BİTKİ
Genellikle klorofilli ve toprağa bağlı olan, son derece belirsiz bir duyarlık ve devingenlik gösterebilen, önemli ölçüde ya da sırf madensel tuzlarla ve karbondioksitle beslenebilen ve hücreleri genellikle, tümüyle ya da kısmen selüloz yapısında katı bir zarla sınırlı olan canlı varlık. (Klorofilsiz olan birtakım canlılar da [mantarlar, bakteriler] bitkiler arasında sayıfır)
—Bot.
- Bitki birliği, bir alandaki bitkilerin, evrimin her evresindeki doğal flora bileşimi.
- Bitki kimyası, bitkilerde olup biten kimyasal süreçlerin incelenmesi. (Eşanl. FİTOKİMYA.)
- Bitki örtüsü, belli bir yeri kaplayan bitkiler topluluğu.
- Bitki örtüsü haritası, çeşitli bitki gruplarının dağılışını gösteren harita. (Bu haritaların büyük ölçekli olanları [1/25 000], basit ya da küçük bitki topluluklarını, küçük ölçekli olanları [1/1 000 000] yer yuvarlağının çok büyük bitki topluluklarını gösterir.)
- Bitkiler âlemi, hayvanlar âleminin yanında yer alan canlı varlıkların büyük bölümü. (Üstün yapılı hayvanlarla bitkileri birbirinden ayırt etmek kolaysa da basit yapılı canlıları hayvan ve bitki diye birbirinden ayırmak zordur; bazı bilginler ağzı bulunmayan ve katı yiyecekleri sindirmeye elverişli olmayan bütün yaratıkları bitki sayarlar. (HAYVAN) Diğer bir kısım bilginlerse ağzı olsun olmasın, bütün birhücrelileri protistler adıyla üçüncü bir âlemde toplarlar.)
- Biryıllık bitki, birinci yılda tohum vererek ömrünü tamamlayan bitki.
- Damarlı bitki, iletim damarları bulunan bitki.
—Biyocoğ.
Bitki topluluğu
türleri değişik ve çeşitli olmakla birlikte benzer biyolojik özellikler ve görünüşler sergileyen bitki oluşumu. (Bitki toplulukları açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır. Açık bitki toplulukları, toprağı bütünüyle örtmeyen, toprağın açıkça görünmesine olanak veren bitkileri içerir;Jersine, kapalı bitki topluluklarında sık bitki örtüsü toprağı gizler; kapalı bitki topluluklarını oluşturan türlerin sayısı çok fazla olabilir.)
- Birincil bitki topluluğu, kökeni ve yetişmesi insanın hiç etkisinde kalmamış bitki topluluğu.
- İkincil bitki topluluğu, birincil bitki topluluğunun insan tarafından ortadan kaldırılmasından sonra bu topluluğun yerini alan bitki topluluğu. (İkincil bitki topluluğunun görünüşü birincil bitki topluluğununkine benzeyebilir, ama içerdiği bitkilerin bileşimi farklıdır.)
—Coğ. Bitki coğrafyası, bitkilerin yer yüzündeki dağılımını inceleyen bilim.
—Çevrebil. Bitki toplumu, yeryüzünde tekbiçim bir alanda bulunan ve kendileriyle yaşadıkları koşullar arasındaki ilişkilere dayalı özgül bir ortam oluşturan bitkilerin tümü. (Eşanl. FİTOSENOZ.) .
—Eczc. Tıbbi bitkiler, ŞİFALI OTLAR’ın eşanlamlısı.
—Tarım.
Bitki hormonu, bitkinin içine girerek bitki özsuyu ile taşınan ve doğal bitki hormonlarının izlediği yollara benzer yollarla bitkide şekil bozukluklarına neden olan ot öldürücü ilaç. (Bitkiler arasında metabolizma ve duyarlılık eşiği ya da evresi farklılıkları, bu yapay hormonlara, başkalarına dokunmadan bazı bitki türlerini yok etme olanağı sağlar. Buğdaygillerin tümü, ikiçenekli bitkilere göre bitki hormonlarına daha dayanıklıdır.)
