
Ziyaretçi
Dreyfus, Alfred
(d. 19 Ekim 1859, Mulhouse - ö. 12 Temmuz 1935, Paris, Fransa), Fransa’da Üçüncü Cumhuriyet’in siyasal ve toplumsal tarihine damgasını vuran Dreyfus Olayı’nın kahramanı.Dokuma fabrikatörü varlıklı bir Yahudinin oğlu olan Dreyfus, 1882’de Politeknik Okulu’na girdi. Daha sonra subay olmaya karar verdi; 1889’da yüzbaşılığa kadar yükselmişti. Savaş Bakanlığı’nda çalışırken, 1894’te, Alman askeri ataşesine Fransız ordusunun sırlarını satmakla suçlandı. 15 Ekim’de tutuklandı, suçlu bulunarak 22 Aralık’ta Fransız Guyanası açıklarındaki ünlü ceza yerleşmesi Şeytan Adasında yaşam boyu hapse mahkûm edildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Ama zamanla bu konuda kuşkular belirmeye başladı. Yarbay Georges Picquart,casusluk olayına Binbaşı C. F. (Walsin) Esterhâzy’nin karıştığını ve Dreyfus’ün suçlanmasına neden olan mektubun onun el yazısıyla kaleme alındığını ortaya koyan kanıtlar buldu. Bu nedenle Picquart’m görevinden alınması üzerine, elde edilen bulguların üst makamları çok tedirgin ettiği kanısı yaygınlaştı. Gazeteci Joseph Reinach, Georges Clemenceau, senatör Auguste Scheurer-Kestner ve Emile Durkheim gibi kişilerin de katılmasıyla Dreyfus yanlılarının sayısı gitgide çoğaldı.
Bu arada Esterhâzy’nin birtakım kanıtlar uydurup söylentiler yayması. Dreyfus’ün yazdığı öne sürülen mektubu bulan Binbaşı Hubert Joseph Henri’nin yeni sahte belgeler düzenleyip birtakım belgeleri ise hasıraltı etmesi, olayı inanılmaz ölçüde karmaşıklaştırdı. Ama divanıharbe çıkarılan Esterhâzy aklandı, Picquart ise tutuklandı. Bunun üzerine Dreyfus Davası’nın yeniden görülmesi gerektiğini savunan hareket birdenbire güçlendi. 13 Ocak 1898’de romancı Emile Zola, Clemenceau’nun gazetesi L’A- urore' un birinci sayfasında “J’Accuse” (Suçluyorum) başlıklı bir açık mektup yayımladı. Aurore'un o günkü baskısı 200 bin sattı. Zola, orduyu Dreyfus’le ilgili karardaki yanlışlığı örtbas etmekle ve Savunma Bakanlığı’nın emriyle Esterhâzy’yi aklamakla suçluyordu.
Zola’nın mektubu yayımlandığında, Dreyfus Davası kamuoyunda büyük ilgi uyandırmış ve Fransa’yı iki karşıt kampa bölmüş bulunuyordu. Sorun, Dreyfus’ün suçluluğu ya da suçsuzluğu gibi kişisel boyutları çoktan aşmıştı. Davanın yeniden görülmesine karşı çıkan milliyetçi ve otoriter Dreyfus karşıtları olayı, ülkenin düşmanlarının orduyu küçük düşürme çabası olarak değerlendiriyor, konuya uluslararası sosyalizm ve Yahudilik karşısında bir ulusal güvenlik sorunu, Fransa ile Almanya arasında bir çıkar çatışması gözüyle bakıyorlardı. Dreyfus’ün aklanmasını isteyenler ise onun mahkûm edilmesini, kişi özgürlüğü ilkesinin ulusal güvenliğe feda edilmesi, cumhuriyetçi sivil otorite ile devletten bağımsız davranan askeri otoritenin çatışması olarak görüyorlardı. Parlamentoda büyük gürültü kopuyor, milliyetçilerin baskısıyla hükümet Emile Zola hakkında dava açıyor, taşrada Yahudi düşmanı ayaklanmalar çıkıyordu. Buna karşılık Dreyfus Davası’nın yeniden görülmesini isteyen bir dilekçe, Anatole France, Marcel Proust ve pek çok başka aydınla birlikte 3 bin kişi tarafından imzalandı. Şubatta yargılanmaya başlayan Zola yayın yoluyla iftiradan suçlu bulundu ve bir yıl hapis ile 3.000 frank para cezasına çarptırıldı.
