Arama

Diyojen (Diogenes)

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 4 Şubat 2018 Gösterim: 28.071 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Diogenes-statue-Sinop.JPG
Gösterim: 3920
Boyut:  28.3 KB

Diogenes


Sponsorlu Bağlantılar
(d. y. İÖ 412, Sinope [Sinop] - ö. y. İO 320, Korinthos),
kendine yeterlilik ve sadelik ilkelerine dayalı Kynik yaşam biçiminin öncülerinden çileci düşünür.

Kimilerince felsefede Kynik okulun kurucusu sayılmakla birlikte, bu alanda Anthistenes’in öncülüğünü Diogenes de kabul eder.
Diogenes’e ilişkin doğruluğu kuşkulu pek çok öykü anlatılır. Bunlardan birine göre Diogenes, köle olarak satılması üzerine, efendisine mesleğinin insanları yönetmek olduğunu söylemiş ve onun çocuklarına ders vermiştir. Gündüzleri Atina sokaklarında elinde bir fenerle dolaşarak dürüst bir adam aradığı da söylenir. Büyük İskender’in, bir dileği olup olmadığı yönündeki sorusuna, “Gölge etme başka ihsan istemem” biçiminde yanıt verdiği de anlatılanlar arasındadır. Sinope darphanesinin sorumlusu olan babasıyla birlikte, sahte para bastığı suçlamasıyla bu kentten sürgün edildiği hemen hemen kesindir.

Diogenes, büyük olasılıkla daha Atina’ya gelmeden önce çileci yaşam biçimini benimsemişti. Aristoteles’in, Atina’da herkesçe tanınan bir kişi olarak söz ettiği Diogenes burada gelenekçiliğe karşı tutumunu açığa vurmaya başladı. Burada da görevini “paranın üzerini kazımak” biçiminde tanımlıyor, bu yolla belki de “piyasayı sahte paralardan temizlemek” eğretilemesiyle toplumlardaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okuyordu. Amacı, toplumun bütün yerleşik kurallarına karşı çıkmaktı; ona göre her türlü yerleşik kural insanın doğallığına aykırıydı. Uzlaşımsal ölçülerin ve inanışların çoğunun boş olduğunu göstermek, insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çağırmak istiyordu.

Diogenes’e göre yalın yaşam biçimi yalnızca sadelik değil, ayrıca örgütlenmiş, dolayısıyla “uzlaşımsal” toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek demekti. Doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durum alacaktı. Diogenes, yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin bu biçimde yaşaması gerektiği görüşünde değildi; onun tek amacı, en kısıtlı yaşam koşullarında bile kişinin mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermekti.

Diogenes’in savunduğu yaşam biçiminin ilk ilkesi kendine yeterlilik, yani kişinin, mutluluk için gerekli her şeyi kendi içinde taşıyabilmesiydi. İkinci ilke olan “utanmazlık”, kendi başına zararsız olan bazı eylemlerin her durumda yapılamayacağını öne süren uzlaşımlan umursamamak anlamına geliyordu. Bu ilkeden yola çıkarak yerleşik davranış kalıplarına uymadığı için, ayrıca kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısındansa sefil denebilecek bir yaşam sürdürdüğü için Diogenes’e kynik (Yunanca: kyon “köpek”) denmiştir. Diogenes’in üçüncü ilkesi, yozluğu ve kendini beğenmişliği açığa vurmaktan ve insanları yenilenmeye yöneltmekten asla çekinmemek anlamında “sözünü sakınmazlık”tı. Düşünürün dördüncü ilkesine göre ahlaki yetkinliğe ancak yöntemli eğitimle (askesis) ulaşılabilirdi. Diogenes’in hiçbir yapıtı günümüze ulaşmamıştır. Çeşitli diyalog ve oyunlar yazdığı, Devlet adlı bir yapıtta ise insanların “doğal” bir yaşam sürdüğü bir düş ülkesini anlattığı sanılmaktadır.
kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 4 Şubat 2018 00:22
Biyografi Konusu: Diyojen (Diogenes) nereli hayatı kimdir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
14 Aralık 2009       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Diyojen (Diogenes)
M.Ö. 412 (diğer kaynaklar M.Ö. 404) - M.Ö. 323 yılları arasında yaşamış olan ve kendine yetme ile sadelik ilkelerine dayanan Kinik yaşam biçiminin öncülerinden Sinop'lu çileci düşünürdür.
Sponsorlu Bağlantılar
Diyojen'in bir Yunan kolonisi olaran Karadeniz'in güney kıyısında ki Sinop'da, M.Ö. 412 veya M.Ö. 404 yılında doğduğu bilinir.
Hakkında doğruluğu kuşkulu pek çok öykü anlatılan Diyojen'in gündüzleri Atina sokaklarında elinde fenerle dolaşarak, dürüst bir adam aradığı söylenir.
Atina'da gelenekçiliğe karşı tavır almış, toplumdaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okumuş ve her tür yerleşik kuralın insanın doğallığına aykırı düştüğüne inandığı için toplumun tüm yerleşik kurallarına karşı çıkmayı, uzlaşımsal ölçü ve inanışların çoğunun boş olduğunu göstermeyi ve insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çağırmayı amaçlamıştır.

