yaşayan Yerli ve Yerleşik Türkler: MANAVLAR, Ali Aktaş)
Manav Sözcüğü
Manav kelimesi, öz-Türkçe bir sözcüktür. Manav deyimine "Orhun kitabeleri"nde de rastlanmaktadır. Bey anlamına gelmektedir. Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız ve Sibirya’daki Yakut (Saha) Türkleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır.
Eski Türkçe’de “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymak başlarına “Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlar’dan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar=Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir. Kırgızistan'daki Manas destanında yer alan ve soylu beylere verilen Manap ifadesi Manavların Manas destanıyla ilgili olduklarını da gösterir.
Bazı köylerde yapılan araştırmalarda , Balkanlar'dan Anadolu'ya geçen ve Bizanslılar tarafından Batı Anadolu'ya tampon maksatlı yerleştirilen Kuman-Kıpçak-Peçenek Türkleri'nin Oğuz Türkleri'yle kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk grubu olduğu görüşünü benimseyen Türkologlar da mevcuttur.
Manavların Karakteristik Özellikleri
Türkologlar'a göre, Manavların, Türk soylu olduğunu gösteren en önemli delil, Mongolid karakteristikleridir; Manavlarda gözlerdeki çekiklik ve yuvarlak yüz hatları hemen farkedilebilir. Türkologlar'a göre başka bir delil ise, manavların eski sosyal yaşamda büyük önem tutan ipek böcekçiliğidir. Özellikle Marmara Bölgesi'ndeki manav köyleri Orta Asya'dan gelen alışkanlıklarıyla ipek böceği üreticiliği yapmaktadır. Örneğin; Osmanlı döneminde Bursa'daki ipek kumaşların üretiminde bu ipek böceği üretimini yapan manav köylerinin payı büyüktü.Son yıllara kadar manav köylerinin en büyük geçim kaynağı ipek böcek yetiştiriciliğiydi ve hala bunu sürdüren köyler mevcuttur.
Manavlar, Türkçe'den başka bir dil bilmezler. Türkçe'den başka bir dil anlamazlar. Türkçe'den başka sözcükler-ünlemler kullanmazlar. İkinci dilleri ya da mahalli dilleri yoktur.
Geçmişte, yerleşik hayata geçen veya Yerleşik düzene adapte olan Türk toplulukları, Konar-Göçerliğe devam eden Yörük-Türkmen toplulukları ile sorunlar yaşamışlardır. Hatta, Manavlar, konar-göçerliğe devam eden Yörük-Türkmen grupları tarafından yerleşik hayata geçtikleri için küçümsenmişler ve her zaman alaya alınmışlardır. Çoğu zaman Konar-Göçer Yörük ve Türkmenler, göç yolunda karşılarına çıkan yerleşik (manav) Yörük ve Türkmen köyleriyle ters düşmüşlerdir. Bazı zamanlar, Konar-Göçer gruplar manav köylerini talan etmişler ve yerleşik köyler üzerinde baskı kurmuşlardır.
Son derece uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren Manavlar kendi ifadeleri ile; “yedi kez düşünmeden adım atmayan” (yavaş davranan) bir yapıya sahiptirler. Bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir.
Manav Türkleri, uzun yıllar Rum köyleri ile komşuluk yapmışlar ve uyumlu kişilikleriyle onlarla iyi geçinmeyi başarabilmişlerdir. Ancak kız alıp verme konusunda son derece tutucu davranıp Rumlarla kaynaşmamış ve kendi geleneklerini koruyabilmişlerdir.
Birinci Dünya savaşı sonucunda Osmanlı'nın gittikçe toprak kaybetmesiyle, eski Osmanlı topraklarından Boşnak, Arnavut, Çerkez , Laz, Gürcü gibi anadili Türkçe olmayan göçmenler ile Muhacir diye adlandırılan ve Balkanlar'dan gelen Türk kökenli gruplar Anadolu'ya göçmüşlerdir. Bu dönemde yerli köyler kendilerini göçmenlerden ayırmak anlamında Manav olduklarını belirtmeye başlamışlardır.
Manavlar dışa açılmayı pek tercih etmediklerinden uzun yıllar bu müslüman göçmenlerle dahi evlilik yapmamışlardır. Manavlar geleneklerine bağlı olduklarından daha çok köy yaşamını tercih etmişlerdir. O yüzden şehirlerde manav sayısı daha azdır.
Manavlar Hakkındaki İlk Kayıtlar
Osmanlı ve Bizans kayıtlarında, Manav tabiri; 1291 tarihindeki kayıtlarda geçmektedir. Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden “Manavlar” olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır.
Manavların Yaşayış Tarzları
Manavlar'ın gelenek-görenek itibariyle ve yaşam biçimi itibariyle incelendiğinde, kültür bakımından yörükler ile çok büyük bir farklılık olmadığı görülmektedir. Farklılaşma noktası, yerleşikliğin getirdiği özelliklerde görülür.
Manav köyleri genelde düzlük ve ova yerleşmeleridir. Manav köyleri plansız ve gelişigüzel oluşmuş köylerdir. Evler derme çatmadır. Belirli bir plan yoktur. Köylerdeki ve evlerdeki plansızlık göçebe hayatın en büyük izleridir. Köyler genelde, her gelenin plansızca yerleştiği bir öbek şeklindedir.
Muhacır köyleri ile karşılaştırıldığında, oldukça bakımsızdır. Çevredeki düzenli, bakımlı Muhacır Türk köylerinden hemen ayırt edilebilir. Manavlar bu topraklardaki savaşlardan en çok etkilenmiş, babalarını, eşlerini şehit vermişlerdir ve 1. dünya ve kurtuluş savaşı sonrası fakir kalmaları ve maddi yönden kötü bir durumda bugunlere gelmelerine neden olmuştur. Diğer göçmenler ve muhacırlar başka topraklardan göç ettiklerinden devlet tarafından en güzel yerler tahsis edilmiştir(özellikle rumların bıraktığı yerlere) ve devletten oldukça büyük yardımlar almışlardır. O yüzden onların maddi durumu ve köyleri herzaman daha iyi olmuştur. Manavları da her zaman küçük görmüşlerdir. Ancak manavlar her türlü zorluga göğüs gerecek kadar sabırlı ve Anadolunun Türk yurdu olmasını sağlayacak kadar da kararlı bir millettir.
Manav köylerinin beslenme alışkanlıkları ile Yörükler’in beslenme alışkanlıklarında çok büyük farklılık yoktur.
Güney Marmara'daki manav köyleri ile Antalya, Bergama ve Mersin civarındaki manav köylerinde gerekse Kastamonu manav köylerinde; "bengi", "mengi" veya "bengü" adı verilen "Şaman" izlerinin bulunduğu ritüelleşmiş oyunlara rastlanmaktadır. Bu veri, Anadolu'daki manavlar'ın ortak özelliklere sahip olduğu ve Orta Asya kültürüne sahip olduğunu göstermektedir.
Manav köylerindeki "Eşikte yani kapıda oturulmaz", "eşiğe basılmaz", "yanan ateş söndürülmez" biçimindeki manav inanışlar, Şaman dönemini izlerini yansıtmaktadır.
Manav köylerinde şehirlerde kullanılmayan "8. ve 9. yüzyıl Türkçesi"ne ait sözcüklere de rastlanır: "künge", "kiğiz", "katun", "yavuz", "yavuklu", "eybek", "yaşmak", "pörtlek", "zorbek", "aka", "ani" gibi...
Özellikle Eskişehir, Bilecik, Konya ve Sakarya manav köylerinde oyunlar yörüklerde olduğu gibi "kaşık"la oynanmaktadır.
Tüm manav köyleri dini açıdan "Sünni-Hanefi"dir.
Manavların Kökeni Hakkında Farklı Görüşler
1. Görüş
Manav Türklerinin Anadoluya yerleşmiş ilk ve en eski (1071 Malazgirt savaşıyla gelen ve İzniği başkent yapan Anadolu Selçuklu devletini kuran (1077)) Türkler olması ve hala varlıklarını surdurebilmeleri ragmen bazı göçmen ve dışarıdan gelen muhacırlar adeta batı anadoluda türk yaşamıyormuş gibi bir inanca kapılıp farklı kökenden geldiklerini iddaa etmektedirler. Rumlar 1. dünya ve Kurtuluş savaşında yabancı müttefiklerle birlik oldukları için savaştan sonra Türkiyeyi terketmek zorunda kalmışlardır. Manav Türkleri ise birçok şehit ve gazi vererek bu savaşların kazanılmasını sağlamışlardır. Ninelerimiz dedelerimiz Osmanlı İmparatorlugu çatısı altında rum köylerinde yaşayan insanlarla komşuluk yapmışlardır. Bazı görüşlere göre Manavlar, Selçuklu döneminde Anadolu'da müslümanlığı kabul eden Rum ve Anadolu halkıdır. Fırat nehrinin batısındaki halklar, Türkmen ve İslam istilası karşısında İslamiyeti kabul edip Türkleşmişlerdir. Roma döneminde Anadolu'da İyon kültürü baskın kültür olmuş, Anadolu'nun tüm halklarını İyon=Rum medeniyeti altında birleştirmiştir. 10. yy'dan sonra İslam ve Türk kültürü baskın kültür olmuş ve Anadolu'nun tüm halkları Türk-İslam medeniyeti altında birleşmiştir. Bu görüşe göre manavlar "Anadolu Türkü" olarak tanımlanabilir.
Bu görüşü ileri sürenler, Türkçedeki "manav" sözcüğü ile Rumcadaki "manavis" sözcüğünün aynı kökenden geldiğini ve Rumların bazen kendilerinin manav olarak da nitelendirdiğini belirtmektedir.
Manavların Müslümanlaşan Rumlar olmadığını gösteren kanıtlar:
- Bu görüşün temel tutarsızlığı, Anadolu'nun yerli ve medeni halkının nasıl olur da kendi dilini kaybedip asimile olabileceği sorusunun yanıtlanamamasıdır. Anadolu kültürüne göre daha düşük seviyede ve göçebe kültüre dayanan Türk kültürü, yerli kültürü nasıl ekarte edeceği sorusunun karşılığının olmamasıdır. İstanbulda bile hala rumca konusan rumlar varken köylerde yaşayan manavların hiç bir zaman rumca konustukları gözlenmemiştir.Yıllarca kürtler köylerinde kürtçe, rumların yerine gelen boşnak, laz, çerkez ve gürcüler kendi köylerinde kendi dillerini rahatlıkla konuşmaktadırlar.
- Köklü bir geçmişi ve dili olan Rumlar, kendi dillerinden tamamen nasıl uzaklaşıp göçebe dilini kullanmaya başladılar? Hiç olmazsa pekçok Rum sözcüğün ve cümle yapılarının Manav köylerinde kullanılması gerekmez miydi?
- Rumların Güçlü Ortodoks yapıları ve İstanbul Patrikhanesi, Türklerin asimilasyonuna ve istilasına karşılık veremedi mi? Manavların inançlarında Ortodoks-Hristiyan izlerine niye rastlanılmamaktadır?
- Manav köylerinin son yıllara kadar en büyük geçim kaynağı ipek böceği yetiştiriciliğiydi. Özellikle İznik ve Bursa bölgesinde ipek böceği yetiştiriciliği yapan manavlar Bursa'daki Koza Han'ın kurulmasını sağlayacak kadar çok üretim yapmaktaydılar. Herkesin bildiği gibi ipek böceği yetiştiriciliği Doğu Asya'dan gelişmiş bir meslektir. Ancak petrol ürünleriyle yapılan sentetik iplik ve kumaşlar ipek böcekçiliğini bitirmiştir.
2. Görüş
Rum medeniyetinin içinde Balkanlar'dan gelip Bizans kralı tarafından Anadolu'ya yerleştirilen ve doğudan gelen akınlardan korunmak amacıyla yerleştirilen sayısı azımsanmayacak kadar Peçenek-Kıpçak-Kuman-Uz topluluğu da vardı. Bizans kayıtlarına göre, Müslüman-Türkler Anadolu'ya gelmeden önce binlerce Türkçe konuşan insan da yaşamaktaydı. Buna göre Manavlar, bu Türklerin devamıdır.
Manavların Yaşadığı Yerler
Kendilerini Manav olarak ifade eden Türkler ağırlıklı olarak Batı Anadolu'da ve Marmara bölgesinde yaşamaktadır. Manavlar'ın ve manav köylerinin bulunduğu iller şöyledir:
- Sakarya
- Düzce
- Eskişehir
- Bilecik
- Bursa
- Kocaeli
- Balıkesir
- Çanakkale
- İstanbul: Şile, Ağva, Ömerli
- Tekirdağ
- Manisa
- İzmir
- Antalya
- Konya
- Afyon
- Uşak
- Kütahya
- Bolu
- Ankara-Nallıhan
- Zonguldak
- Kastamonu
- Mersin
- Isparta
- Yalova
- Diyarbakır: Çermik, Çüngüş