Arama

Diş Nedir - Dişin Yapısı ve Görevleri

Güncelleme: 26 Mayıs 2016 Gösterim: 48.346 Cevap: 11
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
9 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Diş, Dişin Yapısı ve Görevleri


İnsanda ve hayvanlarda dişlerin temel görevi yiyecekleri kesip koparmak ve çiğneyerek öğütmektir. Ayrıca birçok hay­vanda bir savunma organı olan dişler insanda da bazı seslerin çıkarılmasında rol oynayarak konuşmaya yardımcı olur. Her dişte başlıca iki bölüm ayırt edilir: Dişetinin içine gömülü olan ve dişi çene kemiğine bağlayan kök bölümü ile dişetinden dışarıya taşarak ağzın içinde görülebilen taç bölümü. Diştacı ile kökün birleştiği bölüme ise boyun denir.
Ad:  diş5.JPG
Gösterim: 29361
Boyut:  45.8 KB

Sponsorlu Bağlantılar
Dişin temel maddesi, yapısı ve görünümüy­le fildişine benzeyen dentindir. Ama bu sarımsı ve sert dokuyu dişin ne taç, ne de kök bölümünde görebilirsiniz. Çünkü taç bölü­münde dentinin üstünü diş minesi denen çok daha sert, parlak ve beyazımsı bir madde kaplar. Bu koruyucu katman dişetinden daha aşağıya inmediği için, dentinin diş kökündeki bölümleri de seman ya da sement denen ince ve kemiksi bir katmanla örtülüdür. Dişin ortasında dişözü odacığı denen bir boşluk, bunun içinde de bağdokudan oluşan dişözü bulunur. Diş kökünün ucundaki bir delikten bu odacığa giren sinirler, kan ve lenf (akkan) damarları dişözünün içinde bir ağ gibi yayılır. Diş çürüklerinde, diş iltihaplarında ve dolgu yapmak için diş oyulduğunda duyulan ağrının nedeni bu sinir uçlarının varlığıdır.
Bebeklerin hemen hepsi dişsiz doğar. Yak­laşık altı aylık olduklarında ilk dişlerini "çıka­rırlar"; iki-iki buçuk yaşına doğru da toplam 20 geçici diş (ya da sütdişi) yerini almış olur.
Kalıcı dişler dişetinin içinde, sütdişlerinin altında oluşmaya başlar ve büyüdükçe ilk dişleri iterek bunların yerine geçer. Erişkin­lerde alt ve üstçeneye eşit olarak dağılmış toplam 32 tane kalıcı diş vardır. Her iki çenenin tam ortasında yer alan dörder diş (toplam sekiz diş) yiyecekleri kesmeye yara­dığı için kesicidiş olarak adlandırılır. Kesici -dişlerin iki yanında birer tane olmak üzere alt ve üstçenede toplam dört tane sivri köpekdişi bulunur. Geri kalan 20 dişin hepsi azıdişVûu. Bunlardan sekizi geçici azıdişlerinin yerini alan ve köpekdişlerinin hemen yanında olmak üzere her çenede dörder tane bulunan küçük azı'lardır. Büyük azı denen öbür 12 diş de küçük azıların yanında üçer üçer dizilir ve yiyecekleri öğütmeye yarar.
Kalıcı dişler genellikle 6 ile 14 yaş arasında tamamlanır. Yalnız "akıldişi" olarak bilinen üçüncü büyük azıların çıkması 20-25 yaşına kadar gecikebilir; hatta bazılarında bu dört diş hiç çıkmayabilir. Geçici dişler arasında büyük azıların karşılığı ya da öncülü olmadığı için, bu 12 diş öbürleri gibi sütdişlerinin altında değil büyüyen çene kemiğinin gerisin­deki boşlukta gelişir.
Diş ağrısının en sık karşılaşılan nedeni diş çürüğüdür. Dişler her yemekten sonra iyice fırçalanıp temizlenmezse küçük yiyecek kırın­tıları dişetine ve dişlere yapışıp kalır. Yiye-ceklerdeki şeker, ağza yerleşen bakteriler ve bu küçük canlıların ürettiği asit zamanla diş minesinin çürümesine yol açar. Şiddetli diş ağrısı ve ağız kokusuyla insanı rahatsız eden, zamanında tedavi edilmezse bütün sağlığı etkileyen bu çürüklerden kaçınmanın en basit önlemi her yemekten sonra dişleri fırçalamak ve görünürde hiç çürük olmasa bile kontrol için yılda iki kez diş hekimine gitmektir.

Hayvanların Dişleri


Hayvanların dişleri insanınkilere benzemediği gibi hemen her hayvan grubunun diş yapısı da birbirinden farklıdır; bu farklılık beslenme biçimlerinin değişik olmasından kaynaklanır. Kaplan ve kurt gibi yırtıcı hayvanların dişleri parçalamaya, sıçan ve kunduz gibi kemiricile­rin dişleri kemirmeye, sığır gibi otlayan hay­vanların dişleri ise öğütmeye uyarlanmıştır.
Bütün hayvanlar arasında en büyük dişlere Afrika filinde rastlanır. Fildişi dediğimiz bu kesicidişlerin uzunluğu erkek fillerde bazen 3 metreyi, ağırlığı da 100 kilogramı bulur. Hayvan bu uzun dişlerini çok çeşitli amaçlarla kullanır: Yapraklarını yemek için ağaçları devirir, yiyebileceği yumuşak ağaç kabuklarını soyar, su bulmak için toprağı kazar ve düşmanları ile çarpışır.
Kunduzlar ağaç gövdelerini iri kesicidişleriyle kemirirler. Mors ve yabandomuzunun uzun dişleri çok gelişmiş birer köpekdişidir. Atların azıdişleri ise geniş ve girintili çıkıntılı yüzeyiyle otları öğütmeye yarar. Hayvan yaş­landıkça dişetleri çekildiğinden dişleri daha uzun görünür; bu yüzden genç olup olmadığı­nı anlamak için atların dişine bakılır.
Kedi, köpek gibi avcı hayvanların sivri ve uzun köpekdişleri avlarını daha kolay yakala­yıp ağızlarında tutmalarına yardımcı olur. Kaplumbağaların hiç dişi yoktur; bu görevi çenelerin kenarlarındaki sert, boynuzsu çıkın­tılar üstlenmiştir. Kurbağaların ise yalnızca üstçenelerinde diş bulunur. Yılanların dişleri geriye doğru kıvrıktır; böylece, hiç çiğneme­den bütün olarak yuttukları avlarını bir kez yakalayınca bir daha kolay kolay kaçırmazlar. Kobra gibi bazı yılanların dişlerinde ayrıca birer zehir kesesi vardır.
Balıkların dişleri çok basittir; bazılarında yalnızca değişime uğramış pullardan oluşur. Bu hayvanların dişleri genellikle birkaç sıra halinde dizilmiştir ve ön sıradaki dişler dökül­düğünde bunların yerini arka sıradakiler alır. Köpekbalıklarının üçgen biçimindeki keskin ve sivri dişleri balıkları yemeye, vatozların yassı yüzeyli dişleri ise kabuklu deniz hayvan­larının sert kabuğunu kırmaya uyarlanmıştır. Turnabalığının dişleri menteşe gibi oynak bir yapıyla üst damağa bağlı olduğu için yutma sırasında geriye doğru kıvrılır, sonra yeniden eski konumuna gelir. Kılıçbalığının başının önündeki uzun "kılıç" da üstçene kemiğinin uzantısıdır ve üzerinde kesmeye yarayan diş­ler bulunur.
Salyangoz gibi bazı yumuşakçalarda yüzler­ce küçücük diş dilin üstünde enine sıralar halinde dizilerek radula ya da dişlidil denen bir yapı oluşturur; böylece hayvan dilini bir rende gibi sürterek bitkileri kesip koparabilir.
MsXLabs.org & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 04:06
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
9 Nisan 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Diş, Dişin Yapısı ve Görevleri


Diş (Latince dens, dentis), ağız boşluğu içinde bir uçları üst ve alt çene kemiklerinin alveol
çıkıntıları içine gömülü diğer uçları ise serbest olan küçük kemik görünüm ve sertliğindeki oluşumların her biri olup çiğneme ve sesin söze dönüşmesi fonksiyonuna yardımcı olur.
Sponsorlu Bağlantılar
Diş, sindirim sisteminin başlangıcı olan ağızda bulunan, ana işlevi besinlerin mekanik sindirimini sağlamak olan organlardır. Mekanik sindirimin yanısıra fonasyon ve estetik işlevleri de mevcuttur.
Hayvanlarda bu görevlerine ek olarak, saldırı, bir nesneyi taşıma ve savunmaya yardımcı olma gibi çok hayati görevleri daha vardır. Kuş cinslerinin pek çoğunda bu organ bulunmaz. Kuşlarda diş yerine, amacı mekanik sindirim olan "taşlık" mevcuttur.
20 birincil diş (sütdişi veya dentes deciduii) genellikle bebek altı aylıkken çıkmaya başlar. Çocuk yaklaşık altı yaşına geldiğinde bunlar yerlerini kalıcı dişlere bırakmaya başlar. İlk çıkan daimi diş (dens permenante), altı yaş dişi olarak tabir edilen birinci molar dişlerdir. Daimi birinci azı dişlerinin üzerinde süt dişi olmadığı için, bu diş çıktığında 20 süt dişi de yerindedir. Bu diş ağızda çiğneme fonksiyonunun anatomik olarak merkezidir ancak çoğu zaman süt dişi sanıldığı için kolayca çektirilir. Akıl dişleri 18-20 yaşlarında çıkar.
Yedi yaş civarında daimi kesici dişler süt dişlerinin altından sürerler. Daimi dişlenme genellikle en son kanin (dens caninus/köpek dişi) çıkmasıyla 13 yaş civarında sona erer. (16-20 yaş civarında çıkan 20 yaş dişleri yeni nesilde tam bir devamlılık arzetmediğinden onlardan ayrıca söz edilecektir.) Diş sürme zamanları her ne kadar matematiksel bir cetvel gibi verilse de kişinin kemik yaşıyla ilgili genetik bir olaydır ve zamanlama kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. En isabetli tahmini yapıp gelişim bozuklarını tespit etmek için bir dişhekimi veya ortodontist tarafından kemik yaşı tesbiti yapılmalıdır.
20 yaşına gelmiş yetişkinlerin çoğunun 32 dişi vardır. Bazı kişilerde 20 yaş dişleri hiç çıkmayabilir veya oluşmayabilir. Dişler düzgün konuşmaya ve yüzü şekillendirmeye yarasalar bile asıl görevleri besinleri çiğnemektir.Kesiciler ve köpek dişleri lokmayı kesip parçalara ayırır, küçük ve büyük azı dişleri ise ezip öğütür.
Diş minesi vücütdaki en sert madde olsa da besinlerin artıklarının ağızda uzun süre kalması sonucu, ağızda mevcut olan bakterilerin besin artığının içideki şekerleri fermente etmesiyle oluşan asit yüzünden aşınıp çürüyebilir.

Diş Anatomisi

Ad:  dişyapısı1.jpg
Gösterim: 19937
Boyut:  80.9 KB

Diş, klinik olarak taç , boyun (kole, collum dentes) ve kök (radix dentes) kısımlarından oluşur. Taç kısım ağızda görünen ve mineyle kaplı bölümdür. Kole yani diş boynu dişetiyle sarılı mine-sement birleşimidir. Kök ise periodontal ligament tarafından kemiğe bağlandığı için çene kemiğinin içide kalan kısımdır.


Mine, dentin,sement dişin sert tabakalarını oluştururken pulpa dişin yumuşak olan tek tabakasıdır. Mine dişin en dış tabakası olup şeffaflığını verir. Mine doğada elmastan sonraki en sert maddedir ve hidroksi apatitten oluşur. Sement ise diş minesi gibi kök yüzeyini örten ince tabakadır. Sement ve minenin altındaki tabaka dentin tabakasıdır. Dentin; pulpanın diş tabakalarında yoğun olarak bulunan ve diş pulpası (özünün) temel hücreleri kabul edilen odontoblastların uzantılarının yoğunlukta olduğu yarı sert bir tabakadır. Dişe sarı-koyu rengini verir. Diş yaşlandıkça, dentin miktarı artar mine miktarı azalır bu da dişlerin yaşlandıkça daha sarı görünmesine sebep olur.
Dişin iç kısmındaki boşlukta ise pulpa (diş özü) adı verilen damar ve sinirden zengin özelleşmiş bir bağ dokusu vardır. Pulpa; dişin özüdür ve dişin basınçları, termal etkileri algılamasını, kanlanmasını sağlayan kısmıdır. Pulpa temelde bir bağ dokusudur, içinde yaşla ters orantılı olarak azalan Odontoblast, fibroblast, kılcal damarlar, sinirler ve yaşla doğru orantılı olarak artan bağ dokusu barındırır. Dişlerin ağrıya hassas olmasının en önemli nedeni pulpadaki sinirlerin vucuttaki en hızlı sinirler olmasıdır. Kapalı çürükler olarak tabir edilen diş çürüklerinde pulpada ödem oluşur, pulpa çevresinde ödemin akacağı veya şişlik oluturacağı kadar alan olmadığı için sinirler basınçtan aşırı etkilenir ve en kötü ağrı olarak tabir edilen diş ağrısını oluşurur. Diş ağrısının geceleri daha fazla hissedilmesinin sebebi vücudun biyolojik saati nedeniyle geceleyin dokulara kan akışının fazla olması ve bu nedenle de pulpadaki hiperemi ve ödemin artmasıdır.
Pulpadaki odontoblastlar dentin yapmakla görevlidir. Diş yaşlandıkça dentin miktarının artmasının sebebi odontoblastların hayat boyu süren dentin üretimidir.
Diş, çene kemiklerinin "alveol" kısımlarına "periodontal ligament" ile tutunur. Periodontal ligament, diş kökünü saran sementin alveol kemiğe tutunmasını sağlayan farklı yönde ve uzunlukta bir çok ligamentin ortak adıdır.
Periodontal ligament ve alveol kemik kaybı periodontitis olarak adlandırılır. Bu dişin mobilitesine (sallanmasına, dental mobilite) sebep olan genelde ağrısız bir hastalıktır. Dişeti (gingiva) çevresinde biriken gıda artıkları diş çevresindeki diş etinde önce gingivitis denen daha hafif bir enfeksiyona neden olur. Diş çevresi temizlenmedikçe olay ilerler ve dişetinin altında bulunan periodontal ligament ve hatta alveol kemiğe kadar ulaşır ve periodontitis
meydana gelir. Periodontitis, genelde ağrısız olduğu için hasta tarafından önemsenmez ve bu nedenle çürüklerden daha tehlikeli bir diş kaybı nedenidir.
Periodontiumun temel olarak, ağızda bulunan mikroorganizmalara karşı bir bariyer oluşturur ve çiğneme (mastikasyon) esnasında dişe gelen basınçlara süspansiyon sağlayarak amortisör görevi görür. Periodontium, alveolar kemik, dişeti, sement ve periodontal ligamentten oluşur.
Dişler normalde çene kemiğine çakılı (ankiloz) vaziyette değildir. Nadiren ankiloze dişler ile karşılaşılabilir. Çene kemiği ile diş arasında bulunan aralığın yani periodontal aralık adı verilen boşluğun calsifiye olması (kalsifiye veya kireçlenme) nedeniyle diş alveolüne ankiloze olur.
Günümüzde dahi dişlerin nasıl veya neden sürdükleri tam olarak açıklanamamaktadır. İnsan vücudunda sadece dişler yumuşak dokuyu yararak çıkan sert organlardır. Bunun haricinde tüm kalsifiye organlarımız yani kemiklerimiz yumuşak dokularla sarılıdır. Diş minesi,elmastan sonra en sert yapıdır. İçinde GBLL adlı bir madde bulunur.Bu madde hem dişe hem de mine ye sertliğini verir. Bilimsel araştırmalara göre GBLL maddesinin dişe beyaz rengini verdiği açıklanmıştır. Ancak bu maddeyi yenilemek için günde en az 2 kere ve yaklaşık 3 dakika fırçalanmalıdır. Aksi takdirde GBLL kendi yenilyemez ve plaklanmaya başlar buna da diş plağı diyoruz.

Diş Oluşumu (Dentogenesis)


Dişler Os maxillae (Üst çene kemiği) ve Os mandibulae (alt çene kemiği)'nın pars alveolaris (alveolar kısmında), diş torbası (pericoronium) adı verilen torbacık bezeri yapılar içinde gelişirler. Ameloblastlar mine (enamel), odontoblastlar dentin, fibroblastlar ise ilgili bağ dokuyu oluştuturlar. Ameloblastlar, mine oluşumu tamamlandıktan sonra kaybolurlar ancak odontoblastlar ve fibroblastlar diş ömrü boyunca çalışmaya devam ederler.
Diş oluşum evreleri şöyledir:

  • Tomurcuk safhası
  • Takke safhası
  • Çan safhası
Taç kısmı oluştuğunda ameloblastlar kaybolurken odontoblastlar dentin sentezine devam ederek kökü oluştururlar. Bu arada diş,kökü oluştukça sürme düzlemine doğru hareket eder. Bu hareketin fizyolojisi hala tam açıklanamamıştır. Kök oluşumu diş ağıza sürdükten sonra da yaklaşık 2 yıl devam eder ve sonunda diş kökünün ucu (apex dentis) damar ve sinir giriş çıkışına izin veren bir por bırakacak şekilde kapanır.

İnsan Dişlerinin Gruplandırılması


Ergin bir insanın ağzında genellikle 28 adet diş bulunur. Bu rakamı 32’ye tamamlayan 3. büyük azılar yani yirmi yaş dişleridir. Bu 28 diş 4 ayrı diş grubundan meydana gelmektedir.
  1. Kesici dişler: Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.
  2. Köpek dişleri: Alt ve üst olmak üzere 4 adettir.
  3. Küçük azı dişleri: Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.
  4. Azı dişleri: Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.

Süt Dişleri


5 yaşına kadar olan çocuklarda ise 20 adet süt dişi bulunur.6 aylıkken ilk olarak alt ön keser dişlerle başlayan sürme süreci 3 yaşında tamamlanır.5 yaşına kadar çocukların tüm süt dişleri ağızda mevcuttur. 5 yaşından itibaren süt dişlerinin yerini daimi dişlere bıraktığı karma dişlenme süreci başlar ve bu süreç ortalama 13 yaşında tüm daimi dişlerin ağızda yerini bulması ile son bulur.

Yirmi Yaş dişleri


Alt sağ, alt sol ve üst sağ, üst sol olmak üzere toplam 4 adet yirmi yaş dişi vardır. Yirmi yaş dişerinin ağızlarda yer bulamamasının temel nedeni insan neslinin daha yumuşak gıdalarla beslenmesi sonucu çenelerinin küçülmesidir.
Bazı ağızlarda konjenital (doğumsal/genetik) olarak yirmi yaş dişleri hiç bulunmaz.
Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri oluşur ancak yer darlığı ve başka nedenlerle sürmez ve çene kamiklerinde gömülü kalırlar.
Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri oluşur ve yarı yarıya sürerler. Sürme tam olmaz. Buna yarı gömülü yirmi yaş dişi denir.Yarı gömülülük iki tipte olabilir. Birincisinde dişin taç (kron) kısmının üzerinde operkulum (operculum,pericoronium) adı verilen mukoza parçası olabilir. İkinci tipteyse dişin taç kısmının bir bölümü kemik dokuyla örtülüdür. Her iki şekilde de yarı gömülü yirmi yaş dişlerinin etrafında gıda artıklarının birikeceği enfeksiyona (iltihap) elverişli bir alan meydana gelir.
Bazı ağızlarda yimi yaş dişleri diğer azı dişlerinden farksız olarak gayet normal biçimde sürerler. Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri, sürerken önündeki dişleri iteleyerek yer darlığına sebep olurlar. Bunun sonucu olarak da genelde alt keser dişlerde eğrilik meydana gelir. Yine bu "iteleme" esnasında, birbiriyle normal temasını kaybeden bazı dişler de çürüyebilir.
Sonuç olarak, kişiler yirmi yaş dişleriyle ilgili sorun yaşamamak için bir dişhekimine başvurmalı ve ağzında yimi yaş dişi var-yok, yirmi yaş dişinin sürebileceği alan var-yok şeklinde ilgili muayenesini yaptırmalıdır.

Yirmi yaş dişimiz niçin geç çıkıyor?


İnsan vücudundaki bazı organların günümüzde pek işlevleri olmamasına rağmen insanlık tarihinin başlangıcında önemli roller oynadıkları sanılıyor. Vücudumuz sanki başka şeyler de yapabilmek için yaratılmış gibidir. Örneğin çok ilginç yerlerimizde kıllar vardır, dizlerimiz olması gerekenden çok büyüktür, ayaklarımızda bu kadar parmağa ihtiyaç var mıdır, apandisitimiz vücudumuzda ne arıyor?
Kılların nedeninin ilk insanların duygularını sadece sesle değil hareket ve koku ile de iletmeleri olduğu sanılıyor. Vücudumuzun bazı bölgelerinde bulunan tüy ve kılların ana görevleri koku üretip özellikle erkek ve dişi arasında iletişim kurmaktı. Aynı şekilde apandisitin de başlangıçta ot yiyen atalarımızın otlarını sindirmekte kullandıkları, ama zamanla otlamaktan vazgeçtikleri için körelen bir organ olduğu sanılıyor.
Yabancıların "akıl dişi" de dedikleri yirmi yaş dişleri geç çıktıkları gibi, çoğu kez problem de yaratırlar ve diş hekimlerince derhal çekilmeleri önerilir. Aslında çiğnemede pek fonksiyonu da olmayan bu dişler bize henüz yiyeceği pişirerek yemeyi keşfedemeyen atalarımızın mirasıdır. Onların çiğ yiyecekleri yemek için daha kuvvetli bir çeneye ve dişlere ihtiyaçları vardı.
Zaten diğer bütün dişlerimiz de aynı anda çıkmaz. Önce süt dişleri çıkar. Onlar döküldükten sonra ön dişler ve köpek dişleri çıkar sonra da azı dişleri. Yirmi yaş dişleri bu sırayı biraz geçirerek takip eder. Bütün bu olaylar olurken de çenemiz gelişmeye devam eder, ancak 20 yaşını geçtikten sonra yirmi yaş dişlerine çene kemiğimizde yer açılır.
İnsanlık geliştikçe yirmi yaş dişine de çenemizde o kadar az yer kalıyor, yani insanın evriminde çene gittikçe küçülüyor. Bu nedenle bazı insanlarda bu dişler hiç çıkmadan gömülü olarak kalabiliyor. Yerine tam oturmadığından çürüyebiliyor, iltihap yapabiliyor. Bir fonksiyonu olmadığından da diş hekimleri çekip almayı tercih ediyorlar.
Görevleri sadece çiğnemek olmasına rağmen dişlerimizin içinde sinirler de vardır. Bu sinirler dişlerimizle ilgili acı, ağrı ve ısıyı beynimize iletirler. Yani dişimiz çürürse sinir bir problem olduğu konusunda beynimizi ikaz eder ama nedense bu ikazı diş çürüdükten, iş işten geçtikten sonra yapar, diş hekimleri de o dişi kurtarmak için önce sinirini alırlar.

