Arama

Mikrobiyoloji - Sayfa 2

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 9 Ekim 2013 Gösterim: 22.317 Cevap: 12
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
31 Ocak 2012       Mesaj #11
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Temel Mikrobiyoloji ; Genel Bilgiler

01. Genel Bilgiler
Sponsorlu Bağlantılar
"Genel Mikrobiyoloji ; General Microbiology" ile "Temel Mikrobiyoloji ; Basic Microbiology" kavramları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tartışma konusudur. Aslında bu iki kavram birbirlerinden somut bir şekilde ayrılmaktadırlar.
Temel mikrobiyoloji, her mikrobiyologun bilmesi gereken ve basit bir tarif ile mikroorganizmaların yaşam koşullarını esas olarak inceleyen bilim dalıdır. Yaşam koşulları bilindiğinde duruma göre bu koşullar sağlanır, ya da yaşam koşulları sağlanmaz. Böylelikle mikroorganizmalardan yararlanılır ya da mikroorganizmalar ortadan kaldırılır.
Bunun tipik benzetmesi bitkilerdir. Evimizde bulunan çiçeğin, tarladaki buğdayın gelişmesi istendiğinde gelişme için gereken koşullar sağlanır. Buna karşın tarlada yabancı ot istenmez. Bu durumda yabancı otların gelişmemesi için gereken önlemler alınmalıdır. Bunun için yabancı otların gelişme koşulları iyi bir şekilde bilinmelidir. Buna göre ister çiçekçilik, ister tarla, ister bahçe diyelim, bitkiler ile ilgilenen herkes "temel" bitki gelişme koşullarını bilmelidir. Buna göre buğdayın daha verimli olması ve/ veya yabancı otlarla savaş sağlanabilir. Botanik bilimi ise her türlü bitkinin "genel" gelişme koşullarını inceler.
Benzer örnek hayvancılık için geçerlidir. Sığır yetiştirmek için hayvanlar ile ilgili temel bilgiye sahip olunması gereklidir. Aynı şekilde sığır yetiştiriciliğinde sorun olan sinek, kurtçuklar vs. ile savaş için "temel" hayvan gelişme koşullarının bilinmesi gerekir. Buna göre zooloji bilim dalı genel olarak tüm hayvanların gelişmesini inceler. Ancak, hayvan yetiştirici ya da hayvanlardaki sinek, kurtçuk vs. ile ilgilenen kişiler "temel" olarak hayvanların gelişme koşullarını bilmeleri gerekir.
Buna göre genel, gıda, klinik, veteriner, tarım, endüstriyel, çevre ve daha genel bir tanımlama ile mikrobiyoloji ile ilgilenen herkes mikroorganizmalar hakkında "temel" bilgiye sahip olmalıdır.
Bilim tarihi içinde botanik bilim dalından ağaç, tahıllar, sebzeler vb. gibi uzmanlık alanlarının ayrılmış olması genel botanik bilim dalının artık gerekli olmadığını göstermektedir. Tersine bu uzmanlaşma süreci içinde genel botanik bilim dalı daha da özelleşmiş ve büyümüştür.
Benzer şekilde genel mikrobiyoloji önceleri her türlü mikroorganizma geliştirilmesi, önlenmesi ile çalışırken, bilimdeki gelişme süreci içinde mikroorganizmaların geliştirilmesi (endüstriyel mikrobiyoloji) ya da tersine olarak önlenmesi (gıda, klinik, veteriner mikrobiyoloji) kayda değer ölçüde ayrılmış ve bunlar yeni bilim dalları olarak ortaya çıkmışlardır. Bununla beraber, örneğin bir çevre mikrobiyologu bir yandan biyolojik arıtma çerçevesinde mikroorganizma gelişmesini teşvik etmek durumunda iken, arıtma işlemi sonunda alıcı su kaynağı olarak tarif edilen dere, kanalizasyona verilen arıtılmış suda mikroorganizma bulunmamasını sağlamak durumundadır.
Aynı şekilde tarım mikrobiyolojisi de gelişen bilimsel süreç içinde değişmek zorunda kalmıştır. Bitki korumacıların bir kısmı (fitapatolglar) mikroorganizmaları düşmen olarak niteleyip onlarla savaş için her türlü bilgi birikimini kullanırken diğer bölümü (entomologlar) zararlı böcekler ile savaşta mikroorganizmalardan yararlanıldığı için bu mikroorganizmaları daha iyi geliştirmenin yollarını aramışlardır.
Bu örneklere göre "temel mikrobiyoloji" bir kez daha mikrobiyoloji ile ilgilenen tüm kişilerin bilmesi gereken temel bilgiler olarak ortaya çıkmaktadır. Buna bağlı olarak bu sitede temel mikrobiyoloji başlığı altında "genel olarak" temel bilgiler verilmiştir. Mikroorganizmaların nasıl geliştiği, nasıl önlendiği temel bilgilerdir.
Genel mikrobiyoloji ise ayrı bir bilim dalıdır. Her genel mikrobiyolog diğer özel dallarda olduğu gibi "temel mikrobiyoloji" bilgisi ile donanmıştır. Bu bilim dalı üyeleri (genel fizik, genel kimya, genel hukuk vb. bilim dallarında olduğu gibi) giderek daha özelleşmiş ve örneğin bir çevre mikrobiyologunun bilemeyeceği (bilmemesi gerektiği) kadar hücre yapısı hakkında bilgi birikimi elde etmişlerdir.
Bugün çağdaş bilimsel düzey dikkate alındığında "genel mikrobiyoloji bilim dalı" adı ile ilgisiz görülse de multidisipliner yaklaşım ile son derece özel bir konumdadır. Daha önce olduğu gibi ve ana bilim dalı olmak sıfatı ile, moleküler mikrobiyoloji gibi günümüzün en önemli bilim dalı da yine genel mikrobiyoloji bilim dalından türemiştir.
Bugün çeşitli üniversite ve araştırma kuruluşlarında çalışan "genel mikrobiyologlar" çeşitli düzeylerde gıda, tarım, klinik, veteriner, endüstriyel, çevre mikrobiyolojisi ile ilgilenmektedirler.
Bu açıklamalar uyarınca bu sitede temel mikrobiyoloji ve genel mikrobiyoloji kavramları ayrılmıştır. Her mikrobiyologun bilmesi gereken konular bu bölümde olduğu gibi "temel mikrobiyoloji" başlığı altında toplanmakla beraber, siteye üyelikte "genel mikrobiyoloji" gibi ayrı bir uğraş alanı konulmuştur. Buna göre "genel mikrobiyologların" uğraş alanları çerçevesinde diğer bilim dallarını da ziyaret etmeleri önerilmektedir.



Gıda Mikrobiyolojisi


Gıda mikrobiyolojisi temel olarak gıdalardaki istenmeyen mikroorganizmaları konu alan bir bilim dalıdır. Bu çerçevede gıda endüstrisinde şarap, turşu, yoğurt vb. gıdaların yapımında kullanılan starter kültürler gıda mikrobiyolojisini doğrudan ilgilendirmez. Bu tarife göre starter kültürler endüstriyel mikrobiyolojinin gıda endüstrisi alt dalında yer alır.
Bununla beraber gerek yurtiçi gerek yurt dışı kaynaklarda starter kültür konusuna kısmen de olsa gıda mikrobiyolojisi konuları içinde yer almıştır.
Bu sitenin gıda mikrobiyolojisi bölümünde ağırlıklı olarak gıdalarda istenmeyen mikroorganizmalar işlenmiştir. Starter kültürlere yararlı bakteriler bölümünde sadece kısaca değinilmiştir. Buna ilaveten kitaplar bölümünde olduğu gibi sitenin çeşitli yerlerinde gıda mikrobiyolojisi başlığı altında yine starter kültürler ile ilgili dosyalar bulunmaktadır.
Gıda mikrobiyolojisi konuları arasında tifo, paratifo, tüberküloz, şarbon gibi gıdalarla insanlara geçen hastalık etmenleri yer almamaktadır. Bunun temel nedeni gıdaların bu mikroorganizmalar için sadece taşıyıcı olarak rol oynamasıdır. Bir diğer deyiş ile gıda mikrobiyolojisi temel olarak gıda işleme ve taşıma sırasında eksik ve veya hatalı uygulamalar sonunda gıdaları bozan, insanları hastalandıran mikroorganizmalarla ilgilenmektedir. Bu sitede klinik mikrobiyoloji ve veteriner mikrobiyoloji dallarında bu hasalık etmenleri ile ilgili ayrıntılı bilgi alınabilir.
Gıda mikrobiyolojisi bölümü içinde “Gıdalarda İstenmeyen Mikroorganizmaların Analizi” kısmında analizin temel ilkeleri ve mikroorganizma grupları bulunmaktadır. Klinik mikrobiyoloji ve veteriner mikrobiyoloji bölümlerinden farklı olarak gıdalarda bulunan istenmeyen mikroorganizmalar gıda mikrobiyolojisi açısından bakılarak gruplandırılmıştır. Mikrobiyolojik analizin temel ilkeleri bölümünde ise gerekli bilgilere ilaveten ayrıntılı bilgi için linkler ile çeşitli yönlendirmeler bulunmaktadır.



