Marco Polo
, (d. y. 1254, Venedik ya da Curzola (bugün Korcula, Hırvatistan) - ö. 8 Ocak 1324, Venedik), Venedikli tacir, serüvenci ve ünlü gezgin. Avrupa’dan yola çıkarak Asya’yı dolaşmış (1271-95), bu arada uzun süre Çin’de yaşamıştır. II milione (Milyon) adlı yapıtı bir seyahatname klasiği olarak kabul edilir.
Polo ailesinin gezileri
Marco Polo’nun başarısının temelinde ailesinin, özellikle de babası Niccolö ile amcası Maffeo’nun daha önceki gezileri yatar. Uzun süre Ortadoğu’yla ticaret yapan aile önemli bir servet ve ün kazanmıştı. Konstantinopolis’te (İstanbul) siyasal bir değişim olacağını sezinleyen Polo kardeşler, yaklaşık 1260’ta buradaki mallarını elden çıkardılar ve servetlerini değerli taşlara yatırdılar. Ardından Moğol İmparatorluğu’nun batı topraklarını yöneten Berke Han’ın yönetimi altındaki Volga kıyılarına doğru yola çıktılar. Kısa sürede servetlerini iki katına çıkardılar. Siyasal gelişmeler Venedik’e dönmelerini engelleyince doğuda Buhara’ya doğru yola çıktılar. Yolculukları dört yıl sonra (1265), Moğol İmparatorluğu'nun başkenti ve büyük olasılıkla da Kubilay Han’ın yazlık merkezi olan Shangdu’da sona erdi. Polo kardeşler Kubilay Han’la dostça ilişkiler kurdular. Sonunda, Kubilay Han’ın elçisi olarak ve “Yedi Sanat’ı bilen” 100 akıllı adam göndermesi için papaya yazdığı mektuplarla birlikte Avrupa’ya döndüler.
Marco’nun doğumu ve çocukluğu bu döneme rastlar. Venedik’te geçen çocukluk yılları hakkında elde hiç bilgi yoktur. Babası 1269’da Doğu’dan döndüğünde, 15-16 yaşlannda bir delikanlı olarak onunla ilk kez karşılaştı.
Marco’nun Asya gezisi. Papa IV. Clemens’in kısa süre önce öldüğünü öğrenen Niccolö ve Maffeo, Venedik’te iki yıl yeni papanın seçilmesini beklediler. Sonunda beklemekten bıkınca, genç Marco’yu da yanlarına alarak 1271’de yola çıktılar. Filistin’deki papalık elçisi Piacenzalı Tebaldo onlara Moğol hükümdarına götürmeleri için mektuplar verdi. Pololar yola çıktıktan birkaç gün sonra dostları Tebaldo’nun X. Gregorius adıyla papa seçildiğini haber aldılar. Bunun üzerine Akkâ’ya dönerek papadan resmi belgeleri ve yanlarına da iki rahip alarak yeniden yola çıktılar. Kısa bir süre sonra cesaretlerini yitiren rahipleri bırakarak yollarına yalnız devam ettiler.
İskenderun Körfezindeki Ayaş (bugün Yumurtalık) üzerinden kuzeydoğuya yönelerek 1272 başlarında büyük olasılıkla Erzurum’dan ve Tebriz’den geçtiler. Ardından haydutlarla dolu tehlikeli çölleri aşarak Basra Körfezi kıyısındaki Hürmüz’e ulaştılar. Ama Hindistan ve daha ötesine kadar uzanacak bir deniz yolculuğunu göze alamadıklarından, Moğol başkentine karadan gitmeye karar verdiler.
Marco Polo'nun 1271-95 arasında yaptığı gezide izlediği yol >>>
İran'ın doğusunda kalan Horasan bölgesinden sonra daha dostça karşılandıkları topraklara vardılar. Afganistan’daki Bedehşan’da (Marco’nun yazılarında “Balascian”) bir yıl kadar kaldılar; yörenin yumuşak iklimi uzun süredir çektikleri hastalığın (bir olasılıkla sıtma) geçmesini sağladı. Bu arada Marco’nun Afganistan’ın öbür bölgelerini, Hindukuş’taki Nuristan’ı, Çitral’i ve bir olasılıkla Keşmir’i dolaştığı ileri sürülür. Ama hangi yöreleri gerçekten dolaştığını, hangilerini yolda edindiği bilgilerle tanıdığını belirlemek zordur.
