Arama

Galileo Galilei

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 9 Ocak 2017 Gösterim: 115.369 Cevap: 13
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Galileo Galilei

Ad:  Galileo Galilei1.jpg
Gösterim: 4250
Boyut:  40.7 KB

Italyan gökbilimci ve fizikçi
Sponsorlu Bağlantılar
(Pisa 1564 - Arcetri 1642).

Galilei çok sayıda gözlem yapmış ve kuramlarının doğruluğunu kanıtlayabilecek deneyler tasarlamıştır, ancak çalışmaları deneysel yöntemin kurucusu sayılması için yeterli değildir. Bu yöntemin etkin bir biçimde kullanılması yarım yüzyıl sonra, Huygens ile başlamıştır. Buna karşılık, Galilei fizik yasalarının açıklanmasında matematikten yararlanma konusunda büyük rol oynamıştır (Padova Üniversitesi'nde 1592’den başlayarak matematik dersleri verdi); ondan önce aristotelesçıliğin özellikle nitel görüşlerinin egemen olduğu eski fizikte matematiğin yeri pek azdı. Bu konuda Galilei dünyanın matematik yapıda olduğunu kesinleyen ünlü açıklamasıyla yeni bir anlayışın doğmasına katkıda bulundu; ama giriştiği matematikleştirme çabası henüz oldukça sınırlıydı.

Galilei her şeyden önce modern mekaniğin kurucularından biri olarak belirir. De motu (1590) adlı yapıtındaki görüşleri aris- totelesçiliğe oldukça bağlı kalır. Daha 1604’te, cisimlerin boşlukta düşmesi yasasıyla ilgilenmeye başladı; ne var ki bu yasayı çok uzun yıllar sonra kesin olarak belirledi, çünkü başlangıçta hızın değil, zamanın uzunlukla orantılı olduğuna inanmıştı. Özellikle 1632’den sonra, Dialogo sopra i due massimı sistemi del mondo adlı yapıtında aynı yükseklikten bırakılan farklı kütlede ya da yoğunlukta iki cismin yere aynı anda düştüğünü gözleyerek bu yasanın kütleden ve yoğunluktan bağımsız olduğunu açıkça tanıtladı. Bir cismin eğik bir düzlem boyunca inişiyle ilgili olarak yaptığı “deneyler”, yatay düzlemin Iİ-" mit durumunu da göz önüne almasıyla Galilei' nin, eylemsizlik ilkesi üstüne ilk formülleştirmeyi ortaya koymasını sağladı; ancak bu ilkenin biçimi henüz Descartes' ın kazandırdığı genelliği taşımıyordu. Öte yandan, Galilei Aristoteles'in çembersel devinim, yetkin ve doğal bir devinimdir düşüncesini benimsedi. Buna karşılık, tam anlamıyla doğru bir biçimde olmasa da, birbirine göre doğrusal ve düzgün bir biçimde yer değiştiren iki devingenin devinimindeki göreceliği ortaya koyan ilkeyi ilk kez açıklama onuru da onundur. Açısal uzanım değişse de sarkacın salınımlarının eşsüreli olduğunu da Galilei belir ledi. Bununla birlikte, uzun bir süre sarkacın döneminin ipin uzunluğuyla orantılı olduğunu sanmıştır. Dönemin karesiyle ilgili gerçek yasayı 1638'de, Discorsi e dimostrazioni matdfnatiche intorno a due nuove scienze adi bilimsel başyapıtında ortaya koydu. Sarkacın zaman ölçmede kullanılabileceğini ancak yaşamının son döneminde, 1641'de düşündü. 1638'deki yapıtında, hızların bileşimi ilkesini yürür lüğe koyan, mermilerin boşluktaki parabolik devinimi üstüne yasayı ilk kez olmasa da daha 1632'de Cavalieri ve 1633’te Mersenne bu tanıtlamayı yayımlamışlardı kendinden öncekilere göre daha kesin bir biçimde tanıtladı, hiç değilse açıkladı. Ga- lilei'nin mekanik dersleri kısa sürede büyük ilgi uyandırdı. Discorsi'nin yayımlandığı yıl, Mersenne bu kitabın kısaltılmış ve değiştirilmiş bir fransızca baskısını, Nouvelles Pensöes de Galilde (Galilei'nin yeni düşünceleri) adıyla yayımladı.

Galilei 1609’da, Venedik'te bulunduğu sıralarda, bugün kendi adını taşıyan ıraksak gözmercekli dürbünü gerçekleştirdi ve gökcisimlerini incelemeye başladı, ilk gözlemleri Ay ile ilgiliydi; dağların yüksekliğini ölçtü, salınımları gözledi. Daha sonra Jüpiter’in uydularını, Satürn'ün halkasını, Güneş’in lekelerini ve kendi ekseni çevresinde dönüşünü, Venüs'ün evrelerini, vb. yeniden ya da ilk olarak keşfetti. Bü tün bunlar Kopernik sistemi doğrultusundaki sanıları kuvvetlendiren yeniliklerdi. 1610'da grandük Cosimo ll’nin çağrısına uyarak Toscana’ya gitti. O zamana kadar, Kopernik kuramı Roma kilisesi’nde endişe uyandırmamıştı, çünkü Kopernik'in De revolutionibus orbium coelestium (1543) adlı yapıtının girişini yazan Osiander, Yer' in devingenliğini, doğru öngörülerde bulunan ancak gerçeği dile getirmeyen bir varsayım olarak sunmuştu. Galilei, tam tersine o dönemlerde "matematikçiler"diye adlandırılanların-Kopernik ve kendisi “filozofça" konuşmak, yani gerçeği dile getirmek istediklerini savunmuştu. Yer'in devinımsizliğinın yadsınması, o günlerde neredeyse bütünüyle kiliseye bağımlı olan resmi öğretimin temellerinde yer alan aristotelesçi dünya görüşleriyle çelişmekle kalmamakta, aynı zamanda Incil’in dünyanın başlangıcı konusunda sözcük anlamında yorumlanan bölümlerine de ters düşmekteydi. Galilei birçok yazısında, özellikle de Lorraine granddüşesi Marie -Christine'e 1615'te yazdığı bir mektupta, böyle bir yorumun bırakılması, konusu her şeyden önce din olan incil'in bilimin yerine konmaması gerektiğini gösterecekti.

161ö'da Kopernik'in kitabı Indeks'e alındı. Galilei'nin de derslerinde kopernikçi öğretiyi savunmasının yasaklandığı sanılmaktadır. Bununla birlikte'Dıalogo'nun yayımlandığı 1632'ye kadar tedirgin edilmedi; bu kitapta kardinal Bellarmin'in öğüdüne karşın, yalnızca varsayımdan söz etmeye yanaşmadı. Kitap Engizisyon’a verildi ve Galilei 1633’te mahkemeye çıkarıldı. Yirmi gün süren davada Galilei kendisini pek savunmadı; diz çökerek öğretisini yadsımak zorunda kaldı. Bir söylentiye göre doğrulurken ayağını yere vurmuş ve Eppur, si muovel (Ama gene de dünya dönüyor!) diye haykırmıştır. Mahkûm edildi. Floransa yakınlarında Arcetri’de bulunan villasına çekilip Engizisyon’ un gözetiminde yaşamasına izin verildi. 1634'te rahibe olan kızını kaybetti ve iki yıl sonra da kör oldu.

Galilei’nin çok sayıda küçük kitabı ile pek çok önemli mektup dışında, İtalyan edebiyatının baş yapıtı sayılan Saggiatore (1623) ile küçük bir kitap olan Sidereus Nuncius (1610) da anılmaya değer. Bunların ilkinde Galilei temel görüşlerini açıklar; İkincisinde de dürbün yardımıyla elde ettiği gökbilimle ilgili buluşlarını anlatır,

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 02:58
Biyografi Konusu: Galileo Galilei nereli hayatı kimdir.
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
3 Kasım 2006       Mesaj #2
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )

Galileo Galilei

Ad:  Galileo Galilei6.jpg
Gösterim: 3117
Boyut:  54.9 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Doğum: 1564, Pisa
Ölüm: 1642, Arcetri
İtalyan matematikçisi, fizikçisi ve gökbilimcisi.

Modern fizik ve teleskopik gökbilimin kurucusu, bilimsel araştırma özgürlüğünün başta gelen savunucusudur. Türkçede Galile adıyla da tanınır. 1581'de Pisa'da üniversite öğrenimine başladı. Önceleri tıp okuduysa da, yarım bırakarak matematiğe döndü. Bu dalda kısa zamanda hızla ilerledi ve 1589'da, 25 yaşında Pisa Üniversitesi'ne matematik profesörü oldu. Bu dönemde sarkaç, düşen cisimler, maddenin hareketi vb. konulardaki çalışmaları Galilei'yi fizik problemlerinin deneyler ve matematik yöntemlerle çözülebileceğine inandırdı.

