Arama

Hıncal Uluç

Güncelleme: 11 Mart 2009 Gösterim: 4.967 Cevap: 2
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
29 Mart 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Hıncal Uluç, 1 Kasım 1939'da Kilis'te dünyaya geldi. Hıncal, üç yaşına kadar anneanne ve teyzesi tarafından büyütülür. Sebebi ise subay olan babasının o doğduğunda İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman tanklarının manevra yaptığı Bulgar sınırında görevli olmasıdır. Sonrasında Fuat Uluç Çaldıran'a tayin olduğunda küçük Hıncal da ailesine kavuşur. Ardından tayinler durmaksızın gerçekleşecektir. Van'da o meşhur Van zelzelesini yaşar Uluç ailesi. Daha sonra gidilen Bandırma'da Hıncal da ilkokula başlar. İki ayrı okulda ilk üç sınıfı okur. Bandırma'dan sonra 1950'de tekrar Kilis'e (Hıncal ilkokulu burada Kemaliye İlkokulu'nda bitirir) tayin olur Fuat Uluç.

Sponsorlu Bağlantılar
1952'de Antakya, 1955'te de Ankara (Ortaokula Antakya'da başlayan Hıncal, geri kalan eğitimini de Ankara Kurtuluş Lisesi'nde tamamlar) vardır sırada. Çok mutlu bir ailede büyüyen Hıncal Uluç, 1980'e kadar burada kalacaktır. Annesi doktor, babası mühendis olmasını isterken Uluç'un kendisi de avukat olmak istemektedir. Ama ne olursa olsun İngilizce'yi öğrenme hevesi yüzünden İstanbul Edebiyat Fakültesi'ne gelir. Bir sömestr sonunda tekrar Ankara'ya döner. Bir sene sonra da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanır.

Bu arada Demokrat Parti'den ayrılmış bir grubun kurduğu Hürriyet Partisi, Yenigün adıyla bir yayın organı kurmuş, başına da Cihat Baban'ı getirmiştir. Mehmet Ali Kışlalı da gazetenin spor müdürüdür: "Bir gün gazetenin yazı işleri kadrosu Cihat Bey'e isyan etmiş. Cihat Bey de reste meydan bırakmayınca hepsi bırakıp gitmiş. M. Ali abiyle (Kışlalı) Cihat Baban kalmış gazetede sadece. Cihat Baban da M. Ali abiye 'çıkart gazeteyi' deyince o da hemen haber gönderiyor abime, bana ve kardeşine (Ahmet Taner Kışlalı)." Hıncal Uluç henüz 17 yaşındadır. Sıkıyönetim gereği altı sayfa çıkan gazetenin spor sayfası bu genç delikanlıya emanet edilir: "İstediğin her kapı sana açık. En büyük yıldızla, sporcuyla konuşacağım diyorsun konuşuyorsun. Ve bunların hepsi de sana 'buyur' diyor, beyefendi muamelesi yapıyorlar. Şimdi böyle bir meslek insanı büyülemez mi? Siyasal Bilgiler'in isimsiz bir öğrencisi iken birdenbire Türkiye'nin en elit bin adamından biri haline geliyorsun. Siyasal Bilgiler'i bitireceksin de, kaymakam olacaksın da, 60 yaşında vali olup emekli olacaksın... 17 yaşında herşeysin zaten."

Uluç, böylece gazeteciliğe adım atar; Oktay Kurtböke, Güneş Tecelli, Başkurt Okaygün, Kurthan Fişek, Güngör Sayarı, Ercan Tan gibi isimlerle beraber çalışır. Bu arada askere gitmemek için üniversiteyi geç bitirmeye karar verir. Ancak serde iyi öğrencilik olduğundan üç senede üç sınıf bitirip son sınıfa gelir. Tek çare rapor alarak okulu uzatmaktır: "Tanıdık bir ruh doktoruna gittim. İleride kariyer açısından etkileyici olur diye entellektüel sürmenaj hastalığı yazdı rapora. En tehlikesizidir diye bunu yazarlardı doktorlar." Raporu alan Uluç, okulunu bitirmiyor diye annesinin ağladığını görünce kararını değiştirir ve 1964'te Kutlu Aktaş, Burhan Özfatura gibi arkadaşlarıyla beraber mezun olarak diplomasını alır.

