Arama

Samuel Huntington

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 8 Aralık 2015 Gösterim: 10.254 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
15 Ağustos 2012       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Samuel Phillips Huntington (1927 - 2008)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Samuel Phillips Huntington (d. 18 Nisan 1927 New York, ABD - ö. 24 Aralık 2008, Massachusetts, ABD), ABD'li siyaset bilimcidir.
ABD'nin yetiştirdiği en önemli siyaset bilimcilerinden olan Samuel Phillips Huntington 1927’de New York’ta doğdu. 18 yaşında Yale Üniversitesi’ni bitirdi. 23 yaşında Harvard Üniversitesi’ne öğretim görevlisi oldu. 1968’den itibaren ABD Dışişleri Bakanlığı’nda danışman olarak çalışmaya başladı. Ölümünden önce Harvard Üniversitesi'ne bağlı John M. Olin Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde öğretim görevlisiydi. Aynı zamanda ABD Savunma Bakanlığı'na danışmanlık yapmaktaydı. 17 kitap yazan Huntington, Harvard’dan 2007’de emekli oldu.

Ad:  huntington.jpg
Gösterim: 1447
Boyut:  126.6 KB
  • Doğum: 18 Nisan 1927, New York, ABD
  • Ölüm: 24 Aralık 2008, Massachusetts, ABD
  • Milliyeti: ABD
  • Dalı: Siyaset Bilimi
  • Çalıştığı yerler: Harvard Üniversitesi
Harvard Üniversitesi Politik Bilimler Akademisi Profesörü olan Samuel Huntington, aynı üniversitede Uluslararası İlişkiler Direktörü, Harvard Uluslararası ve Alan Çalışmaları Başkanı, 1986-1987 yıllarında Amerikan Politik Bilimler Birliği'nin başkanlığını, 1977-78 yıllarında Beyaz Saray'da Ulusal Güvenlik Konseyi ve Güvenlik Planlama bölümünün koordinatörlüğü görevlerini üstlendi.
Dış Politika dergisinin kurucusu olan Huntington'un;

  • 1957 - Asker ve Devlet (The Soldier and The State)
  • 1957 - Asker-Sivil İlişkileri Politikaları ve Teorileri (The Theory and Politics of Civil-Military Relations)
  • 1961 - Ortak Savunma: Ulusal Politikalarda Stratejik Programlar
  • 1968 - Değişen toplumlarda politik sistem (Political Order in Changing Societies)
  • 1981 - Amerikan Politikaları: Uyumsuzluk sözü (American Politics: The Promise of Disharmony)
  • 1991 - Üçüncü Dalga: 20. Yüzyılın Sonlarında Demokratikleşme ( The Third Wave: Democratization in the Late Twentieth Century)
  • 1996 - Medeniyetler Çatışması ve Yeni Dünya Düzeni (The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order)
  • 2004 - Biz kimiz? Amerika'nın Ulusal Kimlik Arayışı (Who are we? The Challenges to America's National Identity)
adlı kitapları bulunuyor.
Huntington'un özel ilgi alanları; ulusal güvenlik, strateji ve sivil-asker ilişkileri, az gelişmiş ülkelerdeki demokratikleşme ve politik - ekonomik gelişim, dünya politikasındaki kültürel faktörler ve Amerikan ulusal kimliği olarak tanımlanıyor.



Tezleri

"Medeniyetler Çatışması"