Galilei'nin araştırma ve çalışmaları, Kilise'yi ve Aristoteles felsefesinin etkisindeki çağdaşı bilim adamlarını tedirgin etti. Aralarında şiddetli bir mücadele başladı. 1592'de Pisa'dan ayrılarak Padova Üniversitesi'ne matematik profesörü oldu. Bu dönemde İsaac Newton'un kanunlarından yararlanarak düşen cisimleri etkileyen matematik kanununu buldu (1604). 1609'da Hollanda'da ilk teleskop yapıldı. Galilei, bu aracı geliştirerek gökcisimlerini inceledi.

1610'da Ay, bulutsuların yapısı ve Jüpiter üzerindeki gözlemlerini açıklayan kitabını yayımladı. Bu kitap, geniş bir ilgi uyandırdı ve Galilei'nin, Büyükdük II. Cosimo tarafından saray matematikçisi olarak Floransa'ya çağrılmasını sağladı. Kısa süre sonra Ptolemeos (Batlamyus) sistemine karşı kuvvetli bir kanıt oluşturan Venüs ve Satürn üzerindeki gözlemlerini açıkladı. 1611'de Roma'ya gitti. Floransa'ya döndükten sonra hidrostatik üzerine bir kitap yazdı. 1613'te Güneş lekeleri üzerine gözlemlerini yayımladı. Bu kitapta Polonyalı rahip Kopernik (Copernicus) tarafından ileri sürülen teoriyi destekliyordu. Galilei, dünyanın döndüğünü savunduğu için, şiddetli saldırılara uğradı ve Roma'ya çağırılarak görüşünden vazgeçmesi istendi (1616). 1632'de "İki Büyük Dünya Sistemi Olan Ptolemeos ve Kopernik Sistemleri Üstüne Konuşmalar"ını yayımladı. Bu kitapta, eski inanışların saçmalığını gösteriyor ve Kilise'nin 1616'da kendisine verdiği emirleri çiğniyordu. Engizisyon Mahkemesi'nde yargılanarak Siena'ya sürüldü (1633).

Bu dönemde, fizik alanındaki çalışmalarını kapsayan bir kitap yayımladı (1638). Ömrünün son yıllarını Kilise'nin denetimi altında Arcetri'deki kendi evinde geçirdi. Birçok kitabı arasında en önemli ikisi, temel düşüncelerini açıkladığı "Dialogo Sopra i Due Massimi Sistemi Del Mondo, Ptolomaico e Copernico" (İki Büyük Dünya Sistemi Olan Ptolemeos ve Kopernik Sistemleri Üstüne Konuşmalar, 1632) ve "Discorsi e Dimostrazioni Matematiche İntorno a Due Nuove Scienze Attenenti Alla Meccanica" (Mekanikle İlgili İki Yeni Bilim Üstüne Konuşmalar ve Matematiksel Kanıtlar, 1638)dır.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 03:03
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Galileo Galilei


(15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642)
İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozof.

Galileo hem yüzyıllardır hakim olan Aristoteles akımından, hem de Kutsal Kitap'tan şüphe duyarak Orta Çağ'daki bilim anlayışında devrim yaratmıştır. İtalya'nın Pisa kentinde dünyaya gelen Galileo, ilk önce tıp eğitimine başlamış, sonra ilgisi matematik ve felsefeye dönmüştür. 25 yaşında Matematik profesörü olan Galileo, genç yaşlarından itibaren hareket hakkında kendi başına deneyler yapmaya başlamıştır. 1609'da yapılmış basit bir teleskoptan ilham alarak daha üstün teleskoplar geliştirmiş ve uzay hakkında daha önce hiç yapılamamış gözlemler yapmıştır.

Galileo, kendisinden önce Copernicus'un öne sürdüğü güneş merkezli evren kuramını benimsemiş ve bu nedenle Vatikan kilisesi tarafından iki defa yargılanmıştır. Kilise dünya merkezli bir evren anlayışını savunuyordu ve Copernicus teorisini dine aykırı buluyordu. 1614'te ilk mahkemesinde görüşlerini yayması ve öğretmesi yasaklanmış, 1632'de yazdığı bir kitap nedeniyle yargılanması sonucu ömür boyu ev hapsine mahkum edilmiştir. Bu olaylar nedeniyle Galileo tarihte bilim ve din çatışmasının bir sembolü haline gelmiştir.

Hayatı


İlk yılları
Galileo 15 Şubat 1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu. Dönemi­nin tanınmış müzisyenlerinden Vincenzo Galile­i'nin oğlu olan Galileo, ilk tahsilini Floransa'da yaptı. Babası kendi matematik uğraşısı nedeniyle varlığının çoğunu kaybetmişti ve Galileo'u matematikten uzak tutmaya çalışıyor, bir hekim olmasını istiyordu. Galileo'nun müzisyenlik ve ressamlığa oldukça ilgisi vardı ama babasının isteğine uyarak Pisa Üniversitesi'nde tıp okumaya karar verdi.
Babasının bir arkadaşı olan matematik öğretmeni Ricci, Galileo'yu oldukça etkiledi ve Galileo babasının karşı çıkmasına rağmen özel matematik dersleri almaya başladı. Bu derslerde Arşimed'in çalışmalarını öğrendi.
Galileo deneylerinin ilkini 17 yaşında tıp öğrencisiyken gerçekleştirmiştir. Kilise avizelerinin rüzgar ile salınmasını inceleyen Galileo, rüzgarın sertliğine göre açının değiştiğini fakat salınım zamanının değişmediğini fark etti. Bu gözlemini evde iki sarkaç oluşturarak denemiş, aynı sonucu almıştır.

Akademik kariyeri
Galileo Pisa Üniversitesi'ndeki eğitimi sırasında tıp dalından vazgeçti ve felsefe ile matematik çalışmaya karar verdi. 1589'da Pisa Üniversitesi'nde matematik profesörü oldu, 1592'de Padua Üniversitesi'ne geçti ve 1610 yılına kadar burada kaldı.
22 yaşında "Hidrostatik Terazi" kitabını yayınlayarak bilim dünyasının ilgisini çekti. O dönemde Aristoteles geleneği izlenerek bir cisim ne kadar ağır olursa, o kadar hızlı bir şekilde yere düşeceği düşünülüyordu. Galileo tüy, yaprak gibi cisimlerin yere daha yavaş düşmesinin nedeni olarak geniş yüzeylerinin hava ile sürtüşmesi olduğunu gösterdi. Havasız bir ortamda bütün cisimlerin yere aynı hızda düşeceğini iddia etti, o dönemde bu iddiasını kanıtlayacak bir gözlem imkanı yoktu ama gelecekte vakum ile yapılan deneyler Galileo'yu doğrulamıştır.
1609 yılında Hollanda'da teleskobun icadını öğrendi ve ertesi yıl daha üstün bir teleskop geliştirdi. Sonrasında Ay'ın yüzeyi, Güneş'teki lekeleri, Jüpiter'in uydularını keşfetti. Gökbilimi çalışmaları Galileo'yu oldukça ünlü yapmıştı.

1614 Engizisyon mahkemesi
16. yüzyılda Polonyalı Copernicus, Güneş merkezli kendi evren modelini geliştirmişti. Copernicus, Galileo'nun doğumundan 21 yıl önce ölmüştü. Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğü yönündeki Copernicus kuramını destekliyordu ve bu kilisenin büyük tepkisini çekmişti. Kilise bu teorinin Kutsal Kitap'ta Yeşu'nun Güneş'e hareket etmeme emri vermesine ters düştüğünü düşünüyordu. Galileo Roma'da Engizisyon mahkemesi önünde sorguya çekildi. Engizisyon toplandı ve sonunda Galileo'nun teorisinin asılsız ve dine aykırı olduğu kararını verdiler. 1616 yılında Galileo'nun bu kuramları desteklemesi ve öğretmesi kilise tarafından yasaklandı.
Ad:  Galileo Galilei2.jpg
Gösterim: 4142
Boyut:  60.7 KB

1633 İkinci engizisyon mahkemesi
"Dünyanın İki Esas Sistemi Üzerine Diyaloglar" eserini Papalığın izni ile 1633'te bastırdı. Kitap Copernicus'un teorisini destekleyen ve karşı çıkan iki adamın tartışması üzerineydi. Galileo mahkeme öncesi gözaltına alındı ve ömür boyu hapse mahkum edildi. Sonrasında cezası ev hapsine çevrildi ve Copernicus kuramına karşı çıkmaya zorlandı.

Ev hapsi ve ölümü
Galileo ileri yaşlarında körlük geçirdi ama buna rağmen yazmaya devam etti. 1638'de hareket kanunları ve mekanik ilkeleri hakkında bir çalışma yayınladı. Galileo 8 Ocak 1642'de hayatını kaybetti.

