Arama

Hz. Ali

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 16 Aralık 2016 Gösterim: 72.125 Cevap: 5
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Nisan 2011       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Hz. Ali tam adı ALÎ BÎN EBU TALİB

Ad:  Hz. Ali1.JPG
Gösterim: 2623
Boyut:  10.1 KB

(d. 598 ?, Mekke - ö. 24 Ocak 661, Küfe),
Sponsorlu Bağlantılar
Hz. Muhammed’in amcasının oğlu, damadı ve dördüncü halife (656-61)

İslamiyeti kabul eden ilk dört kişiden biridir. Şiiler tarafından, Hz. Muhammed’in tek gerçek ardılı olarak kabul edilir. Bir aşiret reisi olan Ebu Talib bin Abdülmenaf ile Esed kızı Fatma’nın oğludur. Ebu Talib yoksullaşınca, o dönemde Mekke’de ticaretle uğraşan Hz. Muhammed, Ali’yi yanma alarak bakımını üstlendi. Ali, peygambere ilk vahyin inmesiyle, daha 10 yaşındayken Müslümanlığı ilk kabul edenlerden biri oldu. Hz. Muhammed Medine’ye göç etmek üzere Mekke’den ayrıldığında (622), peygamberin yatağında yatarak onun yokluğunu gizlemeyi başardı. Hz. Muhammed’in, emanetlerinin Mekke’deki sahiplerine geri verilmesi yolundaki isteğini de Hz. Ali yerine getirdi.

Mekke’den Medine’ye giden Hz. Ali, oğulları Haşan ve Hüseyin’i dünyaya getirecek olan Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma ile orada evlendi. Hz. Muhammed’in İslâmî güçlendirmek için yürüttüğü bütün seferlere katıldı. Özellikle Bedir (624), Uhud (625) ve Hendek (627) savaşlarında peygamberin yanında bulundu. Hayber seferi sırasında Müslüman ordusunun sancağını taşıdı. Tebük seferinde peygamberin vekilliğini üstlenerek Medine’de kaldı. 630’da hac sırasında “el-Beraa” suresindeki müşriklere nota anlamı taşıyan ayetleri halka duyurmak için Mekke’ye gönderildi. Peygamberin aynı zamanda vahiy kâtiplerinden olan Hz. Ali, Kâbe’deki putların parçalanmasında ve Beni Kureyza Yahudilerinin ortadan kaldırılmasında önemli rol oynadı. 632’de Yemen’e yapılan bir seferde Müslümanların ordusunu yönetti.

Ad:  Hz. Ali.JPG
Gösterim: 2804
Boyut:  11.9 KB
Hz. Muhammed’in ölümünden (632) sonra halifelik sorunu ortaya çıktı. Bazıları, Mekke’ye yaptığı “veda haccından dönerken peygamberin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde Hz. Ali’yi halife tayin ettiğini öne sürerken (gadirü’l-humm), bazıları da Hz. Muhammed’in bir ardıl belirtmeden öldüğünü ileri sürerek bu iddiayı reddetti. Görüşmeler sonucunda Hz. Muhammed’in yakın arkadaşı ve Hz. Ayşe’nin babası Hz. Ebubekir halife seçildi. Hz. Ali bir süre Hz. Ebubekir’e biat etmemekle birlikte, Müslümanları aşiret çekişmelerine sokmak istemediği için etkin bir hak iddiasında bulunmadı. Din işleriyle uğraşarak sakin bir yaşam sürdü. Yetkin Kuran ve hadis bilgisiyle çeşitli hukuksal sorunlarda halifelere yardımcı oldu. Nisan 654’te Halife Osman ile ayaklanmacılar arasında arabuluculuk yaptı; kısa bir süre sonra da tarafsızlığı seçti ve Hz. Osman’ı kuşatan ayaklanmacıların onu başlarına geçirme önerisini kabul etmedi.

Halife Osman’ın öldürülmesinden sonra Medine’de duruma egemen olan ayaklanmacılar, Hz. Ali’yi halifeliği kabul etmeye çağırdılar. İsteksiz olmasına karşın Hz. Ali 24 Haziran 656’da halife olmayı kabul etti. Ama başta Hz. Muhammed’in karısı Hz. Ayşe olmak üzere Talha ve Zübeyr, Hz. Ali’nin halifeliğine karşı çıktılar ve onu güç durumda bırakmak için Hz. Osman’ın katillerini yargılamasını istediler. Hz. Ali onların bu isteğini reddetti. Öte yandan, eskiden beri Haşimi ailesine karşı olan Ümeyye ailesinden Suriye valisi Muaviye de Halife Osman’ın öcünü almayı üstlenerek katillerin cezalandırılması için kendisine teslim edilmelerini istedi ve Hz. Ali’nin halifeliğinin yasal olmadığını ileri sürdü. Hz. Ali’nin halife seçilmesinden 4 ay sonra Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr, Küfe ve Basra’yı ele geçirmek amacıyla Mekke’den Irak’a hareket ettiler. Hz. Ali hazırlıklarını tamamlayarak onlardan önce Irak’a egemen olmak için oğlu Hasan’ı gönderdi. Daha önce davranan Hz. Ayşe ile Talha ve Zübeyr’in Basra’yı ele geçirmesi üzerine Haşan, Irak’ın ikinci önemli kenti olan Kûfe’ye geldi ve Hz. Ali adına Küfe halkının desteğini kazandı. Hz. Ali, Kûfe’den sağladığı güçle Basra üzerine yürüdü. Bu arada Talha ve Zübeyr ile yapılan barış görüşmeleri sonuç vermeyince, iki Müslüman ordu arasında savaş başladı. Hz. Ali, Hz. Ayşe’nin bindiği deveden ötürü tarihte Cemel (Deve) Vakası olarak bilinen ayaklanmayı bastırdı (Aralık 656). Talha ve Zübeyr bu olay sırasında öldüler.

Suriye dışında tüm İslam ülkelerinde halifeliğini kabul ettiren Hz. Ali, bir elçi göndererek Suriye valisi Muaviye’den kendisine biat etmesini istedi. Muaviye Hz. Ali’yi halife olarak tanımayacağını bildirdi. Bu gelişmeler iki taraf arasında savaşı kaçınılmaz kıldı. Sıffin Savaşı olarak bilinen çarpışmalarda (Ağustos 657) Hz. Ali’nin üstünlük sağladığı bir sırada Amr bin As’m önerisi üzerine, Muaviye’nin askerleri Kuran’a uyduklarını, Kuran ne derse onu yapacaklarını söyleyerek mızraklarının uçlarına Kuran sayfaları takıp ileri doğru yürüdüler. Hz. Ali’nin askerlerini etkileyen ve savaşı yavaşlatan bu olaydan sonra hakeme başvurma konusunda anlaşmaya varıldı. Önceleri hakeme başvurmaya şiddetle karşı çıkan Hz. Ali sonunda, ordusu içinde yer alan ve sonradan Hariciler olarak adlandırılacak kesimin baskısıyla bu öneriyi kabul etmek zorunda kaldı. Aynı kesim Hz. Ali adına Ebu Musa el-Eşari’yi, Muaviye de Amr bin As’ı hakem seçti. Aracılar Şubat 658’de Erzuh’ta toplandı. Amr bin As’ın etkisiyle Ebu Musa, Hz. Ali’yi görevden aldığını açıklayınca, Amr bin As da Muaviye’yi halife seçtiğini ilan etti. Hz. Ali her ne kadar bu sonucu kabul etmediyse de, Muaviye kendi birliklerince halife ilan edilmiş oldu.

Başlangıçta Hz. Ali’yi hakeme başvurmayı kabul etmeye zorlayanlar, daha sonra buna karşı çıkarak ordudan ayrıldılar. Hariciler olarak anılan bu gruba karşı savaşmak zorunda kalan Hz. Ali, Nehrevan Savaşı’nda onları yendi (Temmuz 658). Bu arada Muaviye de saldırgan bir siyaset izliyordu. 660 sonuna gelindiğinde Hz. Ali, Mısır ve Hicaz’da denetimi yitirmişti. Küfe’ de öldürülenlerin öcünü almak isteyen Abdurrahman bin Mülcem adında bir Harici tarafından zehirli bir kılıçla vuruldu. İki gün sonra öldü ve Küfe yakınlarına gömüldü.

