Arama

Bilimsel Araştırma Nedir?

Güncelleme: 2 Mart 2018 Gösterim: 34.375 Cevap: 9
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Ağustos 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Bilimsel Araştırma

Ad:  araştırma.JPG
Gösterim: 4778
Boyut:  62.5 KB

araştırma, sanayide, çağdaş teknolojiden yararlanarak yeni ürünler yaratınaya ve eski ürünlerin yeni biçimlerini geliştirmeye yönelik, birbiriyle yakından bağlantılı iki süreç.
Sponsorlu Bağlantılar

20. yüzyılın başlarında adı duyulmayan araştırma-geliştirme kavramı, yüzyılın ikinci yarısında sanayi toplumlarının evrensel ilkesi haline geldi. Araştırma kavramı bilim kadar eskidir. Ancak, araştırma ve onu izleyen geliştirme arasındaki çok sıkı bağ, II. Dünya Savaşı sonrasına kadar pek anlaşılamamıştı.

Temel ve uygulamalı araştırma arasındaki ayrım yüzyılımızın ilk yarısında yapıldı:
Temel araştırma, bilim adamlarının doğanın gizlerini çözmek isteği dışında belirli bir amaca yönelmeksizin yürüttükleri çalışma olarak tanımlanınaktadır. Çağdaş sanayi araştırmalarında ve geliştirme programlarında bu çalışma kuramsal araştırma olarak anılırsa da tam anlamıyla kuramsal düzeyde kalmamaktadır. Çoğu zaman, belirli bir sanayi dalındaki sorunlara ilişkin çözümler sunan öncü bir teknolojinin araştırılması gibi genel bir amaca yönelik olmaktadır. Uygulamalı araştırma ise, temel araştırmanın bulgularını, belirli bir gereksinimi karşılamak üzere kullanına noktasına kadar götürür. Geliştirme yeni ya da üzerinde değişiklik yapılmış bir ürün ya da süreci üretim aşamasına hazırlayan gerekli adımları kapsamaktadır. Avrupa’da, ABD’de, Japonya’da ve bir ölçüde öbür sanayileşmiş ülkelerde, araştırma-geliştirme kavramı birlikte ele alınınakta ve hem devletin, hem de özel sanayi kesiminin iktisadi planlamasının ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır.

TARİH.


Sanayi araştırmasının kökenleri.


Bilimsel becerinin toplumun gereksinınelerini karşılamak amacıyla ilk kullanılması, Fransa’da genç devrimci yönetimin öteki Avrupa ülkeleri karşısında kendini savunduğu 1790’larda gerçekleşti. Sonuç olağanüstüydü. Top mermileri, semaforla haberleşme, gözetleme balonu ve barut yapımı hep bu dönemde geliştirilmiştir.

Başlangıçta, bilim adamları yalnızca bir avuç yetenekli insandan ibaretti. Almanya’ da Robert W. Bunsen maden eritıne fırınının tasarımını geliştirdi. İngiltere’de William H. Perkin, boyaların önce laboratuvarda, sonra da fabrikada yapay olarak üretilebileceğini gösterdi. İskoçya’da William Thomson (Lord Kelvin) telekomünikasyon kablolarının üretimine önayak oldu. ABD’ de Belçikalı Leo H. Baekeland ilk plastik olan bakaliti üretti. Bir de, başarılarını bilimsel kavrayışlarından çok, sezgi, beceri ve ticari zekâlarına borçlu olan mucitler vardı. Bunlar arasında John B. Dunlop, Samuel Morse ve Alexander Graham Bell sayılabilir.

ABD’de ve Batı Avrupa’nın pek çok ülkesinde sanayi, tek başına hareket eden bireylerin geliştirdiği düşüncelerle beslenirken, Almanya’da bilimsel ilerlemenin olanaklı kıldığı fırsatlardan yararlanınak üzere dikkatli ve planlı bir çaba gözleniyordu. 1900’lerde, Siemens, Krupp, Zeiss ve öbür sanayi kuruluşları bilimsel araştırma alanında yüzlerce insanın çalıştığı laboratuvarlar kurdular. 1870’te Alman sanayisinin tümünde ortak ölçü standartlarını oluşturmak üzere Physicalische Technische Reichsanstalt kuruldu.

ABD’de, 1867’de, Cambria Iron Company, 1875’te de Perınsylvania Demiryolu şirketi küçük birer laboratuvar kurdular. Ana şirketin gelirlerinin önemli bir bölümünü araştırmaya ayıran ilk laboratuvar Edison Electric Light Company oldu. 1878’de bu laboratuvarda 20 kişilik bir araştırma personeli çalışıyordu. ABD Ulusal Standartlar Bürosu (NBS) Almanya’daki benzer kuruluştan 31 yıl sonra, 1901’de kuruldu. ABD’nin önde gelen sanayi kuruluşları ancak I. Dünya Savaşı’ndan sonra araştırmaya önem vermeye başladılar. Bu dönemde General Electric, Du Pont, American Telephone and Telegraph Company, Westinghouse, Eastınan Kodak ve Standard Oil gibi büyük şirketler ilk kez araştırma laboratuvarları kurdular. I. Dünya Savaşı araştırma alanında çarpıcı bir gelişmeye yol açtı. Silah sanayisinin savaşan ülkelerde olduğu kadar tarafsız ülkelerde de hızlı biçimde geliştirilmesi zorunluluğu, bilimsel araştırmanın desteğine duyulan gereksinimi artırdı. Savaş sonrasında büyük sanayi kuruluşları kendi araştırma laboratuvarlarım oluşturma yolunda planlar yaptılar ve teknoloji alanında olağanüstü bir ilerleme kaydedildi.

Otomobil, uçak, radyo, uzak-mesafeli telefon ve birçok başka buluş bu dönemde gerçekleşti. Bu bilimsel çabaların en önemli etkilerinden biri, bozulan mali ve iktisadi koşullara karşın sanayi üretimini ve verimliliğini geliştirmek oldu. Ne var ki, 1930’ların başlarında sanayi üzerindeki iktisadi baskılar bir bunalım düzeyine ulaştı ve büyük sanayi kuruluşları araştırma ve geliştirmeye ayırdıkları fonları kısmaya ya da bütünüyle kaldırmaya yönelmek zorunda kaldılar. II. Dünya Savaşı Avrupa kıtasında her alanda olduğu gibi araştırma-geliştirme alanında da gerilemeye yol açtı. Almanya’da Nazi ideolojisi temel araştırmaya düşman bir tutum izledi ve kısa dönemde işine yarayacağını düşündüğü çalışmalara ağırlık verdi.

II. Dünya Savaşı ndan sonra araştırmageliştirme etkinliğinin yaygınlaşması. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çarpıcı bir tablo çıktı. Bir yanda sanayisi yıkılmış bir Avrupa, öbür yanda sanayisi her zamankinden daha fazla büyümüş ve gelişmiş bir ABD vardı. Savaş sırasında geliştirilen radar, atom bombası ve V-2 roketleri insanoğlunun bilimsel araştırmayla varabileceği gelişmenin boyutları konusunda bir fikir veriyordu. Bu alandaki tek kısıtlama yetişmiş teknik personel eksikliğiydi. 1945’ten sonra pek çok sanayileşmiş ülkede teknik personel eğitimine ağırlık verildi ve yetişmiş teknik eleman sayısı hızla arttı. ABD’de özellikle uçak, savunına ve uzay sanayisi hızlı bir gelişme gösterdi. Eski Sovyetler Birliği’nin de uçak ve uzay sanayisi alanlarında önemli ilerlemeler kaydettiği bilinınektedir.

LABORATUVAR TİPLERİ.


Araştırma-geliştirme etkinliği yürüten laboratuvarlar, şirket laboratuvarları, devlete ait laboratuvarlar, bağımsız laboratuvarlar, araştırma kurulularının laboratuvarları ve üniversite laboratuvarları olarak sınıflandırılabilir.

Şirket laboratuvarları.


Araştırma, geliştirme ve deney laboratuvarları olarak üç kategoriye ayrılabilir. Araştırma laboratuvarları temel ve uygulamalı araştırmayı bir arada yürütürler. Geliştirme laboratuvarlarında belirli üretim süreçlerinin ve programlarının geliştirilmesine çalışılır. Deney laboratuvarlarındaysa bir şirketin tümünün, bir grup şirketin, ya da tek bir üretim biriminin ürettiği ürünün kalitesi denetlenınektedir.

Devlete ait laboratuvarlar.


Uygulama çeşitli ülkelerde az çok değişmekle birlikte devlete ait laboratuvarların çalışmaları özel şirketlere araştırma ve geliştirme alanında hizmet sunınak, ölçüm ve standartlaştırma sorunlarını çözmek, ürünlerin sağlığa uygunluğunu denetlemek, askeri teknolojinin geliştirilmesi için araştırma yapmak, bu alanda etkinlik gösteren sanayi kuruluşlarının ürünlerinin standartlara uygunluğunu denetlemek olarak özetlenebilir.

Bağımsız laboratuvarlar.


Yalnızca araştırma etkinliği sürdüren bağımsız bir laboratuvarın karşılaştığı en önemli güçlük, araştırma sonuçlarının hemen ya da kısa sürede gelir getiren bir özellik taşımamasıdır. Buna karşın, ABD’de Battelle Anısal Enstitüsü ve Stanford Araştırma Enstitüsü gibi bağımsız araştırma laboratuvarları hem gelişmiş hem de başarılı olmuşlardır. Arthur D. Little Inc. gibi, daha ticari özellikli araştırma laboratuvarları da vardır. Ayrıca hem ABD’de hem de Avrupa’da sanayi kuruluşlarına hizmet veren ürün analiz ve geliştirme laboratuvarları yaygındır.

Araştırma kurumlan.


Daha çok Batı Avrupa ve Japonya’da gözlenen araştırma kurumlan genellikle tek bir sanayi alanında uzmanlaşmıştır. Bu kurumlar esas olarak uzun vadeli araştırmaları yürütür ve İngiltere’de bu kurumların harcamaları devlet ile sanayi kuruluşları tarafından karşılanır. Almanya’da ve Fransa’da bu tür kuruluşlar devletçe finanse edilir, ancak etkinliklerinde bağımsızdırlar. Japonya’da bu kurumlan ilgili bakanlıklar denetler, ama bunlara yine sanayi kuruluşları yön verir.

Üniversite laboratuvarları.


İlke olarak üniversite laboratuvarları tümüyle bağımsızdır ve kendilerini ilgilendiren her alanda özgürce araştırma yapmaya yetkilidirler. Ancak, pratikte bu laboratuvarlar da sanayiyle yakın bağ içinde etkinlik göstermektedir.

kaynak: Ana Britannica
BAKINIZ
Bilimsel Yöntem (Bilimsel Araştırma Yöntemleri)
Bilim Nedir?

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 01:50
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Kasım 2009       Mesaj #2
Avatarı yok
Yasaklı

Bilimsel proje hazırlamanın basamakları


Bilimsel proje çalışması merak ve gözlem ile başlar. Çevremizde pek çok varlık var ve çevremizde pek çok değişiklik oluyor. Bu varlıkları ve değişiklikleri merak ederiz. Gökyüzü nasıl oluşmuş? Neden mavi? Gökyüzünde neler var? Geceleri yıldızlar parlıyor, ama her gece aynı yıldızlar olmuyor. Neden? Yıldızlar nasıl yer değiştiriyor? Sonra merak ettiklerimizle ilgili gözlemler yapmaya başlarız ve kendimizi bilimsel proje hazırlarken buluruz. Ama yaptığımız çalışmanın bilimsel olması için yapmamız gerekenler, sırasıyla uygulayacağımız basamaklar var. İşte bunlar:
Sponsorlu Bağlantılar

Projenin konusunu seçmek


Projenizi ilgilendiğiniz, üzerine düşündüğünüz, merak ettiğiniz konular üzerine seçin. Aklınıza pek çok fikir gelebilir. Bunları not edin. Hemen karar vermeyin. Bunların arasında sizin en güzel yapabileceğinizi, en merak ettiğiniz seçin. Bu proje sadece sizin seçeceğiniz konuda bilgili olduğunuzu göstermeyecek. Unutmayın, sizin bir sorunuz var. Bu sorunun cevabını vermek için bilimsel bir proje hazırlıyorsunuz.

Bilgi toplamak


Projenin konusunu belirledikten sonra konunuzla ilgili kitaplardan, dergilerden, internetten, insanlardan ve kurumlardan bilgi toplayın. Bilginin yazılı olması gerekmiyor. Konunuzla ilgili fotoğraf, asetat, saydam, model, afiş ve bulabileceğiniz her türlü malzemeyi toplayın. Projenizi en iyi nasıl sunabileceğinizi düşünün.

