Arama

İtalya'da Rönesans Tiyatrosu

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 28 Şubat 2007 Gösterim: 7.900 Cevap: 1
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ortacağ tiyatrosu Roma ile Yunan Tiyatrosundan ne kadar ayri ise ,İtalyan Ronesans
tiyatrosuda Ortacag tiyatrosundan o kadar ayrıdır.Öte yandan, klasik tiyatroyu
Sponsorlu Bağlantılar
büyük bir bağlılık ,hayranlıkla taklit etmek isteyen Rönesans tiyatrosu, sonunda
karşımıza eskinin tekrarı olarak degil de , yepyeni ,aşagı yukarı –modern- tiyatro
olarak çıkmıştır.

1450 yılından sonra dinsel tiyatronun yerini dunya işleri ile ilgili tiyatroya
vermeye basladıgı gorülür.Ortacag-evler-inin yerini de dekorlu sahne alır.Böylece
oyun alanı ,tiyatro yapısı degişir. İtalya’nın soylu kişileri kutsal büyükleri
avlularda, geniş salonlarda klasik oyunları oynatır. Gosteriler duzenletirlerdi.
Bilginler eski yazmalar arasında Latin , Yunan oyunlarını ararlar, bulduklarını
ya oldugu gibi ya adapte ederek yada o günkü dile cevirerek sahneye koyarlardı.Perspektif
kurallarını yeniden bulan ressamlar , Romalı mimar Vitruvius’un klasik sahne
uzerine yazdıklarından yararlanarak saraylarda hayranlık uyandırıcı dekorlar
çizelerdi. 1584’de soylu kişilerle bilginlerden seçilme bir topluluk Vicenza
kentinde bir tiyatro yaptırdı.

Roma’nın yıkılışından sonra İtalya’da dogrudan dogruya tiyatro diye yapılan
ilk yapının bu olduguna inanılıyor.

OYUNSUZ TİYATRO

İtalyan rönesans tiyatrosu yalnız bir bakımdan ortaçağ tiyatrosuna benziyor.Büyük
oyunları yok. Bu yüzden de ona gerçek tiyatro denip denemeyeceğine karar vermek
kolay değil.Gerçek tiyatro oyunculardan, dekordan,tiyatro yapısından daha fazla
birşey. Büyük oyunların bulunmadığı yerde gercek tiyatronun varlığından söz
edilemez.Dante, Petrarck,Boccaccio,Leonardo da Vinci,Michelangelo gibi yüce
şairlerin,öykücülerin ,resamların yanısıra alınacak oyun yazarları yoktu İtalyan
Rönesansının.Onun içinde bilginlerin sanatçıların bütün çalışmalrı saraylardaki
parlak gösteriler,oyunlar,tiyatro yapıları hayranlık uyandıran dekorlar gercek
tiyatronun yeniden doğuşunu sağlayamamıştı.Gerçek tiyatronun yeniden doğması
için herşeyden önce oyun yazarlığının yeniden doğması gerekiyordu.

RÖNESANS

“Yeniden Doğuş” anlamına gelen rönesansın tarihsel düşünce içindeki yerini ilk
kez isviçreli bilgin Jacob Burkhardt saptadı.Rönesans,insanın kendini bulması
ve dolayısıyla dünyayı bulmasıydı.Ortaçağın insanı ahlaksız ve öteki dünyanın
yanında bu dünyayı sefil bulan düşünce düzeyine karşı bir başkaldırıydı.Rönesans
ilk kez İtalya’da başladı.O dönemin bireyi ,istem olduğu takdirde insanın herşeyi
başarabileceğine inanıyordu.Bireyci dünya görüşü , bireyi bir hiyerarşi içinde
değil, başlıca gerçek olarak kabul ediyordu.İnsan varlığının iki yönü olan birey
olma ve evrensellik arasında bir uyum vardı.Bireyci dünya görüşü ,insanla onun
insana ilişkin işlemlerinin doğal uyumunu temel alan iyimser bir düşünce düzeyi
getirdi.Bu dünya görüşü liberalizmin ve burjuva sınınfının gelişmesine yaradı.Buna
paralel olarak devlet düşünceside değişti.Ulusal devlet düşüncesi gelişti.Hukuk
kilisenin elinden kurtarıldı.