Hz. Ali, Hz. Muhammed’in kendilerine cenneti müjdelediği on kişiden biridir {bak. aşere-i mübeşşere). Cesaret ve kahramanlığı ile tanınmış, bu nedenle de Esedullah (Allah’ın Arslanı) olarak anılmıştır. Murtaza, Haydar, Haydar-ı Kerrar, Şîr-i Yezdan, Şah-ı Merdan, Şah-ı Velayet, onun İslam edebiyatına da konu olan unvanlarından birkaçıdır.

Kuran, hadis ve fıkıh üzerinde derin bilgisi olan Hz. Ali, güçlü bir hitabet yeteneğine de sahipti. Hz. Ali’nin siyasal konuşmaları, vaazları, mektupları ve özdeyişleri Şerif Razi (ö. 1014) tarafından, daha sonra İbn Ebi’l-Hadid’in (ö. 1258) açıkladığı Nehcü’l- Belaga (1831) adlı kitapta toplandı. Şiirleri ise, Divan-ı Ali (1835) adlı yapıtta derlendi.

Hz. Ali, İslam dinini yayma çalışmaları yanında, İslam tarihinde bir düşüncenin, bir inancın da öncüsüdür. İslam ülkelerindeki tarikatların çoğu Hz. Ali’den kaynaklanır; soy kütükleri onunla başlatılır. Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin’in öldürülmesiyle sonuçlanan Kerbela Olayı’ndan sonra Müslümanlar arasındaki ayrılıklar daha da derinleşti. Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Hz. Ali’ nin halife olmasını isteyen, onu imam olarak kabul eden ilk Aleviler (Şia-i Ûla) arasında On İki İmamcılık (İsnaaşeriye) adıyla anılan bir akım oluştu. Bazı Alevi gruplar ise Hz. Ali’yi yalnız imam ve halife olarak tanımakla kalmayıp onu Tanrı düzeyine yücelttiler.

Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 03:57
Biyografi Konusu: Hz. Ali nereli hayatı kimdir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
23 Nisan 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ali bin Ebu Talib / Hz. Ali


(598 Mekke-661 Kûfe)
Sponsorlu Bağlantılar
Hz.Muhammet'in amcası Ebutalip'in oğlu.

İlk Müslüman olan Muhammet'in eşi Hatice ile ya da ondan sonra ilk Müslüman olan Ebubekir ile birlikte Müslüman olduğu sanılmaktadır. Küçük yaşta Muhammet'in evine yerleşti, sonra da kızı Fatıma ile evlendi. Muhammet'in hemen bütün savaşlarına katıldı. Yalnız Tebük Savaşı'nda Peygamberin vekili olarak Medine'de kaldı. Yahudi Sad boyu ile yapılan bir savaşı ve Yemen üzerine yapılan bir seferi yönetti. Muhammet'in hicret ettiğini düşmanlarından gizlemek için onun evinde kaldı ve bıraktığı emanetleri sahiplerine iletti.

Peygamberin ölümünden sonra kendisine biat edenler oldu. Ancak birçok sahabenin Ebubekir'e biat ettiğini öğrenince, kendisine haber verilmeden yapılan biata biraz gecikerek katıldı. Üçüncü halife Osman'ın öldürülmesinden sonra, halifelik teklifini ilk önce reddetti, beş gün düşündükten sonra kabul etti.

Halifeliğine karşı çıkan, peygamberin eşi Ayşe'yi savaşarak yendikten sonra saygı ile ağırladı (Cemel Vak'ası).

Bu kez Şam Valisi Muaviye, halifeliğine karşı çıktı. Yapılan savaşta onu da yenmek üzereyken, kurnazca bir oyuna geldi ve halifeliği Muaviye'ye bıraktı (Hakem Olayı).

Bu yenilgiyi kabul etmesine karşı çıkan 4000 yandaşı (Hariciler) ile savaşan Ali, onları da yenip ortadan kaldırdı. Haricilerden İbni Mülcem de Ali'yi bir geçitte zehirli okla vurarak öldürdü.

Gömüldüğü yere Necef kenti (bugünkü Irak'ta) kuruldu (Necef, Şiîlerin hac yerlerindendir). İslâm dünyasının en güvenilir hadis kitaplarında onun da bilgece sözleri yer alır.

Sünnî ve Şiî halk arasında Ali'ye bir destan kahramanı gözüyle bakılır, birçok kerametleri ve menkıbeleri anlatılır. Şiî mezhepler arasında onu Tanrılaştıranlar vardır. Bu Tanrılaştırma, peygamber çağında başlamış ve kendisi tarafından ortadan kaldırılmıştır. En ılımlı Şiîler, ilk halifenin Ali olduğuna ve bütün halifelerin Ali-Fatıma soyundan gelmesi gerektiğine, ilk üç halifenin, haksız olarak Ali'nin yerini aldıklarına inanırlar.

Ali, Fatıma ölünceye kadar başka evlilik yapmamış, Fatıma'dan Hasan ve Hüseyin ile iki kızı olmuştur. Eşlerinden ve cariyelerinden olan çocuklarının sayısı otuz kadardır.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 03:33 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
tokiohotel - avatarı
tokiohotel
VIP ''Ölü Gelin''
24 Ağustos 2011       Mesaj #3
tokiohotel - avatarı
VIP ''Ölü Gelin''

Hz. Ali



Hz. Ali (as) hicretten 23 yıl önce Receb ayının onüçüncü gününde Mekke´de Kaabe´nin içinde dünyaya geldi. Babası Ebu Talib annesi Esat Kızı Fatime´dir. 6 yaşında iken Peygamberimiz onu kendi evine götürdü. Terbiye ve himayesini bizzat kendisi üstlendi. Hz. Ali (as) Peygambere ilk iman getiren kimsedir. O her zaman Hz. Peygamber (saav) ile beraberdi.

Hz. Muhammed (saav) Medineye hicret ettigi gece Kafirler Peygamberin evine gelipte onu öldürmek istediklerinde Hz. Ali (as) yatağına yatmıştı. Hz. Ali (as) Peygamberin kızı Hz. Fatime (as) nin eşi idi. Hz. Muhammed (saav) Medineye hicret ettiginde müminler arasında kardeşlik bağı icad etti ve Hz. Ali (as) mı kendi kardeşi olarak seçti.

Resulullah döneminde gerçekleşen savaşların çoğunda, müslümanların zaferi, Hz. Ali (as) nin kılıcıyla gerçekleşmiş, bu savaşlardaki fetihleri yüzünden Hz. Muhammed (saav) ´´Ali´den yigit ve Zülfikar´ dan başka kılıç yoktur,, diyen Hadis´i Kudsi de Hz. Ali (as) yi övmüştür. Yine Hendek savaşında, İslam ordusuna korku ve dehşetin hakim olduğu bir sırada, müşriklerin en büyük kahramanı olan Amr bin Abdeved´i yere seren Hz. Ali (as) nin kiliç vuruşu, hadislere göre bütün insan ve cinlerin ibadetinden daha faziletli bilinmiştir.

Caferi inancına göre, Hz. Ali (as) ilahi emir geregi Hz. Peygamber (saav) rin halifesi olan 12 masum İmamların ilkidir. Maide Suresinin 67. Ayetine göre Hz. Muhammed Mustafa (saav) son veda Hac´cında Hz. Ali (as) yi kendi yerine Halife seçmistir. Ama Hz. Peygamberden sonra bazı sebeblerden dolayı ilk 3 halife döneminde Hz. Ali (as) hilafet zahiriyesi tahakkuk etmemiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 03:35 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
''Boşver''
cezacı - avatarı
cezacı
Ziyaretçi
29 Eylül 2012       Mesaj #4
cezacı - avatarı
Ziyaretçi

Ali bin Ebu Talib


(Arapça: علي بن أﺑﻲ طالب‎, 599 - 661),
İslam Devleti'ni 656-661 yılları arasında yöneten dördüncü İslam halifesi.

İslam peygamberi Muhammed'in amcasının oğlu, onun elinde büyüyen ilk çocuk, damadı ve ev halkındandır (Ehli Beyt). Sünnilere göre Cennetle Müjdelenen On Sahabe'den biri, Dört Büyük Halife'den sonuncusu; Şiilere göre ise Ondört Masum'dan biri, Oniki İmam'ın ilki ve Muhammed'in hak halefidir. İslam'daki Şii-Sünni ayrımı Ali'nin halifeliği mevzuuna dayanır. Sünniler Muhammed'in bir halef bırakmadığını (dolayısıyla Müslümanların seçimi ile halifenin tayin olunduğunu söylerlerken), Şiiler ise Ali'yi halef bıraktığını söylerler ve ilk üç halifeyi kabul etmezler.

