Bitki Hücresi
MsXLabs.org & Temel Britannica
Proteinlerin temel yapıtaşı aminoasit denen moleküllerdir ve ayrı ayrı yapılarda 20 aminoasit vardır. Değişik aminoasitlerin değişik bir sıraya göre dizilerek birleşmesiyle, birbirinden farklı binlerce protein oluşabilir. Nitekim her canlının yapısındaki proteinler farklı olduğundan, her hücre hem canlının yapısına, hem de kendi özel işlevine uygun proteinleri üretmek zorundadır. Örneğin buğday proteinlerindeki aminoasitler kendine özgü biçimde dizilmiştir; bir fare buğday tanelerini yediğinde bu proteinleri aminoasitlerine parçalar ve hücrelerindeki DNA'da kayıtlı olan bilgiden yararlanarak, içlerinden seçtiği ami-noasitleri yeniden birleştirip kendi proteinlerini üretir. Oysa insan buğday ekmeği yediği zaman başka aminoasitleri seçip başka sıraya göre dizerek değişik proteinler üretebilir. Ribozomlarda gerçekleşen protein üretiminin bütün bu yıkım-yapım süreçleri ve hücrenin öbür işlevleri için enerji gereklidir. Bu enerji de gene yiyeceklerle alınan glikozun ve öbür karbonhidratların mitokondrilerde parçalanmasıyla açığa çıkar. Enerji üretmek için gerekli olan yakıt da canlının solunum yoluyla aldığı oksijendir.
Bitki hücreleri de tıpkı hayvan hücreleri gibi bir zarla kuşatılmış olan sitoplazma ve çekirdekten oluşur. Ama bitkilerde bu hücre zarının dışında ayrıca selülozdan yapılmış sert bir hücre duvarı vardır. Sitoplazmanın içinde, koful denen, sıvı dolu bir kesecik bulunur. Bu kesecik, hücre zarına benzeyen bir zarla sitoplazmadan ayrılmıştır. Bitkilerin yeşil bölümlerindeki hücrelerin sitoplazmalarında kloroplast denen organeller, bunların içinde de güneş enerjisini kimyasal enerjiye dönüştüren yeşil renkli klorofil pigmenti bulunur. Böylece yeşil bitkiler topraktan aldıkları basit inorganik maddeleri fotosentez denen bir süreçle karmaşık ve organik kimyasal bileşiklere dönüştürebilir . Bu kimyasal bileşikler ya hücrenin mitokondrilerinde parçalanarak canlıya gerekli olan enerjiyi sağlar ya da bitki hücresinde üretilecek yeni maddelerin yapımında kullanılır.

Değişik Hücre TipleriMsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar
Proteinlerin temel yapıtaşı aminoasit denen moleküllerdir ve ayrı ayrı yapılarda 20 aminoasit vardır. Değişik aminoasitlerin değişik bir sıraya göre dizilerek birleşmesiyle, birbirinden farklı binlerce protein oluşabilir. Nitekim her canlının yapısındaki proteinler farklı olduğundan, her hücre hem canlının yapısına, hem de kendi özel işlevine uygun proteinleri üretmek zorundadır. Örneğin buğday proteinlerindeki aminoasitler kendine özgü biçimde dizilmiştir; bir fare buğday tanelerini yediğinde bu proteinleri aminoasitlerine parçalar ve hücrelerindeki DNA'da kayıtlı olan bilgiden yararlanarak, içlerinden seçtiği ami-noasitleri yeniden birleştirip kendi proteinlerini üretir. Oysa insan buğday ekmeği yediği zaman başka aminoasitleri seçip başka sıraya göre dizerek değişik proteinler üretebilir. Ribozomlarda gerçekleşen protein üretiminin bütün bu yıkım-yapım süreçleri ve hücrenin öbür işlevleri için enerji gereklidir. Bu enerji de gene yiyeceklerle alınan glikozun ve öbür karbonhidratların mitokondrilerde parçalanmasıyla açığa çıkar. Enerji üretmek için gerekli olan yakıt da canlının solunum yoluyla aldığı oksijendir.
Bitki hücreleri de tıpkı hayvan hücreleri gibi bir zarla kuşatılmış olan sitoplazma ve çekirdekten oluşur. Ama bitkilerde bu hücre zarının dışında ayrıca selülozdan yapılmış sert bir hücre duvarı vardır. Sitoplazmanın içinde, koful denen, sıvı dolu bir kesecik bulunur. Bu kesecik, hücre zarına benzeyen bir zarla sitoplazmadan ayrılmıştır. Bitkilerin yeşil bölümlerindeki hücrelerin sitoplazmalarında kloroplast denen organeller, bunların içinde de güneş enerjisini kimyasal enerjiye dönüştüren yeşil renkli klorofil pigmenti bulunur. Böylece yeşil bitkiler topraktan aldıkları basit inorganik maddeleri fotosentez denen bir süreçle karmaşık ve organik kimyasal bileşiklere dönüştürebilir . Bu kimyasal bileşikler ya hücrenin mitokondrilerinde parçalanarak canlıya gerekli olan enerjiyi sağlar ya da bitki hücresinde üretilecek yeni maddelerin yapımında kullanılır.

