
Ziyaretçi
Atatürk'ün sanat ile ilgili anıları nelerdir?
Atatürk'ün tiyatro ile ilgili bir anısı
Atatürk, Galip Arcan’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir. Atatürk piyesin başında mutludur biraz sonra sinirlenmeye başlar ve bir müddet sonra oyun bitince;
“Bana Galip Arcan’ı çağırın!” der.
Galip Arcan gelince;
“Bu piyesi siz mi yazdınız? “der.
“Evet paşam ben yazdım”.
Ve Atatürk;
“Hayır, bu Flor Doranj adlı Boldvilin’in aynen çevirisi, neden bunu belirtmediniz? Hakkınızda soruşturma açtırıyorum” diyecektir.
Buna benzer pek çok anıyı da okuyunca, ne dedim biliyor musunuz? “A be Atam, Boldvilin’e varıncaya kadar, bunları ne zaman okursun? Ne zaman kafanda tutarsın?”
Atatürk'ün sinema ile ilgili bir anısı
“Sanat ve Atatürk” adlı araştırmamı yapıyorum baktım resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini o açıyor, heykelde dinin etkisini kaldırıyor ama karşıma yedinci sanat dalı geldi. Sinema…
Yönetmen Cezmi Ar, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal’e, tabii Cumhurbaşkanı ya, şöyle dur böyle dur diyemiyor ama diğer oyunculara şiddetle bağırıyor. Atatürk;
“Gel Cezmi gel, burada başkomutan sensin. Ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın” diyor.
Cezmi Ar hayatının son günlerinde; “Ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalışmadım” diyecektir.
Yıl 1937, Münir Hayri Egeli ile Çankaya’da odalarına çekilirler. Atatürk bir film senaryosu yazmıştır, adını da koymuştur adı; “Ben bir İnkilap Çocuğuyum” dur. Kendi yazdığı film senaryosunu, Münir Hayri Egeli çekecektir, Atatürk de oynayacaktır. Ama yıl 1937’dir, ömrü vefa etmemiştir. Derim ki haydi filmciler bulun bu senaryoyu, filme çekin, çok faydalı olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum.
Atatürk’ün müzikle ilgili anıları
Atatürk’ün Türk ve Dünya musikisine verdiği önemle ilgili, bilgi niteliğindeki örnek anıları
Atatürk’ün müzikle ilgili bir soruya verdiği cevap:
14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda öğrencilerin “Hayatta müzik gerekli midir?” sorusuna verdiği yanıt, sanatla ilişkisi bağlamında çok iyi bir örnek teşkil eder: “Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan mahlukat insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik behemehal vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz.”
Atatürk’ün opera ile ilgili bir anısı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sofya Ataşemiliteri olarak görevli olan Mustafa Kemal, davetli olduğu Carmen’in galasında, zaman zaman durgunlaşarak yapıtı izlemiş ve operanın bitiminde, perdenin en az yirmi kez açılıp kapanmasını, sahneye çiçekler taşınmasını, izleyicinin coşkun alkışlarını, artistlerin sevincini hayranlıkla gözlemlemiştir.
Bu arada yüzündeki burukluğun farkına varan Varna Türk Milletvekili Şakir Zümre’ye eğilip şunları söylemekten de geri durmamıştır: “Balkan Savaşı’nda yenik düşmemizin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Ben Bulgarları çiftçi halk olarak biliyordum. Oysa adamların operaları bile var… Sanatçıları, müzisyenleri, dekoratörleri, hepsi var. Hepsi de eğitimli… Şu opera binalarına bak!”
Kokteyl sonrası Mustafa Kemal ve Şakir Zümre Splendid Palas’a gidiyorlar. Yol boyunca hiç konuşmuyor Mustafa Kemal… Durgunluğu sürüyor… Ve odalarına çekiliyorlar…
Aradan birkaç dakika geçiyor geçmiyor, Şakir Zümre odasının kapısında Mustafa Kemal’i görüyor…
“Uyku tutmadı, biraz konuşalım diye geldim” diyor Gazi heyecanlı bir görünümle…
“Ne kadar müthiş bir olaydı” diye ekliyor… “Çok sesli müzik, çağın gereğidir… Bulgarlar bunu başarmış… Bizim ülkemizde de operaya kavuşacağımız günleri görebilecek miyiz acaba?”
***
İşte anılarında da Atatürk’ün müziğe ve sanata verdiği değer çok iyi anlaşılmaktadır. Müziğin insana has bir özellik olduğunu, bu yüzdende hayatta müziğin gerekliliğine işaret eden Atatürk, yaşamının her anında müzikten kopmamaya özenle gayret göstermiştir
Atatürk, Galip Arcan’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir. Atatürk piyesin başında mutludur biraz sonra sinirlenmeye başlar ve bir müddet sonra oyun bitince;
Sponsorlu Baglantilar
Galip Arcan gelince;
“Bu piyesi siz mi yazdınız? “der.
“Evet paşam ben yazdım”.
Ve Atatürk;
“Hayır, bu Flor Doranj adlı Boldvilin’in aynen çevirisi, neden bunu belirtmediniz? Hakkınızda soruşturma açtırıyorum” diyecektir.
Buna benzer pek çok anıyı da okuyunca, ne dedim biliyor musunuz? “A be Atam, Boldvilin’e varıncaya kadar, bunları ne zaman okursun? Ne zaman kafanda tutarsın?”
Atatürk'ün sinema ile ilgili bir anısı
“Sanat ve Atatürk” adlı araştırmamı yapıyorum baktım resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini o açıyor, heykelde dinin etkisini kaldırıyor ama karşıma yedinci sanat dalı geldi. Sinema…
Yönetmen Cezmi Ar, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal’e, tabii Cumhurbaşkanı ya, şöyle dur böyle dur diyemiyor ama diğer oyunculara şiddetle bağırıyor. Atatürk;
“Gel Cezmi gel, burada başkomutan sensin. Ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın” diyor.
Cezmi Ar hayatının son günlerinde; “Ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalışmadım” diyecektir.
Yıl 1937, Münir Hayri Egeli ile Çankaya’da odalarına çekilirler. Atatürk bir film senaryosu yazmıştır, adını da koymuştur adı; “Ben bir İnkilap Çocuğuyum” dur. Kendi yazdığı film senaryosunu, Münir Hayri Egeli çekecektir, Atatürk de oynayacaktır. Ama yıl 1937’dir, ömrü vefa etmemiştir. Derim ki haydi filmciler bulun bu senaryoyu, filme çekin, çok faydalı olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum.
Atatürk’ün müzikle ilgili anıları
Atatürk’ün Türk ve Dünya musikisine verdiği önemle ilgili, bilgi niteliğindeki örnek anıları
Atatürk’ün müzikle ilgili bir soruya verdiği cevap:
14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda öğrencilerin “Hayatta müzik gerekli midir?” sorusuna verdiği yanıt, sanatla ilişkisi bağlamında çok iyi bir örnek teşkil eder: “Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan mahlukat insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik behemehal vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz.”
Atatürk’ün opera ile ilgili bir anısı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sofya Ataşemiliteri olarak görevli olan Mustafa Kemal, davetli olduğu Carmen’in galasında, zaman zaman durgunlaşarak yapıtı izlemiş ve operanın bitiminde, perdenin en az yirmi kez açılıp kapanmasını, sahneye çiçekler taşınmasını, izleyicinin coşkun alkışlarını, artistlerin sevincini hayranlıkla gözlemlemiştir.
Bu arada yüzündeki burukluğun farkına varan Varna Türk Milletvekili Şakir Zümre’ye eğilip şunları söylemekten de geri durmamıştır: “Balkan Savaşı’nda yenik düşmemizin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Ben Bulgarları çiftçi halk olarak biliyordum. Oysa adamların operaları bile var… Sanatçıları, müzisyenleri, dekoratörleri, hepsi var. Hepsi de eğitimli… Şu opera binalarına bak!”
Kokteyl sonrası Mustafa Kemal ve Şakir Zümre Splendid Palas’a gidiyorlar. Yol boyunca hiç konuşmuyor Mustafa Kemal… Durgunluğu sürüyor… Ve odalarına çekiliyorlar…
Aradan birkaç dakika geçiyor geçmiyor, Şakir Zümre odasının kapısında Mustafa Kemal’i görüyor…
“Uyku tutmadı, biraz konuşalım diye geldim” diyor Gazi heyecanlı bir görünümle…
“Ne kadar müthiş bir olaydı” diye ekliyor… “Çok sesli müzik, çağın gereğidir… Bulgarlar bunu başarmış… Bizim ülkemizde de operaya kavuşacağımız günleri görebilecek miyiz acaba?”
***
İşte anılarında da Atatürk’ün müziğe ve sanata verdiği değer çok iyi anlaşılmaktadır. Müziğin insana has bir özellik olduğunu, bu yüzdende hayatta müziğin gerekliliğine işaret eden Atatürk, yaşamının her anında müzikten kopmamaya özenle gayret göstermiştir
Son düzenleyen Safi; 16 Kasım 2018 04:12