Arama

Kadın hakları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 11 Kasım 2016 Gösterim: 6.752 Cevap: 2
uçan kelebeq - avatarı
uçan kelebeq
Ziyaretçi
3 Mayıs 2010       Mesaj #1
uçan kelebeq - avatarı
Ziyaretçi
KADIN HAKLARI NELERDİR, YAZABİLİR MİSİNİZ ?
EN İYİ CEVABI OneNight verdi

Eğitimde Eşitlik


18. yüzyılda okuma yazma olanağı bulan kadınlar, içinde bulundukları eşitsiz durumu sorgulamaya başladılar. Toplumsal etkinliklerden uzak tutulmalarından, dünyalarının evle sınırlandırılmasından kim sorumluydu?
Sponsorlu Bağlantılar
Aydınlanma Çağı'nın ünlü düşünürlerinden Jean Jacques Rousseau'nun "doğayla uyumlu bir yaşam" önerisi, doğurgan olan kadının doğal olarak çocuğuna bakması, onu yetiştirmesi gerektiği sonucunu getiriyordu. Rousseau'ya göre kadının yeri eviydi. Rousseau gibi düşünmeyen ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğu bir toplum önerisi sunan İngiliz düşünürü William Thompson, kadının eve hapsedilmesine ve evlenmekten başka seçeneği olmayışına karşıydı. Sosyalist Charles Fourier ise kadının eğitiminin salt eve yönelik değil, siyasal ve toplumsal yaşama katılmak için hazırlayıcı olmasını öneriyordu.
19. yüzyılda Fransa'da kızların ortaöğrenim hakkı zorlu mücadeleler sonunda elde edildi. Üniversiteye ise ancak yüzyılın sonunda gire­bildiler. Buna erkek öğrenciler büyük tepki gösterdi. ABD'de, New York'ta 1865'te ilk kez kadınlar için bir tıp fakültesi açıldı. Ünlü İngiliz yazarı Virginia Woolf "Kendine Ait Bir Oda" (A Room of One's Own; 1928) adlı denemesinde bir kadının üniversite kitaplığı­na bile ancak bir tavsiye mektubuyla ya da saygın bir erkeğin yanında girebildiğinden yakınırken, kitaplıklara kilit vuranların özgürce düşünmesine engel olamayacağını be­lirtir.


Çalışma Yaşamında Eşitlik


19. yüzyılın başlarında İngiltere'de ilerici çev­relerde yeni bir toplum biçimi tartışılıyor, kadını köleleştiren ev işlerinin toplumsallaştırılması, üretimin eşit paylaşımı isteniyordu. Buna karşı yıkıcı bir rekabetin var olduğu kapitalist toplum düzeninde, kadınların öz­gürlüğünün bir hayal olduğu, siyasal ve mede­ni haklara sahip olsalar da, var olan koşullar­da onlardan yararlanamayacakları öne sürü­lüyordu.
1800'lerin ortalarında baş gösteren toplum­sal hareketlerde kadınlar hak isteminde hep en önde mücadele etti. İşçi kadınlar düşük ücretlere, işsizliğe, yapmak zorunda kaldıkla­rı ağır işlere, öteki kadınlar ise ekonomik ve siyasal haklardan yoksun bırakılmaya başkaldırdılar. İlk sosyalistlerden ve feministlerden Flora Tristan (1803 - 44) kadının özgürleşmesi­nin tüm emekçilerin özgürleşmesinden bağımsız olamayacağını savundu.
Kari Marx ve "modern çekirdek aile kadı­nın evcil köleliği üzerine kuruludur", diyen Friedrich Engels, elde bulunan antropolojik verilerle, tarihsel değişim içinde ailenin yapı­sını incelediler. Sanayi Devrimi'yle birlikte üretim ilişkilerindeki değişim, cinsler arasın­daki, ana baba ve çocuklar arasındaki ilişkile­re de yansımıştı. Kadınların ucuz emekçiler olarak fabrikalarda çalışmaya başlaması baş­langıçta erkek işçilerin direnişiyle karşılaştı. Kadınların üretimde yer almasının aileyi yıkı­ma götüreceği savı öne sürüldü. Sosyalist düşünürlerden Proudhon, kadının yerinin evi olduğunu, iyi bir eş ve ana olmaktan öte bir amacı olamayacağını savundu. Oysa 19. yüz­yılın önde gelen düşünürleri ve sosyalistleri, kadınların ezilmişliğini yaratan koşulları orta­dan kaldırmak istiyordu. Alman sosyalist önderlerinden Kari Liebknecht ve August Bebel 20 yaşın üzerindeki tüm Alman yurttaş­larına, kadın erkek farkı gözetilmeksizin ge­nel, eşit ve gizli oy hakkı tanınması ve hukuksal açıdan kadınlara karşı ayrımcı yasaların kaldırılmasını Sosyalist Parti programına aldırmayı başardı. Bebel, 1883'te yayımlanan "Kadın ve Sosyalizm" (Die Frau und der Sozialismus) adlı kitabında kadın sorununu ilkçağ­lardan alarak çeşitli yönleriyle inceledi ve çözüm önerileri getirdi.


BAKINIZ >>>>>> Kadın Hakları ve Kadının İnsan Hakları


Son düzenleyen perlina; 11 Kasım 2016 21:01
LaSalle - avatarı
LaSalle
Ziyaretçi
3 Mayıs 2010       Mesaj #2
LaSalle - avatarı
Ziyaretçi
Kadının insan hakları kavramını Birleşmiş Milletler süreçlerine sokan Haziran 1993 Viyana Dünya İnsan Hakları Konferansı uluslararası kadın hareketi için bir dönüm noktası oldu. 1993 Konferansı’nın kadın haklarının insan hakları olduğunu dünya gündemine taşımak için iyi bir fırsat olduğu düşüncesiyle harekete geçen dünya kadınları, dünyanın dört bir köşesinden kadın kuruluşlarının ve bağımsız kadınların katıldığı büyük bir Kadının İnsan Hakları kampanyasında buluştu. Bu başarılı kampanya sonunda devletler düzeyindeki Dünya İnsan Hakları Konferansı “kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının evrensel insan haklarının ayrılmaz, bölünmez ve vazgeçilmez bir parçası” olduğunu kabul etti. O güne kadar, “özel alan” içinde yer aldıkları için devletlerin yetki alanına girmediği varsayılmış insan hakları ihlalleri, devletler arası resmi konferansların gündemlerine uluslararası kadın hareketi tarafından sokulmuş oldu.
Kadının insan hakları kavramını Birleşmiş Milletler süreçlerine sokan Haziran 1993 Viyana Dünya İnsan Hakları Konferansı uluslararası kadın hareketi için bir dönüm noktası oldu.
Sponsorlu Bağlantılar
Kadının insan hakları kavramını Birleşmiş Milletler süreçlerine sokan Haziran 1993 Viyana Dünya İnsan Hakları Konferansı uluslararası kadın hareketi için bir dönüm noktası oldu.
  • Aralık 1993’te özel olarak kadına karşı şiddeti ele alan ilk insan hakları belgesi olan “Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Bildirge” BM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
  • 1994’te BM İnsan Hakları Komisyonu’na kadına yönelik şiddet konusunda özel bir raportör atanması ve kadın haklarının BM İnsan Hakları mekanizmaları içine dahil edilmesi kararlaştırıldı.
  • Süreç, 1994’te Kahire’de yapılan ICPD, 1995’te Pekin’de yapılan Dünya Kadın Konferansı ve 2000’de New York’ta yapılan Pekin+5 BM Özel Oturumuyla devam etti.
Uluslararası kadın hareketi, geleneksel insan hakları yaklaşımındaki özel alan-kamusal alan ayrımını sorgulayarak, on yıllık bir süreç içinde insan haklarının kapsamında temelli bir dönüşüme yol açtı. Aile içi şiddet, toplu tecavüzler, kadının beden bütünlüğüne yönelik hak ihlalleri, cinsel hakların, doğurganlık haklarının ihlali böylelikle BM kararlarında ve uluslararası sözleşmelerde insan hakları olarak yer almaya başladı. Ancak, bu noktada, tutucu ve gerici güçlerin kadının beden bütünlüğüne, cinsel ve doğurganlık haklarına yönelik ihlalleri insan hakları çarçevesi dışında bırakmak için çok aktif bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini de belirtmek gerek.
Son düzenleyen perlina; 11 Kasım 2016 20:59
Avatarı yok
OneNight
Yasaklı
11 Kasım 2016       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Eğitimde Eşitlik


18. yüzyılda okuma yazma olanağı bulan kadınlar, içinde bulundukları eşitsiz durumu sorgulamaya başladılar. Toplumsal etkinliklerden uzak tutulmalarından, dünyalarının evle sınırlandırılmasından kim sorumluydu?
Aydınlanma Çağı'nın ünlü düşünürlerinden Jean Jacques Rousseau'nun "doğayla uyumlu bir yaşam" önerisi, doğurgan olan kadının doğal olarak çocuğuna bakması, onu yetiştirmesi gerektiği sonucunu getiriyordu. Rousseau'ya göre kadının yeri eviydi. Rousseau gibi düşünmeyen ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğu bir toplum önerisi sunan İngiliz düşünürü William Thompson, kadının eve hapsedilmesine ve evlenmekten başka seçeneği olmayışına karşıydı. Sosyalist Charles Fourier ise kadının eğitiminin salt eve yönelik değil, siyasal ve toplumsal yaşama katılmak için hazırlayıcı olmasını öneriyordu.
19. yüzyılda Fransa'da kızların ortaöğrenim hakkı zorlu mücadeleler sonunda elde edildi. Üniversiteye ise ancak yüzyılın sonunda gire­bildiler. Buna erkek öğrenciler büyük tepki gösterdi. ABD'de, New York'ta 1865'te ilk kez kadınlar için bir tıp fakültesi açıldı. Ünlü İngiliz yazarı Virginia Woolf "Kendine Ait Bir Oda" (A Room of One's Own; 1928) adlı denemesinde bir kadının üniversite kitaplığı­na bile ancak bir tavsiye mektubuyla ya da saygın bir erkeğin yanında girebildiğinden yakınırken, kitaplıklara kilit vuranların özgürce düşünmesine engel olamayacağını be­lirtir.


Çalışma Yaşamında Eşitlik


19. yüzyılın başlarında İngiltere'de ilerici çev­relerde yeni bir toplum biçimi tartışılıyor, kadını köleleştiren ev işlerinin toplumsallaştırılması, üretimin eşit paylaşımı isteniyordu. Buna karşı yıkıcı bir rekabetin var olduğu kapitalist toplum düzeninde, kadınların öz­gürlüğünün bir hayal olduğu, siyasal ve mede­ni haklara sahip olsalar da, var olan koşullar­da onlardan yararlanamayacakları öne sürü­lüyordu.
1800'lerin ortalarında baş gösteren toplum­sal hareketlerde kadınlar hak isteminde hep en önde mücadele etti. İşçi kadınlar düşük ücretlere, işsizliğe, yapmak zorunda kaldıkla­rı ağır işlere, öteki kadınlar ise ekonomik ve siyasal haklardan yoksun bırakılmaya başkaldırdılar. İlk sosyalistlerden ve feministlerden Flora Tristan (1803 - 44) kadının özgürleşmesi­nin tüm emekçilerin özgürleşmesinden bağımsız olamayacağını savundu.
Kari Marx ve "modern çekirdek aile kadı­nın evcil köleliği üzerine kuruludur", diyen Friedrich Engels, elde bulunan antropolojik verilerle, tarihsel değişim içinde ailenin yapı­sını incelediler. Sanayi Devrimi'yle birlikte üretim ilişkilerindeki değişim, cinsler arasın­daki, ana baba ve çocuklar arasındaki ilişkile­re de yansımıştı. Kadınların ucuz emekçiler olarak fabrikalarda çalışmaya başlaması baş­langıçta erkek işçilerin direnişiyle karşılaştı. Kadınların üretimde yer almasının aileyi yıkı­ma götüreceği savı öne sürüldü. Sosyalist düşünürlerden Proudhon, kadının yerinin evi olduğunu, iyi bir eş ve ana olmaktan öte bir amacı olamayacağını savundu. Oysa 19. yüz­yılın önde gelen düşünürleri ve sosyalistleri, kadınların ezilmişliğini yaratan koşulları orta­dan kaldırmak istiyordu. Alman sosyalist önderlerinden Kari Liebknecht ve August Bebel 20 yaşın üzerindeki tüm Alman yurttaş­larına, kadın erkek farkı gözetilmeksizin ge­nel, eşit ve gizli oy hakkı tanınması ve hukuksal açıdan kadınlara karşı ayrımcı yasaların kaldırılmasını Sosyalist Parti programına aldırmayı başardı. Bebel, 1883'te yayımlanan "Kadın ve Sosyalizm" (Die Frau und der Sozialismus) adlı kitabında kadın sorununu ilkçağ­lardan alarak çeşitli yönleriyle inceledi ve çözüm önerileri getirdi.


BAKINIZ >>>>>> Kadın Hakları ve Kadının İnsan Hakları

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Nisan 2017 02:50

Benzer Konular

27 Nisan 2015 / mechul Müslümanlık/İslamiyet
7 Temmuz 2012 / kompetankedi Hukuk
17 Kasım 2014 / ''DaRBé'' Soru-Cevap
23 Mart 2015 / Sevimli patates Cevaplanmış
2 Mayıs 2014 / Misafir Soru-Cevap