Bizler, yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza, ne yazık ki inandırıldık. Mezheplerin ve rivayet hadislerin etkisinde kaldığımız için, şunları söylemekte bir sakınca görmedik ve görmüyoruz. “YALNIZ KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ. KUR’AN NAMAZ KILIN DER AMA NASIL KILINACAĞINI AÇIKLAMAZ, ONU RESULÜNE BIRAKMIŞTIR. GÖSTERİN BAKALIM NAMAZIN KAÇ REKÂT OLDUĞUNU, HANGİ DUALARI OKUYACAĞIMIZI, NASIL KILINDIĞININ DETAYINI. ABDEST NASIL ALINIR O BİLE DETAYLI YAZMAZ KUR’AN’DA. ORUÇ TUTUN DER AMA DETAYINI KUR’AN YAZMAZ. ALLAH ZEKÂT VERİN DER AMA NE KADAR VERECEĞİMİZ YAZIYOR MU KUR’AN’DA? HACCA GİDİN DER AMA HACCIN DETAYINI KUR’AN VERMEZ. TÜM BU BİLGİLERİ, RESULÜN SÜNNETİNDEN, RİVAYET HADİSLERİNDEN ÖĞRENİYORUZ.”
Değerli dostlarım, makalemi lütfen sabırla sonuna kadar okuyunuz, çünkü kangren olmuş bu konuyu, detaylı yazmak zorunda kaldım yazım biraz uzun oldu. Allah'ın dini hükümleri olan Kur'an'ı elimizden alıp, mezheplerin yarattığı beşeri dini Allah’ın dini İslam diye elimize verdiler. Şimdide bizler iki arada kaldık, kimden tarafa olacağımıza doğru karar veremiyoruz. Makaleme başlamadan önce, Allah’ın çok önemli bir ayetinden, uyarısından önce örnek vermek istiyorum. Maide suresi 44. Ayetinde Allah, bakın nasıl uyarıyor. “ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMETMEYENLER, KÂFİRLERİN TA KENDİLERİDİR.” Gerçekten bu ittialar, yalnız bu ayete göre bile, bu durumda doğru olabilir mi? Yani Allah NAMAZ KIL, ORUÇ TUT, ZEKÂT VER, HACCA GİT emrini veriyor ama tüm bu emirlerini, nasıl yerine getireceğimizi, sorumlu tuttuğu Kur’an’da açıklamıyor, Resulüne ve günümüzde bizlere, onun adına söylenmiş rivayet hadislerine mi yönlendiriyor? BU DURUMDA İSLAM DİNİ ALLAH VE RESULÜNÜN ORTAK DİNİDİR DEMEMİZ GEREKİR Kİ, ALLAH BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DİYE UYARIYOR. BU DÜŞÜNCEYE ASLA İZİN VERMİYOR, HATTA BUNA ŞİRK DİYOR. Tüm bu rivayet bilgilerin/hadislerin, Allah'ın Resulüne ait olduğuna onun söylediğine dair, aramızda kefil olabilecek bir baba yiğit var mı? Elbette yok. Bizleri sorumlu tuttuğu bu hükümleri, Allah’ın açıklamadığına inanıyorsak, bu durumda bizleri Kur’an’dan da sorumlu tutmaması gerekmez mi? Açıklanmayan, detay verilmemiş bir hükümden, nasıl sorumlu oluruz.