Bilimsel metodu
Galileo çalışmalarını yaparken fiziksel olayları parçalara ayırıyor ve bu parçaları herkesin anlayacağı kesinlikte açıklamaya çalışıyordu. Bu parçalar sonra da birbirleri ile ilişkilendirilmeydi; bu yaklaşım günümüzde "model kurma" olarak adlandırılmaktadır.

Buluşları


Gökbilimi ve Teleskop
Galileo 1609'da Hollandalı bir mucitin icat ettiği teleskobu bir arkadaşın aldığı mektuplar aracılığı ile öğrenmişti. Bu mektuplardan yola çıkarak ve kendi becerilerini kullanarak bir dizi teleskop geliştirmeye başladı. 1610'da bir cismi 30 kez büyüten bir teleskop geliştirdi. Sonrasında teleskoplarını kullanarak uzayı gözlemlemeye başladı.
Mayıs 1610'da gözlemlerini Siderus Nuncius (Yıldız Habercisi) adlı kısa kitabında yayınladı ve bu çalışma büyük bir heyecan yarattı. Kitabında Ay'ın yüzeyinde dağlar olduğunu, Samanyolu galaksisinin küçük yıldızlardan oluştuğunu ve Jüpiter gezegeninin dört uydusu olduğunu söylüyordu. Ayın yüzeyinin pürüzsüz ve kusursuz olmadığını, dağ ve çukurların olduğunu gördü.
Temmuz 1610'da teleskobunu Satürn gezegenine çevirdi ve Satürn'ün üç parçadan oluştuğunu gördü. Teleskobu Satürn'ün çevresindeki halkayı gösteremiyordu ve halkayı iki tarafında parçalar olarak görüyordu. Aynı sene Venüs'ün Ay benzeri evrelerden geçtiğini gördü ve Venüs'ün Güneş etrafında döndüğü sonucuna vardı. Ama bu gözlemini Dünya'nın Güneş'in etrafında döndüğü tezi için kullanmadı, sadece Venüs'ün Güneş etrafında döndüğü sonucuna vardı.

Bilim tarihine etkisi
Galileo, "modern gözlemsel astronominin", "modern fiziğin", "bilimin" ve "modern bilimin" atası olarak tanımlanmaktadır. Stephen Hawking, "Galileo, belki diğer insanlardan modern bilimin doğuşundan sorumlu olduğu için daha fazla bir kişiydi." demiştir.

Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 02:59
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
25 Kasım 2007       Mesaj #4
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi

Galileo


“Deneylerine yeniden başladığında, Arkhimedes'in eserlerinde gördüğü bir kural ona yol gösterdi. Yunanlı bilimci bir problem hakkında bir anda birçok soru sorulmasının sakıncalarına karşı öğrencilerini uyarıyordu. Galileo'nun bu uyarıyı dikkate almasından önce insanlar nesnelerin hem nasıl, hem neden hareket ettiklerini anlamaya çalışmışlardı. Galileo neden 'i bir yana bırakıp nasıl 'ın üzerinde yoğunlaşma yolunu seçti.” diye yazıyor William Bixby, “Galileo ve Newton'un Evreni” adlı kitabında. Acaba Galileo niçin “ neden? ” diye değil de “ nasıl? ” diye sormuştu? Biz Arkhimedes'in bu iki soru arasındaki farka ilişkin görüşlerini bilmiyoruz. Acaba neden ve nasıl arasında nasıl bir anlam farkı vardır?
Ad:  Galileo Galilei3.jpg
Gösterim: 3920
Boyut:  69.6 KB

Galileo'ya gelinceye kadar, neredeyse iki bin yıl boyunca evrenin hareketini açıklamada, Aristoteles'in koyduğu ilkeler genel kabul görmüş ve Kilise tarafından da “ mutlak doğru ” olarak benimsenmişti. Aristoteles'e göre, hiçbir cisim dışarıdan bir kuvvet etkimedikçe hareket edemezdi , her hareketin bir “ nedeni “vardı. Bütün cisimlerin hareketinin bir nedeni varsa, evrenin hareketinin de bir nedeni; evrenin dışında bir ilk hareket ettirici, bir “ ilk neden ” olmalıydı. Hareketi bu şekilde açıklaması, Aristoteles'i metafiziğe götüren en önemli yollardan birisiydi. Çünkü nedenler zinciri, aklı fizik alemin ötesine götürüyordu ve “ilk neden” ancak ve ancak metafizik üzerine düşünülerek bulunabiliyordu. Böylece bulunan “ilk neden” ile bilgilerimiz sağlam bir dayanağa tespit edilmiş, “mutlak doğru” olan bilgi elde edilmiş oluyordu.

Galileo, Aristoteles'in düşüncesini tam tersine çevirdi. Galileo'ya göre, dışarıdan bir etki olmadıkça, cisimler hareketlerini sonsuza dek sürdürürler . Yaptığı bir dizi deneyden sonra elde ettiği sonuçlara dayandırdığı bu tez üzerine, “neden?” diye sormak Galileo'ya anlamsız gelmiş olmalıdır. Öyle ya, cisimler hareketlerini sonsuza dek sürdürme eğilimindeyse, evren, bir ilk hareket ettirici olmaksızın ezelden beri hareket halindeydi ve ebediyen hareket edecekti. O zaman da evrenin hareketine “neden?” diye sormanın bir anlamı yoktu ve sorulması gereken soru “nasıl?” olmalıydı. Galileo bu soruyu sordu ve sormasıyla birlikte, deyimin tam anlamıyla “ dünya tersine döndü ”. Galileo'nun açtığı bu yoldan giden Kopernikus, Aristoteles'in yüzyıllarca “mutlak doğru” olarak benimsenmiş evren şemasını tam tersine çevirerek, dünya-merkezli güneş sisteminden, güneş-merkezli güneş sistemine geçti. Kopernikus'u Keppler, Newton, Einstein izledi.

Peki öyleyse “neden?” sorusu yanlış bir soru mudur? Bu soru bizi “neden?” ve “nasıl?” sorularının ne'liğini ve aralarındaki anlam farkını incelemeye götürür.

“Neden?” sorusu, aslında anlamını içinde taşıyan bir sorudur. Öyle ya, bu soruyu sormadan önce biz, “bir neden” olması gerektiğini düşünmüş olmaz mıyız? Başka bir deyişle, “neden?” diye sormakla, biz, bu soruyu sormazdan önce “ her şeyin bir nedeni vardır ” gibi bir ön kabulü taşıyor olmalıyızdır. Öyleyse böyle bir ön kabul bize nereden gelmiş olabilir? “Her şeyin bir nedeni vardır” ön kabulü, “ süre gecikmesi ”nden kaynaklanır. Süre gecikmesi, aklın, oluşların hareketinden sonra düşünme hareketine geçmesi, bu nedenle oluşların hareketi ile aklın hareketi arasında ortaya çıkan kaçınılmaz farktır. Oluşların sürekli hareket halinde olmasından dolayı, akıl bir hareketi görüp, onu düşünmeye başladığında, üzerinde düşündüğü oluşun hareketi başka bir evreye geçmiş olur. Bu nedenle akıl oluşların hep olup bitmiş hareketlerini, onların “ yokluk” larını görür. Örneğin bizden elli ışık yılı uzaklıkta olan bir gökcisminin hareketinden aldığımız izlenimler, onun elli yıl önceki hareketine aittir. Oluşların hareketi ile aklın hareketi arasında az veya çok bir süre gecikmesi vardır. Süre gecikmesi, ortadan kaldırılması, aşılması olanaksız bir durumdur. Böyle olunca da biz hep olmuş bitmiş bir hareket, bir “ sonuç ” ve bu sonucun öncesinde yine olmuş bitmiş bir “ nedenler zinciri ” görürüz. İşte o zaman da “her şeyin bir nedeni vardır” diye düşünür ve “neden?” sorusunu sorduğumuzda karşımızda “ metafizik alem ”i buluruz. Nedir peki bu yüzyıllarca bilgilerimizin sağlam dayanağı, var olanların varoluşunun nedeni olduğu düşünülmüş olan metafizik alem?

Metafizikçilere göre, metafizik alemin nesneleri “ ideler ” ya da “ formlar ”dır. İdeler ya da formları sistematik olarak bünyesinde taşıyan nesne ise “ mutlak varlık ”tır. Mutlak varlık ezelidir, ebedidir, yaratılmamıştır, yok olmayacaktır, bu nedenle kendi kendinedir. Mutlak varlığın temel özelliği “ mutlak iyilik ”tir.

Metafizikçilerin, “ metafizik alem” dedikleri şey aslında aklımızın kendisidir . Okumuş olanlar bilecektir; biz bu tezimizin argümanlarını “Düşüncenin Düşüncesi” adlı kitabımızda ortaya koyduk.

