Sorular - Aristo,Galileo,Newton ve Einstein kütle çekim kuvveti konusunda ortaya koydukları bilimsel bilgileri hangi deneylerle ortaya koymuşlardır?
- Kütle çekim kuvvetlerinin farkı şekilde ifade edilmesinin sebepleri nelerdir?
- Aristo,Galileo,Newton ve Enistein'ın kütle çekim kuvvetleni açıklarken hayal güçleri ve yaratıcılıklarından nasıl faydalanmışlardır?
- Aristo,Galileo,Newton ve Einstein 'ın yaşadıkları dönemin kültürel ve sosyal yapısı kütle çekim kuvveti konusunu nasıl etkilenmiştir?
- Kütle çekim kuvveti konusunda araştırma yapan bu dört bilim insanı ne tür gözlemlerden çıkarımlarda bulunmuştur?
- Kütle çekim kuvveti konusunda elde edilen tüm bilimsel bilgiler bilgiler yasalardan mı oluşmuştur?
Cevaplar
Cevap 1: NEWTON
Masa üzerindeki bir kitabı inceleyelim. Kitaba herhangi bir etki olmadıkça kitap, masa üzerinde hareketsiz kalır. Şimdi, kitabı yatay doğrultuda sürtünme kuvvetini yenecek büyüklükte bir kuvvetle sağa doğru itelim. Sürtünme kuvveti kitapla masa arasında varolan bir kuvvettir.Kitaba uygulanan kuvvet, sürtünme kuvvetine eşit ve zıt yönlü ise kitap sabit bir hızla hareket edebilecektir. Uygulanan kuvvet sürtünme kuvvetinden büyükse kitap ivmelenir. Uygulanan kuvvet ortadan kalkarsa sürtünme kuvvetinin etkisi ile kısa bir süre hareket ettikten sonra durur (negatif ivmelenme sonucu).
Şimdi, kitabın karşıdan karşıya kaygan hale getirilmiş yüzeyde itildiğini düşünelim. Kitap, yine duracak fakat önceki durumda olduğu gibi çabucak durmayacaktır. Döşemeyi, sürtünmeyi tamamen ortadan kaldıracak kadar cilalar, parlatırsanız kitap, bir defa harekete geçtikten sonra, karşı duvara çarpıncaya kadar aynı hızla hareket edecektir.
GALİLEO
Sarkaç deneyini ortaya koymustur.Galileo Dünya***8217;daki sıradan cisimlerin hareket kurallarını inceliyor, bu inceleme sırasında da bazı deneyler yapıyordu. Toplar eğik bir düzlemden aşağı doğru nasıl yuvarlanıyor, sarkaçlar nasıl sallanıyordu?Galileo "eylemsizlik ilkesi" denilen önemli bir kural keşfetti.
EİNSTEİN
1907 Kasımına kadar, Einstein'ın bu soruyu yanıtlamaya nasıl başlayacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu. Bir gün, çalışma sırasında, aklından çatıdan düşen bir adamın hayali geçti.
Çatıdan düşen bir adamın, en azından, yerçekimi etkisinde olduğu kesindi. Başka ne olabilirdi? Galileo'nun gemisindeki gözlemcinin, geminin kıyıdan değil de kıyının gemiden uzaklaştığını düşündüğü gibi, çatıdan düşen adam da kendisinin durağan, evrenin geriye kalanının da hareket ettiğini düşünebilirdi. Einstein, bu durumda, çatı adamdan uzaklaşırken ve zemin kendisine doğru yaklaşırken, adamın, yerçekiminin hiçbir etkisini hissetmeyeceğini düşündü.
Öyleyse adam yerçekimi etkisini ne zaman hisseder? Yanıtın, serbestçe düşerken değil, çatıda dururken olduğu kesin. Vücudunun ağırlığı, ayaklarının altındaki çatının yerçekimi alanı etkisine karşı direncidir: yerçekimi onu yere doğru bastıran bir su akımı gibi etki yapmaktadır.
ARİSTO
Aristo***8217;nun, bir cismin önce, hareketine devam edebilmesi için üzerine bir kuvvet etki etmesi gerektiği fikri kabul ediliyordu. Ayrıca, ***8220;serbest bırakılan bir cisim ne kadar ağırsa o kadar çabuk düşer***8221; konusu da, Aristo***8217;dan beri doğru zannedilmesine rağmen, Galile ve Newton***8217;un deneyleriyle yanlış olduğu ispatlandı. Yeryüzünde serbest bırakılan bir cismin hareketi (hava direnci, cismin ağırlığına ve dik kesitine göre oldukça küçük olduğu müddetçe) cismin kütlesine bağlı değildi. Dolayısıyla aynı yükseklikten bırakılan farklı cisimler yere aynı zamanda ulaşıyorlardı. Fizikte yaşanan bu ve benzeri gelişmeler bilimin şu genel kaidesini ortaya koydu. ***8220;Kainattaki eşyanın tabi olduğu kanunlar ancak gözlem ve deney yoluyla, yani kainatı bir kitaba benzetirsek, bu kitabı okuyarak ve okuduktan sonra üzerinde düşünerek keşfedilebilir.***8221; Burada, bilim adamlarına düşen görev, kainatta geçerli olan kanunları ve temel gerçekleri, bilimdeki deney ve gözlem metodlarıyla keşfetmeğe çalışmak, filozof ve düşünürlere düşen görev de, bunlar üzerinde düşünmek olmalıdır. Yani, kainatı doğru bir şekilde anlayabilmek için öncelikle kafamızdaki her türlü önyargıyı bir tarafa koyup, kainattaki hadiseleri incelemeli, daha sonra da bu hadiseler arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin ifade ettiği gerçekleri yorumlamalıyız.
Cevap 2:
Modern bilimin varlık ve hâdiseleri açıklama ve yorumlama tarzı, Eski Yunan düşünce mirasından beslenen felsefeye dayalıdır. Her ne kadar objektif olduğu ifade edilse de, modern bilim, belli bazı felsefî kabullerle yapıldığından objektifliği mutlak değil, izâfîdir. Bilim, felsefe ve ilâhiyatın farklılığı, bilginin kaynaklarına, bilgiyi elde ediş tarzlarına ve bilgi parçalarını yapılandırma usûllerine dayalıdır.
Cevap 3:
İnsanların hayal güçleri ve yaratıcılığı olmasaydı bilim ve teknoloji gelişmez belki de bu kavramlardan bahsedemezdik.Bu kavramların oluşması ve şuanki duruma gelmesi insanın hayal gücü ve yaratıcılığı sayesinde olmuştur.Aristo,Galileo,Newton ve Einstein kütle çekim kuvvetini açıklarken kesinlikle hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını kullanmışlardır.ÖRNEĞİN ; Newton yerçekiminin Varlığını kafasına ağaçtan düşen bir elma ile farketmiştir.Belki yüzlerce insanın kafasına elma düşmüştür fakat kimse Newton gibi yerçekimini farketmemiştir.Newton yerçekimini hayal gücü ile farketmiştir.Einstein'ın ise hayal gücünü kullandığını şu sözü ile anlıyoruz:'Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.'
Cevap 4:
Galileo nun görüşleri yüzünden kilise yetkilileri onu yargıladılar.Ünlü bilim adamı suçlu bulundu.Görüşlerinin yanlışolduğunu açıklayarak canını zor kurtardı.Ancak tarih Galileo nun yanınndaydı.Newton ise görüşlerinin eleştirilere hedef olmasından ve şiddetle eleştirilmesinden dolayı içiNe kapandı.
Cevap 5: NEWTON
Newton bilindiği üzere yerçekimi etkisini göstererek asıl önemli olan kütle çekimini bulmuştur.Bu etkiyi diğer gök cisimlerine de uygulanmasında öncelikle ayı şeçmiş ve evrensel kütle çekimi kavramını genişletmiştir.Burada Newton kadar Keppler'inde bu konuda yaptıkları günümüzdeki çoğu evren olaylarının incelenmesinde büyük katkı sağlamıştır.
GALİLEO
Galileo durmaya ve hızlanmaya direnme (eylemsizlik) tabitanıa sahip olduğu sonucuna da varmıştı. Bu yeni yaklaşım daha sonra Newton tarafından formülleştirilerek cisim durgun ise durgun kalacak bir cisme etki eden net kuvvet sıfırsa ivmesi de sıfırdır. Newton'un birinci yasası cilalı sürtünme kuvvetini önemsemeyerek bir buz kalıbını ittiğinizi düşünün. Buz kalıbı üzerinde yatay bir F kuvveti uygularsanız ona etkiyen bileşke kuvvet ile doğru orantılı olduğu sonucuna varırız. Peki bileşke kuvveti aynı tutarken cismin kütlesini iki katına çakrsak ne olur? İvme yarısına düşer; üç katına çıkarılırsa üçte birine düşer. Bu gözleme göre ona etki eden kuvvetle doğru orantılı
EİNSTEİN
Durumu daha anlaşılır yapmak için Einstein, dev bir vincin ivmeli bir hareketle yukarı doğru çektiği penceresiz bir asansör içindeki bir adamın durumunu ele aldı. Vinç asansörü yukarı çekerken, içindeki adam kendinin tabana doğru itildiğini hissedecektir. Eğer asansörün ivmesi, Dünya yüzeyindeki yerçekimi ivmesine (saniyede yaklaşık 9.76 metre) sayısal olarak eşit olursa, asansördeki adam yerçekimini mi, yoksa vincin yol açtığı ivmeyi mi hissettiğini bilemezdi; bir başka deyişle asansörün Dünya yüzeyinde hareketsiz mi durduğunu, yoksa uzayda hızlanarak hareket mi ettiğini...
Cevap 6:
Eğer bir yasa doğru ise başka bir yasanın bulunmasına da yol açabilir. Eğer bir yasaya güveniyorsak, ona ters bir şeyin ortaya çıkması bizi başka bir olguya doğru yöneltir. Yerçekimi yasasını bilmeseydik Jüpiter***8217;in gezegenlerinden ne bekleyeceğimzi de bilemezdik; ışığın hızını ölçmek ise çok daha sonralara atılmış olurdu