Hümanizmayla, Bilginin Canlanmasıyla birlikte düşünce düzeyinde,bilimde,sanatta,siyasette
buyuk değişikliklerin olduğu bu çağda, toplum düzeni de büyük bir değişim içine
girdi.Sınıflar arasında, aynı kültüre eşit haklara sahip olma eğilimleri ve
karşılıklı alışverişler başladı.Rönesansta ulusal devlet düşüncesinin de geliştirdiği
bir ulusal dil kavramı da ortaya çıktı.Bu kavram doğal olarak sanat alanını
da etkiledi.

ORTAÇAĞ TİYATROSUYLA BAĞLAR

Ortaçağ’ın dinsel tiayatrosu İtalyada 1454 yılına kadar sürdü.1471 yılında Politian
(1454-1494) adlı 17 yaşında bir şair latince olarak yazdığı bir mystery oyununda
azizleri, kutsal kitaptan alınma kişileri değilde mitolojideen alınma kişileri
anlatıyordı.Bu tutum yeni bir çağın etkisini duymak diye açıklanabilir.Politianın
La Favola di Orfeo’su Ortaçağın mystery oyunlarıyla rönesans İtalyasının geliştireceği
iki sanat çeşidi pastoral oyunlarla opera arası bir halkadır.

Geçmiş ile ikinci bir bağ entry denilen şenliklerde görülür.Bunlar bir hükümdarın
kente gelişinde yapılan karşılama törenleri.Bir fatihin gücünü halka göstermek
için düzenlenen şenlikler,gösteriler,oyunlar.Bu törenlerin başlangıcı seki Roma’ya
zaferle dönen generallerin karşılanmasında aranmalıdır.Ortaçağ Londra’sında
da Richard I gibi, Henry III gibi tahta çıktıkları yada evlendikleri zaman,
kentin bütün evleri bayraklari,pırıl pırıl ipek kumaşlarla donanırdı.1370 yılında
Entryler çok zenginleşmiş, süslü geçit arabaları ,taglar ,kuleler tablo sahneleriyle
tiyatro özellikleri göstermeye başlamıştı. 1443 ile 1598 yılları arasında İtalya’da
25, Fransa’da 100 ,İngiltere ile Flanders’de 50’den fazla entry şenliği yapılmıştır.

Kimi zaman yabancı yada sevilmeyen bir hükümdar süslü arabalar,zengin giysilerle
gösterişli bir alay hazırlatıp sokaklarda dolaştırır,kimi zamanda sevilen kendisini
karşılamak için donanmış kente bir sezirci gibi giderdi.Hükümdarın hoşuna gitsin
diye kurulan taglar arasında bir yada daha fazla sahnesi bulunan yapılarda bulunurdu.Bazen
bir düzlükte iki sahne yanyana dururdu,bazen bir sahne üstde bir sahne altta
dururdu.Sahneler hareketsiz ve belli yerlerde dururken,seyirciler hareketli
ve dolaşırdı.

Bu sahneşlerde önceleri dumb-show’lar(konuşmasız oyun)-yada tableaux vivants
(canlı tablo)- yer alırdı.Tabloların cansız modellerle yapıldığı gibi otuncularlada
yapıldığı olurdu.Sözsüz sahneleri kimi zamana küçük yazılar açıklardı.Sonraları
İngiltere’de oyun yazarları bu sahneler için karşılama şiirleri kısa konuşmalar
yazdılar.Ortaçağda dinsel konular canlandırılırken rönesansta hükümdarları mitolojik
kişileri karşılamaya başladı.