Kitabı okumamış olanlar için temel argümanlarımızı kısaca belirtmek gerekirse;
1. Akıl kendiliğinden harekete geçer, onun harekete geçmek için kendinden başka hiçbir nedene ihtiyacı yoktur.
2. Kendiliğinden harekete geçen aklın kapsama ve etkime alanı sonsuz olup, o bütün evreni kapsama alanına alabilir ve kapsadığı alanın her noktasında etkiyebilir. Bu nedenle akıl mutlak olarak özgürdür .
3. Aklın hareketini belirleyen, “ iyilik ilkesi ”dir. İyilik, yaşamda kalmaktır. “ İyi ” ve “ kötü ” olarak nitelediğimiz bütün hareketler ve durumlar, bizim yaşamda kalmamızla bağlantılıdır. Mutlak olarak özgür olduğu ve onun hareketini iyilik ilkesi belirlediği için, akıl mutlak olarak iyidir .
4. Akıl, yapıtaşları duyu hücreleri ve nöronlar olan maddi bir nesnedir .
5. Akıl hareket ettikçe, oluşları birer nöron yapılanması olan “ kavramlar ”a ve bir kavramlar sistematiği olan “ bilince” dönüştürür.
6. Akıl mutlak olarak iyi olduğu için kavramlar ve bilinç iyilik ile yüklüdür .
7. Akıl diğer oluşlarla doğrudan etkileşime girip, onların hareketini doğrudan izlenimler olarak aldığı halde, kendi oluşunun hareketinin izlenimlerini, diğer oluşları düşünüyor, onları “ görüyor, işitiyo r” olması dolayımıyla alır. Başka bir deyişle, akıl kendini, ancak ve ancak “ evren aynasında bir görüntü ”; bir mantık örgüsüyle örülmüş kavramlar sistematiği olarak görebilir. İşte metafizikçilerin evren aynasında gördükleri ve “metafizik alem” olarak adlandırıp anlamlandırdıkları bu görüntü, aklın kendisinden başka bir şey değildir. Onlar evren aynasında görülen kavramlara “ide” ya da “form”, bir kavramlar sistematiği olan bilince de “mutlak varlık” dediler. Akıl kendiliğinden harekete geçtiği, mutlak olarak özgür ve mutlak olarak iyi olduğu için, kendi kendinelik , mutlak özgürlük ve iyilik , metafizikçi düşünürlere bir mutlak varlığın temel özellikleri olarak göründü. Kısacası, metafizikçi düşünürler, “neden?” sorusunu sorup, bunun cevabını araştırmalarının sonucunda aklın kendisini buldular, ancak buldukları şey, aklın negatif bir fotoğrafı ya da filmi gibiydi.

“Neden?” sorusunun düşünürleri aklın keşif yolculuğuna çıkarmasına ve yolculuğun aklın özgürlüğünün keşfi ile sonuçlanmasına karşılık, “nasıl?” sorusu, aklı, tamamını kapsamına aldığı evren üzerinde etkime, evrenin hareketini keşfetme, böylece özgürlüğünü yaşama yolculuğuna çıkardı. Galileo, toplumsal aklın, evrenin hareketini keşfetme, böylece özgürlüğünü yaşama yolundaki en önemli kilometre taşlarından birisidir.

Arkhimedes'in aklın sorularının ne'liği hakkındaki, Galileo'ya yol göstermiş olan görüşlerini bilmiyoruz. Ancak Galileo, yanlış bulduğu için değil, merak ettiği nesneyi “nasıl?” sorusuyla keşfedebileceğini bildiği için, “neden?” sorusunu bir tarafa bırakmış olmalıdır. Çünkü, “neden?” sorusu “ akılbilim ”in (epistomoloji), “nasıl?” sorusu da “ evrenbilim ”in (ontoloji) keşif yolunu açar.

Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 02:59
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
20 Kasım 2008       Mesaj #5
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Pisa (İtalya) doğumlu Galile, müzik ve matematik ile uğraşan bir babanın oğlu, soylu ama yoksul bir ailenin üyesiydi. Kepler ile zamandaştır. Yetişmesi skolastik (ya da Aristocu) gelenek içindeki eğitim ile olmuştur. Ancak düşüncelerinde bağımsız, sözünü esirgemeyen kişiliği öne geçmiştir. Tıp eğitimi sırasında geometri konusunda dinlediği bir konferans ilgisini matematiğe çekmiştir. Newton’da tamamlanacak olan, Aristo fiziğinden modern fiziğe geçiş için bilimsel devrimi başlattı. Fizik, matematik ve astronomi konularında çığır açmış, ilgisi daha çok "hareket" üzerine yoğunlaşmıştır. Bu nedenle, klasik fiziğin temellerini kurmuş, Güneş merkezli astronomi sisteminin fiziğini geliştirmiştir.
Ad:  Galileo Galilei4.jpg
Gösterim: 3582
Boyut:  45.9 KB
Aristo’ya göre; hareket her zaman bir kuvvete (hareket ettiriciye) gereksinim duyar. Cisim, kuvvet kendisini hareket ettirdiği sürece hareket eder.

Galile’nin görüşü; kendi haline bırakılan cisim, herhangi bir kuvvet etkisinde kalmadığı sürece, durumunu korur (hareket ediyorsa hareketini sürdürür, durgun ise hareketsizliğini korur), bu "eylemsizlik kuralı"dır.
Galile Aristo fiziğini bu eylemsizlik kuramı ile yıkmıştır. Hareket cisim için bir noktadan başka bir noktaya geometrik geçiştir, cisimde bir değişiklik yapmaz. Bu nedenle tek bir cisim birden fazla harekete sahip olabilir. Bu şekilde cismin izleyeceği yol bu hareketlerin birleşimi ile belirlenir. Atılan bir merminin, düzgün doğrusal hareket ile serbest düşme hareketinin bileşkesi olan parabol bir yol izlediğini göstermiştir. Galile’ye göre hareketin hızın değiştirebilmek için bir kuvvet gerekir (daha sonra Newton mekaniğinde hareketin birinci yasası oldu; F=m*a).

Onun için gerçek dünya, matematik bağıntıların dünyasıydı. Deney ve matematiksel düşünmeyi birleştirerek modern sentez yöntemine ulaşmıştır. Cisimlerin serbest düşme olayını ele aldı, atmosferde serbest bırakılan aynı büyüklükteki iki cisimden daha yoğun olanı Yer’e daha erken ulaşır (ki bu Aristo’nun da bildiği gözlediği olaydır). (Ancak ideal durumda (düşmeyi engelleyen atmosfer direncinin olmadığı tam bir boşlukta), yoğunlukları ne olursa olsun tüm cisimler aynı düşme yüksekliğini aynı sürede tamamlarlar). Gözlemler düşmenin düşmenin sabit hızla değil ivmeli olduğunu göstermiştir. Galile yaptığı deneylerle "serbest düşme yasası"nı ifade etti; serbest düşen bir cismin aldığı yol, düşme süresinin karesi ile orantılı olarak değişir: s = (1/2) g t2 (g:yerçekimi ivmesi)

Katedralin tavanındaki bronz lambaların hareketini izleyerek /tüm salınımların aynı sürede devam ettiğini gözleyerek) sarkaç yasasını buldu. Buradan da salınımın, saatlerde kullanılabileceğini düşündü.
Fizikteki bulguları teorik yönden olduğu kadar uygulama yönünden de etkisini göstermiştir. Brahe ve zamandaşı Kepler’in tersine daha baştan Kopernik’in Güneş merkezli teorisini benimsemiş ve bunu doğrulamak için araştırmalar yapmıştır.
1609’da Hollandalı bir gözlükcünün uzak cisimleri büyüten mercek icat ettiğini duyduğunda (ışığın yansıma ve kırılma bilgilerinden de yararlanarak) araştırmalara girerek ilk teleskobuüretdi. Bu sayede Batlamyus astronomisini temelden çökerten buluşlar yapılmaya başladı. Gözlem sonuçlarını SideriusNuntius (Yıldızların Habercisi) adlı kitabında yayınlamıştır:
Jüpiter gezegeninin etrafında dolanan 4 tane uydu saptadı (Io, Europa, Ganymade ve Callisto). Geleneksel öğreti; yıldızlar dışında gökcisimlerinin sayısının 7 den fazla olamayacağını varsayıyordu. Kepler yasaları bu uydular için de geçerliydi, o halde bunlar minyatür bir Güneş sistemidir. Bu uyduların dolanmaları da gezegenlerin Güneş etrafındaki hareketlerine (Kopernik sistemi) benziyordu.

Teleskobu ile, Venüs’ün Ay gibi evreler gösterdiğini ortaya çıkardı. Bu gözlemi ile Kopernik’in varsayımını doğrulamaktadır, Batlamyus modelinde ise Venüs’ün dolun evresinde de görülmesi gerekir. (Bunlar, yüzyıllardır süren önyargılara ters düştüğü için, şeytanca bir araç olan teleskopla gökyüzünü incelemeye pek iyi gözle bakılmıyordu).
Ay yüzeyinde krater, dağ ve vadilerin bulunduğunu saptamıştır. Dolayısiyle Ay ile Yer aynı maddeden yapılmıştır (yine Aristo görüşüne ters).

