Arama

Peygamberimizin ahlak ile ilgili hadisleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 5 Aralık 2018 Gösterim: 143.282 Cevap: 9
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
4 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Peygamberimizin ahlak ile ilgili hadisleri nelerdir?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
''Sizden biri öfkelendiğinde ayakta ise otursun.Öfkesi geçerse ne ala!Yoksa uzanıp yatsın''

Sponsorlu Bağlantılar
Sufyan bin abdullah es-sakafi'den (r.a) şöyle rivayet edilir:
Resulallah'a (a.s.m)
''Ya rasulallah,en çok neden korkmalı ve endişe etmeliyim? diye sordum.
Resulallah (a.s.m) dilini tuttu ve ''İŞTE BU!'' diye buyurdu.

''Hangi halde bulunursan bulun,Allahtan kork.Yaptığın kötü bir işin arkasından bir iyilik yap ki, o, onu yok etsin.İnsanlara güzel ahlakla muamele et,iyilikle davran''

''Kuvvetli kimse güreşte başkalarını yenen değil,öfke halinde nefsine hakim olandır''

''Küçüklerimize şefkat,büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir''

''Her duyduğunu söylemesi,kişiye günah olarak yeter''

''Hiç kimse öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin'
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:16
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Aralık 2008       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
İnceleyiniz
Hz. Muhammed'in Ahlak Anlayışı - MsXLabs
Sponsorlu Bağlantılar

Mîzâna ilk konan şey, güzel ahlâktır.
Ahlâk güzelliği, kişinin saâdetindendir.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Aralık 2008       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
''Sizden biri öfkelendiğinde ayakta ise otursun.Öfkesi geçerse ne ala!Yoksa uzanıp yatsın''

Sufyan bin abdullah es-sakafi'den (r.a) şöyle rivayet edilir:
Resulallah'a (a.s.m)
''Ya rasulallah,en çok neden korkmalı ve endişe etmeliyim? diye sordum.
Resulallah (a.s.m) dilini tuttu ve ''İŞTE BU!'' diye buyurdu.

''Hangi halde bulunursan bulun,Allahtan kork.Yaptığın kötü bir işin arkasından bir iyilik yap ki, o, onu yok etsin.İnsanlara güzel ahlakla muamele et,iyilikle davran''

''Kuvvetli kimse güreşte başkalarını yenen değil,öfke halinde nefsine hakim olandır''

''Küçüklerimize şefkat,büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir''

''Her duyduğunu söylemesi,kişiye günah olarak yeter''

''Hiç kimse öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin'
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:19
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Aralık 2008       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
En yüce ahlâka sahip olduğunda; yüzyıllar boyunca, dost ve düşman, herkesin üzerinde birleştiği tek bir insan vardır: Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam.
Hz.Muhammed (sav) alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan en son peygamber ve bütün insanlık için en güzel ahlak örneğidir. Yüce Mevla’mız Kuranı Kerimde onun için şöyle buyurmaktadır.
Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin” Kalem Suresi 4
Zaten o, yeryüzünde bulunuş maksadını, " Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim ” buyurarak net olarak ifade ediyordu.
“Andolsun size bir Peygamber geldi ki sizin sıkıntıya uğramanız onu incitir ve üzer. Çünkü o size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir.” Tevbe Suresi 128
“ Rasulüm biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” Enbiya Suresi 107
“ Andolsun ki Rasulullah sizin için, Allah’a ve ahıret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir” Ahzab Suresi 21
Alemlere rahmet olarak gönderilen o Yüce Rasul güzel ahlak konusunda şöyle buyurmuştur:
“ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”
“ Sizin en hayırlınız ahlakça en güzel olanınızdır”
“ Kişi güzel ahlakı ile geceleri ibadetle gündüzleri oruçla geçirenin derecesine yükselir”
“ Su buzu erittiği gibi, güzel ahlakta günahları eritir (yok eder); sirke balı bozduğu gibi kötü ahlakta ameli bozar.”
“ Allah’ım beni güzelleştirdiğin gibi ahlakı mı da güzelleştir”
Hz. Aişe Validemize Hz.Peygamber (sav)’in ahlakı sorulduğu zaman “Siz hiç Kuran okumuyor musunuz. Onun ahlakı kurandı.” cevabını vermiştir.
Kuran ahlakı; Yüce Mevla’mızın Kuranı Kerimde bize bildirdiği, Hz. Peygamber (sav)’inde bizzat yaşayarak örnek olduğu ahlaktır.
HZ. MUHAMMED (SAV)'İN AHLAKI VASIFLARI
Ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve İslâm büyüklerinin mübârek sözlerinin ışığında, Yüce Rasûlullah (s.a.s.)'ın ahlâkî vasıflarını özetlemeye çalışalım :
* Rasulullah (s.a.s.) güler yüzlü, tatlı sözlüydü,
* Kimseye fena söylemez, kimsenin sözünü kesmezdi,
* Sert değildi, yumuşak idi,
* Edep ve hayâ âbidesiydi,
* İnsan severdi, Dosttu,
* Çok mütevâzi idi. Vâkurdu.
* Boş ve lüzumsuz konuşmazdı.
* Karşısındakini candan dinlerdi.
* Çocukları çok sever ve okşardı. Bir hadisi şeriflerinde şöyle buyururlar : "Büyüklerimize hürmet etmeyen, küçüklerimize merhamet etmeyen bizden (kâmil ümmetimizden) değildir"[1]
* Fazilet sahiplerine saygı gösterirdi.
* Akrabasını ve komşusunu hatırdan çıkarmaz, onlara ikrâmdâ bulunurdu. Fakat onları kendilerinden üstün, faziletli olanlara tercih etmezdi.
* Cömertti, şefkatliydi,
* Sözünde mutlaka dururdu.
* Dinlemesini, söylemekten fazla severdi,
* Nefsine hâkimdi,
* Beyaz giymeyi tavsiye ederlerdi,
* Namazı noksansız kıldıranların en hafif kıldıranıydı.
* Güleceği zaman mübarek elini, mübarek ağzının üzerine koyardı.
* Kahkaha ile gülmez, fakat daima mütebessim bulunurdu.
* Verilen müjdeler şükrederdi,
* Uyurken mübârek sağ elini, mübârek yanağının altına koyardı.
* Herkesin isteğini mümkün olan ölçüde, yerine getirirdi.
* Eli çok açıktı, cömertliği deryadan farksızdı,
* İlim, hikmet çağlayanı, sabır timsaliydi,
* Atılgandı, tehlikeden korkmazdı, heybetliydi.
* Gelmiş ve gelecek insanların en cesur ve en kahramanı, en kuvvetlisiydi.
* Hanımlarına karşı insanların en yumuşağı ve ikrâmlısıydı. Onlara karşı daima tebessümlüydü,
* Ne yer, ne içerse hizmetçisine de aynısını verirdi, Vefat ederken son anlarında dahi "Elinizin altındakilere (hizmetçi ve işçilere) iyi davranmamızı, onların haklarını gözetmemizi ve namaza dikkat etmemizi" tavsiye buyurmuştu.[2]
* Sofradan daima doymadan, yarı aç kalkardı.
* Temizliğe son derece ehemmiyet verir ve riâyet ederdi,
* Özel işlerini kendisi yapardı. Döşeği içi hurma lifi dolu deridendi.
* Dünya malına asla rağbet göstermezdi, Bir gün yanında dünyalıktan bahsettiler, Buyurdu ki : "İşitmiyor musunuz? Sâde hayat imandandır"'
* Ekseri yediği arpa ekmeği ve hurmaydı, Allah'ın huzuruna kavuştuğu vakit, evinde az bir arpadan başka yiyecek maddesi bulunmamıştı.[3]
* Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı,
* Çok adildi.
* Sosyal adaleti ve kardeşlik hukukunu en güzel o uyguladı.
* Çalışmaya, ilim ve irfana, icad ve keşiflere teşvik etmiştir.
* Daima Hakk'ın ve haklının yılmaz savunucusuydu.
* Zulüm ve sömürünün amansız düşmanıydı.
* İnsanların faydası için, kendi rahatını terk ederdi,
* İnsanlara madde ve mevkisine göre değil, takvâ ve ahlâkına göre değer verirdi.
* İlim-irfan âdab-erkân şiârıydı.
* Hayatı iman ve cihad olarak görmüştür,
* Cahil bir toplumu, dünyanın en insâni, en müreffeh devleti haline getirmiştir, O'nun tebliğ ettiği İslam Nizamı'nı hayatlarına gerçek mânasıyla tatbik eden cemiyetler, yine aynışekilde dünyanın ve insanlığın efendisi olurlar,
* Modern medeniyetin öncüsü ve insanlığın manevi mimarıdır.
* İlk defa insan haklarını tam manâsıyla o açıklamış ve bunu tatbik etmiştir.
Rasulullah (s.a.s.) her yönden örnek alınacak en mükemmel insandır, Her müslümanın O'nu en güzel şekilde öğrenip tanıması; Onun yüce ahlâkını yaşamaya ve yaşatmaya çalışması lazımdır, Çünkü O'nun ahlâkı, Kur'ân ahlâkı idi. Hz. Âişe (r,anha) Validemize, Sahabeler Rasulullah'ın (s.a.s.) ahlâkını sordular. Buyurdu ki : "Siz Kur'ân okumuyor musunuz Allah Rasulü (s.a.s.)'nün ahlak-ı Kur'an idi"
Şair Nabi şöyle diyor :
"Çalış, ehl-i kemâl ol, uyma her nâdân-ı gümraha,
Baş eğ, el bağla, sonra gel Huzüru Hazreti Şâh'a."
Rasulullah (s.a.s.) Efendimizin çok yapmış olduğu dualarından biri şudur :
"Allah'ım: Fayda vermeyen ilimden, kabul olmayan amelden, müstecâb olmayan duadan sana sığınırım" (250 Hadis, H, No: 95).
Bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: "Ey mü'min, sende şu dört şey bulunursa dünyada kaybettiğin (elde edemediğin) şeylere üzülme: Doğruluk ve sadakat, emanetlere riayet, güzel huy ve yüksek ahlâk, meşru çalışıp helalden kazanmak"
Alıntı
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
30 Aralık 2008       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
PEYGAMBERİMİZİN GÜZEL AHLAKI