Entry sahnelerinde makineler kullanılır ,sahne hilelerinden bol bol yararlanılırdı.”Perde”
İtalyan tiyatrosundan önce bu sahnelerde görülmüştür.Öte yandan karşılama törenleri
rönesans saray tiyatrolarını da içine alırdı.Şenlik,geçitler,eğlenceler çoğu
zaman hükümdarın sarayında büyük bir gösteri ile sona erer,şölen sırasında danslar,otunlar
seyredilirdi.

Rönesans tiyatrosunun ortaçağla üçüncü bir bağıda Latin komedileridir.Sezar’ın
çöken imparatorluğu Avrupa’ya uluslararası bir dil bırakmıştı;Latince.Onun iöinde
Roma komedilerini-yeniden bulmak-güç olmadı.Plautus ile Terence zaten Ortaçağ
boyunca da kimi din adamlarının igisini çekmişlerdi.Oyunları günün havasına
uydurularak oynanırdı zaman zaman.Hroswitha adlı bir alman rahibinin kişilerini
Hristiyan tarihinden alarak Terence tarzında altı Latince oyun yazdığı biliniyor.Rönesans
kilisesi ise Plautus ile Terence’nin oyunlarını ahlak dışı görmüyor,oynanmalarına
karşı durmuyordu.Papa Pius II papalığa yükselmede önce kendiside Roma tarzında
bir komedi yaymıştı.Papazlar Plautus’un açık saçık oyunlarını kahkahalarla seyrederlerdi.Latin
komedileri Rönesansın ilk yaygın oyunları olmuştur.
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
28 Şubat 2007       Mesaj #2
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
RÖNESANS RESİM SANATI

