PARALEL
sıf. (fr. parallöle; lat. parallelus; yun. parallelos’tan).
1. Geom. KOŞUT' un eşanlamlısı.
2. Paralel olarak, bir başka şeyle aynı doğrultuda, aynı biçimde: Bölgede barış görüşmelerine paralel olarak olumlu gelişmeler bekleniyor. Bu iki olay birbirine paralel olarak gelişti.
—Bilş. Paralel bilgisayar, tek bir süreci gerçekleştirmek için aynı anda çalışan birçok hesap birimine sahip bilgisayar.
—Elekt. Paralel eşleme, birçok düzeneğin, tümü aynı gerilim altında olacak biçimde eşlenmesi.
—Elektrotekn. Paralel akım, bir paralel bağlantıdan geçen akım. ll Paralel bağlamak, bir paralel devre yardımıyla bir bağlantı kurmak. ll Paralel bağlantı, bir elektrik devresinin iki noktası arasında, paralel iletken denen bir iletken aracılığıyla kurulan bağlantı.ll Paralel bağlı devreler, akımları ya da manyetik akılan aralarında paylaşacak biçimde yerleştirilmiş elektrik devreleri ya da manyetik devreler. ll Paralel devre, bir paralel bağlantı oluşturan iletken. ll Paralei devre bloku, elektrik iletkenleri arasında bir paralel bağlantı kurmaya yarayan ve yalıtkan bir düzenek taşıyan birleştirme öğesi.
a. Gökbil. Gökküresi üzerinde, temel büyük koordinat çemberine koşut çember. (Duruma göre enlem, yükseklik, yükselim vb. paralelleri tanımlanır.) ll Güneş, Ay ya da gezegenlerin üzerindeki ekvatora koşut çember.
—Jeod. ve Coğ. Yer paraleli, düzlemi ekvator düzlemine koşut olan yer modeli (küre ya da dönel elipsoit) çemberi.
—Mat. KOŞUT'un eşanlamlısı.
—Spor. Düşey direkler üzerine oturtulmuş, birbirine paralel iki tahta çubuktan (bar) oluşan jimnastik aracı. (Simetrik bar ya da paralel bar da denir.) [Çubukların uzunluğu 350 m, kalınlıkları 45-52 mm’dir. Ortalarında esneklik ve sağlamlık sağlayan çelik bir çubuk bulunur. Çubuklar, birbirine deveboynu denilen bir mekanizmayla yaklaşıp uzaklaşabilir Üzerinde jimnastik yapacak olanın beden yapısı ve uygulayacağı hareketlere göre bu aralıklar 34-52 cm, ayaklar da 110-180 cm'lik yükseklikler arasında ayarlanabilir Aracın tüm ağırlığı 250-270 kg arasındadır Barlardan herhangi birinin tam orta noktasına 135 kg'lik bir ağırlık konulduğunda ya da asıldığında, barın 6 cm’lik bir esneme yapması ve ağırlık kaldırıldığında hemen eski durumunu alması gerekir.]
MERİDYEN
a. (fr. mâridıen, lat. meridianus, meridies, güneyden).
1. Yer yüzeyinde aynı boylamda olan noktaların tümü.
2. Belli bir yerde, Dünya eksenini içeren düşey düzlem.
—Akupunk. Henüz miktarı ölçülememiş olmakla birlikte geçtiği yerler çok iyi belirlenmiş olan, can gücünün tercihli dolaşım yolu. (Meridyenler, vücudun çeşitli iç ve dış öğelerini birbirine bağlayan bir ağ oluşturur ve organizmanın bir bütün olarak işleyişini düzenler.) [Bk. ansıkt. böl ]
—Coğ. ve Denize. Başlangıç meridyeni ya da uluslararası meridyen ya da birinci meridyen, Yer yüzeyinde boylamların başlangıcı olarak‘saymaca biçimde kabul edilen ve eski Greemvich gözlemevi'nden geçtiği varsayılan meridyen.