Bu düşünceyi ve inancı doğrulayacak tek bir kanıt, delil Kur’an’da olmadığı gibi, Kur’an bu inancın tam tersini açıkça söylüyor. Bu düşünceye inananlara soruyorum ALLAH, SİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN, BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK, DİNİMİZİ TAMAMLADIK, AYETLERİMİZİ ANLAYASINIZ VE HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE NİCE ÖRNEKLERLE BİZ AÇIKLADIK. KUR’AN’I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR DİYOR. Tüm bunları söyledikten sonra, bizler Kur’an’da namazın, orucun, zekâtın, Haccın detaylı açıklanmadığını, onu da Resulün sünnetinden, günümüze kadar ulaşmış pratik yaşantısından, rivayet hadislerinden öğreniyoruz dememiz, Kur’an’a saygısızlıktır, Allah'ın kitabına hakarettir. Makalemi yazacağım şu ayetler ışığında, lütfen anlamaya çalışalım. “GERÇEK HAK OLAN, RABBİNDEN GELENDİR. O HALDE KUŞKULANANLARDAN OLMA!” (Bakara 147) “BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19)
İsterseniz gelin birlikte, kafamızdaki tüm Kur’an dışı batıl, mezheplerin öğretilerinden, onların baskısından kurtulup, bu söylenenleri Kur’an merkezli detaylı düşünelim. Gerçekten Allah Kur’an’da hüküm verdiği bu konularda, hiç bir detay vermeden, bizleri sorumlu tutup onları da Resulümden mi öğrenin demiş, yoksa bahsettikleri konuları çok basit ve kolay bir şekilde nasıl hayatımıza geçirebiliriz, o şekilde izah mı etmiş ona birlikte bakalım. ÖNCE HATIRLATMAK İSTERİM ALLAH, EMİN OLMADIĞIN SÖZLERİN SAKIN PEŞİNE DÜŞME, SORUMLU TUTARIM DİYOR. SİZLERİ EN EMİN GÜVENİLİR BİLGİ, KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİM DİYORSA, BİZLERE ANLATILAN BU BATIL KUR’AN DIŞI DÜŞÜNCENİN, DOĞRU OLAMAYACAĞINI, ASLA UNUTMAYALIM. Çünkü Resule ait olduğu iddia edilen sözlerin/hadislerin hiç birisine bizler şahit olmadık, onun içinde anlatılanların doğruluğundan, asla emin olamayız. Emin olacağımız tek kaynak, Allah’ın korumasındaki, sorumlu olduğumuz Kur’an’dır.
Gelelim iddia ettikleri konulara. Allah SALAT edin emrini vermiş ve açıklamamış mı ona bakalım. Salat Kur’an’da bizlerin farsça söylediği NAMAZ anlamına geldiği gibi, yalnız Allah’a DUA ETMEK ONDAN YARDIM İSTEMEK ve Müslümanların bir birine DESTEK OLMASI anlamına da gelir. Biz namaz konusu üzerinde duralım. Kur’an’da Allah, bu konuda indirdiği ayetlerinde namaz konusunu anlatırken, huzurumda KIYAM EDİN, RÜKÜ EDİN, SECDE EDİN der ama başka hiç bir açıklama yapmaz, detay vermez. Sizce bizler bunu haşa, bir eksiklik gibi mi görmeliyiz ve tamamlamaya çalışmalıyız, yoksa salatı/namazı bu detaylarla kabul edip, yerine mi getirmeye çalışmalıyız? Önce buna karar vermeliyiz. Hac suresi 26. Ayetinde bu konu ile ilgili şöyle bilgi verir. “HANİ İBRAHİM’E EVİN (KÂBE’NİN) YERİNİ GÖSTERMİŞ (ŞÖYLE DEMİŞTİK): “BANA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMA; TAVAF EDENLER, AYAKTA/KIYAMDA İBADET EDENLER, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUT!”
