Arama

Gaziantep

Güncelleme: 8 Şubat 2017 Gösterim: 86.565 Cevap: 17
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Gaziantep

Ad:  Gaziantep1.jpg
Gösterim: 1026
Boyut:  59.8 KB

topraklarının yarıya yakını Akdeniz Bölgesi, daha büyük bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içinde kalan il ve il merkezi kent.
Sponsorlu Bağlantılar

Yüzölçümü 7.642 km2 olan Gaziantep ili güneybatıda Hatay, batıda Adana, kuzeyde Kahramanmaraş, kuzeydoğuda Adıyaman, doğuda Şanlıurfa illeri, güneyde de Suriye ile çevrilidir. İl topraklarını Akdeniz’den ayıran Amanos Dağları, aynı zamanda batıda Adana’yla doğal bir sınır oluşturur. Fırat Irmağı da doğuda ilin Şanlıurfa’yla arasındaki doğal sınırı çizer.

Doğal yapı.


İl toprakları batıdaki Kahramanmaraş-Hatay Çöküntü Oluğu) ile doğudaki Fırat Vadisi arasında uzanan dalgalı düzlükler ve dağlardan oluşur. İslâhiye çukurluğunun doğusunda yükselen Sof (Kartal) Dağının 1.496 m’lik doruğu ilin en yüksek noktasıdır. Yavuzeli’nin batısındaki Karadağ (1.081 m) ve Kilis’in kuzeydoğusundaki Gülbahar Tepesi de (1.02i m) öteki önemli yükseltilerdir. Gaziantep kenti yöresinden kuzeydoğuya doğru Gaziantep Platosu uzanır. Bu dalgalı düzlük alan, Fırat Irmağıyla doğudaki Şanlıurfa Platosundan ayrılır.

İldeki en önemli akarsu Fırat Irmağıdır; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kalan kesimin suları da Fırat aracılığıyla Basra Körfezine dökülür. Bunlardan Karasu, Kahramanmaraş topraklarından doğar; Araban Ovasından geçip batıdan Fırat’a katılır. Sof Dağının doğu kesiminden kaynaklanan Merzimen (Bozatlı) Deresiyse Yavuzeli’nin güneyinden geçip Fırat’a karışır. İl ve Türkiye sınırlarından çıkmadan Fırat’a karışan son önemli akarsu Nizip Çayıdır. Fırat’a Suriye topraklarında katılan Sacır Suyu da Sof Dağından doğar ve kaynağından Gaziantep kenti yöresine kadar Alleben Deresi adıyla anılır. İlin Akdeniz Bölgesi'nde kalan batı kesiminin suları Akdeniz’e ulaşır. İslâhiye’nin kuzeyindeki Karagöl’den çıkan Karaçay, kuzey-güney doğrultusunda akarak Hatay il sınırları içinde Asi Irmağına katılır. Karasu adıyla da bilinen Karaçay üzerinde kurulmuş olan sulama amaçlı Tahtaköprü Barajı, il sınırları içindedir. Sof Dağından kaynaklanan ve Kilis yöresinin sularını toplayan Afrin Çayı, Suriye topraklarından geçip Hatay’da Karaçay’la birleştikten sonra Asi Irmağına katılarak Akdeniz’e ulaşar. Gaziantep topraklarının küçük bir kesimi ise sularını Suriye’ deki kapalı havzaya gönderir. Gaziantep Platosunun güneybatısından kaynaklanan Balık Suyu, Elbeyli’nin batısından Suriye topraklarına girer ve Küveyk adını alarak Halep’in güneyindeki bataklığa akar.

İl alanının yaklaşık dörtte birini oluşturan ovalardan başlıcaları İslâhiye, Barak, Tilbaşar (Oğuzeli), Araban ve Yavuzeli’dir. İlin batı kesiminde, Kahramanmaraş-Hatay Çöküntü Oluğunda yer alan İslâhiye Ovası, verimli alüvyonlu topraklarla kaplıdır. İl sınırları içindeki uzunluğu yaklaşık 60 km, genişliği ise 10-15 km dolayındadır; ortasından Karaçay geçer. Tilbaşar Ovasını Alleben-Sacır Suyu, Barak Ovasını Nizip Çayı, Yavuzeli Ovasını Merzimen Deresi, Araban Ovasını da Karaçay sular. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki Sınır Fırat, Gaziantep-Araban ve Gaziantep projeleri ile, ilin Fırat Havzasında kalan ovaların sulama olanaklarının geliştirilmesi planlanmıştır. Bu projelerle Fırat üzerinde Birecik ve Kargamış, Nizip Çayı üzerinde Hancağız, Sacır Suyunun kolu olan Tüzel Suyu üzerinde Kayacık, Balık Suyu üzerinde de Kemlim barajlarının yapılması planlanmış, bunlardan Hancağız Barajı tamamlanmıştır.

Ekonomi


Gaziantep, sosyoekonomik açıdan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en gelişmiş illerindendir. Ekonomisi öncelikle tarıma dayalıdır; sanayi ve ticaret de önem taşır.

İl topraklarının hemen hemen tümü hem yüzey şekilleri, hem de niteliği bakımından tarıma elverişlidir. Bu toprakların yaklaşık üçte ikisinde bitkisel üretim yapılır. İklim koşullan da çok çeşitli bitkilerin üretilmesine uygundur. Gaziantep tarımının pazara açılması Osmanlı dönemine uzanır. Gaziantep ve Kilis, Osmanlı Devleti’nin en büyük vilayetlerinden olan Halep’in sebze ve meyve gereksinimini karşılıyordu. Gaziantep aynca Halep’e ve Halep üzerinden çeşitli Arap kentlerine yönelen canlı hayvan ticaretinin en önemli merkeziydi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında bir durgunluk dönemi yaşayan Gaziantep tarımı, 1950’lerden sonra özellikle ulaşımdaki gelişmelerle yeniden canlandı. 1954’te Narlı-Gaziantep demiryolu hattının, 1956’da da Birecik Köprüsü’nün ulaşıma açılmasıyla il tarımı hızla pazara yöneldi.

İlin bitkisel üretimi modern yöntemlerin de kullanılmasıyla büyük ölçüde çeşitlenmiştir. Tahıl ve baklagillerin yanı sıra antepfıstığı, zeytin, pamuk gibi ekonomik değeri yüksek bitkiler yetiştirilir ve bağcılık yapılır. İldeki ekili alanların büyük bölümünde başta buğday olmak üzere tahıl yetiştirilir. Eskiden beri ildeki en gelişmiş tarım kollarından biri sebzeciliktir; en gelişmiş tarım kollarından biri sebzeciliktir; en çok domates, patlıcan, biber, kabak, salatalık, kavun ve karpuz yetiştirilir, ayrıca önemli miktarda soğan üretilir. En geniş bağ alanına sahip illerden olan Gaziantep’in, 1989’da Türkiye toplam üzüm üretiminde yüzde 8’den çok payı vardı. İl meyveciliğinin asıl önemli kolu zeytincilik ve antepfıstığı üretimidir. İlde bulunan 3 milyonu aşkın meyve veren ağaçtan elde edilen 37.524 ton (1986) ürün, Türkiye toplam zeytin üretiminin yüzde 4’üne yakındır. Üzüm ve zeytin dışında incir, nar, erik, zerdali ve ceviz gibi meyvelerin üretimi de Türkiye çapında önem taşır. Eskiden Şamlı tüccarlar tarafından pazarlandığı için şam- fıstığı adıyla da bilinen antepfıstığı, Gaziantep’in en ünlü ve Türkiye’nin de önemli ihraç ürünlerindendir. Gaziantep, 7,8 milyonu aşkın meyve veren ağaçtan alman 10.092 ton (1989) ürünle Türkiye antepfıstığı üretiminde yüzde 25’lik bir paya sahiptir.

Toprakların doğal verimliliğinin yüksek olmasına karşın, yazın yağış miktarının çok azalması, il alanının bazı kesimlerinde nadas uygulamasını zorunlu kılmaktadır. Sulama olanaklarının yeterli olduğu topraklardan ise yılda iki ürün alınır. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin gerçekleşmesiyle il tarımında büyük bir verim artışı beklenmektedir.

Hayvancılık, bitkisel üretime oranla geri durumdadır. Hayvancılığı elinde tutan göçerlerin yerleşik yaşama geçmesi, 1950’lerden sonra ekim alanlarının genişlemesi sonucunda çayır ve meraların daralması ve yem bitkileri üretiminin sınırlı oluşu hayvancılığı olumsuz yönde etkilemiştir. Hayvan varlığı da azdır; koyun, kıl keçisi ve sığır yetiştirilir. 1970’lerde ilde bir hayvan hastanesi açılmıştır. Kümes hayvancılığı gelişmektedir. Gaziantep’in Türkiye hayvancılığındaki asıl önemi canlı hayvan ticaretinden kaynaklanır. Gaziantep, Osmanlı döneminden beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yetiştirilen hayvanlarla hayvansal ürünlerin toplanıp dağıtıldığı en büyük merkezlerdendir. İlden Arap ülkelerine önemli ölçüde canlı hayvan ihraç edilir.

Hem bir sınır ili olan, hem de etki alanı il sınırlarını aşan bir bölgesel merkez işlevi taşıyan Gaziantep’te, ekonominin en gelişkin kesimlerinden biri de ticarettir. Ticaret, gıda ve dokuma kollarında yoğunlaşmıştır, ilin kendi ürünlerinin yanı sıra etki alanı içindeki bölgenin tarım ürünleriyle gelişmiş yörelerin malları da Gaziantep’te toplanıp pazarlanır. Eskiden ticarette kaçakçılığın önemli bir payı vardı. Günümüzde ise Gaziantep ve Kilis kentleri canlı birer sınır ticareti merkezidir. Gaziantep-Halep karayolunun Kilis’in güneyinde Türkiye sınırlarından çıktığı Öncüpınar’da (Tibil) ve Halep’ten gelen demiryolunun Türkiye sınırlarına girdiği Çobanbey’de gümrük kapılan vardır.
Ad:  1.JPG
Gösterim: 702
Boyut:  55.3 KB

1968’de kalkınmada öncelikli iller kapsamına alman Gaziantep’te, önceleri yeterince gelişmemiş durumda olan sanayi, son yıllarda canlanma göstermiştir. İlin geleneksel sanayi kolları olan dokuma, gıda ve şarapçılık günümüzde de önem taşır. Çimento ve içki fabrikaları ile Et ve Balık Kurumu’nun (EBK) kombinası kamuya ait başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Özel kesim yatırımları ise dokuma, konfeksiyon, gıda, içki, kimya, metal eşya ve makine imalatı dallarında yoğunlaşmıştır. Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi 1973’te açıldı. Gaziantep küçük sanayisi, büyük sanayiye yan sanayi oluşturmayan, onunla bütünleşmeyen, kendi içinde belirgin bir uzmanlaşma yaratmış bağımsız kuruluşlar durumunda olmasıyla, Türkiye’nin öteki kentlerindeki küçük sanayiden farklı özellikler gösterir. Makine, metal eşya, dokuma, gıda dallarında üretim yapan çok sayıda küçük sanayi kuruluşu vardır. Gaziantep, küçük sanayi işyerlerinin sayısı bakımından 1980’de Türkiye’nin sekizinci iliydi. Büyük sanayi kuruluşlarının ve atölyelerle işyerlerinin çoğu Gaziantep kentinde toplanmıştır. İldeki zeytinciliğin merkezi durumunda olan Nizip’te bir zeytinyağı fabrikası kurulmuştur. Yeraltı kaynakları açısından pek zengin olmayan ilin İslâhiye yöresinde boksit, Fevzipaşa yöresinde dolomit, Kilis yöresinde de fosfat ve manganez yatakları vardır.

Tarih


Gaziantep yöresinde yapılan araştırma ve kazılarda ele geçen buluntular, yöredeki ilk yerleşimlerin Neolitik Çağa uzandığını göstermektedir. Bilinen en eski yerleşme, il merkezinin 10 km kadar kuzeyinde yer alan Dülük köyündeki Dolikhe kentidir. Sakçagöze, Zincirli, Gedikli ve Tilmen höyüklerinde yapılan kazı çalışmalarında İlk Tunç Çağında kurulduğu sanılan yerleşmeler bulunmuştur. Orta Tunç Çağında Babil denetiminde olan yöre Hitit, Hurri-Mitanni ve Mısır arasında çatışmalara neden oldu. Son Tunç Çağında Hitit egemenliğine girmiş durumdaydı; bu dönemde Karkamış kenti önem kazandı. Daha sonra yöreyi denetim altına alan Asurlar Karkamış’a “Hatti ülkesi” diyorlardı. Yöredeki Geç Hitit prenslikleri Karkamış’ın önderliğinde ayaklanınca, halk Asurlar tarafından Asur’a sürüldü.

Dönemin öteki önemli prenslikleri Sakçagözü ve Zincirli’de kuruluydu. İÖ 6. yüzyılda Perslerin eline geçen yöre Kapadokya satraplığına bağlandı. İÖ 4. yüzyıl sonlarında İskender’in egemenliğine girdi ve bunu Selevkoslarm yönetimi izledi. Selevkoslar, İÖ 2. yüzyıl boyunca Roma desteğiyle egemenliklerini sürdürdüler. İÖ 2. yüzyılda kurulan Kommagene Krallığı’nın kısa süreli yönetiminden sonra yöre, IS 72’de Roma’nın Suriye Eyaleti’ne bağlandı. Aramilerin yaşadığı Dolikhe, Antiochia ad Taunun olarak da adlandırıldı. Hititlerin ünlü Baal tapınağının bulunduğu Dolikhe, Roma ve Bizans dönemlerinde de dinsel işlevini sürdürdü. Bir süre Sasanilerin ve Hamdanilerin elinde kalan Dolikhe, 10. yüzyıl sonlarında Bizans’ın Telükh Theması’na bağlıydı. Alp Arslan’ın komutanlarından Emir Afşin, 1067’de Dolikhe’yi ele geçirip buradan yörenin güneyine akınlar yaptı.

Yöreye Türkmenlerin yerleşmeye başlamasından sonra Dolikhe önemini yitirdi; güneyinde yer alan ve adı Arap kaynaklarında Ayntab olarak geçen yerleşme önem kazandı. Yöredeki Anadolu Selçuklu yönetimi, Haçlıların 1098’de Urfa Haçlı Kontluğu’nu kurmalarına değin sürdü. 12. yüzyıl başında Frankların Maraş Senyörlüğü’ne bağlanan Ayntab, 1150’de yeniden Anadolu Selçuklularının denetimine girdi. Yörede yeniden başlayan Haçlı etkinliğini kıran Türkmenler, 13. yüzyıl başlarına değin Ayntab’a egemen oldular.

Daha sonra Halep Eyyubilerine bağlanan yöre 1218’de bir kez daha Selçuklulara geçti. 13. yüzyıl ortalarında İlhanlılar Anadolu’da etkili olmaya başlayınca Ayntab, Memlûklere bağlandı. Bir ara İlhanlIların eline geçen yöre 14. yüzyıl başlarına değin Memlûklerle çekişme konusu oldu. Bu dönemde iç işlerinde bağımsızlığını koruyan Ayntab, 14. yüzyıl boyunca Dulkadıroğullarıyla Memlûkler arasında el değiştirdi. 15. yüzyılda Memlûklerin denetimi sürerken, Dulkadıroğulları üzerinde etkili olan OsmanlIlar yöreyle ilgilenmeye başladılar. I. Selim’in (Yavuz) Memlûk Devleti’ ni ortadan kaldırmasından sonra, Ayntab ve yöresi kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı (1517).

1839’da kısa bir süre Osmanlı Devleti’ne başkaldıran Mısırlıların elinde kaldı. 19. yüzyıl başlarına değin Zulkadriye (Kahramanmaraş) Eyaleti’ne bağlı bir sancak olan Ayntab yöresi, 1818’de Halep Eyaleti Merkez sancağına bağlı kaza, 1908’den sonra da sancak yapıldı. 19. yüzyıldan sonra Ayntab ya da Ayıntap adıyla anılan sancak merkezi, Mondros Mütarekeşi’ni (30 Ekim 1918) izleyen günlerde önce İngilizler, sonra da Fransızlar tarafından işgal edildi. Kurtuluş Savaşı’nın örnek yerel direnişlerinden olan, tüm kent ve yöre halkının katıldığı Antep Savunması’yla 25 Aralık 1921’de işgalden kurtuldu. Yerel direnişin sürdüğü sırada, 6 Şubat 1921’de 93 sayılı yasayla kente Gazi sanı verildi; 1924’te bu yöre vilayet (il) yapıldı. 1928’de il ve il merkezinin adı Gaziantep biçiminde değiştirildi.

Kentin yapısı


İl merkezi Gaziantep kenti, nüfus bakımından Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise altıncı büyük kentidir (1990). Eskiden Anadolu’yu Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya bağlayan tarihsel İpek Yolu üzerinde yer alıyordu. Günümüzde ise Türkiye’nin batı ve güney kesimlerini Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle birleştiren kara ve demir yollarının kesiştiği noktadadır. Aynca Türkiye’yi güneydoğusundaki komşu ülkelere ve bu ülkeleri birbirine bağlayan yollar da kentten ve il sınırlan içinden geçer. Kent, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde etki alanı içine giren büyük bir alanın da mal ve hizmet akışının odaklandığı önemli bir merkezdir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında kentteki sanayi kuruluşlarının çoğu tarıma dayalıydı. Yerel sermayenin devlet tarafından desteklenmesiyle dokuma, un, içki, ağaç ürünleri, makine ve sabun üretimi gelişmişti. Ticarette ise en önemli yeri canlı hayvan tutuyordu. 1930’larda Gaziantep’ten Mısır, Suriye ve öteki Arap ülkelerine yılda 80-100 bin baş canlı hayvan satılıyordu. Kaçak olarak yapılan canlı hayvan ticareti ise çok daha büyük boyutlardaydı.

Gaziantep’in asıl gelişimi yeni ulaşım bağlantılarının kurulduğu ve kentin hinterlandını oluşturan kırsal kesimde önemli değişikliklerin gerçekleştiği 1950’lerde başladı. Kente demiryolunun ulaşması ve Birecik Köprüsü’nün açılması, çevre illerle, Türkiye’nin öteki bölgeleriyle ve sınır ülkeleriyle ilişkileri güçlendirdi. 1969’da açılan Gaziantep-Karkamış demiryolu hattıyla kent, sınır demiryoluna bağlandı. 1972’de Kömürler-Bahçe arasındaki yolun tamamlanması, Gaziantep-Adana karayolunun kısalmasını sağladı.

1950’lerde ilin kırsal kesiminde işsizliğin baş göstermesi ve aynı dönemde kentteki sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde görülen canlanma büyük bir nüfus hareketine yol açtı. Kente göç eden nüfusun büyük bölümü ilin kırsal kesimindendi. Ayrıca Adıyaman, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Mardin, Hakkâri, Van ve Siirt gibi illerden de göç oldu. 1950’de 72 binden az olan kent nüfusu 1970’te üç kat artarak 227 bini aştı. 1985’te 1970’e göre iki kattan çok artış göstererek 480 bine yaklaştı, 1990’da ise 600 bini aştı. Bölgenin sanayi açısından en gelişmiş kenti olan Gaziantep’in, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin tamamlanmasından sonra özellikle tarıma dayalı sanayilerde daha da gelişeceği sanılmaktadır. Kent ülke çapında baklavasıyla tanınır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteğiyle planlanan Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi Gaziantep Pilot Projesi’yle (KÜSGEM) yapılan tesisler 1974’te küçük sanayicilere devredilmiştir.
Ad:  Gaziantep4.jpg
Gösterim: 638
Boyut:  53.3 KB

1987’de kurulmuş olan Gaziantep Üniversitesinin kentteki fakülte ve yüksekokullarından başka, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis’te de birimleri bulunmaktadır. Kente ve bölgeye yönelik sağlık hizmetleri Devlet, SSK, Göğüs Hastalıkları, Çocuk hastaneleriyle Doğumevi ve özel hastaneler tarafından karşılanmaktadır.
Kent karayoluyla Ankara’ya 682 km uzaklıktadır. Haydarpaşa-Bağdat demiryolu kentten geçer. 1976’aa açılan Gaziantep Havaalanı ilin, ülkenin öteki önemli merkezleriyle hava ulaşımını sağlar.

Tarihsel yapılar


Kentte Memlûklere, Dulkadıroğullarına ve OsmanlIlara ait çok sayıda tarihsel yapı vardır. Yapım tarihi bilinmeyen Gaziantep Kalesi Bizans döneminde 6. yüzyılda, Osmanlı döneminde de 1481 ve 1557’de onarılmış, içine cami ve köşkler yapılmıştır. Ömerive Camisi gibi Boyacı (Kadı Kemaleddin), Eyüpoğlu, Esenbek, Ali Nacar (Annacar) camilerinin de yapım tarihleri bilinmemektedir. Ali Dola (Ala’ üd-Devle) Camisi’nin 1479-1515 arasında, Dulkadıroğulları döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Daha sonraki dönemlerde geçirdiği onarımlardan ötürü yalnızca minaresi özgün biçimini koruyabilmiştir. Tahtalı (Tahtani) Cami, 16. yüzyıl ortalarında Tunuslu Ferruh Ağa’nın yaptırdığı sanılan Ağa Camisi, Handaliye Camisi, 16. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılan Alaybey Camisi, Hacı Nasır Camisi, Şeyh Fethullah Camisi, Bostancı Camisi, 17. yüzyılın ilk yarısında yapılan Bekirbey Camisi, Ahmed Çelebi Camisi, Şirvani Camisi (İki Şerefeli Cami), 1698’de Aparoğlu Hacı Mehmed’in yaptırdığı Ömer Şeyh Camisi, Kozanlı Camisi, 18. yüzyıl başında yapıldığı sanılan Ayşe Bacı Camisi, Hüseyin Paşa (Çıkrıkçı) Camisi, 18. yüzyıl ortalarında mescitten camiye dönüştürülen Karagöz Camisi ve 1969’a değin müze olarak kullanılan Mehmed Nuri Paşa Camisi kentteki başka önemli tarihsel yapılardandır.

Ahmed Çelebi Camisi’nin bitişiğindeki Ramazaniye Medresesi’nin yazıtından 1713’te yapıldığı anlaşılmaktadır. 14. yüzyılda yapıldığı öne sürülen Şeker Han, günümüzde özgün biçimini yitirmiş olan Paşa Hanı, 17. yüzyıla ait Hışva Hanı, 18. yüzyıl başlarından kalma Emir Ali Hanı, 18. yüzyılın başlarında Hüseyin Paşa’nın yaptırdığı Zincirli Bedesteni (Eski Hal), 19. yüzyıl sonlarında vakıf olarak yaptırılan Millet Hanı, gene aynı dönemde yapılan ve girişindeki taş işçiliğiyle dikkati çeken Kürkçü Hanı, Belediye Hanı ve 19. yüzyıl ortalarından kalma Kemikli Bedesten gibi yapılar, Gaziantep’in eskiden beri önemli bir ticaret ve konaklama merkezi olduğunu ortaya koymaktadır.

Kentteki tarihsel hamamlardan başlıcaları Eski Hamam, Keyvan Hamamı (15. yy), Paşa Hamamı (16. yy), Şıh Hamamı (16. yy), Pazar Hamamı, Naip Hamamı, Tabak Hamamı ve Hüseyin Paşa (Çıkrıkçı) Hamamı’dır (1747). Bu sonuncu yapının bitişiğinde Hüseyin Paşa Çeşmesi yer alır. Alleben Deresi üzerindeki Debbağhane Köprüsü’nü 1259’da Melik Nasır yaptırmıştır. İlde yapılan kazı ve araştırmalarda ele geçen tarihsel buluntular 1944’te bir müze deposunda toplanmış ve sonradan Mehmed Nuri Paşa Camisi’ne taşınarak 1958’de sergilenmeye başlamıştır. Yapımı 1968’de tamamlanan Gaziantep Müzesi 1969’da ziyarete açılmıştır. Müzenin arkeoloji ve etnografya bölümleri vardır.
Gaziantep Belediyesi Cumhuriyet’ten önce kurulmuştur. Nüfus (1990) il, 1.140.594; kent, 603.434.

Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 02:13
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

GAZİANTEP

Ad:  Gaziantep2.jpg
Gösterim: 749
Boyut:  55.2 KB

esk. Ayıntab, sonraları kısaca Antep, G.-D. Anadolu bölgesinde kent, aynı addaki ilin merkezi; 603 434 nüf. (1990). Kara ve demiryoluyla yurdun diğer bölgelerine bağlı; Ankara'dan karayolu ile 685 km uzaklıkta.
Sponsorlu Bağlantılar

COĞRAFYA


Son 25 yıl içinde hızla gelişerek Türkiye'nin nüfus bakımından 10. kenti durumuna gelen Gaziantep, Suriye topraklarında Fırat’a dökülen Sacur çayının bir kolu olan Alleben deresinin vadisinde, denizden ortalama 800 m yükseklikte kurulmuştur. Çekirdeğini, bir tepe üzerindeki ünlü kalesini çevreleyen mahalleler oluşturur. Kent zamanla çok genişlemiş, istasyon K.'ine de taşmıştır. Gaziantep, yer değiştirmiş ve zamanla terk edilen 10 km kadar daha K.'deki antik Dülük kentinin işlevini devralmış eski bir yerleşmedir. Zengin bir tarım alanında ve komşu bölgelerden ve Suriye'den gelen yolların kavşağında önemli bir ulaşım, ticaret ve sanayi (özellikle dokumacılık ve çeşitli imalathaneler) merkezi olan kentte Türkiye'nin 10. büyük kenti oldu. Çeşitli sanayilerin toplandığı kent, aynı zamanda tarih boyunca ünlü kişiler yetiştirmiş önemli bir kültür merkezidir.

TARİH


Tüm Güney-doğu Anadolu kentleri gibi Gaziantep'in tarihi de ilkçağlara kadar uzanır. İlk insan topluluklarının yaşadığı ve ilk uygarlıkların geliştiği Mezopotamya, Anadolu ve Mısır'ı birbirine bağlayan karayolu üzerinde bulunduğundan, burası her dönemde çevresinin öteki gelişik kentleriyle yakın ilişkisini yitirmedi. Halife Ömer döneminde Ganem bin llyas komutasındaki İslam orduları Ayıntab'ı Bizanslılar’dan aldılar (638). Emeviler döneminde kentle yöresine güneyden gelen arap kabileleri yerleştirildi. Kentin Ayıntab olan adı Araplar’ca Dülük olarak değiştirildi. Abbasi halifelerinin siyasal güçlerinin azalması sonucu kent, sırasıyla Mısır Tolunoğlu devletinin (688-905), Mısır Fatımileri'nin (968-1022), Halep ve Musul atabeylerinin, bağımsız türk beyliklerinin (1066-1098) denetimi altına girdi. Suriye Selçukluları'nın elindeyken, Haçlı seferleri sırasında bir süre Edessa (Urfa) latin kontluğunun egemenliğinde kaldı (1098-1157). Anadolu Selçukluları döneminde kent ve yöresine Moğollar önünden kaçan türkmen boyları yerleşti. Moğol istilasıyla yıkıma uğrayarak yağmalanan kent (1240), daha sonra Anadolu Selçuklu devletinin parçalanması üzerine Musul atabeyliğine (1243-1260), Memluk devletine (1273-1430), Dulkadıroğulları beyliğine (1430-1515), yeniden Memluklar'a (1515-16) bağlandı.

Yavuz Sultan Selim tarafından osmanlı topraklarına katıldı (1516) ve Maraş eyaletine bağlı bir sancak merkezi konumuna getirildi. XVII. yy.'da bölgenin bilim ve kültür merkezlerinden biri durumuna yükselen kent, Osmanlılar'ın Ayıntab yakınlarında (Nizip) devlet yönetimine karşı ayaklanan Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa kuvvetlerine yenilmesi sonucu (1839) bir süre Mısır denetiminde kaldı. Yeniden osmanlı yönetimine bağlandıktan sonra Maraş eyaletinden aynlarak kaza merkezi durumuna getirildi (1881). Birinci Dünya savaşı'nda Osmanlı devletinin yenik düşmesi üzerine ingilizler tarafından işgal edilen Ayıntab (15 ocak 1919), İngiliz-Fransız antlaşması sonunda Fransızlar'a bırakıldı (29 ekim 1919).

Böylece kente giren transız birlikleriyle ermeni milis taburtanna karşı Ayırv tab halkı direnişe geçti (1 nisan 1920). Yaklaşık 10 ay süren savaşlarda fransız kuvvetleri kenti 4 kez kuşattı (17 nisan, 25 nisan, 2 mayıs ve 22 mayıs 1920). Bu çarpışmalarda çok sayıda şehit verildiyse de her seferinde Frarısızlar püskürtüldü. Sonunda 15 000 kişilik bir fransız tümeni general GOTO komutasında kent üzerine saldırıya geçti (20 kasım 1920). İki ay 17 gün süren kanlı sokak savaşlanndan sonra kent teslim olmak zorunda kaldı (8 şubat 1921). Direnişin son günlerinde (6 şubat 1921) TBMM tarafından "Gazi” unvanı verilen kent, bundan böyle Gaziantep adıyla anıldı. Ankara antlaşması (29 ekim 1921) uyarınca fransız birliklerince boşaltılarak Türkler'e geri verildi (25 aralık 1921). Cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan bir yasayla (1924), Gaziantep il merkezi oldu.

MİMARLIK


Gaziantep kenti çevresindeki en eski yerleşim merkezi Dûlük'tür (antik Dolikhe). Kentte Memluklar, Dulkadıroğulları ve OsmanlIlardan kalma pek çok yapı bulunmaktadır. Bizans imparatoru iustinianos zamanında (VI. yy.) büyük bir onanm geçiren Gaziantep kalesi’nin ilk yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak Hititler döneminde iç kalenin yerleşmenin çekirdeğini oluşturduğu sanılmaktadır Mısır sultam Kayıtbay (1481) ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında (1557) onarılan kale, otuz altı kule ve burçla güçlendirilmiş yuvarlak planlı bir yapıdır Günümüzde de onanlan duvarlar oldukça sağlamdır. Kale içinde cami ve yapı kalıntıları bulunmaktadır.

Gaziantep'te camiler önemli bir yer tutar. Yöresel mimariyi yansıtmalar açısından ilgi çeken bu yapılar, çoğunlukla kare ya
da dikdörtgen planlıdır; ana mekân mihrap duvarına koşut iki ya da üç şahından oluşur, kimilerinin önünde^on cemaat yeri bulunur. Yapıların çeşitli bölümlerinde kullanılan siyah-beyaz taşlarla ve beyaz -kırmızı mermerlerle devinim sağlanmıştır. Özellikle minareler biçimleri ve süslemeleriyle dikkati çeker, ilk yapım tarihinin halife Ömer dönemine değin indiği söylenen Ûmeriyecamisi’nin 1210, 1785 ve 1850 tarihli onarım yazıtları vardır. Mihrap duvarına koşut iki şahının, mihrap önü bölümü kubbeyle öteki bölümleri çapraz tonozlarla örtülüdür.

Sivri kemerli mihrabı siyah taş ve kırmızı mermer örgülüdür. Kentin en eski camilerinden biri olan Boyacı ya da Kadıkemalettin camisi'nin yapım tarihi bilinmemektedir, ancak minberinde, Memluklar döneminden, 1357 tarihli yazıtı vardır. Cami avlusunun B. kapısındaysa 1575 tarihli onarım yazıtı bulunmaktadır. Bu yapıda da mihrap önü küresel bingilere oturan kubbeyle, öteki bölümler çapraz tonozla örtülüdür. Çok kollu yıldızlar, palmet, rozet ve geometrik motiflerle süslü minberi, kentteki yazıttı ahşap minberlerin en eskisi olması açısından da önemlidir. Eyüpoğlu camisi'nin, XIV. yy.’da yaşamış ve Memluklar zamanında medreselerde ders vermiş Eyüp bin Ahmet adlı bir ilim adamının yardımlarıyla yaptırıldığı sanılmaktadır. 1947'de büyük bir onarım geçiren caminin enine dikdörtgen planlı ana mekânı, altı payeyle iki şahına ve çapraz tonozlu on dört bölüme ayrılmıştır. Yarım daire biçimindeki mihrap nişinin yanları, mukarnas başlıklı süturıçelerle süslenmiştir. Gaziantep'in en büyük camilerinden olan Alinacar camisi'nin ilk yapım tarihi bilinmemektedir.