İlk dönem İslam kaynaklarının birçoğunda, Ali Kabe'nin içinde doğan ilk ve tek insan olarak kaydedilir. Ali'nin babası yerel bir kabilenin şefi olan Ebu Talib, annesi Fatıma bint Esed'dir, bununla birlikte Ali, Muhammed'in evinde ve onun gözetiminde büyümüştür. Muhammed, peygamberliğini ilan edip İslamiyet'e davet etmeye başladığında, Ali bu daveti kabul eden Şia'ya göre ilk, Sünnilere göre (Hatice'nin ardından) ikinci insandır.

Muhammed, Medine'ye Hicret'i emrettiğinde, Ali'yi Mekke'lilerin emanetlerini dağıtması ve yatağına yatarak müşrikleri kandırması için Mekke'de bıraktı. Ali görevini tamamlayıp Muhammed'den kısa bir süre sonra Medine'ye ulaştı. Medine'de Muhammed, Allah'ın onu Fatıma'ya layık gördüğünü bildirdi ve ikisini evlendirdi.

Ali, Muhammed komutasındaki İslam Devleti'nde son derece aktif roller aldı; neredeyse tüm savaşlara katıldı, ordu komutanlığı, tebliğ elçiliği gibi görevleri icra etti. Üçüncü halife Osman bin Affan'ın bir suikast sonucu ölmesiyle, halife seçilerek İslam Devleti'nin başına geçti. Yönetimi sırasında Müslümanlar arasındaki ilk iç savaş (İlk Fitne) patlak verdi. Kufe'de bir mescitte ibadet ederken Hariciler'den Abdurrahman ibni Mülcem tarafından saldırıya uğradı ve birkaç gün sonra öldü. Kufe yakınlarında toprağa verildi.

Ali, İslam Dünya'sının hemen her yerinde, imanı, adaleti, ülke yönetimi, dürüstlüğü, savaşçılığı, cesareti ve ilmi ile anılır. İslam tarikatlarının çoğu, kökenleri olarak Ali'yi gösterirler ve onun soyundan geldiklerini iddia ederler. Ali İslam tarihinde üzerinde en çok tartışılan şahsiyetlerden biridir.
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 03:37 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
12 Kasım 2012       Mesaj #5
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye

Hz. Ali

Ad:  Hz. Ali2.JPG
Gösterim: 1820
Boyut:  12.3 KB


Ali, Hz. Muhammed'in kuzeni ve damadıdır. İslam tarihinde Hz. Muhammed'in yakın bir sahabesidir ve Müslüman toplumunu Peygamberin vefat ettiği 632'den Ali'nin katledildiği 661 e kadar yöneten Hulefa-i Raşidin in dördüncüsü olarak önemli bir yere sahiptir. Şii Müslümanlar için Ali, ilk imamdır ve Hz. Muhammed'in dini otoritesini Ali'ye verdiğine inandıkları için onu Hz. Muhammed'in varisi olarak kabul ederler. Ali'nin yaşamı efsanelerle örtülüdür; onu eleştirenlerce bile geniş ölçüde zahid ve takva sahibi bir kişi olmasının yanı sıra adil ve iyi niyetli bir lider olduğu kabul edilir.

İkinci halife Ömer'in halifeliği döneminde, Mekkeliler ve Medine- liler bir bütün olarak savaş ganimetleriyle inanılmaz ölçüde zenginleşmişlerdir. Bu kentlerin dışındaki kabile liderlerinin de güç ve zenginlikleri artmış, kendilerini kendi bölgelerinden çok Mekke veya Medine'yle özdeşleştirmeye başlamıştır. Ömer kendine bir halef tayin etmemiş, bunun yerine bir halef seçmeleri için önde gelenlerden altı kişilik bir konsey tayin etmiştir. Onların seçimleri de iki kişiye kadar inmiştir: Osman bin Affan ve Ali bin Ebu Talib. Osman, Kureyş'in güçlü Emevi ailesinin üyesi olup Peygamberin iki kızının da eşidir.