—ANSİKL. Tıpkı hayvanlar için sözkonusu olan nedenlerle, bitkilerde de, ancak üstün yapılı olanlarda ve genellikle kara bitkilerinde, bitkiler âlemine özgü belirgin karakterlerin tümüne rastlanabilir. Basit yapılı canlılarda bitkiler âlemiyle hayvanlar âlemi arasında geçiş sayılabilecek özellikler vardır; bazı protistleri protozoerlere ya da protofitlere bağlamak oldukça güçtür. Aşağıda yazılı karakterleri bu çekinceyi hesaba katarak belirtiyoruz.
Hücrebilim
Bitki hücrelerinde, sitoplazma zarının dışında, kalın selüloz çeperli, az geçirgen ikinci bir zar vardır; bu zar hücre öldükten sonra da uzun süre kalabilir ve çeşitli organik bileşikler içerebilir (linin, süberin, kütin, vb.). Canlı hücrelerde, hayvan hücrelerinde olmayan plastlar (klorofil, nişasta ya da çeşitli pigment tanecikleri) bulunur. Çok gelişmiş olan kofullar büyüyerek ve çabucak birbiriyle birleşerek sitoplazmayı dışa doğru iter ve sonunda hücrenin ölümüne yol açar.
Dokubilim
Hücre çeperleri henüz çok ince olan genç dokular (sürgendoku) ancak çoğalabilir, bir de yetişkin bitkilerin "büyütken tabakalar"rbüyüyebilır. Parankima da denen özekdoku, çok değişik biçimlerde olabilen, sırf selüloz çeperli canlı bir dokudur. Buna karşılık, destek dokusu (kollenkima, sklerankima), iletim dokusu (odun, soymuk), koruyucu doku (kütinli üstderı, mantar) ya ölü ya da ölmek üzere olan dokulardır. En önemli nokta: ölü bir doku, örneğin ağaçların “özek" odunu yok edilmez ve dışarı atılmaz; tersine, bitkinin canlı kısımlarına önemli ölçüde desteklik eder. Kuramsal olarak "ölümsüz” sayılabilecek büyük bir ağaç, gerçekten çok uzun ömürlü olabilir. Kaliforniya'daki sekoyalar 2 000 yıldan fazla yaşar, üstelik her yıl yeniden çıkan yaprakları daha az “genç” olmadığı gibi, çok az yaşlı bir ağacın organlarından da pek farklı olmaz.
Morfoloji
Prokaryotlar hesaba katılmazsa, büyütken ya da yaşatkan organların dış ve iç yapısı, bitkinin basit ya da üstün yapılı, yani tallı bitki ya da saplı bitki olmasına göre temelli değişiklik gösterir. Köksüz ve sapsız olan tallı bitkiler bir taldan oluşur; bunların hepsi özdeş ya da çok az farklı bir hücreler yığınıdır; saplı bitkilerse, tersine, kökü ve sapı olan bitkilerdir; yapraklı dallardan oluşan bu bitkilerde hücreler büyük ölçüde farklılaşarak özellikle iletim dokularını oluşturmuştur. Tallı bitkiler çoğunlukla yere serilmiş gibidir (mantarlar, likenler, ciğeryosunları) ya da su içinde dururlar (suyosunları). Saplı bitkilerde, negatif yereyönelim yasasına uygun dik eksenler görülür; bu da görünüş bakımından kabaca üç “biçim” yaratır; ağaçsı, çalımsı, otsu görünüş.
