Ziyaretçi
Nasreddin Hoca'nın fıkralarındaki anlatılmak istenen şeyler nelerdir?
Nasreddin Hoca fıkralarının özelliği nedir?
MsXLabs.org
Nasreddin Hoca’nın fıkralarına birisi dış birisi de iç yapı olarak iki açıdan yaklaşmak gerekiyor. Dış yapı olarak fıkralarda konu, önce küçük bir olay öykü biçiminde anlatılır. Bu olay içerisinde kişiler ve çevre hakkında da bilgi verilir. Sonunda da Hoca’nın o konu ve olayla ilgili nüktesi bulunur.
İç yapı olarak baktığımızda ise; bunların nüktedanca ve anlaşılır bir dille söylendiği görülür. Asıl konu insandır. Onun gülünç tarafları, yanlışları, nefsanî tutumları, zaafları, hataları, sakarlıkları ve çaresizliği ele alınır. Yoksulluğundan söz edilir. İnsan ilişkilerindeki kimi sorunlar üzerinde durulur.
Bütün bunlar yapılırken, insana, topluma, çevreye ve diğer varlıklara karşı saygı ve sevgi esastır. Asla alaycı, küçük düşürücü bir tutum izlenmez. Eleştiri varsa bu kişilerin yanlış davranışlarınıdır ki buradaki temel amaç da yol göstermek, yanlışı kişinin kendisinin bulmasını ustalıkla sağlamaktır.
Fıkraların büyük çoğu sadece Türk insanın değil bütün dünya insanların ortak özellikleriyle ilgilidir. Zaten, Hoca’nın bütün bir dünyada benimsenmesinin önemli bir sebebi de budur.
Toplum, sorunlarının ustaca çözümünü bu fıkralarda bulur. Neredeyse ele alınmayan bir tip, üzerinde durulmayan sosyal bir mesele yok gibidir. Cahillik, bencillik, hırsızlık, menfaatçilik, dünyaya aşırı bağlılık gibi sorunların yanı sıra, yöneticilerin baskıcı ve adaletsiz yönetimleri, görevlilerin rüşvet, yolsuzluk gibi tutumları, âlimlerin halktan kopukluğu, bazı din adamlarının bağnazlığı ve gerçek din adamlarının niteliği, Allah’la olan ilişkiler, iman ve ibadet esasları, ahlaki kurallar… fıkraların asıl konularıdır.
Fıkraların bu anlamda başka bir özelliği ise, sırf güldürme amaçlı olmamasıdır. Gülerken düşündürmek temel niteliktir. Çünkü Hoca, bir yol göstericidir. Yanlışlarla mücadele etmektedir. Kendi yöntemi olan nükte ile bunların anlaşılmasını istemektedir. Bu bakımdan eleştirilerde bir zümreyi veya bir kimseyi karalamak, kötülemek, aşağılamak söz konusu değildir.
Fıkralarda ahlaki kurallara da sıkı sıkıya bağlılık görülür. Bayağılık, müstehcenlik, ayıp ve küfür laf söz konusu değildir.
Fıkralarda kısa anlatım tercih edilmiştir. Süslü söze ve fazla tasvire yer verilmez. Halkın anlayacağı bir dil kullanılır. Zaman zaman konu gereği Arapça, Farsça kelimelere de yer verildiği görülür.
Fıkralar o yılların Anadolu gerçekliğini tam olarak yansıtırlar. Fıkralardaki olayın özü, kişileri ve diğer kahramanları verilmek istenen mesaj o çağ Anadolu’sunun gerçekleriyle örtüşür...
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Nasreddin Hoca’nın fıkralarına birisi dış birisi de iç yapı olarak iki açıdan yaklaşmak gerekiyor. Dış yapı olarak fıkralarda konu, önce küçük bir olay öykü biçiminde anlatılır. Bu olay içerisinde kişiler ve çevre hakkında da bilgi verilir. Sonunda da Hoca’nın o konu ve olayla ilgili nüktesi bulunur.
İç yapı olarak baktığımızda ise; bunların nüktedanca ve anlaşılır bir dille söylendiği görülür. Asıl konu insandır. Onun gülünç tarafları, yanlışları, nefsanî tutumları, zaafları, hataları, sakarlıkları ve çaresizliği ele alınır. Yoksulluğundan söz edilir. İnsan ilişkilerindeki kimi sorunlar üzerinde durulur.
Bütün bunlar yapılırken, insana, topluma, çevreye ve diğer varlıklara karşı saygı ve sevgi esastır. Asla alaycı, küçük düşürücü bir tutum izlenmez. Eleştiri varsa bu kişilerin yanlış davranışlarınıdır ki buradaki temel amaç da yol göstermek, yanlışı kişinin kendisinin bulmasını ustalıkla sağlamaktır.
Fıkraların büyük çoğu sadece Türk insanın değil bütün dünya insanların ortak özellikleriyle ilgilidir. Zaten, Hoca’nın bütün bir dünyada benimsenmesinin önemli bir sebebi de budur.
Toplum, sorunlarının ustaca çözümünü bu fıkralarda bulur. Neredeyse ele alınmayan bir tip, üzerinde durulmayan sosyal bir mesele yok gibidir. Cahillik, bencillik, hırsızlık, menfaatçilik, dünyaya aşırı bağlılık gibi sorunların yanı sıra, yöneticilerin baskıcı ve adaletsiz yönetimleri, görevlilerin rüşvet, yolsuzluk gibi tutumları, âlimlerin halktan kopukluğu, bazı din adamlarının bağnazlığı ve gerçek din adamlarının niteliği, Allah’la olan ilişkiler, iman ve ibadet esasları, ahlaki kurallar… fıkraların asıl konularıdır.
Fıkraların bu anlamda başka bir özelliği ise, sırf güldürme amaçlı olmamasıdır. Gülerken düşündürmek temel niteliktir. Çünkü Hoca, bir yol göstericidir. Yanlışlarla mücadele etmektedir. Kendi yöntemi olan nükte ile bunların anlaşılmasını istemektedir. Bu bakımdan eleştirilerde bir zümreyi veya bir kimseyi karalamak, kötülemek, aşağılamak söz konusu değildir.
Fıkralarda ahlaki kurallara da sıkı sıkıya bağlılık görülür. Bayağılık, müstehcenlik, ayıp ve küfür laf söz konusu değildir.
Fıkralarda kısa anlatım tercih edilmiştir. Süslü söze ve fazla tasvire yer verilmez. Halkın anlayacağı bir dil kullanılır. Zaman zaman konu gereği Arapça, Farsça kelimelere de yer verildiği görülür.
Fıkralar o yılların Anadolu gerçekliğini tam olarak yansıtırlar. Fıkralardaki olayın özü, kişileri ve diğer kahramanları verilmek istenen mesaj o çağ Anadolu’sunun gerçekleriyle örtüşür...