In science we trust.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Ekim 2012       Mesaj #12
Avatarı yok
Yasaklı
Altın Üreten Bakteri Bulundu

Sponsorlu Bağlantılar
121005bakteri12hlarge

Bilim insanları, kimyasal maddeyi som altına çeviren bir bakteri buldu.

Michigan Eyalet Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Bölümü'nden Prof. Kazım Kashefi ile Doç. Dr. Adam Brown, "Cupriavidus metallidurans" bakteriler ile doğada bulunan zehirli bir kimyasal sıvı olan ve hiçbir maddi değeri olmayan altın klorürü bir araya getirdi. Bakterinin altın klorürdeki zehirli ve atık maddeleri yediği ve bir hafta içinde kimyasal maddenin yüzde 99,9 oranında som altın külçesine dönüştüğü gözlemlendi. Laboratuvarda üretilen altının gerçek değeri henüz bilinmiyor.

Kashefi ve Brown, kompakt laboratuvarlarında yaptıkları keşfin, doğada sürekli meydana gelen bir olay olduğuna inandıklarını belirtti. İkilinin "Metal Severin Büyük Eseri" adını verdikleri ve daha çok enstalasyon sanat eserine benzeyen kompakt laboratuvarı, dünyanın en önemli dijital kültür, elektronik ve interaktif sanat festivali kabul edilen Prix Ars Electronica'da mansiyon ödülüne layık görüldü. "Mikrobik Simya" olarak tanımladıkları sürecin büyük miktarda altın üretimi yapılamayacak kadar yüksek maliyetli olduğuna işaret eden Kashefi, değersiz maddeleri altına dönüştürme hayali peşinden koşanların ise şansı olmadığını sözlerine ekledi.


Kaynak : Gençbilim / AA (05 Ekim 2012,14:38)

Bachata - avatarı
Bachata
Ziyaretçi
9 Ekim 2013       Mesaj #13
Bachata - avatarı
Ziyaretçi
Mikrobiyoloji
MsXLabs & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Mikrobiyoloji, mikropları ve "mikro" boyutundaki organizmaları inceleyen bilim dalına verilen isimdir. Mikrobiyoloji bakteriler, virüsler, algler vb. canlıların incelenmesini içerir.

Mikroorganizma denilince bakteriler, virüsler, protozoonlar, mantarlar ve ilkel algler anlaşılır. Mikrobiyoloji bilim dalının faydalı olduğu branşlar, tıp, tarım ve endüstridir.

Tarihçe

Mikrop terimi, bilim dünyasına ilk defa 1878'de Fransız cerrahı Charles Sédillot tarafından getirilmiştir. Sédillot, mikropların kendilerine has apayrı bir dünyası olduğunu savunmuştur. Mikrobiyoloji bilim dalı beş ana kısma ayrılmıştır: Viroloji, bakteriyoloji, protozooloji, algoloji ve mikoloji. Bunlara ilaveten moleküler ve hücresel biyoloji, biyokimya, fizyoloji, ekoloji, botanik ve zoolojiyle de yakından ilgilidir.

Uzun müddet insanlar, çevrelerinin mikroplarla dolu olduğundan habersizdi. Halbuki mikroorganizmalar, onun etrafındaki her yerde, eşyalarında hatta derisinde ve barsaklarında milyonlarca bulunuyordu. İlerleyen yüzyıllarda insan bilmeden mikropları işlerinde kullanmaya başladı. Ekmek yapımı, peynir ve sirke imali, boza yapımı bunların başta gelenleridir.

