Arama

Jeotermal Enerji

Güncelleme: 25 Şubat 2012 Gösterim: 14.336 Cevap: 3
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
19 Ekim 2006       Mesaj #1
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Jeotermal Enerji
MsXLabs.org & Temel Britannica
Enerji, günümüzde tüm dünya ülkelerinin en başta gelen sorunları arasındadır. Bunun en önemli nedenleri nüfus artışı, sanayileşme ve yaşam standartlarının yükselmesi olarak gösterilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Tüm dünyada hızlı bir artış gösteren enerji gereksiniminin büyük bir kısmı, bir süre daha fosil yakıtlar ve hidrolik enerji ile karşılanabilecektir. Fosil yakıtların kısa bir dönemde tükenmesi ve bir süre sonra bunların yerini yeni enerji kaynaklarının alması beklenmektedir. Son yıllarda bütün ülkeler yeni enerji kaynaklarının geliştirilmesine özen göstermektedir.
Jeotermal enerji; yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklığı sürekli 200 den fazla olan ve çevresindeki normal yer altı ve yer üstü sularına oranla daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcaklık su ve buhar olarak tanımlanabilir.
Yerkabuğunun derinliklerinde var olan bu ısı kaynağı, henüz soğumasını tamamlamamış bir mağma kütlesi veya genç bir volkanizma ile ilgilidir. Yerkabuğunun kırık ve çatlaklarından derinlere süzülen meteorik sular bu ısı kaynağıyla ısıtıldıktan ve mineralce zenginleştikten sonra yoğunluk farkı ve basınç nedeni ile yükselirler. Bu sıcak akışkan yerkabuğunun sığ derinliklerinde (1100-4000 m), üzerinde geçirimsiz örtü kayalar bulunan, gözenekli ve geçirimli hazne kayalarda toplanır.
Hidrotermal sistem olarak bilinen bu sistemde, akışkan, kırıklar aracılığı ile yeryüzüne ulaşarak termal kaynakları oluşturur; ya da sondajlarla çıkartılarak ekonomik kullanıma dönüştürülür. Herhangi bir akışkan içermemesine rağmen bazı teknik yöntemlerle ısısından yararlanılan, yerin derinliklerindeki "sıcak kuru kayalar" da jeotermal enerji kaynağı olarak nitelendirilebilinir.
Jeotermal akışkanı oluşturan sular, meteorik ve jüvenil kökenli veya her ikisinin çeşitli oranlarda karışım ile oluştuklarından, yerkabuğundaki hazneler sürekli olarak beslenmekte ve kaynak yenilene bilmektedir. Beslenmedeki mevsimsel ve yıllık değişimlerin genellikle etkisi olmakla birlikte pratikte, beslenmenin üzerinde bir tüketim olmadıkça jeotermal kaynakların tükenmesi söz konusu değildir.

Jeotermal enerji, Dünya'nın ısısından elde edilen enerjidir. Jeotermal sözcüğü "yer" ve "ısı" anlamındaki Yunanca iki sözcükten üretilmiştir. Bilim adamları, jeotermal ısının nereden kaynaklandığı, yeryüzüne çıkan buharın nasıl oluştuğu konusunda henüz tam bir görüş birliğine varamamışlardır. Büyük bir olasılıkla bu ısının kaynağı , Dünya'nın derinliklerindeki "magma" denilen erimiş kayaç kütlesidir.
Yüzeye püsküren buharın da, yüzeyden derinlere sızan yağmur sularının, bu kızgın magma bölgesinde ısınıp buharlaşması sonucunda oluştuğu sanılmaktadır. Bu ısıdan, İzlanda ve Japonya'da olduğu gibi, evlerin, hamamların ve seraların ısıtılmasında yararlanılabilir. Elektrik enerjisi üretiminde de, üreteçlere bağlı buhar türbinlerinin çalıştırılmasıyla jeotermal enerji kullanılabilir.
İlk jeotermal enerji santralı 1931'de İtalya'daki Larderello'da kuruldu. Bugün Larderello'da toplam gücü 351 megawatt olan ve yaklaşık 600 bin nüfuslu bir kenti beslemeye yeterli elektrik üreten bir grup jeotermal enerji santralı bulunmaktadır.
Ucuz enerji çağından pahalı enerji çağına girilirken ömrü son derece kısıtlı olan konvansiyonel enerji kaynaklarının, bir gün tükenebileceği düşünülmeye başlanmıştır. Bu nedenle, hızla artan nüfusun ve teknolojik yeniliklere bağlı olarak gelişen endüstrinin enerji gereksinimi karşısında, konvansiyonel enerji kaynaklarının yerine geçebilecek, yeni ve yenilenebilir doğal kaynakların araştırılması bulunması ve bunlardan yararlanılması konusunda büyük bir arayış içine girilmiştir.
Dünyadaki enerji kaynakları;
  • fosil kaynaklar (kömür, petrol, doğal gaz, turba, petrollü, kaynaklar, vb.)
  • yenilenebilir kaynaklar (hidrolik, biyomas, jeotermal, jeotermal gradyan, rüzgar, gelgit, dalga, vb.)
olmak üzere iki bölüme ayrılabilir. Bunlardan yenilenebilir kaynaklar grubuna giren Jeotermal Enerji, önemli bir yer tutmaktadır.
Yerkabuğu içerisinde hazne kayalarda bulunan, basınç altında aşırı derecede ısınmış suların enerjisidir. Ekonomik önemdeki jeotermal enerji birikimi, 40°C-380°C arasında olup, 3000 m'ye kadar olan derinliklerde geçirimsiz kayalar altında yer alan, geçirimli hazne kayalar içinde bulunmaktadır. Şimdiye kadar üç çeşit jeotermal sistemin varlığı saptanmıştır:
  • Sıcak kuru kaya sistemi
  • Sıcak su sistemi
  • Kuru buahar sistemi
1. Sıcak Su Sistemi
Yeryüzünde sıcak su esaslı sistemler Buhar esaslı sistemlerden yirmi kat daha fazla bulunmaktadır. Sıcak su sisteminde, derindeki hazne kaya içerisinde, basınç altında, yüksek sıcaklıkta, erimiş kimyasal madde bakımından çok zengin, farklı kimyasal özelliklerde sular bulunmaktadır. Bu tür sistemlerden sondajlarla yeryüzüne çıkarılan sıcak su+buhar karışımından elde edilen buhardan, elektrik enerjisi üretilmekte, buharı alınmış sıcak su ise atılmaktadır.

2. Kuru Buhar Sistemi
Buhar esaslı sistemler, sıcak su esaslı sistemlerden farklı olarak, çok fazla ısınmış, nem miktarı az, sıcaklığı yüksek buhar üretirler. Bu tür buhar, bir enerji kaynağı olarak doğrudan jeotermal santrallere gönderilerek elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Bir bakıma bunlar yerkabuğu üzerinde oluşmuş, birer doğal nükleer reaktör olarak kabul edilir.

3. Sıcak Kuru Kaya Sistemleri
Yerküremizde özellikle genç, aktif volkanik kuşaklarda, jeotermal gradyanın çok yüksek olduğu bölgelerde, sıcak su içermeyen yüksek sıcaklığa sahip kızgın, kuru kayalar bulunmaktadır. Bu tür sistemlere soğuk su basılarak sıcak su+buhar karışımı alınmakta ve bu, bir enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır.



HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
7 Mart 2011       Mesaj #2
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Jeotermal Enerji
Jeotermal enerji dünyamızın sahip olduğu en temiz, güvenilir (% 95 verimle kullanılabiliyor) ve götürüsü olmayan kaynaklardandır.
Sponsorlu Bağlantılar
Jeotermal kaynaklar yere yakın sıcak su kaynakları (kaplıcalar gibi) olabildiği gibi mağmaya yakın volkan diplerinde de olabilmektedir.
Doğrudan dünyanın iç ısısına bağlı olan bu kaynaklar çok kolay bir şekilde ısı ve elektriğe dönüştürülebilmekte olup 3 temel teknolojik uygulama alanlarına sahiptirler:

1. Jeotermal ısı pompalarında kullanılmaları
Yere yakın su kaynakları ısı pompaları denilen termodinamiksel "iş"i "ısı"ya çeviren makinalar yardımıyla binaların hem ısıtılması hem de soğutulması amaçlı kullanılmaktadır. Aşağıda ABD'de bulunan dünyanın en büyük ısı pompası uygulaması görülmektedir:

2. Doğrudan pompalamak suretiyle seraların ve kamusal alanların ısıtılması
Jeotermal sıcak su kaynakları seraların ısıtılması ve kamusal alanlarda karların eritilmesine varıncaya kadar değişik alanlarda kullanılması amacıyla değerlendirilmektedirler.

3. Jeotermal elektrik santralleri
Anlaşıldığı üzre yeraltından gelen sıcak su buhar halinde türbinler vasıtasıyla elektrik üretebilme kabiliyetine sahip olabilmektedir.


Kısaca:
Jeotermal enerji dünyamızın sahip olduğu en temiz, güvenilir (% 95 verimle kullanılabiliyor) ve götürüsü olmayan kaynaklardandır.
Jeotermal kaynaklar yere yakın sıcak su kaynakları (kaplıcalar gibi) olabildiği gibi mağmaya yakın volkan diplerinde de olabilmektedir.
Ayrıca ülkemizde jeotermal enerjisi en çok İZMİR'de kullanılır.


Jeotermal Enerjinin tarihçesi
  • M.Ö. 10.000: Jeotermal akışkandan Akdeniz Bölgesi'nde çanak, çömlek, cam, tekstil, krem imalatında yararlanılmaktaydı.
  • M.Ö. 1.500: Romalılar ve Çinliler doğal jeotermal kaynakları banyo, ısınma ve pişirme amaçlı olarak kullanıyorlardı.
  • 630: Japonya'da kaplıca geleneği yaygınlaştı.
  • 1200: Jeotermal enerji ile mekan ve su ısıtması yapılabileceği Avrupalılar tarafından keşfedildi.
  • 1322: Fransa'da köylüler doğal sıcak su ile evlerini ısıtmaya başladı.
  • 1800: Yine Fransa'da yerleşim birimlerinin jeotermal enerji ile ısıtılması yaygınlaştı.
  • 1800: ABD'de kaplıca turizmi hızla yaygınlaşmaya başladı.
  • 1818: İtalya'da yerleşik Fransız asıllı sanayici Francesco Giacomo Larderel ilk defa jeotermal buhar kullanarak borik asit elde etti.
  • 1833: Paolo Savi tarafından İtalya'daki Larderello Bölgesi'nin altındaki jeotermal rezervuarın yayılımı araştırıldı.
  • 1841: Larderello'da yeni teknikler kullanılarak jeotermal kuyularının açılmasına başlandı.
  • 1860: Kaliforniya eyaletinde The Geysers bölgesinde jeotermal kaynağını değerlendirmeye dönük tesisler açıldı.
  • 1870: ABD'de kaplıca ve benzeri yerlere büyük talep doğdu.
  • 1891: Idaho eyaletinin Boise şehrinde (ABD) ilk jeotermal bölgesel ısıtma sistemi uygulaması gerçekleşti.
  • 1900: Kaliforniya eyaletinin Calistoga bölgesinde otuzdan fazla kaplıca merkezi açıldı.
  • 1904: İtalya'da Larderello'da jeotermal buhardan ilk elektrik üretimi sağlandı.
  • 1920: Kaliforniya eyaletindeki The Geysers tesislerinde ilk jeotermal kuyular açıldı.
  • 1929: Oregon eyaletinde (ABD) Klamath Falls'da evler jeotermal enerji ile ısıtılmaya başlandı.
  • 1930: İzlanda'da büyük ölçekli merkezi ısıtma projesi çalışmaları başladı.
  • 1930: İzlanda, ABD, Japonya ve Rusya'da jeotermal akışkanın kullanımı yaygınlaştı.
  • 1943: İtalya'da Larderello'da jeotermal sahasından elektrik üretimi 132 MWe kapasiteye erişti.
  • 1945: Süt pastörizasyonunda ilk kez jeotermal akışkandan yararlanıldı.
  • 1945: ABD'de buzlanmaya karşı yer ısıtmasında, hacim ısıtmasında ve sera ısıtmacılığında jeotermal ısı kullanıldı.
  • 1958: Yeni Zelanda'da Flash Metodu ile jeotermal elektrik üretimine başlandı.
  • 1960: Kaliforniya, The Geysers jeotermal alanında ticari elektrik üretimi için ilk kez kuru buhar kullanıldı.
  • 1963: Türkiye'de ilk jeotermal sondaj kuyusu Balçova, İzmir'de açıldı.
  • 1966: Japonya'da ilk jeotermal elektrik santrali kuruldu.
  • 1968: Türkiye'de Kızıldere, Denizli jeotermal alanının keşfedilmesiyle elektrik üretimi amaçlı ilk jeotermal kuyunun inşaatına burada başlandı.
  • 1969: İkincil çevrim jeotermal teknolojiler Kaliforniya'da başarı ile uygulandı.
  • 1969: Fransa'da büyük jeotermal ısıtma projeleri başladı.
  • 1970: Çin'de ilk kez elektrik üretiminde jeotermal akışkandan yararlanıldı.
  • 1975: Kaliforniya'da The Geysers jeotermal alanındaki kaynaklardan 500 Mwe'lık elektrik üretimi kapasitesine ulaşıldı.
  • 1978: Nevada eyaletinde (ABD) ilk jeotermal gıda kurutma tesisi kuruldu.
  • 1978: New Mexico eyaletinde (ABD) kızgın kuru kayada jeotermal rezervuar oluşturulup test edilmeye başlandı.
  • 1979: Endonezya'da ilk jeotermal elektrik üretimi gerçekleştirildi.
  • 1980: ABD'nin batı eyaletlerinde pek çok yeni jeotermal elektrik santralleri kuruldu.
  • 1981: Hawaii eyaletinin (ABD) Puna bölgesinde kurulan jeotermal tesisler faaliyete geçti.
  • 1982: Türkiye'de Germencik, Aydın jeotermal alanı keşfedildi.
  • 1983: Türkiye'de kuyu içi eşanjörlü ilk jeotermal ısıtma sistemi Balçova, İzmir'de kuruldu.
  • 1984: Türkiye'nin ilk ve Avrupa'nın İtalya'dan sonra ikinci jeotermal enerji santrali (20.4 MWe kapasiteli) Kızıldere, Denizli'de hizmete açıldı.
  • 1984: Oregon eyaletinde (ABD) mantar yetiştiriciliğinde jeotermalden yararlanıldı.
  • 1985: Jeotermal elektrik santrallerinde dünya çağında yaklaşık 2.000 MW'lık elektrik üretim kapasitesine ulaşıldı.
  • 1987: Nevada'da jeotermal akışkan altın madenciliğinde kullanıldı.
  • 1987: Türkiye'nin ilk jeotermal merkezi ısıtma sistemi Gönen, Balıkesir'de işletmeye açıldı.
  • 1990: ABD'de jeotermal elektrik üretimi kurulu kapasitesi 3.000 MWe'e yükseldi.
  • 1992: Dünya'da 21 ülkede jeotermal elektrik üretimi toplam yaklaşık 6.000 MWe'e ulaştı.
  • 1996: Türkiye'de 15.000 konut ana kapasiteli Balçova, İzmir jeotermal merkezi ısıtma sistemi devreye girdi.
  • 2000: Tüm dünyada jeotermalden yaklaşık 8000 MWe jeotermal elektrik üretimi ve 17.000 MWt civarında jeotermal kaynaklar doğrudan kullanımı gerçekleştirildi.
  • 2001 Türkiye'nin jeotermal kurulu ısıtma gücü 493 MWt'e ulaştı. Türkiye böylece jeotermalin elektrik dışı uygulamalarda dünyanın 5. büyük ülkesi durumuna geldi.
Derlemedir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Şubat 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Enerji Nimetlerinden Jeotermal


Prof.Dr. M. Ubeyde CAN

* Yaratılıştan depo edilmiş 'yerküre ısısı' olarak tarif edebileceğimiz jeotermal enerji, günümüzde hangi sahalarda kullanılmaktadır?
* Jeotermal enerji, günümüzde kullanılan diğer enerji kaynaklarına göre, gerek maddî açıdan, gerekse sağlık açısından hangi avantajlara sahip kılınmıştır?
* Jeotermal enerji sisteminin uygulanmasında, bazı teknolojik tedbirlerin alınması
neden önemlidir?
* Jeotermal enerji kaynakları bakımından ülkemizin dünyadaki yeri…
* Çevre kirliliğinin önlenmesinde jeotermal enerjinin rolü…

jeotermal2Dr. İsmail Bey kış mevsiminin bu soğuk günlerinde, sokaklarda maske ile dolaşıyor olmasına çok içerliyordu. Ama maskesiz dolaşınca da hava kirliliğinin tesiriyle öksürmeye başlıyordu. Hele bebekler ve çocuklar bu durumdan daha müteessir oluyordu. “Ne garip durum!” dedi içinden. “İnsan, kendinin ve başkalarının hayatını bilerek veya bilmeyerek tehlikeye atıyor. Koca koca akıllar bir hava kirliliğine çözüm üretemiyor.” diye düşündü.

Biraz ilerleyince yol ortasındaki mazgalların arasından yükselen buhar dikkatini çekti. Yakınlardaki kaplıca suyu buradan geçiyor olmalıydı. Birden hava kirliliğine çözümün, tam karşısında olduğunu fark etti. Suyun öylesine akarken hâl diliyle “Beni neden değerlendirmiyorsunuz? Benden niye yeterince faydalanmıyorsunuz? Sizi ve beni yaratan Kudret, sizin için bende nice faydalar yarattı; bir bilseniz ve bunu değerlendirseniz!” dediğini duyar gibi oldu.

Tarih boyunca ülkelerin kalkınmasında önemli bir faktör olan enerji, aynı zamanda çevre kirliliğinin de önemli sebeplerinden biri olmuştur. Hızlı nüfus artışıyla birlikte sanayileşme ve şehirleşme büyük bir ivme kazanmış, ancak, bunların yol açtığı çevre kirliliği geleceğimizi tehdit eder hâle gelmiştir.

Sanayileşmiş ülkeler, artan enerji ihtiyaçlarını gidermek için, çevreyi kirletmeyen, temiz, ucuz ve yenilenebilir kaynak arayışına girmiştir.

Ülkemizin enerji ihtiyacının yarısı; petrol, doğalgaz ve kömür gibi ithalata dayalı kaynaklardan karşılanmaktadır. Bilhassa petrol ve doğalgazda büyük ölçüde dış kaynaklara bağımlılık söz konusudur. Son 20 yıl içinde petrol fiyatları, dünyadaki petrol arzındaki azalmalar ve bazı politik gelişmeler sebebiyle aşırı ölçüde artmıştır. Bu artışlar diğer yakıt fiyatlarına da belirli ölçüde yansımaktadır. Bu yüzden ülke ekonomisi zaman zaman zor durumlarda kalabilmektedir. Dolayısıyla enerji harcamaları önümüzdeki yıllarda da devlet ve aile bütçesinde önemli bir yer tutmaya devam edecektir.

Üretimi oldukça pahalı olan fosil yakıtlı enerji kaynaklarının belli bir süre sonra bitecek olması, yeni alternatif kaynakların bulunmasını mecbur kılmaktadır. Alternatif enerji kaynaklarıyla ilgili çalışmalarda, üretilecek enerjinin ekonomik olması kadar, ülkeyi dışa bağımlılıktan mümkün olduğunca kurtarması ve çevreyi en az kirletmesi hususları göz önünde bulundurulmaktadır. Ülkemiz açısından bunlar dikkate alındığında, alternatif enerji kaynaklarının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bir yandan dünya enerji kaynaklarının kısıtlı ve üretilen enerjinin pahalı oluşu, diğer yandan da çevre ve insan sağlığıyla ilgili hassasiyetlerin gelişmesi; güneş, rüzgâr, hidrojen ve jeotermal gibi temiz, yenilenebilir ve çevre dostu kaynakları gündeme getirmiştir.

Jeotermal enerji nedir?
Jeotermal enerji, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş basınç altındaki sıcak su, buhar, gaz veya sıcak kuru kayaçların içerisindeki ısı enerjisidir. Yağmur ve kar suları yerkabuğundaki çatlaklardan yer altına süzülerek, magmanın ısıttığı kayalık katmanlara ulaşarak ısınır. Isınan sular, sıcak su kaynakları, buhar veya sıcak su-buhar karışımı olarak yeryüzüne ulaşır. Bir başka ifadeyle, jeotermal enerji, yaratılıştan depo edilmiş "yerküre ısısı" olarak da tarif edilebilir. Yerküre'nin merkezi çok sıcak olduğundan yüzeyden derine inildikçe sıcaklık artmaktadır. Yer merkezine doğru ortalama sıcaklık artışı 30 oC/km'dir. Sıcaklık artışı termal olmayan bölgelerde 10-40 oC/km, semitermal (yarı termal) bölgelerde 70 oC/km, hipotermal bölgelerde ise 70 oC/km'den fazladır. Deprem kuşakları ve volkanik bölgelerde, yerkabuğunun zayıf noktalarında yüzeye yakın kısımlara sokulmuş magma sebebiyle bunun çok üstünde jeotermal gradyen (Yerkürenin belirli bir noktasında yer kabuğunun jeotermal sıcaklığını 1oC artıran derinlik) gözlenir. Ayrıca fazla miktardaki radyoaktivite, sedimantasyon (çökelme) sırasında oluşan kimyevî tepkimeler de, jeotermal gradyenin yükselme sebebi olabilir.

Yerküre ısı kaynaklarının başlıcaları; yerküre içerisindeki radyoaktif maddelerin bozunumu, ekzotermik (ısı veren) kimyevî reaksiyonlar (reaksiyonlar başlamak için gereken enerjinin tepkime oluşurken çıkan enerjiden daha az olduğu tepkimeler), yerküre büzülmeleri, fay (yerkabuğu kırıkları) oluşumlarının ortaya çıkardığı sürtünme enerjisi, ergimiş kayaların soğumasıyla meydana gelen kristal ve katılaşma gizli ısılarıdır.

Jeotermal akışkanı meydana getiren sıcak sular, genellikle yağmur sularının yer altına sızmasıyla oluşan az tuzlu, asidik ve oksince zengin sular olduğundan, yeraltındaki su haznelerinin sürekli beslendiği ve yenilendiği söylenebilir. Bu sebeple pratikte beslenmenin üzerinde kullanma olmadıkça jeotermal kaynakların azalması söz konusu değildir.

Jeotermal enerji nerelerde kullanılır?
Jeotermal enerji, ısı enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülmesinde; ısıtma ve kurutma işlemlerinde (şeker, kâğıt, tekstil, ilâç, konserve, meyve suyu, deri, süt, orman ve su ürünleri gibi); merkezî sistemle ev ve sera ısıtılmasında (seraların, toprağın ve hayvan barınaklarının, sert iklim şartlarında yolların, toplu konutların, kampüslerin ve kent merkezlerinin ısıtılması veya soğutulması); kimyevî madde üretiminde [tatlı su, mineral üretimi, kimyevî tuzlar, ağır su (nükleer santrallerde kullanılan reaksiyon suyu), karbondioksit buzu, amonyum bikarbonat ve sülfirik asit vb. elde edilmesinde]; ayrıca tedavi maksatlı olarak kaplıcalarda ve kültür balıkçılığında (30 ºC) kullanılır.

Jeotermal enerjinin avantajları
Jeotermal enerji; yenilenebilir oluşu, reenjeksiyon (jeotermal akışkanın yer altına geri basılması) metoduyla kaynağının sürekli beslenebilmesi, diğer enerji kaynaklarına nispetle oldukça ekonomik oluşu, inşa süresinin kısa oluşu ve çok ileri teknoloji gerektirmemesi, en önemlisi temiz oluşu ve çevreyi kirletmemesi, % 99'a varan verimlilikte ve güvenilir şekilde işletilebilir olması itibariyle giderek ön plâna çıkmaktadır. Buna karşılık, jeotermal akışkanın paslanmaya, çürümeye, kireçlenme veya silişleşmeye (kabuklaşmaya) sebep olması, bırakıldığı yüzey sularını ihtiva ettiği bor elementi yüzünden kirletmesi, bünyesinde karbondioksit ve hidrojen sülfür gibi çevreye zararlı gazlar bulunması, jeotermal enerji sisteminin uygulanmasında bazı teknolojik tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir.

Bugün dünyada birçok ülkede jeotermal enerji ile şehir, ev ve sera ısıtması yapılmaktadır. Dünyada ilk jeotermal ısıtma sistemi Boise, İdaho'da (ABD) 1890 yılında inşa edilmiştir. İzlanda'nın % 85'i jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır ve hâlen dünyadaki en uzun jeotermal akışkan hattı bu ülkededir.

Dünyada genç tektonizma ve volkanizma gibi jeolojik özellikleri sebebiyle birçok jeotermal kuşak bulunmaktadır. Bunlardan Alp-Himalaya kuşağında yer alan İtalya, Yunanistan, Tibet ve Çin Halk Cumhuriyeti ile beraber ülkemiz de oldukça yüksek jeotermal enerji potansiyeline sahiptir.

Yurdumuz; Batı Anadolu Bölgesi'nde graben (çöküntü alanı), Orta Anadolu'daki havza rejimi, doğuda sıkışma tektoniği ve kuzeyde, Kuzey Anadolu fay hattından dolayı tektonik açıdan oldukça hareketli bir bölge üzerindedir. Yüksek sıcaklı jeotermal kaynaklar genellikle Batı Anadolu, düşük ve orta sıcaklı kaynaklar ise Orta ve Doğu Anadolu'dadır. Türkiye, ısıtma maksatlı, jeotermal enerji potansiyeli ile dünyada ilk yedi ülke arasına girmektedir. Sıcaklık alt sınırı 20 oC olarak kabul edildiğinde 600 kaynak grubuyla (1000 adet kaynak) ülkemiz, Avrupa'da birinci sırayı almaktadır. Isı enerjisi olarak yararlanmak için 35 oC sınırı kabul edildiğinde ise, karşımıza 170 adet jeotermal alan çıkmaktadır. Ülkemizde jeotermal enerjiden yararlanma oranı elektrik üretimine göre konut ısıtmacılığında daha fazla olmaktadır. Türkiye'de az sayıda da olsa yüksek sıcaklık değerine sahip jeotermal alanlar da keşfedilmiştir. Ancak ülkemizde jeotermale dayalı elektrik üretimi yeterli düzeye ulaşamamıştır. Bugün arama yapılmış sahalar içinde, yeni teknolojiler kullanılarak on kadar jeotermal sahadan elektrik üretmek mümkündür. Bunlar şunlardır: Kızıldere (Denizli), Germencik, Salavatlı, Yılmazköy (Aydın), Tuzla (Çanakkale), Caferbeyli, Salihli-Göbekli (Manisa), Simav (Kütahya), Seferihisar, Dikili (İzmir).

Ülkemizin jeotermal potansiyeli açısından zenginliği, jeotermal enerjinin önemini artırmaktadır. Jeotermal kaynakların dağılımı mahallî olarak enerji ihtiyacı ile paralellik göstermektedir. Elektrik üretimine elverişli jeotermal kaynaklar yoğun olarak enerji talebi yüksek, ancak fosil kaynaklar ile hidrolik potansiyeli daha az olan Batı ve Kuzeybatı Anadolu'da bulunduğundan, buralarda jeotermal enerji, diğer üretim tekniklerine alternatif olabilir.

Bugünkü verilere göre yurdumuzda Gönen'de 3.400, Simav'da 3.200, Kırşehir'de 1800, Kızılcahamam'da 2.500, Balçova'da 11.500, Afyon'da 4.500, Kozaklı'da 1.000, Sandıklı'da 2.000, Diyadin'de 400, Narlıdere'de 1.500, Salihli'de 2.000 ve Bigadiç'de yüzlerce ev jeotermal merkezi ısıtma sistemiyle ısıtılmaktadır. Bunlara ilâveten termal tesis ve 565 dönüm sera ısıtması (Şanlıurfa, Balçova vb.) bulunmaktadır.

Dünyada jeotermal zenginliğiyle yedinci sırada yer alan Türkiye, jeotermal potansiyeliyle toplam elektrik enerjisi ihtiyacının % 5'ine, ısı enerjisi ihtiyacının % 30'una kadar karşılayabilecektir. Ancak bunların ağırlık ortalaması alındığında Türkiye enerji (elektrik + ısı enerjisi) ihtiyacının % 14'ünü karşılamaya tâliptir.

Toplam jeotermal potansiyelimizin (2.000 MWe, 31.500 MWt) elektrik üretimi, şehir ısıtma, soğutma, sera ısıtma, termal tesis ısıtma, kaplıca kullanımı, kimyevî maddeler üretimi, sanayide kullanım vb. uygulamalarda tam değerlendirilmesi ile sağlanacak hedef yıllık net yurt içi katma değer 20 milyar Amerikan doları civarındadır.

Türkiye'nin teorik jeotermal toplam kapasitesi 31.500 MWt'tır ve bunun eşdeğeri de 5 milyon evin ısıtılmasıdır. Ancak, bu muhtemel bir değer olup hedef olarak 1 milyon ev tahmin edilebilir. Bunun sebebi, bazı jeotermal kaynaklarımızın yerleşim birimlerine uzak veya bunların küçük yerleşim birimleri olması sebebiyle, jeotermal ısının bu bölgelerde sera ve endüstriyel ısıtma, kaplıca, kimyevî madde üretimi ve balık çiftliklerinde kullanılmalarıdır.

Bugün jeotermal kaynaklarımızın binde bir-ikisini ancak değerlendirebilmekteyiz. Ülkemizde jeotermal araştırmalar için yeterince jeofizik etüt ve sondaj yapılmamaktadır. Kendi öz varlığımız olan, dışa bağımlı olmayan, bulunduğu yerlerde değerlendirilerek teknik ve ekonomik avantajlara sahip olan çevre dostu jeotermal enerji konusunda, bir an önce daha kuşatıcı ve yaygın çalışmalara başlanması, ülkemiz için önemli bir kamu hizmeti olacaktır.

Allah (cc), dünyamızı yaratırken insanı akıl yönüyle oldukça üstün bir donanımda yaratmış ve dünyamızı insanın kullanımına vermiştir. İnsanlığa, var olduğu günden beri ve varlığının biteceği güne kadar, bütün ihtiyaçları dünya denen bu gezegende sunulmuştur. İnsana düşen, bütün nimetleri ihtiyacına göre ve ihtiyacı kadar, bir gün tükeneceği şuuruyla kullanması ve buna göre hareket etmesidir. Gerçi Allah, her dönemde insanların ihtiyaçlarını gidermek için kullanacağı enerjiyi, çeşitli yollardan sağlamayı insanlığa lütfetmiştir. Hasılı O, Kendisinden dilediğiniz her şeyi verdi. “Öyle ki Allah'ın size verdiği nimetleri birer birer saymaya kalkarsanız, mümkün değil, onları toptan olarak bile sayamazsınız. Gerçekten insan zalim ve nankördür.” (İbrahim, 34) İlâhî beyanı, enerji alanında da geçerlidir. Bu bir dönem kömür, bir dönem petrol, bir dönem de jeotermal enerji olabilir. Bu yönüyle jeotermal enerji, Allah'ın insanlara lütfettiği ve faydalanılması gereken bir nimet olarak karşımızda durmaktadır.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
25 Şubat 2012       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Jeotermal enerji
Vikipedi, özgür ansiklopedi


Etanol
Jeotermal (jeo-yer, termal-ısı anlamına gelir) yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. jeotermal enerji de bu jeotermal kaynaklardan ve bunların oluşturduğu enerjiden doğrudan veya dolaylı yollardan faydalanmayı kapsamaktadır. Jeotermal enerji yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez, ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir enerji türüdür.
Jeotermal kaynaklar ile;
  1. Elektrik enerjisi üretimi,
  2. Merkezi ısıtma, merkezi soğutma, sera ısıtması vb. ısıtma/soğutma uygulamaları,
  3. Proses ısısı temini, kurutma işlemleri gibi endüstriyel amaçlı kullanımlar,
  4. Karbondioksit, gübre, lityum, ağır su, hidrojen gibi kimyasal maddelerin ve minerallerin üretimi,
  5. Termal turizm'de kaplıca amaçlı kullanım,
  6. Düşük sıcaklıklarda (30 °C'ye kadar) kültür balıkçılığı,
  7. Mineraller içeren içme suyu üretimi,
gibi uygulama ve değerlendirme alanlarında kullanımlar gerçekleştirilmektedir.
Yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez bir enerji kaynağı olması; Türkiye gibi jeotermal enerji açısından şanslı ülkeler için bir özkaynak teşkil etmesi; temiz ve çevre dostu olması; yanma teknolojisi kullanılmadığı için sıfıra yakın emisyona sebebiyet vermesi; konutlarda, tarımda, endüstride, sera ısıtmasında ve benzeri alanlarda çok amaçlı ısıtma uygulamaları için ideal şartlar sunması; rüzgar, yağmur, güneş gibi meteoroloji şartlarından bağımsız olması; kullanıma hazır niteliği; fosil enerji veya diğer enerji kaynaklarına göre çok daha ucuz olması; arama kuyularının doğrudan üretim tesislerine ve bazen de reenjeksiyon alanlarına dönüştürülebilmesi; yangın, patlana, zehirleme gibi risk faktörleri taşımadığından güvenilir olması; % 95'in üzerinde verimlilik sağlaması; diğer enerji türleri üretiminin (hidroelektrik, güneş, rüzgar, fosil enerji) aksine tesis alanı ihtiyacının asgari düzeylerde kalması; yerel niteliği nedeniyle ithalinin ve ihracının uluslararası konjonktür, krizler, savaşlar gibi faktörlerden etkilenmemesi; konutlara fuel-oil, mazot, kömür, odun taşınması gibi problematikler içermediği için yerleşim alanlarında kullanımının rahatlığı; gibi nedenlerle büyük avantajlar sağlamaktadır.

Yağmur, kar, deniz ve magma sularının yeraltındaki gözenekli ve çatlaklı kayaç kütlelerini besleyerek oluşturdukları jeotermal rezervleri, yeraltı ve reenjeksiyon koşulları devam ettiği müddetçe yenilenebilir ve sürdürülebilir özelliklerini korurlar. Kısa süreli atmosfer koşullarından etkilenmezler. Reenjeksiyon, jeotermal rezervuarlardan yapılan sondajlı üretimlerde jeotermal akışkanın çevreye atılmaması ve rezervuarı beslemesi bakımından, işlevi tamamlandıktan sonra tekrar yeraltına gönderilmesi işlemidir. Reenjeksiyon birçok ülkede yasalarla zorunlu hale getirilmiştir. İtalya'da Larderello sahasında 1904 yılından beri, Kaliforniya'da Geyser sahasından 48 yıldır jeotermal elektrik enerjisi üretilmektedir. 1890’dan beri Boise, Idaho’da (ABD) ve 1934’den bu yana Reykjavik'de (İzlanda başkenti) jeotermal kaynaklı merkezi ısıtma sistemi bulunmaktadır. Ayrıca, Paris banliyölerinde 85.000 konut jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır.


Jeotermal Enerjinin Tarihçesi

  • M.Ö. 10000: Jeotermal akışkandan Akdeniz Bölgesi'nde çanak, çömlek, cam, tekstil, krem imalatında yararlanılmaktaydı.
  • M.Ö. 1500: Romalılar ve Çinliler doğal jeotermal kaynakları banyo, ısınma ve pişirme amaçlı olarak kullanıyorlardı.
  • 630: Japonya'da kaplıca geleneği yaygınlaştı.
  • 1200: Jeotermal enerji ile mekân ve su ısıtması yapılabileceği Avrupalılar tarafından keşfedildi.
  • 1322: Fransa'da köylüler doğal sıcak su ile evlerini ısıtmaya başladı.
  • 1800: Yine Fransa'da yerleşim birimlerinin jeotermal enerji ile ısıtılması yaygınlaştı.
  • 1800: ABD'de kaplıca turizmi hızla yaygınlaşmaya başladı.
  • 1818: İtalya'da yerleşik Fransız asıllı sanayici Francesco Giacomo Larderel ilk defa jeotermal buhar kullanarak borik asit elde etti.
  • 1833: Paolo Savi tarafından İtalya'daki Larderello Bölgesi'nin altındaki jeotermal rezervuarın yayılımı araştırıldı.
  • 1841: Larderello'da yeni teknikler kullanılarak jeotermal kuyularının açılmasına başlandı.
  • 1860: Kaliforniya eyaletinde The Geysers bölgesinde jeotermal kaynağını değerlendirmeye dönük tesisler açıldı.
  • 1870: ABD'de kaplıca ve benzeri yerlere büyük talep doğdu.
  • 1891: Idaho eyaletinin Boise şehrinde (ABD) ilk jeotermal bölgesel ısıtma sistemi uygulaması gerçekleşti.
  • 1900: Kaliforniya eyaletinin Calistoga bölgesinde otuzdan fazla kaplıca merkezi açıldı.
  • 1904: İtalya'da Larderello'da jeotermal buhardan ilk elektrik üretimi sağlandı.
  • 1920: Kaliforniya eyaletindeki The Geysers tesislerinde ilk jeotermal kuyular açıldı.
  • 1929: Oregon eyaletinde (ABD) Klamath Falls'da evler jeotermal enerji ile ısıtılmaya başlandı.
  • 1930: İzlanda'da büyük ölçekli merkezi ısıtma projesi çalışmaları başladı.
  • 1930: İzlanda, ABD, Japonya ve Rusya'da jeotermal akışkanın kullanımı yaygınlaştı.
  • 1943: İtalya'da Larderello'da jeotermal sahasından elektrik üretimi 132 MWe kapasiteye erişti.
  • 1945: Süt pastörizasyonunda ilk kez jeotermal akışkandan yararlanıldı.
  • 1945: ABD'de buzlanmaya karşı yer ısıtmasında, hacim ısıtmasında ve sera ısıtmacılığında jeotermal ısı kullanıldı.
  • 1958: Yeni Zelanda'da Flash Metodu ile jeotermal elektrik üretimine başlandı.
  • 1960: Kaliforniya, The Geysers jeotermal alanında ticari elektrik üretimi için ilk kez kuru buhar kullanıldı.
  • 1963: Türkiye'de ilk jeotermal sondaj kuyusu Balçova, İzmir'de açıldı.
  • 1966: Japonya'da ilk jeotermal elektrik santrali kuruldu.
  • 1968: Türkiye'de Kızıldere, Denizli jeotermal alanının keşfedilmesiyle elektrik üretimi amaçlı ilk jeotermal kuyunun inşaatına burada başlandı.
  • 1969: İkincil çevrim jeotermal teknolojiler Kaliforniya'da başarı ile uygulandı.
  • 1969: Fransa'da büyük jeotermal ısıtma projeleri başladı.
  • 1970: Çin'de ilk kez elektrik üretiminde jeotermal akışkandan yararlanıldı.
  • 1975: Kaliforniya'da The Geysers jeotermal alanındaki kaynaklardan 500 Mwe'lık elektrik üretimi kapasitesine ulaşıldı.
  • 1978: Nevada eyaletinde (ABD) ilk jeotermal gıda kurutma tesisi kuruldu.
  • 1978: New Mexico eyaletinde (ABD) kızgın kuru kayada jeotermal rezervuar oluşturulup test edilmeye başlandı.
  • 1979: Endonezya'da ilk jeotermal elektrik üretimi gerçekleştirildi.
  • 1980: ABD'nin batı eyaletlerinde pek çok yeni jeotermal elektrik santralleri kuruldu.
  • 1981: Hawaii eyaletinin (ABD) Puna bölgesinde kurulan jeotermal tesisler faaliyete geçti.
  • 1982: Türkiye'de Germencik, Aydın jeotermal alanı keşfedildi.
  • 1983: Türkiye'de kuyu içi eşanjörlü ilk jeotermal ısıtma sistemi Balçova, İzmir'de kuruldu.
  • 1984: Türkiye'nin ilk ve Avrupa'nın İtalya'dan sonra ikinci jeotermal enerji santrali (20.4 MWe kapasiteli) Kızıldere, Denizli'de hizmete açıldı.
  • 1984: Oregon eyaletinde (ABD) mantar yetiştiriciliğinde jeotermalden yararlanıldı.
  • 1985: Jeotermal elektrik santrallerinde dünya çapında yaklaşık 2.000 MW'lık elektrik üretim kapasitesine ulaşıldı.
  • 1987: Nevada'da jeotermal akışkan altın madenciliğinde kullanıldı.
  • 1987: Türkiye'nin ilk jeotermal merkezi ısıtma sistemi Gönen, Balıkesir ve Kozaklı 'da işletmeye açıldı.
  • 1990: ABD'de jeotermal elektrik üretimi kurulu kapasitesi 3.000 MWe'e yükseldi.
  • 1992: Dünya'da 21 ülkede jeotermal elektrik üretimi toplam yaklaşık 6.000 MWe'e ulaştı.
  • 1996: Türkiye'de 15.000 konut ana kapasiteli Balçova, İzmir jeotermal merkezi ısıtma sistemi devreye girdi.
  • 2000: Tüm dünyada jeotermalden yaklaşık 8000 MWe jeotermal elektrik üretimi ve 17.000 MWt civarında jeotermal kaynaklar doğrudan kullanımı gerçekleştirildi.
  • 2001: Türkiye'nin jeotermal kurulu ısıtma gücü 493 MWt'e ulaştı. Türkiye böylece jeotermalin elektrik dışı uygulamalarda dünyanın 5. büyük ülkesi durumuna geldi.
  • 2009: Türkiye’nin en büyük jeotermal santrali olan (47,4 MWe) Aydın-Germencik Jeotermal Enerji Santrali'nin devreye alımı gerçekleştirildi.
Türkiye'de Jeotermal Enerji Kaynakları ve Kullanımı
Türkiye'de jeotermal enerji tespitine ve bu enerjinin kullanımına dönük çalışmalar özellikle İzmir ve Ege Bölgesi'nin bazı diğer noktalarında ilerlemiştir. İzmir'in Balçova ve Narlıdere ilçelerinde halen yaklaşık 15 bin konut jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır. Seferihisar, Dikili, Bergama, Çeşme, Aliağa, Urla, Güzelbahçe, Bayındır, Menderes, Kemalpaşa ve Kozaklı ilçelerinde de varlığı bilinen jeotermal kaynaklarının kullanılması halinde, sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde 220 bin konutu ısıtabilecek kapasiteye ulaşılabileceği hesaplanmaktadır. Ancak atılan adımlar (İzmir Jeotermal A.Ş. gibi) doğalgaz dağıtım çalışmalarına kıyasla daha yavaş yürümekte, resmi enerji politikalarının doğalgaz zorlayıcı etki yaratan düzenlemeleri de devreye girdiğinde, jeotermal enerji altyapı çalışmalarını caydırıcı unsurlar giderek belirginleşmektedir. Dış etkenlere bağımlılıkla eşdeğer doğalgaz kullanımını asgariye indirerek, teknolojisi ve insan kaynakları halihazırda mevcut yerli jeotermal enerjinin ön plana çıkarılmasına yönelik çabalar pek çok ilgili çevre tarafından ısrarla sürdürülmektedir. Bu bağlamda, yıllardır Jeotermal Yasası (Teklif) çıkarılmasına uğraşılmış ve bu yasa yönetmeliği ile birlikte 13.06.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Diğer ülkelere oranla daha şanslı bir konumda olan Türkiye'nin jeotermal potansiyeli gelişen jeofizik yöntemlerle ortaya çıkarılmış olacaktır.
theMira

Benzer Konular

11 Mart 2016 / Misafir Fizik
12 Mayıs 2013 / Saqo KoLiq Soru-Cevap
20 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
1 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
15 Şubat 2011 / Misafir Taslak Konular