Perikoronit (Operculitis)


Bazı yirmiyaş dişlerinin diş torbası (perikoronium), diş oluştuktan sonra kaybolmaz ve dişin arka tarafında (distalinde) bir cep meydana getirecek biçimde kalır. Bu dokunun enfeksiyonuna perikoronit denir. Oldukça ağrılı bir enfeksiyondur. Genellikle boğaz enfeksiyonlarıyla karıştırılır. Tedavisi dişhekimlerince yapılır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 04:08
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
16 Ekim 2009       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  dislerimiz-gorevleri.png
Gösterim: 6573
Boyut:  22.1 KB

Diş

Dişler besinleri parçalayıp mercimek kadar küçük parçalara ayırır ve yemek borumuzdan kolayca geçmesini sağlar. Kesici diş, köpek dişi, azı dişi ve 20'lik azı dişi olarak adlandırılır.

Dişlerimizin Görevleri:


- Sindirimin ilk evresi olarak sindirime destek olmaları en büyük özellikleridir.
- Dişler insanların fiziksel görünüşüne büyük fayda sağlar.
Diş, Latince dens, dentis. Ağız boşluğu içinde bir uçları üst ve alt çene kemiklerinin alveol çıkıntıları içine gömülü diğer uçları ise serbest olan küçük kemik görünüm ve sertliğindeki oluşumların her biri olup çiğneme ve sesin söze dönüşmesi fonksiyonuna yardımcı olur.
Diş, sindirim sisteminin başlangıcı olan ağızda bulunan, ana işlevi besinlerin mekanik sindirimini sağlamak olan organlardır. Mekanik sindirimin yanısıra fonasyon ve estetik işlevleri de mevcuttur.
Hayvanlarda bu görevlerine ek olarak, saldırı, bir nesneyi taşıma ve savunmaya yardımcı olma gibi çok hayati görevleri daha vardır. Kuş cinslerinin pek çoğunda bu organ bulunmaz. Kuşlarda diş yerine, amacı mekanik sindirim olan "taşlık" mevcuttur.
20 birincil diş (sütdişi veya dentes deciduii) genellikle bebek altı aylıkken çıkmaya başlar. Çocuk yaklaşık altı yaşına geldiğinde bunlar yerlerini kalıcı dişlere bırakmaya başlar. İlk çıkan daimi diş (dens permenante), altı yaş dişi olarak tabir edilen birinci molar dişlerdir. Daimi birinci azı dişlerinin üzerinde süt dişi olmadığı için, bu diş çıktığında 20 süt dişi de yerindedir. Bu diş ağızda çiğneme fonksiyonunun anatomik olarak merkezidir ancak çoğu zaman süt dişi sanıldığı için kolayca çektirilir.Akıl dişleri 18-20 yaşlarında çıkar.

Yedi yaş civarında daimi kesici dişler süt dişlerinin altından sürerler. Daimi dişlenme genellikle en son kanin (dens caninus/köpek dişi) çıkmasıyla 13 yaş civarında sona erer. (16-20 yaş civarında çıkan 99 yaş dişleri yeni nesilde tam bir devamlılık arzetmediğinden onlardan ayrıca söz edilecektir.) Diş sürme zamanları her ne kadar matematiksel bir cetvel gibi verilse de kişinin kemik yaşıyla ilgili genetik bir olaydır ve zamanlama kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. En isabetli tahmini yapıp gelişim bozuklarını tespit etmek için bir dişhekimi veya ortodontist tarafından kemik yaşı tesbiti yapılmalıdır.
20 yaşına gelmiş yetişkinlerin çoğunun 32 dişi vardır. Bazı kişilerde 20 yaş dişleri hiç çıkmayabilir veya oluşmayabilir. Dişler düzgün konuşmaya ve yüzü şekillendirmeye yarasalar bile asıl görevleri besinleri çiğnemektir.Kesiciler ve köpek dişleri lokmayı kesip parçalara ayırır,küçük ve büyük azı dişleri ise ezip öğütür.
Diş minesi vücütdaki en sert madde olsa da besinlerin artıklarının ağızda uzun süre kalması sonucu, ağızda mevcut olan bakterilerin besin artığının içideki şekerleri fermente etmesiyle oluşan asit yüzünden aşınıp çürüyebilir.

Dişler ne işe yarar?


- Dişler sindirim sisteminin bir parçasıdır, besinlerin koparılmasını ve ezilip parçalanmasını sağlarlar.
- Konuşmaya yardımcı olurlar, seslerin doğru bir şekilde çıkmasını sağlarlar.
- Estetik fonksiyonları vardır, dişler bir insanın görünümüne büyük katkıda bulunur.
- Dişler, etrafındaki destek dokuları korur ve gelişmelerini sağlar.


Dişler görevlerine göre farklılaşmıştır:
Kesici Dişler:
Alt ve üst çenedeki ön dişler kesici diş olarak adlandırılır. Adından da anlaşılacağı gibi, besinlerin kesilmesini sağlarlar. 4 tane alt çenede 4 tane de üst çenede olmak üzere, bir ağızda toplam 8 tane kesici diş vardır.

Köpek Dişleri:
Kesici dişlerin hemen yanında, ağzın köşe bölgelerinde yer alan dişlerdir. Dişhekimliğinde kanin dişi olarak adlandırılırlar. Besinlerin koparılmasını sağlarlar. 2 tane üst çenede, 2 tane alt çenede olmak üzere, bir ağızda toplam 4 tane köpek dişi vardır.
Azı Dişleri:
Kaninlerin hemen arkasında yer alırlar. Küçük ve büyük azı olmak üzere 2 tip azı dişi vardır. Çiğneme fonksiyonu azı dişeri bölgesinde gerçekleşir. Her bir yarım çenede 2 küçük azı, 3 büyük azı dişi olmak üzere, bir ağızda toplam olarak 20 tane azı dişi bulunur. 20 yaş dişleri (akıl dişleri) de azı dişleri sınıfına girer.

Dişlerin konuşmaya etkisi:


Konuşma ikili ilişkilerde son derece önemli bir fonksiyondur. Düzgün konuşmada dişlerin de rolü vardır. Örneğin;
• Z ve S seslerinde dilin ucu üst kesici dişlerin palatinal (damak tarafındaki) yüzeyine, dilin yan kenarları da damağın yan kenarlarına ve üst büyük azı dişlerinin palatinal yüzeyine temas eder.
• N sesinde, dilin ucu üst kesici dişlerin palatinal yüzeyine, dilin kenarları da damağın yan bölgelerine temas eder.
• V ve F seslerinde, üst kesici dişlerin kenarları alt dudağa temas eder.
• D ve T seslerinde, dilin ucu üst kesici dişlerin palatinal eğiminden destek alır.

Dişlerin oluşumu ne zaman başlar?


Dişlerin gelişimine ait ilk belirtiler hamileleğin 6. haftasında görülmektedir. 7. haftadan itibaren dişlerin taslakları yavaş yavaş belirmeye başlar.

Hangi diş ne zaman çıkar?