1816'da büyük bir onarım geçiren yapının K.'indeki medrese günümüze ulaşmamıştır. Planı ve siyah-beyaz taştan pencere çerçeveleriyle yöre mimarisini yansıtan örneklerdendir. Dulkadıroğulları’ndan Alaüddevle Bozkurt Bey zamanında (1479-1515) yaptırıldığı sanılan Alaüddevle ya da Alidola camisi'nin yalnızca memluklu üslubundaki kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi özgündür. Ana yapı 1901'de yenilenmiştir. K. cephesinde ve pencere çerçevelerinde kullanılalı siyah-beyaz taş süslemeleriyle dikkati çeker. 1578 ve 1804 tarihli onarım yazıtları bulunan Tahtalı ya da Tahtani camisi de dikdörtgen planlı, mihrap duvarına koşut iki sahınlıdır. Ortadaki ayaklarla on bölüme ayrılmış olan ana mekânın mihrap önü kubbeli, öteki bölümleri tonozludur Önünde kiremit örtülü son cemaat yeri vardır. Kırmızı mermerden mihrabı, yonca kemerli sağır nişlerle bezenmiştir.

Zengin süslemek minaresinde, şerefe altındaki mukarnaslar arasına çini tabaklar yerleştirilmiştir. XVI. yy.'da Handan Bey'ce yaptırıldığı sanılan ve 1821'de onarılan Handaniye camisi, siyah-beyaz taş ve beyaz-kırmızı mermerden dışa taşkın taçkapısıy- la dikkati çeker. Çok köşeli minaresi palmet ve rozet dizileriyle süslüdür. Bir köşesine XVI. yy. İznik çinisi bir tabak yerleştirilmiştir. Alaybey camisi'nde (XVI. yy.) sahınlar dört ayakla, çapraz tonozlu on bölüme ayrılmıştır. Siyah-beyaz taş örgülü taçkapı ve mihrap yıldız, zikzak ve baklava motifleriyle süslüdür Şerefe korkulukları da taş işçiliğinin güzel örneklerindendir. 1563 tarihli vakfiyesi bulunan Şeyhfettullah camisi tekkeli camiler planındadır. K.’de son cemaat yeri, ana mekân ve D.'da tekke bölümlerinden oluşan yapı, örtü düzeniyle de ilgi çeker.

Ana mekân, ortada tek bir ayakla duvarları bağlayan yelpaze tonozlarla, mihrap önü çapraz tonozla, tekke bölümüyse ortadaki ayağa oturan aynalı tonozla örtülüdür. Tekke'nin G. ve K.-D.'sunda beşik tonozlu odalar vardır. 1574 ve 1739 tarihli onarım yazıtları bulunan Bostancı camisi’nin ilk yapımına ilişkin bilgiler kesin değildir. Kare planlı, mihrap duvarına koşut üç sahınlı caminin son cemaat yeri ana mekândan daha uzundur. Hafif dışa taşkın, siyah-beyaz taştan taçkapının yanlarında örgü motifli, mukarnas başiıklı sütünçeler yer alır. XVI11. yy. başında kethüda Hüseyin Ağa’nın yaptırdığı Çıkrıkçı ya da Hüseyinpaşa camisi’nde ana mekân altı, son cemaat yeri üç sütunla örtülmüştür Sivri kemerli taç- kapısı siyah-beyaz taştandır. Kentin en ilginç anıtlarından biri 1775 tarihli onarım yazıtı bulunan Karalarla camisidir.

Mihrap duvarına koşut iki şahın dört ayakla on bölüme ayrılmış mihrap eksenindeki bölümler üç kubbeyle, öteki bölümlerse ahşap çatıyla örtülmüştür. Kaidesinden alemine değin burmalı olan minaresi Gaziantep'teki en güzel anıtlardandır. Minaresinde 1785, mihrabında 1834 tarihli yazıtları bulunan Mahmutpaşa camisi’nde de yöreye özgü plan uygulanmıştır; mihrap önü kubbeli, öteki bölümler çapraz tonozludur. Mihrabı kara taş, beyaz ve kırmızı mermerdendir, ahşap minberiyse örgü ve geometrik motiflidir Onarımlarla özgünlüğünü yitiren yapı, 1969’a değin müze olarak kullanılmıştır. Bunların dışında Esenbek ya da isenbey camisi (XIV. yy.'da yapıldığı sanılıyor), Ağa camisi (XVI. yy., onarım 1799/1800), Hacınasır camisi (1698, onarım 1812), Bekirbey camisi (XVII. yy. ortaları), Ahmetçelebi camisi (1672, onarım 1727), Şirvani ya da ikişerefeli cami (?, onarım 1681), Ömerşeyh camisi (1698), Kozanlı camisi (XVII. yy. son çeyreği), Ayşebacı camisi (XVIII. yy. başı), Karagöz camisi (XVIII. yy. ortaları) belirtilmesi gereken anıtlardır.

Camiler dışında anılabilecek bir yapı XIII. ya da XIV. yy.'a tarihlenen Ramazaniye ya da Ahmetçelebi medresesi'dir. 1713'te Şeyh Ramazan oğlu Seyit Ahmet tarafından yaptırıldığını bildiren yazıt onarımla ilişkili olmalıdır. Avlunun K.'inde cami, G. ve D.’sundaysa L biçiminde medrese yer alır. Gaziantep'in han mimarisi açısından en ilginç yapısı Kürkçü han'dır (XIX. yy. sonları). Özellikle, girişteki, siyah-beyaz taştan, ışınsal düzendeki taş işçiliği dikkati çeker, iki katlı, avlulu hanlardan olan yapıda, küçük tutulan üst kat odalarının önlerinde revaklar vardır. Büyük bir kervansaray görünümündeki, iki katlı, avlulu Belediye hanı (1887), kentteki bu yapı türünün en büyük örneğidir. Bunların yanı sıra Şeker han (XIV. yy.), Paşa hanı (1550’ler), osmanlı hanlarının ilginç örneklerinden olan Hışva hanı (XVII. yy.), XVIII. yy.’ın ilk çeyreğine tarihlenen Emirali hanı, özgün mimarisiyle günümüze ulaşan Millet hanı (1870) sayılabilir.

Kentte özgünlüğünü koruyabilen en önemli tarihsel yapıtlardan biri Hüseyinpaşa ya da Çıkrıkçı hamamı'dır (1747). Art arda dizilmiş soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümlerinden oluşan hamam, özellikle altı eyvan, altı halvet hücreli yıldız biçimindeki sıcaklık bölümüyle dikkati çeker. Bu bölümün ortası mukarnaslı büyük bir kubbeyle örtülüdür. Boyacı camisi'yle aynı tarihlerde yapıldığı sanılan, haç biçimi dörtçyvanlı Eski hamam, «eyvan hamamı (XV. yy. ikinci yarısı), Lala Mustafa Paşa’nın yaptırdığı Paşa hamamı (XVI. yy. ortaları), haç biçimi dört eyvanlı Şıh hamamı (1550'ler), soyunmalık kubbesiyle dikkati çeken
Naip hamamı (XVII. yy. ikinci yarısı) bu yapı türünün anılabilecek öteki örnekleridir. Alleben deresi üzerindeki Debbağhane köprüsü, Gaziantep müzesi’nde bulunan yazıtına göre 1259’da Melik Nasır tarafından yaptırılmıştır. Gaziantep-islahiye yolu üzerinde de tarihsel köprüler vardır (Manaoğlu, Aynülleben, Murat IV köprüsü, vd.)

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 01:49
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
20 Eylül 2006       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Gaziantep3.jpg
Gösterim: 629
Boyut:  70.2 KB

Gaziantep


Güneydoğu Anadolu'da yer alan il ve bu ilin merkezi olan kent.

Gaziantep, kuzeydoğuda Adıyaman, kuzeyde Kahramanmaraş, doğuda Şanlıurfa (Fırat Irmağı bu iki il arasında sınırdır), güneybatıda Hatay ve Kilis, güneyde Suriye ile sınırlanır.

Amanoslar'ın doğu etekleri boyunca, güneyde Amik Ovası'ndan kuzeyde Kahramanmaraş'a kadar uzanan oluk şeklindeki bir çukurluğun doğusunda yayılan ve en yüksek yerinde 1.450 metreye ulaşan tepelik bir yöre dışında, Gaziantep ili, toprakları vadilerle parçalanmış, az yüksek bir platodur. Kuzeybatıdan güneydoğuya doğru eğimli olan bu düzlüklerin yüksekliği 800 m.den 400 m.ye (Suriye sınırında) kadar iner. Bu topografya koşulları altında akarsular; doğu, güneydoğu ve güney yönünde akarlar ve çoğu Fırat'a, bir kısmı ise Amik Ovası'na ya da Suriye'de yer alan kapalı çukurlara ve tuzlu göllere yönelirler.

Küçük bir bölümüyle zaten Akdeniz Bölgesi'nde kalan Gaziantep ilinde, genellikle Akdeniz iklimi egemendir. Bu iklimin simgesi olan zeytin ağaçlarının ilin güneybatısında oldukça yaygın olması, bunun en açık görüntüsüdür. Ancak Akdeniz kıyılarından az çok uzak oluşu ve araya Amanoslar gibi sürekli bir dağ sırasının girmiş bulunması gibi nedenlerle, özellikle sıcaklıkta bazı ayrılıklar belirir ve bu ayrılıklar doğuya gidildikçe daha da kuvvetlenir. En soğuk ay ortalaması, komşu Akdeniz illerine göre oldukça düşüktür. En sıcak ve en soğuk ay ortalamaları 27,1° ve 2,60dir. Karla örtülü gün sayısı 12, donlu günlerin ortalama sayısı ise 55'tir. Yağış bakımından benzerlik daha belirgindir. Yıllık yağış tutarı ortalaması 559 mm.dir. Yaz mevsimi, Akdeniz'de olduğu kadar kurak, kış ise çok yağışlıdır.

İlin kuzeybatısında yer alan yükseklikler dışında ormana rastlanmaz. İslahiye ve Kilis çevresinde dikkati çeken bozulmuş Akdeniz maki örtüsü, zeytinlikler, yer yer antepfıstığı ağaçları dışında, il topraklarının geniş kısmı bozkırlarla kaplıdır.

Ekonomi; çeşit ve özellikle üretim miktarlarıyla batı komşuları Adana ve Hatay illeri ile karşılaştırılamazsa da, burada da tarım ve hayvancılığa dayanır. Başlıca ürünler tahıl ve mercimek başta olmak üzere baklagillerdir. Sanayi bitkileri içinde pamuk ve çiğit ön sırayı alır; zeytin ve üzüm üretimiyle Türkiye çapında önem taşır. Sebze ve öteki meyvelerin üretimi dikkat çekici değildir. Ancak Gaziantep, bu bölgeye özgü bir meyve olan ve dış ticarette de önem taşıyan antepfıstığının başlıca yetişme alanıdır. Hayvanlardan kılkeçisi ve koyun beslenir.

Yer altı kaynakları ve sanayi bakımından Türkiye'nin önde gelen illerinden değildir. Küçük yataklar hâlinde görülen ve işletilen krom en önemli yer altı kaynağıdır. Çoğu il merkezinde bulunan başlıca sanayi kuruluşları, çimento, içki (Tekel'e ve özel sektöre ait şarap ve rakı imalathaneleri), zeytinyağı, sabun, deterjan, deri ve mamulleri üreten kuruluşlardır. İlin Türkiye bütünü içindeki ekonomik gücü ve yeri, Akdeniz kıyılarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, Suriye ve Irak arasındaki çok önemli coğrafî konumu, yoğun sayılabilecek bir ulaşım ağına sahip oluşu ve bütün bu avantajların yarattığı etkin ticaret hayatıyla belirlenir.

Adana, İskenderun ve daha batıda Mersin'den gelen karayolları, yukarıda adı geçen bölgelere Gaziantep'ten ulaşır. Ayrıca Narlı istasyonunda Adana - Malatya - Diyarbakır ana demiryoluna bağlandığı gibi, Fevzipaşa - İslahiye - Tahtaköprü (Meydanı Ekber) ve Gaziantep-Nizip-Barak (Karkamış) hatlarıyla Suriye sınırına ve Barak istasyonu üstünden de Irak'a bağlıdır.

İl merkezi Gaziantep'in eski adı Ayıntap'tı; sonra Antep oldu. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Fransız işgaline karşı buradaki kahramanca çarpışmalar nedeniyle adı Gaziantep olarak değiştirildi. Türkiye'nin altıncı kalabalık kentidir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 01:49
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #4
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi

Kısaca tanıtım


Paleolotik çağdan bu yana çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Gaziantep, Anadolu'nun ve Dünya'nın en eski yerleşim yeridir.

6000 yıllık tarihi geçmişi ile ilimiz tarihi ve kültürel zenginlikleri, antik kentleri, mozaikleri, camileri, kiliseleri, hanları, hamamları, bedestenleri ve pek çok yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile tam bir metropoldür. Gaziantepli bitmez tükenmez enerjisi, azmi ve girişimciliği ile kendi sanayisini kendisi kurmuş ve örnek bir sanayi ve ticaret kenti meydana getirmiştir. Gaziantep, Güneydoğu'nun en büyük Türkiye'nin ise 6. Büyük kentidir. Güneydoğu Anadoluyu batıya bağlayan kara ve demiryollarının merkezidir ve uluslarası havaalanı ile tüm dünyaya açılmıştır. Gaziantep'in şu an 9 ilçesi 17 beldesi ve 616 köyü vardır.İlin nüfusu 1.450.000 civarındadır. Gaziantep'in rakımı ise 850 metredir.

Gaziantep adının kökeni


Gaziantep ilinin yerleştiği coğrafi alanın, ilk uygarlıkların doğup geliştiği Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunması, ayrıca güneyden ve Akdeniz’den gelip doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu ilin tarihinin çok renkli olmasını sağlamış, dolayısıyla tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması, Gaziantep’in önemini artırmış ve canlılığının sürekli olmasını sağlamıştır.
Gaziantep tarihinin devreleri Paleolitik, Kalkolitik, Neolitik dönemler, Tunç Çağı, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Selökidler, Roma ve Bizans, İslam ve Türk devirleri olarak sıralanabilir. Bu dönemlerin izlerini günümüzde açık bir şekilde görmek mümkündür.
Gaziantep yöresinde adı bilinen ilk yerleşim merkezi, Dolike ( Doliche - Dolikhe ) şehridir. Gaziantep’in 10 km. kuzeyinde, Dülük köyü yakınlarındaki bu yerleşim yerinin adı, Bizans kaynaklarında Diba ( Daluk ) olarak geçmektedir. Dülük adının da bu sözcükten kaynaklandığı belirtilmektedir.

Şehir, Cumhuriyet öncesi yıllara kadar Ayıntap ( Ayıntab ) adıyla anıla gelmiştir. Bu adın benzerine ilk kez Haçlı Seferlerine ilişkin kroniklerde rastlanmaktadır. Urfalı Mateos ve Papaz Griro’nun, 1124 – 1155 yılları arasındaki seferlerde, Arapların Ayıntab adını verdikleri şehirden Hantap ( Hamptan ) diye söz ettiği anlatılmaktadır. Arapça “ parlak pınar ” anlamına gelen Ayıntab, Ermeni kaynaklarında Anthapt olarak geçer. Gaziantepli tarihçi Bedrüddin AYNİ’nin ifadesiyle Antep’in eski adı “Kala-i Füsus”dur. Kala-i Füsus “Yüzük Kalesi” demektir. Bedrüddin AYNİ’ye izafe edilen rivayete göre buranın kötü bir hakimi varmış. Birçok uygunsuz işler yaptıktan sonra ettiklerine pişman olmuş ve tövbe etmiştir. Adı Ayni olduğundan, halk “Ayni tövbe etti” demiştir. Bundan ötürü şehrin adı “Ayni Tövbe” Aynitap olarak kalmıştır.
Bir diğer rivayette ise; AYINTAP adını, suyunun güzelliğinden ve bolluğundan dolayı aldığı söylenmektedir. Zira, “ayın”; pınar, kaynak, suyun gözü anlamına gelmektedir. Dolayısıyla “tab”; güzel pınar ve güzel kaynak manasını ifade etmektedir. Yine ayrıca “Ayıntap” adındaki, “tab” ; güç ve takat anlamına gelmektedir. Şehre suyunun bolluğundan dolayı da bu ismin verildiği söylenmektedir.
İslam egemenliği sonrasında Ayıntab adı giderek Ayıntap’a dönüşmüştür. Fransız kuvvetlerine karşı şehrin, savunmasını bu uğurda verdiği 6317 şehide rağmen yılmadan, cesaretle sürdürmesi ve eşsiz bir direniş göstermesi nedeniyle 6 Şubat 1921 tarihinde T.B.M.M. tarafından “gazilik” unvanına layık görüldüğünden “Gaziayıntab” olmuştur. 1928 yılında ise, şehrin adı GAZİANTEP olarak değiştirilmiştir.