Tallı bitkilerde olduğu gibi, saplı bitkilerde de dallanma ya "dikotomi’yoluyla gerçekleşir, yani uçtak: sürgendoku, sonra dallar, birbirine eşit iki parçaya ayrılır (bazı kibritotları, selaginelles) ya da genellikle bir yaprağın koltuğundaki bir tomurcuktan doğan "yan dallar”la gerçekleşir. Bu sonuncu durumda, ana eksen büyümesini sürdürür (tek saplı büyüme); o zaman bitkide bir ana sap ve daha küçük ikincil dallar bulunur; bazen aynı olgu ana dalın ucundaki tomurcuğun ölümü sonucunda, onun yerini alan bir yan tomurcuğun gelişmesiyle gerçekleşir (yan sapla büyüme).
Ağaçsı görünüşün başlıca özelliği aşağıdaki yan dalların kısa sürede kaybolması, orada, ikincil odun oluşumlarının üstün yer tuttuğu az ya da çok yüksek bir gövdenin ortaya çıkmasıdır.
Çalımsı görünüşte, tersine,bitkinin dibinden başlayarak birçok sürekli dalın ortaya çıktığı, kimilerinde bunların oldukça uzun ve önemli ölçüde odunlaşmış olduğu görülür. Otsu görünüşte yan tomurcuklar az ya da çok körelir, en uzun dallar, türlere göre ya tepeden ya da ana sapın dibinden çıkar. Ayrıca otsu bitki biryıllık olabileceği gibi çokyıllık da olabilir.
Bununla birlikte, önceki tiplere göre önemli değişiklik gösteren bitkiler de vardır: sarmaşıklarda saplar ince ve uzun, tırmanıcı ya da bir desteğe sarılıcı yapıdadır; kimi bitkilerde sap o kadar kısa ve basıktır ki, fark edilmez bile (sapsız bitkiler,soğanlar); bazı saplar da yerde sürünebilir, dik olmaz (stolon, köksap).
Kuşkusuz, gerek ana saplarda, gerek dik organlarda,hatta “düzgün" denen çiçeklerde ışınsal bakışım kuraldır. Dikey bir düzleme göre, basit ikiyanlı bakışım yapraklarda görülür ve yapraklar yataysa (ikiçenekliler)altı üstünden çok değişik olur ve bu çeşit bakışıma "zigomcrf" denen çiçeklerde (nevruzotu, salep) rastlanır.
Fizyoloji
Bütün bitkilerde geniş emici yüzeyler bulunur (lal, miselyum, kök); bu yüzeyler suyun, mineral iyonların ve asalak ya da çürükçül bitkilerde suda erimiş organik maddelerin hızla emilmesini sağlar.
Yalnız yeşil (klorofilli) bitkiler güneş enerjisini emebilirler (fotosentez); bu enerjiyi kullanarak ve havadan ya da sudan aldıkları karbondioksitten yararlanarak, insan başta olmak üzere tüm canlılar âleminin besin olarak kullandığı glusitler, yağlar ve proteinler gibi organik bileşikleri yaparlar. Ama bitkiler daha önce bireşim yoluyla yaptıkları maddelerin bir kısmını solunum, terleme, Çeşitli salgılar ve bazı orgurın ölümü (sonbaharda dökülen yapraklar) yoluyla kaybederler. Bilanço pozitif kaldığı sürece bitki, mevsimi geldiği zaman, büyümesini sürdürür ve bu süreç belirsiz bir süre devam eder (çokyıllık bitkiler); bıryıilık bakilerde bilanço sonbaharda çok olumsuzlaşır ve bitki kurur ve ölür.