Ali, Hz. Muhammed'den otuz yıl kadar sonra doğar. Babası Ebu Talib Peygamberin öz amcasıdır. Hz. Muhammed bir yetimken Ebu Talib ona bakar. Ebu Talib Ali'ye bakamayacak duruma geldiğinde, Hz. Mu¬hammed de Ali'yi evine alır ve ona öz oğlu gibi davranır (Peygamberin iki oğlu da daha çocukken ölmüşlerdir). Geleneğe göre o zamanlar 10 yaşında olan Ali, İslam'ı seçen belki de ilk erkektir ve daha sonra müşrikler Peygamberi öldürmek için evine saldırdıklarında onun yatağında, Peygamberin kendisiymiş gibi yatarak Peygamberin yaşamı için ken- disininkini riske atmıştır. Hz. Peygamber 622'de Medine'ye hicret eder. Daha sonra Ali de Medine'ye giderek Hz. Muhammed'in kızı Fatıma'yla evlenir. Müslümanlar'ın Mekkelilerle karşılaştığı ilk savaşta (Bedir), Ali çatal ağızlı bir kılıç (Zülfıkâr, şimdi İstanbul'daki Topkapı Müzesinde korunmaktadır) taşıyarak sadık ve cesur bir savaşçı olduğunu kanıtlar. Daha sonra Ali'ye Hz. Muhammed tarafından kimi önemli görevler verilmiş ve ayrıca Ali onun kâtiplerinden birisi olmuştur. Ali'nin diğer önemli bir katkısı da Hz. Muhammed Mekke'yi fethettiğinde, Kâbe'deki putların temizlenmesi olmuştur.

Ali'nin önemi ve sadakatine ilişkin çok az tartışma bulunurken Peygambere olan sevgisi ve yakınlığından bahsetmeye bile gerek yok Hz. Muhammed'in vefatından sonra onun halefi olma rolü üzerinde önemli tartışmalar bulunur. Arap geleneklerinde, o dönemde yalnızca otuzlu yaşlarında olan genç bir kişinin ümmetin yeni önderi olarak daha yaşlı sahabeye tercih edilmesi olası değildir ve göreneğe karşıdır. Sünni geleneğe göre, Hz. Muhammed bunu yapmak için elinde çokça fırsat olmasına karşın kendinden sonra kimin halife olacağı konusunda hiçbir açık talimat bırakmamıştır. İlk halife olarak Ebubekir seçilmiştir ancak Şii geleneğe göre Hz. Muhammed'in açık bir şekilde Ali'yi halefi olarak tayin ettiğine inanılır. Şia, kabile liderlerinin etkin biçimde bir komplo kurduklarına, öte yandan Ali'nin Hz. Peygamberin cenaze işleriyle meşgul olduğuna inanırlar. Bununla birlikte Ali ve taraftarları halifeye karşı koymamayı seçmişlerdir. Eğer böyle yaparlarsa, bunun, birliğin gerekli olduğu bir dönemde gereksiz hizipçilikle sonuçlanacağını düşünmüşlerdir.

Bunun yerine Ali, teolojik ve ilmi konulara yoğunlaşmayı tercih ederek politikada tereddütlü bir tavrı benimser. Kuran ve sünnet üzerine olan bilgisi, kendinden önceki üç halifeden fazladır ve kimi Şii gelenekler Ali'nin Kuran mushafının -günümüzde Şii Müslümanlar tarafından kullanılır- Osman tarafından derlenen mushaftan daha uzun ve farklı olduğunu ifade eder. Ali sonraki Ridde Savaşlarına katılmaz (bkz. Ebu¬bekir) ve elitleşmeye karşı olarak daha eşitlikçi bir ümmeti savunarak, halifelerden politik konularda desteğini çeker.

İkinci halife Ömer'in ölümünden sonra, konsey iki selefinin politikalarına devam etmesi koşuluyla görevi Ali'ye vermeyi önerir. Bu¬nunla birlikte Ali halife rolünün koşullu bir görev olmadığını belirterek bu koşulu reddeder. Sonuç olarak görev, söz konusu koşulları kabul eden Osman'a verilir. Bu yalnızca Ali'yi değil ayrıca Ali'yle İslam'ı Hz. Muhammed'in zamanındaki yönetime döndürme fırsatı gören Ali taraftarlarını gücendirir. Kimi Müslümanlar arasında dini yönün zaten arka plana atıldığı, insanların askeri ve fınansal başarıyla daha alakadar olduğu biçiminde bir his bulunmaktadır.