İlin yapısı ve konumu


Şehir, yüksek bir düzlükte ve yer yer bayırlar üstünde kurulduğundan suyu ve havası da güzeldir. Bir çok hanları var ama en görkemlileri ve en ünlüleri Mustafa Paşa Hanı, Pekmez Hanı, Tuz Hanı, İki Kapılı Hanı, Börekçi Hanı, Arasdat Hanı’dır. İki tane de imareti (aşevi) var : Gelen gidene aylar yıllar bol ve minnetsiz sofralar açarlar. Tümüyle kırk tekkesi olup, hepsinin en görkemlisi en çok donanmışı, yiyeceği bol ve hoş yapılısı Mevlevi Tekkesi’dir. Türkmen Ağası Mustafa Ağa yapısı olup, IV.Murad’ın silahtarı Mustafa Paşa’ya bağışlanmıştır. Tekke 40-50 yoksul hücresiyle çevrilmiş, yüksek kubbeli baştan başa ham ve işlenmiş mermerlerle döşeli haremi, haremin ortasında büyük bir havuzun başında rengarenk üzüm salkımlarını andıran süslü avizelerle donalı çardağı olan büyük, sağlam, görkemli bir yapıdır. Bakımlı, bezeli, temiz caddeleriyle kent gerçekten şirindir. Yer yer ( suk-i sultanisi ) açık artırmayla satış yerleri Halep tarzı kagir binalardan oluşmuş çarşıları vardır. Ama bu övdüğümüz yerler tümüyle kale içindedir. Her sokak başında kapıcıların açıp kapattıkları kale kapısı kadar sağlam kapılar vardır. Geceleri tüm sokaklar kandillerle aydınlatıldığından bekçiler gruplar halinde rahatlıkla sokaklarda kol gezerek görevlerini yaparlar.

Şehrin ortasındaki kocaman bir kaya üstüne yüksek, görkemli ve dairevi bir kale oturtulmuştur. Kale çok sağlamdır. Kaleyi çevreleyen hendek 1300 adımdır. Eni 40, derinliği 20 arşın kesme kayadan oyulmuştur. Bunların üstüne her biri ayrı sanat ve mimari üslûpla belli aralıklarla sıralanmış, çok güzel kuleler oturtulmuştur. Bin bir bedeni olan kalenin temelindeki kayaların içinden yine dairevi bir biçimde kaleyi çevreleyen ve hendeğe bakan mazgal delikleri açılmıştır ki, hendek kenarına kuş bile konmaz.
Kalenin batı kapısı, yedi katlı demirden bir kapıdır. Kapı aralıklarından çeşitli savaş araç ve gereçleri, silahlar, demir açma kafesleri, saçma topları vardır. Kale silah ve askerlerle donatılmış, baca benzeri nefesliklerle havadar bir ot GAZİANTEP Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük, Türkiye'nin ise 6. büyük kenti olup, nüfusu, ekonomik yapısı, turizm potansiyeli ve Büyükşehir statüsü ile bir metropol şehirdir.

Güneydoğu Anadolu’yu batıya, Akdeniz ve Ortadoğu 'ya bağlayan kara ve demir yollarının merkez noktası olması, Gaziantep Havaalanı 'nın uluslararası niteliğe çıkarılmış olunması şehrimize mal, hizmet ve ziyaretçi akışını yoğunlaştırmaktadır. Gaziantep topraklarının 1/4'ü tarıma elverişli topraklardan oluşmuş olup bu toprakların bir bölümü Fırat Nehri'nin sularıyla sulanmaktadır. Gaziantep'in sulama yapılan bu topraklarında Antepfıstığı, zeytin, pamuk, üzüm, kırmızı biber ve keten gibi ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri ile mercimek, buğday ve arpa gibi hububat ürünleri yetiştirilmektedir.
Coğrafi yönden GAP'ın giriş kapısı, sanayisi ve ticari hacmi ile de GAP kalkınmasında temel teşkil eden Gaziantep, ekonomik yönden çevresindeki 18 ili etkisi altında tutmaktadır.
Gaziantep. Anadolu'daki insan topluluklarının kültürünü yansıtan en eski merkezlerden birisi olup tarihi M.Ö. 4000 yıllarına kadar uzanmaktadır.
Gaziantep; gezilip görülmeye değer tarihi, turistik ve doğal güzellikleri, Kurtuluş Savaşı ve Antep Savunması hatıraları, yaylaları, ovaları, ören yerleri, leziz yemekleri, eşsiz el sanatları, camileri, türbeleri, medreseleri, Antep evleri, hanları, hamamları, kastelieri, kiliseleri, adını verdiği baklavası ve fıstığı, sanayisi, insanlarının kendine has çalışkanlığı ve sıcaklığı ile geçmişin ve geleceğin bir arada yaşandığı Gaziler şehridir.

Cografi konum


Coğrafi konum olarak Gaziantep ili, Akdeniz ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin birleştiği noktada yer alır. Suriye'ye komşu bir sınır ili olan Gaziantep'in büyük bir bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin batı kesiminde, bir bölümü de Akdeniz bölgesinin doğusunda yer alır. Gaziantep; doğuda Şanlıurfa'nın Birecik ve Halfeti, Kuzeydoğu'dan Adıyaman'ın Besni, kuzeyden Kahramanmaraş'ın Pazarcık, batıdan ise Osmaniye'nin Bahçe ve güneybatısı Hatay'ın Hassa ilçeleri, güneyi ise Kilis il sınırlarıyla çevrilidir.
Gaziantep toprakları 38°- 28' ve 38°- 01l' doğu boylamlarıyla, 36°- 38' ve 37°- 32' kuzey enlemleri arasındadır. Gaziantep'in yüz ölçümü ise 6216 km2'lik alanıyla Türkiye topraklarının yaklaşık %1'ini kaplar. İI merkezinin denizden yüksekliği 850 metre olmakla birlikte, 250 ile 1250 metre rakımları arasındadır. Yüzey alanının yaklaşık % 52'sini dağlar, % 27'sini ise ovalar kaplamaktadır.

İI sınırları içersine kuzeyden giren dağlar, Araban ovasının batısından il merkezinin batısına uzanır. Güneydoğu Torosların uzantıları olan bu dağlar oldukça düzgün sıralar oluşturur. Bölgenin batısını kuşatan dağlar ise sistemli bir sıra oluşturur ve Gaziantep ilini Hatay-Kahramanmaraş çukurluğundan ayırır. Gaziantep'te sıradağ olarak Güneydoğu Torosların uzantıları olan Sof dağları vardır. Sof dağlarının güneyinde ise Gaziantep Yaylası uzanır. Dülükbaba dağları il merkezinin kuzeybatısında bulunmaktadır, Dülükbaba dağlarının en yüksek tepesi 1250 metre yüksekliktedir. Sof dağlarının Hatay yönündeki uzantıları olan Gani Baba ve Sarıka5ıa dağları ise yaklaşık 1100 metre 5ıüksekliktedir. Gani Baba ve Sarıkaya dağlarının batı tarafında İslahiye ovası, doğusunda ise İslahiye platosu bulunmaktadır. En yüksek noktası 1050 metre olan Sam dağları Sof Dağları ile Dülükbaba dağları arasında bulunmaktadır. Barak (Doğanpınar), Araban, Yavuzeli ve Oğuzeli ovaları da başlıca önemli ovalarıdır. Fırat, Nizip çayı, Afrin çayı, Merziman çayı ve Alleben deresi de başlıca akarsularıdır.

Ulaşım


Gaziantep İli, kara, hava ve demiryolu ulaşım imkanları ile önemli bir geçit noktasındadır. Kara ulaşımında güneyden ve Akdeniz'den doğuya ve kuzeye giden yolların kavşağında bulunuşu, ilin ekonomik gelişmesinde en temel unsur olarak yer almaktadır.
Gaziantep demiryolu, Adana-Malatva demir yolunun Narlı istasyonunu Halep-Bağdat demir yolu, Kargamış, Cerablus istasyonuna bağlar, Ayrıca Fevzipaşa'dan geçen Halep expresi de Gaziantep'in İslahiye ilçesi sınır kapısından Suriye topraklarına girer.
Gaziantep, Karayolu bağlantısı ile, Osmaniye üzerinden Adana'ya ve Mersin'e, Birecik köprüsü üzerinden Şanlıurfa'ya, Narlı üzerinden Kahramanmaraş'a, Fevzipaşa üzerinden Antakya'ya, Kilis üzerinden Halep'e (Suriye), Kilis'ten ayrılan bir yolla Hassa üzerinden yine Antakya'ya ve Besni üzerinden Adıyaman'a bağlanmaktadır. Bu yollarla önemli bir kavşak oluşturan Gaziantep, karavolu ulaşımı yönünden bir düğüm noktası gibidir. ...

Uluslararası Gaziantep Havaalanından ise günlük olarak tarifeli uçak seferleri yapılmaktadır. Hergün Gaziantep'ten Ankara'ya ve İstanbul'a direk olarak tarifeli seferlerle havayolu ulaşımı sağlanmaktadır. Ayrıca diğer illere de Ankara bağlantılı uçak seferleri yapılmakta olup, tarifesiz uçuşlar da alandan yararlanmaktadır. Gaziantep hava alanının yeni kimliği ne uygun olarak genişletilmesi ve standart bir yapıya kavuşturulması için çalışmalar devam etmektedir. 1995 yılında 1822 uçak seferi düzenlenmiş ve bu seferlerden 124.095 yolcu uçuş yapmıştır. GAP'ın tam olarak faaliyete geçmesiyle Gaziantep hava alanı Türkiye'nin ve özellikle bölgemizin Ortadoğu'ya açılan hava trafiğinin merkezi durumuna gelecektir.
İlde toplam 3.391 km. karayolu ağı mevcut olup, bunlardan 73 km'si otoban, 487 km'si il ve Devlet yolu, 2831 km'si köy yoludur. Asfalt köy yolu 1050 km, stabilize köy yolu 1480km. tesviye 70 km, ham 231 km'dir.
Gaziantep-Nurdağı arası ulaşıma açılan Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) otoyolunun çalışmaları devam etmektedir.
GAP’ın devreye girmesi ve otoyolun bitmesiyle, ilin bölgesel etkinliği daha da artacak ve üretilen mallar otoyolun sağladığı güven ve süratle yurdun dört bir tarafına ve uluslararası pazarlara ulaşacaktır.

Gaziantep’in İdari Bölünüşü


Güneydoğu Anadolu Bölgesinin birinci ve Türkiye'nin 6. büyük kenti olan Gaziantep'in 1990 nüfus sayımına göre nüfusu 1.010.396 olup, Türkiye'de nüfusu 1.000.000'nun üzerinde olan 15 ilden, nüfus yoğunluğu l00'ün üzerinde olan 14 ilden birisidir. Gaziantep yüzölçümü yönünden iller arasında 40. sırada, nüfus çokluğu bakımından 13. sırada, şehir merkezleri nüfus büyüklüğü yönünden ise 6. sırada yer almaktadır. Nüfus yoğunluğu, merkez ilçeler Şahinbey ve Şehitkamil'de 300'ü aşmaktadır.
Gaziantep ilinin Şahinbey ve Şehitkamil merkez olmak üzere, Araban, İslahive. Nizip, Karkamış, Oğuzeli, Yavuzeli ve Nurdağı çevre ilçeleriyle 9 ilçesi, 17 beldesi ve 616 köyü vardır.
1927 yılı nüfus sayımında 214.499 olan il nüfusu geçen 69 yıl içerisinde %534 oranında artış göstermiştir. Bu artış oranı aynı dönem için Türkiye genelinde % 317 olmuştur. Gaziantep uzun yıllar dikkate alındığında Türkiye nüfus artış hızının çok üzerinde bir nüfus artışı göstermiştir.

Evliya Çelebi'nin gözüyle


Ayıntab şehri tümüyle 32 mahalledir. Toprak ve kireç örtülü bayındır, bakımlı, yüksek saraysı evleri vardır. Tümüyle yüz kırk mihraplı; yoğun cemaate sahip, Arasat Meydanındaki Boyacıoğlu Camii ve çarşı içindeki Tahtalı Cami, sanatlı, ferah büyük kubbeli ve görkemli yapılardır. Ayıntab’ta 300’ü aşkın sarayın özel hamamı vardır. Tümüyle 3900 dükkanlı büyük bir çarşıya, açık artırmayla satış yapan pazarlara sahiptir. İki bedesteni, çarşısı ve saraçhanesi üstleri örtülü kagir, sağlam, sıradüzeni içinde süslü dükkanlardır. Tamamı tamamına 70 çeşmesi var. Fakat onlara hiç de gereksinme duyulmaz. Her eve hayat ırmağı denginde sular akmaktadır. Her ev, bağı, bahçesi, fıskiyeli havuzları, cennet ırmağı suları ile çeşit çeşit servi, çınar, söğüt, kavak ve diğer meyve ağaçları ile donatılmış irem bağını andırır. Bağları, bostanları, gül bahçeleri geniş örgüden kafese alınmış çok verimli olmakla Ayıntab ucuz ve şirin bir şehirdir. 1648’de gördüğümüz şehir bu kez nice mahalle, han, cami ve dükkan kazanarak büyük bir gelişme göstermiş, Tanrıya şükürler olsun ki bu gelişmesini sürdürmektedir.
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 20:38
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2006       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