Güneş üzerinde bulunan "siyahlıklar"ın, yüzeyindeki lekeler olduğuna inandı. Uzun ömürlü lekeleri takip ederek Güneş’in » 26 günlük bir dönme dönemi olduğunu buldu. O zamana kadar bu koyuluklarla ilgili iki görüş vardı:
  • Bunlar Merkür’ün Güneş önünden geçerken oluşan gölgelerdir. Galile; Merkür’ün Güneş önünden geçişinin » 7 saat sürdüğünü hesapladı, ama lekeler daha uzun süreli gözlenebiliyordu.
  • Bu koyuluklar, Güneş ile Yer arasında bulunan küçük gök cisimlerine aittir. Güneş üzerindeki olay böyle olsaydı, farklı gözlem noktalarından bakıldığında benekler Güneş’de farklı konumlarda olacaktı.
Samanyolu’nun bir bulut değil, çok sayıda yıldızdan oluştuğunu gözledi.
Satürn’ün etrafında gezegene yapışık iki parça ya da uydu gördü. Bir süre sonra bunların ortada olmadığını izlediğinde "galiba Satürn çocuklarını yedi" şeklinde şaşkınlığını belirtti. Teleskobu güçlü olmadığı için Satürn’ün halka yapısını tam anlayamamıştır. Yer ve Satürn’ün yörünge hareketi sırasında, halka düzlemi bakış doğrultusuna geldiğinde seçilmesi zor olur.
1616 yılında kilise Galile’yeKopernik modelini kabul etmeyi, öğretmeyi ve savunmayı yasakladı. Ancak O 1632 de "İki Dünya Sistemi Arasında Konuşma" adlı eserini yayınladı ve bu hareketin kaçınılmaz sonucu geldi çattı. 1630 da Roma’da engizisyon mahkemesine çıkarıldı.

Galile hakkında, kilisenin verdiği kararın bozulması için (346 yıl önceki mahkumiyetini kaldırmak için) Papa II. John Paul 1979 yılında bir öneri verdi Bu olay 12 yıl görüşüldükten sonra 1992’de Galile affedildi. İlginç olan, doğruluğu artık kimse tarafından inkar edilemeyecek olayın 12 görüşülmesidir.
Kopernik ve Kepler’den sonra gezegen hareketlerinin matematiksel olarak ifade edilebileceği aşikardı. Galile yer yüzündeki cisim hareketlerinin de matematiksel bağıntı ile saptanabileceğini gösterdi. Galile, doğayı, Aristo geleneğinde olduğu gibi, insan imajı ile düşünmedi, ancak sayılara da Pisagorcu gelenekteki gibi mistik ya da tanrısal özellik vermedi. Anlatmak istediği, "insanın dışında ve onun isteklerinden bağımsız olan dünya matematiksel yöntemlerle anlaşılabilir".
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 03:00
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
23 Mart 2009       Mesaj #6
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

GALİLEO


İtalyan matematikçi, astronom ve fizikçi.

1564 yılında piza'da doğdu. 1589 yılında aynı kentin üniversitesinde profösörlük ünvanı aldı. yaptığı keşifler ve ortaya attığı iddialar çevresinde rahatsızlık yarattı. bu yüzden padua'ya taşındı ve 1642 yılında ölene kadar oradaki üniversitede çalışmalarını sürdürdü.

galileo astronomi üzerine yaptığı çalışmalarla bilim tarihi içinde kendine önemli bir yer edinmiştir. güçlü bir teleskop geliştirerek güneşin ve gezegenlerin hareketlerini inceledi. venüs gezegeninin güneşin etrafında bir yörünge çizerek döndüğünü ve jüpiter gezegeninin dört temel uydusunu keşfetti. zamanının kabul gören görüşlerine karşı çıkarak dünyanın ve diğer gezegenlerin güneşin etrafında döndüğünü iddia etti. bu nedenle katolik kilisesi tarafından yargılandı ve iddialarını geri çekmek zorunda bırakıldı. katolik kilisesi, galileo'nun güneş sistemi teorisinin geçerliliğini tam 359 yıl sonra, 1992 yılında kabul etti.

galileo yer çekimi üzerine de çalışmalar yapmıştır. ağırlıkları ne olursa olsun cisimlerin benzer bir ivme ile düştüklerini ve bu ivmenin yerçekimine bağlı olduğunu keşfetmiştir. ayrıca termometreyi icat etmiş ve bir pusula geliştirmiştir.

Galileo'nun teleskobu

Ad:  galileo teleskobu.JPG
Gösterim: 2734
Boyut:  17.9 KB

Teleskopun icadi
Teleskopu Hollandalı Hans Lippershey 1608 yilinda icat etti ancak bunu astronomi için icat etmemişti.Gökyüzünü incelemek icin ilk kez İtalyan Galileo teleskopu kullandi(1609-1610)

Galileo gözlemlerinde

  • Güneş lekelerini
  • Ay Kraterlerini
  • Jupiterin Uydularini gördü.Galileonun teleskopu gelişmiş olmadığından dolayi daha ayrintili gözlemler yapamdi.şimdi ise bine büyüklüğünde dev teleskoplar gözlemlerde kullanımaktadır
BAKINIZ Galileo Teleskobu (Galileo's Telescope)
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 03:01
Quo vadis?
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Mayıs 2009       Mesaj #7
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Galileo Galilei Neyi Buldu


1) Teleskop

Ad:  Galileo Galilei5.jpg
Gösterim: 6573
Boyut:  37.0 KB

Aslında mercekleri kullanarak uzağı gören aletler Galilei’den daha önce yapılmıştı. Ancak bu aletleri, yıldızları ve gezegenleri inceleyecek kadar güçlü hale getiren o oldu. Silindirin göz dayanan kısmına ve diğer ucuna mercekler yerleştiren Galilei teleskopu bulmuş oldu. 1609 yılında yaptığı teleskopla birçok astronomik gözlem gerçekleştirdi. Bunların arasında Ay’ın yüzeyindeki kraterlerin ilk kez tespit edilmesi de vardı.

2) Jüpiter’in Uyduları


Galilei 7 Ocak 1610 akşamı, kendi yaptığı teleskobuyla Jüpiter’i incelerken, gezegenin yakınında 3 küçük ve parlak yıldız gördü. Böyle birşey beklemediği için bir hayli şaşırmıştı. Onların, diğerleri gibi birer yıldız olduğunu düşündü. Ertesi akşam yine Jüpiter’i gözlemledi. 3 küçük yıldız bu kez Jüpiter’in batısına geçmiş ve gezegene daha fazla yaklaşmıştı. O zaman bunların yıldız değil, Jüpiter’in etrafında dönen gezegenler olduğunu anladı. Sonra bu gezegenlerin bir dördüncüsünü daha keşfetti. Böylece Jüpiter’in ilk 4 uydusu keşfedilmiş oldu. Dönemin öndegelen astronomlarından Simon Marius, Kasım 1609′da, yani Galilei’den enaz 5 hafta önce 4 uyduyu keşfettiğini öne sürdü. Ama daha önce hiçbir açıklama yapmadığı için bunu kanıtlayamadı. Bilim dünyası, Jüpiter’in 4 uydusunu Galilei’nin keşfettiğini kabul eder. Ancak bu uydulara isimlerini 1614 yılında Simon Marius verdi. Uydulara mitolojiden alınan, Io, Europa,Ganymede ve Callisto adları verildi.

3) Mikroskop


Galilei teleskoptan daha küçük ölçülerde bir silindire yine mercekler yerleştirerek “occhialino” adını verdiği mikroskopu yaptı. 1619 – 1624 yılları arasında bu aletten çok sayıda üretti.

4) Termoskop


Galilei, 1597 yılında sıcağı ve soğuğu ölçmek için bir alet yaptı. Termoskop adını verdiği bu alet, ince ve uzun bir tüp şeklinde boynu olan, yumurta büyüklüğünde cam bir şişeydi. Şişenin tüp şeklindeki boynu , içinde sıvı olan başka bir kaba konuluyordu. Yumurta şeklindeki kısmı da elle ovuşturarak ısıtılıyordu. Eller çekildiğinde kaptaki sıvı, tüpün içinde belli bir yüksekliğe ulaşıyordu.