Ama bir yıl içinde Dreyfus yanlıları güç kazandı. Binbaşı Henri sahtekârlık yaptığını itiraf ettikten sonra Ağustos 1898 sonunda intihar etti. Esterhâzy panik içinde Belçika’ya, oradan Londra’ya kaçtı. Artık Dreyfus ailesinin davanın yeniden görülmesi isteği geri çevrilemezdi.
Rene Waldeck-Rousseau başkanlığındaki yeni hükümet Haziran 1899’da göreve başladı ve olayı sonuca bağlamaya karar verdi. Yeniden yargılanmak için Şeytan Adasından getirilen Dreyfus, Rennes’de divanıharp önüne casusluk olayına Binbaşı C. F. (Walsin-) Esterhâzy’nin karıştığını ve Dreyfus’ün suçlanmasına neden olan mektubun onun el yazısıyla kaleme alındığını ortaya koyan kanıtlar buldu. Bu nedenle Picquart’m görevinden alınması üzerine, elde edilen bulguların üst makamları çok tedirgin ettiği kanısı yaygınlaştı. Gazeteci Joseph Reinach, Georges Clemenceau, senatör Auguste Scheurer-Kestner ve Emile Durkheim gibi kişilerin de katılmasıyla Dreyfus yanlılarının sayısı gitgide çoğaldı.
Yeniden yargılanmak için Şeytan Adasından getirilen Dreyfus, Rennes’de divanıharp önüne çıkarıldı (7 Ağustos-9 Eylül 1899). Mahkeme Dreyfus’ü gene suçlu buldu, ama cumhurbaşkanı sorunu çözmek için Dreyfus’ü affetti. Dreyfus af kararını kabul etmekle birlikte, suçsuzluğunu kanıtlamak için sonuna değin çaba gösterme hakkını da saklı tuttu.
1904’te Dreyfus’e yeniden yargılanma hakkı tanındı ve Temmuz 1906’da sivil bir temyiz mahkemesi onu aklayarak hakkındaki bütün eski mahkûmiyet kararlarını bozdu. Parlamento Dreyfus’un eski görevine dönmesini sağlayan bir yasa tasarısını onayladı. Dreyfus 22 Temmuz’da resmen orduya döndü ve Legion d’honneur nişanıyla ödüllendirildi. Orduda kısa bir süre daha görev yapan Dreyfus binbaşılığa yükseldikten sonra kendi isteğiyle yedeğe ayrıldı. I. Dünya Savaşı’nda yeniden göreve çağrıldı ve yarbay rütbesiyle bir cephane birliğine komuta etti.
Savaştan sonra ne yaptığı bilinmemektedir.Fransa tarihine L’Affaire (Olay) adıyla geçen Dreyfus Davası, Üçüncü Cumhuriyet’in ve çağdaş Fransa’nın tarihinde önemli bir dönüm noktasıydı. Bu dava çevresinde gelişen çalkantıların keskinleştirdiği siyasal ve toplumsal güçler dağılımı, 1905’te kilise ve devlet işlerinin ayrılması gibi sarsıcı önlemlerin alınmasına, Fransa’yı, sağdaki milliyetçiler ile soldaki antimilitaristler arasında 1914’e, hatta daha sonrasına değin etkisi altında tutacak bir bölünmenin doğmasına yol açtı.
Kaynak:Ana Britannica
Son düzenleyen perlina; 1 Aralık 2016 11:19
Biyografi Konusu: Alfred Dreyfus nereli hayatı kimdir.