Fenerle ne yaptığı soranlara "dürüst bir adam aradığını"söyleyen Diyojen
Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur.
Diyojen yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. Onun tek amacı, kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermek olmuştur. Bunun kaynağı bilgeliktir, Diyojen insanı erdemli yapmaya yaradığı için yalnızca bilgeliğe değer verir, öteki uygarlık değerlerini ise saçma, gereksiz ve anlamsız olarak reddeder.
  • Diyojen'in savunduğu yaşam tarzının ilk ilkesi "kendine yetme", yani kişinin mutluluk için gerekli her şeyi kendi içinde taşıyabilmesi ilkesidir.
  • İkinci ilke olan "utanmazlık", kendi başına zararsız olan bazı eylemlerin hiçbir şekilde yapılamayacağını öne süren uzlaşımları umursamamak anlamına gelir. Bu ilkeden yola çıkarak yerleşik davranış kalıplarına uymadığı için, kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısındansa sefil denebilecek bir yaşam sürer.
Diyojen'den anekdotlar:
  • Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem, der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: Ben çekilirim! ( Bu olay aynı şekilde Neyzen Tevfik için de anlatılmaktadır. )
  • Büyük İskender Koronthos'ta "Bir dileğin var mı?" diye sorunca "Var, gölge etme, başka ihsan istemem" demiştir. Çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye haykırıp su çanağını kırmıştır.
  • Ayrıca Diyojen'in insanların yargılarına önem vermediği için pazar yerinde -o dönemde kınanan bir davranış olan- yemek yediği; kendisine hakaret eden bazı insanların üzerine işediği; tiyatroya kakasını yaptığı; insanlara -hakaret sayılan bir davranış olan- orta parmağıyla işaret ettiği söylenir.

Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 00:20
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Aralık 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  sinoplu-diyojen.jpg
Gösterim: 1520
Boyut:  82.4 KB
Diogenes (MÖ 413-324)

M.Ö. 411, 412 veya 413 yılında, Sinop'ta dünyaya geldiği bilinen tarihte Sinoplu Diogenes(Diyojen) diye ün yapan bu Kinik filozof, asıl mesleği kuyumculuk olan ve parayı çok sevdiği için kalp para basan bir kalpazanın oğludur. Babası kalp para bastığı için Sinop'tan sürülmüş, baba oğul Atina'ya gelip yerleşmişlerdir.