5) Sarkaçlar ve Saatler


Galilei’nin sarkaçlar üzerinde yaptığı incelemeler modern saatin ortaya çıkmasına katkıda bulundu. Bunun ilginç bir öyküsü vardır. Galilei çocukluğunda birgün kiliseye gider. Ayin sırasında uzun boylu bir adamın başı bir kandile çarpar ve kandil ileri geri sallanmaya başlar. Kilisede canı sıkılan ve ayinle fazla ilgilenmeyen küçük Galilei kandilin, yavaşlasa bile hep aynı süre içinde ileri ve geri gittiğine dikkat eder. Ünlü bilim adamı hayatının daha ilerki dönemlerinde de, sarkaçların, yani ipe bağlı ağırlıkların sallanması üzerine incelemeler yaptı. İplerin uzunluğu aynı olduğu zaman, bütün ağırlıkların sallantılarını aynı zamanda tamamladıklarını tespit etti. Eskiden saat yapımında en büyük sorun kendini yineleyen ve hep aynı uzunlukta olan bir hareket bulmaktı. Galilei’nin sarkaçlarla ilgili tespiti saatlere uygulanırsa bu sorun aşılacaktı. Bunu daha sonraki yıllarda Hollandalı bilim adamı Christian Guhens başardı ve “tik – tak, tik – tak” diye çalışan, bildiğimiz modern saati yaptı.

6) Su Pompalama Makinası


Galilei, Padua kentinde 1594 yılında bir su makinası için patent hakkı almıştı. Ne yazık ki bu aletin nasıl çalıştığına dair ayrıntılı bir bilgi elimizde yok. Kayıtlarda makina için şu ifade kullanılıyor: “Suyu almak ve toprağı sulamak için, kullanması kolay ve çok ucuz bir alet. Pompaları sadece bir atın yardımıyla çalıştırıyor ve toprağı sürekli olarak suluyor.”

Galileo Galilei Kronolojisi

  • 1564 - İtalya’nın Piza kentinde dünyaya geldi.
  • 1594 - Kendi icat ettiği bir su pompalama makinası için patent aldı.
  • 1597 - Isı ölçen termoskopu icat etti.
  • 1609 - Teleskobu yaptı.
  • 1610 - Ocak ayında Jüpiter gezegeninin 4 uydusunu keşfetti.
  • 1610 - Toscana büyük dükünün baş matematikçisi oldu.
  • 1619 - Mikroskopu icat etti. Sonraki beş yıl boyunca çok sayıda mikroskop yaptı.
  • 1632 - “Öndegelen İki Dünya Sistemi Üzerine Diyaloglar” adlı kitabını yayınladı.
  • 1632 - Ekim ayında Vatikan’a çağrıldı ve Güneş sistemiyle ilgili görüşleri nedeniyle Kilise’nin üst düzeyli yetkilileri tarafından yargılandı.
  • 1633 - Sürgüne gönderildiği Siena kentinden evine dönmesine izin verildi.
  • 1642 - 78 yaşında öldü.
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 03:02
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
10 Aralık 2009       Mesaj #8
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Galileo Galilei7.jpg
Gösterim: 3307
Boyut:  69.1 KB

GALİLEO GALİLEİ


(1564-1642)
Tanınmış müzikçi Vincenzo Galilei'nin oğlu olan Galileo, ilk eğitimini ailesinin 1574'de taşındığı Floransa yakınlarındaki Vallombrasa Manastırı'nda aldı. 1581'de tıp eğitimi görmek üzere Piza Üniversitesi'ne girdi. Burada, tavandan sallanan bir lambanın salınımlarını gözleyerek, bir tam salınım için gereken sürenin, salınımın genliği ne olursa olsun hep aynı kaldığını bulan Galilei, sonradan bu olayı deneysel olarak doğrulayacak ve saatlerin düzenli çalışabilmesi amacıyla sarkaçtan yararlanılabileceğini ortaya koyacaktı.

Sarkaçlara ilişkin bu gözlemine değin hiç matematik eğitimi görmemiş olan Galilei, raslantı sonucu dinlediği bir geometri dersinin de etkisiyle, Tascana Sarayı'nda öğretmenlik yapan Ostilio Ricci'den matematik ve fizik dersleri almaya başladı. Mali durumunun elvermemesi nedeniyle 1585'te üniversiteden ayrılmak zorunda kaldı; Floransa'ya dönerek akademide ders vermeye başladı. 1586'da hidrostatik teraziyi bulan ve bu buluşunu bir makaleyle açıklayan Galilei'nin ünü bütün İtalya'ya yayıldı. 1589'da yazdığı katı cisimlerin ağırlık merkezlerine ilişkin inceleme Piza Üniversitesi'nde matematik dalında öğretim üyeliğine getirilmesini sağladı.

Burada hareket üzerine araştırmalara başlayan Galilei, ilk olarak ağırlıkları farklı cisimlerin farklı hızlarda düşeceklerine ilişkin Aristoteles'çi görüşü çürüttü. Piza'daki görevinden ücretinin düşüklüğü nedeniyle ayrılarak 1592'de Podova'da matematik profesörü olarak çalışmaya başlayan Galilei, bu görevi 18 yıl sürdürdü ve buluşlarının önemli bir bölümünü burada gerçekleştirdi. 1604 sıralarında düşen cisimlerin düzgün hızlanan hareket haptığını kuramsal olarak kanıtladı. Ayrıca parabolik düşme yasasını ortaya koydu.

Teleskopla Yaptığı İlk Gözlemler


Galilei, gezegenlerin güneş çevresinde dolandıklarına ilişkin Kopernik kuramına henüz gençken inanmış, ama eleştirilmek korkusuyla bu görüşünü açıklamaktan çekinmişti. 1609 ilkbaharında Venedik'teyken teleskopun keşfini öğrendi ve Padova'ya dönüşünde ilkin büyütme gücü 3 olan bir teleskop yaptı. Sonradan bunu geliştirerek büyütme gücünü 32'ye çıkarmayı başardı. Yaptığı teleskoplar, mercek yüzeylerinin eğrilik derecesini denetlemek amacıyla geliştirdiği yöntem sayesinde, astronomi gözlemlerinde kullanılabilecek ilk teleskoplar olarak kısa sürede Avrupa'nın her yanında aranmaya başladı.
Astronomi gözlemlerinde teleskoptan yararlanılmasını başlatan Galilei, 1609-1610 yıllarında bir dizi buluş gerçekleştirdi. Ay yüzeyinin sanıldığı gibi düzgün değil girintili çıkıntılı olduğunu ve Samanyolu gökadasının birçok yıldızdan oluştuğunu buldu; Jüpiter'in uydularını keşfetti. Ayrıca Venüs'ün evrelerini ve Satürn'ün halkalarını gözlemledi. Astronomi alanındaki bulgularını 1610'da "Sidereus Nuncius"(Yıldızların Habercisi) adıyla yayımladı.

Kiliseyle Çatışması


1611'de Roma'ya giden Galilei papalık sarayının yetkililerine teleskopuyla bir gösteri yaptı. Gördüğü büyük ilgiden cesaret alarak 1613'te Roma'da yayımladığı "Istoria e Demostrazioni Intorno Alle Macchie Solari"(Güneş Lekelerinin Tarihi ve Kanıtları) adlı yapıtında Kopernik kuramını ilk kez açıkça savundu. Güneş yüzeyindeki lekelerin hareketinin Kopernik'i doğruladığını, Ptolemaios kuramını ise çürüttüğünü öne sürdü.

Anlatımındaki ustalık, Latince yerine İtalyancayı tercih etmesi ve bu dili çok yetkin bir uslupla kullanması görüşlerinin üniversitenin dışına taşarak yaygınlaşmasını ve geniş kitleleri etkilemesini sağladı. Çıkarlarının tehlikede olduğunu gören Aristoteles'çi profesörler ona cephe aldılar. Kopernik kuramının kutsal metinlerle çeliştiğini vurgulayarak Galilei'yi kilise yetkililerinin gözünde karalamaya giriştiler. Bu çabalarında onlara yardımcı olan Dominiken vaizler bir yandan kiliselerde "Matematikçiler"in bu yeni dinsizliğine ateş püskürürken, bir yandan da dine karşı ve uydurma olduğunu iddia ettikleri sözlerini gerekçe göstererek Galilei'yi Enkizisyon'a gizlice ihbar ettiler. Durumdan büyük kaygıya kapılan Galilei, grandüke ve Roma'nın önde gelen kişlerine mektuplar yazarak teylikeye dikkat çekti. Bu mektuplarda kilisenin bilimsel gerçeklerle çelişkiye düşmesi durumunda kutsal metinleri alegorik biçimde yorumlama geleneğini, Kilise Babaları'nda alıntılar yaparak anımsatıyor ve "insanlar doğruluğunu kanıtlama yoluyla gördükleri bir şeyin günah ilan edildiğini görmek durumuna düşerlerse bunun çok büyük zaralara yol açacağını" belirtiyordu. Yetkililerden yeniliklerin önünü kesmemelerini dilemek için bizzat Roma'ya gitti. Kilise uzmanlarının bir bölümü ondan yanaydı. Ama kilisenin baş ilahiyatçısı Kardinal Robert Bellarmine yeni kuramın önemini kavrayabilecek bir kişi değildi ve matematiksel varsayımların fiziksel gerçeklikle hiçbir ilgisi olmadığı yolundaki yaygın inanca bağlıydı. Onun temel kaygısı protestanlığa karşı savaşta katolikliği zayıf duruma düşürebilecek bir skandalın ortaya çıkmasıydı. Bu nedenle kopernikçiliği "yanlış ve asılsız" ilan ederek konuyu temelden çözmenin en doğru yol olacağına karar verdi ve Kopernik'in kitabı Yasak Kitaplar Kurulu'nca yasaklandı. Bu karar 5 Mart 1616'da alındı. Ama Kardinal Ballermine konuya özel bir önem vererek Galilei'yi 26 Şubat'ta huzuruna kabul etmiş, çıkacak karar hakkında kendisine bilgi vermiş, bundan böyle bu öğretiye "bağlı kalmasının ve onu savunmasının" yasaklanmış olduğu konusunda onu uyarmış, ama konunun salt "matematiksel bir varsayım" olarak tartışılabileceğini bildirmişti.

Bu olayı izleyen 7 yıl boyunca Galilei, Floransa yakınlarında Bellosguardo'daki evine çekilmiş olarak yaşadı. 1623'te "Il Saggiarote"(Ayarcı) adlı ünlü yapıtını yayımladı. Fiziksel gerçeklik üzerine parlak bir polemik niteliğinde olan ve yeni bilimsel yöntemi sergileyen bu yapıtını eski arkadaşı papa VIII. Urbanus'un adına sundu.
Galilei 1616 kararını yürürlükten kaldırtabilme umuduyla 1624'te Roma'ya gitti. Bunu başaramadıysa da papa'dan "dünya sistemleri"(Ptolemaios ve Kopernik) üzerine yazı yazma izni aldı. Bu izin iki siistemi tartışırken tarafsızlığın korunması, sonunda papanın kendisine emretmiş olduğu sonuca (Tanrı'nın birbirinin aynısı sonuçları insanını hayal dahi edemeyeceği çeşitli yollarla ortaya çıkarmaya kadir olması nedeniyle insanın dünyanın gerçekte nasıl yaratılmış olduğunu bilemeyeceğisonucuna) varması ve Tanrı'nın hr şeye kadir olduğunu sınırlamaya kalkışmaması koşuluyla verilmişti. Bu emirler baş sansürcü Monsignor Niccolò Riccardi tarafından yazılı olarak da Galilei'ye verildi.

Floransa'ya dönen Galilei büyük yapıtı "Dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo, ptolemaico e copernicano"(İki Büyük Yer Sisemi, Ptolemaios ve Kopernik Sistemleri Üzerine Konuşmalar) üzerinde yıllar sürecek çalışmasına başladı. Kitap 1632'de sansürcülerden eksiksiz basılabilme izni almış olarak yayımlandı; Avrupanın her yanında büyük heyecan ve övgüyle karşılandı, edebi ve felsefi bir başyapıt olarak kabul edildi.
Kitabın yayımlanmasını izleyen olaylar bugün ancak dolaylı biçimde bilinmektedir. Papaya , kitabın tarafsız görünen başlığına karşın, aslında Kopernik sisteminin güçlü ve pervasız bir savunucusu olduğu belirtildi. Kitap boyunca sovunulan sağlam görüşler, kitabın sonunda varılması emredilmiş olan sonuç bölümünü etkisiz ve anlamsız kılmıştı. Cizvitler bu yapıtın kurulu düzen için "Luther ve Calvin'in öğretilerinin toplamından bile daha zararlı olacağını vurguluyorlardı. Papa öfke içinde kovuşturma açılmasını emretti. Kitap için önceden izin alınmış olduğundan, izlenebilecek tek hukuksal yol, izni tekzip edip kitabı yasaklamaktı. Tam bu sırada Galilei'nin dosyasında bir belgenin varlığı "keşfedildi". 26 Şubat 1616'da Bellarmine'nin huzurunda, Galilei'nin "ne biçimde olursa olsun Kopernikçiliği anlatması ya da tartışması" Enkizisyonun ceza yaptırımına bağlanarak özellikle yasaklanmıştı. Böylece kitap için elde edilmiş olan iznin sahtecilikle ve usulsüz biçimde alındığına karar verilebildi(1877'de dosya içeriği yayımlandığında kanıtları inceleyen tarihçiler bu belgenin dosyaya sonradan konmuş olduğu ve Galilei'ye aslında böyle bir yasaklamanın getirilmemiş olduğu görüşünde birleşmişlerdir). Kilise yetkilileri bu "yeni" belgeye dayanarak Galilei'yi heretiklikle suçlamayı başardılar. Yaşlı ve hasta olduğunu öne sürmesine karşın Şubat 1633'de Roma'ya gelerek duruşmada hazır bulunmak zorunda bırakılan Galilei'ye özel işlem yapıldı ve hapse atılmadı.12 Nisan günü yapılan çetin orgulamada Galilei 1616'da kendisine böyle bir yasaklama konmuş olduğu iddiasını sürekli olarak reddetti. 16 Haziranda mahkum oldu, hüküm kendisine 21 Haziranda okundu: Kopernik öğretisine bağlı kalmak ve bu öğretiyi anlatmaktan suçlu bulunmuştu; nedamet getirerek görüşlerinden dönmesi emredildi. Gelilei geçmişteki hatalarından kesinlikle vazgeçtiği, nefret ettiği ve bunları lanetlediği yönünde bir ifade verdi. Hüküm hapis cezasını da içeriyordu, ama papa bu cezayı ev hapsine çevirdi ve Galilei yaşamının son 8 yılını Floransa yakınlarında Arcetri'deki evinde geçirdi. Papa II. Johannes Paulus 1979'da oluşturduğu bir komisyon, 1992'de Galilei'nin itibarının iade edilmesine karar vermiştir.

Bilime Katkıları


Galilei'nin olağanüstü zihinsel gücü ölümüne değin azalmadan sürdü. 1634'te "Discorsi e dimostrazioni mathematice intorno a due nouve scienze attenenti alla meccanica"(Makenikle İlgili İki Yeni Bilim Üzerine Söylevler ve Matemetiksel Kanıtlar) adlı yapıtını bitirdi. Genellikle en değerli yapıtı sayılan ve 1638'de Leiden'de basılan bu kitapta Galilei, araştırmalarına ilk başladığı yıllarda gerçekleştirdiği deneylerin sonuçlarını yeniden değerlendirdi ve mekaniğin temel ilkeleri üzerine sonradan geliştirdiği görüşlere yer verdi. Teleskoptan yararlanarak gerçekleştirdiği son buluşu Ay'ın günlük ve aylık sallantılarını (librasyon) ilk kez gözlemlemesiydi. Bu gözlemleri 1637'de görme görme yetisini yitirmeden birkaç ay önce yapan Galilei, daha sonra sarkacın saat mekanizmalarının çalışmasını düzenlemekte kullanılabileceğini belirledi. Bu buluş 1656'da Felemenkli bilim adamı Christiaan Huygens tarafından uygulamaya kondu. Cisimlerin çarpışması kuramına ilişkin görüşlerini ögrencileri Vincenzo Vivani ve Evangelista Torricelli'ye son günlerine değin yazdırdı.
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 03:04
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Nisan 2010       Mesaj #9
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Galileo Galilei(1564-1642)


Tanınmış müzikçi Vincenzo Galilei'nin oğlu olan Galileo, ilk eğitimini ailesinin 1574 de taşındığı Floransa yakınlarındaki Vallombrosa Manastırında aldı. 1581'de tıp öğrenimi görmek üzere Pisa üniversite'sine girdi. Raslantı sonucu bir geometri dersinin de etkisiyle Toscana sarayında öğretmenlik yapan Ostilio Ricci'den matematik ve fizik dersleri almaya başladı.
Mali durumunun elvermemesi nedeniyle 1585'de üniversiteden ayrılmak zorunda kaldı. Floransa'ya dönerek akademide ders vermeye başladı. 1586'da hidrostatik teraziyi bulan ve bu buluşunu bir makaleyle açıklayan Galilei'nin ünü bütün Italya'ya yayıldı. 1589'da yazdığı katı cisimlerin ağırlık merkezlerine ilişkin inceleme Pisaa Universite'sinde matematik dalında öğretim üyeliğine getirilmesini sağladı. Burada hareket üzerine araştırmalara başlayan Galilei ilk olarak ağırlıkları farklı cisimlerin farklı hızlarda düşeceklerine ilişkin Aristoteles'ci görüşü çürüttü.

1592'de Padova'da matematik profesörü olarak çalışmaya başlıyan Galilei bu görevi 18 yıl sürdürdü ve buluşlarının önemli bir bölümünü burada gerçekleştirdi. 1604 sıralarında düşen cisimlerin düzgün hızlanan hareket yaptığını kuramsal olarak kanıtladı. Yaptığı teleskoplar, mercek yüzeylerinin eğrilik derecesini denetlemek amacıyla geliştirdiği yöntem sayesinde, astronomi gözlemlerinde kullanılabilecek ilk teleskoplar olarak kısa sürede avrupa'nın her yanında aranmaya başladı. Astronomi alanındaki bulgularını Sidereus Nuncius (yıldızların habercisi) adıyla yayımladı. Teleskopla gerçekleştirdiği gözlemlerden etkilenen Venedik senatosu Galilei' nin Padova üniversitesinde yaşam boyu profesör olarak kalmasına karar verdi. Ama Galilei Toscana grandükünün sarayın baş felsefecisi ve matematikcisi olma önerisini kabul ederek 1610 yazında Padova'dan ayrıldı. Teleskopla yaptığı gözlemlerin Copernik'i doğrulaması, Aristoteles'ci profesörlerin ona karşı cephe almasına yol açtı. Ve Galileo'yu kilise yetkililerinin gözünde karalamaya çalıştılar. Bir yandanda dine karşı ve uydurma olduğunu iddia ettikleri sözlerini gerekçe göstererek Galilei 'yi Enkizisyon 'a gizlice ihbar ettiler. Kardinal Bellarmine konuya özel bir önem verek Galilei'yi 26 şubat 1616' da huzuruna kabul etmiş, bundan böyle bu öğretiye bağlı kalmasının ve onu savunmasının yasaklanmış olduğu konusunda onu uyarmış, ama konunun salt matematiksel bir varsayım olarak tartışılabileceğini bildirmişti.

Bu olayı izleyen yedi yıl boyunca Floransa yakınlarındaki Bellosguardo'daki evine çekilmiş olarak yaşadı. Galilei 1616 kararını yürürlükten kaldırabilmek umuduyla 1624 'de Roma'ya gitti. Bunu başaramadıysada papadan dünya sistemleri üzerine yazı yazma izni aldı. Floransa'ya dönen Galilei büyük yapıtı Dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo, ptolemaico e copernicano(iki büyük yer sistemi, Ptolemaios ve kopernik sistemleri üzerine konuşmalar) üzerinde yıllar sürecek çalışmasına başladı. kitap 1632'de yayımlandı. Papaya kitabın tarafsız görünen başlığına karşın aslında Copernik sisteminin güçlü ve pervasız bir savunusu olduğu belirtildi. Tam bu sırada Galilei'nin dosyasında bir belgenin varlığı keşfedildi. 26 şubat 1616'da Bellarmine'nin huzurunda Galilei'nin ne biçimde olursa olsun Copernikciliği anlatması yada tartışması Enkizisyon'un ceza yaptırımına bağlanarak özellikle yasaklanmıştı. Böylece kitap için elde edilmiş olan iznin sahtecilikle ve usülsüz biçimde alındığına karar verildi. 16 haziran da mahkum oldu.Hüküm hapis cezasını içeriyordu. Ama papa bu cezayı ev hapsine çevirdi. Ve Galilei yaşamının son sekiz yılını Floransa yakınlarında Arcetri'deki evinde geçirdi.

Galilei'nin bilime en büyük katkılarından biri mekaniğin bir bilim dalı olarak kurulmasındaki payıdır. Kuvvet kavramının mekanikte oynadığı rolü açıkca kavrayıp ortaya koyabilen ilk bilim adamıdır. Isaac Newton'un yüzyılın sonlarına doğru mekanikte gerçekleştirdiği büyük atılımın önünü açan da Galilei olmuştur. Ayrıca Galilei geçmişte birbirinden hep ayrı tutulmuş olan matematik ile fiziğin ilişkili olduğunu ve birbirlerine destek olabileceğini kavrayan ilk bilim adamıdır. Onun uyguladığı en önemli ve tümüyle kendine özgü yöntem, deneyle hesaplamayı birlikte yürütmesi olmuştur. Bu yöntem somutun soyuta dönüştürülebilmesini ve deney sonuçlarının sürekli ve düzenli bir biçimde karşılaştırılabilmesini olanaklı kılmıştır. Modern anlamda deney kavramını oluşturan Galilei bu kavram için cimento (sınav) terimini kullanıyordu.
Galilei'ni tüm yapıtları ilk olarak 1842-56 arasında Le opera di Galileo Galilei adıyla yayımlanmıştır. Toplu yapıtlarının çok daha geniş ve eksiksiz biçimi Galilei uzmanı Antonio Favaro'nun derlediği Le opere di Galileo Galilei adlı yapıttır.

Kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 02:37
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Galileo


15 Şubat 1564'te İtalya'nın Toskana bölgesindeki Pisa şehrinde, döneminin tanınmış müzisyenlerinden, Vincenzo Galilei'nin altı çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Galileo, ilk öğrenimini Floransa'da tamamlamasının ardından 1581 senesinde Pisa Üniversitesinde tıp tahsiline başladı. Mali durumu yüzünden okulu bırakmak zorunda kalan Galileo, 1583 senesinden itibaren matematiğe yöneldi ve bu konudaki çalışmalarıyla 1589'da Pisa'da profesör oldu.

Sarkacı, yüzen cisimleri ve kinetiği Aristo fiziğinden farklı bir düşünceyle matematiksel olarak ele alınması gerektiğine inanan Galileo, Pisa Kulesi'nden ağırlık atarak, düşen bütün cisimlerin aynı ivmeye sahip olduğunu gösterdi ve Aristo mantığının yanlış olduğunu kanıtladı. Serbest düşmenin sabit ivmeli bir hareket olduğunu saptayan Galileo, serbest düşüş sırasında katedilen yolun, zamanın karesiyle orantılı olduğunu gösterdi. Bu deneyi neticesinde yaşlı profesörlerle karşı karşıya gelen Galileo, 1592 senesinde Pisa'yı terk ederek, Padova Üniversitesi matematik kürsüsüne geldi.


1597'de askeri amaçla da kullanılabilen pusulayı ticari olarak piyasaya sunan Gelileo, 1600 senesinden hemen sonra ilkel bir termometre ve insanların kalp atışının ölçümünde kullanılmak üzere bir sarkaç icat etti.


1609'da Hollanda'da teleskopun icat edildiğini öğrenmesinin ardından kendisi daha gelişmiş bir teleskop üreten Galileo, bunu astronomi gözlemlerinde kullandı. Teleskopu astronomik amaçla kullanan ilk bilim adamı olan Galilei Galileo, kendi ürettiği teleskopla önemli gözlemler yaptı ve bu gözlemleri, 1610' da, Yıldız Habercisi (Siderius Nuntius) adlı kitabında kaleme aldı.


Ay yüzeyi, yıldız kümeleri ve Samanyolu üzerine ilk tespitlerini yayınladığı ve Jupiter'in dört uydusunun varlığından bahsettiği kitabı çok ilgi uyandırdı ve Floransa'da saray matematikçisi olmasını sağladı. Venüs gezegeninin evreleri ve Satürn’ün şekli hakkında bilgi verirken, astronomideki Batlamyus sistemini tartıştı. Güneş'i de gözlemleyen ve Güneş üzerinde bulunan gölgelerin leke olduğunu kanıtlayan Galileo, bunların ne Merkür'ün Güneş'in önünden geçerken oluşan gölgesi ne de Güneş ve Dünya arasında bulunan küçük gökcisimlerine ait olmadığını ortaya koydu.


1611'de Roma'ya giden ve oradaki Bilim Akademisi'ne üye olan Galileo, Floransa'ya dönüşünde hidrostatik üzerine birçok profesörün itirazına sebep olan kitabını ve 1613 yılında da, güneş lekeleri üzerine yazdığı eserini yayınladı. Kopernik sistemini açık bir şekilde savunduğu bu eser yüzünden papazların ağır baskısına maruz kalan Galileo, 1615'te iddiasını müdafaa etmek amacıyla Roma'ya gitti. 1616'da Papa V. Paul tarafından kitaplarını tetkik amacıyla kurulan komisyon, Galileo'nun kitaplarını yasaklamadıysa da, dünyanın döndüğü iddiasından vazgeçmesini istedi.


Bir süre bilimin pratik yönüne dönerek, mikroskobu geliştiren Galileo, 1618 senesinde üç kuyruklu yıldızın keşfedilmesiyle kiliseyle karşı karşıya kaldı. Bir arkadaşının VIII. Urban olarak Papa seçilmesinin ardından cesaret alarak yazdığı "İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar" adlı eseri 1632'de yayınlanan Galileo, Roma’ya çağrıldı ve Engizisyon mahkemesine çıkarıldı. Bunun ardından, 1633'te kitabı yasaklanan Galileo, müebbet hapse mahkum edildi.


Yetmiş yaşında hapsedilen ve 1636'da, hapisteyken gözleri kör olan Galilei Galileo, 8 Ocak 1642 tarihinde Arcetri'de öldü.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Haziran 2016 02:39

Benzer Konular

30 Mart 2016 / ZiYaReTCi Cevaplanmış
12 Aralık 2016 / ThinkerBeLL Uzay Bilimleri
30 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
15 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
4 Mayıs 2008 / Misafir Taslak Konular