Bilimsel yöntem


Sizin bir sorunuz, merak ettiğiniz bir şey var. Projenizin amacı nedir? Ne bulmaya çalışıyorsunuz? Sorunuzun cevabı ne olabilir? Varsayımda yani ön tahminde bulunun. Varsayımınızı gösterecek deneyler nasıl olabilir, hangi malzemeleri kullanabilirsiniz, hangi ölçümleri yapabilirsiniz?

Kontrollü deney yapmak ve sonuçları kaydetmek


Tasarladığınız deneyi kontrollü olarak yapın. Kontrollü olarak ve belirli bir işlem sırası izlenerek laboratuarda tekrarlanan gözlemlere kontrollü deney denir. Deneyi yaparken tüm gözlemlerinizi, tüm düşünceleriniz not edin. Tüm notlarınız, çalışmanız bittikten sonra her şeyi toparlamanızı kolaylaştıracak, ayrıca eğer bir hata yaparsanız, hatanızın nerede olduğunu gösterecektir. Hata yapmaktan korkmayın. Bugün bilimin bize gösterdiği buluşlar ve keşifler uzun uğraşların sonunda, tekrar tekrar deneme ve yine yılmadan tekrar deneme ile gerçekleşmiştir. Bilim sabır ve özveri gerektirir. Bundan da korkmayın. Eğer bilimsel yöntemi doğru şekilde uygularsanız mutlaka bir sonuca ulaşırsınız.

Grafikler, Tablolar, Çizimler, Modeller


Bulduğunuz sonuç nedir? Sonuçlarınızı grafikler, tablolar, çizimler yolu ile gösterin. Bulduğunuz sonucu gösterecek maketler (modeller) de yapabilirsiniz.

Yaptığını Göster


Çalışmanız basit ve düzenli olmalı ama bir şeyin aynısı olmamalı. Yaptığınız maket, deney insanların anlayabileceği şekilde düzenlenmeli, ayrıca yaptığınız çalışmaya eğlence de katabilirsiniz. Bunu, renkleri kullanarak, insanları şaşırtacak, eğlendirecek düzenlemelerle yapabilirsiniz. Buradaki yaratıcılık size kalmış. Kullandığınız bilimsel yöntemi gösterin.

Rapor Yazma


Projenizin öyküsünü anlatın ne yapmak istediniz ve nasıl yaptınız? Bilimsel bir projenin raporu da belirli kurallara ve belirli sıraya göre yazılır. Bu kurallara ve sıraya uymalısınız.

Sunuş


Bilimsel bir projenin mutlaka sunuşu yapılır. Siz de projenizi arkadaşlarınıza, öğretmenlerinize, ailenize, jüriye ve tanımadığınız pek çok insana sunacaksınız. Projeyi sunuş pratikleri yapın. Bir arkadaşınıza, ailenize, öğretmeninize sunun.Ayrıca unutmayın konunuzu en iyi siz biliyorsunuz. Çok uğraştınız, emek harcadınız, şimdi sizin bildiğiniz bilgileri diğer insanlarla paylaşma zamanı geldi.

Bilimsel proje hazırlarken bazı ipuçları


Yapacağınız her şeyi not alın. Amacınız ne, ne yapacaksınız, nasıl yapacaksınız ve diğer soruları, tüm düşünceleriniz kayıt etmelisiniz. Bir defteri günlük şeklinde kullanabilirsiniz. Bu şekilde çalışma sonunda her şeyi daha iyi toparlar, raporunuzu daha iyi yazarsınız. Ayrıca hata yaparsanız, kolayca notlarınızdan hatanın nerede olduğunu anlayabilirsiniz. Topladığınız tüm belgeleri de bir dosya içinde saklayın. Bunu projenizi sergilerken davetlilere de sunabilirsiniz.

İlgilendiğiniz konuları belirleyin ve yazın. Ama hangisini seçeceksiniz? Bilimsel proje büyük bir çaba gerektirdiğinden, en çok merak ettiğiniz ya da uğraşırken güzel zaman geçirebileceğiniz bir konuyu seçin. Bu şekilde ilgilendiğiniz konu hakkında daha çok şey öğrenirsiniz.

Projenizi yapmak ve anlamak için, her türlü yardım ve desteği alın, ama gerçekleştirirken ya da çalıştırırken tek başınıza uğraşın. Eğer kendiniz gerçekleştirir ve çalıştırırsanız, yolunda giden ya da gitmeyen işleri daha iyi anlarsınız. Projenizi daha iyi kavrar ve daha iyi sunarsınız.

Projenizi başlatmak için son ana kadar beklemeyin. Proje, konunuz hakkında uygun malzeme toplamak, deney ya da maket yapmak ve yaptığınız deneyi ya da maketi çalıştırmak gibi basamaklar içerir. İyi bir projede tüm bunları yapabilmek zaman gerektirir. Zamanınızı iyi kullanın. Unutmayın, bazen defalarca denemeniz, projenizde bazı yerleri değiştirmeniz gerekebilir.
İyi bir projenin karmaşık olması gerekmez. Bir projeyi sergilerken, en önemli nokta, sizin projenize hakim olmanızdır. Karmaşık proje iyi bir proje demek değildir. Projenin konusu ne olursa olsun, projenin iyi olmasını sizin çalışmalarınız, konuyu nasıl ve neden seçtiğiniz, amacınız, bilimsel yöntemi uygulamanız, nasıl çalıştığınız, raporunuz, projeyi sunuşunuz belirleyecektir.
Eğer projeniz sizin varsayımınızı yani ön tahmininizi doğrulamıyorsa üzülmeyin.

Bu güne kadar önemli bilimsel çalışmaların bazıları, baştaki ön tahminin reddedilmesi ya da bu tahmine karşı çıkılması ile ortaya çıkmıştır. Çalışmanın sonunda, “Benim amacım şu olmasına rağmen, ben ön tahminimi doğrulayamadım, çalışmalarımı tekrar gözden geçireceğim ve çalışmalarıma şu noktadan yeniden başlayacağım” şeklinde bir sonuç çıkabilir. Bu da bir sonuçtur ve sizin ön tahmininizi doğrulayamamanız sizin çalışmanızın başarısını etkilemez. Projeniz hala iyi bir projedir.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 00:58
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Kasım 2010       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bilimsel Araştırma Basamakları

Bilimsel Araştırma beş basamakta gerçekleştirilir. Bunlar:
1. Konu belirlenir.
2. Sorunun çözümüne yönelik varsayımlar (hipotezler) yazılır.
3. Konuyla ilgili bilgi toplanır.
4. Kaynaklardan elde edilen notlar, konularına göre sınıflandırılır ve varsayımlar (hipotezler) test edilir.
5. Notlar kontrol edilir, metin oluşturulur. Metni oluştururken kaynaklar dipnot ile gösterilir.
1- İlgi ve yeteneğe göre konuyu belirlemek
Her insanın ilgi alanı ve yetenek özelikleri birbirinden farklıdır. Bilimsel çalışmalar yapılırken insanlar ilgi duydukları alanlardan konu seçiminde bulunurlarsa daha istekli çalışmalar yaparlar. Yeteneklerine uygun konular seçerlerse hem kendilerini hem de tüm insanları heyecanlandıracak ve etkileyecek daha başarılı sonuçlar ortaya çıkarırlar.


2- Seçilen konu ile ilgili varsayımlarda (hipotez) bulunmak

İkinci basamakta seçilen konu ile ilgili varsayımlarda (hipotezlerde) bulunulur.

Varsayım (Hipotez):
Üzerinde henüz bilimsel çalışmalar yapılarak doğruluğu kanıtlanmamış ama bilimsel çalışmalar yapıldığında doğru çıkacağı umulan düşüncelere varsayım(hipotez) denir.

3- Konuyla ilgili kaynak taraması yapmak ve bilgi (veri) toplamak

  • Sözlü Kaynaklar: İnsanlar
  • Yazılı Kaynaklar: Kitap, dergi, gazete, internet çıktısı vb.
  • Görsel Kaynaklar: Televizyon programları, görüntü, resim ve fotoğraflar.
Üçüncü basamakta öncelikle seçilen konularla ilgili kaynak taraması yapılır. Kitaplar, dergiler, gazeteler, ansiklopediler, internet ve hatta insanlar kaynak olarak kullanılabilir. En çok bilgi kitaplarda bulunur. En çok kitaplar ise kütüphanelerde bulunur. Kütüphanelerdeki kitaplar, bulması ve kullanımı kolay olsun diye “Katalog Sistemi”ne göre gruplandırılmıştır.
Katalog sistemine göre kütüphanelerdeki kitaplar;

  • 000 – Genel Konular,
  • 100 – Felsefe ve Psikoloji,
  • 200 – Din,
  • 300 – Sosyal Bilgiler,
  • 400 – Dil,
  • 500 – Doğa Bilimleri ve Matematik,
  • 600 – Teknoloji,
  • 700 – Sanat,
  • 800 – Edebiyat,
  • 900 – Tarih ve coğrafya
şeklinde gruplandırılmıştır. Günümüzde bilgisayarların devreye girmesi bu sistem daha da kolaylaşmıştır. Herhangi bir araştırma için kütüphaneye gittiğimizde öncelikle konumuzun içeriğine göre ilgili bölüme geçer, burada bulunan alfabetik şekilde sıralandırılmış olan çekmecelerden kitap veya yazar isimlerini katalog numaraları ile birlikte tespit ederiz. Arkasından görevliye istediğimiz kitap ve yazarın adını katalog numarası ile birlikte veririz. Kitap istek formunu doldurup, okuma salonuna geçeriz. Kitapları okurken aradığımız bilgilere ulaştığımızda “bilgi fişleri”ni doldururuz. Bilgi fişlerinde ilgili bilgilerin yanı sıra konu adı, kitabın ve yazarın adı, cilt ve sayfa numaraları ile basım yeri, basım yılı ve tarihi bulunmalıdır. Çalışmalarımız tamamlanınca kitapları görevliye geri verip, teşekkür etmeliyiz. Araştırmalarımızda doğru ve tarafsız bilgilere ulaşabilmek mutlaka çok sayıda kaynaktan yararlanmalıyız.
Bilgi: Araştırma, soruşturma, inceleme, deney, gezi ve gözlem gibi yöntemler kullanılarak ortaya çıkarılan ayrıca akıl ve mantığa uygun olan verilere bilgi denir.

Bilim: Bilgi topluluğu veya bilgilerin ortaya çıkmasını sağlayan sisteme bilim denir.


4- Kaynaklardan topladığımız bilgileri incelemek gruplandırmak ve bunları varsayımlarla karşılaştırma
k
Topladığımız verileri içeriğine göre sınıflandırırız. Kaynaklardan elde ettiğimiz verileri daha önce ileri sürdüğümüz varsayımlarımızla karşılaştırırız. Bu varsayımların olgulara dönüşüp dönüşmediğini inceleriz. Olguya dönüşmeyen varsayımlarımızı yanlış olduğunu anlayarak değiştiririz.


5- Metin oluşturmak

Son aşamada edindiğimiz ve doğruluğunu yaptığımız çalışmalarla kanıtlamış olduğumuz bilgileri metinlere dönüştürürüz. Yazdığımız metinler kısa olursa buna makale, uzun olursa kitap denir. Ortaya çıkan eser ister makale olsun isterse kitap her türlü durumda yazılarımızı yazarken kullandığımız bilgileri kimden, hangi kaynaktan edindiğimizi cilt ve sayfa numaraları ile birlikte muhakkak sayfalarımızın altıda dipnot olarak göstermeliyiz.

Dipnot: Metni yazarken alıntı yaptığımız kısımları (cümle ya da paragrafları) nereden ve kimden aldığımızı gösteren notlardır.

Kaynakça: Yararlandığımız kaynakların adını belirtmemizdir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Kasım 2010       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bilimsel Araştırma
Bilimsel araştırma, temelde bir arama, öğrenme, bilinmeyeni bilinir yapma sürecidir diyebiliriz. Genel olarak bilimsel araştırma; problemlere ya da sorunlara güvenilir çözümler arama amacıyla planlı ve sistemli olarak verilerin toplanması, çözümlenmesi yani analizi, yorumlanarak değerlendirilmesi ve rapor edilmesi sürecidir.

Bilimsel araştırma, sistematik veri toplama ve analiz etme sürecidir, Bazı bilimsel araştırmalar kuram üretmeyi ya da varolan kuramları sınamayı amaçlamaktadır. Kuram bir olguyu açıklamaya kestirmeye kontrol etmeye yarayan ilişkiler ve ilkeleri bütünüdür diyebiliriz. Örnek verecek olursak; öğrenme olgusunu açıklayan kuramlar arasında bilişsel öğrenme kuramını sayabiliriz.

