Arama

Osmanlı Devleti'nin son dönemdeki fikir akımları nelerdir, öncüleri kimlerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 29 Aralık 2014 Gösterim: 17.023 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Aralık 2014       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Devleti'nin son dönemdeki fikir akımları nelerdir, öncüleri kimlerdir, eserleri nedir?

EN İYİ CEVABI ThinkerBeLL verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Osmanlı Devleti'nin son dönemdeki fikir akımları nelerdir, öncüleri kimlerdir, eserleri nedir?

Osmanlı Devleti'nde Ortaya Çıkan Son Dönem Fikir Akımları, Temsilcileri ve Eserleri

Sponsorlu Bağlantılar
a) Osmanlıcılık
Tanzimat döneminin sonlarına doğru bazı Osmanlı aydınları Genç Osmanlılar adıyla bir cemiyet kurdular. Daha sonra siyası faaliyette bulunmaya başladılar. Onlara göre milliyet isyanlarını durdurup ülkenin bütünlüğünü korumak için devletin sınırları içinde yaşayan bütün milletleri Osmanlıcılık düşüncesi etrafında toplamak gerekiyordu. Bunun için dil, ırk ve din farkı gözetmeden herkesin aynı hak ve yetkilere sahip olması şarttı. Bu yapılırsa Osmanlı birliği gerçekleşir ve devlet yıkılmaktan kurtulabilirdi. Bu düşünceler ancak Meşrutiyet yönetiminde uygulanabilirdi. Genç Osmanlıların çabası ile hazırlanan Kanun-i Esası (Anayasa), Osmanlıcılık düşüncesini temel almıştır. Meclis-i Mebusan’da da bütün milletlere temsil hakkı verilmiştir. Fakat bütün bunlar ülkedeki milliyet isyanlarını durdurmaya yetmedi. Osmanlıcılık görüşü milliyetçilik akımının güç kazanmasına paralel olarak etkisini kaybetti.
Osmanlıcılık fikir akımının en önemli temsilcileri olarak Tanzimat Döneminin ünlü aydın ve edebi kalemlerini örnek verebiliriz.
Temsilcileri:
Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi isimler bu fikir akımının önemli temsilcileridir.
Ziya Paşa eserleri
  • Zafername (1868, düzyazı şiir)
  • Rüya (ölümünden sonra, 1910)
  • Veraset Mektupları (ölümünden sonra 1910)
  • Eş'ar-ı Ziyâ (ölümünden sonra şiir, 1880)
  • Şiir ve İnşa Makalesi
  • Defteri Amal (anı niteliğinde)
  • Terkîb-i bend (Ziya Paşa)
  • Harâbât
Namık Kemal eserleri
  • İntibah
  • Cezmi
  • Celalettin Harzem Şah
  • Vatan Yahut Silistre
  • Zavallı Çocuk
  • Gülnihal
  • Karabela
  • Akif Bey
  • Tahrib-i harabat
  • Evrak-ı Perişan
  • Devr-i İstila
  • Berika-i Zafer
  • Kanije Muhasarası
  • Tasvir-i Efkar
  • Hürriyet
  • Hilali osmani
Şinasi eserleri
  • Tercüme-i Manzume (Çeviri şiirler)
  • Şair Evlenmesi (Bir perdelik komedi, 1860. Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro eseridir, fakat oynanmamıştır.)
  • Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirler)
  • Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri)
  • Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 2 cilt)
  • Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi (Tanzimat edebiyatındaki ilk makale)


b) İslam Birliği (İslamcılık)
İslamcılık, Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü korumak amacıyla XIX. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1877 -1878 Osmanlı - Rusya savaşından sonra, önem kazanan bir düşünce akımıdır. İslamcılık düşüncesini savunanlara göre; toplumun temel direği dindir. Din ile millet birdir. Hangi milletten olurlarsa olsunlar bütün Müslümanların hal¬ifenin etrafında birleşmesi gerekir. İslamcılar, Osmanlı Devleti'nin İslam dininin temel esasları olan şeriat esaslarından ayrıldığı için geri kaldığını ileri sürdüler. İslamcıların bir bölümü şeriattan zerre kadar ayrılma yanlısı değildi. Diğer bir grup ise, batı uygarlığının maddi yanını oluşturan endüstrinin, bilim ve teknolojinin alınmasında bir sakınca görmüyordu. İslamcılık XiX. yüzyılın sonlarına doğru devletin resmi politikası olacak kadar önem kazandı. II. Abdulhamid, ingiltere ve Rusya'nın hâkimiyetleri altında yaşayan Müslümanları, kendilerine karşı kullanmayı düşündü. Fakat bu düşünce devleti kurtarmaya yeterli olamadı. Birinci Dünya Savaşı da, Osmanlı padişahının halife olarak yayınladığı cihad fetvasına rağmen bazı Araplar Türk askerlerine ateş açmaktan geri durmadı. Bu olay Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü korumada, İslamcılık düşüncesinin başarılı olamadığını açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Temsilcileri:
İslamcılık Sultan II. Abdülhamit zamanında devlet politikası olarak ciddi biçimde uygulandığından II. Abdülhamit, bu akımın temsilcisi olarak kabul edilir. Bununla birlikte bir aydın ve edebi bir kalem olarak en önemli İslamcılık savunucularından birisi Mehmet Akif Ersoy’dur.
Mehmet Akif Ersoy Eserleri
  • Safahat


c) Türk Birliği (Turancılık)

Turancılık, bir kültür hareketi olarak başlayan Türkçülük düşüncesinin siyası yönüdür. Amacı, bütün Türkleri bir ülkede bir devlet içinde tek bir bayrak altında birleştirmektir. Bunu, bu düşüncenin en önemli kişisi olan Ziya Gökalp, "Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan" diyerek özetlemiştir. Bu düşünceyi benimseyenlere Turancı denilmiştir. Turancılar kurdukları dernekler ve çıkardıkları yayın organları ile düşüncelerini açıklama ve teşkilatlanma imkânı buldular. Bu hareket, ikinci Meşrutiyet döneminde aydınlar ve devlet adamları arasında çok sayıda taraftar buldu. İktidarı elinde bulunduran İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenleri tarafından desteklendi. İttihat ve Terakki liderlerinden Enver Paşa, devletin çöküşten kurtulabilmesinin, Turancılığın başarılı olmasıyla mümkün olacağını düşünenlerdendi. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesi Turancılık hareketini zayıflattı. Turancılar, Türkleri birleştirme ülküsünün Türkiye Türklüğü ile sınırlanması gerektiğini savunmaya başladılar. Enver Paşa buna karşı çıktı. Enver Paşa hayalini gerçekleştirmek için Türkistan'a gitti. Orada bir ordu kurarak, Ruslara karşı mücadeleye girişti, fakat bu savaşlardan birinde şehit oldu. (1922) Son Osmanlı Meslis-i Mebusanı’nın ve Kuva-yı Milliyecilerin "Misak-ı Milli" ilkesini benimsemesi, TBMM'nin milli egemenlik anlayışını kabul etmesi gibi sebepler, 1920'den sonra Turancılık hareketini büyük ölçüde zayıflattı. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra Turancılık düşüncesi tamamen reddedildi. Bütün dünya Türklerini tek bir bayrak altında birleştirmeyi amaç edinen Turancılığın tersine, "vatan kavramı", bugün üstünde yaşanılan siyası sınırlarla çevrilmiş topraklar olarak kabul edildi.
Temsilcileri:
En önemli temsilcilerinden birisi bilindiği gibi Ziya Gökalp’tir.
Ziya Gökalp Eserleri
  • Limni ve Malta Mektupları
  • Kızıl Elma (1914)
  • Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak (1929)
  • Yeni Hayat (1930)
  • Altın Işık (1927)
  • Türk Töresi (1923)
  • Doğru Yol (1923)[9]
  • Türkçülüğün Esasları (1923) : Eserin ilk baskısı Osmanlı alfabesiyle yayınlanmıştır[10].
  • Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra)
  • Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler (ölümünden sonra)
  • Altın Destan
  • Üç Cereyan
  • Hars ve Medeniyet
  • Kuğular