Peygamber Efendimiz, Allah’ın “… ancak o, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur.” (Ahzab Suresi, 40) ayetiyle bildirdiği gibi insanlar için son peygamber olarak gönderilen, Allah’ın en son hak kitabını vahyettiği, güzel ahlakı, takvası, Allah’a olan yakınlığı ile insanlara örnek kıldığı, Allah’ın dostu, Rabbimizin katında üstünlüğü olan, müminlerin de dostu, en yakını ve velisidir.
Allah, “Gerçek şu ki, Biz senin üzerine ‘oldukça ağır’ bir söz (vahy) bırakacağız” (Müzzemmil Suresi, 5) ayetiyle de bildirdiği gibi son peygamber olan Hz. Muhammed (sav)’e önemli bir sorumluluk vermiştir. Peygamberimiz (sav) ise, Allah’a olan güçlü imanı ile, Allah’ın kendisine verdiği sorumluluğu en güzeliyle yerine getirmiş, insanları Allah’ın yoluna, hidayete davet etmiş ve tüm inananların yol göstericisi ve aydınlatıcısı olmuştur.
Peygamberimiz (sav)’i görmemiş olsak bile, Kuran ayetlerinden ve hadis-i şeriflerden, güzel tavırlarını, konuşmalarını, gösterdiği güzel ahlakı tanıyabilir, ona benzemek, ahirette onunla yakın bir dost olabilmek için elimizden gelen çabayı en fazlasıyla gösterebiliriz. Günümüzde insanlar, özellikle de gençler birçok insanı kendilerine örnek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, üsluplarına, giyim tarzlarına özenmekte, onlar gibi olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu insanların büyük bir çoğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak güzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en güzel ahlak ve tavıra özendirmek önemli bir sorumluluktur. Bir Müslümanın, tavrına ve ahlakına özenmesi, benzemek için çaba göstermesi gereken kişi, Hz. Muhammed (sav)’dir. Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
“Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi, 21)
Peygamberimiz (sav)’in “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Resulü’nün sünneti” (Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 328) hadis-i şeriflerinde de bildirdiği gibi, Müslümanların en önemli iki yol göstericisi Kuran ve Peygamber Efendimizin sünnetidir. Peygamber Efendimiz hem güzel ahlakı ile insanlara örnek olmuş, hem de insanları güzel ahlaklı olmaya çağırmıştır. “Müminin mizanında en ağır basacak şey güzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder” (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 15/9) buyuran Peygamberimiz (sav), bir sözünde de “Ruhumu kudret altında tutan Allah’a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer” (Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.792) demiştir.
Peygamberimiz (sav)’in izinden giden Müslümanların da, hem tüm insanlığa güzel ahlakları ve iyi huyları ile örnek olmaları, hem de sözlü ve yazılı olarak onları güzel ahlaka davet etmeleri gerekir.
Kuran’da Peygamber Efendimiz’in Güzel Ahlakı
Peygamberimiz (sav)’in çok güzel bir ahlaka sahip olduğunu Allah Kuran’da bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun. Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler. Sizden, hanginizin ‘fitneye tutulup-çıldırdığını’. Elbette senin Rabbin, kimin Kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.” (Kalem Suresi, 1-7)
Allah bu ayette ayrıca Peygamberimiz (sav) için kesintisi olmayan bir ecir olduğunu bildirmiştir. Bu, Hz. Muhammed (sav)’in daima güzel ahlak gösterdiğini, takvadan hiçbir zaman ayrılmadığını gösteren bir bilgidir.
Peygamberimiz (sav)’in de “İmanın kemali, güzel ahlakladır” sözleriyle belirttiği gibi, imanın en önemli alametlerinden biri güzel ahlaktır. Bu nedenle güzel ahlakın en güzel örneklerini öğrenmek ve uygulamak önemli bir ibadettir.
Peygamberimiz (sav) Sadece Kendisine Vahyolunana Uymuştur
Peygamberimiz (sav)’in Kuran’da da çok kereler zikredilen en önemli özelliklerinden biri, sadece Allah’ın indirdiğine uyması, insanların rızasını gözetmeden, insanlardan çekinmeden sadece Allah’ın bildirdiklerini yapmasıdır. Hatta, çağdaşı olan müşrikler ve diğer dinlerin mensupları Peygamberimiz (sav)’den kendi çıkarlarına uygun hükümler getirmesini istemişlerdir. Bu kişiler sayıca ve kuvvetçe daha üstün konumda olmalarına rağmen, Peygamberimiz (sav) Kuran’ı ve Allah’ın hükümlerini daima büyük bir titizlik ve kararlılıkla korumuştur. Bir ayette Allah, Peygamberimiz (sav)’in bu insanların ısrarlarına nasıl karşılık verdiğini bizlere şöyle haber vermektedir:
“Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: ‘Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir.’ De ki: ‘Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım.’ De ki: ‘Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?’” (Yunus Suresi, 15-16)
Peygamberimiz (sav) de Allah’ın kendisine indirdiğinden başkasına uymayacağını büyük bir kararlılıkla kavmine tekrarlamıştır. Peygamberimiz (sav)’in bu üstün ahlakını haber veren bir ayet şöyledir:
“De ki: ‘Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam.’ De ki: ‘Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?’” (Enam Suresi, 50)
Allah, Peygamberimiz (sav)’in, Allah yolunda kararlı ve sebatlı olması ile hak dini, en güzel ve en doğru şekliyle insanlara bildirmiştir. İnsanların büyük bir bölümü ile kıyas yapmak Peygamberimiz (sav)’in bu üstünlüğünün daha da iyi anlaşılmasına vesile olacaktır. Günümüzde de geçmişte de insanların büyük bir bölümü zaaflara, hırslara, tutku dolu isteklere sahiptirler. Büyük bir çoğunluğu ise dini kabul etmelerine rağmen bu zayıflıklarına yenilirler. Zaaf ve tutkularını terk etmek yerine dinin hükümlerinden tavizler verirler. Örneğin dostlarının, eşlerinin, akrabalarının ne diyeceğinden çekinerek dinin bazı hükümlerini yerine getirmezler. Veya dine uymayan bazı alışkanlıklarını terk edemezler. Bu nedenle, dini kendi çıkarlarına göre yorumlar, kendilerine uyan hükümlerini kabul eder, diğerlerini görmezden gelirler.
Peygamberimiz (sav)’in Tüm Alemlere Örnek Olan Tevekkülü
Allah’ın Kuran’da Peygamberimiz (sav)’le ilgili olarak anlattığı olaylarda onun tevekkülü ve Allah’a teslimiyeti açıkça görülmektedir. Örneğin Peygamberimiz (sav)’in, Mekke’den çıktıktan sonra arkadaşı ile birlikte gizlendiği bir mağaradaki sözleri tevekkülünün en güzel örneklerinden biridir. Allah ayette şöyle bildirmektedir:
“Siz O’na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak O’nu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah O’na ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, O’nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkara edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 40)
Peygamberimiz (sav) hangi koşullarda olursa olsun, daima Allah’a teslim olmuş, O’nun yarattığı herşeyde bir hayır ve güzellik olduğunu bilmiştir. Allah’ın Kuran’da Peygamberimiz (sav)’e, kavmine söylemesini bildirdiği şu sözler de bu tevekkülün bir göstergesidir:
“Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise: “Biz önceden tedbirimizi almıştık” derler ve sevinç içinde dönüp giderler. De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 50-51)
Peygamberimiz (sav)’e uyan her müminin de, musibet gibi görünen olayları onun gibi tevekküllü karşılaması, herşeyde bir hayır ve güzellik olduğuna iman etmesi gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki, Allah’ın en takva kullarından biri olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), çok büyük zorluklarla ve şedid olaylarla denenmiştir.
Herşeyden önce tebliğ yaptığı kavimde her türlü zorluğu çıkarmaya hazır olan insanlar bulunmaktadır: İki yüzlü davranarak Peygamberimiz (sav)’e tuzak kurmaya çalışanlar, atalarının dinini değiştirmeyi kabul etmeyen müşrikler, peygamberden nefislerine uygun ayet getirmesini isteyenler, Peygamberimiz (sav)’i öldürmek, sürmek veya tutuklamak isteyenler ve daha birçokları sürekli olarak Peygamberimiz (sav)’e zorluk çıkarmaya çalışmışlardır.
Peygamberimiz (sav) inkarcıların bu tavırlarına daima sabretmiş, büyük bir kararlılıkla Allah’ın dinini tebliğ etmiş ve Müslümanları tehlikelerden koruyarak onları Kuran ile eğitmiştir. Onun bu azminin, başarısının ve cesaretinin temelinde Allah’a olan güçlü imanı, tevekkülü ve teslimiyeti yatmaktadır. Peygamberimiz (sav), mağarada olduğu gibi her durumda Allah’ın kendisi ile birlikte olduğunu bilmiş, her olayı Allah’ın yarattığına ve Rabbimiz’in herşeyi en güzel ve en hayırlı şekli ile sonuçlandıracağına iman etmiştir.
İslam dininin en temel özelliklerinden biri, insanın tüm yaşamını Allah korkusu üzerine bina etmesi ve tüm ibadetlerini de yalnızca Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için yapmasıdır. Allah bir ayetinde müminlere “De ki: ‘Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır’” şeklinde buyurmaktadır. (Enam Suresi, 162)
Allah, Kuran’da, “Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir ecir verecektir” (Nisa Suresi, 146) ayetiyle de müminlere, dini sadece Allah için, başka hiçbir amaç katmaksızın yaşamalarını emretmiştir. Bir kimsenin Allah’a sımsıkı sarılması, Allah’tan başka bir ilah olmadığını bilerek, hayatını yalnızca O’nu razı etmeye adaması ve her ne olursa olsun Allah’a olan sadakatinden vazgeçmemesi o kişinin ihlas sahibi olduğunu gösterir.
İhlas sahibi bir mümin, yaptığı işler ve ibadetlerle Allah’ın dışında bir başkasının sevgisini, hoşnutluğunu, takdirini, ilgi ve beğenisini elde etmeye çalışmaz. İhlas sahibi müminlere en güzel örnek Hz. Muhammed (sav) ve diğer peygamberlerdir.
Peygamber Efendimiz, sadece Allah’ın hoşnutluğunu aramış, hiçbir çıkar veya dünyevi bir kazanç düşünmeden, hayatı boyunca Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için çaba göstermiştir. Peygamberimiz (sav) bu güzel ahlakını birçok kereler kavmine de tekrarlamıştır. Allah Kuran’da Peygamber Efendimizin bu sözlerini şöyle aktarmaktadır:
“(Ey Peygamber) De ki: ‘Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve (kendiliğinden) bir yükümlülük getirenlerden de değilim.’” (Sad Suresi, 86)
“De ki: ‘Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah’a aittir. O, herşeye şahid olandır.’” (Sebe Suresi, 47)
Peygamberimiz (sav)’in Zorluklar Karşısındaki Güzel Sabrı
Hz. Muhammed (sav), peygamberliği boyunca, türlü zorluklarla karşılaşmıştır. Kavminden inkar edenler ve müşrikler ona karşı son derece incitici sözler söylemişler, hatta büyücü veya delidir demişler, bazıları da Peygamberimiz (sav)’i öldürmek dahi istemiş ve bunun için planlar kurmuştur. Buna rağmen, Peygamberimiz (sav) her kültürden ve karakterden insanı eğitmeye, onlara Kuran’ı, dolayısıyla güzel ahlakı, güzel tavrı öğretmeye çalışmıştır.
Allah’ın Kuran ayetlerinde bildirdiği gibi, bazı kişiler en temel görgü kurallarından dahi habersiz olduğu için Peygamberimiz (sav) gibi ince düşünceli, üstün ahlaklı bir insana sıkıntı verebileceklerini düşünmemişlerdir. Peygamberimiz (sav) ise tüm bunlara karşı büyük bir sabır göstermiş, her durumda Allah’a yönelerek Allah’ın yardımını istemiş ve müminlere de sabrı ve tevekkülü tavsiye etmiştir.
Allah, Kuran’da Peygamber Efendimize birçok ayeti ile, inkar edenlerin söylediklerine karşı sabırlı olmasını şöyle tavsiye etmektedir:
“Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.” (Kaf Suresi, 39)
“Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz ‘izzet ve gücün’ tümü Allah’ındır. O, işitendir, bilendir.” (Yunus Suresi, 65)
“Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.” (Hicr Suresi, 97)
“Şimdi onların: ‘Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi?’ demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir.” (Hud Suresi, 12)
Peygamberimiz (sav)’in nelere sabır göstererek üstün bir ahlak sergilediğini düşünen müminlerin karşılaştıkları olaylarda kendilerine onu örnek almaları gerekir. Nefislerine ters düşen en küçük bir olayda ümitsizliğe kapılanlar, en küçük bir itirazda tahammülsüzlük gösterenler, Allah’ın dinini anlatmaktan vazgeçenler ya da yaptıkları ticarette başarısız olunca mutsuz olanlar, bu tavırlarının Allah’ın Kitabı’na ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetine uygun olmadığını bilmelidirler. İman edenler, her olayda sabır gösterip, Allah’ı vekil tutup O’na hamd ederek, Peygamberimiz (sav) gibi üstün bir ahlak göstermeli ve Rabbimiz’in rızasını, rahmetini ve cennetini ummalıdırlar.
Peygamberimiz (sav) Yanındakilere Daima Hoşgörülü Davranmıştır
Peygamberimiz (sav)’in yanında her karakterden, her düşünceden insan vardı. Ancak Peygamberimiz (sav) hayatı boyunca her biri ile tek tek ilgilenmiş, her birinin eksiklerini ve hatalarını düzeltmek için onları uyarmış, temizliklerinden imanlarına kadar onları her türlü konuda eğitmeye çalışmıştır. Onun bu şefkatli, hoşgörülü, anlayışlı ve sabırlı tavrı, birçok insanın kalbinin dine ısınmasına ve Peygamberimiz (sav)’e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmalarına vesile olmuştur. Allah, Peygamber Efendimizin çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavrını Kuran’da şöyle bildirmektedir:
“Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile…” (Al-i İmran Suresi, 159)