Mikroskobun bulunmasından (1590) 16 asır önce yaşamış olan Marcus Terentius Varro (M.Ö. 116-27), iltihaplı alanlar için; Buralarda çok küçük hayvanlar ürüyor ki, bunların gözle görülmesi imkansızdır. demiştir. Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası Akşemseddin hazretleri de; Hastalık insandan insana veya topraktan insana gözle görülemeyen canlı tohumlar vasıtasıyla iletilir. demiştir. Mikroplar hakkında ilk kayıt, Robert Hooke'un Mikrographa eserindedir. 1665'te basılan bu eserde bir küf mantarının sporları ve birçok küçük deniz kabuklusunun kabukları anlatılmıştı. Antoni Van Leeuwenhoek ise kendi yaptığı mikroskoplarla 1674'te protozoonları ve 1676'da bakterileri görmeyi başardı.

Mikrobiyolojinin kurulması, Pasteur ve Koch: Fransız kimyacısı Louis Pasteur, mikrobiyolojinin kurucusu olarak kabul edilir. Pasteur alkollü içki imalatında ortaya çıkan fermentasyonun mayalar tarafından yapıldığını söyledi (1856).

Pasteur'ün mayalar üzerindeki bu açıklamasından sonra 1867'de İngiliz cerrahı Joseph Lister, antiseptik solusyonları infeksiyonlara karşı koruyucu olarak kullanmaya başladı. Otoklav denilen mikropsuzlaştırma (Sterilizasyon) aracının Pasteur'ün çalışma arkadaşlarından Charles Chamberland tarafından bulunmasıyla sterilizasyon işlemi laboratuvar ve ameliyathanelerde devamlı kullanılmaya başladı.

1877'de Prusya'da adı duyulmamış bir kasaba hekimi olan Robert Koch, belli bir bakterinin (Bacillus anthracis) şarbon etkeni olduğunu ispat etti. Pasteur bir adım daha ileri giderek, laboratuvar şartlarında mikropların hastalandırıcılık özelliklerini azaltmayı başardı.

Koch'un ikinci büyük başarısı, 1882'de kendi adıyla anılan verem basilini bulmasıdır. 1885'te ise Pasteur Fransız Bilimler Akademisine sunduğu bildiride, kuduza karşı aşıyı bulduğunu açıkladı.

Tıbbi Bakteriyolojinin gelişimi

Pasteur ve Koch'un çalışmasından sonra, bu bilgilerin ışığında birçok hastalık, bakterilerin mevcudiyetine bağlandı. Koch'un asistanlarından ve aynı zamanda da bir askeri cerrah olan Friedrich Loeffler kendi adıyla anılan Difteri basilini buldu (1884). Emil von Behring ise, difteri toksinine karşı bağışıklanmış hayvanların serumlarını vererek insanlarda difterinin hafifletilebileceğini söyledi. 1893'te Alexander Yersin, Hong Kong'ta veba etkenini izole etmeyi başardı. Yersin'in bu buluşuna paralel olarak veba mikrobu Koch'un Japon asistanlarından Shibasaburo Kitasato tarafından da bulunmuştu. Kitasato 1889'da tetanus amilinin bir anaerobik sporlu ve toksin imal edici bir mikrop olan Clostridium tetani tarafından husule getirildiğini açıkladı. Zamanla bakteriler ve yaptıkları hastalıkların listesi giderek genişledi.