GAZİANTEP İLÇELERİ

Ad:  gazi ilçe.JPG
Gösterim: 953
Boyut:  30.0 KB
Gaziantep’in dokuz ilçesi vardır.
  1. Şâhinbey: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 422.671 olup, 384.510’u ilçe merkezinde, 38.161’i köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir.
  2. Şehitkâmil: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 267.177 olup, 218.924’ü ilçe merkezinde 48.253’ü köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren diğer ilçedir.
  3. Araban: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 36.773 olup, 14.275’i ilçe merkezinde, 22.498’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 38 köyü vardır. Yüzölçümü 496 km2 olup, nüfus yoğunluğu 74’tür. İlçe toprakları 1000- 1500 m yükseklikte bir platonun üzerinde yer alır. Batısını Kartal (Sof) Dağları engebelendirir. İlçe topraklarını Fırat Irmağı ve Karasu Çayı sular. Orta kesimde yer alan Araban Ovası, oldukça verimlidir. Ekonomisi, tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl ve pamuktur. Zeytincilik yapılan ilçede bağlar ve fıstık ağaçları boldur. İlçe merkezi, Karasu Çayının iki yakasında kurulmuştur. İl merkezine 64 km mesâfededir. 1957’de ilçe olan Araban’ın belediyesi aynı sene kurulmuştur.
  4. İslâhiye: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 72.235 olup, 34.607’si ilçe merkezinde, 37.628’i köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dağlarla çevrili düzlüklerden meydana gelir. Batısında Amanos (Nur) Dağları, doğusunda ise Kartal (Sof) Dağı yer alır. Dağların orta kesiminde yer alan İslâhiye Ovası verimlidir. İlçe topraklarını sulayan akarsuların en önemlisi Karaçay (Karasu)dır. Bu akarsuyun üzerinde sulama gâyeli Tahtaköprü Barajı kurulmuştur. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, soğan, şekerpancarı, pamuk, üzüm, zeytin, sarmısak, baklagillerdir. Akarsu kenarlarında yaygın olarak sebze yetiştirilir. Dağlık kesimlerde hayvancılık ve ormancılık başlıca geçim kaynağıdır. Orman ürünlerini işleyen, metal eşyâ ve makina üreten atölyeler başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında boksit ve dolamit yatakları vardır. İlçe merkezi Gavur Dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Haydarpaşa-Bağdat demiryolu ile Kahramanmaraş-Antalya karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 88 km mesâfededir. Eski bir yerleşim merkezidir. İlçe belediyesi 1894’te kurulmuştur.
  5. Karkamış: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 15.380 olup, 3430’u ilçe merkezinde, 11.950’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 36 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte düzlüklerden meydana gelir. Fırat Nehri topraklarını sular. Ekonomisi tarım ve sınır ticâretine dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri antepfıstığı, zeytin, mercimek, buğday, pamuk, şekerpancarı ve sebze yetiştirilir. İlçe merkezi Fırat Nehri kıyısında kurulmuştur. Gaziantep-Akçakale-Nusaybin demiryolu ilçeden geçer. Kargamış ve Belkıs harâbeleri, târihî su yolları bu ilçededir. Eski ismi Barak’tır. Nizip ilçesine bağlı bucakken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
  6. Nizip: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 106.381 olup, 58.604’ü ilçe merkezinde, 47.777’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 81 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelir. Kuzeyinde Gaziantep Platosu, güney kesiminde ise Barak Ovası yer alır. İlçe topraklarını Nizip Çayı sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri; arpa, zeytin, buğday, üzüm, mercimek, antep fıstığı ve soğan olup, ayrıca az miktarda nohut ve pamuk yetiştirilir. Canlı hayvan ticâretine yönelik koyun ve keçi beslenir. Zeytinyağı ve sabun fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi Nizip Çayı vâdisinde kurulmuştur. İl merkezine 45 km mesâfededir. Târihi çok eski bir yerleşim merkezidir. Târihî eserler bakımından zengindir. İlçe belediyesi 1911’de kurulmuştur.
  7. Nurdağı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 31.609 olup, 7048’i ilçe merkezinde, 24.561’i köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları orta yükseklikteki düzlüklerden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri zeytin, şekerpancarı buğday, üzüm, soğan ve baklagillerdir. İslâhiye ilçesi Fevzipaşa bucağına bağlı belediyelik bir köyken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Kahramanmaraş sınırındadır.
  8. Oğuzeli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 42.661 olup, 9983’ü ilçe merkezinde, 32.678’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 27, Elbeyli bucağına bağlı 20, Doğanpınar bucağına bağlı 41 köyü vardır. Yüzölçümü 463 km2 olup, nüfus yoğunluğu 92’dir. İlçe toprakları Tilbaşar Ovasında yer alır. Topraklarını Sacır Suyu ve Balık Suyu sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarmısak olup, ayrıca az miktarda incir, nar, pamuk, mısır, zeytin ve antepfıstığı yetiştirilir. Canlı hayvan ticâretine dayalı olarak Kilis keçisi ve koyun beslenir. Yaygın bir şekilde sınır ticâreti yapılır. İlçe merkezi, Tilbaşar Ovasında Sacır Suyu kenarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 700 metredir. İlçenin etrâfı bağ ve bahçelerle kaplıdır. İl merkezine 16 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1946’da kurulmuştur.
  9. Yavuzeli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 23.955 olup, 6864’ü ilçe merkezinde 17.091’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30 köyü vardır. Yüzölçümü 463 km2 olup, nüfus yoğunluğu 51’dir. İlçe toprakları orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Başlıca akarsuyu ovayı sulayan Bozatlı Deresi olarak da bilinen Merzimen Deresidir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, nohut, mercimek, antepfıstığı ve pamuktur. Hayvancılık ikinci derecede gelir kaynağıdır. İlçe merkezi Yavuzeli Ovasında kurulmuştur. Gaziantep-Adıyaman karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 37 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1958’de kurulmuştur.
Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 01:50
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
20 Aralık 2006       Mesaj #6
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi

İslahiye


Gaziantep iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kent. İlçe topraklarının batısında Amanos, doğusunda Kurt dağları, iki dağ sırası arasında da ovalık alanlar yer alır. Haydarpaşa-Bağdat demiryolu üzerinde istasyonu vardır. Antakya'yı Kahramanmaraş'a bağlayan karayolu da buradan geçer. Halk bağcılıkla geçinir. Yüzölçümü 1.513 km2, ilçe nüfusu 80.754, merkez nüfusu 41.200 (1997).

Kargamış (Karkamış)


Hitit uygarlığının Güneydoğu Anadolu'daki merkezlerinden biri. Anadolu'yu Mezopotamya'ya bağlayan yol üzerinde önemli bir kavşaktır. Buradaki yerleşmelerin tarihi, neolitik çağa dek inmektedir. Hitit sanatını belgeleyen pek çok kabartma burada bulunmuştur. Bunlar günlük yaşamı ve mitolojik olayları işlemektedir. British Museum adına 1878-1881'de başlatılan ve 1908'de Hoyarth, 1911'de Thomson ve Sir Leonard Wooley tarafından yürütülen kazı çalışmaları, kentin son dönemlerinde üç surla çevrili olduğunu gösterdi. Dış sur 4-5 m. kalınlıkta ve taş temeller üstünde kerpiçten çift duvarlıdır. Evler de kerpiçten yapılmış olup dikdörtgen biçimlidir. Teşup ve Hilani tapınakları en büyük yapılardır.

Oğuzeli


Gaziantep iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İlçe toprakları Güneydoğu Fırat'a doğru uzanan yer yer hafif dalgalı düzlükleri kaplar. Kasaba, il merkezine 12. km uzaklıktadır. Tarım, hayvancılık, sebzecilik, bağcılık, fıstık ve zeytincilik halkın geçim kaynağıdır. Başlıca akarsuları Kızılhisar ve Akçadere'dir. Yüksekliği 700 m., yüzölçümü 474 km2, ilçe nüfusu 35.281, merkez nüfusu 12.363 (1997).

Eski adı ile Kızılhisar'dır. 1 Ocak 1946 günü ilçe olarak, adı Oğuzeli olarak değiştirilmiştir.

Doğusunda Nizip ve Karkamış, batısında Elbeyli, güneyinde Suriye, kuzeyinde ise Şahinbey ilçesi yer almaktadır. İlçe, Tilbaşar Ovası’nın üzerinde yer almaktadır. Denizden 750 m yüksekliktedir. Gaziantep merkeze 17 km uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 474 km2'dir.

2010 yılı itibariyle toplam nüfusu 29.123 kişidir.

İlçede genel olarak Karasal iklim ve Akdeniz iklimi hüküm sürer.

Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. İlçede genel olarak nar, buğday, üzüm, arpa, nohut, mercimek, soğan marul, zeytin ve sarımsak yetişir.


MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 23:30
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
6 Ocak 2007       Mesaj #7
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi

Gaziantep Arkeoloji Müzesi

Gaziantep ili ve çevresinde bulunan arkeolojik eserlerin sergilendiği müzedir. 2005 yılından beri, Zeugma antik şehrinde bulunan villalardan çıkartılan mozaikler, bu müzede sergilenmektedir.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi, 1994 yılında Cumhuriyet döneminin ilk arkeologlarından Sabahat Göğüş tarafından kurulmuştur. Başlangıçta Nuri Mehmet Paşa Camii’inde hizmet veren müze, 1969 yılında küçük bir kent müzesi niteliğindeki binasına taşınmıştır; 2005 yılında ise ek binası hizmete girmiştir. Ek binasında büyük kısmı Zeugma antik kentinden çıkarılan mozaik panolar, heykeller, steller sergilenmektedir. Müzenin içindeki etnografya bölümü, Hasan Süzer Etnografya Müzesi’ne taşınmıştır.

Gaziantep arkeoloji müzesi 3500m2'lik teşhir alanına sahiptir. Yeni yapılan binada 16 adet teşhir salonu, teşhiri yeniden düzenlenen eski binada ise 5 adet teşhir salonu bulunmaktadır. Yeni binadaki teşhir salonlarında Zeugma kurtarma kazılarında bulunan 550m.2 mozaik, 120m.2 fresk ve heykeller teşhir edilirken, eski binada ise Gaziantep çevresinin kronolojisiyle ilgili 1752 adet eser teşhir edilmektedir.

Zeugma Mozaik Müzesi iki katlı olup, 16 adet teşhir salonu bulunmaktadır. Alt katta, Zeugma 2000 yılı kurtarma kazılarında meydana çıkarılan Poseidon ve Euphrates villalarının sütunlu avlusu, yemek odası, iç avlusu, mozaikleriyle, freskleriyle ve orijinal mimarisiyle birlikte sergilenmektedir. Bu salonda savaş tanrısı Mars'ın heykeli de yer almaktadır. Duvarlara da Zeugma kurtarma kazılarında bulunan mozaikler monte edilmiştir. Her mozaiğin yanında, resimli bilgi panoları yer almaktadır. İkinci katta, mozaikler ve mezar heykelleri teşhir edilmektedir. Bu katın balkonundan, yeniden kurulan Poseidon villasının avlusundaki Poseidon mozaiği ve oturma odasındaki Perseus mozaiği üstten seyredilmektedir. Ayrıca, bu salondaki oturma sıralarından, Zeugma ve Gaziantep çevresiyle ilgili kısa tanıtım CD leri projeksiyonla izlenebilmektedir.

Pembe giysili Theonoe'nin resmi ziyaretçilere hoş geldiniz dercesine Müze girişinin karşısındaki mozaikte durur. Bu mozaikte, Kointus Kalpornius. adlı mozaik sanatçısının adı da yer alır. Önünde, aşk ve ruhun yan yana resmedildiği mozaik serilidir. Eros aşkı, Psykhe ise ruhu simgelemektedir. Sağda bu mozaiklerin bulunduğu, villalarının maketi yer alır. Bu maketten, Zeugma evinin avlusu, sığ havuzları, çeşmeleri ve mozaikleri görülebilmektedir.
Ad:  Gaziantep Arkeoloji Müzesi.jpg
Gösterim: 701
Boyut:  58.8 KB
Ön salondan sağa doğru gezi yolu izlenildiğinde, solda duvara monte edilen Dionysos'un Düğünü' nün resmedildiği mozaik görülür. 1998 yılında Zeugma'da, teşhir edildiği salondan çalınan bu mozaikte, on iki adet figürden, günümüze sadece üç figür kalmıştır. Bu salondan ulaşılan Okeanos salonunda, nehir tanrılarının anne ve babası Okeanos ve Tethis'in resimlerinin olduğu mozaik ve geometrik desenli mozaikler yer alır.

Bu salondan, müzenin en büyük mekanı olan, Mars salonuna ulaşılır. Güneyinde, Poseidon evinin peristyli, sütunları, sığ havuzu ve mozaiğiyle birlikte yeniden kurulmuştur. Sığ havuzda, denizlerin tanrısı Poseidon, deniz canlılarının arasında resmedilmiştir. Salonun merkezinde savaş tanrısı Mars'ın bronz heykeli, bir elinde mızrak, diğer elinde çiçek tutarak, kızgın bakışlarla ayakta durur. Göz bebeği gümüş ve altından yapılmıştır. Yüzünde öfke ve kızgınlık hakimdir. Savaş ve bereketi simgelemesiyle Dünya'da bilinen tek Mars heykelidir.

Bu salonun tam karşısında Kadınlar Odası bulunmaktadır. Odanın tabanında, Samsatlı Zosimos imzalı, Aphrodite'nin Taçlandırılması mozaiği serilidir. Bu odanın tam karşısında, Zeugma yontusunun kadın ve erkek büstleri ve heykelleri sergilenmektedir.

Buradan, sola dönüp, peristylin yüksek sütunlarının yanından geçerek, Euphrates salonuna ulaşılır. Solda genç nehir tanrıları arasında Fırat'ın nehir tanrısı Euphrates'in resmedildiği mozaik yer alır. Yanında, Zosimos ustanın bilinen ikinci eseri olan, Kahvaltıdaki Kadınlar adlı tiyatro oyununun bir sahnesinin resmedildiği mozaik mevcuttur.

İkinci katta, balkondan, Poseidon ve Perseus-Andromeda mozaiklerinin muhteşem görünümü seyredilerek, mozaiklerin büyüsüne dalınır.

Kronolojik Müzede 5 adet teşhir salonu vardır. Bu müzede eserler, insana duyarlı aydınlatmalı vitrinlerde teşhir edilmektedir. Galerinin bitiminde sağa dönülerek, b akır, demir v.b. minarellerden ve deniz canlıları ile yaprak fosillerinden oluşan tabiat tarihinin iki vitrini seyredilir. Daha sonra ise, Mamut iskeleti ve devamında ise, İnsanoğlunun ilk izlerini yansıtan 600.000 yıl öncesine ait, özellikle Dülük'de bulunan paleolitik taş aletlerinin ve bunların kullanımına yönelik didaktik materyallerin yer aldığı vitrinlerle teşhir devam etmektedir. Bu salondan Tunç çağı salonuna geçilir. Buradan, Hitit ve AsurTaş eserlerinin bulunduğu ince uzun salona, buradan takıların olduğu ve Zeugma'nın sembolü olan ve ziyaretcileri baygın bakışlarıyla süzen Çingene kızının da bulunduğu, salona geçilir. Bu salondan, Akamenid-Pers, Hellenistik ve Kommagene ile özellikle Roma dönemine ait heykelcikler, cam eserler, kırmızı astarlı kaplar ve tıp aletlerin sergilendiği salona girilir. Bu salonda, Zeugma kazılarında bulunan kaplar, heykelcikler, sikkeler, mühür baskıları ve bereket tanrıçası Demeter'in heykeli de sergilenmektedir.

Müze girişinin solunda kayaya oyulan, aile mezar odası, lahitiyle ve mezar önüne konulan, mezar sahiplerine ait heykellerle teşhir edilmektedir.

Theonoe'nin sevgiyi ve yaşamı simgeleyen pembe giysisiyle başlayan müze teşhiri, kaçınılmaz sonun sergilendiği aile mezarıyla son bulmaktadır.

Kaynak: gaziantepmuzesi.org.tr
Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 02:03
careless_WhispeR - avatarı
careless_WhispeR
VIP i Jυѕт ∂ιє∂ ιη уσυя αямѕ
6 Ocak 2007       Mesaj #8
careless_WhispeR - avatarı
VIP i Jυѕт ∂ιє∂ ιη уσυя αямѕ

Gaziantep Hasan Süzer Etnografya Müzesi

Ad:  Gaziantep Hasan Süzer Etnografya Müzesi.jpg
Gösterim: 1049
Boyut:  95.9 KB

Hasan Süzer Etnografya Müzesi, Gaziantep ilinin Bey Mahallesi'nde bulunan bir müzedir. Müze binası, tarihi bir Antep evidir. Bu müze eskiden Gaziantep yaşayan insanların kullandıkları eşyaları ve yaşayış şekillerini çok iyi bir şekilde anlatmaktadır.
Dar sokaklar, kesme taş duvarlar ve kiremitli kırma çatılı evleriyle Antep'in eski kent dokusunun en iyi görülebildiği, Bey Mahallesi Hanifioğlu Sokak'ta yer alan Antep evi, geçen asrın başlarında inşa edilmiştir. Daha sonra birkaç defa el değiştiren bina, 1985 yılında çok harap bir vaziyette iken işadamı merhum Hasan SÜZER tarafından satın alınmış, restorasyonu tamamlandıktan sonra "Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesi" olarak kullanılmak şartıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağışlanmış ve Gaziantep Müzesi'nde bulunan Etnoğrafya bölümü bu binaya taşınarak Konak-Müze tarzında tanzim edilmiştir.

Teşhirinde ziyaretçilere eski zamanlardaki Antep halkının ev yaşantısı ve etnoğrafik yapısı mankenlerle çarpıcı olarak sergilenmektedir. Üstü kiremitli kırma çatıyla örtülü olan bina ana kaya içine oyulmuş mahzen üzerine 3 kattan oluşmakta, ikisi ana yola, diğeri ara sokağa açılan üç giriş kapısı bulunmaktadır. Ön cephedeki işlemeli büyük kapıdan "hayat" adı verilen orta bahçeye, küçük kapıdan ise "selamlık" denilen bölüme geçilmektedir. Hayatın güneydoğu köşesinde; üst katında oturma odası, alt katında ocaklık ve tuvaletin yer aldığı iki katlı müstakil bir bina daha yer almaktadır. Bu bölüm evin hizmetkarları tarafından kullanılmıştır. Hayat, ince bir taş işçiliğinin eseri olan renkli taşlarla kaplanmıştır.

Yumuşak kalker ana kayanın oyulmasıyla zemin katın altına yapılan Bodrumlar ; birinden diğerine geçilen iki ayrı mekandan ibaret olup, ikisi arasında yaklaşık 2 metre kot farkı mevcuttur. Bir zamanlar ev sahibinin develerinin barındığı mağara görünümündeki bodrum katta, pekmez ve zeytinyağı depolamaya yarayan küpler, erzak depolamaya yarayan bölümler ve su kuyusu bulunmaktadır.