Bedehşan’dan ayrılan Pololar, Vahan (“Vocan”) vadilerini izledikten sonra Pamirler’in kuzeydoğu yamaçlarından inerek Kaşgar’a ulaştılar. Böylece asıl İpek Yolu’ na çıkmış oldular. Taklamakan Çölünün güney ve doğusundaki Yarkent (“Yarcan”), Hotan (“Cotan”), Charchan (“Ciarcian”) ve Lop Gölü vahaları boyunca ilerleyerek Çin sınırındaki Shazhou’ya (“Saciu”) vardılar. Daha önce küçük Nasturi, Hıristiyan, Budacı, Manici ve Zerdüştçü toplulukların da yaşadığı Müslüman ağırlıklı yörelerden geçmiş olan Pololar, Gansu (“Tangut”) topraklarına girince, Çin kültürünün etkilerini taşıyan bir Budacılıkla biçimlenmiş, bütünüyle farklı bir uygarlıkla karşılaştılar. Bir rehberle sürdürdükleri yolculuğun bu kesiminde, Ningxia yöresine geçmeden önce büyük olasılıkla Suzhou (“Sukchu”) ve Ganzhou’yu (“Campiciu”) dolaştılar. Sonunda, 1274’te yeniden Kubilay Han’ın Shangdu’daki yazlık sarayına ulaştılar. Koruyucuları Kubilay Han’a Kudüs’ten getirdikleri kutsal yağı ve papanın mektuplarını sundular.
Marco’nun Çin dönemi. Pololar izleyen 16 ya da 17 yıl boyunca Hitay (bugün Kuzey Çin), Mangi (“Manzi”; bugün Güney Çin) ve Moğollara bağlı başka topraklarda yaşadılar. Olasılıkla Shangdu ile kışlık sarayın bulunduğu Dadu (“Taidu”; bugün Pekin) arasında imparatorla birlikte dolaştılar. Marco Hitay’a vardığında ancak 20 yaşlarındaydı. Hemen hiç Çince bilmemesine karşın, Moğolların konuştuğu Koman lehçesi, Arapçalaşmış Farsça, Moğolca ve Uygur Türkçesi gibi o dönemde Doğu Asya’da konuşulan birçok dilden bazılarını konuşabiliyordu. Yabancı ülkeler hakkında anlatılanları dinlemekten büyük zevk alan Kubilay Han’dan yakın ilgi gördü ve onun tarafından, araştırma yapmak üzere sık sık imparatorluğun uzak bölgelerine gönderildi. Bu gezilerin birinde Çin’in güneybatısına, Yunnan'a ve belki de Birmanya’daki (bugün Myanmar) Tagaung'a kadar gitti. Başka bir gezide Çin’in güneydoğusunu dolaştı. Sonradan büyük bir coşkuyla anlattığı “Quinsay” (bugün Hangzhou) kentiyle Moğolların yeni fethettiği bölgeleri gördü. Marco’nun anılarında kişisel konulara girmemesi nedeniyle ortaya çıkan boşluk, onu parlak bir saray gözdesi düzeyine çıkaran bir efsaneyle doldurulmuştur. Buna karşılık eldeki Çin kayıtlarında adının hiç geçmemesinden ve olayları aktarma biçiminden hareket eden bazı çevreler, gerçekte önemli görevler üstlenmediğini ve verdiği bilgilerin sağdan soldan duyduklarına dayandığını öne sürmüşlerdir. Büyük olasılıkla gerçek bu iki uç görüşün arasındadır. Çin kayıtlarında Marco adına rastlanmaması, daha sonra Çin’e giden İtalyan misyoner Matteo Rici ve ressam Giuseppe Castiglione gibi bir Çin adı kullanmış olmasından gelebilir. İmparator adına yaptığı gezilerin dışında, tuzla ilgili konulardaki geniş bilgisi bu alanda bazı sorumluluklar üstlenmiş olabileceğini düşündürür. Ama II milione'nin bazı metinlerinde 1282-87 arasında üç yıl “Yonju” (bugün Yangzhou) kentini yönettiği anlatılırsa da bu bilgi güvenilir olmaktan uzaktır ve bütünüyle tek bir sözcüğün belli bir biçimde okunuşuna dayanır.
Venedik'e dönüş
Pololar 1292 dolaylarında, Argun Han’la evlenmek üzere İran’a gönderilen bir Moğol prensesine eşlik etmekle görevlendirildiler. Kubilay Han’ın onları yollamak istemediği, ama sonunda izin verdiği sanılmaktadır. Poloların ve prensesin yanı sıra yaklaşık 600 saraylı ve denizciyi taşıyan 14 gemilik filo Guanzhou (“Zaiton”) limanından yola çıktı. Serüven ve tehlikelerle dolu bir yolculuktan sonra Hürmüz’e ulaştı. Oradan Horasan’a giden kafile, Argun’un öldüğünü öğrenince prensesi, oğlu Gazan Han'a teslim etti. Birkaç ay Tebriz’de kaldıkları sanılan Pololar, Hıristiyan ülkesine ayak bastıktan hemen sonra, büyük güçlüklerle kazanmış oldukları servetin çoğunu Trabzon’da çaldırdılar. Birçok gecikmeden sonra Konstantinopolis’e ve sonunda 1295’te Venedik’e vardılar. II milione. Marco Venedik’e döndükten hemen sonra Akdeniz’deki bir çatışma sırasında, Venediklilerin denizdeki en büyük rakipleri Cenovalılara tutsak düştü. Ardından Cenova’daki hapishanelerden birine kapatıldı.