Pek çok sayıda çalışmaya imza atmış olmakla birlikte, ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde daha çok "Medeniyetler Çatışması" adlı kitabıyla tanınmaktadır.
Huntington 1988 tarihinde yayımlanan kitabında ülkeler arasındaki çatışmaların ve ülkelerin kendi bünyelerinde yaşanan çatışmaların giderek kültürel ağırlık kazandığını savunmaktadır. Yazar, küreselleşme sürecinde Batı ve diğerleri arasındaki çatışmaların artacağı öngörüsünde bulunmaktadır. Huntington, milli devletlerin 21'nci yüzyılla birlikte artık merkezi siyasi rolünün tamamlandığı görüşüne asla katılmamaktadır.
Ülkeler arasındaki çatışmaların kültürel ağırlık kazandığını, küreselleşme sürecinde Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasındaki çatışmaların artacağıni iddia eden Huntington, kitaplarında Türkiye’ye de önemli yer verdi.
Huntington, “Medeniyetlerin Çatışması” adlı kitabında, Türkiye’de Atatürk devrimlerinin “Atatürk’ün kalibresinde bir lider” tarafından silinerek ülkenin şeriatçı kimliğine döneceğini ve hiçbir zaman Batılılaşamayacağını iddia ediyordu. Ünlü siyaset bilinci, “Amerika’nın Ulusal Kimlik Arayışı” adlı son kitabından sonra Türkiye’ye bir konferans için geldi. Konferansta Atatürkçülüğün 21. yüzyıla uyarlanması gerektiğini söyleyen ABD’li profesör, “Atatürkçülüğü yeniden yorumlamak Türkiye’nin yararınadır. Atatürk ne de olsa 70 yıl önce yaşadı. Atatürk ilkeleri 70 yıl geride kalmıştır” dedi. AB’nin Türkiye’yi bekletme politikası izlediğini ve Ankara’nın hiçbir zaman AB’ye üye olamayacağı iddiasında bulunan Huntington Türkiye’nin önündeki alternatiflerden birinin de İslam ülkelerinin liderliği olduğunu savundu.

"Biz kimiz?"
2004 yılında yayımlanan "Biz kimiz? Amerika'nın Ulusal Kimlik Arayışı" (Who Are We - The Challenges to America's National Identity) başlıklı kitabı da tartışma yaratmıştır. Kitap, medeniyetler çatışması tezini Amerika'nın "içinden" değerlendirmekte, ülkedeki farklı kültürlere ilişkin gözlemini aktarmaktadır. Başta Meksika olmak üzere Latin Amerika'dan gelen göç dalgalarını kaygı verici olarak değerlendirmekte, ABD'nin gerçek milli kimliği olarak kabul ettiği, Avrupalı ilk göçmenlerin Anglo-Sakson-Protestan değerlerine dönüşü önermektedir. Bu yaklaşım, özellikle Latin Amerikalı örgütlerle sol-liberal aydınların tepkisine neden oldu. Huntington'un resmettiği geleceğe dair muhtemel senaryolar, Latin Amerika kökenli göçmenlerin bazı eyaletlerde hakim unsur haline gelip Anglo-Sakson kökenlilerin belli eyaletlerden kaçışını, ABD'nin giderek çift dilli, çift kültürlü bir topluma dönüşümünü içermektedir.


Türkiye tespitleri

Huntington'ın kitaplarında Türkiye'ye de önemli bir yer verildiğine dikkat çekmek gereklidir. Huntington, Türkiye'de Atatürk'ün önderliğinde yaşanan toplumsal değişim sürecini incelemiş, bu konuyu kitaplarında irdelemiştir.
"Değişen Toplumlarda Siyasi Düzen" adlı kitabında Türkiye'yi de bir konu çalışması olarak ele alıp incelemiş olan Huntington, siyasi iktidar tarafından halkın değiştirilmesinin hedeflenerek iktidar yollu gerçekleştirilen bir değişimin ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağı konusuna eğilmiştir.
Huntington, Türkiye'de Atatürk döneminde yaşanan toplumsal değişim ve bu değişimin ürünü kurumsal yapılanma sürecini "Medeniyetler Çatışması" adlı kitabında da ele alıyor. Kitabında Türkiye'ye ayırdığı sayfalarda Türkiye'nin çağdaşlaşmaya direnim gayretleri nedeni ile "bölünmüş ülke" statüsü kazandığını söyleyen Huntington, siyasal değişimin Türkiye gibi bir ülkede çok tehlikeli olduğuna ve bu gibi uygulamaların "bölünmüş ülke"ler ortaya çıkaracağına değiniyor. Huntington her ne kadar çağdaşlaşma yanlısı olsa da, bunun doğal bir süreç içinde gerçekleşmesi gerektiğini belirtiyor.
Yazar Türkiye'yi, Atatürk devrimleri ile çağdaşlaşma çabalarına karşı direncin halen süre gelmiş olmasının kendisinde bıraktığı izlenim ile bölünük bir ülke olarak, kendisinin tasavvur ettiği ve belki de uygulamaya dökmek istediği bir Batı / Konfüçyus-İslamcılık ittifakı karşıtlığı tabanlı kurgusal fay hattının diğer tarafında bir karşıt olarak müstakbel müttefiklerine göstermek çabasındadır.