Zemin katta; sabahın ilk ışıklarının aydınlattığı İş Odasında ipek üzerine çeşitli çiçek desenleriyle gergef işleme, ahşap tezgahında çıkrık çevirme ve gergahta ipeği germe çalışmaları mankenlerle canlandırılmıştır. Günümüzde artık kullanımı sona ermekte olan Antep'in bazı el sanatları bu oda da sergilenmektedir.

Kış güneşinden en fazla faydalanan evin güneye dönük odası, işlevine uygun şekilde, tandır odası olarak düzenlenmiştir. Bu oda da anne, baba ve iki çocuğuyla tandır etrafında sohbet etmesi mankenlerle canlandırılmıştır. Antep evlerinde eskiden, tandır olarak adlandırılan, odanın merkezinde, içinde közler olan gömme bir taş ocak üzerine konan bir kürsü ve onun üzerine örtülen geniş bir yorgandan oluşan ısınma sistemi mevcuttu. Aile fertleri közün sıcağıyla ısınan yorganı üzerlerine örterek ısınırdı. Anlatılan masallarla, hikayelerle ve yenilen kuruyemişlerle tandır keyfi bir başka olurdu.
İş odasının bitişiğindeki ocaklık, sabah güneşinin ilk doğduğu mekanlardan biriydi. Eski antep yaşantısında güneşin ilk ışıklarına karışan güvercin sesleriyle uyanılır ve kahvaltı hazırlığı başlardı. Ocaklık kahvaltı ekmeğinin hazırlandığı yerdi. Bu odada, hamurun yoğrulması, ekmeğin açılması ve ateş üstündeki saça konulması mankenlerle anlatılmıştır. Ekmeğin kahvaltı sofrasına ulaşan safhalarını gösteren bu mankenlerin yanı başında, yayık yayan evin genç kızı görünümünde bir de manken mevcuttur.

Avlunun doğusunda, bir kaç basamakla çıkılan elti odası yer alır. Bu oda, kardeş hanımlarının boş zamanlarını geçirdikleri bir mekandır. Evin yemek ve temizliği sonrasında eltiler bu odada nakış işler, sohbet eder ve içtikleri kahve sonrası fala bakarak hoş zamanlar geçirirlerdi. Ahşap kaplamalı, gömme dolaplı bu odada sedef işçiliğinin güzel bir örneği olan konsol teşhir edilmektedir.

Birinci kata ev içinden ulaşılan merdivenin sağında hamam yer alır. Türk hamamı özelliklerini taşımakta olup, döşeme altından geçen buhar vasıtasıyla ısıtılması sağlanmıştır. Hamamda, kırmızı peştamallı elinde kesesiyle küçük kızını yıkayan anne mankenle canlandırılmıştır. Burada, banyoda kullanılan kurna, hamam tasları, kemik tarak ve sabunluk da teşhir edilmektedir.
Avlunun doğusunda, bir kaç basamakla çıkılan elti odası yer alır. Bu oda, kardeş hanımlarının boş zamanlarını geçirdikleri bir mekandır. Evin yemek ve temizliği sonrasında eltiler bu odada nakış işler, sohbet eder ve içtikleri kahve sonrası fala bakarak hoş zamanlar geçirirlerdi. Ahşap kaplamalı, gömme dolaplı bu odada sedef işçiliğinin güzel bir örneği olan konsol teşhir edilmektedir.

Birinci kata hem ocaklığın yanında hem de avludan merdivenlerle ulaşılırdı. Gelin ve kayın valide odalarının arasında sofa mevcuttur. Sofa da taş işçiliği ve boyalı tezyinatı çeken bir çeşme yer alır. Eskiden oda içinde kalmaktan sıkılan ev halkı bu sofaya çıkar temiz hava ve kırılan güneş ışıklarıyla rahatlar ve hayatın (avlu) hoş manzarasıyla rahatlardı.

Sofadan, gelin odasına ulaşılır. Bu odada Antep'in geleneği olan çeyizler teşhir edilir. Nakış işi ağırlıklı çeyizlerde genel olarak Antep işi nakışlar kullanılmıştır. Ayrıca kız evinden çeyiz olarak getirilen yorgan, döşek ve yastıkları bu odada bulunur. Çeyiz hazırlamanın Antep geleneğinde önemli yeri vardır. Kız çocuğu daha bebekken anne ve anneannesi tarafından çeyizi de hazırlanamaya başlanır.

Gelin odasının karşında kayınvalide odası bulunur. Antep evlerinde kayınvalide odası evin en büyük odası olup misafirler bu odada ağırlanırdı. Evin büyükleri bu odada otururken gelin ve kızlar hem evin büyüklerine hem de gelen misafirlere bu odada hizmet ederlerdi. Oda çepeçevre gömme dolap ve camekanlarla kaplanmıştır. Camekanlar da kahve takımı ve cam eşyalar bulunurdu.

Sofadan iç merdivenle 2. kata ulaşılır. Solda mutfak yer alır. Raflarında bakırdan yapılmış tabaklar, kazanlar, tavalar ve taslar (kase) dizilidir. Yemek kültürünün Antep'te oldukça eski bir tarihi vardır. Yolların kesiştiği noktada yer alan Antep'te kültürlerin harmanlaşmasıyla oluşan geniş bir yemek çeşidi ve damak zevki de meydana gelmiştir. Bu sebeple oldukça lezzetli Antep yemekleri mevcuttur.

Mutfağın bitişiğinde, Etnografya müzesine adını veren Hasan SÜZER ailesinin odası yer alır. Burada kendisini, anne ve babasını canlandıran mankenler bulunur. Bu odadan terasa geçişi sağlayan güvercinlik olarak adlandırılan camekanlı bölüm bulunmaktadır. Antepevlerinin çoğunda güvercinlikler yer alır. Ev mimarisinde güvercinlere bu denli özenle yer verilmesi Anteplilerin hayvan sevgisini göstermektedir.

Mutfağın önünden geçilerek balkona ulaşılır. Balkona açılan ilk odada kurtuluş savaşında, Antep'e Gazi'lik ünvanını verilmesine vesile olan gazi ve şehitlerin resimleri bulunur. İkinci odada ise bu gazi ve şehitlerin Antep muhasarasında kullandığı malzemeler bulunmaktadır.

Camekanlı odadan, güvercinliğin altından geçilerek terasa ulaşılır. Burada kırmızı çatılı, kesme taş duvarlı evlerin arasından fışkıran yeşillikleri seyrederek günün yorgunluğu atılırdı. Yazın sıcak akşamlarında terasın serinliğinde, yıldızların altında ve komşu evlerden yankılanan Antep türkülerini dinleyerek ailece vakit geçirilirdi.

Kaynak: gaziantepmuzesi.gov.tr
Son düzenleyen Safi; 8 Şubat 2017 02:08
http://www.msxlabs.org/forum/signaturepics/sigpic184255_2.gif
M.u.R.a.T - avatarı
M.u.R.a.T
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #9
M.u.R.a.T - avatarı
Ziyaretçi
GAZİANTEP
Antep'e Genel Bakış
Dünyanın En yaşlı Kenti İsmine layık bu Gazi şehir aynı zamanda dünyanın ilk kurulan en eski kentidir. Gaziantep’in 5600 yıl önce kurulduğu bilim adamlarınca araştırılıp, tespit edilmiştir.

Şehrin Stratejik Durumu
Antik ulaşım yollarının, stratejik bazı konumların birleştiği, savunmaya ve saldırıya elverişli, antik ticaret yollarının kesiştiği bir kavşakta bulunması ona tarihin bütün safhalarında bir çok medeniyetin göz dikmesine sebep olmuştur.( Bu yollar Kahramanmaraş’tan Sakçagözü’ne giden,Urfa, Kalkamış, Dülük, İslahiye, Kilis ve Halep bağlantılı ticaret yollarıdır.)

Kentin jeolojik Durumu

Kommagene sınırları içerisinde kalan Toros Dağları’nda antik dönemde kullanıldığı bilinen bazı maden yatakları vardır. Bu maden yataklarının varlığı bu günkü jeolojik araştırmalarla doğrulanmakta dır. Bu yörede demir madenlerinin işletildiği ve dönem tekniği ile çelik elde edildiğini kitabelerden öğrenmekteyiz.

Kutsal Bir Şehir Oluşu
Hitit döneminden itibaren Gaziantep önemli bir dini merkez olmuştur. Hitit baş tanrısı Teşup’un kutsal şehri olarak bilinen Dolichenos (Gaziantep) aynı özelliğini Grek, Roma döneminde de korumuştur.

TARİHİ
Gaziantep 'in Mezopotomya ve akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdenizden doğuya,kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir. Yapılan araştırmalara göre Gaziantep dünyanın en eski yerleşim yeridir. Bu araştırmaların kaynağı Gaziantep'in merkezine 12 km. uzaklıkta bulunan Dülük köyüdür. Bu yerleşim biriminin 6000 yıllık geçmişinin olduğu anlaşılmıştır.

Gaziantep'in tarihi devirleri Kalkolitik,Paleolitik,Neolitik dönemler, Tunç çağı,Hitit Med,Asur, Pers,İskender,Selefkoslar,Roma ve Bizans,İslam-Arap ve İslam-Türk olarak sıralanabilir. İslamiyet'in buralardan Anadolu'ya yayılmış olması ve Hz. Muhammed'in Peygamberlik mührünü görüp öpen ve O'nun ilk vahiy katiplerinden olan Hz. Ökkeşiye'nin türbesinin Gaziantep'te bulunması ayrı bir öneme sahiptir. İslam orduları Hz. Ömer zamanında Gaziantep ve Hatayı Bizanslılardan aldıktan sonra yöre halkı İslam dinini kabul etmiştir.(639). Daha sonra çeşitli devletlerin denetimine geçen kent 1516 Mercidabık savaşı ile Osmanlının eline geçmiştir. 1.Dünya Savaşı sonunda,Gaziantep önce İngilizler sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir.Daha sonra ise dünyayı hayran bırakan eşsiz müdafaası ile düşman işgalinden kurtularak tarihte kendine beyaz bir sayfa açmıştır.

TURİZMİ
Antep Kalesi Sakçagözü Yeseme
Gaziantep kalesi Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzellerinden biridir. Gerek ihtişamı ve heybetiyle, gerekse de bir sır gibi gizlediği tarihiyle şehir merkezinde bulunmaktadır. Kalenin ne zaman ve kimler tarafında inşa edildiği bilinmemekle beraber, Roma döneminde bir gözetleme kulesi olarak yapıldığı ve zaman içerisinde genişletildiği anlaşılmaktadır. Bugünkü biçimini ise Bizans İmparatoru Justimyanus (MS. VI.YY.) döneminde almıştır. Gaziantep-Adana karayolunun 50. km. sinde bulunan alan Hitit döneminin önemli merkezlerinden biridir. İlk kazılar 1907 yılında başlamış ve Hitit'lere ait eserler,süslü kabartmalar ve heykelcikler bulunmuştur. İslahiye ilçesine 24 km. uzaklıktadır ve dünyanın ilk Açıkhava Heykel atölyesi olarak bilinir. İlk defa 1890 yılında ortaya çıkarılan yesemekte şu an yaklaşık 300 tane yontu ve heykel taslağı bulunmaktadır.

Rumkale (HORMGLA) Zincirli Höyük Tilmen Höyük
Rumkale (Hormgla), Yavuzeli ilçesine bağlı Kasaba köyünde, Fırat nehri ve Merzina çayının birleştiği Fırat’ın batı sahilinde yüksek ve sarp kayalarla örtülü müstahkem bir tepe üzerindedir. Rumkale’nin kesin tarihi bilinmemekle beraber çok eski tarihlerden beri Fırat boyuna hakim olmasıyla stratejik bir kale özelliğine sahiptir. İslahiye'ye bağlı Zincirli köyündedir.Yapılan çalışmalarla burada Tunç çağında Roma dönemine kadar bir yerleşim yeri bulunduğu İslahiye civarında sayıları 50 yi bulan iskan yerlerinden biridir. İlk olarak 1958 yılında tespit edilmiştir.Höyüğün boyu yaklaşık 24 metredir. Yapılan çalışmalarla M.Ö. 3000 yılının son dönemlerinde burada büyük bir şehrin olduğu ortaya çıkmıştır. anlaşılmıştır.Dünyada benzeri olmayan daire biçimli,çift duvarlı Güçlü bir surla çevrilidir.

GAZİANTEP YEMEKLERİ

Gaziantep Mutfağı, seneler boyunca geleneklerinin ve yöresel damak lezzetinin zenginliği ile ülkemiz ve dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Gaziantep mutfağında ilk bakışta dikkati çeken en önemli husus, kullanılan malzemede gösterilen titizliktir. Yemeği oluşturan tüm malzeme büyük titizlik içerisinde seçilmekte, değişik tat ve lezzet veren baharatlar, salçalar ve karışımlar yemeklerde bol miktarda kullanılmaktadır. Gaziantep yemeklerinde, yemeğin güzelliğinde, lezzetinde malzemenin niteliği kadar yemeği pişirenin ustalığının ve el becerisinin de payı büyüktür.

Gaziantep Yemeklerinin Başlıcaları Şunlardır ;
a) Köfteler: İçli köfte , Çig köfte, Ekşili köfte, Ufak köfte, malhıtalı (mercimek) köfte, yoğurtlu ufak köfte.b)
b) Kebaplar : Kuşbaşı (tike) kebap, kıyma kebabı, patlıcan kebabı, soğan kebabı, simit kebabı, ciğer (cağırtlak) kebabı vb.
c) Diğer Yemekler : Yuvarlama, lahmacun, karışık dolma, maş çorbası, beyran, şiveydiz, yaprak sarması, çağla aşı, kabaklama, börek aşı, doğrama, kaburga dolması, borani, alinazik, yoğurtlu patates, meyhane pilavı, pişi böreği v.s.
d) Tatlılar : Baklava, bülbül yuvası, künefe, burmalı kadayif, Antep fıstığı ezmesi, sarma, katmer

GAZİANTEP MÜZELERİ
Gaziantep Arkeoloji Müzesi Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesi Yesemek Açık Hava Müzesi
1944 yılında Nuri Mehmet Paşa camiinde faaliyete geçen müzede, Neolotik dönemden kramik parçalar, Kalkolitik ve bronz çağa ilişkin çeşitli eşyalar figürler, mühürler, Urartu, Hitit, pers, Helenistik Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli eserler sergilenmektedir.

Asrın başında inşa edilen müze binası ana kaya içine oyulmuş üç kattan oluşmuştur. İkisi anayola diğeri ara sokağa açılan üç girişi vardır. Bina içerisinde ayrı bir bölümde Antep savunmasında kullanılan silahlar, savaş araçları, belgeler, kahraman ve şehitlerin fotoğrafları sergilenmektedir.

Gaziantep Müze müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet gösteren Yesemek Açık Hava Müzesi, İslahiye ilçesinin güneydoğusunda yer alır. Bu yamaç Kartepe sırtı adıyla da tanınmakta olup; Kurt Dağının güney uzantısını teşkil etmektedir. Yapılan araştırmalar bölgede Hititler zamanında işletmeye açıldığı ve yörenin yerli halkı Hurların çalıştırıldığını göstermektedir .
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 22:35
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
5 Temmuz 2007       Mesaj #10
NiliM - avatarı
Ziyaretçi

GAZİANTEP ADININ KÖKENİ

İlk Arap Coğraafyacılarının eserlerinde Dülük adı sık geçerse de Antep (Ayıntap) adının Araplarca buraya verildiği söylenebilir. XIII.yy Müelliflerinden Yakut-el Hamevi''nin ifadesine göre “Aynütap” sağlam kale olup Dülük adıyla anılmaktaydı. Bu ad muhtemelen Haçlı seferleri öncesinde yaygınlık kazanmıştır. Haçlı seferleriyle ilgili Vekayi namelerde Hamtap, Ermeni kaynaklarında Anthoph, diğer bazı kaynaklarda ise Hantap, Entap, Hatap gibi adlandırmalara rastlanır.