Bilimsel Araştırmanın Kapsamı

Araştırma Teknikleri sunuşu, araştırma yöntemlerindeki farklı anlayışları, yaygın olarak kullanılan araştırma tekniklerini, araştırma basamaklarını, veri toplama ve analizini, yorumunu, rapor yazma esaslarını, kaynakça ve dipnot gösterme tekniklerini kapsamaktadır.
Temel amaç; araştırma sürecini (sorun belirleme, veri toplama, veri analizi ve sonuçları yorumlama) incelemek, belli başlı bilimsel araştırma yöntemlerini (deneysel yöntem, betimleme yöntemi, tarihi yöntem vd.) gözden geçirmek ve belirli bir konu hakkında araştırma yapabilmek için gereken literatür bulma, veri toplama, verileri değerlendirme ve rapor yazma tekniklerini anlatmaktır.

Bilimsel Araştırma Teknikleri Aşaması

Belirlenen bir konuda araştırma yapılırken, belli aşamaları takip etmek, çalışmanın daha hızlı ve verimli olmasını sağlayacaktır. Bu aşamalar 8 başlık altında toplanabilir.
  • Araştırmanın Konusu
  • Araştırmanın Amacı ve Önemi
  • Araştırmanın planlanması
  • Problem Cümlesi
  • Kaynak Taraması (Anahtar kelimeler, veri toplama yöntem ve teknikleri: Veri türleri/kaynakça (ilgili kurumlar, kütüphaneler, ilgili kişiler, internet) Verileri toplama/sınıflandırma)
  • Varsayımlar
  • Tanımlar ve Sınırlılıklar (Araştırmanın içeriği, Başlıklar/alt başlıklar)
  • Yazım/sunum (rapor yazma teknikleri)
Bilimsel araştırmada verilen bir araştırma konusunu;
  • Bilimsel araştırma yöntemlerine uygun olarak yürütebilmek,
  • Araştırma sonucuna uygun çözüm önerileri geliştirebilmek,
  • Araştırma konusuna ait çözüm önerilerini analiz edebilmek,
  • Bilimsel kurallara uygun olarak rapor edebilmek,
  • Araştırma konusuna uygun amaç, önem, varsayım, sınırlılık ve tanımları yazabilmek,
  • Araştırma amacına uygun veri toplama aracını uygulayabilmek,
  • Araştırma verileri üzerinde temel istatistiksel işlemler ve çözümlemeler yapabilmek,
  • Bulguların yorumlanması ile ilgili özellikleri açıklayabilmek,
  • Araştırmada elde edilen bulguları yorumlayabilmek,
  • Araştırma sonucuna göre öneriler geliştirebilmek,
  • Yapılan araştırmayla ilgili özet yazabilmek,
  • Araştırma raporunun yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklayabilmek,
  • Kurallarına uygun olarak raporlaştırabilmek
gerekmektedir.

Bilimsel bir araştırma iki evreden oluşur. Bunlar;

  • Araştırma Teknikleri (Araştırmanın Amacı ve Önemi, Veri Toplama Teknikleri)
  • Araştırma Teknikleri (Rapor Yazma Teknikleri)
A- Araştırma Teknikleri (Araştırmanın Amacı ve Önemi, Veri Toplama Teknikleri)
  • Araştırma yapılacak konuda, amacı ortaya tam koyabilmek, çalışmanın önemini vurgulamak,
  • Bilimsel araştırma teknikleri doğrultusunda, seçilen konu üzerinde araştırma yaparak, değişik kaynaklardan veri toplamak ve elde edilen verileri doğru olarak analiz edebilmek.
  • Veri türleri
    • Belgesel tarama (kütüphane)
    • Gözlem
    • Görüşme
    • Yazışma
    • Internet
Çalışmanın bu aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda özetlenmiştir.
  • Seçtiği konuyla ilgili kaynak taraması yapabilmek
    • Konuyla ilgili kaynak eser ve kişileri belirleyip yazma
    • Kaynak taraması için uygun bir plân hazırlama
    • Kütüphane çalışmalarında katalog kullanma
    • Yararlandığı kaynak ve kişilerden elde ettiği bilgileri not ve fişlere yazma
    • Basın yayın organlarını takip ederek konuya ilişkin bilgileri toplama
    • Internet’ten araştırma yapma
  • Araştırma konusuna uygun amaç, önem, varsayım, sınırlılık ve tanımları yazabilmek
    • Araştırma konusuna uygun olarak araştırmanın amacını yazma
    • Araştırma konusuna göre araştırmanın önemini yazma
    • Araştırmanın dayandığı temelleri yazma
    • Araştırma konusunun sınırlılıklarını yazma
    • Araştırma konusuna uygun tanımları yazma
  • Araştırma verileri üzerinde temel istatistiksel işlemler ve çözümlemeler yapabilmek
    • Elde ettiği verileri amacına uygun olarak sınıflayıp yazma
    • Sınıflandırdığı veriler üzerinde gerekli olan istatistiksel işlemleri yapma
    • Verileri tablo halinde gösterme
    • Sonuçları kontrol etme
  • Bulguların yorumlanması ile ilgili özellikleri açıklayabilmek
    • Bulguların nasıl yorumlanacağını yazma
    • Yorumlamada dikkat edilmesi gereken özellikleri yazma
    • Bulguların yorumlanmasını örnek vererek açıklama
  • Araştırmada elde ettiği bulguları yorumlayabilmek
    • İstatistiksel tekniklerle elde ettiği bulguları yazma
    • Bulgular doğrultusunda yorumunu yazma
    • Yaptığı yorumun doğruluğunu tabloya göre kontrol ederek yazma
  • Araştırma sonucuna göre öneriler geliştirebilmek
    • Araştırma sonuçlarına dayalı olarak gerçekleştirilebilecek öneriler yazma
    • Bu önerileri önemine göre sıralayıp yazma
  • Yaptığı araştırmayla ilgili özet yazabilmek
    • Araştırmanın tüm aşamalarını özetleyerek yazma
    • Yazdığı özeti, araştırmanın ilgili bölümüne yerleştirme
B- Araştırma Teknikleri (Rapor Yazma Teknikleri)
  • Araştırma raporunun yazılmasında temel kurallar
    • Bilimsel kurallar
    • İçerik ile ilgili kurallar
      • Alıntıların kullanılması
      • Dipnotların yazılması
    • Kaynak belirtme amaçlı dipnot
    • Ek bilgi verme amaçlı dipnot
  • Araştırma raporunun yazılması
    • Ön bölüm
      • Başlık sayfası
      • Önsöz
      • İçindekiler
      • Listeler
    • Ana bölüm/Metin
      • Giriş
        • Problem
        • Amaç
        • Önem
        • Sınırlılıklar
        • Tanımlar
      • Kaynak araştırması
        • Materyal ve yöntem
        • Evren ve örneklem
        • Araştırma modeli
        • Veriler ve toplanması
        • Verilerin işlenmesi
      • Araştırma sonuçları
      • Tartışma
      • Sonuç
      • Öneriler
      • Özet
    • Arka bölüm
      • Ekler
      • Kaynaklar listesi
    • Çalışmanın bu aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda özetlenmiştir.
  • Raporlaştırma ile ilgili temel kavramlar bilgisi
    • Rapor, dipnot, kaynakça, metodoloji kavramlarının tanımlarını yazma
    • Verilen bir kavramın tanımını, verilen bir dizi tanım arasından seçip işaretleme
    • Verilen bir dizi kavramla, bir dizi tanımı eşleştirip işaretleme
  • Araştırma raporunun bölümlerini sıralayabilmek
    • Araştırma raporunda bulunması gereken bölümleri sırasıyla yazma
    • Sırası karışık verilen bölümleri sıraya koyma
    • Verilen bir bölümde bulunması gereken öğeleri yazma
  • Araştırma raporunun yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklayabilmek
    • Araştırma raporunun yazılmasında dikkat edilmesi gereken kuralları yazma
    • Raporlaştırmada kullanacağı dilin özelliklerini açıklama
    • Kapak düzeninin nasıl olacağını yazma
    • Raporlaştırmada kâğıt düzeninin nasıl olacağını yazma
    • Raporlaştırmada başlık ve paragraf düzeninin nasıl olacağını yazma
    • Raporlaştırmada şekil ve tabloların yerleştirilmesinde dikkat edilecek özellikleri açıklama
    • Dipnot yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
    • Alıntı yapılırken dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
    • Kaynakça yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
    • Özet yazmada dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 00:51
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Aralık 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bilimsel araştırma istenilen bilgiye ulaşabilmek için, sistematik veri toplama ve analiz etme sürecidir. Bazı bilimsel araştırmalar, kuram (teori) üretmeyi ya da varolan kuramları sınamayı amaçlamaktadır. Kuram, bir olguyu açıklamaya, kestirmeye ve/veya kontrol etmeye yarayan ilişkili ilkeler bütünüdür.

Örneğin, öğrenme olgusunu açıklayan kuramlar arasında bilişsel öğrenme kuramını ve davranışsal öğrenme kuramını sayabiliriz. Kuram üretmeyi ve/veya sınamayı hedefleyen bilimsel araştırmalara, temel araştırma adı verilmektedir. Yukarıda örnek olarak verilen kuramlardan davranışsal öğrenme kuramındaki ‘ödüllendirme ilkesi’ni sorgulayan bir araştırma, temel araştırma özelliği göstermektedir.

Bilimsel Araştırma Nasıl Yapılır?


Bilimsel araştırmada çözülmeye çalışılan problemin çok dikkatli ve ayrıntılı olarak belirlenmesi çalışmanın ilk adımı ve en önemli aşamasıdır. Bu aşamada elde edilecek olumlu ve olumsuz bilgi ve puanlar araştırmanın ileri aşamalarında önemli etkilere yol açar.

Araştırma sürecinde, problemlere bulunan çözümlerin güvenilir olması için veriler planlı ve düzenli olarak toplanır. Toplanan veriler analiz edilerek değerlendirmesi yapılır. Son olarak konu ile ilgili raporlar hazırlanır.

Bilimsel Araştırmanın Aşamaları


  • Problemi Görme – Gözlem ve Araştırma Konusunun Belirlenmesi
  • Araştırma Problemini Tanımlama
  • Konuyla Đlişkili Kaynakların Taranması
  • Hipotezlerin Yazılması
  • Araştırma Yöntem ve Modelini Belirleme
  • Verilerin Toplanması ve Analizi
  • Araştırmanın Sonuçlandırılması ve Araştırma Raporunun Yazılması
Ad:  araştırma.JPG
Gösterim: 6986
Boyut:  27.4 KB

Bilimsel Araştırmanın Nitelikleri


  • Bilimsel araştırma problem çözmeye yönelik belli aşamaları kapsayan, yansız, sistemli çalışmalar sürecidir.
  • Bilimsel araştırma, doğruluğu test edilmiş, sistemli ve organize, daha önceki bilgilerden hareket ederek literatürde bulunmayan yeni bir bilgiye ulaşmaya çalışır.
  • Bilimsel araştırma kendini yenilemeye açıktır. Belirlenen değişkenler ölçülebilir, gözlenebilir olmalı ve başka istatistik yöntemlerle analiz edilip araştırma tekrarlanabilmelidir.
  • Bilimsel araştırmanın dayanakları bilimsel ortak ölçütler olmalı. Kişisel kanılar ve duygusal yaklaşımlar olmamalıdır.
  • Bilimsel araştırma tarafsız ve tüm eleştirilere açık olmalıdır.
  • Bilimsel araştırmada verilerin belli bir sistem bütünlüğünde yayımlanması zorunludur. Yorumsuz araştırma eksiktir, tamamlanmamıştır.
  • Bilimsel araştırma; bilim adamları ve araştırmacılar için anlamlı ve önemli olmalıdır.
  • Bilimsel araştırma doğal olaylar ve olgular arası ilişkiler sistemini ortaya koyar
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 01:00
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
3 Kasım 2012       Mesaj #6
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

ARAŞTIRMA


1. Araştırmak eylemi
2. Bir bilgiyi geliştirmek amacıyla bir uzman, bir sanatçı vb. tarafından sürdürülen yöntemli çalışma ve incelemeler bütünü;' bunları içeren yapıt: Araştırmalarının sonucunu yayımlamak. Araştırma laboratuvarı. Türk romanı üzerine ilginç bir araştırma.
3. Araştırmacılarca yürütülen etkinlikler bütünü: Bu kuruluş, bütçesinin önemli bir bölümünü araştırmaya ayırır. Botanikte biyolojik araştırma, üzerinde biten bitkilerin özelliklerine bakarak maden yatağı arama.

—Eğititimde araştırma görevlisi, yükseköğretim kurumlarındakl öğretim yardımcılarının bir bölümüne verilen ad. (Görevleri; araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olmak ve yetkili organlarca yerilen öteki görevleri yerine getirmektir, ilgili yönetim kurulunun görüşü alınarak, fakültelerde ve fakültelere bağlı birimlerde dekanın; rektörlüğe bağlı enstitüler, konservatuvar- lar, meslek yüksekokulları, uygulama ve araştırma merkezlerinde ise müdürün ya da başkanın önerisi ve rektörün onayı ile, en çok iki yıllık bir süre için atanırlar. Süresi biten araştırma görevlisi, aynı göreve yeniden atanabilir.

