Arama

İstihareye yatınca geceyarısı uyanıp başkasıyla konuşunca istihare bozulur mu?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Temmuz 2016 Gösterim: 12.949 Cevap: 2
serap_üzgün - avatarı
serap_üzgün
Ziyaretçi
22 Ağustos 2010       Mesaj #1
serap_üzgün - avatarı
Ziyaretçi
İstihareye yatınca geceyarısı uyanıp başkasıyla konuşunca istihare bozulur mu?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
İstişareyi zedeleyen hallerden uzak duralım

Sponsorlu Bağlantılar
Cenâb-ı Hak istişareyi mü’minlerin bir vasfı olarak saydıktan sonra Peygamber Efendimize (asm) de ashabıyla istişare etmesini emretmiştir. Bu meyanda Efendimiz (asm) de, ashabına, istişarenin önemini ve gerekliliğini anlatmış ve gerekli gördüğü konularda onlarla istişarelerde bulunmuştur.

Ayrıca, istişarenin ne şekilde yapılacağı, istişare yapılırken riâyet edilmesi gereken kaide ve kurallar da âyet ve hadislerle izah edilmiştir. Tarif edilen bu kaide ve kurallara öncelikle Efendimiz (asm) uymuş; sonra Sahabe-i Kiram uymuştur. Çünkü istişare, gelişi güzel, rastgele yapılabilecek bir faaliyet değildir. Kur’ân’ın tavsiye ettiği, Efendimizin (asm) önemseyerek uyguladığı istişarelerden beklenen neticenin alınabilmesi de, ancak belirtilen usûllere, kaidelere uymakla mümkündür.
İstişarede göz önünde bulundurulacak hususların başında, istişareyi zedeleyecek, onu gölgeleyecek, onu hedefinden saptıracak her türlü söz ve davranışlardan kaçınmak olmalıdır. Bu noktada en ufak tahriklere, tahkirlere, suçlamalara, ithamlara girmeden; nezaket ve görgü kuralları çerçevesinde, tatlı ve yumuşak bir üslûpla fikir ve düşünceler serdedilmelidir. Çünkü uygun olmayan ifadelerle, karşılıklı itham ve suçlamalarla yapılan istişarelerden doğru ve sağlıklı kararların çıkması beklenemez.

İstişareyi zedeleyecek, onu akamete uğratacak hususlardan birisi de ‘peşin hüküm’dür. Peşin hüküm, kişinin önceden kafasında tasarladığı fikir ve düşüncelerini bir şekilde muhataplarına kabul ettirme plânıdır. Diğer bir ifade ile, kişinin doğru zannettiği düşünce ve kanaatlerini cemaate kabul ettirme çabasıdır. Öyle bir niyet ve çabanın içinde olan kişide, kayıtsız şartsız galip gelme hissi ön plandadır. Galip gelme hissi, başta ihlâsı, sonra yardımlaşma ve dayanışmayı sekteye uğratır. Böyle bir durum, istişarenin ruhunu ve maksadını altüst eder.

İstişarenin ruhunu ve maksadını zedeleyen “peşin hükmün” sonucu inattır. İnadın gözü kör olduğundan, kendi görüş ve düşüncelerinden başka bütün fikir, düşünce ve kanaatlara kapalı olan, farklı teklif ve düşünceleri inatla reddeden insanlarla, doğru ve isabetli istişarelerin yapılması oldukça zordur. Halbuki istişare, farklı kanaat ve düşüncelere memnuniyet ve tahammül ile hedefine ulaşır.

Konu ile alâkalı olarak, Bediüzzaman’ın Lem’alardaki şu tesbitlerine kulak verelim: “Eğer bir meselenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır. Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münâzarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak, hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.”

Muhalifine galip gelmeyi ve dolayısıyla ihlâs ve adaleti ortadan kaldırmayı sonuç veren “inat” gibi çirkin bir hâletin, istişarenin ruhunu zedeleyen, lekeleyen bir hâl olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Ayrıca inadın, beraberinde gurur ve hased gibi iki çirkin hasleti getirdiğini de unutmamak lâzım. Çünkü muannit bir insan, kendi fikirlerinin başkaları tarafından savunulmasından memnun olup kibir ve gurura girer. Karşı kanaat ve fikirlerin beğenilmesinde de hased eder. Gurur ve hased, istişarenin aslını ve ruhunu bozan iki çirkin haslettir. Dolayısıyla istişareye katılanların, peşin hüküm, gurur ve hased gibi kötü hasletlerden uzak durmaları elzemdir.
İstişarelere gölge düşüren peşin hükmün beraberinde getirdiği diğer bir tehlike de dedikodu ve gıybettir. Zira, yalnızca kendi fikir ve düşüncelerinin doğruluğuna inanan, farklı kanaat ve düşüncelere peşinen karşı çıkan kişi, muhalifini gözden düşürmek için, onun gizli hata ve kusurlarını bulup deşifre etmeye yönelir. Hatta, aslı olmayan iftiralarla onu karalamaya yeltenir. Böyle bir duruma düşmekten Allah’a sığınmak gerekir.
Son düzenleyen Safi; 23 Temmuz 2016 14:21
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
22 Ağustos 2010       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
İstişareyi zedeleyen hallerden uzak duralım

Sponsorlu Bağlantılar
Cenâb-ı Hak istişareyi mü’minlerin bir vasfı olarak saydıktan sonra Peygamber Efendimize (asm) de ashabıyla istişare etmesini emretmiştir. Bu meyanda Efendimiz (asm) de, ashabına, istişarenin önemini ve gerekliliğini anlatmış ve gerekli gördüğü konularda onlarla istişarelerde bulunmuştur.

Ayrıca, istişarenin ne şekilde yapılacağı, istişare yapılırken riâyet edilmesi gereken kaide ve kurallar da âyet ve hadislerle izah edilmiştir. Tarif edilen bu kaide ve kurallara öncelikle Efendimiz (asm) uymuş; sonra Sahabe-i Kiram uymuştur. Çünkü istişare, gelişi güzel, rastgele yapılabilecek bir faaliyet değildir. Kur’ân’ın tavsiye ettiği, Efendimizin (asm) önemseyerek uyguladığı istişarelerden beklenen neticenin alınabilmesi de, ancak belirtilen usûllere, kaidelere uymakla mümkündür.
İstişarede göz önünde bulundurulacak hususların başında, istişareyi zedeleyecek, onu gölgeleyecek, onu hedefinden saptıracak her türlü söz ve davranışlardan kaçınmak olmalıdır. Bu noktada en ufak tahriklere, tahkirlere, suçlamalara, ithamlara girmeden; nezaket ve görgü kuralları çerçevesinde, tatlı ve yumuşak bir üslûpla fikir ve düşünceler serdedilmelidir. Çünkü uygun olmayan ifadelerle, karşılıklı itham ve suçlamalarla yapılan istişarelerden doğru ve sağlıklı kararların çıkması beklenemez.

İstişareyi zedeleyecek, onu akamete uğratacak hususlardan birisi de ‘peşin hüküm’dür. Peşin hüküm, kişinin önceden kafasında tasarladığı fikir ve düşüncelerini bir şekilde muhataplarına kabul ettirme plânıdır. Diğer bir ifade ile, kişinin doğru zannettiği düşünce ve kanaatlerini cemaate kabul ettirme çabasıdır. Öyle bir niyet ve çabanın içinde olan kişide, kayıtsız şartsız galip gelme hissi ön plandadır. Galip gelme hissi, başta ihlâsı, sonra yardımlaşma ve dayanışmayı sekteye uğratır. Böyle bir durum, istişarenin ruhunu ve maksadını altüst eder.

İstişarenin ruhunu ve maksadını zedeleyen “peşin hükmün” sonucu inattır. İnadın gözü kör olduğundan, kendi görüş ve düşüncelerinden başka bütün fikir, düşünce ve kanaatlara kapalı olan, farklı teklif ve düşünceleri inatla reddeden insanlarla, doğru ve isabetli istişarelerin yapılması oldukça zordur. Halbuki istişare, farklı kanaat ve düşüncelere memnuniyet ve tahammül ile hedefine ulaşır.

Konu ile alâkalı olarak, Bediüzzaman’ın Lem’alardaki şu tesbitlerine kulak verelim: “Eğer bir meselenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır. Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münâzarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak, hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.”

Muhalifine galip gelmeyi ve dolayısıyla ihlâs ve adaleti ortadan kaldırmayı sonuç veren “inat” gibi çirkin bir hâletin, istişarenin ruhunu zedeleyen, lekeleyen bir hâl olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Ayrıca inadın, beraberinde gurur ve hased gibi iki çirkin hasleti getirdiğini de unutmamak lâzım. Çünkü muannit bir insan, kendi fikirlerinin başkaları tarafından savunulmasından memnun olup kibir ve gurura girer. Karşı kanaat ve fikirlerin beğenilmesinde de hased eder. Gurur ve hased, istişarenin aslını ve ruhunu bozan iki çirkin haslettir. Dolayısıyla istişareye katılanların, peşin hüküm, gurur ve hased gibi kötü hasletlerden uzak durmaları elzemdir.
İstişarelere gölge düşüren peşin hükmün beraberinde getirdiği diğer bir tehlike de dedikodu ve gıybettir. Zira, yalnızca kendi fikir ve düşüncelerinin doğruluğuna inanan, farklı kanaat ve düşüncelere peşinen karşı çıkan kişi, muhalifini gözden düşürmek için, onun gizli hata ve kusurlarını bulup deşifre etmeye yönelir. Hatta, aslı olmayan iftiralarla onu karalamaya yeltenir. Böyle bir duruma düşmekten Allah’a sığınmak gerekir.
Son düzenleyen Safi; 23 Temmuz 2016 14:20
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
23 Ağustos 2010       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
Alıntı
serap_üzgün adlı kullanıcıdan alıntı

cevabınız için teşekkürler ama inanın haala bozulup bozulmadığını anlamadım.Birde ben sürekli rüyamda hem siyeh görüyorum hem beyazMsn Sad(( bugün istiharemin 7.günü....neye inanıcam bılemedım.bı ara 2 gün yeşillik gördüm şimdide hem siyah hem beyazMsn Sad(

Bazı fıkıh alimlerine göre;iki rekat kılınan istihare namazı ve onun öncesinde yapılmış olan dua istihare için yeterlidir Bu açıdan bakıldığında istihareniz bozulmuş olmuyordur.istihare sonrasında rüyada görülen renkler yeşil ve beyaz ise hayra,kırmızı ve siyah ise niyet edilen işin hayırlı olmamasına yorulur .

Benzer Konular

23 Temmuz 2015 / LAMEL Soru-Cevap
24 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap
18 Şubat 2012 / Jumong Coğrafya
16 Şubat 2019 / Misafir Cevaplanmış