Arama

Komşuluk hakkında hadisler nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 4 Aralık 2018 Gösterim: 12.560 Cevap: 5
The_can - avatarı
The_can
Ziyaretçi
15 Aralık 2008       Mesaj #1
The_can - avatarı
Ziyaretçi
Komşuluk hakkında hadisler nelerdir?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
KOMŞULUKLA İLGİLİ SÜNNETİ
Peygamberimizin komşuları karşı olan sünnetini anlatan hadis..
Sponsorlu Bağlantılar

Bir adam dedi ki:
- Ey Allahın Resûlü! Bir kadının çok namaz kıldığından, çok sadaka verdiğinden, çok oruç tuttuğundan, fakat diliyle komşusuna eziyet ettiğinden söz ediliyor, ne dersiniz?Şöyle buyurdu:
- O, ateşte olacaktır.Dedi ki:
- Ey Allahın Resûlü! Bir kadının da, az oruç tuttuğundan, az namaz kıldığından, süzme peynir gibi şeylerden az sadaka verdiğinden, bununla beraber diliyle komşularına eziyet etmediğinden söz ediliyor, ne dersiniz?
Şöyle buyurdu:
- O, cennette olacaktır.
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 23:35
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
15 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
KOMŞULUKLA İLGİLİ SÜNNETİ
Peygamberimizin komşuları karşı olan sünnetini anlatan hadis..
Sponsorlu Bağlantılar

Bir adam dedi ki:
- Ey Allahın Resûlü! Bir kadının çok namaz kıldığından, çok sadaka verdiğinden, çok oruç tuttuğundan, fakat diliyle komşusuna eziyet ettiğinden söz ediliyor, ne dersiniz?Şöyle buyurdu:
- O, ateşte olacaktır.Dedi ki:
- Ey Allahın Resûlü! Bir kadının da, az oruç tuttuğundan, az namaz kıldığından, süzme peynir gibi şeylerden az sadaka verdiğinden, bununla beraber diliyle komşularına eziyet etmediğinden söz ediliyor, ne dersiniz?
Şöyle buyurdu:
- O, cennette olacaktır.
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 23:35
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
15 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Ailemizden sonra en yakın sosyal çevremizi komşularımız meydana getirir. Iyi veya kötü günlerimizde şartlar en yakın çevre ile temas halinde bulunmayı gerektirir. Darlık zamanında yardımlaşma, normal zamanlarda ziyaretleşme, sır sayılabilen halleri gizleme birbirinin hâlinden etkilenme, hatta komşunun mülkünü satın almada öncelik hakkına sahip olma (şûf'a) komşulukla ilgili bir dizi hak ve sorumlulukların kaynağım teşkil etmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de komşu ilişkisinden söyle söz edilir: "Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin " (en-Nisâ, 4/34).
Komşu deyiminin kapsamı ile ilgili olarak Hz. Ali (r.a) çevrede "sesi işitilenlerin" komşu olduğu görüşündedir. Hz. Aişe (r.a) da her taraftan kırk evin komşu olduğunu ve bunların komşuluk hakkına sahip bulunduklarını bildirmiştir. Ayrıca, komşu tabiri, hiç bir ayırım yapılmadan, müslüman-kâfir, âbid-fâsık, dost-düşman, yerli-misafir, iyi-kötü, yakın-uzak bütün komşuları içine alır (Tecrid-i Sarıh Tercümesi, XII, 130).
Hz. Peygamber: "Cebrail (a.s) durmadan bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye ederdi. Bu sıkı tavsiyeden, komşuyu komşuya mirasçı kılacağını zannettim" (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr ve Sıla, 140: 141; Tirmizi, Birr, 28; Ibn Mace, Adeb, 4) buyurur.
Bir Müslümanın başkalarına zarar vermemesi, herkese iyilik yapması en önemli ahlâkî görevlerindendir. Rasûlüllah (s.a.s): "Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin oldukları kişidir" (Buhârî Imân, 3-4; Müslim, Iman, 64-66) buyurmuştur. Sürekli karşılıklı ilişkiler sebebiyle komşu güven konusunda daha önceliklıdır. Nitekim Allah elçisi başka bir hadiste bunu şöyle ifade buyurmuştur: "Şerrinden komşusunun güveninde olmadığı kimse gerçek mü'min olamaz" (Buhârî, Edeb, 29; Müslim Iman, 73; Tirmizî, Kıyame, 60; Ahmed b. Hanbel, I, 387, II, 288, 336, 373, III, 154). Mü'minin, kendi nâil olduğu nimetlere diğer mü'min komşularının da nâil olmasını, kendisi için istemediği şeyleri mü'min komşusu için de arzu etmemesi esastır (Buhâri, Iman, 5) Bu prensipten hareket edilince komşu komşuyu rahatsız edemez. Burada, herkese uygulanabilen objektif bir ölçü sunulmuştur. Görüntü yaparak veya balkon, saçak vb. yapılarla komşunun arsasına taşarak zarar veren kimse, aynı davranış kendisine yapılsa razı olmayacaksa, kalbine danışarak doğruyu bulabilecektir. Allah Rasulü bu ölçüyü Vâbisa (r.a)'ya hitabederek şöyle açıklamıştır: "Ey Vâbisa insanlar sana fetvâ verse bile bir de kalbine danış. Birr (iyi, güzel olan şey), yaptığın zaman kalbini rahatlatan, günah ise kalbini rahatsız eden şeydir" (Dârimi, Büyû', 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 228)
Komşusunun, kendisinde ne gibi hakları bulunduğunu soran bir sahabeye Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle cevap vermiştir: "Hastalanırsa ziyaretine gidersin, vefat ederse cenazesini kaldırırsın. Senden borç isterse borç verirsin. Darda kalırsa yardım edersin. Başına bir felâket gelirse teselli edersin. Evinin damını onunkinden yüksek tutma ki, onun rüzgârını kesmeyesin. Ya senin ne pişirdığını bilmesin, ya da pişirdiğinden ona da ver" (Y.Kandehlevi, Hayâtü's-Sahâbe, III, 1068).
Quo vadis?
justin_sumru - avatarı
justin_sumru
Ziyaretçi
6 Mayıs 2010       Mesaj #4
justin_sumru - avatarı
Ziyaretçi
“- Kıyamet günü komşusunu yakalayan nice komşu vardır ki, şöyle der: Ya Rab! Bu, yüzüme kapısını kapatarak, iyiliğini esirgemiştir”
bu olmaz mı?

