Christian Metz (1931-1993)
1931 Beziers’ te dünyaya gelen Christian Metz, klasik edebiyat, Latince, Yunanca ve Almanca dil eğitimi görmüştür.Mesleki yaşama yedi yıl boyunca yaptığı lise öğretmenliğiyle başlamış ve daha sonra C.N.R.S.’ ye (Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi) araştımacı olarak alınmıştır. 1966 yılında Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’da çalışmaya başlamış ve bu kurumda bölüm başkanlığı yapmıştır. Bu sırada 1961 yılında kurulan CETSAS’da (Disiplinler Ötesi İnceleme Merkezi) araştırmalarını sürdürmüştür.
Yüzyılın yeni araştırma dallarından sinemagösterge bilimin (semiyoloji) yaratıcılarından biri olarak gösterilen Christian Metz bu alandaki araştırmalarına 1960’lı yıllarda başlamıştır. Roland Barthes’ın aynı yıllarda başlattığı genel göstergebilim akımına kapılarak bu işe atılan araştırmacının amacı yapısalcı dilbilimin sağladığı olanaklardan yararlanarak sinemanın (ve daha genelinde işit-görsel olgunun) bir dile sahip olduğunu göstermektir. Ancak bu dilin “sözlü” dil ile hiçbir ilişkisi yoktur.Yapısalcı dilbilimin çözümleme yöntemi sinemaya ancak göreceli bir biçimde ve çok dikkat edilerek uygulanmalıdır. Öte yanda göstergebilimin amacı çözümlemeler üstünde yoğunlaşmak degil, yapılmış çözümlemelerden yararlanarak bunlarda bir ortak kod bulunup bulunmadığını araştırmaktır. Sözkonusu olan sinemanın bir dilbilgisine sahip olduğunu kanıtlamak da değildir. Zaten bu olguyu araştırmacının kendisi de kabul etmektedir. Kendi deyimiyle “sinema göstergebiliminin hiçbir işe yaramaması“ gerek kendisinin gerek bir araştırmacı ordusunun bu konuda araştırmalar yapmasını engellememektedir.
Göstergebilim olgusu 1930’lu yıllardan sonra başlayan yoğun bir dilbilimsel araştırma akımının ardından gelmiştir. Barthes ve onun ardından gelen öteki göstergebilimcilere göre İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan siyasal sistemler yapıları gereği, insanları temelden bir otomatlaşmaya itmekte ve bireyin içinde yaşadığı sosyo-politik sistemler konusunda sorular sormamasını amaçlamaktaydılar. Gerek kitle iletişim araçları ve gerek bu siyasal sistemlerin oluşturdukları “yeni” gösterge sistemlerinin ideolojik işlevlerini ortaya çıkaracak yeni bir bilim dalı gerekiyordu. İşte genel göstergebilimin temel işlevlerinden birinin bu olduğu söylenebilir.
Christian Metz, bir mantık “labirent”i olarak adlandırabileceğimiz Le language et le Cinema (1971) adlı yapıtı sinema dilini parçalarına ayırmakta ve yeniden birleştirmektedir. Ancak bu yapıt belirli bir dönemin sinemasını ve sinema olmanın ötesinde “spekülatif bir anıt“ olma niteliğini taşımaktadır.
Essais Sur la Signification au cinema’nın ikinci cildinde, birincide bıraktığı boşlukları doldurmaya çalışan Christian Metz’ in 1977 yılında Le Signifiant Imaginaire (1977) adlı yapıtıyla çalışmalarına yeni bir yön verdiği görülmektedir. O güne kadar sinemaya özellikle seyirci tarafından bakan ve doğal mantık düzeyinde kalarak anlambilimsel verilerle yaklaşan Metz, bu yapıtıyla yönetmen tarafına geçmektedir. Çünki sinemada seyircinin, kendisine gönderilen mesajı nasıl algıladığı bir sorunsa, bu mesajın üretilmesi de karşımıza bir başka sorun olarak çıkmaktadır. Burada Freud’çu psikanalizin temel verilerinden yararlanan araştırmacımız; bilinç/bilinçaltı, yoğunlaştırma/yerdeğiştirme, eğretileme/düzdeğişimcenin yanısıra toplum/sanatçı, dil/dilyetisi gibi bir dizi ikiliden yola çıkarak sanatçının mesajını nasıl ürettiği sorusunu tartışmaktadır. Bütün bu tartışmaların gelip dayandığı nokta, sanatçının hangi ölçülerde toplumsal yapı ve onun belirleyici gücünün dışına çıkabildiği ve bu aşıp geçmeyi hangi yollardan başardığı noktadır.