d) Türkçülük
Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak başladı. Türkçülük akımı Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının geçerli olduğu dönemlerde pek yaygınlaşmadı. Ancak bu akımların Osmanlı Devleti'ni kurtarmaya yetmediği görüldükten sonra, özellikle ikinci Meşrutiyet döneminde Türkçülük akımı güç kazandı. Bu akımın hız kazanmasında, Rusya'nın Türk ülkelerindeki işgalinden kaçan Türkler oldukça etkili oldular. Türkçülük düşüncesinin öncüleri bir millet; dil, din, soy ve ülkü birliğini oluşturduğunu savunuyorlardı. Onlara göre devlet ancak; dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilirdi. Bunun için Osmanlı yönetimi altında yaşayan Türklere milli bilinç kazandırılmalıydı. Türkçülük akımı Ziya Gökalp’in katkılarıyla ilmi bir muhteva kazandı. Ziya Gökalp'e göre Osmanlı Devleti'nin kurtuluşu ve güçlenişi yeni bir hayata bağlıdır. Bu hayatın üç dayanağı vardır. Bunlardan birincisi Türkçü olmaktır. Dilde, güzel sanatlarda, ahlakta ve hukukta Türk kültürüne bağlanmak gerekir. İkincisi İslam ümmetinden olmaktır. Dini devletten ayırmak şartıyla İslam dininin en yüce din olduğuna inanmak gerekir. Üçüncüsü ise batı medeniyetini benimsemektir. Bilimde, felsefede, teknikte tam bir batılı kafaya sahip olmak gerekir. Ziya Gökalp, medeniyetle kültürü birbirinden ayırmış, kültürde Türk kalmayı savunmuştur.
Akımın savunucuları Mehmet Emin (Yurdakul), Ağaoğlu Ahmet, Dr. Fuat Sabit, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akçuraoğlu Yusuf, Halis Turgut, Hüseyin Ragıp, Dr. Akil Muhtar Özden ve Dr. Hüseyin Ertuğrul beylerdir.

Mehmet Emin Yurdakul Eserleri
  • Türkçe şiirler, 1899
  • Türk Sazı, 1914
  • Ey Türk Uyan, 1914
  • Tan Sesleri, 1915
  • Zafer Yolunda, 1918
  • Aydın Kızları, 1919
  • Dante'ye, 1920
  • Mustafa Kemal, 1928
  • Ankara, 1939
  • Cenge Giderken 1886
Hamdullah Suphi Tanrıöver Eserleri
  • Dağ Yolu (Konuşmaları)
  • Günebakan (Yazıları)


e) Batıcılık
Osmanlı Devleti'nin birçok alanda Avrupa'dan geri kaldığı XVII. yüzyılda herkes tarafından kabul edilmeye başlanmıştı. Bunun bir sonu olarak ıslahat hareketlerinde batılılaşmaya önem verilecekti. İlk olarak askeri alanda başlayan batılılaşma hareketi, daha sonraları devlet ve toplum hayatında da etkili oldu. Batıcılık, İkinci Meşrutiyet döneminde bir düşünce akımı halini aldı. Bu düşünceyi savunanlar çıkardıkları dergilerde görüşlerini yaymaya çalıştılar. Batının üstünlüğünün bilime dayalı olduğunu ve ona karşı gelmenin doğru olmadığını açıkladılar. Onlar, tek kadınla evliliği, kadın hürriyetini, batılı bir medeni kanunun kabulünü, şeriat mahkemeleri yerine laik mahkemelerin kurulmasını, Latin harflerinin kabulünü, tekke ve zaviyeler ile bütün medreselerin kapatılmasını, fesin kaldırılıp başka bir başlığın benimsenmesini, milli bir ekonominin kurulmasını savunuyorlardı. Batıcılar arasında görüş ayrılıkları vardı. Batıcıların bir bölümü Avrupa'dan her şeyi almaya gerek yoktur, batılıların teknolojisi alınmalı fakat kültürü alınmamalı görüşündeydi. Diğer bir bölümü ise tek bir medeniyet vardır o da batı medeniyetidir, gülü ve dikeni ile alınmalıdır diyorlardı.
Temsilcileri:
Batıcılık ile ilgili önemli bir isim Abdullah Cevdet’tir. 1904’te İçtihat adlı bir basımevi kurdu. Basımevinde batılılaşma yanlısı eserler bastı, İçtihat adlı bir dergi çıkardı. 1904 yılından öldüğü 1932 yılına kadar dönem dönem kesintiye uğramakla birlikte İçtihad’ı çağrıştıran Cehd, İşhâd, İştihâd, Âlem, Eski İçtihad isimleri altında Cenevre, Mısır ve İstanbul’da bu dergiyi yayımlamayı sürdürdü.