Allah bir başka ayetinde ise Peygamberimiz (sav)’e çevresindekilere karşı nasıl davranması gerektiğini şöyle bildirmiştir:
“Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.” (Kaf Suresi, 45)
Peygamberimiz (sav), çevresindekilere dini zor kullanarak veya şart koşarak kabul ettirmeye çalışmamış her türlü durumda güzellikle anlatmıştır.
Peygamberimiz (sav) güçlü vicdanı ile ümmetini her yönüyle sahiplenmiş, onlara her konuda bir velinimet olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı Peygamberimiz (sav) Kuran’ın birçok ayetinde “sahibiniz” (arkadaş, sıkı dost, sahip) olarak zikredilir. (Sebe Suresi, 46/Necm Suresi, 2/ Tekvir Suresi, 22)
Peygamberimiz (sav)’in Tüm İnsanlığa Örnek Adaleti
Allah Kuran’da müminlere “Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın” (Nisa Suresi, 135) şeklinde buyurmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), hem Müslümanlar arasında verdiği hükümler, hem diğer din, dil, ırk ve kavimlerden olan kişilere karşı adil ve hoşgörülü tutumu, hem de Allah’ın ayetinde bildirdiği gibi zengin, fakir ayırmaksızın herkese eşit davranmasıyla tüm insanlar için çok büyük bir örnektir.
Allah bir ayetinde Resulüne şöyle buyurmaktadır:
“Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.” (Maide Suresi, 42)
Peygamberimiz (sav) böylesine zorlu bir kavmin içinde dahi, Allah’ın emrine uymuş ve hiçbir zaman adaletten taviz vermemiştir. Daima “Rabbim adaletle davranmayı emretti…” (Araf Suresi, 29) diyerek her devirde tüm insanlara örnek olmuştur.
Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliği süresince adil tutumuna örnek teşkil eden birçok olay yaşanmıştır. Peygamberimiz (sav)’in yaşadığı coğrafyada çok çeşitli din, dil, ırk ve kabileden insan birarada yaşıyordu. Bu toplulukların birarada huzur ve güven içinde yaşamaları, aralarına nifak sokmaya çalışanların etkisiz bırakılmaları çok zordu. En küçük bir sözden veya tavırdan hemen bir grup diğerine karşı öfkelenip saldırabiliyordu. Ancak Peygamberimiz (sav)’in adaleti, Müslümanlar için olduğu kadar bu topluluklar için de bir huzur ve güvence kaynağı olmuştur. Asr-ı Saadet döneminde Arabistan Yarımadasında Hıristiyan, Musevi, putperest, ayırt etmeksizin herkese adil davranılmıştır. Peygamberimiz (sav) Allah’ın “Dinde zorlama (ve baskı) yoktur…” (Bakara Suresi, 256) ayetine uyarak, herkese hak dini anlatmış ancak seçimlerini yapmak konusunda serbest bırakmıştır.
Allah, Peygamberimiz (sav)’e bir başka ayetinde de, farklı dinlerden insanlara karşı nasıl bir adalet ve uzlaşma içinde olması gerektiğini şöyle bildirmiştir:
“Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki: ‘Allah’ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda ‘deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)’ yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O’nadır.’” (Şura Suresi, 15)
Peygamberimiz (sav)’in Kuran ahlakına uyarak gösterdiği bu güzel tavrı, bugün farklı dinlerden insanların birbirlerine karşı tutumları konusunda örnek olmalıdır.
Peygamberimiz (sav) Müslümanların Üzerlerindeki Zorlukları kaldırmıştır
Peygamberimiz (sav) müminlerin üzerlerinden ağır yüklerini almış, onların akıl erdiremeyecekleri veya zorlukla yapacakları işlerde onlara yol göstermiştir. Bunun yanında, insanların bir kısmı kendi kendilerine zulmetmeye, kendilerine zorluk çıkarmaya, kendi akıllarından kurallar çıkarıp, bu kurallara uyduklarında kurtuluş bulacaklarına inanmaya çok yatkındır. Tarih boyunca dinlerin tahrif edilmesinin altında yatan nedenlerden biri de insanların bu özelliğidir. Birçok topluluk, dinde olmayan kurallar uydurmuş, bunlara uyulduğunda da takva olacaklarına kendilerini ve insanları inandırmışlardır. Peygamberimiz (sav)’in en önemli vasıflarından biri ise, insanlar üzerindeki bu kendi elleriyle oluşturdukları zorlukları kaldırmaktır. Allah bir ayetinde Peygamberimiz (sav)’in bu özelliğini şöyle bildirir:
“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” (Araf Suresi, 157)
Allah’ın ayette bildirdiği “ağır yük” ve “zincirler” insanların üzerlerindeki zorluklardır. Peygamberimiz (sav) ise hem hayatı ile onlara örnek olup, hem de Allah’ın ayette bildirdiği gibi onları iyiliğe davet edip, kötülüklerden sakındırarak, insanların üzerlerinden zorlukları kaldırmıştır.
Peygamber Efendimiz müminlere çok düşkün ve şefkatliydi
Peygamber Efendimiz çok içli, şefkatli, anlayışlı, sevgi dolu bir insandı. Dostlarının, yakınlarının, kendisine tabi olan tüm müminlerin maddi ve manevi her türlü sorunu ile ilgilenir, sağlıkları, güvenlikleri, neşeleri için tüm tedbirleri alır, onlara koruyucu kanatlarını gerer, imanlarını ve takvalarını sürekli takviye ederek ahiret hayatlarını düşünürdü. Allah Peygamberimiz (sav)’in bu tüm insanlığa örnek olan güzel özelliklerini ayetlerinde şöyle bildirmektedir:
“Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” (Tevbe Suresi, 128)
“Ve müminlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger.” (Şuara Suresi, 215)
Peygamberimiz (sav)’in eğittiği müminler de onun güzel özelliklerini kendilerine örnek aldıkları için, Kuran’da da zikredilerek tüm insanlığa duyurulan fedakarlıklarda, şefkatli ve merhametli tavırlarda bulunmuşlardır. Allah bir ayette müminlerin birbirleri için yaptıkları fedakarlıkları şöyle anlatır:
“Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ‘cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. “ (Haşr Suresi, 9)
Peygamberimiz (sav)’in Müminler İçin Bağışlanma Dilemesi ve Dua Etmesi<
Allah, Peygamberimiz (sav)’in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için Kendisi’nden bağışlanma dilediğini Kuran’da şöyle bildirir:
“Ey Peygamber, mümin kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak), ma’ruf (iyi, güzel ve yararlı bir iş) konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Mümtehine Suresi, 12)
“Şu halde bil; gerçekten, Allah’tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.” (Muhammed Suresi, 19)
Allah Tevbe Suresi’nde ise, Peygamberimiz (sav)’e müminler için dua etmesini şöyle bildirmektedir:
“… Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için ‘bir sükûnet ve huzurdur.’ Allah işitendir, bilendir. “ (Tevbe Suresi, 103)
Allah’ın ayette bildirdiği gibi Peygamberimiz (sav)’in duası müminler için bir sukunete ve huzura vesile olmaktadır. Şunu hiç unutmamak gerekir ki, kalbe huzur ve sukunet veren sadece Allah’tır. Allah, müminlerin velisi, koruyucusu olarak vekil kıldığı peygamberinin duasını müminlerin rahatlığı, huzuru için vesile etmektedir. Rabbimiz’in şefkati, merhameti, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Peygamberimiz (sav)’in ahlakında en fazlasıyla tecelli etmektedir.
Peygamberimiz (sav) Müminlerle İstişare Ederdi
Peygamberimiz (sav) Allah’ın emrine uyarak, müminlerle istişare eder, onların fikirlerini alırdı. Bu konu ile ilgili ayet şöyledir:
“… Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. “ (Al-i İmran Suresi, 159)
Peygamberimiz (sav), müminlerin de fikirlerini aldıktan sonra, kararını verir ve sonucu için Allah’a tevekkül ederdi. Unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek, alınan kararların hepsinin Allah katında önceden belli olduğudur. Allah kaderde her kararı, her kararın sonucunu belirlemiştir. Bir konu hakkındaki istişare ve sonra konuyu bir hükme veya sonuca bağlamak ise müminler için bir ibadettir. Peygamberimiz (sav) bu gerçeği bilerek, müminlere danışmış, kararını vermiş ancak kararın sonucu için Allah’a güvenerek, Allah’ın en hayırlı sonucu yaratacağını bilmiştir.
İstişare etmek müminler için de güzel ve hayırlı sonuçlar getirebilecek bir tavırdır. Herşeyden önce, istişare eden kişi tevazulu davranarak güzel ahlak göstermektedir. Örneğin Peygamberimiz (sav) ümmetinin içinde en fazla akla sahip, en basiretli ve en ferasetli olan kişidir. Buna rağmen çevresindekilere danışması, onların fikirlerini öğrenmesi, onların bir konuya getirecekleri çözümlerin neler olacağını sorması, onun ne kadar alçakgönüllü bir insan olduğunun göstergesidir.
Peygamberimiz (sav)’in İnce Düşünceli ve Nezaketli olması
Peygamberimiz (sav)’in döneminde çevresinde bulunan insanların bazılarının görgü ve kültür seviyeleri düşüktü. Bu kişilerin ince düşünceli olmadıkları, rahatsızlık verebilecek tavırları hesaplayamadıkları bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. Örneğin evlere ön kapılarından değil de arka kapılarından girdikleri, Peygamberimiz (sav)’in evine yemek saatinde geldikleri ya da uzun uzun konuşup Peygamber Efendimiz’in vaktini aldıkları ayetlerde bildirilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ise, son derece ince düşünceli, nezaketli, sabırlı, bu kişilere hoşgörü ile yaklaşan, içli ve çok medeni bir insandır. Çevresindeki kişilerin rahatsızlık verici tavırlarını her zaman güzellikle uyarmış, onların gönüllerini almış ve büyük bir sabır ve emekle onları eğitmiştir. Ve bu ahlakıyla da tüm müminlere çok güzel bir örnek olmuştur.
Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Rabbimiz, Peygamberimiz (sav)’e bu konuda da yardımcı olmuş, onu ayetleri ile desteklemiştir. Bu konudaki ayetlerden biri şöyledir:
“Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz.” (Ahzap Suresi, 53)
Sahabelerin birçok rivayetinde de Peygamber Efendimizin nezaketli, ince düşünceli tavırlarına örnek verilmektedir. Peygamber Efendimiz, hem bir peygamber olması, hem de bir devlet başkanı olması itibariyle, her kesimden insanla sürekli irtibat halinde olmuş; devlet ve kabile reislerinden zengin kimselere, fakir, zayıf, kimsesiz yetimlerden kadın ve çocuklara kadar herkesle görüşmüştür. Tüm bu sosyal yapıları, yaşayış tarzları, huyları, alışkanlıkları birbirinden tamamen farklı olan insanlarla, her alanda iyi bir diyalog kurmuş, hepsinin gönlünü hoş tutmuş, her birine karşı nezaketli, anlayışlı, sabırlı ve güzel bir tavır göstermiştir.
Peygamber Efendimizin çevresinde bulunan yakın sahabelerinin aktardıkları olaylardan da anlaşıldığı gibi Peygamber Efendimiz, “son derece nazik, nezih, zarif, latif ve ince düşünceli” idi. Edep, terbiye ve görgü kurallarını hayatında en güzel ve en ideal şekliyle uyguluyordu.
Hz. Ayşe (ra), “Resulullahtan daha güzel ahlâka sahip hiç kimse yoktur. Ashabından ve ailesinden birisi kendisine seslenince, ‘Buyurun’ diye karşılık verirdi. Bu sebeple Allah, ona, ‘Sen yüksek bir ahlâk üzeresin’ buyurmuştur” (AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK) diyerek Peygamber Efendimizde gördüğü güzel ahlakı anlatmıştır.
Peygamberimiz (sav)’in Temizliğe Verdiği Önem
Kalp ve ahlak temizliği kadar beden, giysi, mekan ve yediği yiyeceklerin temizliği de Müslümanların en belirgin özelliklerindendir. Bir Müslümanın saçları, eli, yüzü, bedeninin her yeri daima tertemiz olur. Kıyafetleri de her zaman temiz, bakımlı ve düzgündür. Çalıştığı veya yaşadığı mekanlar da her zaman derli toplu, temiz, hoş kokulu, havadar ve ferahlık verici olur. Müminlerin bu özelliklerine en güzel örnek yine Peygamberimiz (sav)’dir. Allah, bir surede Peygamberimiz (sav)’e şöyle buyurmuştur:
“Ey bürünüp örtünen, Kalk (ve) bundan böyle uyar. Rabbini tekbir et (yücelt) Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp-uzaklaş.” (Müddessir Suresi, 1-5)
Allah Kuran’da müminlere temiz olan şeylerden yemelerini bildirmiş, Peygamberimiz (sav)’e de, temiz olan şeylerin helal olduğunu müminlere bildirmesini söylemiştir:
“Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin…” (Müminun Suresi, 51)
“Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: “Bütün temiz şeyler size helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.” (Maide Suresi, 4)
Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde de müminlere temiz olmayı şöyle öğütlemiştir:
“Müslümanlık temizdir, kirsizdir. Siz de temiz olun, temizlenin, Zira cennete temizler girer. » (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 96/2)
Sonuç
Peygamberimizin üstün ahlakı hakkında elbette söylenebilecek çok daha fazla şey var. Amacımız Peygamberimizin bazı üstün özelliklerini hatırlatarak insanların Peygamberimiz hakkında daha derin düşünmelerini ve kendilerine örnek almalarını sağlamaktı.
Allah bir ayetinde inananların O’nun nurunu izlemelerinden şöyle bahsediyor:
Ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O’nu (Allah’ı) tesbih etmeniz için. (Fetih Suresi, 9)
“…Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” (Araf Suresi, 157)
Bu dönemde Peygamberimiz (sav)’i desteklemek ise ancak Kuran’a tam tabi olmakla ve Peygamberimizin (sav) sünnetine uymakla, Kuran ahlakını onun gösterdiği çabanın bir benzeri ile tüm dünyaya yaymaya çalışmakla, ahlakça ve tavırca gücünün yettiğinin en fazlasıyla ona benzemek için gayret etmekle olacaktır. Böyle bir tavır gösterildiği takdirde Allah Peygamberimize (sav) nasıl yardım ettiyse, ona destek olanlara da yardım edecek ve yollarını açarak, onlara umulmadık başarılar verecektir. Ancak en önemlisi Peygamberimize (sav) benzeyerek, Rabbimiz’in rızasını, rahmetini ve cennetini kazanabilmektir.

Kaynak
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Kasım 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HZ. MUHAMMED'İN GÜZEL AHLAKLA İLGİLİ HADİSLERİ
1-) “ Allah’a takva ve güzel ahlak.” (En ziyade neyin insanları cennete sokacağını soruyorlar.)
(Tirmizi, Birr 62, kutub-ı sıtte, 16. Cilt , sf. 329)

2-) Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer.
Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.792

3-) Müminin mizanında en ağır basacak şey güzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder"
G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 15/9

4-) İmanın kemali, güzel ahlakladır.
G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 344/4

5-) Güzel ahlak hataları eritir. Suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak ta ameli bozar. Sirkenin balı bozduğu gibi.
(Hz.İbni Abbas r.a.) Ramuz el-Hadis s.215

6-) "Sizler insanları mallarınızla memnun edemezsiniz, onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz."
Bezzar, Ebu Yala, Taberani; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 111

7-) "Allah Teala kolaylık gösteren ve güler yüzlü kişiyi sever."
Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,, s.444

Peygamber Efendimiz (sav)’in Sevgi, Merhamet ve Adalet ile İlgili Sözleri
8-) “ Kardeşini güler yüzle karşılaman, kendi kovandan kardeşinin kabına su vermen de birer maruftur.”
Tirmizi, Hz. Cabir’den rivayet etti kutub-ı sıtte, 2. Cilt

9-) “ Mümin kişi, diğer mümine karşı duvar gibidir, birbirlerini takviye ederler.”
(Nesai kutub-ı sıtte, 2. Cilt , Sf. 374)

10-) Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah'ı sevin, beni de Allah beni sevdiği için seviniz.
Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 4. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.594

12-) "Mümin kendisi için sevdiğini kardeşi için de arzular."
Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 152

13-) "Hediyeleşin, birbirinizi sevin. Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hasıl eder."
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239

14-) "Ziyaretleşin, hediyeleşin. Çünkü ziyaret sevgiyi perçinler, hediye de kalpteki kötü duyguları söker atar."
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239

15-) "Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler olunuz."
Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 315

16-) "Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek kökten kazıyan şeydir. Allah'a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Size birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın."
Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 425

17-) Mü’minler birbirlerine muhabbetli ve hayırlıdır, evleri ve bedenleri ayrı olsa da. Facirler ise birbirlerini aldatıcıdırlar. Evleri ve bedenleri toplu olsa da. Ve birbirleriyle mücadele ederler.
(Hz. Enes r.a.) Ramuz El-Hadis s.233

18-) Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız. Yazık, laf ebesi olanlara. Yazık günahlarına bilerek devam edip, istiğfar etmeyenlere.
G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 70/10

19-) Kolaylaştırın, güçleştirmeyin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin.
Hz. Said İbni Ebu Berde; G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 510/5

20-) Allah yoluna birbirlerini sevenler, arşın gölgesinden başka gölge olmayan o günde, arşın gölgesindedirler. Nurdan münberler üzerinde. Onların mekanlarına Nebiler ve Sıddıklar gıbta ederler.
(Hz. Muaz r.a.) Ramuz El-Hadis s.233

21-) Allah yolunda muhabbet edenler, Arşı Alâ etrafında yakuttan kürsüler üzerinde olurlar.
(Hz. Ebu Eyyub r.a) Ramuz El-Hadis s.233