Sponsorlu Bağlantılar
RÖNESANS RESİM SANATI RÖNESANS İtalya’nın Floransa kentinde XV. yy.ın ilk on yılında ortaya çıkan ve XVI. yy.’da tüm Avrupa’ya yayılan, kültür ve sanattaki yenilenme hareketine Rönesans denir. Rönesans sanatçıları, Ortaçağ’ın karanlık yüzyılları boyunca gölgede kaldığını düşündükleri büyük Antikçağ sanatının saygın ve güzel yanlarını yeniden gün ışığına çıkarmak istediler. Yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans teriminin de isim babası olan bu anlayıştır. Rönesans sadece İtalya da ortaya çıkmasına rağmen Avrupa’nın büyük bir bölümüne ulaşmakla kalmayıp, XX. yy.’a gelinceye kadar Batı sanatının gelişme dizgilerini elinde tuttu. Sanatçıların, düşünürlerin ve bilim adamlarının etkisiyle XV. yy.’da Ortaçağ düşünce sisteminin zayıflamasına, Papalığın eski itibarını yitirmesine yol açtı. Diğer taraftan, kent devletleri ve milli monarşiler güç kazanmaya başladı. Rönesans’ın ortaya çıkmasında, Avrupa’da meydana gelen temel sosyal siyasi ve ekonomik gelişmeler rol oynamıştır. Daha XII. yy. başlarından itibaren, bazı düşünür ve edebiyatçılar, Ortaçağ zihniyetine karşı fikirleri savunmuşlardır. Bunların önemli bir kısmı Antik Yunan ve Latin kültürünü esas alıp, Ortaçağ’ın katı kurallara sahip ve baskıcı anlayışına karşı olmuşlardır. İşte, bu zihniyet değişiminin bir sonucu olarak, Rönesans sanatına Ortaçağ’a özgü mistisizm ve sembolizm çabaları sona ermiş, yerine insan ve eşyayı mekan içinde değerlendiren natüralist bir anlayış hakim olmuştur. Özellikle resim sanatında hacim, gölge-ışık ve perspektif uygulamaları, öncelikle Ortaçağ zihniyetinden ve onun sanat anlayışından kopuşun bir sonucudur. Başta güney İtalya ve İspanya’da Doğu-İslam dünyasının bilimler sahasında ortaya koydukları eserler sistematik bir biçimde Latinceye çevrildi. Skolastik düşüncenin yerini akla ve eleştiriye önem veren düşünceler aldı ve toplumda bireyselleşme önem kazandı. Floransa gibi önemli bir kent merkezinin Rönesans’ın beşiği olması hiç şaşırtıcı gelmemelidir. Bu şehir, ekonomik ve mali gücün, sanat koruyuculuğu geleneğini sürdüren (Mediciler) güçlü bir siyasal erkin, entelektüel seçkin bir sınıfın, özellikle de, sanat alanında eşsiz birkaç yaratıcının buluşup bir araya geldiği bir yerdir. RÖNESANS RESİM SANATI Rönesans öncesi İtalyan resminde Bizans mozaik ve freskleri geçerli olmuştur. Rönesans eserlerinin, Antik Yunan ve Roma döneminin eserleriyle bir bağlantısı vardır. Ancak resim sanatında antik mirastan etkilenme, heykel sanatı kadar kolay olmamıştır. Çünkü heykel ve kabartma örnekleri, çoğu kaybolan resim örneklerinden daha fazla görülebilmiştir. Özellikle resim sanatında hacim, gölge-ışık ve perspektif uygulamaları, Avrupalı sanatçıların Ortaçağ sanatlarından yavaş yavaş uzaklaşmasına başlangıç teşkil etmiştir. Floransalı Cimabue (1240-1301)’nin günümüze kadar gelen az sayıdaki çalışmalarında, kısmen gölge-ışık oyunlarına ve yüzlerde psikolojik ifadeye yer verildiği görülmektedir Giotto ise hocaları olduğu tahmin edilen Cimabue ve Cavallini’yi aşarak yalnızca İtalya’da değil, tüm Avrupa’da yeni rense dönüşün temsilcisi olacaktır. Rönesans Resim Sanatı Genel Özellikleri Daha önceleri yalnızca büyük yapıların süs öğesi olarak kullanılan resim, Rönesans döneminde bağımsız olarak yapılabilmiştir. Perspektif, diğer görsel sanatların da ortak temelini oluşturan çizgi ile birleşerek etkisini arttırmıştır. İnsan figürünün hacmini gerçeğe uygun olarak vermek amacıyla perspektifi elde etmek için araştırmalarda bulunulmuştur. Dini konuların yanı sıra, tabiata ait motifler stilize edilmeden tuallere taşınmıştır. Konular zenginleşmiş, sanatçılar kendi ferdi duygularını işleme serbestliği kazanmışlardır. Böylece, giderek Ortaçağ’ın katı kural ve şekilciliğinden uzaklaşmıştır. Geliştirilen ya da bulunan yeni teknik malzemeler, resim ve fresklerin etki gücünü arttırdığı gibi, işçiliği ve masrafı azaltmıştır. XV. yy.’ın sonlarına doğru Flaman ülkesinden yağlı boya tekniğini öğrenen İtalyan sanatçıları, tablolarında daha yumuşak renk tonlarına yönelmişlerdir. Resim alanında da kısmen Antik dönemin özellikleri canlandırılmış, kilise otoritesinin azalmasına karşın, sanatçı fırçasını daha bağımsız olarak kullanabilmiştir. En önemli ilgi kaynağı olan insan ve mekan arasında uyum sağlanılmasına önem verilmiştir. İnsan figürlerinde olduğu gibi, peyzajın da hacmi olduğunu gözden kaçırmamışlardır...

Son düzenleyen asla_asla_deme; 25 Kasım 2010 14:12

Benzer Konular

29 Mayıs 2008 / Misafir Sanat
19 Temmuz 2011 / Jumong Mimarlık
20 Ocak 2010 / ThinkerBeLL Mimarlık