—Gökbil. Ûğle saatini gösteren güneş saati. ll Bir yerin meridyeni, bu yerin meridyen düzlemi ile yatay düzlemin kesişim çizgisi. ll Ortalama zaman meridyeni, bir güneş saatinde, yılın farklı tarihlerindeki ortalama yerel zamana göre öğleyi gösteren noktaların oluşturduğu 8 biçimindeki çizgi.
—Gökbil. ve Gökölçm. Belli bir yerde, gökküresinin, kutuplarla sınırlanan ve başucu noktasından geçen yarıbüyük çemberi. ll Dönme halindeki bir gökcisminin yüzeyinde, dönme ekseninden geçen bir yarı düzlemin izi. ll Bir gökcisminin asal meridyeni, bu gökcisminin üzerindeki boylamların başlangıç meridyeni. ll Bir gökcisminin merkez meridyeni, gözlemcinin bulunduğu yerden geçen dönme ekseninden çıkan yarı düzlemin, bu gökcisminin yüzeyindeki izi.
—Gökölçm. Meridyen aygıtı, meridyen gözlemlerini gerçekleştirmek için düzeninmiş her tür aygıt. ll Meridyen dairesi ya da meridyen dürbünü, tek serbestlik derecesi yatay bir doğu-batı ekseni çevresindeki bir dönme devinimi olan ve esas olarak bir gök dürbününden oluşan aygıt; gökcisimlerini, meridyenden geçişleri sırasında gözlemlemeyi ve hem bu geçişin zamanını hem de göz önüne alınan gökcisimlerinin bu andaki yüksekliğini (ya da başucu uzaklığını) saptamayı sağlar. (Eşanl. GEÇİŞ AYGITI [ya da DÜRBÜNÜ].) ll Meridyen gözlemi, bir yerin meridyen düzleminde, bir gökcisminin bu düzlemden geçiş anını ve/ya da bu andaki yüksekliğini (ya da başucu uzaklığını) saptamak için gerçekleştirilen gözlem.
—Jeod. Bir meridyen boyunca uzanan üçgenlerce zinciri. ll Yer'in görünen bir m noktasında. Yer elipsoitinin dönme ekseniyle m noktası tarafından belirlenen düzlem. (Bu düzlem m noktasından geçen elipsoit normalini içerir.)
—Jeofiz. Manyetik meridyen, Yer yüzeyinin belli bir noktasında, bu noktadan ve Yer’in manyetik kutuplarından geçen büyük çember. (Deneysel olarak, bir yerdeki manyetik meridyen, buraya serbestçe asılan mıknatıslı bir çubuğun ya da bir iğnenin manyetik eksenini kapsayan düşey düzlemle belirtilir.)
—Mat. BOYLAM-ÇEMBERİ’nin eşanlamlısı.
♦ sıf. Coğ. Kuzeyden güneye doğru ilerleyen bir yöne denir.
—Oftalmol. Gözün ekseninden geçen ve dolayısıyla bu organı daire biçiminde kesen düzlemlere denir.
—ANSİKL. Akupunk. Çin tıbbı, meridyenleri başlıca on iki derin ("cing mo") meridyen ile birtakım yan meridyenlere ayırır: on iki kiriş-bağ-kas meridyeni "cing cin” (biraz daha yüzeysel); on altı ikincil meridyen "lo mo” (ara meridyen); on iki ayrı meridyen "cing bie” (ara); sekiz olağandışı (meridyen) "çi mo". Her meridyen, vücudu canlandıran çeşitli yaşamsal güçlerin bir bileşkesi olarak kabul edilebilir. Tüm vücuda yayılmış bulunan meridyenler, (içi dolu ve boş) organlar ile deri örtüsü arasındaki bağlantıyı sağlar ve böylece bedenin değişik kısımlarını bir bütün haline getirir. Genellikle, aynı meridyen üzerindeki noktalar ortak fizyolojik özelliklere sahiptir.
—Gökölçm. Meridyen dürbünü. Çerçevesi ve kaidesi, ona çok büyük bir bükülmezlik ve iyi bir kararlılık verecek biçimde özel olarak düzenlenmiş, açıklığı yirmi santimetre kadar olan bir dürbündür. Bu dürbün, enlemesine bir dönme ekseniyle, toprağın içine çok derin olarak yerleştirilmiş betondan som iki ayak üzerinde durur ve bu ayaklar arasında, yalnızca büyük bir özenle yönlendirildiği meridyen düzleminde hareket edebilir. Yatay dönme ekseni, üzerlerinde hassas taksimatlı daireler bulunan büyük çaplı bir ya da iki tekerlek taşır; bu dairelerin kaçınılmaz dolayı hataları, taksimat üzerinde yapılan uzun ve sistemli bir hazırlık incelemesi sonucunda kesin olarak saptanmıştır. Dürbünün gözmerceğine bir ışıietektrik mikrometre yerleştirilmiştir. Böylece, bir gökcisminin meridyenden geçiş anı ve bu andaki yüksekliği (ya da başucu uzaklığı) duyarlı bir biçimde ölçülebilir. Bu ölçümlerden, gözlemlenen gökcisminin ekvatoral koordinatları (dik bahar açısı ve yükselim) çıkarılır. Minibilgisayarla yönetilen otomatik bir meridyen aygıtıyla yapılan bir çalışma sırası birbirinden bağımsız üç işlem içerir: aygıtı, yıldızın doğrultusuna yakın bir doğrultuya yöneltme ve bu doğrultuda kilitleme; böylece, hareketsiz duruma getirilen aygıtın tespit açısını, ölçme mikroskoplarıyla donatılan taksimatlı bir daireyle saptama; aynı anda, odağa yerleştirilmiş mikrometreyle, yıldızın odak düzlemindeki görüntüsünün gerçek konumunu ölçerek geçiş zamanını ve tespit hatasını belirleme, karşılaştırma yıldızlarını içeren katalogları hazırlamak için meridyen gözlemleri gökölçümde çok önemli bir rol oynar.
—Jeod. Bir meridyenin "meridyen zinciri" ya da bir paralelin “paralel zinciri" doğrultusuna göre hizalanan, birbirine yapışık üçgenler ya da çokgenler dizisi olarak tanımlayabileceğimiz Cıçgenleme (nirengi) zinciri, haritanın iskeleti, bel kemiğidir. Ülkemizin l’inci derece nirengi şebekesi 180-200 km uzunluğundaki nirengi zincirlerinden oluşmuştur. Zinciri oluşturan üçgenlerin kenar uzunlukları 25-35 km arasındadır. Her zincirin iki ucunda, bir nirengi noktasında enlem, boylam ve semt, astronomik olarak belirlenir. Bu noktalara Laplace noktası denir. Memleketimizde 100'ün üzerinde Laplace noktası, yine her zincirin iki ucunda da bir baz ölçülmüştür. Adı geçen bazlar, istenen üçgenleme derecesine göre I, II ve III. derecelere ayrılır.
Baz uzunlukları l’inci derece zincirlere genellikle eşkenar dörtgen büyütme şekli ile aktarılır. Bir bazın uçlarından biri ya da baz büyütme uçlarından biri astronomi noktası (Laplace noktası) olur. Bu noktalarda yapılan astronomik ölçülerle semt, enlem ve boylam değerleri hesaplanır. Ancak bu işlerden sonra nirengi noktalarının sağa-yukarı değerleri hesaplanabilir.
Kapalı poligonlu zincirler üzerindeki l'inci derece üçgenleme noktaları yüksek jeodezi üçgenleme noktalandır; bunlar bir baza ve Laplace noktalarına dayandırılmıştır. Adı geçen l’inci derece nirengi noktalarına dayalı olarak da sırasıyla ll’nci, lll’üncü ve IV'üncü derece nirengi noktaları oluşturulur. Aynı dereceden ve ardışık iki nirengi noktası arasındaki uzaklıklar şöyledir:
- iki ll'nci derece nirengi noktası arası 15 -25 km,
- iki lll’üncü derece nirengi noktası arası 7-15 km,
- iki IV'üncü derece nirengi noktası arası 3-4 km.
Kaynak: Büyük Larousse