Eleştiri

Düşünceleri, tartışılmakla beraber özellikle ABD'de etkilidir. Fikirlerini eleştirenlerin başında Almanya'dan siyaset bilimci Harald Müller ve Gazi Çağlar gelmektedir. Bassam Tibi de Huntington'un Medeniyetler Çatışması tezini kendi yorumuyla savunan Avrupalı aydınlar arasında kabul edilmektedir.


Hakkında Yazılanlar
- Huntington haklı mı çıkıyor?
ABD'ye yönelik terör saldırıları, Amerikalı ünlü siyaset bilimci Samuel Huntington'un 21. yüzyıl için öngördüğü ‘‘medeniyetler çatışması’’ tezini yeniden gündeme getirdi. Ölümlere üzülmek yerine helva dağıtmayı tercih eden Filistinli kadınlar da, Amerika'da sokaklara ‘‘Araplar'a ölüm’’ diye yazanlar da Huntington'un haklı çıkabileceği endişelerini güçlendiriyor.
Amerika’nın New York ve Washington kentlerini hedef alan terörün gerisinde Müslüman kimliğine mensup insanların bulunduğu iddiası, gözlerin yeniden ‘‘Medeniyetler Çatışması’’ tezine çevrilmesine sebep oldu. Ünlü Amerikalı siyaset bilimci ve Harvard Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Samuel Huntington, 1996 yılında kaleme aldığı ‘‘Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması’’ başlıklı kitabında, bu tezi ilk kez gündeme getirmiş ve dünya çapında büyük tartışmalara neden olmuştu. Öyle ki, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton bile duruma müdahale edip tehlikeli sularda dolaştığı için Huntington'u eleştirmek gereğini hissetmişti.

- Hilal - Haç Kavgası
Huntington, SSCB ve Doğu Bloku'nun yıkılmasından sonra baş gösteren bölgesel çatışmaları da aynı perspektiften değerlendiriyordu. Saraybosna'da, Kosova'da veya Çeçenistan'da yaşananlar ‘‘medeniyet çatışması’’nın somut göstergeleriydi. İslam medeniyeti ile Ortodoks-Slav medeniyetini birbirini boğazlıyordu ve bunun engellenmesi de mümkün değildi.

- Nefret Besleniyor..
12. ve 13. yüzyılın ‘‘hilál-haç’’ savaşlarını anlatan bu tezlere karşı çıkılırken, sık sık, globalleşen dünyanın bu türden çatışmalara izin vermeyeceği vurgulanmıştı. Bu nedenle, New York ve Washinton'a yapılan terörist saldırıların ardından akla Samuel Huntington'un tezlerinin gelmesi hiç de şaşırtıcı değil. Bilhassa, başta yeni Başkan George W. Bush, eski Başkan Bill Clinton ve aklı başında hemen herkesin yaptığı ‘‘sükûnet’’ çağrılarının çok fazla rağbet görmemesi, ‘‘medeniyetler çatışması’’ tezine yönelik endişeleri besliyor.
ABD'de başlayıp Kanada, İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa'ya sıçrayan ve giderek genişleme eğilimi gösteren Müslüman aleyhtarı eylemler, bu nedenle insanları tedirgin ediyor. Aynı şekilde, ikiz kuleler yanarken ve bütün dünya acı içindeyken, Filistin, Irak, Afganistan gibi ülkelerde sergilenen sevinç gösterileri de Huntington'ın tezlerini doğrulayan görüntüler olarak zihinlere yerleşiyor. Burada önemli olan ve dikkat edilmesi gereken nokta, silahlı eylemcilerin değil, sivil halkın nefretini gösterme biçimiydi. Helva dağıtan Filistinli kadın görüntülerinin Batılı başkentlerde ve özellikle ABD'deki kurbanların yakınları arasında ne türden bir infiale sebep olacağını tahayyül etmek zor değil. Benzer bir biçimde, Amerika ve Avrupa'da camilere atılan bombalar, sokaklara yazılan ‘‘Araplar'a ölüm’’ sloganları, kimliğinde Müslüman yazanlara yönelik saldırılar da nefretin karşılıksız olmadığının ipuçlarını veriyor. Ne yazık ki, Samuel Huntington'un söylediği de bundan farklı bir şey değildi zaten.

- Amerika’nın en ünlü stratejisti
Harvard Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı, Amerikan Milli Güvenlik Kurulu Strateji Direktörü, Amerikan Siyasal Bilimler Derneği Başkanı, Foreign Affairs Dergisi'nin kurucusu ve editörü. Bunlar, Amerikalı ünlü bilim adamı Prof. Samuel Huntington'un uluslararası kamuoyuna mal olmuş sıfatlarından yalnızca birkaçı. Ancak, Huntington asıl ününü 1993 yılında Foreign Affairs'te yayımladığı ‘‘Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması’’ makalesi ile kazandı. Huntington, daha sonra makalesini genişleterek kitap haline getirdi.

- Kitapta yer alan tezlerden bazıları
Huntington, ‘‘Medeniyetler Çatışması’’ adlı kitabında bütün dünyayı kızdıran şu görüşleri savundu:

- 21’inci yüzyılda medeniyetler çatışacak
Dünya tarihini farklı bir gözle okumak gerekir. 19. yüzyıl, ulus-devletlerin birbiriyle yaptığı savaşlara sahne oldu, bu da imparatorlukların yıkılmasıyla sonuçlandı. 20. yüzyıl ise ideolojiler çağıydı. 20. yüzyıl boyunca, SSCB ve Çin'in temsil ettiği komünizm ile ABD ve Batılı ülkelerin temsil ettiği kapitalizmin ‘‘soğuk savaşı’’na tanık olundu. 21. yüzyıl ise artık ulus-devletlerin veya ideolojilerin değil, bunlardan daha kapsamlı bir şemsiye oluşturan medeniyetlerin çatışmasına sahne olacak.

- Dünya globalleşmiyor, bölgeselleşiyor
Dünya Batı, Konfüçyüs, Japon, İslam, Hindu, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve Afrika medeniyet bölgelerinden oluşuyor. Asıl çatışma ise Batı ve İslam medeniyeti ile Çin'de anlamını bulan Konfüçyüs uygarlığı arasında patlayacak. Sanılanın aksine dünya globalleşmeyip bölgeselleşiyor. Aynı medeniyeti paylaşan ülkelerin oluşturacağı bölgesel güçler arasında medeniyet savaşları çıkacak.

- Türkiye’nin yeri İslam dünyası, Batı’da işi yok
Huntington'un söz konusu kitabında Türkiye'nin de özel bir yeri ve önemi var. Türkiye'ye İslam dünyasının liderliğini uygun gören Huntington, İslam ve Batı medeniyeti arasında bocalayan bir ülke olduğumuzu ifade ediyor. Hatırlanacağı gibi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yeri olmadığına ilişkin tezler, Huntington'un Türkiye'yi Batı Bloku'ndan dışlamasından sonra gündeme getirilmişti.

- Müslüman Türkiye, NATO’da olmamalı
Türkiye'nin NATO üyesi olması tarihsel bir hata. Bir başka tarihsel hata da, Ortodoks-Slav kültürünün temsilcisi olan Yunanistan'ın NATO üyesi olması. Zaten 18 Nisan 1994'de Saraybosna'ya giren müttefik güçler, Birleşmiş Milletler, NATO veya ABD bayrakları yerine Suudi Arabistan ve Türkiye bayrakları ile karşılandılar. Dolayısıyla, Boşnaklar ‘‘Müslüman kardeşleriyle’’ aynı safta olduklarını vurguladılar.


Sefa KAPLAN

Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2015 21:37
Biyografi Konusu: Samuel Huntington nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

3 Nisan 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri
8 Ağustos 2015 / wolfmann Ünlülerin Fotoğrafları
17 Aralık 2015 / Jumong Moda ww
7 Kasım 2011 / Jumong Sinema ww
22 Ağustos 2012 / mhmmdcngz Bilim ww