Topraktaki bakteriler

Bakteriler yalnızca hastalık yapan varlıklar olarak ele alınmamalıdır. Tabiatta birçok yerde bakteriler çok önemli bir denge rolü oynamaktadır. 1878'de iki Fransız bilim adamı Théophile Schloesing ve Achille Mantz, topraktaki nitrat bileşiklerinden amonyak imalinin basit bir kimyasal reaksiyon olmayıp, olayın bazı mikroorganizmalarca yapıldığını açıkladılar. Bu olayı yapan bakterileri 1890'da bir Rus bilim adamı Sergei Winogradsky buldu. Bu tip bakteriler enerji ihtiyaçlarını karşılamada organik maddeleri kullanamazlar, ancak bu iş için amonyağın oksitlenmesiyle ortaya çıkan enerjiyi kullanırlar. Vücut maddelerinin yapımı için gereken karbonu karbondioksitten alırlar. Bu iki özellikleri dolayısıyla bunlara kemoototrof (kimyevi yolla kendi kendine beslenen) denmiştir. Aynı Rus bilim adamının bir diğer açıklaması bazı anaerobik (oksijene ihtiyacı olmayan) bakterilerin toprakta serbest bulunduğu ve atmosferdeki azotu, bitkilerin kullanabileceği hale getirdiği şeklindeydi.

1901'de toprakta baklagiller cinsi bitkilerin köklerinde yaşayan Rhizobium türünde bakteriler keşfedildi. Bunlar, kökünde bulundukları bitkinin faydasına olarak, havadaki azotu tesbit edici özelliğe sahiptir.

Viroloji

1884'te Fransız bakteriyoloğu Charles Chamberland bakterilerin geçişine izin vermeyen porselen bir filtre imal etti. Bu filtre bakteriden arınmış su elde etmede kullanılıyordu. 1892'de Rus bilim adamı Dimitri Ivanovsky tütün mozaik hastalığının etkeninin bu süzgeçten geçebildiğini gösterdi. Bu süzgeçlerden geçen mikroorganizmalara filtrabl (filtreden geçebilen) virüsler adı verildi.

1900'de Amerikalı bilim adamı Walter Reed'in bazı filtrabl virüslerin belli bir hastalığı yaptığını (bu hastalık Sarı Humma'dır) göstermesi kendine haklı bir şöhret sağladı. Aynı şekilde bakteriden arındırılmış filtratların (süzülmüş sıvıların) hayvanlarda tümör ortaya çıkmasında rol oynadığı ilk olarak Vilhelm Ellerman ve Oluf Bang (1908 Danimarka) daha sonra da Peyton Rous (1911 ABD) tarafından açıklandı. Virüslerin bakteriler içinde de gelişebildikleri 1915'te Frederick Twort tarafından bildirildi. Bu virüslere Bakteriyofajlar denildi.

Tütün mozaik virüsünün kristalizasyonla saflaştırılıp, elde edilmesi (1935), virüslerin birer mikrop olmaktan ziyade, birer kimyevi molekül olduğu fikrini ortaya çıkardı. 1937'de virüslerin nukleoprotein yapısında oldukları İngiliz araştırmacılar F.C. Bawden ve N.W. Pirie'in ekibince bildirildi. Elektron mikroskobunun bilim dünyasına sunulmasını takiben virüslerin fotoğrafları çekilebildi ve incelemeler sonucu hücresel yapıya sahip olmadıkları anlaşıldı.

Yine elektron mikroskobunun ve moleküler biyolojinin gelişmesi büyük virüs veya küçük bakteri denilebilecek küçük mikroorganizmaların varlığını gösterdi. Bunlara riketsia denildi. Riketsialar tifus, siper humması, kayalık dağları humması ve diğer bazı hastalıkları yaparlar.

Protozooloji

On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Almanya'da C.G. Ehrenberg, protozooloji dalını bilim dünyasına takdim etti. O protozoonların hayvanlardaki her organ sistemine (çok çok küçültülmüş olarak) sahip olan canlılar olduğunu düşünmüştü. 19. yüzyılın ortalarında Alman bilim adamı Karl von Siebold protozoonların tek hücreli canlılar olduğunu ortaya koydu. Günümüzde protozonların şark çıbanı, kala-azar, sıtma gibi hastalıkları yaptığı bilinmektedir.

Mikrobiyoloji alt dalları

-Mikrobiyal fizyoloji
-Mikrobiyal genetik
-Medikal mikrobiyoloji (Tıbbi mikrobiyoloji)
-Farmasötik mikrobiyoloji
-Veteriner mikrobiyoloji
-Çevresel mikrobiyoloji (Mikrobiyal ekoloji)
-Evrimsel mikrobiyoloji
-Endüstriyel mikrobiyoloji

Benzer Konular

30 Ağustos 2011 / cefrin Taslak Konular