Üreme
Çok nadir türler (fukus) dışında bitkilerde daima spor yapıcı organlar bulunur; bu organlarda meyoz bölünme (kromozom indirgenmesi) yoluyla tetrasporlar oluşur; bunlar çevreye saçılıp çimlenerek eşeysel organları taşıyan gametofitlerı yaratırlar. Eşeysel organlar (erkek anteridi, dişi arkegon ya da kapalıtohumlulardaki çiçektozu ve embriyon kesesi) gametleri doğurur; onlar da dölleme ve döllenme amacıyla saçılıp dağılırlar; döllenmenin ürünü olan diploit bitki (sporofit) spor yapıcı organları taşır Bu "üreme evreleri" ya da "döl almaşıklığı" (spor-gametofit -yumurta -sporofit-spor) karayosunlarında, ciğeryosunlarında ve çeşitli suyosunu gruplarında çok açık seçiktir; daha üstün yapılı bitkilerde sporofitin kazandığı aşırı egemenlik nedeniyle öbür evreler silikleşir, tohumlu bitkilerde erkek protal küçücük bir çiçektozu borusuna indirgenir, dişi spor çevreye saçılmaz, ana bitkide kalarak yalnız sekiz hücreden oluşan bir önçim (protal) verir. Döllenmenin ardından hemen meyoz bölünme gelir ve n kromozomlu evreyi (haploit evre) hemen hemen hiçe indirir. Bununla birlikte, haploit evre, büsbütün ortadan kalkmaz, erkek sporlarsa (çiçektozları) her'zaman vardır.
Üstün yapılı bitkilerde (tohumlu bitkiler) tohum oluşumunun hayvanlarda hiçbir dengi yoktur.Tohum, içindeki bitki taslağının belli bir dereceye kadar geliştikten sonra belirsiz bir süre için büyümeden kalakaldığı ve onun koruyucu bir kabuk altında, yedek besinlerle (albumen ya da çenekler) birlikte başka yerlere taşınabildi bir nesnedir; bitki taslağı düştüğü elverişli bir yerde yeniden büyümeye başlayacak, önce yedek besinlerini harcayarak çimlenecek, sonra kendi kendine yeterli bir yaşam sürecektir. Tohumun çimlenmesinden ya da bir bitki parçasından doğan bağımsız bireye "bitki" denir Bitki ikieşeyli olabileceği gibi, ender olarak, bireşeyli de olabilir (bir ya da iki evcikli bitkiler). Bazen eşeysel olgular bulunmaksızın çoğalabilir (stolon, göz, köksap, soğan, arpacık, yumru, çelik, vb. parçalarla gelişip çoğalma). Bitki hemen hemen hep belli bir yere bağlıdır ve ardışık olarak orada egemen olan koşullara iyi kötü uymak zorundadır, oysa, hayvan daha elverişli yerlere kaçabilir. Bitkiler âleminde bireysel uyarlanmaların (yaşanan yere uyum) önemi buradan gelir.
Özet olarak denebilir ki, bitkiler ve hayvanlar, yaşam için verdikleri genel savaşımda, birbirine karşıt ve birbirini tamamlayıcı özgüllükler ortaya koyarlar.
—Biyocoğ. Bitki topluluklarının adlandırılması. Bitki topluluğu birimlerim belirtmek için günümüzdeki eğilim, halkın kullandığı oldukça kısıtlı sayıdaki terimi (anlamlarını bütünüyle dış görünüş açısından tanımlayarak) kullanmaya yöneliktir. Afrika’da çalışan ormancılar ve botanikçiler resmi bir terim listesi hazırlamak için Yangambi’de (Zaire) anlaşmaya vardılar; şimdi Güney Amerika ve Asya’daki bitki topluluklarını belirten terimleri bu listeye eklemek için çalışmalar yapılmaktadır.
Daha bilimsel sınıflandırmalar, çevrebilimsel koşulları, bütünüyle dış görünüşe dayanan terimlerle bağdaştırmaya çalışır. Briquet’nin önerdiği basit terimler, Yangambi terimlerinin de eklenmesiyle belli bir değişiklik geçirerek şu biçimi almıştır.
A. Az nemli toprak üzerindeki kara bitkileri toplulukları.
a) Sürekli bitki toplulukları.
I. Orman;
1. yağışlı orman (ekvator ormanları ya da “yağmur ormanları”),alçak yükseltilerdeki nemli sık orman ve dağlardaki nemli sık orman olmak üzere ikiye ayrılır (bambuluklarla birlikte);
2. sert yapraklı orman (pırnal,okaliptüs), sert yapraklı ağaçlardan oluşur;
3. kışın yeşil orman (özellikle muson rüzgârı esen bölgelerde, kurak mevsimde yapraklarını döken ağaçlar), alçak yükseltilerdeki kurak sık ormanları, dağlardaki kurak sık ormanları, seyrek ormanları, ağaçlık ve çalılık savanları kapsar;
4. yazın yeşil orman (soğuk mevsimde yapraklarını döken ağaçlar), ılıman bölgelerdeki ormanlardır;
5. iğne yapraklı orman (kozalaklı ağaçlar), oldukça soğuk ülkelerde bulunur.
II. Çalılık ve fundalık:
1. yaprak döken ya da dökmeyen sık çalılık;
2. ağaççıklı savan;
3. çalılık savan;
4. ağaççıklı bozkır;
5. çalılı bozkır;
6. kalın kaba otlu bozkır;
7. maki;
8. dikenli çalılık;
9. fundalık (yaprak dökmeyen);
10. yüksek dağ çalılığı.
III. Çayırlık (otluk alanlar):
1. savan (ağaç-çıklı ya da çalılı);
2. bozkır (ağaççıklı, çalılı ya da kaba otlu);
3. çimenlik, Kuzey Amerika çayırları, pampa;
4. tundra (derinlemesine donmuş yapraklar);
5. yüksek dağ çimenliği.
b) Kesintili bitki toplulukları:
1. çorak otluk (ağaççıklı tuzlu topraklar);
2. çalılı otluk (ağaççıklar, çalılıklar, kurakçıl otlar);
3. yarı çalılı otluk (görünüşü çalılığa benzer, ama yaprak döken bitkilerden oluşur);
4. kumsal otluk (az çok kuru kumlar üzerinde);
5. tuzlu kumsal otluk (tuzlu topraklar üzerinde);
6. taşlı otluk (taşlar, molozlar, taşlı dağ alanları);
7. kayalık otluk (kayalıklar).
B. Yarı sucul ya da tam sucul bitki toplulukları.
a) Orman ve ağaçlık:
1. bük (akarsu boylarındaki orman);
2. zaman zaman su basan orman;
3. bataklık orman;
4. mangrov;
5. tuzcul ağaçlık. (Salcornia yetişen topraklar.)
b) Öbür tipler:
1. sazlıklar (sazlar);
2. nemli turbalık;
3. tuzlu turbalık;
4. kabarık turbalık;
5. bataklık çayır.
C. Su bitkisi toplulukları:
1. halobenthos (dibe tutunmuş bitkiler, su altı çayırları);
2. Iimnobenthos(dibe tutunmuş tatlı su bitkileri);
3. su bitkileri;
4. plöston (gözle görülür nitelikte bitkisel tatlı su planktonu);
5. deniz planktonu;
6. tatlı su planktonu.
Bitki topluluklarının dinamizmi.
Dünyanın hemen hemen bütün bölgelerindeki bitkilerin bugünkü görünüşleri, insanların, hayvanların ve yangının etkisiyle ortaya çıkan değişikliklerin sonucudur. Yangın bazen doğal bir nedenle (yıldırım) çıkarsa da çoğu zaman insanlarca çıkarılır (orman, çalılık ve tarla yangınları). Bitkilerin bugünkü görünüşleri durağan değildir ve doğal koşullar bunları belli bir yönde değiştirme eğilimi gösterir. Ekilmiş bir tarla, doğal bitki örtüsünden uzaklaşmanın en ileri evresidir. Eğer insan tarlayı terk eder ve yalnızca doğanın etkilerine bırakırsa, otlak olarak kullanmaz ve yangınlardan da korursa, tarlanın çimenlik görünüşünde, malaz oluşturan otlarla örtüldüğü görülür.
Daha sonra dibi odunsu çalılar ortaya çıkar. Orta Avrupa ikliminde, aynı koşullarda, bir fundalık oluşur: burada ağaç tohumları çimlenir, huş ya da fındık ağaçları, sonra meşe ya da tayın ağaçları ortaya çıkar ve yavaş yavaş bir orman oluşur. Orman bir kez yerleşti mi, “klimaks" denilen kalımlı bir bitki örtüsü niteliğini alır. Bu bir tayın ormanıysa, birbirini izleyen evreler dizisi tarla, çimenlik, fundalık, orman biçiminde olur (kayın dizisi). Başta bir iklimde, örneğin Akdeniz kıyısında, sırayla otluk, çalılı otluk, maki ve orman klimaksı biçiminde bir gelişme görülür ve gelişme pırnal oluşumuyla, sonuçlanır (pırnal dizisi). Bu türlü gelişmelere "gelişme dizisi” denir, insan ormanı yok ettiğinde "gerileme dizisi” başlar; bu dizinin son evresi, eğer aşınma çıplak kayaçları yüze çıkarmamışsa, ekili tarladır.
Bitki topluluklarının dinamizmi kavram, uygulamada çok önemlidir, çünkü tarıma ve ormancılığa yön verir. Sözgelimi bir çayırlık korunmak istiyorsa, burasını fundalığa dönüştürecek bitki topluluklarının dinamizmiyle mücadele etmek, bunun için de çayırlığa uygun sayıda otçul hayvan getirmek gerekir. Tersine, bir orman elde etmek isteniyorsa, doğal dinamizmi desteklemek, yani gerileyerek çimenlik evresine dönmeye ya da çimenlik evresinde kalmaya yol açan nedenleri ortadan kaldırmak gerekir: bu durumda hayvan getirilmez, yangın çıkmamasına dikkat edilir.
Öte yandan, bitki dizisi tipi, doğal çevre koşullarına bağlıdır. Nemli ve serin bir iklimin sonucu olan kayın dizisindeki ekili bir tarla, daha sıcak ve daha kurak iklimli pırnal dizisindeki ekili bir tarlayla aynı bitkileri içermeyecektir Şu halde, dizilerin yayılımını gösterebilmek için bitki örtüsü haritalarını kullanmakta büyük yarar vardır. 1/200 000 ölçekli bitki örtüsü haritalarında her dizi, çevre koşullarıyla bağlantılı olarak ayrı bir renkle gösterilir.
Bitki toplulukları ve iklim ilişkileri
Bitki topluluğu, baskın bir türün bir yerde başta türlerden sayıca çok fazla bulunmasının sonucudur, iklimler aynı tipteyse, bitki türleıı de birbirine benzer. Örneğin, çöl ikliminde yetişen kaba etli sulu bitkiler, farklı bitki gruplarından olsalar bile, birbirlerine benzerler. "Maki” tipi, Korsika’da, ağacımsı funda, laden, sakız ağacı, saparna, vb.'den oluşur; Güney Afrika'da, Akdeniz tipi iklimde, Korsika'dakinden çok değişik cins ve familyalardan da olsalar, aynı bitki örtüsü bulunur. Şu halde, bitki topluluklarını, floraları aynı olmasa da, büyük iklim bölgelerine ve tiplerine göre sınıflandırmak daha mantıklıdır. Yerkürenin bitki örtüsünün genel bir çözümlemesi yapılmak istendiğinde, büyük flora bölgelerini temel almak ve çevre koşullarını renklerle göstermek uygun bir yöntemdir. Farklı iki flora bölgesinde bulunan aynı renk, buralardaki bitki topluluklarının benzerliklerini belirtecektir.
Kaynak: Büyük Larousse