22-) "Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap. Aleyhine de olsa hakkı söyle."
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:22
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
24 Aralık 2010       Mesaj #7
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
GÜZEL AHLAK İLE İLGİLİ HADİSLER:
-Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 245. 7 (Ramuz el-ehadis)
-İnsanların en hayırlısı, ahlakı en güzel olandır.
-Mü’minin mizanında en ağır basacak şey, güzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder. Hz. Ebud Derda (r.a.) 15. 9
-Bilir misiniz, insanların cennete girmelerini en çok sağlayan şeyler nelerdir? Allah korkusu ve güzel ahlaktır. Bilir misiniz, insanların cehenneme girmelerine en çok sebep olan şey nedir? İki aralıktır; Ağız (diliyle günah işlemesi) ve bacak arasıdır (yani zina yapması). Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 12. 8
-Güzel ahlak hataları eritir; suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak da ameli bozar; sirkenin balı bozduğu gibi.
-Her şeyin tövbesi vardır. Fena ahlak sahibinin yoktur. Zira o kimse günahtan tövbe etmez de, onu daha şiddetle işler. Hz. Aişe (r.a.) 128. 10
-Güzel ahlakın ifadesi şudur: Dünyadan nasip olana razı olur, nasip olmayana da kızmaz.
-Doğruluğa yapışın, çünkü doğruluk iyiliğe götürür, doğruluk ve iyilik (sahipleri) de cennettedir. Yalandan sakının, çünkü yalan kötülüğe götürür, yalan ve kötülük (sahipleri) de kötülük cehennemdedir.
-Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu yapışın, çünkü kurtuluş doğruluktadır
-Yalan sözden ve yalan yere yemin etmekten sakının!
-Yalandan sakının, çünkü yalan bir tarafta, iman da bir taraftadır. Yalan ile iman bir arada bulunmaz.
-Birbirinize haset (kıskançlık) etmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Birbiriniz hakkında kötü zandan bulunmaktan kaçınınız. Birbirinizin eksikliğini ve kusurunu görmeye çalışmayınız. Birbirinizin gizli hallerini ve gizli hayatını araştırmayınız. Menfaat yarışına girmeyiniz. Birbirinize küsmeyiniz. Ey Allah'ın kulları hepiniz kardeş olunuz!
-Büyüklerine saygı, küçüklerine şefkat ve merhamet göstermeyen bizden değildir.
-Bir kimse bir çocuğa, gel sana şunu vereceğim der ve sonra da vermezse bu (sözü) bir yalandır
-Aklın başı; Allah’a imandan sonra, haya (utanmak) ve iyi ahlaktır. Hz. Enes (r.a.) 286. 12
-Allah’a imandan sonra, aklın başı; insanlarla muhabbetli bulunmaktır. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 287. 7
-Allah Teala şu kulu sever: Sattığında müsamahalı, aldığında müsamahalı, borcunu ödemede müsamahalı ve alacağını talepte de gene müsamahalıdır. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 17. 9
-Bir meclisin baş köşesinden aşağısına razı olmak, Allah için tevazudan sayılır. Hz. Talha (r.a.) 131. 4
-Allah (z.c. hz.)i her şeyde rıfk ve mülayemeti (yumuşak huyluluk) sever. Hz. Aişe (r.a.) 92. 14
-Rıfk (mülayım olmak) ve rıfk ile muamele etmek uğurluluk, şiddetle muamele etmek de uğursuzluktur. Cenabı Hak bir evin hayrını murad ettiğinde, onlara rıfk kapısını açar. Rıfk nerede bulunursa orasını zinetlendirir. Şiddet ise orası için leke olur. Hz. Aişe (r.a.) 100. 3
-Merhamet edene, Allah merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin, Allah da size merhamet etsin. -Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercetten şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler. Ve bunlar; Allah rızası için birbirlerine muhabbet edenler içindir. Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) 125. 6
-Cennette öyle köşkler vardır ki; içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür. Bunlar; sözü hoş, selamı çok olana, yemeği çok yedirenlere, oruca devam edenlere ve gece namazı kılanlara verilir.
-Cömert; Allah’a, insanlara ve cennete yakındır. Cehennemden de uzaktır. Cimri ise Allah’tan, insanlardan ve cennetten uzaktır. Ve cehenneme yakındır. Cahil cömert, Allah (z.c.hz.)lerine, hasis (cimri) âbitten (ibadet eden kişi) daha sevimlidir.
-Cömert, ancak Allah’a hüsnü zannı olduğundan cömertlik yapar (Allah bana gene verir, ahirette de mükafatını verecektir diyerek). Cimri ise, ancak Allah’a sui zannı sebebiyle (“ya vermezse”diyerek) cimrilik yapar.
-Cömert bir zatın (yedirdiği) yiyeceği şifadır. Cimri bir kimsenin yemeği ise derttir.
-Sabır ilk sadmededir. (belanın ilk geldiği anda.) -Sabır imanın yarısı, yakîn de imanın tamıdır.
-Size dünya ve ahiret ehlinin en hayırlısını ve dünyadaki amellerin en iyisini haber vereyim mi? “O öyle bir kimsedir ki; kendisiyle alakasını kesenle ilgilenir, kendisini mahrum edene (vermeyene) verir ve kendisine zulmedeni de affeder.”
-Üç şey vardır ki; onlar kimde bulunursa, Allah onu kolay bir şekilde hesaba çeker ve rahmetiyle cennetine koyar: Mahrum edene (vermeyene) ihsanda bulunmak, zulmedeni affetmek, uğramayanı arayıp sormak.
-Sükut (susmak, lüzumsuz konuşmamak), ahlakın efendisidir. Hz. Enes (r.a.) 219. 8
-Üç kişi için gökler, yer, gece, gündüz ve melekler istiğfar ederler: Alimler, talebeler ve cömertler.
-Allah (C.C.) Bana, farzları yerine getirmeyi emrettiği gibi, insanlara müdara etmeyi(alttan almayı) emretti.
-Haya (utanmak) imandandır.
-Altı şey güzeldir, lakin şu altı sınıf insanda daha güzeldir: Adalet güzeldir, lakin ümerada (idarecilerde) daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, lakin zenginde daha güzeldir. Verağ (haram olduğu şüpheli olan şeylerden kaçınmak) güzeldir, lakin alimlerde daha güzeldir. Sabır güzeldir, lakin fakirlerde daha güzeldir. Tövbe güzeldir, lakin gençlerde daha güzeldir. Haya (utanmak) güzeldir, lakin kadınlarda daha güzeldir. Hz. Ali (r.a.) 297. 6
-Benim için 6 şeyi tekeffül edin (garanti edin, söz verin), size Cenneti söz veriyorum; 1- Biriniz konuştuğu zaman yalan söylemesin, 2- Bir vaatte (sözde) bulunduğunda sözünden dönmesin, 3- Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet etmesin, 4- Gözünüzü yumunuz (harama bakmayın), 5- Elinizi (haramlardan) çekin, 6- İffet ve namusunuzu koruyun!
-Mümin güzel ahlakı ile, geceleri nafile ibadet eden ve gündüzleri nafile oruç tutan kimselerin derecelerine erişir. (Yani güzel ahlaklı kişiye, ahlakı sebebiyle her gün 24 saat sevap yazılır)
-Mümin, başkalarıyla iyi geçinir ve kendisiyle iyi geçinilir, başkalarıyla iyi (güzel) geçinmeyen ve kendisiyle geçinilemeyen kimsede hayır yoktur.
-Müminin mümine bağlılığı, bir binanın birbirine sıkı sıkıya tutan tuğlaları gibidir.
-Müslümanlar bir vücudun azalarına benzer. Nasıl bir vücudun bir yerinde bir rahatsızlık olunca tüm vücut ateşlenir, bu ağrıyı duyar. Müslümanlar da diğer Müslümanların ağrılarını duyması gerekir.
-Müslüman’ın Müslüman üzerinde vacip olan 6 hakkı vardır; 1- Karşılaşınca selam vermesi, 2- Davet edince davetine gitmesi, 3- Nasihat isteyince nasihat etmesi, 4- Hastalanınca ziyaret etmesi, 5- Ölünce cenazesine gitmesi, 6- Aksırınca teşmit etmesi.
(TEŞMİT: Hapşıran kişinin: “Elhamdülillah” demesi, Bunu duyan kişinin: “Yerhamükallah”, Tekrar Hapşıran kişinin ise; “Yehdîna ve yehdîkümullah ve yuslih bâleküm” demesidir.)
-Sizin Allah Teala’ya en sevimli olanınız, yemesi en az ve bedenen en hafif olanınızdır. Hz.İbn Abbas(r.a) -Kuldan Allah’ın ilk çekip aldığı şey, “haya” (utanma duygusu)dır. O zaman, O (Allah) gazap eder (kızar). Ve kul gazaba uğramış duruma gelir. Sonra kendisinden “emanet”i alır. O zaman o kimse “hain ve hor” olur. Sonra ondan “rahmet”i alır. O zaman da o kimse katı kalpli ve kaba olur. İşte o zaman onun boynundan İslam bağını çözer. Artık o kimse, lanete uğramış ve lanetlenmiş şeytan olur. Hz. Enes (r.a.) 161. 3
-Bu ümmetin en şerlilerini size haber vereyim mi? Onlar; bağırarak konuşanlar, belagatla konuşmaya zorlananlar ve çok lafçılar (gevezeler)dır. Bu ümmetin hayırlılarını da size haber vereyim mi? Onlar; ahlakça en güzel olanlardır.
-Adem oğlunda 360 mafsal vardır. Her gün bunun için 360 sadaka vermesi lazımdır. Sormuşlar: “Yâ Rasulallah, buna kim güç yetirebilir?” -Buyurmuş ki: Birine yol göstermek bir sadaka, zahmet veren bir şeyi yoldan kaldırmak bir sadaka, ihtiyaçtan fazla elbiseyi vermek de bir sadakadır. Yine sormuşlar: “Ya Rasulallah, bunu da yapamazsak?” Buyurdular ki: Halka şerri dokunmaktan çekinmek de kendisi için bir sadakadır. -İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.
-Kendiniz için istediğiniz şeyi Müslüman kardeşin için de istemedikçe olgun mümin olamazsınız.
-Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin.
-Merhamet edene, Allah merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin, Allah da size merhamet etsin.
-Kimseden bir şey istememeyi taahhüt (garanti) edene, Ben Cenneti taahhüt ederim.
-İki müslüman buluşup da onlardan biri arkadaşına selam verdiğinde, bu ikisinden Allah’a daha çok sevgili olanı, arkadaşına karşı güler yüzlülükte daha önce olanıdır. Musafaha ettiklerinde ise, Allah onların üzerine yüz rahmet indirir; İlk başlayana doksan, diğerine ise on rahmet verilir. Hz. Ömer (r.a.) 35. 11
-Bir kimse sana tazim (hürmet) için oturduğu yerden ayağa kalkmış ise, onun yerine oturma. Sana ait olmayan şeyle de elini silme. Hz. Ebû Bekre (r.a.) 57. 6
-İki kişi gizli konuşurlarken aralarına girmeyin. Hz. İbn Ömer (r.a.) 60. 3
-Sizden birisi kardeşini Allah yolunda sevdiği zaman kendisine bildirsin. Zira bu, ülfette daha kalıcı, muhabbette sebat (devamlılık) vericidir. Hz. Mücahid (r.a.) 25. 9
-Evlatlarınız arasında ihsanda bulunmak hususunda adalet edin, onların adalet etmelerini sevdiğiniz gibi.
-Sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Zira o korku, bütün işlerinin zinetidir. Sana Kur’an okumanı, Allah’ı zikretmeni tavsiye ederim. Zira o, senin semada anılmana sebeptir, yeryüzünde ise senin için nurdur. Sükutunun (susmanın) uzun olmasını tavsiye ederim. Ancak hayır söz müstesna. Zira bu sükut, şeytanı senden uzaklaştırır ve din işinde sana yardımcı olur. Çok gülmekten de sakın. Çünkü o, kalbi öldürür ve yüzün nurunu giderir. Cihada devam et. Çünkü o, ümmetimin ruhbanlığıdır. Miskinleri sev ve onlarla düşüp kalk. Kendinden aşağıdakine bak, yukarıdakine bakma. Zira, sana Allah’ın verdiği nimetleri küçümsememen için bu hal daha uygundur. Seninle alakayı kesseler de akrabanı ziyaret et. Acı da olsa hakkı söyle. Allah yolunda kınayanların kınamasından korkma. Kendi nefsin hakkında bildiğin şeyler, insanlardan seni alıkoysun. Yaptığın şeylerde onlara üstünlük taslama. Şu üç hasletin bulunması, kişiye ayıp olarak yeter; Kendi kusurlarını bilmeden başkasının kusurlarını görmesi, aynı hal kendisinde de olduğu halde başkalarında utanılacak hal görmesi ve arkadaşına eziyet etmesi. Ey Ebu zer! Tedbir gibi akıl, (şüpheli şeylerden) sakınmak gibi verağ, güzel huy gibi de şeref yoktur. Hz. Ebu Zer (r.a.) 157. 4
-Güzel niyet, sahibini cennete sokar. Güzel ahlak da sahibini cennete sokar. Ve güzel komşu da komşusunu Cennete sokar. Biri sordu:"Yâ Rasulallah, kendisi kötü (komşuluğu iyi) olsa da mı?" -Evet, sen istemesen de(öyle).
-İktisad, geçimin yarısı ve güzel ahlak da dinin yarısıdır. Hz. Enes (r.a.) 190. 6
-Akrabayı yoklamak malı çoğaltır, ailede muhabbeti arttırır ve ömrü uzatır. Hz. Amr ibn Sehl (r.a.) 307.7
-Bir aile halkı, birbirlerini yokladıklarında, Allah onların rızkını geniş ve kolay kılar. Ve onlar Allah’ın koruması altında bulunurlar. Hz. İbni Abbas (r.a.) 118. 4
-Akrabayı yoklamak, güzel ahlak ve güzel komşuluk; beldeleri mamur eder ve ömrü arttırır. Hz. Aişe (r.a.) -Kafir veya müslüman bir adam bir iyilik yaparsa Allah Teala ona sevap verir. Denildi ki; “Kafire sevap nasıl olur?” -Buyurdu ki; “Eğer o sılai rahim yapsa veya bir sadaka tasadduk etse veya bir hasene yapsa, Allah ona mal, çocuk, sıhhat ve bunun benzerlerini verir.” Denildi ki; “Ahirette karşılığı nedir?” -Buyurdu ki; Azabı hafif olur. Ve şu mealdeki ayeti okudu:“Firavun ailesini azapların en şiddetlisine sokun.” Hz. İbn Mes’ud (r.a.) 369.

