Ziyaretçi
Fiziksel Antropoloji
İnsanı biyolojik olarak ele alan antropolojinin bu alanı "Paleoantropoloji" ve "Fizik Antropoloji" alt başlıklarına bölünmektedir. Paleoantropoloji, insanın ortaya çıkışını, geçirdiği evrim sürecini inceler. Fizik Antropoloji ise yerleşik yaşama geçmiş toplumları, morfolojik ve demografik açılardan ele alır. İnsan topluluklarının nüfus yapısını; ortalama yaşam süresini; iskelet yapılarına dayanarak insanların cinsiyetini, yaşam biçimini araştırmak fizik antropolojinin konuları içinde yer alır. İnsanın düşünme ve kendi geçmişiyle ilgili sorulara cevap arama yeteneğine ulaşması, yaşam ile dünya tarihini yazması ve yeryüzünde egemen hale gelmesi için 200 milyon yıl beklemesi gerekti. Ancak bu noktaya vardıktan sonra, evrenin oluşmasından hayatın başlangıcına, insanın en eski atalarından günümüz uygarlıklarının kaynaklarına kadar merak edilen bir çok sorunun cevabına çok daha çabuk ulaşmayı başarmıştır.
İnsanın kendi geçmişi ile ilgili yaptığı en önemli çalışmaların başında Darwin'in 1859 yılında yayınladığı "Türlerin Kökeni" gelmektedir. 1863'te Huxley "İnsanın Doğadaki Yeri" adlı kitabında kuyruksuz maymunların biyolojik bakımdan insana en yakın akrabalar olduğunu iddia etmiştir. Darwin 1871 de çıkan "İnsanın Türeyişi" adlı eserinde insan ve maymunun ortak bir atadan gelen "yeğenler" olduğunu söyleyerek Huxley'i desteklemiştir. Yirminci yüzyılın başlarından beri devam eden bir çok kazılar ve araştırmalar sonucunda maymunumsular ve insanımsıların ortak bir atadan geldikleri fakat 15-20 milyon yıl önce birbirlerinden ayrıldıkları görüşü kabul görmeye başlamıştır.
Bu ayrım aşamasında yeralan Ramapithecus türünün 12-15 milyon yıl önce yaşadığını destekler kanıtlar bulunmuştur. İlk insanın ataları olarak kabul edilen Australopithecus türünün ise 6 milyon yıl önce Doğu ve Güney Afrika'da yaşamaya başladığı saptanmıştır. Bu keşif, antropologları insanlığın kökenini Afrika'da aramaya yöneltmiştir. 1924 yılında bulunan, bu türe ait olan Australopithecus Africanus'un otluk bölgede yaşadığı ve iki ayağı üstünde yürüdüğü ortaya çıkmıştır. 1994 yılında Etiyopya'da gerçekleştirilen kazılarda bulunan ve günümüzden yaklaşık 4.4 milyon yıl önce yaşamış Ardipithecus Ramidus ile evrimin kayıp halkalarından birinin daha günışığına çıkarıldığı düşünülmektedir. 1974'te Doğu Afrika'da bulunan ve 3.7 milyon yıl öncesine tarihlenen Australopithecus Afarensis (Lucy) bazı uzmanlara göre Homo (İnsan) olarak sınıflandırılsa da kimi kemikleri maymununkilere çok benzediği için Australopithecus türüne sokulmuştur ve ona insanımsılardan modern insana uzayan merdivenin ilk basamağında yer verilmiştir.
İlk antropolojik kazı çalışmalarının başlamasıyla birlikte 1856 yılında Almanya'nın Düsseldorf yakınlarında bulunan garip bir kafatası ve birkaç insan kemiği bilim alanında önemli bir aşama kabul edildi ve daha sonra bu kalıntıların ait olduğu tür Homo Sapiens Neanderthalensis olarak adlandırıldı.. Daha sonra Belçika'da da benzer buluntulara rastlandı. Buluntuların sadece Avrupa ile sınırlı kalmaması için Afrika ve Asya'da da çalışmalara başlandı. Afrika'da yapılan kazı çalışmaları ile alet yapmasını ve kullanmasını beceren, dik yürümeye uyum sağlamış Homo Habilis (Becerikli İnsan, 1.8 milyon yıl önce) türüne ait birçok fosile rastlanmıştır. 1891'de Java Adasında Homo Erectus (Dik İnsan) fosilleri ortaya çıkarılmıştır. Bu tür, ateşi bulması ve balta kullanması ile bugünkü insana yakın özellikler göstermektedir.
Bugünkü modern insana en yakın türlerden biri olan Homo Sapiens Arkaik'in (Akıllı İnsan) ise günümüzden 200 bin yıl önce yaşadığı, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'da bulunan kalıntılardan anlaşılmıştır. Evrim çizgisinin bugün erişilen son halkasında Homo Sapiens Sapiens türü yer almaktadır.
İnsanın evrim sürecinde insana benzeyen pek çok insanımsıların oluşturduğu yan dallar gelişmiş fakat bunların bir kısmı belki de aşırı özelleşmenin etkisiyle zamanla ortadan kalkmıştır.