Essais Semiotiques de (1977) “görsel - işitsel” iletişim olgusunun temel kodlarını belirlemeye çalışan Metz kurduğu ilişkiler aracılığıyla, sinema, televizyon, çizgi resim, fotoroman ve fotoğraf arasındaki anlatım benzerlikleri ile bu benzerliklerin nedenleri ve nasılları üstünde durmaktadır.
Önceleri Metz, Andre Bazin’in yoğun etkisi altındadır ve doğal anlatımlı görüntünün anlam aktarmada çok güçlü olduğuna inanır. Daha sonra Eco ve Emilio Garroni ile tanışır. Onlarla yaptığı tartışmalardan sonra en özgün dediğimiz filmlerin bile düzgülere dayandığına inanır. Metz bu düzgüleri ikiye ayırır: kültürel düzgüler, özgül düzgüler. İzleyici kültürel düzgülerle o denli çok karşılaşır onları o denli içselleştirir ki onların kültür ürünleri olduklarını düşünmez bile. Kültürel düzgüleri anlamak için özel bir eğitim gerekmez, o toplumda doğup büyüme bu düzgüleri anlamak için yeterlidir. Oysa özgül düzgüleri öğrenmek gerekir. Metz’e göre kurgu, alıcı devinimleri, optik etkiler,vb. gibi yöntemler özgül düzgülerdir. Bu yöntemlerle yaratılan anlamı anlamak da oldukça kolaydır. İzleyici ilk filmde olmasa bile üçüncü ya da dördüncü filmde onların anlamlarını anlar. Metz, filmi anladığımız, olay örgüsünü anladığımız için sözdizimini anladığımızı vurgular. Sözdizimini bilmek olay örgüsünü anlamamıza yol açmaz.
Metz’ de Eco’ da en ikonik göstergede bile kültürel düzgüler olduğu için anlamın büyük oranda kültüre bağlı olduğunu söyler. Metz’ e göre sesli ve konuşmalı çağdaş sinemanın beş değişik gereci vardır:
1- Görüntü (herhangi bir görüntü değil, film ayrımına yerleştirilmiş devinimli görüntü, çünkü aynadaki yansıma ya da figüretif resim de görüntüdür.
2- Kaydedilmiş sesçil ses, filmin “sözcük” leri sözkonusu olduğunda.
3- Kaydedilmiş müziksel ses.
4- Kaydedilmiş ses (stüdyolarda müzikle karşılaştırılarak “gerçek ses” denilen)
5- Yazının grafik izi (tanıtma yazıları, arayazıları, görüntüdeki yazılar, vb.)
Metz’ e göre görüntü anlamını kültürel düzgülerden ötürü ya da bağlamdan ötürü edinir. Her görüntü tek başına bir anlam taşır, ama başka görüntülerle birlikte olduğunda yeni yananlamlar edinir. Bu durumda filmin başını görmeyen bir izleyici yananlamı anlamaz. Filmde bir nesnenin kahramanla ilgisi kurulur. Bundan dolayı o nesneyi gördüğümüzde kahramanı anımsarız. Yönetmen kahramanla ilişki kurmak için dilediği nesneyi seçer, ama bir kez seçimi gerçekleştirdi mi o nesne film boyunca kahramanın yerine geçer. Böylece izleyici bağlamdan ötürü yananlamı anlar.
Başlıca yapıtları:
Essais Sur la Signification au Cinema -1, Paris, Klincksieck, Essais Sur la Signification au Cinema-2, Langage et Cinema, Le Signifiant Imaginaire, Essais Semiotiques.
Kaynak:
kameraarkasi.org :
-Adanır, Oğuz, “Çağdaş ELEŞTİRİ Dergisi”, Mart 1983 , sayı 3
-Andrew, J. Dudley, “Sinema Kuramları” çev. İbrahim Şener, İstanbul: İzdüşüm Yayınları, 2000.