GAZİANTEP TARİHİ


I. Dünya Savaşından sonra ilk olarak 17 Aralık 1918 de İngilizler şehre girdiler. Yaklaşık Bir yıl süren işgalin ardından Fransızlar ile yaptıkları anlaşma gereği burayı Fransızlara terk ettiler.(5 Kasım 1919)Gerek Fransızların gerekse onlarla hareket eden Ermenilerin baskı ve zulümleri halkın direnişine yol açtı. Antep-Kilis hattında Şahinbey liderliğinde işgale karşı büyük bir savunma başladı. Şahin Bey in şehit edilmesinden sonra bu defa Antep çatışmalara sahne oldu. Antep halkı 1 Nisan 1920 den 7 Şubat 1921 e kadar Fransız kuvvetlerine karşı büyük bir direniş gösterdi. Daha sonra direniş kırıldı,ve Türk Askerleri geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Fransızlar 9 Şubat 1921 de şehre hakim oldular. Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi gücüyle işgale 10 ay dayanan ve düşmana geçit vermeyen Antep''e 6 Şubat 1921 de Gazilik unvanı verdi. Böylece şehir Gaziantep adıyla anılmaya başladı. Fransızlar Ankara Antlaşmasının ardından 25 Aralık 1921 de şehri boşalttılar ve Gaziantep iki yıl süren işgalden kurtulmuş oldu.

GENEL BİLGİLER


Paleolotik çağdan bu yana çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Gaziantep, Anadolu’nun ve Dünyanın en eski yerleşim yeridir.

6000 yıllık tarihi geçmişi ile ilimiz, Tarihi ve kültürel zenginlikleri Antik Kentleri,Mozaikleri,camileri, Kiliseleri, Hanları,Hamamları, Bedestenleri ve pek çok yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile bir metropol kenttir. Gaziantepliler bitmez tükenmez enerjisi, azmi ve girişimciliği ile kendi sanayisini kendisi kurmuş örnek bir sanayi ve ticaret kenti meydana getirmişlerdir.Gaziantep Güneydoğu nun en büyük Türkiye'nin ise 6. Büyük kentidir.Güneydoğu Anadoluyu batıya bağlayan kara ve demiryollarının merkezi olması,Uluslarası havaalanı ile tam bir metropol kenttir.Gaziantep'in şu an 9 ilçesi 17 beldesi ve 616 köyü vardır.İlin nüfusu 1.450.000 civarındadır.Gaziantep'in rakımı ise 850 metredir.
Gaziantep'in adı: Eskiden Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep adını tarihin derinliklerinden,sıfatını Milli Mücadeledeki kahramanlıklarla dolu müdafasından almıştır. Ayıntap olan ismi daha sonra Antep olarak geçmeye başladı.1921 yılında ise Gazi ünvanını alarak GAZİANTEP oldu.

Gaziantep 38° 28” ve 38º 0” doğu boylamı ile 36º 38” ve 37º 32” kuzey enlemi arasında bulunmaktadır. İlin yüzölçümü 6222 km² olup, ülke yüzölçümüne oranı yaklaşık %1'dir.

İlimizin güneyinde Suriye Devleti ile Kilis ili, doğusunda Şanlıurfa iline bağlı Birecik ve Halfeti ilçeleri, kuzeydoğusunda Adıyaman iline bağlı Besni ilçesi, kuzeyde Kahramanmaraş ile Pazarcık ilçesi, batıda Osmaniye ili, güneybatıda Hatay ilinin Hassa ilçesi yer almaktadır.

İlimizin doğuda kalan büyük parçası Güneydoğu Anadolu Bölgesi içerisinde, İslahiye ve Nurdağı ilçeleri ile Şahinbey ilçesinin bir bölümü Akdeniz Bölgesi'nde yer almaktadır.

COĞRAFİ KONUM


Yüzölçümü 6.819 km² olan ilimiz; Güneybatıda Hatay, batıda Adana, kuzeyde Kahramanmaraş ve Adıyaman, doğuda Şanlıurfa illeri, güneyde de Suriye ile çevrilidir. İl topraklarını Akdeniz’den ayıran Amanos Dağları, batıda Adana’yla, Fırat Irmağı da doğuda ilin Şanlıurfa’yla arasında ki doğal sınırı çizer. İslahiye ilçesinin doğusunda yükselen Sof Dağı 1.496 mt'lik doruğuyla ilin en yüksek noktasıdır. Yavuzeli’nin batısındaki Karadağ 1.081 mt. ile diğer önemli yüksekliktir. İl alanının yaklaşık dörtte birini oluşturan ovalarda başlıcaları; İslahiye, Barak, Tilbaşar (Oğuzeli), Araban ve Yavuzeli’dir.
İldeki en önemli akarsu Fırat Irmağıdır. Karasu, Araban ovasından geçip batıdan Fırat’a katılır. Sof Dağından kaynaklanan Bozatlı (Merzimen) Deresiyse Yavuzeli’nin güneyinden geçip Fırat’a karışır. İl ve Türkiye sınırlarından çıkmadan Fırat’a karışan son önemli akarsu Nizip Çayıdır. Sof Dağından doğan Alleben Deresi ve İslahiye’nin kuzeyindeki Karagöl’den çıkan Karaçay ve Gaziantep platosunun güneybatısından kaynaklanan Balık Suyu diğer önemli akarsulardır. İslahiye'deki Taşkın önleme ve sulama amaçlı Tahtaköprü Barajı, verimli alüvyal topraklarla kaplı İslahiye Ovasının ortasından Karaçay geçer. Tilbaşar Ovasını Alleben - Sacır Suyu, Barak Ovasını Nizip Çayı, Yavuzeli Ovasını Bozatlı Deresi ve Araban Ovasını da Karaçay sulamaktadır.

Paleolotik çağdan bu yana çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Gaziantep, Anadolu’nun ve Dünyanın en eski yerleşim yeridir.

6000 yıllık tarihi geçmişi ile ilimiz, Tarihi ve kültürel zenginlikleri Antik Kentleri,Mozaikleri,camileri, Kiliseleri, Hanları,Hamamları, Bedestenleri ve pek çok yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile bir metropol kenttir. Gaziantepliler bitmez tükenmez enerjisi, azmi ve girişimciliği ile kendi sanayisini kendisi kurmuş örnek bir sanayi ve ticaret kenti meydana getirmişlerdir.Gaziantep Güneydoğu nun en büyük Türkiye'nin ise 6. Büyük kentidir.Güneydoğu Anadoluyu batıya bağlayan kara ve demiryollarının merkezi olması,Uluslarası havaalanı ile tam bir metropol kenttir.Gaziantep'in şu an 9 ilçesi 17 beldesi ve 616 köyü vardır.İlin nüfusu 1.450.000 civarındadır.Gaziantep'in rakımı ise 850 metredir.
Gaziantep'in adı: Eskiden Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep adını tarihin derinliklerinden,sıfatını Milli Mücadeledeki kahramanlıklarla dolu müdafasından almıştır. Ayıntap olan ismi daha sonra Antep olarak geçmeye başladı.1921 yılında ise Gazi ünvanını alarak GAZİANTEP oldu.

Gaziantep 38° 28” ve 38º 0” doğu boylamı ile 36º 38” ve 37º 32” kuzey enlemi arasında bulunmaktadır. İlin yüzölçümü 6222 km² olup, ülke yüzölçümüne oranı yaklaşık %1'dir.

İlimizin güneyinde Suriye Devleti ile Kilis ili, doğusunda Şanlıurfa iline bağlı Birecik ve Halfeti ilçeleri, kuzeydoğusunda Adıyaman iline bağlı Besni ilçesi, kuzeyde Kahramanmaraş ile Pazarcık ilçesi, batıda Osmaniye ili, güneybatıda Hatay ilinin Hassa ilçesi yer almaktadır.

İlimizin doğuda kalan büyük parçası Güneydoğu Anadolu Bölgesi içerisinde, İslahiye ve Nurdağı ilçeleri ile Şahinbey ilçesinin bir bölümü Akdeniz Bölgesi'nde yer almaktadır.

İKLİM


İlimizde Akdeniz ile kara iklimleri arasında geçit teşkil eden bir iklim tipi hakimdir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve yağışlı geçer.

İlin batı kesiminde Akdeniz iklimi görülür. Şehrimizde yıllık ortalama sıcaklık 14.5 ºC’dir. En soğuk ay (Ocak) ortalaması kentimizde 2.3 ºC, en sıcak ay (Temmuz) ortalaması kentimizde 27.1 ºC’dir. Bugüne kadar tespit edilen en yüksek sıcaklık 44 ºC (13.07.2000), en düşük sıcaklık -17.5 ºC’dir.
İlimizde yıllık yağış miktarı 578.8 mm’dir. Yağışlı gün sayısı ise 86'dır.

AYLIK YAĞIŞ (2002 YILI)


OCAK : 94,6
ŞUBAT: 54,8
MART: 93,9
NİSAN: 74,6
MAYIS: 48,9
HAZİRAN: 0,0
TEMMUZ: 0,0
AĞUSTOS: 0,0
EYLÜL: 10.0
EKİM: 22,5
KASIM: 44,2
ARALIK: 52,4
Yağışlar; Akdeniz bölgesinde olduğu gibi, daha çok kış mevsiminde görülür. Yıllık ortalama yağış miktarları, merkezde 574 kg/m2, İslahiye’de 850,7 kg/m2, Oğuzeli’nde 465,1 kg/m2, Nizip’te 464 kg/m2’dir. Yıllık ortalama kar yağışlı gün sayısı Merkez’de 6.2, İslahiye ve Oğuzeli’nde 2.8, Nizip’te 2.2’dir. karla örtülü ortalama gün sayısı Merkezde 11.9, Oğuzeli’nde 5.5, İslahiye’de 4.4, Nizip’te 2.4’tür. donlu geçen ortalama gün sayısı Merkez’de 55.7, İslahiye’de 17.6 gündür. 2001 yılı Aralık ayında 1945 yılından sonra en fazla yağış 259 kg/m2 olarak gerçekleşmiştir.

İlde batıdan doğuya, kuzeyden güneye doğru gidildikçe yıllık yağış miktarı azalır. İlin batı, kuzeybatı ve kuzeydeki yüksek ve dağlık kısımlar ise en fazla yağışın düştüğü yerlerdir. Yağış miktarı doğuda Fırat Nehrine, güneyde Suriye sınırına doğru azalır.

İlde her yıl düşen yağış çok istikrarsızdır. Bir yıl artan yağışın diğer yıl yarıdan aşağıya düştüğü çok olmuştur. Üst üste kurak geçen yıllara da rastlanır.

Yapılan rasatlara göre yılın hakim rüzgarı güney batı ( lodos ) rüzgarlarıdır. İlkbahar, yaz ve sonbahar aylarında genellikle batıdan doğuya doğru rüzgarlar güneybatı ( lodos ), kuzey batı ( karayel ) – batı yönünde eserler. Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ise daha fazla doğu yönünden gelen kuzeydoğu ( poyraz ) rüzgarları hakimdir.

Kış mevsiminde Gaziantep yöresi Doğu Anadolu üzerinde yerleşen antisiklon sahasından, İskenderun Körfezindeki siklon sahasına doğru akan hava hareketlerinin tesirinde kalır. Bu sebeple Gaziantep yöresinde kışın hemen hemen kuzey doğu ( poyraz ) rüzgarları hakimdir, yağış getirir. Yaz aylarında kuzey batı ( karayel ) mevsimin hakim rüzgarıdır. Eylül ve ekim aylarında güney batı ( lodos ) ve batı rüzgarı hakimdir. Kasım ayında artık kuzeydoğu ( poyraz ) rüzgarı diğer rüzgarlardan daha fazla hissedilir.

Nisan ayında Gaziantep yöresi, Doğu Akdeniz’den Basra Körfezi civarı ile Belücistan siklon mıntıkalarına doğru gitmekte olan hava akımları tesiri altındadır. Batı tarafındaki hava akımları yaz aylarında sıcaklık getirir.

ANTİK KENTLER


TİLMEN HÖYÜK
İslahiye civarında sayıları 50 yi bulan iskan yerlerinden biridir.İlk olarak 1958 yılında tespit edilmiştir.Höyüğün boyu yaklaşık 24 metredir.Yapılan çalışmalarla M.Ö. 3000 yılının son dönemlerinde burada büyük bir şehrin olduğu ortaya çıkmıştır.

YESEMEK
İslahiye ilçesine 24 km. uzaklıktadır ve dünyanın ilk Açıkhava Heykel atölyesi olarak bilinir.İlk defa 1890 yılında ortaya çıkarılan yesemekte şu an yaklaşık 300 tane yontu ve heykel taslağı bulunmaktadır.

RUMKALE (HORMGLA)
Rumkale (Hormgla), Yavuzeli ilçesine bağlı Kasaba köyünde, Fırat nehri ve Merzina çayının birleştiği Fırat’ın batı sahilinde yüksek ve sarp kayalarla örtülü müstahkem bir tepe üzerindedir. Rumkale’nin kesin tarihi bilinmemekle beraber çok eski tarihlerden beri Fırat boyuna hakim olmasıyla stratejik bir kale özelliğine sahiptir.

DÜLÜK (DOLICHE)
Gaziantep kent merkezinin 10 Km. kadar kuzeyinde yer alan Dülük en eski çağlardan beri kullanılan bir yol şebekesinin düğüm noktasında yer almaktadır. Coğrafi konumu nedeniyle yol güzergahları üzerindeki önemi Osmanlı döneminde de devam etmiş, Antep Maraş kervan yolu yine buradan geçmiştir.Günümüzden yaklaşık 600.000 yıl önce, buradaki kaliteli çakmaktaşı yataklarının da etkisiyle bazı insan grupları Fırat vadisinden buraya göçerek büyük mağarada barınmışlar çakmak taşını işleyip o günün modern aletlerini imal ederek ve muhtemelen Fırat vadisindeki diğer insan topluluklarına ihraç etmişlerdir. Dülükteki şarklı Mağara bu durumuyla Anadolu’da ki bilinen en eski insan yerleşim birimidir.

ULAŞIM


DEMİRYOLU
Gaziantep Demiryolu ağı, yurtiçi yanında yurtdışı bağlantılara da sahiptir. Irak ve Suriye ile bağlantısı olan demiryolu, ulaşım anlamında önemli olanaklar sağlamaktadır. Ayrıca merkez ve ilçeler yanında OSB-Başpınar'da bulunan istasyon, mal sevkıyatında firmalarımıza hizmet vermektedir. 2003 yılı itibariyle ilimizdeki mevcut Demiryolu uzunluğu 286,57 km.'dir. İlimizin demiryolu ile bağlı olduğu merkezlerden bazılarının süre ve mesafe olarak uzaklıkları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Demiryolu Bağlantısı Olan Bazı Merkezler ile Gaziantep'le Arasındaki Mesafe
Km. - Saat
  • Adana: 293 - 6.15
  • Ankara : 968 - 18.5
  • İstanbul : 1401 - 27.25
  • Suriye - Halep : 307 - 7
  • Irak - Bağdat : 1050 - 23

GAZİANTEP GAR


Gaziantep Gar Narlı Karkamış hat kesiminin 84+009 kilometresinde 1954 yılında demiryolu işletmeciliğine açılmıştır. Gar binasının inşası 1953 yılında başlamış 1959 yılında tamamlanmıştır. 1964 yılında Gaziantep Karkamış hattının demiryolu İşletmeciliğine açılmasıyla Narlı Karkamış hat kesiminin en önemli garı konumuna gelmiştir. TCDD Gaziantep’te Hareket Bölge Amirliği, Gar Müdürlüğü, Depo Müdürlüğü, Ambar Müdürlüğü, Yol Atölye Müdürlüğü, Yol şube Şefliği ve Haberleşme Şefliği birimleriyle teşkilatlanmıştır. Bu birimlerde 4 Kadrolu Memur 223 Sözleşmeli Memur ve 195 Daimi İşçi olmak üzere 422 personel istihdam edilmektedir. Gaziantep Garda tren trafiğinin sağlanması ve manevraların yapılması için toplam uzunluğu 3100 metre olan 6 esas 2 kör yol bulunmaktadır. Ayrıca yükleme boşaltma işlemleri için toplam uzunluğu 960 metre olan 2 askeri rampa ve 475 metre uzunluğunda 1 ticari rampa mevcuttur. Gaziantep Gardan aylık ortalama 2200 yolcu taşınarak yaklaşık 7,5 milyar gelir elde edilmektedir. Gaziantep Ambara gelen Aylık ortalama 140 vagonla 3000 ton yük boşaltmakta ve bu işletme yaklaşık olarak 20 milyar gelir elde edilmektedir Bunların dışında Gaziantep’te bulunan açık arazilerin ve tesislerin kiralanmasından yıllık 2,2 milyar gelir sağlanmaktadır.