Diogenes, Atina'da umduğunu bulamamıştır. Babası ile birlikte çok sıkıntı çekmiş, sefalet içinde yaşamıştır. Antishene'i tanımadan önceki hayati sefalettir, açlık, rezillik ve korkunç sıkıntılarla ilgili günlerin anıları içindedir; dostsuz, arkadaşsız ve himayesiz kalan bu kişi farelere imrenecek kadar yokluklar içinde kalmış, bir gün yiyecek bulmak için koşturan bir fareyi görünce: " Hele bak bu hayvan Atinalıların mutfağına girmeyi biliyor da ben onların sofralarına oturamamak talihsizliğindeyim" diye bağırmıştır. Ve o andan itibaren hayvanların yaşamını doğaya daha uygun bularak onların yaşamına özenmiştir. Bu arada Antisthene'in doğaya uygun yaşama çağrısını işitmiş ve ona koşmuştur. Bu inatçı adamın inadı ve ısrarına dayanamayan Antisthene yeminini bozmuş ve yeniden öğretmenliğe başlayarak Diogenes'i yetiştirmiştir.

Diyojen bir sürgündü, kötü bir suçla suçlanmış bir adamın oğlu idi, her yerde ve herkes tarafından itilmiş, terzil edilmiş, hakaret ve istihkarla karsılaşmış; sefaletin her çeşidini tatmıştır. Onda güçlü bir irade, kararlılık ve cesaret vardı. Üstelik çok iyi konuşuyordu, üstün ve pırıl pırıl bir zekaya sahipti. Bütün bunlar Antishene'in bu öğrencisine kendi felsefe ve öğretisini telkin, onu eğitmek için yeterlidir.

Özel hayatında fakirlikten başka bir şey yoktu. Çok zaman kirli ve pis elbisesi ile ayrıca köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. Bir keşkülü, bir fıçısı ve bir sopası vardı. Fıçının içinde yasaması herkesi şaşırtıyor, kendisine sual soranlara da köpek olduğunu söylüyordu. Fıçısından başka bir de çanağı vardı, başka eşya kullanmıyordu. Fakat bir gün bir çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, elindeki masrafa çanağı kırıp attı ve "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye söylene söylene uzaklaştı.

Diyojen aşırı gururlu bir insandı ve herkesi küçümserdi. (!) Sıradan insanlardan nefret eder ve hepsini o derece küçük görürdü ki, bir öğle vakti elinde fener "bir adam arıyorum" diye bağırarak Atina sokaklarında dolaşmış, böylece Atina'da adam görmediğini anlatmak istemiş. Her şeye rağmen Atina'da sayılan bir insandı, krallar bile onun ilmine, zekasına ve kişiliğine hürmet ederlerdi. Corinth'e gelen Büyük İskender, Diyojen'i ziyaret etti ve bir dileği olup olmadığını sordu. O ise bu soruya "Evet var, gölge etme başka ihsan istemem." yanıtını verdi.

Kış günleri çıplak ayaklarla karlar üzerinde dolaşır, donmuş heykelleri kucaklar, vücuduna zulüm ederdi. Eflatun (Plato), ona Çılgın Sokrat (Sokrates) derdi. Servet ve varlık düşmanı idi ve bunların erdeme (ahlakin övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin adi, fazilet - virtue) ters düştüğünü iddia ederdi. Zamanın felsefe (madde ve yaşamayı ve bunların dünya, toplum, ruh gibi türlü belirtilerini neden, ilke, amaç bakımından inceleyen zihin çalışması ve bu çalışmanın verimi. 2. Görüş, düşünce sistemi - philosophy) okullarına da dokunmaktan çekinmeyen çekinmeyen bir tabiata sahipti. Günün hatiplerine "zamanın uşakları" tabirini uygun görür, Eflatun'un öğretimine "zaman kaybettirme" derdi. Eflatun ona "Çılgın Sokrat" demiştir. Servet ve varlık düşmanı olan Diogenes bunların erdeme ters düştüğünü iddia etmiştir. O'nun felsefesine göre iki disiplin vardır.
1-Ruh disiplini, 2-Beden disiplini.

Çok güzel konuşan, üstün zekası ile herkesi etkileyebilen bu ünlü Kinik filozof bütün gariplik ve anormal hal ve tavırlarına rağmen saygı görmüş, ölümünden sonra Onun adına Korintoslular bir sütun, Sinoplular da bir heykelini dikmişler, adını ve anısını yaşatmışlardır.

Diyojen, MÖ. 324 yılında Korintkos'ta ölmüş.

Diyojen'in Felsefesi(Kinizm):
Diyojen, İnsan için iki disiplin kabul ediyordu:
1- Ruh disiplini,
2- Beden disiplini.

Ona göre beden disiplini jimnastikle elde edilebilirdi. Ruh ise ancak erdem ile gelişebilirdi. Erdemin ne olduğunu araştırmış onun doğaya uygun yaşamak olduğunu bulmuştu. Yani bir insanin erdemli olabilmesi için doğaya uygun yaşaması gerekmekte idi. Bu ise olabildiğince arzu ve ihtiyaçları azaltmak, hatta kaldırmaktan ibarettir. Bu nedenle refah, nezaket, güzel sanatlar ve bilim cezalanmaları gereken fazlalıklardır; zenginlik, asalet, onur iğrenilecek şeylerdir. Din ve kanunlar politikanın icatlarıdır. Evlenme, mülkiyet kaldırılması gereken fazlalıklardır. Zira doğa hükümetinde her şey ortaklaşadır. Servet, kadınlar, çocuklar, hepside öyleliktir.

Diyojen'den Sözler
- Gök aleminden söz eden bir adama:
"Gökten ne zaman geldin?" diye sorarak ancak görülebilen ve mevcut şeylerden söz edilebileceğini, bunun dışında hiçbir hakikatten bahsedilemeyeceğini kanıtlamak ister.

- Kendisinin vaktiyle kalpazanlıkla uğraştığını hatırlatanlara:
"Evet, bir zamanlar sizlere benzemem lazım gelmişti. Fakat şimdi, siz benim olduğum hale asla gelemezsiniz." diye cevap vermiştir.

- Atina'da bir okula girdiği zaman, orada öğrencilerden başka birçok heykellerde gördüğünde, öğretmene dönerek: "Oto, Tanrıları da sayarsak epey öğrenciniz var." der.

-Fakirliğine dokundurmak isteyen birine: "Zengin olunursa istenildiği zaman, fakirlikte ise güç yettiği zaman." yanıtını verir.

- Kendisini iyi döşenmiş bir eve götüren bir adam "Bir daha yerlere tükürmemesini" tembihlemeye kalkınca Diyojen derhal adamın yüzüne tükürmüş ve "Buradan daha kirli bir yer bulamadım." yanıtını vermiştir.

Diyojen'e, "Hayvanlardan en şiddetli ısıran hangisidir?" diye sordular. "Vahşi hayvanlardan, insanın gıyabından konuşanlar; ehli hayvanlardan ise, dalkavuklar,"diye cevap verdi.
Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 00:21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DİOGENES:
412-323 yılları arasında yaşamış olan, ve kendine yetme ile sadelik ilkelerine dayanan Kinik yaşam biçiminin öncülerinden çileci düşünür.

Hakkında doğruluğu kuşkulu pek çok öykü anlatılan Kinik Diogenes hakkında, onun gündüzleri Atina sokaklarında elinde fenerle dolaşarak, dürüst bir adam aradığı söylenir. Atina'da gelenekçiliğe karşi bir tavır alan Diogenes, toplumdaki yapaylıklara ve uzlaşimsal değerlere meydan okumuş ve, her tür yerleşik kuralın insanın doğallığına aykırı düştüğüne inandığı için, toplumun tüm yerleşik kurallarına karşi çikmayi, uzlaşimsal ölçü ve inanışların çogunun boş olduğunu göstermeyi ve insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çagirmayi amaçlamıştır.

Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmis, dolayısıyla uzlaşimsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diogenes, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocuklarin ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur. Diogenes yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. Onun tek amacı, kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermek olmuştur.

Diogenes'in savunduğu yaşam tarzının ilk ilkesi kendine yetme, yani kişinin, mutluluk için gerekli herşeyi kendi içinde taşiyabilmesi ilkesidir. İkinci ilke olan 'utanmazlık', kendi başina zararsız olan bazı eylemlerin hiçbir şekilde yapılamayacağını öne süren uzlaşimları umursamamak anlamına gelir. Bu ilkeden yola çikarak yerleşik davranış kalıplarına uymadığı için, kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısındansa sefil denebilecek bir yaşam dürdüğü için, Diogenes'e kinik denmiştir.

Onun üçüncü ilkesi, yozluğu ve kendini beğenmişliği açığa vurmaktan ve insanları yenilenmeye yöneltmekten asla çekinmemek anlamında 'sözünü sakınmazlık'tır. Diogenes'in dördüncü ilkesine göre, ahlaki yetkinliğe ancak yöntemli eğitimle, iradenin gücünü sınayan pratik egzersizlerle ulaşmak mümkün olabilir.
Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 00:22
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
9 Nisan 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Diyojen (Diogenes)
Ad:  diyojen.jpg
Gösterim: 867
Boyut:  46.2 KB

(M.Ö. 413 - 323)
Yunan filozofu.

Kinik felsefe okulunun kurucusu olan Sinope'li Diogenes (Diyojen de denir) Antisthenes'in en ünlü öğrencisi idi. Diogenes'e göre en üstün iyi, erdemdir, fazilettir. Bilim, şan ve şeref, servet hor görülmesi gereken uydurma "iyi"lerdir. Felsefenin özü, her yerde özentiyi kötülemek ve onun karşısına tabiatı koymaktır. Bilge, kendini, istek ve duygularından uzak tutmalı, ihtiyaçlarını en aza indirmelidir.

Platon'un "Çılgın Sokrates" dediği Diogenes, her mevsimde yalınayak dolaşır, harmanisine sarınıp tapınak kapılarında yatar ve bir fıçıda otururdu. Büyük İskender'e, Korinthos'da kendisine "Bir dileğin var mı?" diye sorunca "Var, gölge etme, başka ihsan istemem" demişti. Bir gün çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce "bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye haykırıp su çanağını kırdı.

Hareketi inkar eden Elealı Zenon'un bir dersinde, ona cevap olarak kalkıp yürümüştü. Sıradan insanları o kadar küçümserdi ki, bir gün öğle vakti, elinde fener, "Bir adam arıyorum" diye söylenerek Atina sokaklarında dolaşmaya çıkmıştı. Gerçi Atinalılar onunla alay ederlerdi ama, çekinilen ve sayılan bir insan olduğu da bir gerçekti.
Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 00:22
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Şubat 2018       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Diogenes
(İ.Ö. 413 Sinop-323, ?),
Yunan düşünürü.

Atina'da yaşadı. Kinik düşünce okulunun kurucusu Antisthenes'in öğrencisiydi. Platon tarafından "Çılgın Sokrates" adıyla nitelenen Diogenes, gerçek mutluluğa ulaşmanın yolu olarak zenginliği aşağılar, tutkulardan uzak durmayı öğütlerdi. Ona göre şan, şeref, bilim, zenginlik gerçek gibi görünürse de uydurma "iyi"lerdir. Erdemin en üstün "iyi" olduğu inancındaydı. Yaşamı da düşüncelerine uygun olarak geçmiştir. Ayakkabısız dolaşır, bir fıçı içinde yaşardı. Çeşmeden avucuyla su içen bir çocuğu görünce su tasının gereksizliğine inanmış, tasını atıp kırmıştı.

Yapıtları kaybolmuştur. Kendisinden bir isteği olup olmadığını soran Büyük İskender'e, "Gölge etme başka ihsan istemem" deyişi; davranışlarını beğenmediği çoğunluğu küçümsemek için, Atina sokaklarında güpegündüz fenerle "adam" aramaya kalkışı; hareketi reddeden düşünür Zenon'un dersinde, ona cevap olarak kalkıp yürümeye başlaması, günümüze kadar ulaşan ünlü davranışlarındandır. Ömrünün sonlarına doğru tutsak düşerek satıldığı, sahibinin çocuklarına ders verdiği sanılmaktadır. Sinop'ta bir anıtı, Korint'te de adına dikilmiş bir sütun vardır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

30 Mart 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
27 Ağustos 2013 / Jumong Siyaset ww