Öte yandan Osman, daha muhafazakâr bir görünüme sahip olduğu için, güvenli bir seçenek olarak görülmektedir. Bununla birlikte güçlü bir kabilenin üyesi olarak varlıklı biridir ve Hz. Muhammed'in idaresini en son benimseyenlerden olan Emevi kabilesinin bir üyesi olarak yaşamının büyük bir bölümünü Mekke'de geçirir. Diğer yandan Ali, Hz. Muhammed'in yakın bir dostu ve İslam'ı ilk benimseyenlerdendir. Hz. Muhammede Peygamberlik verildiğinde yalnızca 9 yaşında olan Ali, ilk yıllarını Hz. Muhammed'in ailesiyle Medine'de geçirmiştir. Konseyin tüm üyeleri Mekkeli'dir ve Osman'ı seçerlerse Medineliler'in ilgilerini yansıtmayacakları şeklinde alakalar söz konusudur.

Osman, 644'den 656'ya kadar halifelik yapar. Görevine sessizce ve başarılı bir şekilde başlar, başlangıçta vaat ettiği gibi seleflerinin politikalarını izler. Ancak zaman geçtikçe Müslüman bölgelerin artan bağımsızlığı üzerine daha büyük bir otorite kullanmayı zorunlu hisset¬miştir. Bu bölgelerde kendi akrabalarını vali olarak atayarak kontrolü elde tutar. Suriye'de Osman'ın akrabası Muaviye vali olmuştur. Ancak üvey kardeşini Mısır valisi, kuzenini Kufe valisi ve diğer bir kuzenini de Basra valisi tayin eder. Bir bütün olarak bakıldığında bunlar ehliyetli yöneticilerdir ancak yakınlarını kayırdığı suçlaması bununla birlikte ka¬çınılmaz olmuştur. Zaten cömert bir kişi olan Osman'ın malının büyük bir bölümünü bu akrabalara vermesi işleri kötüleştirir. Ancak Osman'ın pek tutulmayışında dini gerekçeler de vardır çünkü Kuranın resmi bir versiyonunu oluşturmaya karar vermiştir. Bu yeterince mantıklı görünebilir. Çünkü küçük farklılıklarla birkaç Kuran vardır. Ancak Osman, resmi bir Kur'an'ı onaylayarak, insanların halifenin taşımaması gerektiğine inandığı dini bir otorite elde eder.

Osman'ın kararlarından birçoğu iyi niyetli olsa da bu şekilde yorumlanmamış ve idaresine karşı muhalefet artmıştır. 656'da Irak'tan ve Mısır'dan birkaç yüz kişilik bir heyet, yapılan zulümler için tazminat talebiyle Medine'ye gelirler. Osman'ın evini kuşatırlar ve olay kontrolden çıkarak hiçbir Medineli'nin Osman'ı korumaya hazırlıklı olmadığı bir anda Osman, kızgın bir grup tarafından katledilir.

Üçüncü halifenin öldürülüşü bir şok yaratır. Ali kendi payına korkutucu koşulları göz önünde bulundurarak isteksizlik sergilese de doğal olarak halife adayıdır. Bununla birlikte yalnızca olası kaosu önlemek için bu görevi üstlenmeye ikna olur. Ancak özellikle Hz. Muhammed'in dul eşi Ayşe bu duruma karşı çıkar. Ayşe, ilk halife Ebubekir'in kızı olup diğer bazı karşı çıkanlar gibi halifenin rolünün Ebubekir'inkinden daha büyük olmamasını ve kesinlikle merhum eşinin (Hz. Muhammed) sa¬hip olduğu dini otoritenin aynısına sahip olmaması gerektiğini düşünmüştür. Ayşe, Osman'ı, seçen ilk konseyin iki üyesiyle birlikte askeri destek toplamış ve iki güç, 656'da Basra'da Cemel Savaşında karşılaşmışlardır. Ayşe'nin tarafı yenilmiş ve Ayşe Medine'ye dönmek durumunda kalmıştır.