—İktisatta araştırmacıların giriştikleriçalışmaların tümü: Araştırmaya büyük bir bütçe ayıran işletme. (Bk. ansikl. böl.)
  • Piyasa araştırması, tüketicilerin hangi malları istediklerini, hangi mallar a ne kadar harcama yapmaya istekli olduklarını, satın almaya hangi yollarla ikna edilebileceklerini öğrenmeye yönelik araştırma. (Üreticiler, yeni bir malı üretmeye başlamadan önce böyle bir araştırmanın sonuçlarına gereksinme duyarlar. Bu tür araştırmalarda genellikle anket yöntemi uygulanarak çok sayıda tüketici ve perakendeciye sorular sorulur; ürün, küçük bir bölgede satılarak piyasa teste tabi tutulur.)
  • Reklam araştırması, belli bir ürünün reklamını yapmanın en etkin yollarının seçimi ve sonuçların çözümlenmesi.
  • Tüketici araştırması, tüketicilerin gereksinme, zevk, alışkanlık, gelir ve mal varlıklarının öğrenilmesine yönelik araştırma. (Bu araştırmada anket yönteminden ve piyasa testlerinden yararlanılır)
  • Ürün araştırması, tüketicilerin belli bir ürün ve bunun ambalajı konusundaki isteklerinin ve düşüncelerinin öğrenilmesi.
  • Yöneylem araştırması, bir işletmede, belli girdiyle en çok çıktı ya da belli çıktıyı az girdi ile elde etmek amacıyla matematik yöntemler kullanma. (Bu yöntemler birçok sınai, mali, ticari soruna kesin çözüm getirir. En yaygın kulanılan yöntem, doğrusal programlamadır.)

—Maden ocaklarında maden araştırma, işletilebilir bir yatağı ortaya çıkarmak için türü ne olursa olsun başarı kesinliği olmaksızın yapılan işlemlerin (ocak çalışmaları dahil) tümü. (Bk. ansikl. böl.)

—Ruhbil. Araştırma tepkisi, pavlovcu görüşte, “yönlendirme” tepkisi denilen tepkiyle genel olarak bir arada ele alınan ve uyartıları toplamaya yönelik tepki. (Yeni araştırmalarda, bu konuya ilişkin olarak bildirim almadan ya da kapma’dan söz edilir.)

—ANSİKL ikt.
Bilimsel araştırma. Uzun zaman tümüyle spekülatif bir çaba olarak sürdürülen araştırma, bugün artık iktisadi hayatla bütünleşmiş ve işletme yöneticilerinin belli başlı uğraşlarından biri haline gelmiştir. Nitekim, 1945'ten bu yana, gelişmiş büyük ülkelerin çoğunda araştırma çalışmaları önemli ölçüde artmıştır. Bu, her şeyden önce, gayri safi yurt içi hâsıladan (GSYH) araştırma çabalarına ayrılan payın da artması demektir: 1980'de toplam araştırma harcamaları ABD'de GSYH’nin % 2,5'ıni, Almanya Federal Cumhuriyeti ile Büyük Britanya’da % 2,2’sini, Japonya’da % 2’sini, Fransa’ da % 1,8’ini, Türkiye’de % 0,17'sini bulmuştur.

Araştırma çalışmaları, yöneldikleri amaca göre üç büyük kola ayrılır: temel araştırma, sonuçların özel uygulanışlarını göz önünde tutmaksızın temel bilimlerde bilginin sınırlarını genişletmeyi amaçlar; uygulamalı araştırma, belli uygulamalı hedeflerin gerektirdiği yeni bilgileri bulmaya çalışır; sonuncu olarak, 60'lı yıllardan beri büyük bir ilerleme gösteren araştırma-geliştirme, yeni gereçler, ürünler ya da süreçler yaratmak için, uygulamalı araştırma sonuçlarının sistemli bir biçimde kullanımına ya da değerlendirilmesine yöneliktir.

Bu üç tip araştırmanın gelişme düzeyleri arasında oluşan karşılıklı bağlılığa koşut olarak, kamu kesimi araştırmaları ile özel kesim araştırmaları arasındaki aykırılık da, daha iyi uyum sağlayacak biçimde ortadan kalktı. Konuya dünya ölçeğinde bakılırsa, gelişmiş ülkelerde resmi kuruluşlarca yapılan araştırmaların, özel işletmelerce girişilen araştırmalara oranının 40/60 dolaylarında olduğu görülür (ABD, Federal Almanya ve Büyük Britanya'da 35/65; Fransa’da 40/60; Japonya ve İtalya'da 45/55). Oysa, araştırmaların finansmanında kamu sermayesinin payı daha büyüktür: Fransa' da (% 58), ABD ve Büyük Britanya’da (% 56). Bu da devletin, sınai araştırma merkezlerine kazanç sağlayan büyük programlar ortaya atarak bu alanda oynadığı itici rolü açıkça gösterir.

Türkiye'de bilimsel ve teknolojik araştırma.
Türkiye'de ilk araştırma enstitüleri XIX. yy.’ın sonunda kuruldu. Bu enstitülerin çalışmaları daha çok, üretimde verimi artırmaya yönelikti: Bursa ipekböcekçiliği araştırma enstitüsü (1888), İstanbul deneme ve üretme istasyonu (1889) gibi. Çağdaş anlamda bilim ve teknolojiye yöneiiş, Cumhuriyet dönemindedir. Bu dönemde ülkenin birçok yerinde, tarımda üretimi artırmaya yönelik araştırma istasyonları ve enstitüleri kuruldu. 1930’lu yılların atılımcı politikası, bilimsel yönelişlerde de kendini belli etti. Bilimsel ve teknolojik araştırmalar devletin önderliğinde başlatıldı. 1933 Üniversite reformu’yla araştırma, üniversitelerin temel görevleri arasına girdi. Atatürk’ün buyruğuyla kurulan Maden tetkik ve arama enstitüsü (MTA), Elektrik işleri etüd idaresi (EİEİ) ve Etibank, sanayi alanında ulusal araştırma uygulamalarını başlatan ilk kuruluşlardır. Aynı dönemde devlet öncülüğünde kurulan tarımsal araştırma enstitüleri de bu alanda önemli bir girişimdir, ikinci Dünya savaşı yıllarında duraksayan bu türden çalışmalar, 1950-1960 arasında yeniden hızlandı. Hükümetin ekonomik politikasına koşut olarak, ülkenin çeşitli yörelerinde birçok yeni araştırma birimleri oluşturuldu.

Bilimsel ve teknolojik araştırmalar alanında önemli bir yeri olan Milli prodüktivite merkezi (1953), Türk standartları enstitüsü (1954) ve sonradan Türkiye Atom enerjisi kurumu adını alan Atom enerjisi komisyonu bu dönemde kuruldu (1956). 1961 Anayasası, bilimsel araştırmalar yönünden de yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Devlet planlama teşkilatı (DPT) ve Türkiye Bilimsel ve teknik araştırmalar kurumu (TÜBİTAK) bu dönemde gerçekleştirildi.

1963’te kurulan TÜBİTAK’ın türk bilim yaşamında ayrı bir yeri vardır. Bu dönemde kamu kuruluşlarının birbiri ardınca kendi araştırma birimlerini oluşturmaya başladığı dikkati çekmektedir. Ekonomideki gelişmelere koşut olarak, bu birimler tarım dışı alanlara da yönelmeye başladı. 1980’li yıllarda bu araştırma birimlerinin etkin çalışması yönünde önlemler alındı, kimi kuruluşlarda ve bakanlık merkez örgütünde eşgüdüm sağlama amacıyla Araştırma konseyi adıyla örgütler kuruldu. Bu arada özel sektörde, özellikle holdingleşmiş kuruluşlarda da araştırma - geliştirme çalışmaları hızla örgütlenmeye başladı.

Türkiye’de araştırma-geliştirme harcamalarının en büyük kaynağı devlet bütçesidir. 1981 yılı kesin hesap raporlarına göre, araştırmalar için harcanan toplam para 10 milyar TL’dir. Bu paranın % 83,4’ü kamu kesimi araştırma birimlerince, % 16,6'sı üniversitelerce harcanmıştır. Bu harcamaların bilim dallarına göre dağılımı şöyledir: % 54,6 tarım, % 16,1 tıp, °/o 15,7 mühendislik, °/o 11,2 temel bilimler, °/o 2,2 sosyal bilimler. En çok harcama tarım alanında yapılmakta, sosyal bilimler en art sırada yer almaktadır. Gene 1981 yılı verilerine göre kamu ve üniversite kesiminde tam gün çalışan araştırmacıların sayısı 3 500'dür. Bunlardan % 37,2'si tıp, % 19,3’ ü mühendislik, °/o 17,4’ü tarım, % 13,2’si temel bilimler, % 12,6'sı sosyal bilimler alanında çalışmaktadır. Özel sektörde çalışan araştırmacı sayısı, 1982 verilerine göre, 785'tir. Bu rakam araştırma -geliştirmede çalışan toplam insan sayısının °/o 5’ine eşittir.

Türkiye’de araştırma-geliştirme harcamalarının gayri safi milli hâsıla içindeki payı % 0,15’tir. Birleşmiş milletler örgütü’ne göre, bu oranın gelişmekte olan ülkeler için °/o 1 olması gerekmektedir. Bu oran SSCB'de °/o 4, Federal Almanya'da % 2,2, Japonya ve İngiltere’de % 2'dir (1979). Türkiye'de yeni önem kazanmaya başlayan araştırma-geliştirme çalışmalarına ayrılan parasal kaynak ve insan gücü, gelişmiş ülkelere oranla çok düşüktür. Yapılan incelemeler, araştırma çalışmalarının verimlilik düzeyinin de düşük olduğunu göstermektedir. Bu alandaki sorunları ulusal düzeyde çözümlemek üzere Başbakanlık ve ilgili bakanlıklar düzeyinde Bilim ve Teknoloji yüksek kurulu adıyla bir kurul oluşturulmuştur (1983).

—Mad. oc.
Maden araştırma.
Bu çalışma, indislerin yerini belirleyen ve bulup ortaya çıkaran arama’ ile başlar; bunu, işletilebilir bir yatağı en iyi biçimde ortaya koyabilecek indisleri tanıma ve değerlendirme aşamaları izler (arama yöntemiyle ortaya çıkarılan hedefler).
Mineralleşmiş bir cismi tanıma, genellikle karot alma sondajları yoluyla örnekler alınarak sağlanır; örnekler, cevher işleminin ilk denemelerini gerçekleştirme ve yatağın olası sınırını çizme olanağı verir. Bu veriler hazırlık niteliğinde yapılacak bir fizibilite araştırması için yeterlidir; bununla birlikte bu çalışma oldukça yaklaşık sonuçlar verir.

Yatağı değerlendirme, tanıma evresi olumlu sonuç verirse, işletme kararı vermek için gerekli olan tüm verileri toplamaya ve yorumlamaya, özellikle maden ocağının verimliliğini öngörmeye dayanır. Kısa aralıklarla sondajlar ve ocak çalışmaları yapmak (kuyular, galeriler, fareler vb ), bir işletme yöntemi seçmek ve cevher hazırlama yöntemini saptamak için genellikle zorunludur, işletilebilir rezervler (tonajlar ve oranlar) çeşitli yöntemlerle saptanır; bu yöntemlerin en eksiksiz olanı jeoistatistiktir. Maden araştırma evrelerinde pano yolları açma işlemleri, ele alınan yüzeylerin derece derece gelişimini (azalan), kullanılan teknikleri (gitgide ayrıntılı), insan gücünü, gerekli araç gereci ve mali harcamaları (hızla artan) ortaya koyar. Her evre bir önceki evrenin sonuçlarına ve umulan kâra göre başlatılır. Araştırma İlerledikçe alınacak kararların parasal yükü de artar: stratejik araştırma boyunca yapılan harcamalar milyonlarca lirayı bulurken, değerlendirme evresinde milyarlar düzeyine ulaşır; yine de başarıya ulaşılacağı hiçbir zaman kesin değildir. Bu olgu, maden araştırmaları için yapılması gereken harcamaların neden yalnızca büyük kamu kuruluşları, hatta uluslararası kurumlar tarafından karşılandığını açıklar Öte yandan, sürecin toplam süresi (5-10 yıl) uzun vadeli bir öngörüyü ister istemez zorunlu kılar (özellikle yatak işletmeye açıldığında cevherin satış olanakları konusunda); bu öngörü pek kesin değildir, ama yem yatakların daha önce işletmeye açılmış yatakların yerini alarak sürekliliği sağlaması için zorunludur.


kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 00:50
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
3 Kasım 2012       Mesaj #7
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi

BİLİMSEL MAKALENİN TANIMI


Bilimsel makale, özgün araştırma sonuçlarını tanımlayan, yazılmış ve basılmış rapordur. Fakat bu kısa tanım; bilimsel makalenin belli bir biçimde yazılmış olması ve üç yüzyıl boyunca geliştirilmiş gelenekler, editör uygulamaları, bilimsel ahlâk ve basım-yayım etkileşimiyle tanımlanan belli bir biçimde yayımlanması gereğine dikkat çekilerek nitelenmelidir.