İlk dişler bebek yaklaşık 6 aylıkken çıkar. Üst çenede ya da alt çenede, kesici dişlerden biri ilk olarak ağız ortamına sürer. Dişlerin sürme zamanı kişiden kişiye değişir. Bunun tıbbi bir önemi yoktur. Ağız ortamına en son süren dişler ise 20 yaş dişleridir. Hangi dişin kaç yaşında çıktığını özetlemek için aşağıda bir tablo hazırlanmıştır. Ancak, biraz önce de belirtildiği gibi sürme zamanı kişiden kişiye değişebildiği için tablodaki değerler ortalama değerlerdir.

4 - 24 Ay:
Yaklaşık 4 aylıkken ilk diş belirir.
Fırçalamayı ebeveynlar gerçekleştirir.
2 - 4 Yaş:
Bu dönemin sonuna kadar 20 süt dişinin tamamı çıkmış olur.
Çocuklar kendi kendilerine fırçalamaya çalışrlar ama ebeveynlerin yardım etmesi gerekir.
5 - 7 Yaş:
İlk kalıcı azı dişleri ortaya çıkar ve süt dişleri düşer.
Çocuklar kendi kendilerine fırçalarken, ebeveynler onlara nezaret eder.


Kaynak: bahcelievleragizdis.gov.tr

Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 04:09 Sebep: Moderatör eklemesi.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Haziran 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  diş4.jpg
Gösterim: 5555
Boyut:  84.5 KB
Diş

Ağızda, besinleri kesip koparmaya ve öğütmeye yarayan organ.

Normal olarak, olgun bir insanda, her iki çenede 16'şardan 32 adet bulunur. Görev ve yapılarına göre adlandırılırlar. Önden ilk iki diş kesici, üçüncü diş köpekdişi, dördüncü ve beşinci küçük azı dişleri, 6, 7 ve 8. ise büyük azı dişleri adını alır. Kesici dişler kesici kenarlarıyla besinleri kesmeye, sivri uçlu köpekdişleri parçalamaya, üstü geniş azılarsa öğütmeye yarar.

Dişin etten dışardaki kısmına kron, çeneye gömülü kısmına kök, bunların birleştiği yereyse diş boynu denir. Genellikle kesici dişler, köpekdişleri ve birinci küçük azılarda tek; ikinci küçük azılarda iki; üstçene azı dişlerindeyse üç kök vardır. Kökler, çene içinde alveol denen boşluklara yerleşmiştir. Alveollerin kemik duvarlarındaki küçük delikler dişin beslenmesine yarar. Dentin denen ana diş kitlesi; kronda mine, kökteyse sement denen bir tabakayla kaplıdır. Mine, vücudun en sert dokusudur. Dentin tabakası odontoplast denen özel hücrelerden yapılmıştır. Yaşlandıkça şeffaflaşır. Ortasında pulpa denen dişözü bulunur. Görevi odontoplast oluşturmaktır. Kan damarları ve sinir lifleri de pulpada yer alır.

İki yaşa kadar yirmi dolayında çıkan süt dişleri zamanla dökülür, yerine kalıcı dişler çıkmaya başlar. İlk çıkan kılıcı dişler azı dişleridir. En son çıkan, arkadaki en küçük azı dişine akıl dişi veya yirmi yaş dişi adı verilir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 30 Nisan 2016 16:56
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
30 Eylül 2013       Mesaj #5
nicely - avatarı
VIP VIP Üye

Azı dişleri ve görevleri


Azı dişleri, kaninlerin (köpek dişlerin) hemen arkasında yer alırlar. Küçük ve büyük azı olmak üzere 2 tip azı dişi vardır.
Yapı olarak birbirinden farklı olan azı dişleri, her bir yarım çenede 2 küçük azı, 3 büyük azı dişi olmak üzere beşer tane ve toplam on (10) tanedir. Bir ağızda, alt ve üst çenede, toplam olarak 20 tane azı dişi bulunur. 20 yaş dişleri (akıl dişleri) de azı dişleri sınıfına girer.
Bütün küçük azıların çiğneme ve kenetlenmeye yarayan ikişer tümsekçikleri vardır. Üst çenedeki büyük azıların dörder tümsekçiği; alt çenedeki büyük azıların beşer tümsekçiği vardır. Bu tümsekçiklere tüberkül adı verilmektedir.

Görevi: Çiğneme fonksiyonu azı dişleri bölgesinde gerçekleşir.

Süt dişleri


5 yaşına kadar olan çocuklarda ise 20 adet süt dişi bulunur. 6 aylıkken ilk olarak alt ön keser dişlerle başlayan sürme süreci 3 yaşında tamamlanır. 5 yaşına kadar çocukların tüm süt dişleri ağızda mevcuttur. 5 yaşından itibaren süt dişlerinin yerini daimi dişlere bıraktığı karma dişlenme süreci başlar ve bu süreç ortalama 13 yaşında tüm daimi dişlerin ağızda yerini bulması ile son bulur. Süt dişleri, sürekli (daimi) dişlere göre daha zayıf olmasından dolayı çürüğe ve aşınmalara karşı daha dayanıksızdır.

Süt dişlerin önemi


20 birincil diş (süt dişi veya dentes deciduii) genellikle bebek altı aylıkken çıkmaya başlar. 6-8 aylıkken başlayıp üç yaşında sürmeleri tamamlanan toplam 20 adet süt dişi, çocukluk yılları boyunca yaklaşık 10 – 12 yaşlarına kadar ağızda kalmakta ve çocuğun hem ağız-diş sağlığında hem de genel sağlığında önemli rol oynamaktadırlar. Süt dişleri bireyin dişlenmesinin temel yapısını oluşturmaktadır. Bu nedenle süt dişlerinin erken kaybı büyük problemlere neden olmaktadır.
Süt dişlerinin önemini birkaç yönden inceleyecek olursak; öncelikle bu dişler sürekli dişlere sürme rehberliği yapmaları açısından büyük önem taşırlar. Yüzün ve çenelerin gelişimine yardımcı olarak yüzün şeklini önemli ölçüde etkilerler. çünkü dişler, bir insanın görünümüne büyük katkıda bulunurlar ve bu sayede kişinin kendine olan güveninin artmasına yardımcı olurlar.

Bunun dışında bebeğin katı gıdalarla beslenmeye geçtiği zaman ısırma ve çiğneme işlemlerini gerçekleştirebilmesi için sağlıklı dişlere ihtiyacı vardır. Ancak bu sayede yiyecekler doğru şekilde sindirilir ve dolayısıyla bebeğin gelişimi sağlanır. çocuklarına yemek yedirmek birçok ailenin en önemli sorunlarından biri olmaktadır. Buna bir de ağrılı, çürük dişler eklenince bu büyük bir probleme dönüşür.
Süt dişlerinin en önemli özelliklerinden bir diğeri sürekli dişlere göre daha geçirgen bir yapıya sahip olmalarıdır. Bu da çürüğün süt dişlerinde daha hızlı ilerleyerek dişin sinirine ulaşmasına neden olmaktadır. Bu dişlerin tedavileri tabii ki mümkündür. Ancak, özellikle küçük yaşlardaki çocukları bir diş hekimi koltuğuna oturtup bu tedavileri yapmak çok kolay olmaz. Bazen biz pedodontistler (çocuk diş hekimleri) bile, bu ağrılı dişlerin tedavilerini çocuk koopere olmadığı (uyum göstermediği) zamanlarda diş hekimi koltuğunda gerçekleştiremiyor ve aileye genel anestezi önermek zorunda kalıyoruz. Tüm bu zorluklar göz önüne alınarak ilk süt dişlerinin sürmesinden itibaren ağız ve diş bakımına büyük özen gösterilmelidir. Ayrıca sağlıklı ve çürüksüz süt dişleri, sürekli dişlerin sağlıklı bir ortamda sürmeleri açısından da büyük önem taşımaktadırlar.
Süt dişlerinin erken kaybı, özellikle arka azı dişleri bölgesinde sürekli dişlenme sırasında bazı problemlere neden olmaktadır. çünkü dişin kaybedildiği boşluğa doğru komşu dişler zaman içerisinde kayarak bu yerin kapanmasına neden olup ileride yerine gelecek olan sürekli dişin süremeyip içeride gömülü kalmasına ya da farklı bir yerden (diş dizisinin önünden ya da arkasından) sürerek hatalı kapanışların gerçekleşmesine neden olabilir. Bu gibi durumlarda da ileride ortodontik tedavi gereksinimi kaçınılmaz olur.
Tüm bunlar süt dişlerinin hiçbir zaman kaybedilmemesi gerektiği anlamına da gelmez. Bazı durumlarda süt dişlerinin çekimi kaçınılmaz olur. Bu durumda bir pedodontistin takibi çok önemlidir. Komşu dişlerin çekilen boşluğa kaymaması için "yer tutucu" denilen apareyler takılır ve bu apareyler sürekli diş sürene kadar ağızda kalır. Bu sayede erken çekimin neden olabileceği kaymalar önlenmiş olur. Süt dişlerinde oluşan problemlerin sürekli dişlerde yol açabileceği yer kayıpları inceleyecek olursak;
Düşme ya da vurma sonucu ön bölgedeki süt keser dişlere gelecek travma, bu dişlerde zaman içerisinde enfeksiyon gelişmesine neden olabilir. Takibinin yapılmadığı durumlarda bu enfeksiyon, gelişmekte olan sürekli diş germlerinde şekil bozukluklarına ya da renklenmelerin oluşmasına neden olabilir.
10 – 12 yaşına kadar ağızda kalması gereken süt azı dişlerinde oluşan çürükler, tedavi edilmediği durumlarda özellikle altı yaşında süren sürekli altı yaş dişlerinin çürüklü bir ortamda sürmelerine neden olarak kolayca bu dişlerin de çürümesine neden olabilirler. Ayrıca yine bu tedavi edilmeyen dişlerde de enfeksiyon gelişebilir ve kök ucunda oluşan enfeksiyon, süt azılarının altında gelişen sürekli küçük azı dişlerinde şekil ve renk bozukluklarına neden olabilir.
Altı yaş dişi sürmeye başladığında özellikle ikinci süt azısının ağızda bulunması çok önemlidir. çünkü bu dişlerin eksik olması durumunda, altı yaş dişleri öne doğru kayarak sürmelerini tamamlarlar ve dolayısıyla 11 yaş civarında süren ikinci küçük azı dişinin yerinin kapanmasına ve bu dişin süremeyip gömük kalmasına neden olabilirler.
Tüm bu durumlarla karşılaşmamak için hem süt hem de sürekli dişlerin sağlıklı olması çok önemlidir. Bunun için de iyi bir ağız-diş bakımı ve düzenli diş hekimi kontrolleri büyük önem taşır. Ayrıca çürükten koruyucu tedaviler de bu konuda büyük yarar sağlar.

Diş minesini güçlendiren fluorid preparatları (yüzeyel fluorid uygulamaları) ve dişler üzerinde bulunan çukurcukların fluorid salan bir örtücüyle kapatılması (fissür örtücü uygulaması), dişlerin çürükten korunmalarında büyük önem taşırlar.
Yapılan araştırmalar, her beş çürük dişten dördünün arka azı dişlerinde oluştuğunu göstermiştir. özellikle büyük yüzeylere ve derin çukurcuklara sahip olan ve en önemlisi altı yaşında sürüp ömür boyu ağızda kalan, dişlenme ve kapanışın temeli olan altı yaş dişlerine fissür örtücü uygulanması büyük yarar sağlar. çünkü altı yaşındaki bir çocuk, en arkada bulunan bu büyük dişleri iyi ve özenli fırçalayamaz. Anne-baba da bu dişlere fırçalama sırasında özen göstermezse, derin çukurcuklar içerisinde biriken yiyecek artıkları kısa zamanda hatta dişler dizideki yerlerini tam almadan bile çürüyebilirler. çoğu anne-baba bu nedenle, bu dişlerin çürük olarak sürdüğünü düşünebilmektedir.
Yüzeyel fluorid uygulamaları da tüm diş yüzeylerine uygulanır. çocuklar için farklı tadlarda (çilekli, kayısılı, portakallı...) üretilmiş jeller, klinikte dört dakika süreyle uygulanır. Fluorid uygulamaları sonucunda jel yada verninin yapısındaki fluorid ağız içerisinde diş minesine, varsa dolgulara ve yumuşak dokulara tutunarak altı aya kadar ağızda fluorid salınımı yapmasını sağlar. Bu sayede çürükten korunmaya yardımcı olur.
Tüm bu koruyucu uygulamalar, ancak düzenli diş fırçalamayla birlikte fayda sağlar. Fırçalama olmaksızın sadece koruyucu uygulamalarla çürükten korunmanın mümkün olamayacağı unutulmamalıdır.
Anne-babaların çocukları 6 yaşına gelene kadar fırça üzerine konulan diş macunu miktarını, 8 yaşına gelene kadar da fırçalamalarını takip etmelidir

Yirmi Yaş Dişleri Nedir?


MsXLabs.Org
Yirmi Yaş Dişleri, çenenin her iki tarafının en sonundaki üçüncü büyük azı dişleridir. Ağızda çıkan en son dişler olduğundan ve genellikle 16 ila 20 yaş arasında çıktığı için bunlara akıl dişi de denmektedir.
Yirmi yaş dişleri en son çıkan kalıcı dişler olduğu için, ağzınızda bunlar için yeterli boşluk olmayabilir. Bu da yirmi yaş dişlerinin dişeti dokusunun veya kemiğin altında veya başka bir dişin yanında gömülü kalmasına yol açabilir. Dişler gömülü oldukları takdirde şişme görülebilir.
Kısmen çıkmış veya çarpık çıkmış yirmi yaş dişleri de ağrıya , çapraşıklığa veya hastalığa yol açabilir. Yirmi yaşından önce çekilen yirmi yaş dişlerinin kökleri daha az gelişmiş olacağı ve bu yaşlarda yapılan diş çekimleri daha az komplikasyona neden olacağı için yirmi yaş dişleri için 16 ve 19 yaşları arasında muayene olunması tavsiye edilmektedir.

Yirmi Yaş Dişleri Nasıl Çekilir?
Diş çekme oldukça rutin bir işlemdir. Diş hekiminiz, genel anestezi ile “uyutulmanızı” veya ağzınızdaki bölgenin bir ilaçla lokal anestezi yoluyla uyuşturulmasını önerecektir.
Diş (ya da dişler) çekildikten sonra ortaya çıkabilecek kanamaları azaltmak için 30 ile 45 dakika hafifçe ısırmanız için gazlı bir bez verilebilir. Başlarda ağrı veya şişme görülse de, bu ağrı birkaç gün içinde kaybolur. Ağrı, kanama, şişme veya ateş sürekli ve ciddi ise durumu diş hekiminize danışmanız gerekir.
Çapraşıklık veya gömülü kalma nedeniyle yirmi yaş dişinin çekilmesi, gelecekte ağız sağlığınızı veya ağız kapanış şeklinizi etkilemez.
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 03:52
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ekim 2014       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Dişler


Dişlerimiz, cansız kemik parçaları gibi görünse de aslında tamamen yaşayan birer organdırlar. Taş gibi görünüşlerinin altında, yumuşacık etten-sinirden-damardan bir özleri vardır.
Ad:  dişleri.jpg
Gösterim: 3729
Boyut:  48.0 KB

Dişler de insanlar gibi, doğar, yaşar ve ölür ancak uygunsuz ağız hijyeni ve bakım ihmaline bağlı olarak dişlerimizin ömürleri, bizim insan ömrümüzden çok daha kısa sürmektedir. Vücuttaki en sert doku olan diş minesi kadar dayanıklı bir koruma ile kaplı bu yapıların, büyük kısmı yumuşak doku temelli organlardan oluşan insanın kendi yaşamı süresince kadar bile ömür sürememe ironisi, dişlerin bir suçu değil, bilakis; tamamen dişlerin sahibi olan kişilerin yanlış alışkanlıklarının bir sonucu ve toplumda bireylerin diş sağlığı kültürlerinin gelişecek şekilde eğitilmemiş olmasından dolayı dişlerinin değerini bilip koruma ve bakımını yapmamasının bir neticesidir.