f) Ademi Merkeziyetçilik
Bu fikir akımının düşünceleri Osmanlı Devleti’nde resmi devlet politikası olarak uygulamaya sokulmuştur.
Bu fikir akımın görüşleri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Osmanlı Devleti hükümetinin merkezi yetkileri azaltılmalıdır.
2. Devlet içindeki çeşitli unsurların yönetime katılması gerekmektedir.
3. Liberal ekonomiye geçiş yapılmalıdır.
4. Federal Devlet modeli uygulanmalıdır.
Ademi merkeziyetçilik diğer akımlar gibi istenen başarıya bir türlü ulaşamamıştır. Tüm akımlarda olduğu gibi Ademi Merkeziyetçilik akımı da vatanın düşmüş olduğu buhranlı durumdan bir an önce kurtarılması için uğraşmıştır. Fakat milliyetçilik akımının hızla yayılması, fikir akımlarının halk tarafından yeterince anlaşılamaması, Osmanlı Devleti’nde meydana gelen iç karışıklıklar ve dış baskılar sebebiyle, fikir akımlarının getirilerinden istenildiği kadar, tam anlamıyla verim sağlanamamıştır.
Temsilcileri:
Akımının öncülüğünü Ahrar Fırkası kurucusu Prens Sabahattin’in üstlenmiştir. Prens Sabahattin Eserleri
  • Doruk ve Su
  • Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?
  • Teşebbüs-ü Şahsi ve Tevsi-i Mezuniyet Hakkında Bir İzah
  • Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Hakkında İkinci Bir İzah
  • İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar


Derlemedir.

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
29 Aralık 2014       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Osmanlı Devleti'nin son dönemdeki fikir akımları nelerdir, öncüleri kimlerdir, eserleri nedir?

Osmanlı Devleti'nde Ortaya Çıkan Son Dönem Fikir Akımları, Temsilcileri ve Eserleri

Sponsorlu Bağlantılar
a) Osmanlıcılık
Tanzimat döneminin sonlarına doğru bazı Osmanlı aydınları Genç Osmanlılar adıyla bir cemiyet kurdular. Daha sonra siyası faaliyette bulunmaya başladılar. Onlara göre milliyet isyanlarını durdurup ülkenin bütünlüğünü korumak için devletin sınırları içinde yaşayan bütün milletleri Osmanlıcılık düşüncesi etrafında toplamak gerekiyordu. Bunun için dil, ırk ve din farkı gözetmeden herkesin aynı hak ve yetkilere sahip olması şarttı. Bu yapılırsa Osmanlı birliği gerçekleşir ve devlet yıkılmaktan kurtulabilirdi. Bu düşünceler ancak Meşrutiyet yönetiminde uygulanabilirdi. Genç Osmanlıların çabası ile hazırlanan Kanun-i Esası (Anayasa), Osmanlıcılık düşüncesini temel almıştır. Meclis-i Mebusan’da da bütün milletlere temsil hakkı verilmiştir. Fakat bütün bunlar ülkedeki milliyet isyanlarını durdurmaya yetmedi. Osmanlıcılık görüşü milliyetçilik akımının güç kazanmasına paralel olarak etkisini kaybetti.
Osmanlıcılık fikir akımının en önemli temsilcileri olarak Tanzimat Döneminin ünlü aydın ve edebi kalemlerini örnek verebiliriz.
Temsilcileri:
Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi isimler bu fikir akımının önemli temsilcileridir.
Ziya Paşa eserleri
  • Zafername (1868, düzyazı şiir)
  • Rüya (ölümünden sonra, 1910)
  • Veraset Mektupları (ölümünden sonra 1910)
  • Eş'ar-ı Ziyâ (ölümünden sonra şiir, 1880)
  • Şiir ve İnşa Makalesi
  • Defteri Amal (anı niteliğinde)
  • Terkîb-i bend (Ziya Paşa)
  • Harâbât
Namık Kemal eserleri
  • İntibah
  • Cezmi
  • Celalettin Harzem Şah
  • Vatan Yahut Silistre
  • Zavallı Çocuk
  • Gülnihal
  • Karabela
  • Akif Bey
  • Tahrib-i harabat
  • Evrak-ı Perişan
  • Devr-i İstila
  • Berika-i Zafer
  • Kanije Muhasarası
  • Tasvir-i Efkar
  • Hürriyet
  • Hilali osmani
Şinasi eserleri
  • Tercüme-i Manzume (Çeviri şiirler)
  • Şair Evlenmesi (Bir perdelik komedi, 1860. Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro eseridir, fakat oynanmamıştır.)
  • Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirler)
  • Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri)
  • Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 2 cilt)
  • Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi (Tanzimat edebiyatındaki ilk makale)


b) İslam Birliği (İslamcılık)
İslamcılık, Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü korumak amacıyla XIX. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1877 -1878 Osmanlı - Rusya savaşından sonra, önem kazanan bir düşünce akımıdır. İslamcılık düşüncesini savunanlara göre; toplumun temel direği dindir. Din ile millet birdir. Hangi milletten olurlarsa olsunlar bütün Müslümanların hal¬ifenin etrafında birleşmesi gerekir. İslamcılar, Osmanlı Devleti'nin İslam dininin temel esasları olan şeriat esaslarından ayrıldığı için geri kaldığını ileri sürdüler. İslamcıların bir bölümü şeriattan zerre kadar ayrılma yanlısı değildi. Diğer bir grup ise, batı uygarlığının maddi yanını oluşturan endüstrinin, bilim ve teknolojinin alınmasında bir sakınca görmüyordu. İslamcılık XiX. yüzyılın sonlarına doğru devletin resmi politikası olacak kadar önem kazandı. II. Abdulhamid, ingiltere ve Rusya'nın hâkimiyetleri altında yaşayan Müslümanları, kendilerine karşı kullanmayı düşündü. Fakat bu düşünce devleti kurtarmaya yeterli olamadı. Birinci Dünya Savaşı da, Osmanlı padişahının halife olarak yayınladığı cihad fetvasına rağmen bazı Araplar Türk askerlerine ateş açmaktan geri durmadı. Bu olay Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü korumada, İslamcılık düşüncesinin başarılı olamadığını açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Temsilcileri:
İslamcılık Sultan II. Abdülhamit zamanında devlet politikası olarak ciddi biçimde uygulandığından II. Abdülhamit, bu akımın temsilcisi olarak kabul edilir. Bununla birlikte bir aydın ve edebi bir kalem olarak en önemli İslamcılık savunucularından birisi Mehmet Akif Ersoy’dur.
Mehmet Akif Ersoy Eserleri
  • Safahat


c) Türk Birliği (Turancılık)

Turancılık, bir kültür hareketi olarak başlayan Türkçülük düşüncesinin siyası yönüdür. Amacı, bütün Türkleri bir ülkede bir devlet içinde tek bir bayrak altında birleştirmektir. Bunu, bu düşüncenin en önemli kişisi olan Ziya Gökalp, "Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan" diyerek özetlemiştir. Bu düşünceyi benimseyenlere Turancı denilmiştir. Turancılar kurdukları dernekler ve çıkardıkları yayın organları ile düşüncelerini açıklama ve teşkilatlanma imkânı buldular. Bu hareket, ikinci Meşrutiyet döneminde aydınlar ve devlet adamları arasında çok sayıda taraftar buldu. İktidarı elinde bulunduran İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenleri tarafından desteklendi. İttihat ve Terakki liderlerinden Enver Paşa, devletin çöküşten kurtulabilmesinin, Turancılığın başarılı olmasıyla mümkün olacağını düşünenlerdendi. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesi Turancılık hareketini zayıflattı. Turancılar, Türkleri birleştirme ülküsünün Türkiye Türklüğü ile sınırlanması gerektiğini savunmaya başladılar. Enver Paşa buna karşı çıktı. Enver Paşa hayalini gerçekleştirmek için Türkistan'a gitti. Orada bir ordu kurarak, Ruslara karşı mücadeleye girişti, fakat bu savaşlardan birinde şehit oldu. (1922) Son Osmanlı Meslis-i Mebusanı’nın ve Kuva-yı Milliyecilerin "Misak-ı Milli" ilkesini benimsemesi, TBMM'nin milli egemenlik anlayışını kabul etmesi gibi sebepler, 1920'den sonra Turancılık hareketini büyük ölçüde zayıflattı. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra Turancılık düşüncesi tamamen reddedildi. Bütün dünya Türklerini tek bir bayrak altında birleştirmeyi amaç edinen Turancılığın tersine, "vatan kavramı", bugün üstünde yaşanılan siyası sınırlarla çevrilmiş topraklar olarak kabul edildi.
Temsilcileri:
En önemli temsilcilerinden birisi bilindiği gibi Ziya Gökalp’tir.
Ziya Gökalp Eserleri
  • Limni ve Malta Mektupları
  • Kızıl Elma (1914)
  • Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak (1929)
  • Yeni Hayat (1930)
  • Altın Işık (1927)
  • Türk Töresi (1923)
  • Doğru Yol (1923)[9]
  • Türkçülüğün Esasları (1923) : Eserin ilk baskısı Osmanlı alfabesiyle yayınlanmıştır[10].
  • Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra)
  • Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler (ölümünden sonra)
  • Altın Destan
  • Üç Cereyan
  • Hars ve Medeniyet
  • Kuğular


d) Türkçülük
Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak başladı. Türkçülük akımı Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının geçerli olduğu dönemlerde pek yaygınlaşmadı. Ancak bu akımların Osmanlı Devleti'ni kurtarmaya yetmediği görüldükten sonra, özellikle ikinci Meşrutiyet döneminde Türkçülük akımı güç kazandı. Bu akımın hız kazanmasında, Rusya'nın Türk ülkelerindeki işgalinden kaçan Türkler oldukça etkili oldular. Türkçülük düşüncesinin öncüleri bir millet; dil, din, soy ve ülkü birliğini oluşturduğunu savunuyorlardı. Onlara göre devlet ancak; dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilirdi. Bunun için Osmanlı yönetimi altında yaşayan Türklere milli bilinç kazandırılmalıydı. Türkçülük akımı Ziya Gökalp’in katkılarıyla ilmi bir muhteva kazandı. Ziya Gökalp'e göre Osmanlı Devleti'nin kurtuluşu ve güçlenişi yeni bir hayata bağlıdır. Bu hayatın üç dayanağı vardır. Bunlardan birincisi Türkçü olmaktır. Dilde, güzel sanatlarda, ahlakta ve hukukta Türk kültürüne bağlanmak gerekir. İkincisi İslam ümmetinden olmaktır. Dini devletten ayırmak şartıyla İslam dininin en yüce din olduğuna inanmak gerekir. Üçüncüsü ise batı medeniyetini benimsemektir. Bilimde, felsefede, teknikte tam bir batılı kafaya sahip olmak gerekir. Ziya Gökalp, medeniyetle kültürü birbirinden ayırmış, kültürde Türk kalmayı savunmuştur.
Akımın savunucuları Mehmet Emin (Yurdakul), Ağaoğlu Ahmet, Dr. Fuat Sabit, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akçuraoğlu Yusuf, Halis Turgut, Hüseyin Ragıp, Dr. Akil Muhtar Özden ve Dr. Hüseyin Ertuğrul beylerdir.

Mehmet Emin Yurdakul Eserleri
  • Türkçe şiirler, 1899
  • Türk Sazı, 1914
  • Ey Türk Uyan, 1914
  • Tan Sesleri, 1915
  • Zafer Yolunda, 1918
  • Aydın Kızları, 1919
  • Dante'ye, 1920
  • Mustafa Kemal, 1928
  • Ankara, 1939
  • Cenge Giderken 1886
Hamdullah Suphi Tanrıöver Eserleri
  • Dağ Yolu (Konuşmaları)
  • Günebakan (Yazıları)


e) Batıcılık
Osmanlı Devleti'nin birçok alanda Avrupa'dan geri kaldığı XVII. yüzyılda herkes tarafından kabul edilmeye başlanmıştı. Bunun bir sonu olarak ıslahat hareketlerinde batılılaşmaya önem verilecekti. İlk olarak askeri alanda başlayan batılılaşma hareketi, daha sonraları devlet ve toplum hayatında da etkili oldu. Batıcılık, İkinci Meşrutiyet döneminde bir düşünce akımı halini aldı. Bu düşünceyi savunanlar çıkardıkları dergilerde görüşlerini yaymaya çalıştılar. Batının üstünlüğünün bilime dayalı olduğunu ve ona karşı gelmenin doğru olmadığını açıkladılar. Onlar, tek kadınla evliliği, kadın hürriyetini, batılı bir medeni kanunun kabulünü, şeriat mahkemeleri yerine laik mahkemelerin kurulmasını, Latin harflerinin kabulünü, tekke ve zaviyeler ile bütün medreselerin kapatılmasını, fesin kaldırılıp başka bir başlığın benimsenmesini, milli bir ekonominin kurulmasını savunuyorlardı. Batıcılar arasında görüş ayrılıkları vardı. Batıcıların bir bölümü Avrupa'dan her şeyi almaya gerek yoktur, batılıların teknolojisi alınmalı fakat kültürü alınmamalı görüşündeydi. Diğer bir bölümü ise tek bir medeniyet vardır o da batı medeniyetidir, gülü ve dikeni ile alınmalıdır diyorlardı.
Temsilcileri:
Batıcılık ile ilgili önemli bir isim Abdullah Cevdet’tir. 1904’te İçtihat adlı bir basımevi kurdu. Basımevinde batılılaşma yanlısı eserler bastı, İçtihat adlı bir dergi çıkardı. 1904 yılından öldüğü 1932 yılına kadar dönem dönem kesintiye uğramakla birlikte İçtihad’ı çağrıştıran Cehd, İşhâd, İştihâd, Âlem, Eski İçtihad isimleri altında Cenevre, Mısır ve İstanbul’da bu dergiyi yayımlamayı sürdürdü.



f) Ademi Merkeziyetçilik
Bu fikir akımının düşünceleri Osmanlı Devleti’nde resmi devlet politikası olarak uygulamaya sokulmuştur.
Bu fikir akımın görüşleri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Osmanlı Devleti hükümetinin merkezi yetkileri azaltılmalıdır.
2. Devlet içindeki çeşitli unsurların yönetime katılması gerekmektedir.
3. Liberal ekonomiye geçiş yapılmalıdır.
4. Federal Devlet modeli uygulanmalıdır.
Ademi merkeziyetçilik diğer akımlar gibi istenen başarıya bir türlü ulaşamamıştır. Tüm akımlarda olduğu gibi Ademi Merkeziyetçilik akımı da vatanın düşmüş olduğu buhranlı durumdan bir an önce kurtarılması için uğraşmıştır. Fakat milliyetçilik akımının hızla yayılması, fikir akımlarının halk tarafından yeterince anlaşılamaması, Osmanlı Devleti’nde meydana gelen iç karışıklıklar ve dış baskılar sebebiyle, fikir akımlarının getirilerinden istenildiği kadar, tam anlamıyla verim sağlanamamıştır.
Temsilcileri:
Akımının öncülüğünü Ahrar Fırkası kurucusu Prens Sabahattin’in üstlenmiştir. Prens Sabahattin Eserleri
  • Doruk ve Su
  • Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?
  • Teşebbüs-ü Şahsi ve Tevsi-i Mezuniyet Hakkında Bir İzah
  • Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Hakkında İkinci Bir İzah
  • İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar


Derlemedir.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

21 Aralık 2014 / Misafir Soru-Cevap
19 Şubat 2017 / ALİ YASAR Cevaplanmış
19 Aralık 2016 / Misafir Soru-Cevap
17 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
8 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Osmanlı İmparatorluğu