Gelenbevi İsmail Efendi
Meşhur Osmanlı matematik âlimlerinden. 1730 senesinde Aydın vilâyetinin Saruhan sancağında bulunan Gelenbe kasabasında dünyâya geldi. Adı İsmâil olmasına rağmen doğduğu yerden dolayı Gelenbevî olarak tanınmıştır. 1791 (H.1206)de Yenişehir’de vefât etti.
Çok çeşitli alanlarda eserleri bulunmasına rağmen, daha çok mantık ve matematikçi oluşuyla ününü duyuran ve babasını küçük yaşta kaybettiği için 13-14 yaşlarına kadar ciddi anlamda bir eğitim göremeyen Gelenbevi doğduğu kasabada tahsile başladı, bir süre sonra da İstanbul'a giderek Fatih Medresesi'ne girdi. Burada devrin ünlü müderrislerinden Yasincizade Osman Efendi'den de akli ilimleri okudu.
Medrese tahsilini tamamladıktan sonra 1763 yılında müderrislik unvanını aldı. Aynı zamanda hocası ayaklı kütüphâne ismi ile anılan Müftîzâde Mehmed Efendinin evinde araştırma tarzında tahsile devâm etti.Daha sonraki yirmi yıl içinde getirildiği resmÎ görevler hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamakta, İstanbul'un Zeyrek semtindeki evine kapanarak günlerini daha çok mantık ve matematikle ilgili eserleri mütalaa ve telifle geçirdiği kaydedilmektedir.
Mühendishane-i Bahri-i Hümayun ile İstihkâm Mektebi gibi bazı öğretim kurumlarında matematik öğretmenliği yapan Gelenbevi, matematik konusundaki dehasını ve bu alanda meydana gelen yenilik ve gelişmeleri takip ettiğini, 1787 yılında İstanbul'a gelen bir Fransız mühendisinin Babıali'ye sunduğu, ancak dönemin ilim adamlarınca pek anlaşılmayan bazı logaritma cetvellerinin nasıl kullanılacağı hususunda yazdığı, Logaritma Şerhi adlı Türkçe eseriyle ortaya koymuştur.
Kaynakların belirttiğine göre onun bu başarısı Fransız mühendisinin de katıldığı bir toplantıda devrin reisülküttabı Mehmed Raşid Efendi'nin Gelenbevi'ye bir samur divan kürkü armağan etmesiyle kutlandı.Fransız, Bâbıâli’de kendisine logaritma risalesini takdim eden Gelenbevî İsmâil Efendi'nin zekâ ve kâbiliyetine hayran olduğunu beyân etti. Reîsülküttâb Efendiye; samimi bir şekilde “Şu adam Avrupa’da olsaydı ağırlığınca altın ederdi.”dedi.
III. Selim'in huzurunda cereyan eden bir başka olay dikkatlerin yeniden Gelenbevi üzerinde toplanmasına vesile olmuştur. Kağıthane'de gerçekleştirilen bir bayramlaşma töreninde humbaracıların başarısız atışlar yapmasına çok üzülen padişah. İstikamet hesaplarını doğru bir şekilde yapacak bir uzmanın bulunmasını emretmiş, bunun üzerine huzura getirilen Gelenbevi toplardaki açı hatalarını ince matematiksel hesaplarla düzeltmiş, böylece atışlarda tam isabet kaydedilmesini sağlamıştır.
III. Selim bu başarısından dolayı Gelenbevi'yi çeşitli hediyelerle ödüllendirdi; Yenişehir mevleviyetine atandı (1790). Gelenbevi bu vazifeyi yürütürken devrin şeyhülislamı Hamidizade Mustafa Efendi'den, hilal konusunda görmeden ziyade hesaba dayanan görüşlerini ağır bir şekilde eleştiren resmi bir yazı aldı. Bu haksız tenkit karşısında çok üzülen ve beyin kanaması geçirerek felç olan Gelenbevi kısa bir süre sonra Yenişehir'de vefat etmiştir.
İlmi Kişiliği: Yaşadığı müddetçe ihtişama değil, gösterişsiz bir hayata, ilme ve ilim adamlarına değer veren Gelenbevi İsmail Efendi, akli ve nakli ilimlerin hemen hepsinde söz sahibi olan ve son dönem Osmanlı ilim anlayışını eserleriyle günümüze aktaran önemli şahsiyetlerden biridir. Osmanlı Devleti'nin bütün kurumları ile gerilemeye başladığı bir dönemde yaşamış olmasına rağmen teoriyi pratik alana aktarabilmiş, ilmi gücünü Avrupalılara kabul ettirmiş ve ününü devletin sınırları dışına taşırabilmiş çok yönlü bir alimdir.