Paleoantropoloji insanın atasının 20-25 milyon yıllık tarihi üzerine çalışmaktadır. Evrim birkaç yüzyıllık bir süre içinde gözlenemeyecek kadar yavaştır. Bu yüzden evrim çizgisinde maymunumsudan insansıya geçişin tam olarak nerede başladığını ve bittiğini söylemek güçtür. Paleoantropoloji insanın yeryüzündeki macerasının ancak bir kısmını açıklar, öbür yarısı insanın "kültür" tarihinde saklıdır.
Kaynak: genbilim.com
Sponsorlu Bağlantılar
İnsanın kendi geçmişi ile ilgili yaptığı en önemli çalışmaların başında Darwin'in 1859 yılında yayınladığı "Türlerin Kökeni" gelmektedir. 1863'te Huxley "İnsanın Doğadaki Yeri" adlı kitabında kuyruksuz maymunların biyolojik bakımdan insana en yakın akrabalar olduğunu iddia etmiştir. Darwin 1871 de çıkan "İnsanın Türeyişi" adlı eserinde insan ve maymunun ortak bir atadan gelen "yeğenler" olduğunu söyleyerek Huxley'i desteklemiştir. Yirminci yüzyılın başlarından beri devam eden bir çok kazılar ve araştırmalar sonucunda maymunumsular ve insanımsıların ortak bir atadan geldikleri fakat 15-20 milyon yıl önce birbirlerinden ayrıldıkları görüşü kabul görmeye başlamıştır.
Bu ayrım aşamasında yeralan Ramapithecus türünün 12-15 milyon yıl önce yaşadığını destekler kanıtlar bulunmuştur. İlk insanın ataları olarak kabul edilen Australopithecus türünün ise 6 milyon yıl önce Doğu ve Güney Afrika'da yaşamaya başladığı saptanmıştır. Bu keşif, antropologları insanlığın kökenini Afrika'da aramaya yöneltmiştir. 1924 yılında bulunan, bu türe ait olan Australopithecus Africanus'un otluk bölgede yaşadığı ve iki ayağı üstünde yürüdüğü ortaya çıkmıştır. 1994 yılında Etiyopya'da gerçekleştirilen kazılarda bulunan ve günümüzden yaklaşık 4.4 milyon yıl önce yaşamış Ardipithecus Ramidus ile evrimin kayıp halkalarından birinin daha günışığına çıkarıldığı düşünülmektedir. 1974'te Doğu Afrika'da bulunan ve 3.7 milyon yıl öncesine tarihlenen Australopithecus Afarensis (Lucy) bazı uzmanlara göre Homo (İnsan) olarak sınıflandırılsa da kimi kemikleri maymununkilere çok benzediği için Australopithecus türüne sokulmuştur ve ona insanımsılardan modern insana uzayan merdivenin ilk basamağında yer verilmiştir.
İlk antropolojik kazı çalışmalarının başlamasıyla birlikte 1856 yılında Almanya'nın Düsseldorf yakınlarında bulunan garip bir kafatası ve birkaç insan kemiği bilim alanında önemli bir aşama kabul edildi ve daha sonra bu kalıntıların ait olduğu tür Homo Sapiens Neanderthalensis olarak adlandırıldı.. Daha sonra Belçika'da da benzer buluntulara rastlandı. Buluntuların sadece Avrupa ile sınırlı kalmaması için Afrika ve Asya'da da çalışmalara başlandı. Afrika'da yapılan kazı çalışmaları ile alet yapmasını ve kullanmasını beceren, dik yürümeye uyum sağlamış Homo Habilis (Becerikli İnsan, 1.8 milyon yıl önce) türüne ait birçok fosile rastlanmıştır. 1891'de Java Adasında Homo Erectus (Dik İnsan) fosilleri ortaya çıkarılmıştır. Bu tür, ateşi bulması ve balta kullanması ile bugünkü insana yakın özellikler göstermektedir.
Bugünkü modern insana en yakın türlerden biri olan Homo Sapiens Arkaik'in (Akıllı İnsan) ise günümüzden 200 bin yıl önce yaşadığı, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'da bulunan kalıntılardan anlaşılmıştır. Evrim çizgisinin bugün erişilen son halkasında Homo Sapiens Sapiens türü yer almaktadır.
İnsanın evrim sürecinde insana benzeyen pek çok insanımsıların oluşturduğu yan dallar gelişmiş fakat bunların bir kısmı belki de aşırı özelleşmenin etkisiyle zamanla ortadan kalkmıştır.
Paleoantropoloji insanın atasının 20-25 milyon yıllık tarihi üzerine çalışmaktadır. Evrim birkaç yüzyıllık bir süre içinde gözlenemeyecek kadar yavaştır. Bu yüzden evrim çizgisinde maymunumsudan insansıya geçişin tam olarak nerede başladığını ve bittiğini söylemek güçtür. Paleoantropoloji insanın yeryüzündeki macerasının ancak bir kısmını açıklar, öbür yarısı insanın "kültür" tarihinde saklıdır.
Kaynak: genbilim.com