Ali'nin asıl görevi halifenin otoritesini yeniden harekete geçirmektir. Cemel Savaşı bu doğrultudaki ilk adımdır. Daha sonra gücünü toplamak için Kufe'nin dışında kamp kurar. Ayrıca Osman'ın kuzeninin yerine Mısır'a yeni bir vali tayin eder. Ancak Suriye konusunda aynı başarıyı gösteremez. Osman'ın kuzeni olan Muaviye, Osman'ın ölümü soruşturulup intikamı alınana kadar Ali'ye biat etmeyi reddeder. Söylendiğine göre Ali 657'de 500 bin kadar askeri, Irak'ta ikamet ettiği yerde toplamış ve iki ordu -Iraklı ve Suriyeli Müslümanlar- Fırat'ın Batı havzasında yer alan Sıffin Ovasında karşı karşıya gelmiştir. Çarpışma haftalarca sürmüş ve binlerce kişi yaşamını yitirmiştir. Ali'nin savaşı kazanıyor göründüğü bir noktada Muaviye mızraklarının ucuna takmak için 500 Kuran Mushaf'ı getirtmiş ve tarafsız Müslümanları bu iki rakip arasında Allah kelamı üzerine hakemliğe çağırmıştır. Bu noktada yaşlı ve yorgun düşen Ali razı olur. Hakemlikte müzakere edilen konulara ilişkin olarak kaynaklardaki bilgiler belirsizdir ancak Ali'nin bazı anahtar konularda uzlaşı kararı -kuşkusuz Muaviye'nin önceden tahmin ettiği gibi- dördün¬cü halifeyi destekleyenlerin kanının dökülmesiyle sonuçlanır. Hayal kırıklığına uğrayanlar Hariciler (dışarıda olanlar) olarak bilinirler. Birçok kişi Ali'nin yalnızca zaferden feragat etmekle kalmadığını ayrıca kendisini küçük düşürdüğünü düşünmüşlerdir. Aslında hakemler bir yıldan daha fazla bir süre sonra toplanabilmişler ancak bu durumda bile bir karar çıkmamıştır. Artık kararın bir önemi de kalmamıştır: Ali desteğini kaybeder ve bir Harici Ali'yi 661'de Küfedeki bir camide şehit eder. Ali'nin bedeni saygısızlığa uğrayacağı korkusuyla belirsiz bir mezara gömülür. Daha sonra bu mezar Abbasi Halifesi Harun el-Reşid tarafından bulunur ve tamir ettirilir. Harun el-Reşid buraya bir türbe inşa etmiş ve türbenin etrafı genişleyerek Necef kenti oluşmuştur. Ali'nin büyük oğlu Hasan, onun yerine geçmiş ancak çok geçmeden o da uzaklaştırılmıştır. Tüm bunlardan sonra halifelik Muaviye ve Emeviler'e geçmiştir.

Ali'nin önemi yalnızca ölümünden sonra Nehcu'l Belaga adıyla bir araya getirilen, sözlerinden elbette daha önemlisi, onu takip edenlerce Ali'nin yaşamının yorumlanışında yatar.

Bu durum günümüze kadar Sünni ve Şiiler arasında olagelen teolojik bir bölünmeyle sonuçlanır. Ali'nin halife/imam şeklindeki pek de parlak olmayan kariyerine karşın mirası, mitler, metaforik ve teolojik önem açısından oldukça zengindir. Popüler tasavvurdaki konumu,Hz.Muhammed'den sonra gelir. Aşırı uçtaki Şiiler arasında onun konumu Peygamberden üstün veya onunla eşit kabul edilir. Kimi gruplar ona uluhiyyet bile atfederler. Ana akım Şii düşüncesinde ise Ali, Hz. Muhammed'in yasal halefidir ancak otoritesi gaspedilmiştir. Ali, Peygamberin yanılmaz ve saf ilmini muhafaza eder. Tanrı tarafından rehberlik edilen imamlar hattının ilkidir.

kaynak: İslamda 50 önemli isim
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 03:52 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
16 Aralık 2016       Mesaj #6
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Ali
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

2 Ocak 2016 / ThinkerBeLL Siyaset ww
7 Haziran 2007 / P.u.S.u Müslümanlık/İslamiyet
25 Kasım 2012 / iceslush Soru-Cevap
16 Kasım 2016 / _Yağmur_ Siyaset tr
12 Nisan 2011 / AndThe_BlackSky Siyaset tr