Gelenbevî İsmâil Efendinin hemen hemen her ilimde derin bilgisi vardı. Eski matematik hesaplara âit müşkülleri hâlleden meşhurların sonuncusuydu. Eserleri, kıymetini meydana çıkardığı gibi, şöhret bulmasına da sebeb oldu.Ömrünün sonunda yazdığı Cebir kitabı, çok kıymetli olup, tek başına, Gelenbevî’nin adının dillerde kalmasına fazlasiyle kâfidir.
Eserleri: Fıkıh, kelam, tasavvuf gibi dini ilimler ile Felsefe,mantık,astronomi, matematik, mühendislik, fizik gibi tabii bilimlerin birçok dalında derinliğine ve genişliğine bilgi sahibi olan Gelenbevi İsmail Efendi, bunların her birinde çok sayıda kıymetli eser bırakmış ve bunlar defalarca basılarak medreselerde uzun süre ders kitabı olarak okutulmuştur.
Sayısını kesin rakamlarla ifade edemediğimiz eserlerinin bir kısmı Türkçe büyük bir çoğunluğu da Arapça olarak yazılmıştır. En tanınmış eserleri; Cebir Kitabı, Logaritma Şerhi, Dini İlimler Metodolojisi, Bürhan, Bilimsel Tartışma Yöntemleri ve Tezhip Haşiyesidir.Bıraktığı eserler onun mantık, matematik ve kelâm ilmindeki üstünlüğünü açıkça ortaya koyar. İsmâil Efendi, medresenin yetiştirdiği ve ilmî değerini Osmanlı Devletinin sınırları dışına taşıran son âlimlerdendir.
Gelenbevi'nin eserleri; matematik ve astronomi; mantık, felsefe ve âdâb; kelâm ve tasavvuf ile öteki eserleri olmak üzere, dört gruba ayrılır:
Matematik ve Astronomiyle İlgili Eserleri:
1) Cebir Kitabı: Kaynaklarda Hesâb-ul-Küsûr veya Küsûrât-ı Hesâb adlarıyla bilinen bu eser, en önemli kitâbıdır. 2) Risâle-i Azla’i Müsellesât: Türkçe yazılan eser, bir üçgenin açıları ve kenarları arasındaki bağıntıların hesap açısından incelenmesine dâir olup, 79 sahîfeyi bulmaktadır. 1805 senesinde Dârüttıbâa’da da basılmıştır. 3) Şerh-i Cedâvil-i Ensâb: Logaritma cetvellerinin kuruluş biçimi ve kullanılışına dâir bir risâledir. Akıcı bir Türkçeyle yazılmıştır. Fransız mühendisinin sorularını cevaplamak için yazmıştır. 4) Risâle alâ Rub-il-Mukantarât ve Risâle alâ Rub-il-Müceyyeb: Arapça yazılan ve basılmayan eser, astronomi ile ilgilidir. 5) Risâlet-ül-Kıble: Dekâik-ül-Beyân fî Kıblet-il-Büldân: Bu eser astronomi ve trigonometriyi ilgilendirmektedir.
Mantık, Felsefe ve Adâb İlmiyle İlgili Eserleri:
1) Gelenbevî alâ Îsâgûcî Şerhi: Arapca yazılmıştır. 2) El-Burhan fî-İlm-il-Mîzân: Mantıkla ilgilidir. Mîzân-ı Gelenbevî veya kısaca Burhân isimleriyle de tanınır. 3) Kıyâs Risâlesi: Mantık ilmine dâirdir. 4) Risâlet-ül-İmkân: Arapça olanbu eser, Miftâhu Bâb-il-Müveccehât adıyla bilinir. 5) Ta’lîkât alâ Mir-ül-Âdâb: Münâzara ilmi veya münâzara sanatı ile ilgilidir. 6) Risâletü İlm-il-Âdâb: Âdâb Risâlesi veya Gelenbevî alâ Âdâb adıyla bilinir.
Kelâm ve Tasavvufla İlgili Eserleri:
1) Hâşiye alâ Tehzîb-ül-Mantık vel-Kelâm, 2) Hâşiye alâ Şerh-ül-Celâl el-Adûdiyye: El-Mevâkıf adlı eserin hâşiyesidir. Kısaca Celâl Hâşiyesi ve Gelenbevî alel-Celâl adlarıyla anılan eser, 1817 senesinde basılmıştır. Kelâm ilmine dâirdir. 3) Risâle fî Tahkîki Mezhebi Ehl-is-Sünne fî Usât-il-Mü’minîn: Bozuk mûtezile mezhebine cevap için yazılan bu eser de Arapçadır. 4) Vahdet-i Vücûd Risâlesi.
Diğer Eserleri:
1) Risâle fî Beyânı İsm-ül-Ma’nâ ve İsm-ül-Ayn: Nahiv ilmiyle alâkalıdır. 2) Risâle fî Şerhi Târîfi Sıdk-il-Haber ve Kizbihî, 3) Risâle fit-Tekaddüm.
Kaynak:Biyografinet