Alıntı
Blue Blood adlı kullanıcıdan alıntı

''Güzel ahlak, dinin yarısıdır.'' (camiu's-sağir)

''Sizin en hayırlınız,ahlakça güzel olanınızdır.''(Buhari)

''Kıyamet gününde müminin amel terazisinde güzel ahlaktan daha ağır birşey bulunmaz.''(Tirmizi)

''Sizden cennette bana arkadaş olan kimse,dünyada güzel ahlaka sahip olanınızdır.''(Münavi)

''Bir mümin güzel ahlak ile gece ibadet eden,gündüz oruç tutan kimselerin derecesine erişir.(Ebu Davud)

''Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz,kalplerinize ve amellerinize bakar.''(Müslim)

''Sirke balı bozduğu gibi,kötü ahlak da ameli ve ibadeti bozup fenalaştırır.''(Münavi)

''Sizin en fenanız,ahlakı kötü olanınızdır.''(Münavi)

''Nerede bulunursan bulun,Allah'tan kork!Bir kötülüğün ardından bir iyilik yap ki o iyilik günahı gidersin.İnsanlara güzel ahlak ile muamele et.''(Tirmizi)

''Allah'ım!Bana güzel ahlak ihsan,senden başka bana kimse güzel ahlak ihsan edemez.Beni kötü huylardan koru,senden başka beni kimse kötülüklerden koruyup uzaklaştıramaz.''(Müslim)

Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:23
Sen sadece aynasin...
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
14 Nisan 2011       Mesaj #8
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Hz Muhammed’in Ailesi İçindeki Örnek Davranışları
İslâm peygamberi Hz Muhammed, Müslümanlar için bir örnektir Bununla ilgili Kur’anıkerim’de Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır” [1]
Hz Muhammed, ailesi içerisindeki davranışlarıyla, tüm aile bireylerine örnek olmuştur Onun ailesine karşı davranışları, bize de aile hayatımızda nasıl davranacağımız konusunda örnek oluşturmaktadır
Peygamberimiz, aile bireylerini çok severdi Örneğin, o kendisi küçükken ölmüş olan annesini hiçbir zaman unutmamış ve sürekli mezarını ziyaret etmiştir Peygamberimiz, amcalarını, özellikle de Ebu Talip'i çok severdi Onu kıracak bir davranış yapmaz, ona devamlı yardımcı olmaya çalışırdı
Peygamberimiz, ilk eşi Hz Hatice'yi çok severdi Kendisine ilk vahiy geldiğinde heyecan içinde eşi Hz Hatice'nin yanına koşmuştu Hz Hatice, ona moral ve destek vermiş ve ilk Müslüman olmuştu Onlar, 25 yıl evli kaldılar ve çocukları oldu Mutlu bir aile hayatı sürdürdüler Hz Hatice'nin ölümünden sonra da peygamberimiz, onu daima iyilikle anmıştır

Aile, sevgi üzerine kurulur Sevgi olmadan, mutluluk olmaz Peygamberimiz, aile bireyleriyle kavga etmemiş veya onlarla tartışmamıştır Çünkü o, aile bireylerini sever ve onlara değer verirdi O, çok iyi bir aile reisi, şefkatli ve hoşgörülü bir babaydı

Hz Peygamber, aile bireyleri ile her zaman uyumlu olmuş, onların düşüncelerine önem vermiştir Sık sık, hanımlara ve çocuklara nazik davranmak gerektiğini söylemiştir
Peygamberimiz, çocuklarıyla da yakından ilgilenir, onlara olan sevgisini her fırsatta gösterirdi Oğlu İbrahim, Medine’nin kenar semtinde oturan bir süt annenin yanında kalırdı Peygamberimiz onun yanına gider, onu kucaklar, öper, koklar ve geri dönerdi En küçük çocuğu Fatma’ydı Fatma’yı gördüğü zaman onu sevgiyle karşılar ve alnından öperdi Sonra da ellerinden tutup yanına oturturdu
Torunları Hasan ve Hüseyin’i de çok severdi Torunları, onun sırtına çıkarak binek oyunu oynarlardı Peygamberimiz, onları omuzlarına alarak gezdirirdi Bir gün Sevgili Peygamberimiz, namaz kılarken secdeye yatmış ve torunlarından biri gelip sırtına binmişti Torunu sırtından kalkana kadar peygamberimiz secdeden kalkmamıştı[2] Bu örnekler, bize peygamberimizin, aile bireylerine sonsuz sevgi, ilgi ve şefkat gösterdiğini açıklamaktadır
Bir aile içerisinde, bireyler birbirlerine yardımcı olurlar Örnek bir insan olarak Hz Peygamber de ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırdı Ev halkı ve arkadaşları onun bütün işlerini yapmaya hazır olduğu hâlde, peygamberimiz bunu istemezdi

Bir gün birisi, Hz Ayşe’ye, peygamberimizin işlerinde neler yaptığını sordu Hz Ayşe, onun bizzat ev işleriyle meşgul olduğunu söyledi Peygamberimiz, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, çarşıdan alışveriş yapar, ayakkabılarını ve delik su kaplarını tamir ederdi Develeri bağlar, onların yemlerini verirdi Ev işlerine yardım ederdi Arkadaşlarının da bu konuda kendisini örnek almalarını isterdi[3]
Peygamberimiz, tüm insanlar gibi ara sıra şaka yapardı Ancak o, şakalarında aşırıya kaçmazdı Çevresindeki insanların gönlünü hoş edici şakalar yapardı Sık sık etrafındaki insanlarla şakalaşır ve gülerdi Arkadaşlarından Abdullah bin Haris, Peygamberimizden daha hoş ve güler yüzlü bir kimseyi görmediğini söylemiştir[4]
Peygamberimiz, şaka yapmayı seven ve neşeli bir kişi olmakla birlikte, şakalarında yalan ve yanlış söz bulunmamasına özen gösterirdi Şakalarında başkalarını kırmamaya, doğru sözler kullanmaya dikkat ederdi
Peygamberimizin kibar şakalarıyla ilgili bir çok örnek vardır Bir defasında yaşlı bir hanım, Peygamberimizden cennete girmesi için dua etmesini istemişti Peygamberimizin, "Hiçbir yaşlı kadın cennete gidemeyecektir" demesi üzerine kadın üzülerek ağlamaya başlamıştır Peygamberimiz gülümseyerek "Cennete girecek herkesin otuz yaşında " olacağını söylemişlerdir[5]
Anne babanın çocukları arasında ayrım yapması, aile mutluluğunu azaltır Peygamberimiz de bir baba olarak, aile bireylerine eşit davranmış, aralarında ayrım yapmamıştır O, herkese hak ettiği değeri verirdi Aile içinde kimseyi ayıplamaz, küçük düşürmezdi Yanlış davranışları bile güzellikle çözerdi
O dönemde, kız çocukları, erkek çocuklarından ayrı tutulurdu O, erkek çocukların üstün görülme anlayışını yıkmıştır Peygamberimizin kız ve erkek ayrımı konusunda getirdiği en büyük yenilik, kadınların da mirasçı olmalarıdır Çünkü, o dönemde ölen kişilerin varlıklar sadece erkeklere kalıyordu
Peygamberimiz, aile bireylerinin eğitimine önem vermiştir Kız erkek demeden tüm çocuklara iyi eğitim vermenin önemi üzerinde durmuştur

Peygamberimiz, sonradan evlatlık edindiği, Zeyd'i kendi çocuklarından hiç ayrı tutmamıştır Zeyd'e kendi yediklerinden yedirmiş, giydiğinden giydirmiştir
Hz Peygamber, ailede çocuklar arasında ayrım yapmayı kesinlikle uygun görmemiştir O, şöyle buyurur: “Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın” Bu konu üzerinde o kadar durmuştur ki, bir defasında şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever”[6]
Peygamberimizin aile bireyleri arasındaki davranışlarına şu olay çok güzel bir örnektir Hz Ali şöyle anlatır: “Hz Peygamber, bizi ziyaret etmişti Yanımızda geceledi Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı Bir ara Hasan, su istedi Derhâl kalkan Hz Peygamber, su kabından su aldı Çocuğa vermek için getirmişti ki, o sırada uyanmış olan Hüseyin, hemen bardağı alıp su içmek istedi Hz Peygamber, ona vermeyip önce Hasan’a verdi Bunun üzerine, Fatma dayanamayarak, Hasan’ı Hüseyin’den çok seviyorsun, deyince, hayır ilk defa o istedi, cevabını verdi”[7]
Peygamberimizin çocuklarına, torunlarına, hanımlarına karşı güzel davranışları bizlere de örnek olmalıdır
Haziran 2003, Sivas Doç, Dr Mehmet Zeki AYDIN

HZ MUHAMMED’İN AİLESİ İÇİNDEKİ ÖRNEK DAVRANIŞLARI (2)
İslâm peygamberi Hz Muhammed, Müslümanlar için bir örnektir Bununla ilgili Kur’anıkerim’de Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır”[8]
Hz Peygamber, diğer insanlarla olduğu gibi akrabaları ile de iyi ilişkiler kurmuştur Çünkü Kur’anıkerim akraba ile iyi ilişkilerin önemine dikkat çekiyordu Bu nedenle akraba ziyaretini düzenli hâle getirmiş, bu yöndeki toplumsal sorumluluğa vurgu yapmıştır O, akrabalık bağlarını güçlendirmeğe gayret etmiş ve akraba ilişkilerine yönelik tavsiyelerde bulunmuştur
Peygamberimiz, akrabalarla ilişkilerin, her ne olursa olsun, devam ettirilmesini öğütlemiştir Onlara karşı hep iyilikte bulunulmasını, kaba davranılmamasını söylemiştir Akrabaları ile ilişkileri güzel olanların Yüce Allah tarafından sevildiğini de belirtmiştir Peygamberimize bir gün bir adam gelir: “Ben akrabalarımı ziyaret ediyorum ama onlar beni ziyaret etmiyorlardır” Bunun üzerine Peygamberimiz, « Olsun, sen onları ziyaret etmeye devam ettiğin sürece Allah, seninledir »[9] cevabını verir

Peygamberimiz, akrabalarını sık sık ziyaret ederdi Onlara iyilik ve ikramda bulunurdu Gençlik döneminde ticaretle uğraşırken, yola çıkmadan önce akrabalarını ziyaret eder, dönüşte hediyeler getirirdi Akrabalar arasında meydana gelen kırgınlıklarda arabuluculuk yapardı Küs olanlar varsa onları barıştırırdı
Hz Peygamber’in aile bireyleri diğer toplum bireylerinden farklı değildi Ancak, onun aile hayatında iyilik ve güzellikler konusunda daha seçkin özellikler de vardı
Peygamberimiz'in ailesinin seçkin özelliklerinden birisi, ailesinde sevinçlerin ve sıkıntıların paylaşılmasıdır

Hz Peygamber, peygamber olmasına rağmen bizim gibi bir insandı Bir insan olarak o da diğer insanlar gibi hayatı boyunca birçok sıkıntı ve güçlükle karşılaşmıştır Kimi zaman üzülmüş, kimi zaman sevinmiştir İşte bütün bu durumlarda duygularını eşi ve çocuklarıyla paylaşmıştır Örneğin, çocukları dünyaya gelince sevinmiştir Yedi çocuğundan altısının kendisinden önce ölmesine çok üzülmüştür Her bir ölüm olayına aile bireyleri hep birlikte üzülmüşlerdir Aile bireylerinden hastalanan olduğunda el birliği ile yardımcı olmuşlardır Tedavisi için bütün aile çaba sarfetmiştir
O dönemlerde bazı yıllarda kuraklık nedeniyle kıtlıklar olmuştu Gıda maddeleri ve hayvan yiyecekleri bulunamayan bu yıllarda sıkıntılar peygamber ailesince paylaşılmıştı Bu kuraklık anlarında, şikayet edilmemiş, sıkıntılara el birliği ile karşı konulmuştur
Peygamberimizin çocukları birbirlerini çok severlerdi Vakitlerini birlikte geçirirler, kendi aralarında oyunlar oynarlardı Peygamberimiz, ailesinde sevinç ve neşenin hâkim olmasını isterdi Bunun için aileyi neşelendirecek, onların hoşuna gidecek işler yapardı Kızlarının evliliklerinde hep birlikte sevinmişler, mutlu olmuşlardır

Konukseverlik, bir çeşit sevgi, saygı ve fedakârlık göstergesidir Bunu en açık biçimde Peygamberimizin yaşantısında görmemiz mümkündür Peygamberimiz, çok misafirperver bir insandı Ona her taraftan çok sayıda insanlar gelirdi Gelen misafirlere bizzat kendisi hizmet ederdi
Hz Peygamber'in ailesine gelen misafirler hiçbir zaman yük olarak görülmemiştir Gelen misafirlerden kimse rahatsızlık duymamıştır Peygamberimiz misafir konusunda hiç ayrım yapmamıştır Onun ailesinde, gelen misafir hangi din ve ırktan olursa olsun kendilerine ikramda bulunulmuştur Aynı şekilde zengin, yoksul, dul, öksüz ve yetim tüm gelenler misafir edilmişlerdir O, sık sık kimsesiz ve yoksulları evine davet eder yemek yedirirdi Aynı şekilde evde yapılan yemeklerden muhtaçlara göndermiştir
Peygamberimiz, her zaman yardımlar davranmış ve bunu tüm Müslümanlara tavsiye etmiştir Kendisinden nakledilen bir hadis şöyledir: “Allah’a ve ahiret gününe inanan, misafirlerine ikram etsin” [10]

Bir gün, peygamberimizin kapısına bir ihtiyaç sahibi geldi O anda evde ona verecek bir şey yoktu Komşularından yarım ölçek buğday ödünç aldı ve ihtiyaç sahibine verdi Bir defasında bir alacaklı, alacağını istemeye gelince, peygamberimiz eşine şöyle dedi: "Ona bir ölçek buğday veriniz Yarısı borcumuz için, diğer yarısı ise bizim ikramımız olsun"[11]
Peygamberimiz insanların en cömerdiydi Kendisinden bir şey isteyen hiç kimseyi boş çevirmemiştir Bir gün peygamberimize, bir parça kumaş hediye edilmişti Buna ihtiyacı da vardı Yanına oturanlardan biri “Bu ne iyi kumaş” deyince, peygamberimiz, kumaşı ona bıraktı[12]


Peygamberimiz'in ailesinde israf yapmamaya özen gösterilirdi Çünkü israf gereksiz yere harcamak, saçıp savurmaktır, bu nedenle Allah tarafından yasaklanmıştır Allah’ın verdiği nimetlerden ihtiyacı kadar faydalanmak gerekir Peygamberimize göre, hangi konu olursa olsun, sınırı aşmak, ölçüsüz hareket etmek israftır Yüce Allah da “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz”[13] buyurarak israfı yasaklamıştır
Peygamberimiz çok sade bir hayat sürdürmüştür O gençliğinde ve Hz Hatice ile evlendikten sonra, ticaret yapmış ve varlıklı bir aile hâline gelmiştir Buna rağmen o hiçbir zaman sade yaşantısını terk etmemiştir Onun kıyafetleri, sade ve gösterişten uzaktı Ev eşyaları konusunda da israftan sakınırdı Onun evine, ihtiyaç olmayacak eşyalar satın alınmaz, ihtiyaç olan eşyalar kullanılırdı Yiyecekler konusunda da israftan sakınılırdı Evdeki ekmek artıkları atılmaz, mutlaka değerlendirilirdi Yemekler israf edilmez, sofrada fazla çeşit bulundurulmazdı Kızı Fatma'nın düğünü çok sade olmuş, lüks ve israftan kaçınılmıştır.

Bir gün Peygamberimiz, sahabîlerden birinin abdest alırken suyu israf ettiğini görür “Bu israf nedir?” diye sorar Bunun üzerine sahabî, “Abdestte israf olur mu” diye karşılık verir Peygamberimiz: “Evet, akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur” buyurur
Aile ve akrabamızdan sonra bize en yakın olanlar komşularımızdır Peygamberimiz’in ailesinde komşuluk ilişkilerine önem verilirdi Onlar, komşularına karşı nazik ve kibar davranmışlardır Komşularla ilişkilerde daima saygılı olmuşlar, karşılaştıklarında hâl ve hatırlarını sormuşlardır Evde yaptıkları yemeklerden komşulara da göndermişlerdir İnsanlara yardım etmede önceliği komşulara vermişlerdir

Peygamberimiz, komşu hakları ile ilgili olarak şu uyarıda bulunmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin”[14] Komşuya eziyet etmemek yeterli değildir, iyilik etmek de önemlidir Peygamberimiz, “Allah’a ve ahiret gününe inanan, komşusuna iyilik etsin” [15] buyurmuştur
Komşularımıza karşı görevlerimiz; iyilik yapmak, onları incitmemek veya zarar vermemektir Komşuların birbirlerine karşı ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini soranlara Peygamberimiz, “Hastalanınca geçmiş olsun ziyareti yap, ölüsü olunca cenazesine git, borç isterse ver, ihtiyaç içindeyse gider, mutluluklarını paylaş, acılarında teselli et, izni olmadan binanı onunkinden fazla yükseltme, onu rahatsız etme, bir meyve aldığında ona da ver Vermiyorsan onu gizli al ve özendirmemek için çocuklarının onu açığa çıkarmasına izin verme” [16] tavsiyelerinde bulunmuştur

Bir defasında, eşi Hz Ayşe, peygamberimize gelerek, "İki komşum ve bir hediyem var Hediyeyi hangisine vereyim?" diye sordu Peygamberimiz, "Kapısı daha yakın olana ver" buyurdu[17]
Öksüzler ve yoksullar korunmaya, gözetilmeye muhtaç insanlardır Peygamberimiz, her zaman etrafındaki yoksul insanlarla, yetim çocuklarla ilgilenmiş, onlara yardım etmiş ve onları koruyup gözetmeyi tavsiye etmiştir Öksüzlerin yalnız kendilerini değil, onlara ait malları da korumak gerekir Bununla ilgili Kur’anıkerim’de şöyle buyrulur: “Ergenlik çağına erişinceye kadar yetimin malına yaklaşmayınız”[18]

Peygamberimiz, nerede bir öksüz görse, yanına gider, saçlarını okşar ve onu severdi Hatta bir gün, ağlayan bir öksüz çocuğa rastlamış ve onu evine götürerek yemek yedirmiş ve üstünü temizlemiştir Daha sonra da bu çocuğu evlat edinmiştir[19]

Hz Peygamber'in ailesinde öksüz ve yoksullar en iyi şekilde karşılanırdı Zekat ve sadaka verirken bunların onurlarını kırmamaya özen gösterilmiştir Evlerine konuk çağırdıklarında, aralarında mutlaka yoksullar bulunmuştur Bu konuda o şöyle buyurmuştur: "Müslümanların evleri arasında en iyi ev, içinde kendisine iyi davranılan öksüz bulunan evdir En kötüsü de içinde öksüz bulunup da kendisine kötü davranılan evdir"[20]
Peygamberimizin, öksüzlere karşı davranışının en güzel örneğini, ünlü sahabi Enes bin Malik'e karşı davranışlarında görüyoruz Küçük Enes, on yaşındayken peygamberimizin evinde kalmaya başladı ve vefatına kadar ona hizmet etti Peygamberimiz, Enes'e her zaman çok iyi davranmıştır Aynı şekilde diğer aile bireylerinin de ona iyi davranmalarını istedi Bir defasında, bir hatasından dolayı Enes'i uyarmak isteyen eşine, "Bırakın çocuğu" diyerek müdahale etmiştir[21]

TRT Radyolarında Yapılan Konuşma Metni
Doç Dr Mehmet Zeki AYDIN
Sivas CÜ İlâhiyat Fakültesi
Haziran 2003, Sivas

Alıntı.
DİPNOTLAR
[1] Ahzab suresi, 21
[2] Afzalur Rahman, Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem (Sîret Ansiklopedisi), çev: Yusuf Balcı, İstanbul 1996, c2, s262
[3] Afzalur Rahman, Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem (Sîret Ansiklopedisi), c1, s63
[4] Asım Köksal, İslâm Tarihi, c1, s417
[5] Afzalur Rahman, Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem (Sîret Ansiklopedisi), c1, s83
[6] Lütfi Şentürk ve Seyfettin Yazıcı, Diyanet İslâm İlmihâli, Ankara 1998, s554
[7] İbrahim Canan, Hz Peygamberin Sünnetinde Terbiye, s176-177
[8] Ahzab suresi, 21
[9] Nevevî, Riyazus Salihîn, çev:HHüsnü Erdem, c1, s351
[10] Buharî, Edep, s 31
[11] Afzalur Rahman, Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem (Sîret Ansiklopedisi), c3, s257
[12] Diyanet İslâm İlmihâli, s540
[13] Araf suresi, 31 ayet
[14] Diyanet, İslâm İlmihâli, s484
[15] Diyanet, İslâm İlmihâli, s485
[16] Afzalur Rahman, Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem (Sîret Ansiklopedisi), c3, s242
[17] Buharî, Edep, s32
[18] En'am suresi, 152 ayet
[19] Peygamberimiz Çocuklarla, DİB Yayınları, s5-11
[20] İbn Mâce, Sünen, c1, s251
[21] Buharî, Sahihî Buharî ve Tercümesi, c3, s195
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:24
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
30 Mayıs 2011       Mesaj #9
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Ahlakınızı güzelleştiriniz) [İbni Lal]
(Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır) [Hakim]

(Ya Rabbi senden, sıhhat, afiyet ve güzel ahlak dilerim) [Harâiti]
(Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim) [Beyheki]

(Güzel ahlak, büyük günahları, suyun kirleri temizlemesi gibi temizler Kötü ahlak ise, salih amelleri, sirkenin balı bozduğu gibi bozar) [İ Hibban]

(Allahü teâlâ indinde kötü ahlaktan büyük günah yoktur Çünkü, kötü ahlaklı bir günahtan tevbe edip kurtulursa, bir başka günaha düşer Hiçbir vakit günahtan kurtulamaz) [İsfehani]

(Bir kimse tevbe ederse, tevbesini Allahü teâlâ kabul eder Kötü ahlaklı kimsenin tevbesi makbul olmaz Zira bir günahtan tevbe ederse kötü ahlakı sebebiyle, daha büyük günah işler)
[Taberani]

(Güzel ahlak, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir) [Beyheki]

(Din, güzel ahlaktır) [Deylemi]
(Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır) [Tirmizi]
(Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir) [Harâiti]

(Bir müslüman güzel ahlakı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet eden kimselerin derecesine kavuşur) [İ Ahmed]

(Bir insan az ibadet etse de, güzel ahlakı sayesinde en yüksek dereceye kavuşur) [Taberani]

(Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir) [Müslim]

(Yumuşak davranmayan, hayır yapmamış olur) [Müslim]
(En çok sevdiğim kimse, huyu en güzel olandır) [Buhari]
(Yumuşak olan kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir) [Tirmizi]

(Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum Dikkat ediniz! Bu kimse insanlara kolaylık, yumuşaklık gösterendir) [İ Ahmed]

(Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir Durdurmak isterse hayvan ona uyar Taşın üzerine sürmek isterse hayvan oraya koşar) [Ebu Davud]

(Müminlerin iman yönünden en faziletlisi, ahlakça en iyi olanıdır) [Tirmizi]

(Cennete götüren sebeplerin başlıcası, Allahü teâlâdan korkmak ve iyi huylu olmaktır Cehenneme götüren sebeplerin başlıcası da, dünya nimetlerinden ayrılınca üzülmek, bu nimetlere kavuşunca sevinmek, azgınlık yapmaktır) [Tirmizi]

(İmanı en kuvvetli kişi, ahlakı en güzel ve hanımına en yumuşak olandır) [Tirmizi]

(İnsan, güzel huyu ile, Cennetin en üstün derecelerine kavuşur [Nafile] İbadetlerle bu derecelere kavuşamaz Kötü huy, insanı Cehennemin en aşağısına sürükler) [Taberani]

(İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır) [İbni Ebiddünya]

(Şu üç şey bulunan kimsenin imanı kâmildir: Herkesle iyi geçinen güzel ahlak, kendini haramlardan alıkoyan vera, cehlini örten hilm) [Nesai]

(Dünyada veya ahirette özür dilemek zorunda kalacağın söz ve hareketten uzak durmaya çalış!) [Hakim]