Yapısı


Sert görünüşlerinin altında ne kadar duygusal bir yapıları olduğundan bahsettiğimiz dişler, soldaki şekilde şematize edilmiş bir anatomik yapıya sahiptirler.

Bir diş, anatomik olarak 3 ana bölüme ayrılır.
1.Taç (Crown - Kron)
2.Boyun (Collum)
3.Kök (Radix, Root)

1. Dişin Taç kısmı (Crown - Kron), ağız içinde diş etlerinin üst kısmında görünen beyaz bölümdür. Gözle görünen beyaz kısmın ismi mine tabakasıdır (Enamel). Mine, insan vücudundaki en sert maddedir. Diğer tüm vücut kemiklerinden daha dayanıklıdır (kafatasını oluşturan kemiklerden bile daha serttir). Mine beyaz rengini ve sağlamlığını; hidroksi apatit kristallerini yapı maddesi olarak kullanarak birbiri ile sıkı bağlar oluşturan kolajen fiberlerin organik konfigürasyonundan alır.

2. Dişin boyun kısmı (kole, collum dentis), diş ve diş etlerinin birleştiği noktadadır. Diş etinin diş dış yüzeyine değdiği alanda mine tabakası biterek, diş eti kenarı bölgesinde çene kemiğinin başladığı yerde dişin daha alt kısmındaki bölgelere doğru uzanan sement (cementum) başlar. Yukarıdaki diş görselinde de açıkça görüldüğü üzere, sement dişin kemik içine giren ve ağız içinde görünen kısmına göre çok daha uzun olan kök kısmı boyunca çevresini sarar.

3. Dişin kök kısmı (root, radix), çene kemiğinin içerisine implantasyonu sağlayan, diş binasının temelini oluşturur. Bu sayfanın daha alt kısımlarında dişlerin numaralandırılması ve isimlendirilmesi ile ilgili başlık altında tartışıldığı üzere; bir dişin cinsine göre 1 ila 3 adet kökü bulunabilir. (Bazı istisnai durumlarda daha fazla da olabilir.) Dişin en alt kısmının ucunda kök ucu (apex dentis) açıklığı bulunur. Bu noktadan dişin beslenmesini sağlayan damarlar ve hislerini alan sinirler dişin iç kısmına girer ve diş pulpa (diş özü) kısmı olarak isimlendirilen, diş içerisindeki kanal boyunca sırası ile dişin kök, boyun ve taç kısmını kat ederek en yukarıya kadar içeri merkez kısımda olmak üzere ilerlerler. Endodonti (kök kanal tedavisi); artık geriye döndürülemez derecede ilerlemiş ve diş kökünü sararak hem dayanılmaz ağrılara, hem de en nihayetinde o dişin "ölerek" kaybedilmesine neden olacak çürük durumlarında, diş hekimi tarafından çürük temizlenirken, diş içerisinin tüm bu damar sinir paketi içeriğinin de çıkartılması esasına dayanır.

Görevleri


Dişler sindirim sisteminin başlangıcı olduğunu vurguladığımız Ağız içerisinde, sindirim sisteminin asıl amacı olan; besinlerin bağırsaklardan emilerek kana geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılması işleminin mekanik gücünü oluşturan en önemli organlarımızdır.

Bir besin yutulduktan sonra, mide ve bağırsaklar içerisinde "peristaltik hareketler" ile ileriye doğru itilirken ve özellikle midede çalkalama hareketleri desteğinde sindirim enzimleri ile bir miktar parçalanabilse de, tüm sindirim sistemi boyunca sağlıklı ve verimli bir özümseme yapılabilmesi için, dişlerin aracılığı ile ağız içerisinde başlangıç öğütme sürecinin sağlanması şarttır. Ağızda çiğnenen bir lokma, mideye inmeden önce mutlaka iyice çiğnenerek ufak parçalara ayırılmalıdır ki, akabinde midede devreye girecek olan sıvı sindirim enzimleri bu iyice ufaltılmış parçaların çevresini rahatlıkla sararak, çok daha hızlıca daha da ufak parçalara eritme görevlerini yapabilsinler.

Eğer çiğneme işlevi düzgün yapılmamış ise, çiğnenmemiş besinleri sindirebilmek üzere yaratılmamış ve dizayn edilmemiş tüm diğer bileşenler (özellikle mide ve bağırsaklar başta olmak üzere diğer tüm sindirim sistemini oluşturan organlar) kapasitelerinden fazla çalışmak zorunda kaldıkları gibi, buna rağmen sindirim işlevini layıkı ile gerçekleştiremeyeceklerdir ve böylece sağlıklı beslenmemiz sekteye uğrarken, üstelik bu ekstradan çalışma sonrasında diğer tüm sindirim sistemi organları da erken "yaşlanacaklar" ve daha gençlik çağlarında başlayabilen ciddi sindirim sistemi rahatsızlıkları ile karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.


Ağız ve Diş Anatomisi alınmıştır
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 04:09
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Nisan 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Dişler (Dentes)

Ad:  diş1.JPG
Gösterim: 8800
Boyut:  24.4 KB

Ağza alınan besin maddelerinin mekanik olarak parçalanmasını sağlayan dişler alt çene (mandibula) ve üst çene (maksilla) üzerinde alveolus dentales denilen diş çukurlarına yerleşmiş sert, keskin oluşumlardır.

Dişlerin yapısı:


Dişin ana maddeleri dentin, mine ve sementtir. Dişler, dentin denilen dıştan mine tabakası ile örtülü sert kıvamdaki diş dokusundan meydana gelir. Dişlerin ortasında boşluk bulunur (cavum dentis). Bu boşluk coronadan diş köküne (radix dentis) kadar uzanır ve köklerin ucunda bir delikle sonlanır. Damar ve sinirler buradan diş özüne girer. Cavum dentisin içi diş pulpası (diş özü) denen yumuşak bir doku ile doludur. Diş pulpası içinde dişlere ait damar ve sinirler bulunur.
Dişler üç bölümden oluşur. Bunlar:
  • Corona dentis (taç): Diş eti dışında kalan ve ağızda görülen kısmıdır. Üzeri mine (enamelum) tabakası ile kaplıdır. Kalsiyum yönünden zengin ve dişin en sert tabakasıdır.
  • Cervix dentis (boyun): Dişlerin diş eti ile birleşme yerine denir. Diş eti, diş boynuna sıkıca yapışıktır.
  • Radix dentis (diş kökü): Çene kemiğindeki alveollere yerleşmiştir. Diş kökünün dış yüzü cementum denilen ince kemik tabaka ile örtülüdür. Bu tabaka diş kökünün alveollere sıkıca tespit edilmesini sağlar.


Ad:  diş3.JPG
Gösterim: 11299
Boyut:  31.1 KB

Diş tipleri:

Dişler yapı ve fonksiyonlarına göre gruplandırılır. Dişlerin pozisyonları görevlerine göre ayarlanmıştır.
  • Kesici dişler (dentes incisiv): Yiyecekleri ısırmaya ve kesmeye yarar. Alt ve üst çenede, önde, her bir yarım çenede iki tane olmak üzere sekiz tanedir.
  • Köpek dişleri (dentes cani): Yiyecekleri kavrayıp koparmaya yarar. En uzun diş olma özelliğine sahiptir. Bu nedenle kök kısmı daha büyüktür. Kesici dişlerin yanında her bir yarım çenede bir tane olmak üzere toplam dört tanedir.
  • Küçük azı (premolar dişler): Köpek dişlerinden sonra gelir her bir yarım çenede iki tane olmak üzere toplam sekiz tanedir. Besinleri çiğnemeye yarar.
  • Büyük azı (molar dişler): Premolar dişlerden sonra gelir. Her bir yarım çenede üç tane olmak üzere toplam on iki tanedir. Çiğneme işinin büyük bir bölümünü gerçekleştirir.

Dişlerin sınıflandırılması:

Ad:  diş4.JPG
Gösterim: 3882
Boyut:  20.8 KB

Dişler geçici (süt) ve kalıcı dişler olmak üzere iki gruba ayrılır.
Geçici dişler (dentes decidui):
Bunlara süt dişleri de denir. Her bir yarım çenede iki kesici diş, bir köpek dişi ve iki premolar diş olmak üzere toplam 20 tanedir. Çıkış zamanları farklılık gösterebilir.

Kalıcı dişler (dentes permanentes):
Her bir yarım çenede orta hattan distale doğru 2 kesici diş (dentes incisivi), 1 köpek dişi (dentis canini), 2 küçük azı dişi (dentes premolares) ve 3 büyük azı (dentes molares) olmak üzere toplam 32 tanedir.

kaynak: Anatomi
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 04:10
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Mayıs 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÇİĞNEME
Çiğneme; hareketsiz olan üst çene karşısında alt çenenin hareketleriyle oluşturulur ve besinin ağızda mekaniksel parçalanması anlamındadır.
Çiğnemenin amacı;
— Besinleri ufak parçalara ayırmak, besin maddelerinin eriyebilirliğini artırmak ve sindirim kanalı salgıları için geniş bir etkime yüzeyi oluşturmak.
— Besinleri tükürükle karıştırmak. Kuru besinler ıslatılır, kaygan biçime sokulur ve böylece lokmanın yemek borusundan duraklamaksızın geçmesi sağlanmış olur.
  • Genellikle kesici dişler besinin koparılması, kesilmesi veya parçalanmasına, molar dişler ise küçük parçalara öğütülmesine yarar.
  • Çiğneme, karnivorlarda pek iyi yapılmadığı halde, herbivorlarda ve özellikle geviş getirenlerde özenle yapılır ve bunun için uzun bir süre ayrılır.
  • Karnivorlar ve omnivorlarda aşağı, yukarı hareketler yeterlidir.
  • Herbivorlarda ise bu yeterli olmamaktadır. Çünkü, kaba ve miktarca fazla besinleri ezmek, kesmek ve öğütmek büyük önem taşır.
  • Herbivorlarda ileri, geri ve yana hareketler de görülür.
DEVAMI Sindirim Sistemi Nedir - Sindirim Sisteminin Yapısı ve Görevleri
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Mayıs 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ağız Boşluğu (Cavum Oris)
48334d1462022119 agiz agzin yapisi ve gorevleri agiz


Ağız boşluğu sindirim sisteminin başlangıcını oluşturur. Bu boşluk ağız girişi ile yutak arasında kalan sindirim kanalının başlangıcıdır. Önde alt ve üst dudakların mukoza ve cilt birleşim hattından, arkada isthmus faucium’a (yutak darlığı) kadar uzanan alttan ağız tabanı, üstten sert damak ve yanlarda yanak mukozası ile sınırlı anatomik bir boşluktur.
Ağız boşluğu önde vestibulum oris ve arkada cavum oris proprium (propria) olmak üzere iki bölümden oluşur.

DEVAMI Ağız, Ağzın Yapısı ve Görevleri
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Mayıs 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Yirmi Yaş ve Gömülü Dişler


Yirmi yaş veya diğer gömülü dişlerin varlığı ve genellikle çene darlığından dolayı sürmemeleri diş hekimliği kliniğinde sıkça görülen bir durumdur. Bu durumda en sık sorulan soru kişinin herhangi bir şikayeti olmasa da, bu dişlerin çekilip çekilmemesidir. Farklı nedenlerden dolayı böyle dişlerin sorun çıkarmasını beklemeden çekilmesi önerilir.

Gömülü 20. yaş dişlerinin pozisyonları


En solda: Operasyon basittir. Sonrasında genellikle sorun yaşanmaz.
Ortada: Öndeki dişe baskı sonucunda öndeki dişi çürütme ve sıkıştırma ihtimali vardır. Operasyon biraz daha uğraştırıcıdır. Sonrasında hafif sıkıntı çekilebilir.
En sağda: Kemik altında gömülüdür. Operasyon uğraştırıcıdır ve sonrasında şişlik , yutkunma zorluğu , hafif ağrı olabilir.

Gömülü diş oluşmasının nedenleri


  • Çene darlığı nedeniyle dişlerin sürmesi için gerekli yer olmayabilir ve dişler uygun olmayan pozisyonlara yerleşerek o bölgede iltihaba neden olabilir. Bu da iltihabın bütün ağız, burun ve solunum yoluna yayılmasına neden olur.
  • Kist oluşumuna neden olabilir ve bu kist bütün çene kemiğine yayılabilir, komşu dişlerin çürümesine ve çekilmesine neden olabilir.
  • Üst çenede sinüslere olan yakınlığından dolayı, sinüslerin iltihaplanmasına yol açabilir ve vücutta bir fokal enfeksiyon riski yaratır.
  • Diş hekiminin yapacağı bir tedaviyi (protez, dolgu gibi) ve ortodontik tedavinin başarısını engelleyebilir.
  • Bu nedenlerden dolayı gömülü, yarı gömülü yirmi yaş ve diğer dişlerin şikayet olmadığı durumda bile çekilmesi en doğru tedavi yöntemidir .

20. yaş dişi iltihabı veya absesi


Belirtileri
  • Ağrı (kendiliğinden veya üstüne basınca)
  • Şişlik (ağız içerisinde veya yüzde)
  • Kızarıklık
  • Çene altındaki lenf bezlerinin şişmesi
  • Yutkunma zorluğu
  • Ağzın kapatılamaması veya kapatınca 20. yaş dişi üzerindeki diş etinin ısırılması, baskı olması.
Zararları
  • Öndeki dişe baskı yaparak çapraşıklığa neden olabilir
  • Öndeki dişte çürüğe neden olabilir.
  • İltihap için uygun bir ortam yarattığından zaman zaman ağrı ve şişliğe neden olabilir.
  • Mevcut iltihap , vucudun zayıf bir anında kana karışıp; kalp, böbrek, beyin, eklemler gibi hayati organlara yerleşebilir ve hayati tehlike yaratabilir.

Tedavisi


Öncelikle antibiyotik tedavisi ile akut durumdaki iltihabın kronikleştirilmesi gerekir. (Burada bulunan iltihap , antibiyotik kullanımı ile sadece kronikleşmektedir. Tamamen temizlenememektedir. Bu nedenle antibiyotik kullanımı sonrasında şikayetlerin geçmesine aldanarak dişin çekilmesinden vazgeçilmemelidir.) Daha sonra cerrahi bir işlemle bu dişler çekilmelidir.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

16 Nisan 2011 / _aSiLPreNs_ Tıp Bilimleri
28 Nisan 2016 / ener Biyoloji
22 Ağustos 2017 / Keten Prenses Tıp Bilimleri
7 Kasım 2012 / Efulim Biyoloji
8 Mayıs 2009 / ahmetseydi Biyoloji