Bir canlının değişik bölümlerindeki hücreler değişik görevleri yerine getirmek üzere farklılaşıp özelleşmiştir. İnsan vücudunda en az 100 değişik hücre tipi vardır. Deri hücreleri damdaki kiremitler gibi üst üste dizilmiş yassı pullar biçimindedir. Salgıbezlerinin hücreleri ise tuğlayı andırır ve bulunduğu yere göre tükürük, ter, mide özsuyu gibi değişik bir salgı üretir. Kas hücreleri uzun birer iğ biçimindedir; genellikle birleşerek uzun lifler oluşturan bu hücrelerin kasılma yeteneği vardır. Hücrelerin hepsi birden kasıldığında kas kısalıp şişkinleşir bağlı olduğu kemiği, örneğin kol ya da bacak kemiklerini hareket ettirir. Kemik hücreleri ise çevresinde örümcek ağı gibi incecik uzantıları olan yuvarlak hücrelerdir.
Sinir hücreleri de, çapı milimetrenin dörtte birinden daha az olan yuvarlak bir "hücre gövdesi" ile bu gövdeden çıkan bazen 1 metre uzunluğundaki sinir liflerinden oluşur. Beyinden dokulara ya da organlara, doku ve organlardan beyne saatte 320 km hızla haber taşıyan bu sinir lifleri bir anlamda vücudun telefon hatlarıdır.
Belirli bir görevi yerine getirecek biçimde özelleşmiş, genellikle hepsi aynı tipte milyonlarca hücre bir araya toplanarak dokuları, dokular da kalp, mide gibi organları oluşturur. Örneğin midenijn iç yüzündeki dokuda çok sayıda salgı hücresi vardır; duvarları ise, kasıldıkları zaman yiyeceklerin midede çalkanarak sindirilmesine yardımcı olan kas hücrelerinin oluşturduğu kas dokusundan yapılmıştır. Ayrıca çok sayıda kan damarı ve midenin çalışmasını denetleyen sinir lifi demetleri bulunur.
Her canlı nasıl kendisine benzeyen başka bir canlıdan dünyaya geliyorsa, yeni hücreler de mutlaka kendisiyle aynı özellikte başka bir hücreden oluşur. Bu çoğalmanın yolu hücre bölünmesidir. Bir hücre normal boyutlarına ulaştıktan sonra ikiye bölünür; böylece oluşan iki yeni hücre de yeterince büyüdüğünde aynı biçimde bölünür ve bu böylece sürüp gider. Hem tekhücreli canlıların çoğalmasını, hem de bitki ve hayvanların büyümesini sağlayan süreç budur. Erişkin bir hayvanın vücudundaki milyarlarca hücre de aslında tek bir hücreden, döllenmiş yumurta hücresinden bu yolla oluşur.
Bütün canlılar gibi hücrenin de belirli bir rumdadır. Çiçeklerin tozlaşması böcekler, özellikle arılar aracılığıyla olur. Balözü toplamak üzere çiçekten çiçeğe dolaşan arılar çiçektozlarını da taşıyarak döllenmeyi sağlarlar. Böylece ağacın yuvarlak ve küçük meyveleri oluşur. Bu arada arıların bazı ıhlamur türlerinin, özellikle Amerikan ıhlamurunun (Tilia americana) çiçeklerinden topladıkları balözüyle yaptıkları hoş kokulu ıhlamur balı da çok değerlidir.Sinir hücreleri de, çapı milimetrenin dörtte birinden daha az olan yuvarlak bir "hücre gövdesi" ile bu gövdeden çıkan bazen 1 metre uzunluğundaki sinir liflerinden oluşur. Beyinden dokulara ya da organlara, doku ve organlardan beyne saatte 320 km hızla haber taşıyan bu sinir lifleri bir anlamda vücudun telefon hatlarıdır.
Belirli bir görevi yerine getirecek biçimde özelleşmiş, genellikle hepsi aynı tipte milyonlarca hücre bir araya toplanarak dokuları, dokular da kalp, mide gibi organları oluşturur. Örneğin midenijn iç yüzündeki dokuda çok sayıda salgı hücresi vardır; duvarları ise, kasıldıkları zaman yiyeceklerin midede çalkanarak sindirilmesine yardımcı olan kas hücrelerinin oluşturduğu kas dokusundan yapılmıştır. Ayrıca çok sayıda kan damarı ve midenin çalışmasını denetleyen sinir lifi demetleri bulunur.
Her canlı nasıl kendisine benzeyen başka bir canlıdan dünyaya geliyorsa, yeni hücreler de mutlaka kendisiyle aynı özellikte başka bir hücreden oluşur. Bu çoğalmanın yolu hücre bölünmesidir. Bir hücre normal boyutlarına ulaştıktan sonra ikiye bölünür; böylece oluşan iki yeni hücre de yeterince büyüdüğünde aynı biçimde bölünür ve bu böylece sürüp gider. Hem tekhücreli canlıların çoğalmasını, hem de bitki ve hayvanların büyümesini sağlayan süreç budur. Erişkin bir hayvanın vücudundaki milyarlarca hücre de aslında tek bir hücreden, döllenmiş yumurta hücresinden bu yolla oluşur.
Türkiye'de, özellikle Karadeniz Bölgesi'ndeki ormanlarda doğal olarak yetişen ya da süs ağacı olarak dikilen gümüşsü ıhlamurun (Tilia argentea), büyük yapraklı ıhlamurun (Tilia platyphyllos) ve Kafkas ıhlamurunun (Tilia rubra) çiçeklerinden ve odunundan yararlanılır. Ihlamur odunu beyaz denecek kadar açık renkli, yumuşak ve hafiftir. Yumuşak olduğu için çok kolay işlenir; üstelik işlerken damarları boyunca yarılmaz. Bu nedenle tornacılık ve heykelcilikte, sandık, panjur, arı kovanı, mobilya ve piyano tuşlarının yapımında kullanılır. Ihlamur odunu yiyeceklerin kokusunu ve tadını hiç bozmadığı için meyve, sebze sandıklarının yapımına çok elverişlidir.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....