Hapishanede tanınmış romans yazarı Rustichello (Rusticiano) ile karşılaştı. Rustichello’ya Asya’da geçirdiği 25 yılın öyküsünü yazdırmaya başladı. Rustichello öyküyü 13. ve 14. yüzyıllarda yaygın olarak kullanılan Fransızca ve İtalyancanın karışımı bir dille kaleme aldı. Bazı kaynaklar Rustichello’nun özellikle çarpışmalara ilişkin bölümlerde katkılar yaptığını öne sürerler. Kısa bir süre sonra özgürlüğüne kavuşarak Venedik’e dönen Marco, önemli bir miktar tutmayan servetiyle sakin bir yaşam sürdü ve 70 yaşında öldü. II milione basıldıktan hemen sonra büyük ilgi topladı. 16. yüzyıl İtalyan coğrafyacısı Giovanni Battista Ramusio’nun deyimiyle “birkaç ayda bütün İtalya’yı.dolaştı”. Kitabın bu denli tutulmasının nedeni fantastik bir romans olarak görülmesiydi. O sırada henüz matbaa keşfedilmediğinden kitabın çıkarılan kopyalarında ve çevirilerinde birçok çıkarma, ekleme ve yanlışlıklar yapıldı. II milione'nin özgün kopyası bugüne ulaşamamıştır. Kitabın farklı dillerde ve lehçelerde 140 farklı yazma metni bulunmaktadır. Çok karmaşık ve çelişkili bir malzeme oluşturan bu kopyalar ortaçağdan günümüze değin filolojik bakımdan çözülmesi en zor sorunlardan biri olmuştur. Marco’nun yaşamının son 20 yılında kitabın çeşitli kopyalarında eklemeler ve düzeltmeler yaptığı sanılmaktadır. Özgün metnin başarılı bir Latince çevirisini yapan rahip Pipino gibi bazı yazar ya da çevirmenler, Marco’nun anlattıklarının ve yorumlarının çoğunu din düşmanı ya da heretikliğe tehlikeli ölçüde yakın bulduklarından metnin önemli bir bölümünü sansüre uğratmışlardır.
Marco kitabını, doğrudan deneyimlere dayanan büyük bir kozmografi olarak değerlendiriyordu. Kitabın özgün adının Divisament dou Monde (Dünyanın Hikâyesi) olması da dikkat çekicidir. Marco kişisel anılarını çoğu yerde kuramsal tutkusuna feda etmiştir. Kitapta gezilerle, arada geçen süre ve mevsimlerle ilgili ayrıntılara pek rastlanmaz. Kitabın genel havası nesnel ve geniş bir bakış açısını yansıtır. II milione Marco belirli bir tarih ve yol sırası izler; ama sık sık, bir olasılıkla akraba ve tanıdıklarının gördükleri yerleri de ayrıntılarıyla anlatır. Bu sapmalara Mezopotamya, Sabbahiler, Semerkand, Sibirya, Japonya, Hindistan, Etiyopya ve Madagaskar üzerine bilgilerin verildiği bölümlerde rastlanır. Kitabın yaygın adı olan II milione'nin kökeni belli değildir. Bir “uzun öykü” düşüncesiyle ilişkisi olabileceği gibi aile lakabı Aemilione’nin (Büyük Emil) bozulmuş biçimi de olabilir. Şair Dante Alighieri’nin ünlü çağdaşı Marco Polo’dan hiç söz etmemesi dikkat çekicidir. Büyük olasılıkla kitabı bir fabl, uydurma ve bu nedenle de tehlikeli derecede heretik olarak değerlendiriyordu. Marco’nun, o dönemin geçerli görüşüne göre kimsenin yaşamadığına inanılan Ekvator’un aşağısındaki bölgede yaşayan insanları anlatması özellikle tehlikeli görülmüş olabilir.
Marco’nun anlattıklarının ortaçağ düşüncesine yeni bir bakış açısı getirdiği açıktır. Batı’nın ufukları genişledikçe Marco’nun etkisi de giderek arttı. Marco’nun Japonya betimlemesi Kolomb’un 1492’de güneşin doğduğu yere doğru yaptığı yolculukta belirleyici rol oynadı. Baharatların kaynağı olan bölgeler hakkında verdiği ayrıntılı bilgiler, Batılı tacirleri bu topraklara ulaşmaya ve Arapların baharat ticareti tekelini kırmaya yöneltti.
II milione'nin, 1985’te Marco Polo'nun Geziler Kitabı adıyla yayımlanan Türkçe bir çevirisi de vardır.
Kaynak: MsXLabs.org & Ana Britannica