FAİZ. İnsanlar borç aldıklarında borçlanmanın karşılığı olarak ek bir ödemede bulunurlar. Bu ek ödemeye faiz denir. Pek çok kişi ev, araba ya da ev eşyası satın almak için borç para alır. Borçlarını genellikle faizi de içeren aylık ödemeler biçiminde, düzenli olarak geri öderler.
Bir kişinin 100.000 lirası olduğunu ve bunu değerlendirmek istediğini varsayalım. Örneğimizdeki kişi bu parayı yüzde 65 yıllık faiz oranıyla bir bankada açtığı vadeli tasarruf hesabına yatırmış olsun. Banka bu kişiye her yıl sonunda 100.000 liranın yüzde 65'ini, yani 65.000 lira faiz ödeyecektir. Bu faiz türü basit faiz olarak bilinir.
Yıllar
0 1 2 3 4 5
Faizin daha çok kullanılan türüyse bileşik faiz'dir. Bu faiz türünde yıllık faiz geliri çekilmez, hesapta bırakılır ve böylece o da bir faiz kazancı getirir. 100.000 lira üzerinden bileşik faizin hesaplanması ise şöyle olacaktır: Anapara bir yıl sonra, faizi ile birlikte 165.000 lira olur. Başlangıç yılı sonunda elde edilen bu toplam, bir sonraki yılın anaparasını oluşturur. Başlangıçtaki para miktarının birbirini izleyen yıllarda alacağı değerler ilgili tablodan izlenebilir.
Miktar (TL)
100.000 165.000 272.250 449.213 741.201 1.222.981
Elde edilen faiz geliri 1.122.981 liradır. Basit faizle, beş kez 65.000 liralık faiz ödemesi yapılsaydı, yalnızca 325.000 lira gelir elde edilecekti. Grafik, basit faiz ile bileşik faiz arasındaki farkı çok daha açık bir biçimde göstermektedir.
Faiz oranı genellikle yatırılan para miktarına bağlı olarak artar. Bankalar, öteki mali ya da yatırım kuruluşları aslında, parayı daha düşük faizle ödünç alıp iş çevrelerine ya da hükümete daha yüksek faiz oranıyla borç vererek kâr etmektedir.
Bazı insanlar faizin, aldığı borcu geri ödemede geciken borçlulardan istenen bir tür cezalı ödeme biçiminde başlamış olabileceğini düşünmektedir. Ama zamanla, faiz ödeme iş ilişkilerinin bir parçası olarak algılanmaya başlamış, bireyler yüksek faiz oranlarıyla borç vererek zengin olmuşlardır. ABD'li düşünür Benjamin Franklin faiz gelirine ilişkin olarak "Para para kazandırır, paranın kazandırdığı para daha çok para kazandırır" demiştir.
19. yüzyıl boyunca sanayileşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte yeni işlerin kurulması amacıyla daha büyük miktarlarda borç para alınmaya başlandı.
Birçok ülkede hükümetler halktan ve yatırımcılardan da ödünç para almaktadır. Hükümetler vergilerden sağladıkları gelir ile birlikte borç aldıkları paraları savunma giderleri, yol, baraj yapımı gibi işlerde kullanır. Hükümetler de belirli bir oranda faiz öder. Faiz de oranı ya hükümetçe ya da "piyasa güçleri' nen arz-talep ilişkisine göre belirlenir.
Bir kişinin 100.000 lirası olduğunu ve bunu değerlendirmek istediğini varsayalım. Örneğimizdeki kişi bu parayı yüzde 65 yıllık faiz oranıyla bir bankada açtığı vadeli tasarruf hesabına yatırmış olsun. Banka bu kişiye her yıl sonunda 100.000 liranın yüzde 65'ini, yani 65.000 lira faiz ödeyecektir. Bu faiz türü basit faiz olarak bilinir.
Sponsorlu Bağlantılar
Yıllar
0 1 2 3 4 5
Faizin daha çok kullanılan türüyse bileşik faiz'dir. Bu faiz türünde yıllık faiz geliri çekilmez, hesapta bırakılır ve böylece o da bir faiz kazancı getirir. 100.000 lira üzerinden bileşik faizin hesaplanması ise şöyle olacaktır: Anapara bir yıl sonra, faizi ile birlikte 165.000 lira olur. Başlangıç yılı sonunda elde edilen bu toplam, bir sonraki yılın anaparasını oluşturur. Başlangıçtaki para miktarının birbirini izleyen yıllarda alacağı değerler ilgili tablodan izlenebilir.
Miktar (TL)
100.000 165.000 272.250 449.213 741.201 1.222.981
Elde edilen faiz geliri 1.122.981 liradır. Basit faizle, beş kez 65.000 liralık faiz ödemesi yapılsaydı, yalnızca 325.000 lira gelir elde edilecekti. Grafik, basit faiz ile bileşik faiz arasındaki farkı çok daha açık bir biçimde göstermektedir.
Faiz oranı genellikle yatırılan para miktarına bağlı olarak artar. Bankalar, öteki mali ya da yatırım kuruluşları aslında, parayı daha düşük faizle ödünç alıp iş çevrelerine ya da hükümete daha yüksek faiz oranıyla borç vererek kâr etmektedir.
Bazı insanlar faizin, aldığı borcu geri ödemede geciken borçlulardan istenen bir tür cezalı ödeme biçiminde başlamış olabileceğini düşünmektedir. Ama zamanla, faiz ödeme iş ilişkilerinin bir parçası olarak algılanmaya başlamış, bireyler yüksek faiz oranlarıyla borç vererek zengin olmuşlardır. ABD'li düşünür Benjamin Franklin faiz gelirine ilişkin olarak "Para para kazandırır, paranın kazandırdığı para daha çok para kazandırır" demiştir.
19. yüzyıl boyunca sanayileşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte yeni işlerin kurulması amacıyla daha büyük miktarlarda borç para alınmaya başlandı.
Birçok ülkede hükümetler halktan ve yatırımcılardan da ödünç para almaktadır. Hükümetler vergilerden sağladıkları gelir ile birlikte borç aldıkları paraları savunma giderleri, yol, baraj yapımı gibi işlerde kullanır. Hükümetler de belirli bir oranda faiz öder. Faiz de oranı ya hükümetçe ya da "piyasa güçleri' nen arz-talep ilişkisine göre belirlenir.
MsxLabs & Temel Britannica
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....