Arama

Anadolu Selçuklu Devleti'nin kısa sürede gelişmesinin nedenleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 10 Mayıs 2018 Gösterim: 6.267 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anadolu Selçuklu Devleti'nin kısa sürede gelişmesinin nedenleri nelerdir?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Anadolu Selçukluları döneminde Anadolu'da Müslüman Türkler, Hıristiyan Rum ve Ermeniler ile Süryaniler yaşıyordu. Özellikle Malazgirt Savaşı'ndan sonra dalgalar halinde gelen Türkler çoğunluktaydı.

Sponsorlu Bağlantılar
Bunlar yeni alınan bölgelere ve kentlere yerleştiriliyordu. Selçuklular döneminde toplumsal yardımlaşmayı sağlayan birçok kurum oluşturuldu. Ülkenin hemen her yerinde yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek veren imarethaneler bulunurdu.

Başta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu. Divriği, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Konya ve Kastamonu'da darüşşifa denen hastaneler vardı.

Kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray gibi konaklama yerlerinin kurulması ulaşım ve ticaretin gelişmesinde önemli bir etkendi. Bu toplumsal kurumların giderleri vakıflarca karşılanırdı.

Vakıf o kadar yaygın bir kurumdu ki kış günlerinde aç kalan kuşlar için bile bir vakıf kurulmuştu.
Selçuklular'ın Anadolu'da birlik ve güvenliği sağlamalarından sonra uluslararası ticaret yolları bu topraklardan geçmeye başladı. Ticaretin önemini bilen sultanlar siyasetlerini bile buna göre biçimlendiriyorlardı.

Karadeniz ve Akdeniz'deki limanlar önemli birer dış ticaret merkezi durumuna gelmişti. Karada haydutların, denizde korsanların saldırısına uğrayarak malları yağmalanan tüccarların zararlarını karşılamak için devlet bir tür sigorta oluşturmuştu. Kervanların yanına koruma kuvvetleri verilirdi.

Ticaret ve kervan yollarının konaklama yerlerindeki kervansaraylar da tüccar ve yolcuların bütün gereksinimlerini ve güvenliklerini sağlayacak biçimde yapılmıştı. Burada konaklayanlar üç gün para ödemeden geceleyebiliyor, yedirilip içiriliyordu.

Anadolu Selçuklularında özellikle dokumacılık çok gelişmişti. Ayrıca Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki demir, bakır, gümüş gibi madenler işletiliyordu.

Selçuklu Sanatı
Anadolu Selçukluları döneminde tasavvufta büyük gelişmeler oldu (bak. TASAVVUF). Büyük bilgin Necmeddin İshak, Muhiddin Arabi, Sadreddin Konevi, özellikle de Mevlana Celaleddin Rumi ve Yunus Emre tasavvufun temellerini attılar.

Anadolu'da büyük bir bayındırlık hareketine girişen Anadolu Selçuklu Devleti ülkenin her köşesini cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çeşme ve medreselerle donattı. Bu dönemde 1.000'den fazla cami ve medrese yapıldı. Bayındırlık ve yapı işleri Emir-i mimar başkanlığında yürütülürdü.

Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camisi (1296) ahşap camilerin en güzel örneklerindendir. Ağaç direkler üzerine kurulan bu tip camilerin içi çini mozaik ve ağaç oyma işleriyle süslüdür.

Selçuklu döneminin dini mimarisinde cami ve medreselerin yanı sıra türbelerin de önemli bir yeri vardır. Bu yapıların dört duvarlı ve üzeri kubbeyle örtülü olanlarına "türbe", silindir ya da çokgen gövdesi koni biçiminde bir çatıyla örtülü olanlarına "kümbet" denir.

"Sultan Han" ya da yalnızca "Han" adıyla anılan kervansaraylar ise bu anıtı yaptıran sultanın gücünün ve büyüklüğünün göstergesi gibidir. Dinsel yapıların genellikle küçük boyutlarda, ama göz kamaştıracak kadar zengin bezemelerle süslenmiş olmasına karşılık kervansaraylar çok büyük boyutlu, gösterişli yapılardı.

Anadolu ve Rumeli Hisarları
Anadolu Selçuklularından günümüze kalan en güzel yapılar arasında Ankara'daki Aslanhane Camisi, Afyonkarahisar'daki Ulucami, Konya ve Niğde'deki Alaeddin camileri, Kayseri'deki Huand Hatun Camisi ve külliyesi, Erzurum'daki Çifte Minareli Medrese, Sivas'taki Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kırşehir'deki Melik Gazi Kümbeti, Tercan'daki Mama Hatun Türbesi, Ahlat'taki Ulu Kümbet ile Çifte Kümbetler, Aksaray-Konya ve Kayseri-Sivas yollan üzerindeki Sultan Han'lar, Nevşehir yakınlarındaki Ağzı Kara Han ve Avanos yakınlarındaki Sarıhan sayılabilir.
Anadolu Rumeli Hisarları İstanbul Boğazı'nın iki yakasında, iki aynı padişahın aynı amaçla, Bizans'ın deniz ulaşımını denetlemek için yaptırdığı kalelerdir. Anadolu Hisarı bir zamanlar Güzelce Hisar ve Yenice Hisar, Rumeli Hisarı ise Akça Hisar, Boğazkesen ve Yenice Kale adlarıyla da anılmıştır.

Anadolu Hisarı
İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında, Göksu Deresi'nin denize döküldüğü yerde yükselen Anadolu Hisarı'nı 1395'te Yıldırım Bayezid yaptırdı. Ankara Savaşı'ndan sonra Yıldırım Bayezid'in oğlu Süleyman Çelebi burada saklanmış, 1444'te Varna Savaşı için sefere çıkan ordu buradan karşıya geçmişti.

İstanbul'un fethinden önce bir süre askeri üs olarak kullanılan hisar o tarihe kadar eski biçimini korudu. Yalnız Fatih Sultan Mehmed Rumeli Hisarı'nı yaptırırken bu kaleye de dış surlar ekletip toplar yerleştirerek hisarı güçlendirdi.

Böylece İstanbul kuşatmasında her iki hisar Boğaz'ın denetim altında tutulmasında önemli rol oynadı. İstanbul'un alınmasından ve Karadeniz kıyılarının Türkler'in eline geçmesinden sonra eski askeri önemini yitiren bu hisarın çevresi Fatih Sultan Mehmed döneminde bir yerleşim bölgesi oldu.

Kalesi ve surları kayalık bir tepe üzerine kurulmuş olan Anadolu Hisarı iç kale, iç ve dış kale surları ile üç kuleden oluşur. İç kale dikdörtgen biçiminde ve dört katlı bir kuledir. İlk yapıldığında birinci katta kapı yoktu.

Kuleye iç kale surlarına uzanan bir asma köprüden giriliyor, üst katlara ahşap merdivenlerle çıkılıyordu. İç kale surları asıl kalenin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerini birleştirir. Üç metre kalınlığındaki bu surların üzerinde korkuluklarla korunan bir yol vardır.

İç surlarla birleşen dış kale surlarının üzerinde birçok kemer ve surları korumak için yapılmış üç kule bulunur. Doğu-batı yönünde 65 metre, kuzey-güney yönünde 80 metre boyunca uzanan bu surlar 2,5 metre kahnlığındadır ve topların yerleştirildiği deliklerle donatılmıştır.
Küçük ama sağlam bir kale olan Anadolu Hisarı'nın asıl kalesinde ve iç surlarında araları harçla doldurulmuş blok taşlar kullanılmıştır.

Yer yer tuğla örmelere rastlanır. Dış surlar ise büyük taş dizileri arasına küçük taşlar koyarak örülmüştür. Tuğla örmelere yalnızca top deliklerinin üstünü örten kemerlerde rastlanır.

DEVAMI Büyük Türk Devletleri - Anadolu Selçukluları

Son düzenleyen Safi; 10 Mayıs 2018 00:56
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
7 Kasım 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Anadolu Selçukluları döneminde Anadolu'da Müslüman Türkler, Hıristiyan Rum ve Ermeniler ile Süryaniler yaşıyordu. Özellikle Malazgirt Savaşı'ndan sonra dalgalar halinde gelen Türkler çoğunluktaydı.

Sponsorlu Bağlantılar
Bunlar yeni alınan bölgelere ve kentlere yerleştiriliyordu. Selçuklular döneminde toplumsal yardımlaşmayı sağlayan birçok kurum oluşturuldu. Ülkenin hemen her yerinde yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek veren imarethaneler bulunurdu.

Başta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu. Divriği, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Konya ve Kastamonu'da darüşşifa denen hastaneler vardı.

Kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray gibi konaklama yerlerinin kurulması ulaşım ve ticaretin gelişmesinde önemli bir etkendi. Bu toplumsal kurumların giderleri vakıflarca karşılanırdı.

Vakıf o kadar yaygın bir kurumdu ki kış günlerinde aç kalan kuşlar için bile bir vakıf kurulmuştu.
Selçuklular'ın Anadolu'da birlik ve güvenliği sağlamalarından sonra uluslararası ticaret yolları bu topraklardan geçmeye başladı. Ticaretin önemini bilen sultanlar siyasetlerini bile buna göre biçimlendiriyorlardı.

Karadeniz ve Akdeniz'deki limanlar önemli birer dış ticaret merkezi durumuna gelmişti. Karada haydutların, denizde korsanların saldırısına uğrayarak malları yağmalanan tüccarların zararlarını karşılamak için devlet bir tür sigorta oluşturmuştu. Kervanların yanına koruma kuvvetleri verilirdi.

Ticaret ve kervan yollarının konaklama yerlerindeki kervansaraylar da tüccar ve yolcuların bütün gereksinimlerini ve güvenliklerini sağlayacak biçimde yapılmıştı. Burada konaklayanlar üç gün para ödemeden geceleyebiliyor, yedirilip içiriliyordu.

Anadolu Selçuklularında özellikle dokumacılık çok gelişmişti. Ayrıca Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki demir, bakır, gümüş gibi madenler işletiliyordu.

Selçuklu Sanatı
Anadolu Selçukluları döneminde tasavvufta büyük gelişmeler oldu (bak. TASAVVUF). Büyük bilgin Necmeddin İshak, Muhiddin Arabi, Sadreddin Konevi, özellikle de Mevlana Celaleddin Rumi ve Yunus Emre tasavvufun temellerini attılar.

Anadolu'da büyük bir bayındırlık hareketine girişen Anadolu Selçuklu Devleti ülkenin her köşesini cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çeşme ve medreselerle donattı. Bu dönemde 1.000'den fazla cami ve medrese yapıldı. Bayındırlık ve yapı işleri Emir-i mimar başkanlığında yürütülürdü.

Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camisi (1296) ahşap camilerin en güzel örneklerindendir. Ağaç direkler üzerine kurulan bu tip camilerin içi çini mozaik ve ağaç oyma işleriyle süslüdür.

Selçuklu döneminin dini mimarisinde cami ve medreselerin yanı sıra türbelerin de önemli bir yeri vardır. Bu yapıların dört duvarlı ve üzeri kubbeyle örtülü olanlarına "türbe", silindir ya da çokgen gövdesi koni biçiminde bir çatıyla örtülü olanlarına "kümbet" denir.

"Sultan Han" ya da yalnızca "Han" adıyla anılan kervansaraylar ise bu anıtı yaptıran sultanın gücünün ve büyüklüğünün göstergesi gibidir. Dinsel yapıların genellikle küçük boyutlarda, ama göz kamaştıracak kadar zengin bezemelerle süslenmiş olmasına karşılık kervansaraylar çok büyük boyutlu, gösterişli yapılardı.

Anadolu ve Rumeli Hisarları
Anadolu Selçuklularından günümüze kalan en güzel yapılar arasında Ankara'daki Aslanhane Camisi, Afyonkarahisar'daki Ulucami, Konya ve Niğde'deki Alaeddin camileri, Kayseri'deki Huand Hatun Camisi ve külliyesi, Erzurum'daki Çifte Minareli Medrese, Sivas'taki Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kırşehir'deki Melik Gazi Kümbeti, Tercan'daki Mama Hatun Türbesi, Ahlat'taki Ulu Kümbet ile Çifte Kümbetler, Aksaray-Konya ve Kayseri-Sivas yollan üzerindeki Sultan Han'lar, Nevşehir yakınlarındaki Ağzı Kara Han ve Avanos yakınlarındaki Sarıhan sayılabilir.
Anadolu Rumeli Hisarları İstanbul Boğazı'nın iki yakasında, iki aynı padişahın aynı amaçla, Bizans'ın deniz ulaşımını denetlemek için yaptırdığı kalelerdir. Anadolu Hisarı bir zamanlar Güzelce Hisar ve Yenice Hisar, Rumeli Hisarı ise Akça Hisar, Boğazkesen ve Yenice Kale adlarıyla da anılmıştır.

Anadolu Hisarı
İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında, Göksu Deresi'nin denize döküldüğü yerde yükselen Anadolu Hisarı'nı 1395'te Yıldırım Bayezid yaptırdı. Ankara Savaşı'ndan sonra Yıldırım Bayezid'in oğlu Süleyman Çelebi burada saklanmış, 1444'te Varna Savaşı için sefere çıkan ordu buradan karşıya geçmişti.

İstanbul'un fethinden önce bir süre askeri üs olarak kullanılan hisar o tarihe kadar eski biçimini korudu. Yalnız Fatih Sultan Mehmed Rumeli Hisarı'nı yaptırırken bu kaleye de dış surlar ekletip toplar yerleştirerek hisarı güçlendirdi.

Böylece İstanbul kuşatmasında her iki hisar Boğaz'ın denetim altında tutulmasında önemli rol oynadı. İstanbul'un alınmasından ve Karadeniz kıyılarının Türkler'in eline geçmesinden sonra eski askeri önemini yitiren bu hisarın çevresi Fatih Sultan Mehmed döneminde bir yerleşim bölgesi oldu.

Kalesi ve surları kayalık bir tepe üzerine kurulmuş olan Anadolu Hisarı iç kale, iç ve dış kale surları ile üç kuleden oluşur. İç kale dikdörtgen biçiminde ve dört katlı bir kuledir. İlk yapıldığında birinci katta kapı yoktu.

Kuleye iç kale surlarına uzanan bir asma köprüden giriliyor, üst katlara ahşap merdivenlerle çıkılıyordu. İç kale surları asıl kalenin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerini birleştirir. Üç metre kalınlığındaki bu surların üzerinde korkuluklarla korunan bir yol vardır.

İç surlarla birleşen dış kale surlarının üzerinde birçok kemer ve surları korumak için yapılmış üç kule bulunur. Doğu-batı yönünde 65 metre, kuzey-güney yönünde 80 metre boyunca uzanan bu surlar 2,5 metre kahnlığındadır ve topların yerleştirildiği deliklerle donatılmıştır.
Küçük ama sağlam bir kale olan Anadolu Hisarı'nın asıl kalesinde ve iç surlarında araları harçla doldurulmuş blok taşlar kullanılmıştır.

Yer yer tuğla örmelere rastlanır. Dış surlar ise büyük taş dizileri arasına küçük taşlar koyarak örülmüştür. Tuğla örmelere yalnızca top deliklerinin üstünü örten kemerlerde rastlanır.

DEVAMI Büyük Türk Devletleri - Anadolu Selçukluları

Son düzenleyen Safi; 10 Mayıs 2018 00:57

Benzer Konular

28 Mart 2013 / Misafir Cevaplanmış
10 Aralık 2014 / Misafir Soru-Cevap
19 Aralık 2016 / Misafir Soru-Cevap
15 Nisan 2013 / Misafir Cevaplanmış
10 Mayıs 2012 / Misafir Cevaplanmış