-Büker, Seçil, “Sinemada Anlam Yaratma”, Eskişehir : Milliyet Yayınları, 1985.
Sponsorlu Bağlantılar
Yüzyılın yeni araştırma dallarından sinemagösterge bilimin (semiyoloji) yaratıcılarından biri olarak gösterilen Christian Metz bu alandaki araştırmalarına 1960’lı yıllarda başlamıştır. Roland Barthes’ın aynı yıllarda başlattığı genel göstergebilim akımına kapılarak bu işe atılan araştırmacının amacı yapısalcı dilbilimin sağladığı olanaklardan yararlanarak sinemanın (ve daha genelinde işit-görsel olgunun) bir dile sahip olduğunu göstermektir. Ancak bu dilin “sözlü” dil ile hiçbir ilişkisi yoktur.Yapısalcı dilbilimin çözümleme yöntemi sinemaya ancak göreceli bir biçimde ve çok dikkat edilerek uygulanmalıdır. Öte yanda göstergebilimin amacı çözümlemeler üstünde yoğunlaşmak degil, yapılmış çözümlemelerden yararlanarak bunlarda bir ortak kod bulunup bulunmadığını araştırmaktır. Sözkonusu olan sinemanın bir dilbilgisine sahip olduğunu kanıtlamak da değildir. Zaten bu olguyu araştırmacının kendisi de kabul etmektedir. Kendi deyimiyle “sinema göstergebiliminin hiçbir işe yaramaması“ gerek kendisinin gerek bir araştırmacı ordusunun bu konuda araştırmalar yapmasını engellememektedir.
Göstergebilim olgusu 1930’lu yıllardan sonra başlayan yoğun bir dilbilimsel araştırma akımının ardından gelmiştir. Barthes ve onun ardından gelen öteki göstergebilimcilere göre İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan siyasal sistemler yapıları gereği, insanları temelden bir otomatlaşmaya itmekte ve bireyin içinde yaşadığı sosyo-politik sistemler konusunda sorular sormamasını amaçlamaktaydılar. Gerek kitle iletişim araçları ve gerek bu siyasal sistemlerin oluşturdukları “yeni” gösterge sistemlerinin ideolojik işlevlerini ortaya çıkaracak yeni bir bilim dalı gerekiyordu. İşte genel göstergebilimin temel işlevlerinden birinin bu olduğu söylenebilir.
Christian Metz, bir mantık “labirent”i olarak adlandırabileceğimiz Le language et le Cinema (1971) adlı yapıtı sinema dilini parçalarına ayırmakta ve yeniden birleştirmektedir. Ancak bu yapıt belirli bir dönemin sinemasını ve sinema olmanın ötesinde “spekülatif bir anıt“ olma niteliğini taşımaktadır.
Essais Sur la Signification au cinema’nın ikinci cildinde, birincide bıraktığı boşlukları doldurmaya çalışan Christian Metz’ in 1977 yılında Le Signifiant Imaginaire (1977) adlı yapıtıyla çalışmalarına yeni bir yön verdiği görülmektedir. O güne kadar sinemaya özellikle seyirci tarafından bakan ve doğal mantık düzeyinde kalarak anlambilimsel verilerle yaklaşan Metz, bu yapıtıyla yönetmen tarafına geçmektedir. Çünki sinemada seyircinin, kendisine gönderilen mesajı nasıl algıladığı bir sorunsa, bu mesajın üretilmesi de karşımıza bir başka sorun olarak çıkmaktadır. Burada Freud’çu psikanalizin temel verilerinden yararlanan araştırmacımız; bilinç/bilinçaltı, yoğunlaştırma/yerdeğiştirme, eğretileme/düzdeğişimcenin yanısıra toplum/sanatçı, dil/dilyetisi gibi bir dizi ikiliden yola çıkarak sanatçının mesajını nasıl ürettiği sorusunu tartışmaktadır. Bütün bu tartışmaların gelip dayandığı nokta, sanatçının hangi ölçülerde toplumsal yapı ve onun belirleyici gücünün dışına çıkabildiği ve bu aşıp geçmeyi hangi yollardan başardığı noktadır.
Essais Semiotiques de (1977) “görsel - işitsel” iletişim olgusunun temel kodlarını belirlemeye çalışan Metz kurduğu ilişkiler aracılığıyla, sinema, televizyon, çizgi resim, fotoroman ve fotoğraf arasındaki anlatım benzerlikleri ile bu benzerliklerin nedenleri ve nasılları üstünde durmaktadır.
Önceleri Metz, Andre Bazin’in yoğun etkisi altındadır ve doğal anlatımlı görüntünün anlam aktarmada çok güçlü olduğuna inanır. Daha sonra Eco ve Emilio Garroni ile tanışır. Onlarla yaptığı tartışmalardan sonra en özgün dediğimiz filmlerin bile düzgülere dayandığına inanır. Metz bu düzgüleri ikiye ayırır: kültürel düzgüler, özgül düzgüler. İzleyici kültürel düzgülerle o denli çok karşılaşır onları o denli içselleştirir ki onların kültür ürünleri olduklarını düşünmez bile. Kültürel düzgüleri anlamak için özel bir eğitim gerekmez, o toplumda doğup büyüme bu düzgüleri anlamak için yeterlidir. Oysa özgül düzgüleri öğrenmek gerekir. Metz’e göre kurgu, alıcı devinimleri, optik etkiler,vb. gibi yöntemler özgül düzgülerdir. Bu yöntemlerle yaratılan anlamı anlamak da oldukça kolaydır. İzleyici ilk filmde olmasa bile üçüncü ya da dördüncü filmde onların anlamlarını anlar. Metz, filmi anladığımız, olay örgüsünü anladığımız için sözdizimini anladığımızı vurgular. Sözdizimini bilmek olay örgüsünü anlamamıza yol açmaz.
Metz’ de Eco’ da en ikonik göstergede bile kültürel düzgüler olduğu için anlamın büyük oranda kültüre bağlı olduğunu söyler. Metz’ e göre sesli ve konuşmalı çağdaş sinemanın beş değişik gereci vardır:
1- Görüntü (herhangi bir görüntü değil, film ayrımına yerleştirilmiş devinimli görüntü, çünkü aynadaki yansıma ya da figüretif resim de görüntüdür.
2- Kaydedilmiş sesçil ses, filmin “sözcük” leri sözkonusu olduğunda.
3- Kaydedilmiş müziksel ses.
4- Kaydedilmiş ses (stüdyolarda müzikle karşılaştırılarak “gerçek ses” denilen)
5- Yazının grafik izi (tanıtma yazıları, arayazıları, görüntüdeki yazılar, vb.)
Metz’ e göre görüntü anlamını kültürel düzgülerden ötürü ya da bağlamdan ötürü edinir. Her görüntü tek başına bir anlam taşır, ama başka görüntülerle birlikte olduğunda yeni yananlamlar edinir. Bu durumda filmin başını görmeyen bir izleyici yananlamı anlamaz. Filmde bir nesnenin kahramanla ilgisi kurulur. Bundan dolayı o nesneyi gördüğümüzde kahramanı anımsarız. Yönetmen kahramanla ilişki kurmak için dilediği nesneyi seçer, ama bir kez seçimi gerçekleştirdi mi o nesne film boyunca kahramanın yerine geçer. Böylece izleyici bağlamdan ötürü yananlamı anlar.
Başlıca yapıtları:
Essais Sur la Signification au Cinema -1, Paris, Klincksieck, Essais Sur la Signification au Cinema-2, Langage et Cinema, Le Signifiant Imaginaire, Essais Semiotiques.
Kaynak:
kameraarkasi.org :
-Adanır, Oğuz, “Çağdaş ELEŞTİRİ Dergisi”, Mart 1983 , sayı 3
-Andrew, J. Dudley, “Sinema Kuramları” çev. İbrahim Şener, İstanbul: İzdüşüm Yayınları, 2000.
-Büker, Seçil, “Sinemada Anlam Yaratma”, Eskişehir : Milliyet Yayınları, 1985.
Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2015 21:50
Biyografi Konusu: Christian Metz nereli hayatı kimdir.
Her şeyin genellenmesi genellikle yanlışa götürür