Ziyaretçi
Ahçik türküsünün hikayesi nedir?
AHÇİK TÜRKÜSÜ VE HİKAYESİ
Ahçiği yolladım Urum eline
Sponsorlu Bağlantılar
Gel seni götürem İslam eline
Serimi sevdaya salan o Ahçik
Aman o Ahçik civan o Ahçik
Vardım kiliseye baktım haçına
Gönlümü bağladım sırma saçına
Gel seni götürem islam içine
Serimi sevdaya salan o Ahçik
Aman o Ahçik civan o Ahçik
Vardım kiliseye hac suda döner
Ahçiği kaybettim yüreğim yanar
Ben dinen dönersem el beni kınar
Serimi sevdaya salan o Ahçik
Aman o Ahçik civan o Ahçik
HİKAYESİ
4 bin yılı aşkın tarihe sahip olan Harput; Hurriler, Hititler, Urartular, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular, Safeviler ve 1516 yılındaki Çaldıran savaşından sonra da Osmanlılara yurtluk etti. Her kavmin yaşadığı tecrübeleri ve elde ettiği birikimi bir sonrakine aktararak kültürel zenginliğin, sosyal hayatın ve paylaşımın sırlarını nesillerden nesillere aktardı. Bütün bu güzellikleri potasında eriten kent halen geçmişten günümüze miras tarihi ve kültürel değerleri ile gezip görenleri kendine hayran bırakıyor.
Harput'un zengin folklor mirası ciltler dolusu eserler meydana getirmiştir. Ancak o folklor eserleri içinde bir tanesi var ki onu vücuda getiren öykünün kahramanlarını taşıyanlar hâlâ yaşamaktadır.
"Vardım kiliseye baktım Haçına
Gönlümü bağladım sırma saçına
Gel seni götürem İslam içine
Başımı sevdaya salan o Ahçik
Aman o Ahçık, civan o Ahçik"
Aşkın, insanın birbirine duyduğu sevginin doruklarından dökülen sözler ve nağmeler her duyanı ürpertirken her seferinde Harputlularının yüreğindeki yaranın tekrar tekrar kanamasına yol açar. Çünkü yara o kadar taze ki kabuk bağlayarak kapanması için en az bir kaç nesil daha geçmesi gerekiyor...
Ahçik güzeller güzeli bir Ermeni Kızı. Mustafa ise yakışıklı mı yakışıklı bir Türk genci... İki genç aynı kentte aynı havayı soluyarak büyüyor, aynı pınardan su içiyor ve oyun oynarken acıktıklarında aynı somunu bölerek doyuruyorlar karınlarını... Ve birbirlerine vuruluyorlar...
Ama biri Ermeni biri Türk'tür... Biri Hristiyan diğeri Müslümandır. Yaşadıkları bölgede inanç ayrılığı çok önemsenmese de emperyalist güçlerin inançları ve hakları birbirine düşürmek için yaraları kaşıdığı günlendir. Bu izdivaç mümkün müdür? Aslında her iki aile sorun yoktur da cemaatler arası öfke yok mu?...
Sevgi bu daha kutsal bir değer tanır mı? Türkü'nün sözlerinden de anlaşılıyor ki iki sevgili birbirine kavuşmak uğruna ailelerin önlerine engel olarak koyduğu dini inançlarını bile sorgulayacak kadar karasevdalılar: Vardım Kiliseye Haç suda döner / Dinimden dönersem el ben kınar / Mustafa bu aşka nice bir yanar...
Ama bu aşk öyle bir zamana denk gelmiştir ki... Yıl 1915'tir.
24 Nisan'da meşhur tehcir kararı alınmıştır. 16 ila 55 yaş arasındaki bütün Ermeniler Bağdat demiryolu hattından en az 25 kilometre uzağa, şimdiki Suriye topraklarına göç ettirilecektir. Zorunlu göç mayısın sonunda İçişleri Bakanlığı'na bağlı yerel jandarma ve mülki amirlerin kontrolünde başlatılır.
Yayınlanan resmi emirler, Ermenilerin canına ve malına zarar gelmemesi için alınacak detaylı önlem ve uyarılarla doludur.
İşte Bizim Mustafa ile Ahçik’in türkülerle ölümsüzleşen aşk destanı da tam o günlerde yazılır…
KISACA;
Harput'ta AHÇİK isminde bir Ermeni kızına aşık olan bir Müslüman gencinin sevdasına karşılık yazmış olduğu bir türküdür bu. Ailelerinden kavuşmak için onay alamayan bu gençleri birbirinden ayırmışlar ve genç adam bu türküyü yazmıştır AHÇİK isimli sevgilisine...
Son düzenleyen Safi; 30 Nisan 2018 23:33