(Söz veriyorum ki, münakaşa etmeyen, haklı olsa da, dili ile kimseyi incitmeyen, şaka ile veya yanındakileri güldürmek için, yalan söylemeyen, iyi huylu olan müslüman Cennete girecektir) [Tirmizi]

(Şu altı şeyi yapanın Cennete girmesine kefilim: Konuşunca doğru söyleyen, verdiği sözü yerine getiren, emanete riayet eden, namusunu koruyan, gözlerini haramdan sakınan, ellerini kötülükten çeken) [İAhmed]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki: “Size gönderdiğim İslam dininden razıyım, [bu dini kabul edip, bu dinin emir ve yasaklarına riayet edenlerden razı olur, onları severim] Bu dinin tamam olması, ancak cömertlikle ve iyi huylu olmakla olur Dininizin tamam olduğunu her gün, bu ikisi ile belli ediniz!) [Taberani]

(Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huylu olmak, günahları eritir, yok eder Sirke balı bozup yenilmez hâle soktuğu gibi, kötü huylu olmak, ibadetleri bozup yok eder) [Taberani]

(Hak teâlâ yumuşak huyluya yardım eder, sert ve öfkeliye yardım etmez) [Taberani]

(Yumuşak olan, kızmayan müslümanın Cehenneme girmesi haramdır) [Tirmizi]

(Yavaş, yumuşak davranmak, Allahü teâlânın kuluna verdiği büyük bir ihsandır Aceleci olmak, şeytanın yoludur Allahü teâlânın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır) [EYa’la]

(Kişi, yumuşaklığı, tatlı dili ile, gündüzleri oruç tutanın ve geceleri namaz kılanın derecesine kavuşur) [İ Hibban]

(Kızınca, öfkesini yenerek yumuşak davrananı Allahü teâlâ sever) [İsfehani]
(Güler yüzle selam veren, sadaka verenin sevabına kavuşur) [İEdünya]

Bir kimse Resulullah efendimizden nasihat istedi, (Kızma, sinirlenme) buyurdu Birkaç kere sordu, hepsine de (Kızma, sinirlenme) buyurdu (Buhari)

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Müminler, öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allah’ın âyetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden [Allah’ın razı olduğu yerlere] harcarlar) [Enfal 2-3]

(Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler) [Müminun 1-8]

(Onlar, Allah’ın ahdini yerine getirir, verdikleri sözü bozmaz, Rablerinin rızasını isteyip sabreder ve kötülüğü iyilikle savarlar) [Rad 20-22]

(Büyük günahlardan ve hayasızlıktan sakınır, öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlar ve işlerini aralarında istişare ederler) [Şura 37,38]

(İnanıp hayırlı iş işleyen [mümin]lerin kötülüklerini, and olsun, örteriz, onları yaptıklarının en güzeli ile mükafatlandırırız) [Ankebut 7]

(Allah onların [müminlerin] kötülüklerini örter, onlara işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını verir) [Zümer 35]

(Allah, inanıp emirlerini yapan müminlere mağfiret ve büyük ecir vaad etmiştir) [Feth 29]

(Elbette müminler kardeştir) [Hucurat 10]

Müminlerle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da şöyle:
(Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların emin olduğu kimsedir) [Buhari]

(Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır Her işte Allah’ın rızasını gözetir Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar) [Deylemi]

(Mümin, koku satan kimse gibidir Yanında otursan için açılır Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün Onun her işi faydalıdır) [Taberani]

(Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olup onun tedavisi ile meşgul olunduğu gibi, müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşmalıdır) [Buhari]

(Mümin ülfet eder [iyi geçinir], ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur) [Beyheki]

(Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar) [Deylemi]

(Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz) [Hakim]

(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir) [Beyheki]

(Mümin, yumuşaktır, hafiftir Munis bir deve gibi boyun eğer, "Ih" denince, yer sert olsa da çöker) [Beyheki]

(Mümin sert değildir Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir) [Deylemi]

(Mümin geçim ehlidir Arkadaşına rahatlık verir Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir) [Dare Kutni]

(Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir) [Dare Kutni]
(Komşusu kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz) [Buhari]

(Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın) [Harâiti]

Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahirete ait istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ait olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin Bunun tersi olursa kötü haldesin!) [Beyheki]

Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde, inananları şöyle tarif etmektedir:
(Rahim olan Allahü teâlânın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ile vakar ve tevazu ile yürürler Cahiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selamet sizin üzerinize olsun gibi] güzel söz söyler, [büyük bir yumuşaklık gösterirler] Onlar geceleri secde yapar ve kıyâmda dururlar [namaz kılarlar] Onlar, “yâ Rabbi, Cehennem azabını bizden uzaklaştır Cehennem azabı devamlıdır ve çok şiddetlidir Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır” derler Bir şey verdikleri zaman, israf etmez, cimrilik de yapmazlar, ikisi ortası bir yol tutarlar Kimsenin hakkını yemez, Allah’a şerik koşmaz, Ondan başkasına yalvarmazlar Allah’ın dokunulmasını haram ettiği cana kıyıp, haksız olarak kimseyi öldürmez, zina etmezler Bunlardan birini yapanın Kıyamette azabı kat kat olur, orada zelil ve hakir olarak ebedi bırakılır Ancak, Allah, tevbe eden ve doğru iman eden ve ibadet ve faydalı iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir Allah, af ve merhamet sahibidir Tevbe edip, amel-i salih işleyen, Allahü teâlâya [tevbesi makbul ve Onun rızasına kavuşmuş olarak] döner Onlar yalan yere şahitlik yapmaz, faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar Kendilerine âyetler okunduğu zaman, kör ve sağır davranmazlar, [dikkat ile dinleyip bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar]) [Furkan 63-73]
(Allah indinde en şerefliniz, takva ehli olanınızdır) [Hücurat 13]
Bir kimse, asil bir aileye mensup olmasa da, güzel huylu ise, onun için güzel huyu, iyi bir asalettir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Güzel huy gibi asalet, tedbirli olmak gibi akıllılık olmaz) [İbni Mace]

Güzel huylu kimse, insanların takdirini kazanır Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!) [Hakim]
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:25
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2013       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Affetmek, zaferin zekâtıdır."
Hz. Muhammed(s.a.v)
"Musibetin sevabına talip olmaklığın, musibeti çekmekte iken de varsa, zahidsin."
Hz.Muhammed(s.a.v)
"Bela insanın diline bağlıdır. Bir kimse bir şeyi ‘yapmam’ dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır."
Hz.Muhammed(s.a.v)
"Her evin kapısı vardır. Kabirin ki ayak tarafındandır."
Hz.Muhammed(s.a.v)
"İman iki eşit parçadır. Yarısı sabır,yarısı şükürdür."
Hz.Muhammed(s.a.v)
"İlim yapmak, amelden hayırlıdır. Dinin kıvamı da verağdadır (arkada). Alim ilmi az da olsa, ilmi ile amel edendir."
Hz. Muhammed(s.a.v)
"Mümin yumuşaktır. O kadar ki onu yumuşaklığından dolayı ahmak zannedersin."
Hz. Muhammed(s.a.v)
"Dünyada bir garip veya bir yolcuymuş gibi yaşa"
Hz. Muhammed (s.a.v)
"Mümin her ahlak üzere ahlaklanır. Fakat onda yalanla ihanet bulunmaz."
Hz. Muhammed(s.a.v)
"İlimler tevazu ile başlar."
“Bir kimseyi inada kapılmış çekişmeci ve kendi görüşünü beğenmiş görürsen bil ki, onun ziyanı tamamdır."
Hz. Muhammed(s.a.v)
"Ashabım gökteki yıldızlar gibidir.Hangisine uyarsanız, hidayete kavuşursunuz"
Hz. Muhammed(s.a.v)
"Kişiye, kendisine parmakla işaret edilmesi, şer cihetinden kafidir."

1. “Din, güzel ahlaktır ” [Deylemi]

2. “Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır ” [Hakim]

3. ”Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır ” [Tirmizi]

4. ”Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir ” [Harâiti]

5. “Bir insan az ibadet etse de, güzel ahlakı sayesinde en yüksek dereceye kavuşur ” [Taberani]

6. “Yumuşak davran! Sertlikten sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.” [Müslim]

7. “Sadaka, yetmiş şerrin kapısını kapatır” [Taberani]

8. “Geçmiş peygamberlerin, sonraki insanlara ulaşan sözlerinden birisi de şudur: ‘Utanmadıktan sonra dilediğini yap’ [Buhari]

9. “Yumuşak huylu kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir” [Tirmizi]

10. “İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır” [İbni Ebiddünya]

11. “Dünyada veya ahirette özür dilemek zorunda kalacağın söz ve hareketten uzak durmaya çalış!” [Hakim]

12. “Kişi, yumuşaklığı, tatlı dili ile, gündüzleri oruç tutanın ve geceleri namaz kılanın derecesine kavuşur” [İ.Hibban]

13. “Kızınca, öfkesini yenerek yumuşak davrananı Allahü teâlâ sever” [İsfehani]

14. “Güler yüzle selam veren, sadaka verenin sevabına kavuşur” [İbni Ebiddünya]

15. Bir kimse Resulullah efendimizden nasihat istedi, “Kızma, sinirlenme” buyurdu Birkaç kere sordu, hepsine de “Kızma, sinirlenme” buyurdu [Buhari]

16. “Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın” [Harâiti]

17. “Komşusu kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz” [Buhari]

18. “Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir” [Dare Kutni]

19. “Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir” [Dare Kutni]

20. “Mümin ülfet eder [iyi geçinir], ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur” [Beyhaki]

21. “Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar” [Deylemi]

22. “Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz” [Hakim]

23. “Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir” [Beyhaki]

24. “Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır”
[Taberani]

25. “Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Allah’ın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar.” [Deylemi]

26. “Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların emin olduğu kimsedir” [Buhari]

27. “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” [Müslim]

28. “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” [Beyhaki]

29. “Güzel ahlak, büyük günahları, suyun kirleri temizlemesi gibi temizler Kötü ahlak ise, salih amelleri, sirkenin balı bozduğu gibi bozar” [İbn-i Hibban]

30. "Allah’a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ve komşusuna ikram etsin. Ya hayır söylesin ya da sussun" [Buhari]

31. “Güzel ahlak, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir” [Beyhaki]

32. “Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse insanlara kolaylık, yumuşaklık gösterendir” [İ. Ahmed]

33. “İmanı en kuvvetli kişi, ahlakı en güzel ve hanımına en yumuşak olandır” [Tirmizi]

34. “Şu üç şey bulunan kimsenin imanı kâmildir: Herkesle iyi geçinen güzel ahlak, kendini haramlardan alıkoyan vera, cehlini örten hilm” [Nesai]

35. “İnsan, güzel huyu ile, Cennetin en üstün derecelerine kavuşur [Nafile] İbadetlerle bu derecelere kavuşamaz. Kötü huy, insanı Cehennemin en aşağısına sürükler” [Taberani]

36. “Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstü bir hediye veremez” [Tirmizi]

37. “Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile, güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!” [Hakim]

38. "Kıyamet günü, müminin terazisinde, güzel ahlâktan daha ağır bir şey yoktur. Allah teâlâ, çirkin konuşan ve ne konuştuğunu bilmeyenlerden nefret eder." [Tirmizî]

39. “Sıla-i rahim etmeyen kimse cennete giremez.” [Buhari]

40. “Kim bir hayra vesile olursa, ona, hayrı işleyeninki kadar sevap vardır” [Müslim]
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 00:25

Benzer Konular

19 Şubat 2015 / Misafir Cevaplanmış
7 Kasım 2008 / 1223 Cevaplanmış
6 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
10 Aralık 2012 / mor Cevaplanmış