Bilimsel makale yi uygun bir biçimde tanımlamak için bir bilimsel makaleyi yaratan mekanizmayı, yani geçerli yayını tanımlamalıyız. Özetler, tezler, konferans raporları ve diğer birçok literatür yayımlanabilir, fakat bu yayınlar her zaman geçerli yayın ölçütünü sağlamazlar. Dahası, bilimsel bir makale bütün diğer testleri geçse de, eğer yanlış yerde yayımlanmışsa geçerli yayımlanmamış demektir. Yani, nispeten kötü bir araştırma raporu, fakat testleri geçen bir yayın, eğer doğru yerde (genellikle belli başlı bir dergi) kabul edilir ve yayımlanırsa geçerli bir yayındır. Çok iyi hazırlanmış bir araştırma raporu ise yanlış bir yerde yayımlanmışsa geçerli bir şekilde yayımlanmamış olur. Devlet raporlarının ve konferansta yayımlananların çoğunda olduğu gibi, kurum bültenleri ve kısa yaşam süresi olan yayınlar, esas yayınlar olarak nitelenmezler.

Birçok kişi, bilimsel makalenin tanımının elde edildiği temel yayın (geçerli yayın) tanımı konusunda mücadele vermiştir. The Council of Biology Editors (CBE), otoritesi olan meslekî bir organizasyon (hiç değilse biyolojide), bu tür problemlerle uğraşarak aşağıdaki tanıma ulaştı:

Kabul edilebilir temel bir bilimsel yayın, meslektaşlara (1) gözlemleri değerlendirme (2) deneyleri tekrarlama (3) entelektüel işlemleri değerlendirme imkanı verecek, yeterli bilgi içeren ilk açıklama olmalıdır. Dahası, duyumsal algılamaya elverişli; esasta kalıcı, kısıtlama olmaksızın bilimsel topluluğa açık ve bir veya daha fazla belli başlı tanınmış ikincil servislerin düzenli taraması için hazır olmalıdır (örneğin, Amerikada Biological Abstracts, Index Medicus, Excerpta Medica, Bibliography of Agriculture, diğer ülkelerde de benzer servisler).

İlk okuyuşta, bu tanım aşırı derecede karışık veya hiç değilse çok uzun görünebilir. Fakat bunu yazmada katkısı olan bizler, her kelimeyi dikkatlice tarttık ve daha az kelimeyle kabul edilebilir bir tanımın yapılabileceğinden kuşku duyuyoruz. Çünkü; öğrenciler, yazarlar, editörler ve bütün ilgililer için bilimsel makale nedir? ne değildir? çok önemlidir. Bu tanımın, gerçekten ne anlama geldiğini görmek için bütünüyle incelemekte yarar vardır.

Kabul edilebilir temel bir bilimsel yayın, ilk açıklama olmalıdır. Doğal olarak çoğu zaman, yeni araştırma verilerinin ilk açıklaması bilimsel bir toplantıda sözlü sunuş olarak yer alır. Fakat, CBE ifadesinin ileriye sürdüğü, yazarın ağzından kaçırmasının ötesinde bir açıklamadır. Etkin bir ilk açıklama sadece, açıklananın, yazarın meslektaşları tarafından (şimdi veya gelecekte) tamamıyla anlaşılıp kullanılmasına imkân verecek formu olan bir açıklama olduğu zaman gerçekleşmiştir.

Böylece verilerin, potansiyel kullanıcılara (i) gözlemleri değerlendirebileceği (ii) deneyleri tekrarlayabileceği ve (iii) entelektüel işlemleri değerlendirebileceği (yazının sonuçları verilerle desteklenmekte midir?) yeterli bilgiyi sunması gerekir. Sonra, açıklama duyular tarafından algılanmaya elverişli olmalıdır. Bu acayip bir sözcük grubu olabilir, fakat bunlar normal uygulamada en basit şekliyle, yayın anlamına gelir. Bununla beraber bu tanım, açıklamaya sadece görsel malzeme (basılı dergiler, mikrofilm, mikrofiş) cinsinden değil, fakat aynı zamanda, belki basılı olmayan, görsel olmayan formlar cinsinden de içerik kazandırır. Örneğin, dinleme kasetleri formunda yayın, eğer tanımda verilen diğer testleri geçtiyse etkin bir yayın oluşturabilir. Gelecekte, ilk açıklamanın bilgisayar veri tabanına giriş olması pekâlâ mümkündür.
Yayının formuna bakılmaksızın; bu form, esasta kalıcı olmalı, bilimsel topluma kısıtlamasız açık tutulmalı ve bilgi geri kazanma servislerine açık olmalıdır (Biological Abstracts, Chemical Abstracts, Index Medicus, Science Citation Index, v.b.). Böylece, haber bültenleri ve kurum yayınları gibi haber ve diğer yönleriyle değer taşıyan yayınlar, bilimsel bilginin bulunduğu yerler olarak hizmet edemezler.

CBE tanımı, daha basit olarak, fakat daha kesin terimler olmaksızın yeniden ifade edilirse; temel yayın (i) özgün araştırma sonuçlarının ilk yayını olan (ii) yazarın meslektaşlarının deneyleri tekrarlayabilecekleri ve sonuçları irdeleyebilecekleri forma sahip ve (iii) dergide veya başka bir kaynak belgesinde bilimsel toplum içinde hemen ulaşılabilir olan yayındır. Bu tanımı anlamak için yine de, önemli bir ihtar ilâve etmeliyiz. Tanımın, yazarın meslektaşlarına atfedilen kısmı, yayın öncesi meslektaş değerlendirmesi anlamında kabul edilir. Böylece tanım olarak bilimsel makaleler, meslektaş değerlendirmesi yapılan yayın organlarında yayımlananlardır.

Bu tanım sorununun üzerinde iki nedenle çok durdum. İlk olarak; yazarlar, editörler ve yayımcıların temel yayını tanımlamadaki isteksizlikleri nedeniyle veya yapamadıkları için, bilim topluluğunun tümü uzun süre, etkin olmayan pahalı bir bilimsel iletişim sistemi ile çalıştı. Sonuçta yayınların çoğu toplantı özetlerinde, anlaşılmaz konferans bildirilerinde, devlet belgelerinde kaldı veya dağıtımı çok az olan kitap ve dergilere gömüldü. Diğer makaleler, aynen veya ufak değişiklikler yapılmış formda bir kereden fazla yayımlandılar; bazen bu, hangi konferans raporlarının, kitapların ve derlemelerin temel yayın olduğu (veya olması gerektiği) hangilerinin olmadığı konusundaki tanım eksikliği nedeniyle olmuştur. Sonuç, tekrar ve karışıklıktır. İkincisi, tanım olarak bilimsel makale, bazı belirli türlerde bilgi içeren özel bir çeşit belgedir. Bir bilimsel makale, bilimin gereksinimi olan düşünce nitelikleri gibi, tamamıyla aynı nitelikleri talebeder: Mantık, açıklık ve kesinlik (50). Eğer öğrenci veya yetişmekte olan bilim adamı (ve hatta, hâlen çok sayıda makale yayımlamış bilim adamlarının bazıları) bu tanımın önemini tam anlamıyla kavrarsa, yazma işinin önemli ölçüde kolaylaşması gerekir. Karışıklık, şekillenmemiş işlerin sonucudur. Kolay iş, tanı olarak ne yapılması ve hangi sırada yapılması gerektiğini bildiğiniz iştir.

BİLİMSEL MAKALENİN DÜZENLENMESİ


Geçerli yayının gereklerini karşılayacak şekilde düzenlenmiş makale, bilimsel makaledir. O, önemli ölçüde şekillendirilmiş, ayrık ve açıkça belirli, birleşen parçalardan oluşur veya oluşmalıdır. Birleşen kısımların, temel bilimlerde en yaygın isimlendirilmesi: Introduction-Giriş, Methods-Yöntemler, Results-Sonuçlar and Discussion-Tartışma (ve böylece akronim IMRAD)dır. Gerçekte, Malzeme ve Yöntemler başlığı, daha basit olan Yöntemlerden daha çok kullanılır. Fakat akronime girmiş olan sonuncusudur.

Yıllar boyunca, IMRAD yaklaşımını düşündüm ve önerdim. Bununla beraber bugüne kadar, herhangi bir şekilde farklı olan çeşitli düzenleme sistemleri, bazı editör ve dergiler tarafından tercih edilmiştir. Üniform olmaya doğru eğilim, IMRAD sisteminin Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü tarafından ilk 1972de ve tekrar 1979da (5) tanımlandığından beri artmış bulunuyor .

Bu sıralama öylesine mantıklı ki, açıklayıcı yayınların diğer türlerinde de artarak kullanılmaktadır. Kişi; kimya, arkeoloji, ekonomi hakkında mı yoksa caddelerdeki suçlar hakkında mı yazıyor, IMRAD formatı genellikle en iyi seçimdir.
Bu çoğu zaman, laboratuvar çalışma sonuçlarını açıklayan makaleler için de doğrudur. Kuşkusuz, istisnalar vardır. Örneğin, yer bilimlerinde alan çalışma raporları ve tıp bilimlerinde klinik vaka raporları bu tür düzenlemeye ilk aşamada uymazlar. Yine de, bu görsel tanım veren makalelerde dahi, problemden çözüme aynı mantık silsilesi çoğu zaman uygundur.
Zaman zaman, laboratuvar raporları bile farklı olmalıdır.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 01:01
_Ceyda_ - avatarı
_Ceyda_
Ziyaretçi
25 Temmuz 2013       Mesaj #8
_Ceyda_ - avatarı
Ziyaretçi

Bilimsel Araştırmalarda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar


Bilimsel araştırma hem bilime katkı sağlamak hemde insanlara faydalı olmak amacıyla yapılabilir.

KONU SEÇME ve SINIRLARI BELİRLEME


Konu Seçme


Araştırmanın ilk aşaması konu seçmedir. Konuyu seçmeden önce olabildiğince fazla kaynağa başvurarak olası konular hakkında belirli bir düşünme süreci geçirmek gerekir.

Araştırmayı yapan kişi öncelikle düşündüğü konu hakkında yazılmış çok sayıda kaynağı bulup okumalıdır.Bu amaçla çeşitli kaynakları toplar, bunlarda daha çok diğer bilim adamlarının yazdığı makaleler önemlidir, bundan başka mesleki dergilerde yayınlanan makalelerden, yeni basılmış kitaplardan ve okunan kaynakların sonundaki alıntı kısmında bulunan yazılardan da yararlanabilir.

Konu seçiminde diğer yapılması gereken görevlerden biri de araştırılacak konu üzerinde daha önceden yapılan çalışmaları gözden geçirerek bu konunun hangi yönleriyle ilgilenilmiş olduğu ne aşamaya kadar geliştirildiği sorunun çözümü için hangi yönde ve ne gibi yeni çalışmalara gerek olduğu anlaşılır.

Konu seçiminde uyulması gereken noktaları şöyle sıralayabiliriz:

İlgi


Araştırmacı çalışmayı düşündüğü konuya karşı ilgili olmalıdır. Araştırmanın uzun zaman alması ve çok okumayı gerektirmesi araştırmacının konuya bağlılığını azaltabilir. Bu sebeple sevilen bir konu seçilmelidir.

Orijinallik


Araştırma bilinenleri tekrarlamamalı veya bir görüşü kanıtlamalıdır. Bunun yanında toparlayıcı, bilinmeyenleri açıklayıcı, bilinenleri ise geliştirici nitelikte olmalıdır.

Önem


Konu araştırmaya değecek bir öneme sahip olmalıdır.Bunun için o daldaki uzman kişilerin görüşlerine başvurmak gerekebilir. Genellikle sentez yapan tartışmalı bir görüşü çözüme bağlayan, bilgilerimizi geliştiren kişi veya toplum seviyesini yükseltmeye yönelik araştırmalar "önemli" sayılır.

Bilimsel Yeterlilik


Araştırmacının kendi bilgi düzeyi seçtiği konuyu araştırabilecek nitelikte olmalı konuyla ilgili kaynaklara kolayca ulaşabilmelidir. Konunun niteliğine göre anket, gözlem, mülakat, istatistik yöntemler, yabancı dil, eski yazı vs. gibi kullanılabilir.

Birincil ve İkincil Kaynaklar


Birincil kaynaklar gözlem, anket, mülakat, yayınlanmamış belgeler vs. gibi doğrudan doğruya araştırmacı tarafından elde edilen çalışmalardır.Bazı çalışmacılar bu kaynaklardan yararlanırken bazılara da kütüphane çalışmasını tercih ederler.Bunlar kaynak olarak başkası tarafından konu ile ilgili söylenmiş ve yayınlanmış düşünce görüş ve incelemelere dayanır.