Alıntı
The_can adlı kullanıcıdan alıntı

komşulukla ilgili hadis arıorm yardm ltfeen!!!

''komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir''Hz.Muhammed (s.a.v)
Son düzenleyen justin_sumru; 6 Mayıs 2010 17:36 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dinimizde komşuluk ilişkileriyle ilgili iki altın düstur var. Bunlar;

1) Komşunu asla rahatsız etme!
2) Komşudan gelen rahatsızlığa katlan!

Bu iki kuraldan sadece birisi bile uygulansa, komşular arasında hiçbir kavga, gürültü kalmaz. Bunlar öyle değerli ve faydalı prensipler ki, sosyal hayatın her alanında uygulanabilecek ve bir çok sıkıntının, henüz meydana gelmeden önüne geçebilecek mahiyettedir. Bunlar aslında iyi niyetli, hoşgörülü ve sabırlı insanların zaten sıradan davranış şekilleridir. Bunlar doğru yaşayanların karakteridir..

Günümüzde maalesef, insanımızda anormal ve aşırı bir güvensizlik hakim. Kimse birbirine güvenmiyor. Komşular birbirlerini tanımıyor ve herkes tanımadığı kişilere potansiyel suçlu nazarıyla bakıyor. Ben dahil olmak üzere, çoğumuz komşularımızı tanımıyoruz ve tanımak, kaynaşmak adına fazla birşey yaptığımız da söylenemez.

İşin garip tarafı, bu hastalık sadece bizim gibi genç nesillerde değil, eskilerde de bir hayli yaygın. Bizler çocukken, daha TV'ler hayatımızda bu kadar yer etmemişken, ailecek komşulara gidip gelinirdi. Çaylar içilir, yanında bisküvi yenirdi. Bu ziyaretler bizim için tatlı birer anı olarak kaldı. Bunlar aslında toplumu kaynaştıran, birlik beraberliği sağlayan, fikir alışverişini arttıran, sosyalleşmeyi sağlayan faydalı muhabbetlerdi..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2015       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ashab-ı kiram (r.anhüm) Peygamberimize (s.a.v.) dediler ki: “Falanca kadın gündüzleri hep oruçlu, geceleri ise sabaha kadar hep ibadet eder. Fakat komşularına da eziyet etmekten geri kalmaz.”
Peygamberimiz: “O cehennemliktir” buyurdu. Sonra da: “Komşuluk hakları nedir bilir misiniz?” dedi ve şunları saydı:
- Eğer komşun senden yardım isterse, ona yardım edeceksin.
- Eğer destek isterse, onu destekleyeceksin (meşru yerde tabii).
- Eğer borç para isterse (imkânın varsa) vereceksin.
- Eğer fakir düşerse, elinden tutacaksın.
- Eğer hastalanırsa, ziyaret edeceksin.
- Eğer ölürse, cenazesine gideceksin.
- Eğer ona bir hayır isabet ederse, onu tebrik edeceksin.
- Eğer ona bir musibet isabet ederse, taziyede bulunacaksın.
- Eğer önünde bina yapıyorsan, çok yükseltip onun rüzgarını-güneşini kesmeyeceksin. Ona eziyet vermeyeceksin.
- Eğer evine meyve alırsan, ona da vereceksin. Eğer vermeyeceksen, göstermeyeceksin.
- Eğer çocuğun varsa, onun çocuğunu dövmesine izin vermeyeceksin.”
Bundan sonra da Rasûlümüz: “Öğrendiniz mi? Neymiş komşu hakları?” buyurmuşlar ve sonra da, “Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın rahmet ettiği kimseler hariç, kimse komşu haklarını hakkıyla ödeyemez (ki o ödeyenler de) çok azdır” buyurmuşlardır.

Benzer Konular

11 Ocak 2014 / Misafir Soru-Cevap
19 Ekim 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
7 Ekim 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
21 Mayıs 2014 / misafir Soru-Cevap
28 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış