Arama

Kader inancı nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 10 Nisan 2014 Gösterim: 8.097 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Aralık 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnanç nedir?
İslam dininde kader inancı nedir?
İslam'da kader inancı nedir?
Kader inancı ne demektir?
EN İYİ CEVABI Mira verdi
Kader ve Kader İnancı

Sponsorlu Bağlantılar
Kadere inanmak, İslam'da inanç esaslarından biridir. Kader, Allah'ın evrende olmuş, olmakta ve olacak olan şeylerlerin nerede, ne zaman, na­sıl ve nice olacağını önceden bilmesi­ne ve takdir etmesine denir. Kader Al­lah'ın ilim sıfatının (her şeyi önceden bilmesinin) bir sonucudur. Allah'ın önceden bilip takdir ettiği şeylerin, onun bilgisine uygun olarak takdir edildiği yer, zaman ve biçimde orta­ya çıkmasına, gerçekleşmesine,kaza denir. (Bir hükmün, bir kararın uygulanması, infaz edilmesi anlamında).
Dünyada ve tüm evrende Allah'­ın takdirinin haricinde hiçbir olay meydana gelmez. Her şey, her olay onun tasarrufundadır.

Allah'ın her şeyi önceden bilmesi ve takdir etmesi biz insanların diledi­ği gibi davranmasına engel midir? ts-lami anlayış buna "hayır" cevabı ve­riyor. İnsanlar yaptıklarından sorum­lu olacak kadar bir irade ile donatıl­mışın Cüz'i irade denen bu irade in­sanların sorumluluğunun kaynağıdır. Biz yaptığımız bir şeyi Allah bildiği ve takdir ettiği için yapmayız. Fakat biz yapacağımız için Allah bilir ve takdir eder. Yeni Allah'ın takdiri bizim ira­demize göre şekillenir. Bunun şöyle klasik bir örneği var: Bir astronom (gökbilimci) ayın ve güneşin ne zaman tutulacağını önceden bilir. Takvimler­de bu kayıtlıdır. O zaman gelince ay ve güneş tutulur. Ayın ve güneşin tu­tulması astronomun onların tutulaca­ğını bilip yazmasından dolayı mıdır. Hayır. Onlar zaten tutulacağı için ast­ronom bilmiştir ve yazmıştır. Allah'­ın takdiri de böyledir.

Kader konusunda bize düşen şu­dur: Biz Allah'ın takdirinin ne yön­de olduğunu, hangi mahiyette gerçek­leştiğini bilemeyiz. Bilemediğimize gö­re irademizi iyi bildiğimiz istikamet­te kullanmak durumundayız. Daha ileri giderek şu söylenebilir: Eğer biz Allah'ın takdirinin bizim aleyhimize olarak kararlaştığını bilsek dahi, yi­ne de tavrımız bize gösterilen doğru yoldan ayrılmamak olmalıdır. "Na­sıl olsa benim işim bitik, kaderim ta­yin olmuş, bundan sonra ne yapsam boş..." biçiminde bir tutumu benim­seyenleyiz. Çünkü böyle bir tutum Is-lami anlayış ve inceliğe, Allah'a olan güvene uymaz. Bu durumda dahi kul­luk esastır.

Dinde bu görüşü destek­ler mahiyette bir öykü var: Eski de­virde, seçkin, zeki bir talebe (mürid) rüyasında, çok sevdiği, bağlandığı, uzun yıllar feyz aldığı hocasının ce­hennemlik olduğunu "görür. Rüyayı ilk gördüğünde sıradan bir rüya diye aldırmaz. Ama aynı rüyayı birkaç de­fa üst üste görünce sadık (doğru) bir rüya olarak yorumlar, üzüntüye ka­pılır. Üzüntüsü dışarıdan da hissedi­lecek şekildedir. Herkes gib ihocası da bunu fark eder ve sorar:


—"Oğlum, senin neyin var, son günlerde yüzün hiç gülmüyor."

Delikanlı başlangıçta söylemek is­temeyip geçiştirmeye çalışırsa da so­nunda açıklamak zorunda kalır:

—"Hocam, ben kaç defadır rü­yamda sizin cehennemlik olduğunu­zu görüyorum ve buna üzülüyorum."

Hocası öğrencisine ve onun şah­sında herkese ders olacak şu cevabı verir:
—"Ne diye üzülüyorsun oğlum? Ben senin gördüğün rüyayı (kendimin cehennemlik olduğunu) kırk yıldır gö­rü yorum. Ama yine de ümitsiz ve is­yankâr değilim. Kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Gerisi Allah'ın bileceği iştir."

Dinde, kader anlayışındaki espri budur.

Günümüzde bazıları, birtakım suçlar işliyor, dince yasaklanmış kö­tülükler yapıyor, sonra, "Benim ne kabahatim var? Allah benim böyle yapacağımı yazmış, kaderim böyley-miş, böyle davranmamak tümde de­ğildi ki..." gibi mazeretler öne sürü­yorlar. Din bakımından bu tür maze­retlerin hiçbir geçerliliği yoktur. İn­sanın, irade ve karar verme, bunu uy­gulama yeteneğine sahip bir varlık olarak, mahiyetini bilmediği ilahi tak­diri eylemlerinden sorumlu tutmaya kalkışması dindeki kader anlayışıyla bağdaşamaz.


Konunun devamı için bakınız: Kur'an-ı Kerim'de Kader

Son düzenleyen Mira; 10 Nisan 2014 18:26 Sebep: Soru düzenlendi.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
10 Mart 2012       Mesaj #2
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kader ve Kader İnancı

Sponsorlu Bağlantılar
Kadere inanmak, İslam'da inanç esaslarından biridir. Kader, Allah'ın evrende olmuş, olmakta ve olacak olan şeylerlerin nerede, ne zaman, na­sıl ve nice olacağını önceden bilmesi­ne ve takdir etmesine denir. Kader Al­lah'ın ilim sıfatının (her şeyi önceden bilmesinin) bir sonucudur. Allah'ın önceden bilip takdir ettiği şeylerin, onun bilgisine uygun olarak takdir edildiği yer, zaman ve biçimde orta­ya çıkmasına, gerçekleşmesine,kaza denir. (Bir hükmün, bir kararın uygulanması, infaz edilmesi anlamında).
Dünyada ve tüm evrende Allah'­ın takdirinin haricinde hiçbir olay meydana gelmez. Her şey, her olay onun tasarrufundadır.

Allah'ın her şeyi önceden bilmesi ve takdir etmesi biz insanların diledi­ği gibi davranmasına engel midir? ts-lami anlayış buna "hayır" cevabı ve­riyor. İnsanlar yaptıklarından sorum­lu olacak kadar bir irade ile donatıl­mışın Cüz'i irade denen bu irade in­sanların sorumluluğunun kaynağıdır. Biz yaptığımız bir şeyi Allah bildiği ve takdir ettiği için yapmayız. Fakat biz yapacağımız için Allah bilir ve takdir eder. Yeni Allah'ın takdiri bizim ira­demize göre şekillenir. Bunun şöyle klasik bir örneği var: Bir astronom (gökbilimci) ayın ve güneşin ne zaman tutulacağını önceden bilir. Takvimler­de bu kayıtlıdır. O zaman gelince ay ve güneş tutulur. Ayın ve güneşin tu­tulması astronomun onların tutulaca­ğını bilip yazmasından dolayı mıdır. Hayır. Onlar zaten tutulacağı için ast­ronom bilmiştir ve yazmıştır. Allah'­ın takdiri de böyledir.

Kader konusunda bize düşen şu­dur: Biz Allah'ın takdirinin ne yön­de olduğunu, hangi mahiyette gerçek­leştiğini bilemeyiz. Bilemediğimize gö­re irademizi iyi bildiğimiz istikamet­te kullanmak durumundayız. Daha ileri giderek şu söylenebilir: Eğer biz Allah'ın takdirinin bizim aleyhimize olarak kararlaştığını bilsek dahi, yi­ne de tavrımız bize gösterilen doğru yoldan ayrılmamak olmalıdır. "Na­sıl olsa benim işim bitik, kaderim ta­yin olmuş, bundan sonra ne yapsam boş..." biçiminde bir tutumu benim­seyenleyiz. Çünkü böyle bir tutum Is-lami anlayış ve inceliğe, Allah'a olan güvene uymaz. Bu durumda dahi kul­luk esastır.

Dinde bu görüşü destek­ler mahiyette bir öykü var: Eski de­virde, seçkin, zeki bir talebe (mürid) rüyasında, çok sevdiği, bağlandığı, uzun yıllar feyz aldığı hocasının ce­hennemlik olduğunu "görür. Rüyayı ilk gördüğünde sıradan bir rüya diye aldırmaz. Ama aynı rüyayı birkaç de­fa üst üste görünce sadık (doğru) bir rüya olarak yorumlar, üzüntüye ka­pılır. Üzüntüsü dışarıdan da hissedi­lecek şekildedir. Herkes gib ihocası da bunu fark eder ve sorar:


—"Oğlum, senin neyin var, son günlerde yüzün hiç gülmüyor."

Delikanlı başlangıçta söylemek is­temeyip geçiştirmeye çalışırsa da so­nunda açıklamak zorunda kalır:

—"Hocam, ben kaç defadır rü­yamda sizin cehennemlik olduğunu­zu görüyorum ve buna üzülüyorum."

Hocası öğrencisine ve onun şah­sında herkese ders olacak şu cevabı verir:
—"Ne diye üzülüyorsun oğlum? Ben senin gördüğün rüyayı (kendimin cehennemlik olduğunu) kırk yıldır gö­rü yorum. Ama yine de ümitsiz ve is­yankâr değilim. Kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Gerisi Allah'ın bileceği iştir."

Dinde, kader anlayışındaki espri budur.

Günümüzde bazıları, birtakım suçlar işliyor, dince yasaklanmış kö­tülükler yapıyor, sonra, "Benim ne kabahatim var? Allah benim böyle yapacağımı yazmış, kaderim böyley-miş, böyle davranmamak tümde de­ğildi ki..." gibi mazeretler öne sürü­yorlar. Din bakımından bu tür maze­retlerin hiçbir geçerliliği yoktur. İn­sanın, irade ve karar verme, bunu uy­gulama yeteneğine sahip bir varlık olarak, mahiyetini bilmediği ilahi tak­diri eylemlerinden sorumlu tutmaya kalkışması dindeki kader anlayışıyla bağdaşamaz.


Konunun devamı için bakınız: Kur'an-ı Kerim'de Kader

theMira

Benzer Konular

20 Temmuz 2018 / P.u.S.u Müslümanlık/İslamiyet
16 Mart 2015 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış
28 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap