
Ziyaretçi
Nasrettin Hoca'nın fiziksel özellikleri nasıldır?

Sponsorlu Baglantilar
Bir ziyafete yeni kürküyle gitmiş. gördüğü itibar üzerine (Ye kürküm ye!.) deyişinde insanı yalnızca dış görünüşü ile değerlendiren toplumun, doğuran kazan hikâyesinde aç gözlülüğün, Akşehir Gölüne yoğurt çalarken: (Göl yoğurt tutar mı?) diyenlere karşı: (Ya bir tutarsa!.) cevabındaki gerçek yönleri...
Bir gün kürsüye çıkıp ta: (Ey ahali ne söyleyeceğimi biliyor musunuz?) diye sorduğunda, çevresindekilerden bazılarının "biliyoruz" bazılarının da "bilmiyoruz" cevabını vermeleri üzerine: (O halde bilenler bilmeyenlere öğretsin!.) diyerek kürsüden inmesi, az ders mi insanoğluna? Eğitimin temel yapısı, bilenin bilmeyene öğretmesi demek değil midir? Akşehirdeyken Moğol şehzadesi Keygatu ile aralarında geçen, sonraları yanlışlıkla Timura mal edilen olaylar, pek iyi bilinen fil hikâyeleri, Akşehirde medrese hocalığı yaptığı günlerde tanınmış mollası İmad ve yanından hiç ayırmadığı sevgili eşeği Bozoğlan, Nasreddin Hocanın yaşantısında önemini her zaman korumuştur.
Eşeğinden düştüğü zaman gülenlere: (Ne gülüyorsunuz yahu, düşmeseydim zaten inecektim) deyişi, yitirdiği eşeğini türkü söyleye söyleye ararken, bunun nedenini soranlara: (Bir umudum şu dağın ardında, orada da bulamazsam, o zaman seyredin bendeki ağıtı...) cevabını vermesi, onun renkli ve çok yönlü yaşantısının anekdotları arasında yer alır.
Nasreddin Hoca, Akşehirde evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştır. Onun iki kızından Fatma Hatun ile Dürr-ü Melekin mezar taşları, son yıllarda bulunmuş ve Akşehir Müzesine kaldırılmıştır. Hani bir fıkrası vardır. Nasreddin Hoca bir gün, çeşmeden su doldurması için kızlarından birinin eline bir testi verir, sonra da testiyi kırmaması için sıkı sıkı tembih ederek yanağına bir tokat indirir. Bunu görenler Hocaya çıkışırlar (Kızın ne suçu vardı da tokatladın?) Hocanın cevabı ibret vericidir: (Testiyi kırmaması için... Kırdıktan sonra, tokat atmışım, atmamışım ne önemi var? Önceden vurursam, dikkat eder, kırmaz...) Mezar taşlarının birinin üzerinde Dürr-ü Melekin resmi de bulunmaktadır. Nasreddin Hoca, yaşının seksene yaklaştığı bir sırada, 1284 yılında Akşehirde ölmüş, mezarı üzerine altı sütuna oturan kubbeli bir türbe yaptırılmıştır. Kubbenin altında, Nasreddin Hocaya ait mermer bir sanduka görülür. Bu sandukanın baş tarafındaki kitabede, Hocanın ölüm tarihi olan 683 Hicri yılı, tuhaflık olsun diye ters yazılmıştır. Burada, her yönü açık olan Türbeyi kilitleyen Selçuklu devri kilidi, bir sembol olarak yer alır. Nasreddin Hocanın ölümü, onun yeniden doğumu olmuştur. Onun, toplumun temeline oturan sağlam fikir yapısı, her geçen yılla geçerli olmuş, yüzyıllar onu daha dinç, daha diri yapmış, şöhreti, Türkiye sınırlarını da aşarak dünyayı sarmıştır. Nasreddin Hoca bugün tüm insanlığın malıdır.
BAKINIZ Nasreddin Hoca
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2018 15:21