Bir yıl sonra da Mamak Muhabere Okulu'nda Büyükelçi Yalçın Oral, Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, Galatasaray başkanlarından Saim Gogen'in oğlu Fethi (daha sonra eniştesi olacaktır) gibi arkadaşlarıyla beraber iki yıl askerlik yapar: "Askerlik dönemim benim en mutlu dönemimdir."

1960'lara bir daha dönelim. 27 Mayıs İhtilali, onun gazetecilik yaptığı bu ilk yıllarda gelir dayanır kapıya. Uluç ihtilalin tam ortasındadır: "Baştan sona ihtilalin içinde idik. Onları anlatsam kitap olur. Fikir olarak da, eylem olarak da ihtilalin içindeydik. Bütün o ıslık çalanların başındaydık, 'Olur mu böyle olur mu?' diye gazeteyi bırakıp Kızılay'da yürüyüşlere katılırdık."

Uluç, bu dönemlerde yazdığı yazılardan hukukçu ve mülkiyeli oluşu sebebiyle hiç bir ceza almaz: "Aslında gazetecilik zamanları böyle zamanlardır. Meslek yaşamımın büyük bölümü sıkıyönetimlerle ve yayın yasakları ile geçti. İlk önceleri neyin yasaklandığı açık açık yazardı. Sonra askerler biraz daha uyanık yayın yasağı koymaya başladılar. Soyut tanımlamalar yaptılar. Böylece kendi kendini sansür etmeye başladın. Şunu da söyleyeyim Türkiye'de herkesin anladığı anlamda bir basın özgürlüğü olsa idi eğer, ben bu kadar iyi gazeteci olamazdım."

.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 24 Ocak 2008 19:36
Biyografi Konusu: Hıncal Uluç nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Tiglon - avatarı
Tiglon
Ziyaretçi
7 Eylül 2007       Mesaj #2
Tiglon - avatarı
Ziyaretçi
Hıncal Uluç, Balıkesir-Manyas kökenli bir ailenin ferdi olarak 1 Kasım 1939’da Kilis’te doğdu. Bir dönem İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde okudu, 1964’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Askerden döndüğü 1967 yılında, Yankı Dergisi’nde çalışmaya başladı. Yankı’nın yanı sıra Cumhuriyet Gazetesine spor yazıları da yazan Uluç, TRT’nin açılmasıyla birlikte Cumhuriyet’e televizyon sayfası da hazırladı. 1980’de Gelişim Yayınlarına dergi hazırladı. Daha sonra Zafer Mutlu’nun daveti ile 1990’da Sabah Gazetesinde yazmaya başladı. Kale Arkası adlı futbol programında yorumculuk yaptı. Başkanlık kontenjanından Alp Yalman ve Ali Uras tarafındanGalatasaray’a üye yapılan Hıncal Uluç, aynı zamanda Mülkiyeliler Birliği, Türkiye Spor Yazarları Derneği ve İstanbul Gazetecileri Cemiyeti üyesidir. Şu anda Sabah Gazetesi’nde günlük Hıncal’ın Yeri köşesini yazmaktadır. Ayrıca NTV’de yayınlanan 90 dakika programında futbol yorumculuğu yapmakta ve TV8’de Sunay Akın, Haşmet Babaoğlu ve Nebil Özgentürk ile birlikte Yaşamdan Dakikalar adlı televizyon programını yapmaktadır
Sponsorlu Bağlantılar
Harry Kewell - avatarı
Harry Kewell
Ziyaretçi
11 Mart 2009       Mesaj #3
Harry Kewell - avatarı
Ziyaretçi
hC4B1ncal20uluC3A7

Benzer Konular

30 Ocak 2010 / kompetankedi Sanat tr
12 Şubat 2011 / Daisy-BT Siyaset tr