Kaynak Yeterliliği


Araştırmanın devamı, güvenilir ve yeteri sayıda kaynak bulunabilmesine bağlıdır. Bir görüşü kanıtlamak üzere yapılan çalışmalar hemen hemen tümüyle kütüphane kaynaklarına dayanır. Deney anket mülakat ve araştırma gibi yöntemlerle kaynakların doğrudan derlenmesi de kütüphane kaynaklarına olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz.

Araştırılacak konuda yeterli sayıda ve düzeyde kaynak bulunamaması araştırmanın ilerlemesini zorlaştırır. konuyla ilgili olanları seçmek güç ve zaman alıcı olabilir. Bu sorun İnternet üzerinden yapılan araştırmalarda sık yaşanır.Bu durumda anahtar kelimeleri olabildiğince azaltıp konuya en uygun düşenlerle aramanın sürdürülmesine çalışılmalıdır. aynı zamanda diğer araştırmacıların kullandığı anahtar kelimeler de incelenebilir.

Zaman


Seçilen konu bilimsel çalışmanın işleneceği zaman çalışmayı yapacak kişinin ayırabileceği süre açısından uygun olmalıdır.
Araştırmanın belli bir süre içinde tamamlanması zorunluluğu seçilecek konunun ve onun incelenecek yönünün belirlenmesinde de etkili olur.

Konuyu Sınırlandırma


Konunun Uzun ya da kısa Olması


Konu ne kadar daraltılırsa onu o ölçüde derinlemesine inceleme olanağı elde edilmiş olur. Ancak konunun içinden çıkılamayacak kadar uzun, araştırmayı anlamsız kılacak kadar da dar tutulmaması gerekir[5].

Konuyu Sınırlamada İlk Okuma


Konuyu sınırlandırmada ilk okumadan elde edilen bilgiler araştırmacıya yardım eder ve yapılan gözlemler geçirilen düşünme süreci sonunda araştırmacının kafasında oluşan sorunun ve o soruna karşı önereceği bir çözüm meydana gelir.Bu da araştırmanın tezini oluşturur.

HİPOTEZ KURMA VE METODUN BELİRLENMESİ


Hipotez Kurma (Araştırmanın Tezi)


Hipotez belli bir kurumsal temele dayalı olarak geliştirilen ve değişkenler arasında varlığı öne sürülen belli ilişkilerin sınanmasını sağlar. Her araştırmanın bir tezi olmalıdır.
Başlangıçta oluşturulan tez soruna karşı getirilen geçici bir çözümlemedir. Araştırma ilerledikçe tez değiştirilebilir veya sonuca uygun olarak geliştirilebilir.

Tez doğruluğu sınanmamış bir öneridir. Ön çalışmalara deneyim gözlem ve akıl yürütmelere dayanılarak oluşturulur ve çalışma sonucunda doğru çıkacağına duyulan bir güven vardır. doğru çıkmaması halinde yinede sonuçlar yayınlanabilir. bu her halükarda bilimin gelişmesine katkı sağlar, çünkü aynı konuyu başka bir bilim adamı incelememiş olur.
Tez cümlesi ilgi çekici nitelikte olmalıdır. Düz ya da soru cümlesi olarak ifade edilebilir. Önerinin basit anlaşılır ve merak uyandıran nitelikte olması gerekir.

Araştırma Tekniğinin Belirlenmesi


Bilimsel çalışmalarda yöntemin büyük önemi vardır.Konunun özelliğine ve araştırmacının ilgisine göre anket, gözlem, mülakat istatistik bilgiler, deney vs. gibi yöntemlerden yararlanılabilir. Birincil kaynaklarla çalışma yönteminin belirlenmesi kütüphane araştırmasına olan gereği ortadan kaldırmaz.

Günümüzde araştırmacılar geleneksel kütüphane kaynaklarının yanı sıra İnternet kaynaklarından da yararlanmak zorundadırlar.Çünkü bu kaynakların bir bölümü kütüphanelerde basılı olarak bulunurken bazıları sadece elektronik ortamda yer almaktadır. özellikle makale indexleri çok önemlidir.

Yöntem aşamasında ayrıca tutulacak notların ve ulaşılan kaynakların nasıl kaydedileceğine de karar vermek gerekir. Bu yöntemlerden birisi klasik kart yöntemidir. Burada kaynak ve kaynaklardan elde edilen bilgiler bu iş için hazırlanmış kartlara yazılır. Kaynakların yazıldığına bibliyografya, kartları alınan notların yazıldığı kartlara da not alma kartları denir.

Bazen de kaynaklar ve bilgiler özel olarak tutulan bir bloknot veya deftere kaydedilir. Tüm bilgiler bir araya toplanmış olur.

Diğer bir yöntem de kaynak ve notları bilgisayarda bir klasör içinde yer alan dosyalara kaydetmektir. Bu yöntem daha fazla tercih edilmektedir. özellikle kart yöntemine alternatif olarak geliştirilen OneNote programı bilim adamları tarafından tercih edilmektedir.

TASLAK PLAN VE GEÇİCİ BİBLİYOGRAFYA HAZIRLAMAK


Taslak Plan Hazırlamak


Geçici plan araştırmacının henüz konu ile ilgili olarak okuduğu birkaç çalışmadan yararlanarak nasıl bir çalışma yapmak istediğini gösteren bir taslaktır.Bu taslak araştırmacının çalışması sırasında izleyeceği yolu gösterir. Başlangıçta geçici plan hazırlanması zamandan tasarruf sağlar. Araştırmanın ayrıntıların inildikçe geçici planda değişiklik yapılır.

Araştırmacının taslak plan hazırlanmasında ve onda değişiklikler yapılmasında tez cümlesini kağıdın başına yazması yararlı olabilir. Böylece konunun kapsamı ve sınırlandırmaları göz önünde bulundurulmuş olur.

Taslak plan ana fikirlerle destekleyici bilgilerin akış sırasını ve bunlar arasındaki ilişkileri ortaya koyar. Başlıklar ve alt başlıkların her birine izlenen sisteme göre bir numara veya harf verilir. Alt başlıkların yazımına belirli miktar boşluklar verilerek içeriden başlanır. Alt başlıkların üst başlıklara göre bu şekilde daha içeriden yazılması fikirlerin birbirine nasıl bağlandığını daha açıklıkla göstermek içindir.

Geçici Bibliyografya Hazırlamak


Araştırmacı konuyu belirledikten sonra kaynak araştırmasına başlar ve bulduğu kaynakları kaydederek bir kaynak listesi ya da bibliyografya oluşturur. ilk hazırlanan kaynak listesine yenileri eklenir bazıları da gereksiz görülerek sonradan listeden çıkartılır.

Bir araştırmada yararlanılan kaynaklar çok ve çeşitlidir. Kitaplar, genel ve mesleki makaleler, gazeteler, istatistikler, raporlar, seminer bildirileri, özel mektuplar v.s. bunlardan bazılarıdır. Araştırmacı konuyla ilgili gördüğü tüm kaynakları toplamalıdır.

Kaynak Araştırmasına Başlama


Araştırmaya büyük ve genel bir kütüphaneden başlamakta yarar vardır. Bu örneğin bulunulan ildeki üniversite kütüphanesi olabilir.
Araştırmacının ilk yapacağı şey ilgili kitap ve makaleleri bulabileceği kaynaklara başvurmaktır.

Kütüphane Katalogları


Kataloglar yazar başlık ve konuya göre düzenlenirler.Ancak katalog araştırmasına konu ile başlamak daha doğru olur.
Kütüphaneciler kitap ve öteki malzemeleri sınıflandırırken standart bir konu başlığı kullanırlar. Kütüphaneler arasında ufak tefek bazı farklılıklar olsa da bunun için genellikle Amerikan Kongre Kitaplığının (Library of Congress) Konu Başlıkları Sınıflandırması (Subject Heading Classification) esas alınır.Dört cilt olan bu yayın kütüphanenin referans kitaplığında veya katalog dolaplarının yakınında bulunur.
Kütüphanedeki her kitabın üzerinde onun raflardaki yerini belirten bir başvuru numarası vardır. Bu numara genellikle kitabın sırtında yazılıdır.

Makale İndeksleri


Araştırmacının başvurabileceği diğer bir kaynak da makale indeksleridir. indeksler dergilerde yayınlanan makalelerle bazen kitapların içinde yer alan bölümleri konularına göre düzenli olarak içeren kaynaklardır.çeşitli konularda yayımlanmış makalelerin ve öteki yazıların yazar başlık tarih ve içinde yer aldıkları periyodikleri gösterirler.Makale indeksleri daha çok kütüphanelerin referans bölümlerinde bulundurulur.

Makale indeksleri genel veya özel nitelikte olabilir. Genel indeksler değişik konulardaki makale ve yazıları içerirler. Oysa özel indeksler belirli konulara göre düzenlenmişlerdir.

Bibliyografyalar


Kütüphane katalogları ve makale indekslerinin yanında aranılan kitapların bulunabileceği bir diğer kaynak da bibliyografyalardır.bibliyografyalar yayınlanmış kitapların listesini içeren kaynaklardır genel ve özel nitelikte olabilirler.

Ayrıca ticari amaçlı bibliyografyalarda vardır. Bunlar da konuyla ilgili hangi kitapların bulunduğunu belirlemede yararlı olur. Örneğin Books in Print (New York: Bowker ) ve Cumulative Book Indeks ( New York : Wilson ) bu tür ticari kataloglardır[10].

Araştırmacı ayrıca kitap ve makalelerin sonlarında bulunan kaynakçalardan da başka kaynaklara ulaşabilir. Bu nedenle incelediği konuyla ilgili yakın tarihlerde yayınlanmış birkaç kitap ve makale bulunarak bunların kaynakçalarının incelenmesi daha birçok kaynağın belirlenmesine olanak sağlar.

Diğer Kütüphaneler


Araştırmacılar çalışmalarına öncelikle bağlı oldukları üniversite kitaplıklarından başlayabilirler. Ancak tüm kaynaklar üniversite kütüphanelerinde olmayabilir. Bu yüzden onların dışındaki kütüphanelerde de kaynak araştırması yapmakta yarar vardır.

a.İl Halk Kütüphaneleri : Bunlar daha çok genel nitelik taşırlar. Fakat o yöre ile ilgili başka yerlerde bulunmayan bazı kaynakların il halk kütüphanelerinde bulunma olasılığı çok yüksektir.

b.Meslek OdalarıDernek Cemiyet veya Birlik Kütüphaneleri : Aynı meslekleri yapan veya aynı konularla ilgilenen kimselerin oluşturdukları kuruluşlardır. Bunların araştırmacıyı ilgilendirebilecek kendi özel koleksiyonları veya kitaplıkları bulunabilir. Örneğin ticaret ve sanayi odaları ile meslek odalarının kitaplıkları yayınladıkları istatistikler yıllıklar raporlar vs. araştırmacılar için önemli kaynaklar durumundadır.

c.Diğer Kaynaklar : Bunlar arasında elçilikler gazeteler büyük işletmeler belediyelerle öteki resmi veya özel kuruluşların kitaplıkları araştırma ve özel kayıtları vs. yer almaktadır.

Özellikle bazı elçiliklerin çok zengin kütüphaneleri vardır. Örneğin ülkemizde Amerikan Büyükelçiliği ne bağlı olarak faaliyet gösteren Amerikan Kütüphaneleri araştırmacılar açısından oldukça zengin bir kaynaktır.

Türkiyede birçok kamu kuruluşu ve benzerlerinin de oldukça zengin kitaplıkları bulunmaktadır. Bunlar arasında Devlet Planlama Teşkilatı Devlet İstatistik Enstitüsü Türk Standartları Enstitüsü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile çeşitli bakanlıkların kitaplıklarını özellikle belirtebiliriz.

Geçici Bibliyografyanın Düzenlenmesi


Araştırmacının kaynak araştırması ile belirlediği malzemeyi uygulanacak bir sisteme göre kayda geçirmesi gerekir.böylece araştırmanın geçici bibliyografyası ortaya çıkar.bir kaynağın arandığında tekrar bulunabilmesi ya da onun dipnotunda veya sondaki Kaynakça da gösterilebilmesi için o kaynakla ilgili tüm bilgileri eksiksiz olarak kaydetmek gerekir.

Bilinen bir yönteme göre kaynaklar bu amaç için özel olarak yapılan bibliyografya kartlarına kaydedilirler. Kaynaklar az olduğunda özel bir deftere de kaydedilebilir.

Bibliyografya Kartları


Bibliyografya kartları 7.5 x 12.5 cm. ebadında kartondan kesilmiş standart kağıt parçalarıdır.her biri ayrı bir kart üzerine işlenmiş kaynakları alfabetik sıraya koymak ve sınıflandırmak oldukça kolaydır. Bibliyografya kartları bir kutu veya fiş dolabında saklanırlar. Daha sonraki aşamalarda metnin sonunda bibliyografya listesi yazılırken ve dipnotlu kaynak gösterme sisteminde ilk kez başvuru yapıldığında kaynaklar tanıtılırken yalnızca ilgili kartları yerinden çıkartıp bakmak yeterli olacaktır.

Bibliyografya Kartı Örneği:
330.9 DPT Kütüphanesi
KAZ
Kazgan Gülten
İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi. 4. Baskı
İstanbul : Remzi Kitabevi 1989.

İktisadi düşüncenin başından veri geçirdiği aşamaları inceliyor. İktisat Teorisinin evrensel geçerliliği olmadığı tezini savunuyor.


Kitaplar için şu bilgileri geçici bibliyografyaya kaydetmek gerekir :
Yazarla ilgili bilgiler (Yazar ve varsa çeviren derleyen hazırlayan v.s. gibi emeği geçenler) kitabın başlığı (varsa alt başlıkları ile birlikte) baskı sayısı ve kitabın yayın bilgileri (yayım yeri yayın evi yayım tarihi)

Diğer bilgilerden ayırt edilmesi için kitap başlığı altı çizilmiş olarak italik veya koyu punto ile yazılır. Kitap kartının sol üst köşesine ayrıca kitabın katalogdaki başvuru numarasını ve birden fazla kütüphanede çalışılması durumunda bulunduğu kütüphaneyi de kaydetmek gerekir.

Periyodikler belirli zaman aralıkları ile yayınlanan kaynaklardır. Bir periyodik makalesi için gerekli bibliyografya bilgileri kitaplar için gerekli olanlardan biraz farklıdır. Bu kaynaklar için şu bilgilere gerek vardır :

Yazar makalenin başlığı periyodiğin ismi cilt ve sayı numarası (ve tarihi) ile makalenin sayfa numaraları. Makalenin adı da kitaplardaki gibi altı çizilmiş olarak italik ya da koyu punto ile yazılır.

Makale Bibliyografya Kart Örneği :

Seyidoğlu Halil
"Elektronik Ticarete Hazır mıyız?"
Bilgi ve Toplum Cilt I Sayı 2 (Haziran 1999) ss. 59-62.

Yeni bir ticaret yöntemi olarak elektronik ticaretin sağladığı kolaylıkları inceliyor. Türkiyede elektronik ticaretin gelişmesi için gerekli koşulları tartışıyor.

İnternet Üzerinde Adres İşaretleme (Bookmarks)


İnternet üzerinde araştırma yapılarak kaynak listeleri belirlendikten sonra istenen kaynaklar işaretlenip bir dosyaya kaydedilebilir. Bunun için tüm yapılacak işlem programdaki adres işaretleme dosyasının açılması ve seçilen kitabın üzerinde tıklatmadır. Kitap işaretleme fonksiyonu sayesinde uzun adresleri her defasında ayrı ayrı yazmanın güçlükleri ve bu işlemler yapılırken yanlış kopyalama olasılığı ortadan kalkar.

Böylece araştırmacı İnternette yararlı kaynakları belirleyip bunlara aldığı notları ekleyerek bir tür elektronik bibliyografya düzenlemiş olur. Daha sonra işaretlediği kaynaklara dönerek bunları okuyup değerlendirme yoluna gider.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 01:08
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Şubat 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM

OKUMA VE NOT ALMA


Özetleme ve Aktarma


Okuma ve not alma çalışmaları belirlenen hipotez ve geçici çalışma planı doğrultusunda yapılır. Okuma sırasında tez konusu ile ilgili önemli görülen kısımlar not alınır. Çünkü bir kimse yararlandığı her kaynağı sürekli olarak yanında tutamayacağı gibi bir an için akla gelen güzel bir fikrin yeniden anımsanması da kolay olmayabilir. Kaynak toplama aşaması gibi okuma ve not alma aşamasında da seçici davranılmalıdır. İncelenen kaynaktan not alırken şu hususlara dikkat etmek gerekir[16]:
  • Hemen not alınmaya başlamamalı kaynak iyice incelenmelidir.
  • Araştırmacıda aynı konuda birden fazla kaynak varsa en uygun olanını daha ayrıntılı incelemek için seçmelidir.
  • Konu hakkında araştırmacının temel bilgisi zayıfsa önce genel kaynakları daha sonra ileri düzeydeki kaynakları incelemelidir.
  • Herşey not edilmeye çalışılmamalı işe yarar not alınmalıdır
Araştırmacı yararlandığı kaynaklardan 2 çeşit not alır:

1) Özetleme: Ana kaynaktaki bilgilerin araştırmacının kendi ifadeleriyle ve kısaltılmış olarak yazıya geçirilmesidir. Özetleme sırasında araştırma ile ilgili bilgiler kısaltılarak not edilirken önemsiz veya ilgisiz bilgiler de atılır.

2) Aktarma: Ana kaynaktaki bilgilerde kısaltma yapılmaz. Bu da 2 şekilde yapılır:
  • Değiştirerek Aktarma: Ana kaynaktaki bilgiler kısaltma yapmadan araştırmacının kendi ifadeleriyle notlara kaydedilir. Araştırmacının kendi ifadeleriyle yapılsa da özetlemeden ayrılır. Çünkü ana kaynaktaki bilgiler kısaltılmaz; yalnızca açıklık sağlamak üzere kelime ve ifadelerde değişiklik yapılır.
  • Aynen Aktarma: Aktarılan yazı gerek kelimeler gerek noktalama işaretleri yönünden ana kaynaktakinin aynısıdır. Alıntıda bir değişiklik yapılmadığı için değiştirerek aktarmadan ayrılır.
Bilimsel teknik ve yasal kaynaklardaki bilgilerin tam anlamını verebilmek ve doğru anlaşıldığını göstermek üzere bu bilgilerin aynen aktarılması gerekir. Yine görüşe canlılık ve güvenilirlik katmak amacıyla ünlü kişi veya otoritelerin sözlerinden doğrudan alıntı yapma yoluna gidilebilir.

Not Alma İlkeleri


Bir kaynaktan not alırken alınan notun şu temel ilkelere uygun olması sağlanmalıdır:
  • Amaca Uygunluk: Not alırken araştırmacı sürekli olarak bir seçme ve ayırma işlemini yürütmektedir. Bu gerekliyi gereksizden ayırma ve yalnızca gerekeni alama işlemidir.
  • Kaynağa Uygunluk: Alınan her not alındığı kaynaktaki anlamının yansıtabilmektedir. Bir kimseyi yazmadığı ya da söylemediği bir şeyi yazmış ya da söylemiş gibi göstermek bağışlanması güç bir yanlışlıktır.
  • Gerçeğe Uygunluk: Araştırmada toplanan verilerin geçerli ve güvenilir olması onlara verilecek bilimsel değerin değişmeyen ölçütleridir.

Notların Kaydedilmesi


Not alma Kartları:
Alınan notlar hepsi aynı ölçüde kesilmiş kartlar yazılır. Kartların ölçüsü not edilen bilgilerin uzunluğuna göre değişik olabilir. Fakat genellikle yarım sayfa boyundaki kartlar en uygundur.
Her bilgi için alınan not ayrı bir karta işlenmelidir. Aynı kartta birdenfazla değişik bilgiye yer vermek güçlükler doğurur.
Bir not kaydedildiği karta sığmıyorsa yazı kartın arkasında sürdürülmemeli yeni bir karta geçilerek ikisi birbirine iliştirilmelidir.
Notların kart üzerine nasıl yazılacağı konusunda aşağıda bir örnek gösterilmiştir:

Not alma Kartı Örneği :
Araştırma Modeli Karasar s. 36
( AYNEN AKTARMA )
" ... araştırma amacına uygun ve ekonomik bir süreçle verilerin toplanarak çözümlenmesi için gerekli koşulların düzenlenmesidir. "

Kartın sağ üst köşesine kaynağı tanıtıcı bir kısaltma ile ana kaynaktaki bilgilerin sayfa numarası (numaraları) gösterilir. Kaynak hakkındaki tüm bilgiler bibliyografya listesinde işlenmiş bulunduğundan bunların notalma kartı üzerinde yinelenmesi gerekli değildir; yalnızca yazarın soyadını yazmak yeterli olabilir. Eğer bir yazarın birden çok eseri bulunuyor veya iki yazarın soyadı aynı ise o takdirde yazar soyadı ile birlikte birinci ad veya kısaltılmış olarak kitap başlığı da belirtilir. Yazarın bulunmadığı durumlarda da bunun yerine kitap veya makalenin başlığını (kısaltılmış biçimde) koymak gerekir.
Yazar soyadı (veya başlık) bir virgülle ayrılıp sayfa numarası yazılır.

Eğer yararlanılan bilgiler tek sayfa yerine birbirini izleyen birkaç sayfadan alınırsa ana kaynaktaki başlama ve bitiş sayfalarının aralarına bir ( - ) işareti konularak yazar soyadından sonra gösterilirler. Bilgilerin birbirini izlemeyen sayfalardan gelmeleri durumunda not alınan bir bilginin ilk kelimesinden önce o bilginin ana kaynaktaki sayfa numarasını yazmak gerekir.
Kartın sol üst köşesinde ise not alınan bilgilerin konusu kısa ve özlü biçimde belirtilir.
Not alma işlemi belirli ölçüde ilerleme gösterdiğinde kartlar geçici plandaki başlıklara göre düzene konur.
Kartlar düzene konduktan sonra araştırmanın ulaştığı durum daha iyi görülür; eksik veya zayıf bölümlerin yanında tekrarlar ve şüpheli noktalar açığa çıkar. Zayıf kalan bölümlerde araştırma derinleştirilir fazlalıklar çıkartılır tekrarlanan noktalar birleştirilir.
Okuma ve not alma işlemleri sırasında araştırma da sürekli biçimde denetlenir. Eğer edinilen bilgiler ve yapılan yorumlamalar araştırmayı tam olarak destekleyici sonuçlar vermiyorsa onu gerçeklere uyacak biçimde değiştirmek gerekir

Not Defteri Tutmak:
Bazen alınan notlar tek bir not defterine kaydedilirler. Bloknot sayfaları uzun notların veya geniş tabloların yazılması bakımından uygundur.
Notların ilgisiz yazı ya da notlarla karıştırılması güçlükler doğurur. Bu yüzden tek bir not defteri tutulmalıdır. Not defterine yazılan her bilginin not edildiği tarihi de belirtmekte fayda vardır. Böylece araştırmanın gelişme seyri de ortaya çıkmış olur.
Ayrıca bazen araştırmayla ilgili çok yararlı fikirler ani bir biçimde ortaya çıkabilirler. Bunları unutmamak için hemen not almak gerekir. Bu yüzden araştırmacı not defterini her zaman için yanında taşıma alışkanlığı edinmelidir.

Fotokopiler:
Uzunluk karmaşıklık kolay elde edilememe veya not alırken hata yapma olasılığı gibi nedenlerden dolayı bu yola başvurulabilir.
Bu yolla elde edilen bilgiler daha sonra okunarak alınacak notların kaynağını oluşturmalıdır. Bu deyişle bu bilgiler doğrudan bir araştırma notu olarak düşünülmemelidir.

Notların Bilgisayarda Tutulması:
Araştırmacı her bir araştırma için ayrı bir klasör tutup; bu klasör içinde ihtiyaç duyduğu sayıda ( örneğin alt bölüm taslak metin bibliyografya kaynakları alınan notlar Internetten kitap işaretleme için v.s. gibi ) dosyalar açabilir.

Bilgisayara aktarılan bilgiler üzerinde istenilen düzenlemeler yapılabilir. Örneğin bilgiler tekrar tekrar ekrana getirilerek gözden geçirilir yeniden yazılır birleştirilir başka yere taşınabilirler. Ayrıca notlar bilgisayar hafızasında güvenli bir şekilde korunabilir diskete kopyalanabilir ve başka yere kolayca taşınabilir.

Okuma Nasıl Olmalı


Okumada kesinlikle seçici davranılmalı; ele geçen herşey değil yalnızca ilgili olanlar okunmalıdır. Böylelikle zaman ve emek kaybı da oluşmaz. Okumaya konuyla ilgili genel kaynaklardan başlanmalı ayrıntılı olanlar daha sonra incelenmelidir.

Okuma göz gezdirme veya ayrıntılı biçimde olur. Ayrıntılı olana göz gezdirerek okumadan sonra geçilir. Göz gezdirme ile bazı anahtar kelimeler başlıklar şekiller v.s. saptanır.
Ayrıntılı okumada araştırmayla ilgili kısım dikkatli okunup notlar alınır.
Ayrıca okuma eleştirisel biçimde yürütülmeli kaynağın güvenilirliği ve yazarın tarafsızlığı daima göz önünde bulundurulmalıdır. Aslında eleştirisel değerlendirme sadece okuma sırasında değil araştırma devam ettikçe yapılmalıdır. Çünkü bazı kaynaklar okumaya değer bile bulunmayabilir.

VERİ İŞLEME VE TEZİ GÖZDEN GEÇİRME


Verilerin İşlenmesi


Araştırma gerekli verilerin toplanması ile bitmez. Toplanan verilerin araştırma problemine kuramsal ve/veya pratik yönden çözüm önerileri geliştirilmesine olanak sağlayacak şekilde işlenerek çözümlenmesi yorumlanması ve değerlendirilmesi gerekir. Araştırmanın özgünlüğü bu aşama ile belirginleşip bir bütünlük kazanır.

Verilerin Çözümü


Araştırma planı yapılırken ne tür veri toplanacağı bunların nasıl işlenip çözümleneceği olası sonuçların nasıl yorumlanıp değerlendirilebileceği ara çizgilerle belirlenir. Araştırmacı toplayacağı verileri nasıl değerlendireceğini önceden açıkça göremiyorsa en iyisi veri toplamayı başlatmamaktır.

Verilerin Yorumlanması


Bir araştırmanın sonuçlandırılmış sayılabilmesi için derlenen kütüphane kaynakları okunup değerlendirilmiş deney gözlem mülakat istatistik analiz gibi yöntemler uygulanmış ve elde edilen sonuçların ışığında hipotezin değerlendirilmesi yapılmış olmalıdır. Tüm bu işlemler bitirilmeden araştırma tamamlanmış sayılmaz.

Verilerin işlenip araştırma sonuçları alınmadan ve hipotezin doğruluğu konusunda kesin bir sonuca ulaşılmadan yazmaya başlamak hatalı bir uygulamadır.
Ayrıca bir araştırmada araştırmacı kendi yaratıcı fikirlerini katmadan yalnızca incelenen kaynakları özetlemekle yapılan araştırmalar gerçekte bilimsel bir araştırma sayılmaz.

RAPORUN HAZIRLANMASI


Araştırmacı aldığı notları topladığı bilgileri analiz ettikten ve kendi düşünce ve yorumlarını katarak belli bir sonuca ulaştıktan sonra ilk taslağın yazılmasına geçebilir.

Bilimsel araştırma çalışması ne kadar iyi planlanmış ve amaca uygun geliştirilmiş olursa olsun eğer başkalarının anlayabileceği ve uygulayabileceği şekilde kaleme alınmamış ise eksik kalmış demektir. Böyle bir rapor başkalarıyla iletişimde yetersiz kalmış sayılır. Araştırmacının bir diğer amacı da başkalarıyla bilgi alışverişinde bulunmak olduğu için. Şekil ve ifade kurallarına uymayan raporlardan istenilen iletişim sağlanamaz. Bu yüzden belirli kurallara uygun olarak hazırlanan araştırma raporları konuyu daha iyi anlamayı katkıda bulunmayı denetimi ya da eleştiride bulunmayı kolaylaştıracağı için daha değerlidir. Bu nedenle bilimsel yöntemlere uygun olarak gerçekleştirilmiş bir araştırmanın son halkası bu araştırmanın rapor haline getirilmesidir. Rapor yazımı denilen olay da zaten budur.

İlk Taslak


Plan son şeklinin aldıktan sonra elde edilen bilgilerin bölüm bölüm yazılmasına başlanır. İlk taslağın yazılmasında asıl önemli olan fikir akışının düzenli bir biçimde sürdürülmesidir; üslup güzelliği ve uygun kelimeler seçmek ikinci planda kalır. İlk taslakta cümle düzeltmeleriyle zaman kaybetmeden yazma işlemi yapılmalıdır.

Ayrıca ilk taslakta grafik metin aktarma ve tabloları yerleştirmekle zaman kaybetmeyip fikirleri yazıya geçirmek gerekir. Yalnızca tablo ve grafiklerin yerleri daha sonra yerleştirmek üzere belirlenmelidir.

Taslağın yazılmasına giriş ile başlamak doğru olmaz. Araştırmanın giriş ve sonuç bölümleri en son yazılmalıdır. Bunun nedeni neye giriş yapıldığına bağlı olmadan rapor hazırlamak araştırmacının daha serbest çalışmasını sağlar. Yine aynı şekilde nasıl bir sonuca varılacağı da rapor yazıldıktan sonra ortaya çıkar.

Bunun gibi kaynak göstermede dipnot sistemi kullanılacaksa ilk taslakta dipnotlar en son halleriyle yazılmamalıdır. İlk taslakta dipnotlar hangi kelimelerden sonra yazılacağı belirtilip; bu kelimelerden sonra bir parantez açılıp içine yazarın soyadı kaynağın sayfa numarası gibi kaynağı kısaca tanıtan bir bilgi yazılabilir.

İlk Taslağı Düzeltme


İlk taslak yazıldıktan sonra sıra baştan sona okunup dilbilgisi ve üslup yönünden düzeltilmeye ve boş bırakılan yerleri doldurmaya gelmiştir.

İlk taslağı düzeltme işlemi; düzgün bir şekilde sıralanmayan fikirlerin düzeltilmesi ve gerekirse paragrafların yerlerinin değiştirilmesinden oluşur. Ayrıca ilk taslakta sonradan yerleştirileceği düşünülen tablo ve grafikler de bu aşamada yerleştirilir.

İlk taslakta yazılmamış olan giriş ve sonuç bölümlerini bu aşamada belirlemek gerekir. Bu bölümler araştırma hakkında genel bir fikir edinmek isteyen kişiler açısından çok önemlidir. Bu nedenle giriş ve sonuç bölümlerine yeteri kadar geniş yer ayrılmalıdır.
Giriş bölümüne araştırma konusunu açıkça belirtmekle başlanır. Konunun neden seçildiği hipotezin ne olduğu ne gibi yararlar umulduğu uygulanan yöntemin ne olduğu konunun hangi çerçevede sınırlandırıldığı gibi bilgiler verilmelidir.

Sonuç bölümünde ise araştırmanın bulguları belirtilir. Araştırmacının kişisel yorum ve önerileri ile birlikte orijinal katkılar burada ortaya konur ve ana noktalar yeniden vurgulanır.

Giriş ve sonuç yazıldıktan sonra dipnotlar belirlenen yerlere yazılır. Dipnotlu kaynak göstermede kaynak gösterilecek yerlere sırayla numaralar verilir ve kaynaklar aynı sayfanın altında belirtilir. Bir kaynak ilk kez tanıtılıyorsa dipnotta onunla ilgili bilgilerin tümü verilir.Aynı kaynağa ikinci veya daha sonraları da başvuruluyorsa yazar soyadı gibi kısa bir tanıtma ile sayfa numaralarını yazmak yeterli olur.

Üslubun İncelenmesi


Yazılı anlatım da üslup çok önemlidir. Her yazarın kendine ait bir üslubu vardır. Kullanılan kelimeler estetiksel özellikler ve düşüncelerin sıralanışı üslubu belirleyen etkenlerdir. Üslubu seçerken hitap edilen kitle ve ulaştırılmak istenen mesaj da önemlidir. Bir metnin üslup yönünden şu özelliklere sahip olması istenir:
  • Açıklık: Düşünceler doğrudan ve açık bir şekilde ifade edilmelidir.
  • Sadelik: Süslü ifadeler yerine kısa ve öz cümleler kullanılmalıdır. Gereksiz kelimelerden kaçınılmalıdır.
  • Akıcılık: Bütün fikirler ana konu etrafında birleşmeli aralarda kopukluklar olmamalıdır.
Her paragraf ayrı birer fikir açıklamalıdır. Ana fikir birinci cümlede verilmişse bu cümleyi izleyen cümleler önemliden önemsize doğru sıralanmalıdır. Eğer son cümlede verilirse o zaman cümleler önemsizden önemliye doğru sıralanır.

Yeni bir fikir aktarılırken ayrı bir başlık konur. Ancak fikirler arsındaki bağlılığın sürdürülmesine dikkat edilmelidir.

Son Okuma


Son okumada metin üslup yönünden düzeltilir. Daha düzgün kelimeler ve ifadeler seçilir noktalama hataları ve cümle bozuklukları giderilir. Yapılan aktarmaların ana metinle uyumu gözden geçirilir. Üslubu kontrol etmek için de metni yüksek sesle okumak da yararlı olabilir.

Metnin Son Şekli


Düzeltmelerin yapılmasından sonra metin yazım aşamasına gelmiştir. Yazılar genellikle bilgisayarla yazılmaktadır.

Yazılan ya da yazdırılan metin baştan sona harf harf sözcük sözcük yeniden okunmalıdır. Ayrıca bilgisayarla konulamayan işaretler ve yazılar siyah uçlu bir kalem yardımıyla elle yazılır. Bu arada metindeki tüm veriler orijinalleri ile karşılaştırılarak tüm yapı ve noktalama hataları düzeltilmeli; yabancı sözcük ile büyük ve küçük harflerin doğru yazılmasına dikkat edilmelidir.

TELİF HAKLARININ KORUNMASI


Yazar sanatçı bilim adamı gibi yaratıcı özellikteki insanların ortaya koydukları eserler fikir ürünü olarak kabul edilir. Bu kişilerin yarattıkları eserler üzerinde mülkiyet hakkına sahip olup bu haklara fikri mülkiyet hakkı denir.

Telif ya da fikri mülkiyet hakları her ülkede yasalarla korunmuştur. Bir başkası bir yazarın yazdığı kitabı veya onun yaptığı araştırmayı izin almadan çoğaltamaz ticari amaçlarla kullanamaz.

Ülkemizde bu konuda uluslararası sözleşmelerden yola çıkılarak hazırlanan " Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu" bulunmaktadır. Bu kanuna göre her türlü bilim ve edebiyat eserleri bilgisayar programları müzik eserleri güzel sanat eserleri ile mimarlık ve sinema eserleri fikir ve sanat eseri olarak kabul edilip koruma kapsamına alınmıştır.

Telif hakları aynı zamanda basılı bir eserin başka bir dile çevrilerek izin almadan satış yapılmasını da engeller. Yine bir kişinin yabancı bir yazara ait eserini izinsiz tercüme edip yayınlama hakkı da yoktur.

Telif hakkı yasaları ve mülkiyet haklarının korunması bilim ve edebiyat alanındaki yaratıcı ürünlerin özendirilmesi ve haksızların önlenmesi gibi amaçlarla çıkarılmıştır. Bununla birlikte telif hakkı yasaları bilimsel amaçlarla yapılacak alıntıları engellemezler. Fakat bununla ilgili iki şartı yerine getirmek gerekir:
  1. Bilimsel amacın gerektirdiği ölçüde alıntı yapılmalıdır.
  2. Kesinlikle kaynak gösterilmelidir.

SONUÇ VE ÖNERİLER


Bir araştırma en başından en sonuna kadar bilimsel araştırma yöntem ve tekniklerine uygun olarak yapıldığında ve buna araştırmacının kendi özenli ve yaratıcı çalışması da katıldığında bir anlam taşıyacaktır. Yalnızca araştırma yöntem ve tekniklerinin dar bir görüş açısı ile tam tamına uygulanması yeterli değildir. Her şeyden önce araştırma bir takım çalışmasıdır. Bir takım çalışması araştırmacının sayısal olarak fazla kişi ile çalışması olarak algılanmamalı; yapılacak çalışmalarda işbirliği ve eşgüdümün sağlanması olarak düşünülmelidir. Burada da iletişim araştırmacının sürekli başvuracağı bir olgu ve süreçtir. İyi bir araştırmacı aynı zamanda iyi bir iletişimci olması da gerekir. Bu ise doğuştan bir yetenek değil; eğitimle kazanılan hiç değilse geliştirilen ve disiplin altına alınan bir özelliktir.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 01:13
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Mart 2018       Mesaj #10
Avatarı yok
Yasaklı

Bilimsel Araştırmalar!


Bir bilimsel araştırma, genellikle teorik ve deneysel olmak üzere 2 koldan ilerler. Teorik öngörüler deneyle doğrulandığı sürece anlam kazanır. Deneysel çalışma da kendi içinde tekrarlanarak her denemede aynı sonucu verdiği sürece bilimseldir, anlamlıdır. Örneğin kuarklar konusunda pek çok teorik çalışma vardır. İlgili çalışmalar 36 adet temel parçacığın var olmasını öngörür. Yüksek enerji fiziğinde deneylerin çok zor ve pahalı olması sebebiyle kuarklar konusunda deneysel doğrulamalar hala devam etmektedir.

Bu tür deneysel araştırmaların masraflarını süper devletler dışında bir tek devlet bütçesi karşılayamaz. Bu bağlamda bilimsel araştırmalar kapsamında dünya çapında CERN, DESY, SLAC vb. laboratuvarlar faaliyet içindedir.

Benzer Konular

23 Haziran 2013 / Buse_AvriL Cevaplanmış
6 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış
8 Ocak 2009 / halil tuğrul Cevaplanmış
14 Nisan 2017 / asla_asla_deme Akademik