HAVAYOLU


1976 yılında hizmete giren Gaziantep Havaalanı 1993 yılında uluslar arası ve yük taşımacılığına açılmıştır. Şehir merkezine 19.6 km. uzaklıktadır. Havaalanında 1 kalkış pisti vardır ve 3 uçak kapasitelidir. 2004 yılı itibariyle yıllık 620.000 yolcu ve 17,500 uçak kapasitesine sahiptir. Havaalanında ILS sistemi yoktur. Yeni Terminal Projesi çerçevesinde yolcu sayısını yıllık 4.000.000 yolcuya ve uçak kapasitesi 6'ya çıkarılması hedeflenmektedir. Yeni terminalin tahminen 2005 yılında tamamlanacaktır.

Şehrin muhtelif noktalarından havaalanına uzaklıkları ve varış süreleri aşağıdaki tabloda verilmektedir.
Mesafeler - Km. - Dakika *
  • Şehir merkezine mesafesi : 19 - 19
  • Organize Sanayi Bölgesine olan mesafesi : 40 - 40
  • Küçük Sanayi Sitesine olan mesafesi : 20 - 20
  • Serbest Bölgeye olan mesafesi : 45 - 45
(* Hız, saatte 60 km olarak alınmıştır.)
THY haftada 18 kez İstanbul'a, 3 kez Ankara'ya sefer yapmaktadır. İstanbul'a yapılan seferlerde doluluk oranı %68, Ankara'ya yapılan seferlerde doluluk oranı %39'dur. 22 Şubat 2004 tarihinden itibaren ONUR AIR günde 1 kez İstanbul'a sefer yapmakta ve doluluk oranı %70'tir.

KARAYOLU


Devlet Yolu
  • Beton Asfalt 144 km
  • Sathi Kapl. 175 km
  • Otoyol 158.6 km
(Gaziantep-Tarsus-Pozantı Otoyolunun ilimiz sınırları içerisindeki kısmıdır. Çevre ve bağlantı yolları dahil )

İl Yolu
  • Beton Asfalt 10 km
  • Sathi Kaplama 232 km
  • Stabilize 6 km
TOPLAM 725.6 km

Köy Yolları
  • Asfalt Kaplama 2,156 km
  • Stabilize Kapl. 700 km
  • Tesviye 22 km
TOPLAM 2,878 km.
İlde 2,156 km. köy yolu asfaltından 411 köy ve 161 mezra faydalanmaktadır .

Gaziantepten bazı merkezlere mesafeler
  • Gaziantep-Ankara: 673 km
  • Gaziantep-İstanbul: 1126 km
  • Gaziantep-İzmir: 1102 km
  • Gaziantep-Antalya: 764 km
  • Gaziantep-Trabzon: 847 km
  • Gaziantep-Adana: 210 km
  • Gaziantep-Mersim: 275 km (Mersin limanı)
  • Gaziantep-İskenderun: 137 km (İskenderun limanı)
  • Gaziantep-Öncüpınar: 74 km (Suriye sınırı)
  • Gaziantep-Habur: 516 km (Iraksınırı)
  • Gaziantep-Sarp: 928 km (Gürcistan sınırı)
  • Gaziantep-Karaköy: 796 km (İran sınırı)
  • Gaziantep-Gürbulak: 889 km (İran sınırı)

YEME - İÇME


Memleketimizin tartışmasız her yöresinin ayrı bir güzellikte, ayrı bir tatta olduğu dört bir kösesinde kendine has özellikleri ve zenginlikleri barındırdığı bir gerçektir. Türkiye'nin adını sınırların ötesine taşımış bulunan illerden bir tanesi de GAZİANTEP' tir. Bu hakli ününü sanayileşmesine, ticari hayatına, müteşebbis ruhuna borçlu olan şehrimizin, esasında son derece eski bir tarihi ve kendine özgü bir mutfak kültürü vardır. Gaziantep tarihi, kültürü, folkloru, arkeolojik değerleri ile hala keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir.

Antep'linin sumak eksisi taze köpecik pirpirim ile buluşturan, mis kokulu kar beyazı yoğurtlu patates yemeğini haspir (safran) ile renklendiren, simidi salçayla, malhitayla buluşturarak nefis malhitalı köfteyi ortaya çıkaran rafine damak zevkini , orjinal baklavası ile taçlandıran o güzel., dayanılmaz ve kendine has mutfağını geniş kitlelere tanıtmak, bir noktada bir Anteplinin boynunun borcu değil midir?

GAZİANTEP KALESİ

Kalenin yapım tarihi kesin olarak belli olmamakla birlikte, Roma döneminde bir gözetleme kulesi olarak yapıldığı ve zaman içerisinde genişletildiği anlaşılmaktadır. Bugünkü görünümünü ise M.S. 6.yüzyılda Bizans imparatoru Justinyanus döneminde almıştır. Daire planlı, 1200 metre uzunluğunda ve 12 burca sahip olan Kale’nin içinde Mehmet Gazali’nin türbesi, bir cami ve hamam yer alır. Ayrıca, yer altında dehlizler ve ırmağa inen yollar olduğu sanılmaktadır.
GAZİANTEP EVLERİ
Antep evlerinin büyük çoğunluğu merkez ilçe Şahinbey’de bulunmaktadır. Geleneksel mimarinin en güzel örneklerini oluşturan bu evler, yörenin iklimine uygun olarak, dar sokaklar boyunca bitişik nizamda, duvarla çevrili, iki katlı, avlulu, eyvanlı olarak inşaa edilmişlerdir. Evlerin kapıları ve pencere kapakları geleneksel ahşap işçiliğinin özgün örneklerini oluşturur.
ÖMERİYE CAMİİ
Düğmeci Mahallesi’nde bulunan caminin yapım tarihi belli olmamakla birlikte, 1210 yılında onarım gördüğü kayıtlardan anlaşılmaktadır. Yapının taç kapısı ve mihrabı renkli taşlarla örülmüştür. Minare şerefesinin korkulukları da taş işçiliğinin güzel örneklerin yansıtmaktadır.

BOYACI CAMİİ
Tabakhane Mahallesi’nde yer alan caminin yapım tarihi belli olmamasına rağmen, Ali adında bir marangoz tarafından yaptırıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Müezzin mahfiline çıkan merdiven üzerinde 1213 tarihi okunmaktadır. Yapının bu tarihte onarım gördüğü düşünülmektedir.

ŞEYH FETULLAH CAMİİ
Kepenek Mahallesi’nde yer alan Cami Aşağı Şeyh Camii diye de anılmaktadır. Yapının banisi olan Şeyh Fetullah’ın Hz. Ebubekir’in soyundan geldiği düşünülmektedir. Selçuklu mimarisinin özelliklerini gösteren eser özgün halini korumaktadır.

KURTULUŞ CAMİİ
Gaziantep’in Tepebaşı Mahallesinde yer alan yapı, 1892 yılında kilise olarak inşaa edilmiştir. Kilise ve hapishane olarak kullanıldıktan sonra camiye çevrilmiştir. Özgün mimari özelliklerini koruyan eser Gaziantep’in en büyük camileri arasında yer almaktadır.

ZİNCİRLİ BEDESTEN
Halk arasında "Kara Basamak Bedesteni" olarak da anılan yapı, 18.yüzyılda inşaa edilmiştir. Beş kapıyla dışarıya açılan bedestende 80 dükkan bulunmaktadır. Gaziantep’teki ticari hayatın önemli mekanlarından bir olan eser 18.yüzyılın mimari özelliklerini göstermektedir.

KEMİKLİ BEDESTEN
Kemikli bedesten, 18.yüzyılda Müftü Hacı Osman Efendi tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı olan yapı kesme taştan inşaa edilmiş olup iki kapıyla dışarıya açılmaktadır.

GAZİANTEP HANLARI
Mezopotamya, Suriye ve Anadolu arasındaki geçiş noktasında yer alması, tarihin her döneminde Gaziantep’in ticari yaşamına önemli katkılar sağlamıştır. Bu ticari zenginliğin tanıkları olan hanların bir çoğu bugün de ticari yaşamlarını sürdürmektedirler. Menzil Hanı, Şire Hanı, Tuz Hanı, Tütün Hanı, Lala Mustafa Paşa Hanı, Mecidiye Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Belediye Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni Yüzükçü Hanı, Hacı Ömer Hanı, Millet Hanı gibi hanlar, mimari yönden bazı değişikliklere uğramasına rağmen, kentin önemli ticaret mekanları olmaya devam etmektedirler.

HASAN SÜZER ETNOGRAFYA MÜZESİ
Bey mahallesi Eyüboğlu Mahallesi’nde yer alan konak, işadamı Hasan SÜZER tarafından restore edilerek Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. Geleneksel konut mimarisinin güzel bir örneğini oluşturan müze de, kentin yaşam tarzını, gelenek ve göreneklerini yansıtan etnografik malzemeler teşhir edilmektedir. Ayrıca, Gaziantep savunmasında kullanılan silahlar, araçlar, belgeler ve kahramanların fotoğrafları da sergilenen malzemeler arasındadır.

DÜLÜK ANTİK KENTİ
Dülük Antik Kenti, eski çağlardan beri kullanılan bir yol şebekesinin düğüm noktasında yer almaktadır. Paleolitik dönemden itibaren yerleşim gören kent sakinleri, sahip oldukları zengin çakmaktaşı yataklarını değerlendirip, dönemin gelişmiş aletlerini imal ederek tüm Fırat Vadisi’ne ihraç etmişlerdir. Bugün, Dülük Köyü’nde, demiryolunun doğusundaki Keber Tepesi’nde yer alan ve birinci derece arkeolojik sit özelliği taşıyan kent, üzüm bağları ve fıstık ağaçları ile kaplıdır. Tepenin batı yakasındaki mağaralar ve yer altı tapınağı izlenebilmektedir. Ayrıca Dülük Köyü’nün içinde ve kenarlarında kentin mezarlığı (Nekropolü) yer almakta olup, yer altına oyulmuş çok miktarda mezar odaları dikkat çekmektedir.

RUMKALE
Rumkale'nin ilk yerleşimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, çeşitli varsayımlar öne sürülmektedir. Bazı araştırmacılar, Assur Kralı III.Salmanassar tarafından 855’te alınan Şitamrat şehri ile Fırat kıyısında bugünkü Belkıs köyünün yukarısındaki Urum (Hörüm) yerleşimini, Rumkale'nin ilk yerleşim alanı olarak varsaymalarına rağmen, bazıları da araştırmacılar Urima’nın Rumkale olduğunu öne sürmüşlerdir. Rumkale uzun yıllar, 1292 yılında Memluklu Sultanı Melik El-Eşref tarafından alınmasına kadar, Katolikosluk Makamı olarak kullanılmıştır. Halfeti, Şanlıurfa ile Gaziantep arasında sınır oluşturan Fırat ırmağı kıyısında yükselen Rumkale’den güneye ve kuzeye doğru gidildiğinde birçok kale ve kalelerin oluşturduğu tahkimat yapılarıyla karşılaşılmaktadır. Rumkale, bu kaleler zincirinin en önemli halkasını oluşturmaktadır. Günümüzde harap durumda olan Kale’de; kale beyinin konağının kalıntıları, 12.yüzyılın 2.yarısına ait Aziz Nerses Kilisesi, çok sayıda kalıntı, su sarnıçları ve bir kuyu yer almaktadır.

KARKAMIŞ
Eski çağlarda doğunun önemli şehirlerinden biri olan antik kent, Karkamış ilçesi’nin güneyinde yer almaktadır. Suriye sınırında bulunan Karkamış’ın batısındaki iç kale ve iç şehir Türkiye topraklarında, dış kale ve dış şehir ise Suriye topraklarında kalmaktadır. Gılgamış Destanı, kentin ortostatlarında tasvir edilmiştir. Karkamış’ta bugün iç ve dış şehir surların, tapınak ve hilani evlerin kalıntıları izlenebilmektedir. Dış surun anıtsal girişi batı tarafta yer almakta olup buradan iç kaleye, biri batıdan diğeri de güneyden olmak üzere iki giriş ile geçilmektedir.

BELKIS HARABELERİ
Zeugma Antik Kenti, Gaziantep İli, Nizip İlçesi’nin 10 km. doğusunda yer almaktadır. Tarih öncesi çağlardan beri kesintisiz iskan gören Zeugma’nın önemi Samsat ile birlikte Fırat Nehri’nin en kolay geçit verdiği iki noktadan biri olmasıdır. M.Ö. II.yüzyıl sonlarında kurulan Kommagene Krallığı’nın dört önemli kentinden birisi olmuştur.

Bölgenin Roma hakimiyetine girmesinden sonra burada IV. Lejyon adını alan askeri garnizonun kurulması Zeugma’nın önemini daha da arttırmıştır. M.S. I.yüzyıldan itibaren gerek askeri alanda ve gerekse ticaret ve kültürel faaliyetlerde Zeugma çok hareketli ve zengin bir şehir haline gelmiştir. Gerek ticaretteki hareketlilik gerekse emekli olan askerlerin yerleşerek Zeugma’da kalması, hem nüfusun artmasına hem de sanat ve kültür seviyesi oldukça yüksek bir tabakanın oluşmasına neden olmuştur.

M.S. II.yüzyılın ortalarında Partlar’ın batıya başlattıkları askeri harekat sırasında Zeugma yakılıp yıkılarak tahrip edilmiştir. Kent bu saldırıdan sonra eski konumuna gelememiştir. Bizans imparatorluğu döneminde ana yol güzergahlarının Birecik tarafına kaymasıyla eski önemini kaybetmiştir. M.S. XI.yüzyılın ortalarından itibaren Zeugma adı artık kayıtlarda geçmemeye başlamıştır. Bu da şehrin büyük oranda terk edilmiş olduğunu göstermektedir.

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Zeugma ile ilgili olarak Kültür Bakanlığınca sürdürülen çalışmaların kapsamını genişletmek, desteklemek ve gerekli finansmanı sağlayabilmek amacıyla çeşitli girişimlerle kaynak arama çabasına girmiş ve Amerikan Packard Humanities Institute (PHI) ile Zeugma’daki arkeolojik kazı, kurtarma ve restorasyon çalışmalarının devamını sağlamaya yönelik bir mutabakat zaptı, 8 Haziran 2000 tarihinde imzalanmış ve 5 milyon dolarlık bir finansman temin edilmiştir. Bu mutabakat çerçevesinde, Zeugma’da, GAP İdaresi’nin koordinasyonunda, Packard Humanities Institute’nün finansmanıyla, Kültür Bakanlığı’nın izin ve denetiminde, Gaziantep Valiliği ve Birecik A.Ş.’nin katkılarıyla, Gaziantep Müzesi’nin koordinatörlüğünde, Oxford Arkeoloji Birimi’nin kazı alanındaki profesyonel yönetiminde çok uluslu bir kazı ve kurtarma çalışması gerçekleştirilmiştir.

GAZİANTEP'DE EL SANATLARI
Gaziantep’in zengin el sanatları, Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında da önemli pazarlar bulmaktadır. Turistik eşya olarak üretilen el sanatları sadece yöre içinde kalmamakta, İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara gibi büyük şehirlerde satılmakta ve yurtdışına da pazarlanmaktadır.

İl’deki el sanatları içerisinde, bakır işlemeciliği, sedef kakmacılık, yemenicilik (ayakkabı), kilim dokumacılığı, kutnuculuk, yorgancılık, abacılık, altın ve gümüş işlemeciliğinin yapıldığı kuyumculuk başta gelmektedir.

Ülkemizde tarihi değeri olan kutnu bezi dokumacılığının yapıldığı tek il Gaziantep’tir. Kutnu kumaşı yöresel kıyafetlerde kullanıldığı gibi çeşitli aksesuarlar, turistik giysi, çanta, terlik, perdelik olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca, kentte üretilen sedef kakma, mescit süslemeleri, koltuk takımı, Kur’an rahlesi, çeyiz sandığı, tüfek ve tabanca kabzası kaplamaları gibi örneklerde kullanılmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 7 Şubat 2017 22:43

Benzer Konular

11 Eylül 2008 / Bia Taslak Konular
17 Ekim 2013 / GÜLGECELER Sağlıklı Yaşam
19 Eylül 2008 / BYAYD SPEOPLE Eğitim Bilimleri