Bakın yine bizlere geleneğin, mezheplerin namaz konusunda öğretilen hiçbir detayı yok. Peki, bizler bu kadar basit ve kolaylaştırılmış bir emri beğenmeyip, mezheplerin ve rivayetlerin ilaveleri ile zorlaştırılmış halini neden Kur’an’da arıyoruz ve bulamayınca adeta bu hükmü eksik detay sız görüyoruz, burası çok önemli. Allah çok basit bir emir vermiş, BANA DUA EDERKEN, BENDEN YARDIM DİLERKEN, ÖNCE TEMİZLEN DAHA SONRA AYAKTA HUZURUMDA SAYGIYLA DUR. BANA BAĞLIĞINI GÖSTER RÜKÜ ET, TAM TESLİMİYETİNİN GÖSTERGESİ OLARAK SECDE ET VE BENDEN BU YOLLA YARDIM İSTE, BENİ TESBİH ET, BANA DUA ET. Allah bizlerden bunu istiyor, biz ise Allah’ım biz bunu atalarımızdan, mezhep inancımızdan böyle öğrenmedik diyoruz. Sizce doğrumu yapıyoruz, yoksa ALLAH’A DİNİNİ ÖĞRETMEYEMİ ÇALIŞIYORUZ, NE DERSİNİZ? Ne yazık ki biz Müslümanlar mezheplerin ve atalarımızdan öğrendiğimiz Kur’an dışı bilgilerin, inanılmaz baskısı altında Kur’an’ı anlamaya çalışıyor ve İslam’ı KUR'AN MERKEZLİ değil, RİVAYET MERKEZLİ yaşıyoruz. Bu onulardaki rivayet hadisleri lütfen araştırın, namaz konusunda bile çok farklı hadisleri görürsünüz. Örneğin Resulün namaz bitiminde, yalnız sağa selam verip namazını bitirdiğini söyledikleri gibi, hem sağa hem sola selam verip bitirdiği de rivayet edilir. İlginç olan bir başka rivayet hadiste ise yalnız önüne selam verip namazını bitirdiği rivayet edilir. Değerli dostlarım, bizler bu bilgilerle mi öğreneceğiz namaz kılmasını? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Bizler salatın/namazın önce ne olduğunu, ne maksatla emredildiğini, yani AMACINI DOĞRU ANLAMALIYIZ. Salatın özüne ve ne maksatla yaptığımıza vakıf olamadığımız için mezheplerin, rivayetlerin şekillendirmiş haliyle hayatımıza geçirdiğimizden, bu konuya taraflı yanlı yaklaşıyoruz. Bize öğretilenleri Kur'an'da arıyoruz, bulamayınca tedirgin oluyor hatta kime inanacağımıza da doğru karar veremiyoruz. GERÇEKTEN DE BİZLERE GELENEĞİN, MEZHEPLERİN ÖĞRETTİĞİ NAMAZIN DETAYLARI, BU ŞEKLİYLE KUR’AN’DA YOK. ÇÜNKÜ O DETAYLARI ALLAH, BİZLERDEN İSTEMİYOR. Örneğin Kur’an’da kaç rekât kılacağımız yazmıyor, namaz bitince selam verme bile açıklanmamış, demek ki her bilgi detay Kur’an’da yazmıyormuş diyenlere inanıyoruz. Bu durumda madem namazı bizler Kur'an'dan öğrenmedik, kimlerden öğrendik? Allah dinde sakın bölünenler gibi olmayın dediği halde, tabi olduğumuz mezhep inançlarımızdan, Anne babamızdan dedemizden, bizden önceki toplumlar nasıl namaz kılmışsa, onlardan öğrendik. Onlar nereden öğrendi? Kendi büyüklerinden, rivayet kaynaklardan. Peki, bu yöntem ile namazın ya da herhangi bir ibadetin öğrenilmesine, Kur’an izin veriyor mu? Aslında vermediğini, yazımın başında örnek verdiğim ayetler kanıtlıyor. ALLAH NAMAZI TÜM KİTAP EHLİNE EMRETTİĞİNİ SÖYLÜYOR KUR’AN’DA. BU DURUMDA YAHUDİLER VE HRİSTİYAN TOPLUMLAR, BU ZİNZİRİN BİR YERDE KOPMASI İLE NAMAZI TERK ETMİŞLER. BİZ MÜSLÜMANLARIN İÇİNDEDE, BİRÇOK YERDE NAKİL ESNASINDA BU ZİNZİRİN İLAVELERLE, BÖLÜNMELERLE FARKLILAŞMASI SONUCU, AKLA GELMEYECEK İLAVELERİN YAPILDIĞI ÇOK AÇIK ANLAŞILIYOR. LÜTFEN ARAŞTIRINIZ, YAHUDİLERDE HALA İBADETLERİ ARASINDA KIYAM, RÜKÛ VE SECDE İBADETİNİ YAPIYORLAR. Ama batıl hepsini farklı şekillendirmiş ne yazık ki. Şöyle düşünün, Allah sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, onun ipine sarılın, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık hükmünü verdiyse, nasıl olur tüm bu hükümlerin detayını atalarınızdan, geçmiş toplumlardan ya da Resul nasıl yaptıysa sizde öyle yapın öğrenin der, bunu akıl edemiyor muyuz? Biz Allah’ın Resulünün, namazına şahit olmadık ki ondan öğrenebilelim. Kur’an’da uyardığı gibi ya atalarımız bu konuda yanlış yaptıysa, bizlere ilavelerle hatalı ulaştıysa. Bu yöntemin yanlış olduğuna Kur’an’dan örnek vermek istiyorum.
Zuhruf 21–22: YOKSA ONLARA, KUR'ÂN'DAN ÖNCE BİR KİTAP VERDİK DE ONLAR ONA MI DAYANIYORLAR? HAYIR! SADECE, BİZ BABALARIMIZI BİR DİN ÜZERİNDE BULDUK; BİZ DE ONLARIN İZİNDEN GİDİYORUZ, DERLER. (Bayraktar bayraklı meali)
Şuara 74: “HAYIR, AMA BİZ BABALARIMIZI, BÖYLE YAPARKEN BULDUK” DEDİLER. (Diyanet meali)
Demek ki bu yöntem ile namazın ya da herhangi ibadetin detayını öğrendik demek, asla doğru olamaz. Çünkü Allah biz kitabı detaylı, her şeyden nice örneklerle açıkladık diyor ve bu kitaba sarılmamızı emrediyor. Kur’an atalarımızın yaptıkları gibi ibadet yapılmasını hoş karşılamıyor ve Allah onları değil, indirdiğim Kur’an’ı örnek alın diyerek, bakın Bakara suresi 170. Ayetinde nasıl uyarıyor. “ONLARA, “ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE UYUNUZ” DENDİĞİNDE, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ” DERLER. YA ATALARI AKILLARINI KULLANAMAMIŞ, DOĞRUYU DA BULAMAMIŞ İDİYSELER DE Mİ? “ Kitap Ehlinin yaptığı yanlışı, hatayı ne yazık ki bizlerde tekrar ediyoruz. Ama Kur’an’ı değil, farkında olmadan rivayetleri, ataların inancını savunuyoruz. Allah indirdiğim Kur’an’ın ipine sarılın, indirdiğim Kur’an size yetmiyor mu, sizleri O kitaptan hesaba çekeceğim, sorumlu tutuyorum dedikçe, bizler Kitap Ehli gibi atalar dinini yarattık, onların öğretilerini Kur’an’da göremediğimizde, bakın şunlar yok bunlar yok, demek ki Kur’an’da her bilgi olmuyormuş demekte bir sakınca görmüyoruz. Neden bu hatayı yapmaya devam ediyoruz? ÇÜNKÜ KUR’AN İLE ALLAH’IN İSTEDİĞİ, GEREKEN BAĞI BİZLER KURAMADIKTA ONDAN.
Bu durumda şimdide, namazımızı nasıl yerine getireceğiz düşüncesi üzerinde yoğunlaşalım. Önce namazın ne olduğunu doğru anlamalıyız. Namaz nedir, Allah neden bizlere VAKTİNİ BELİRLEYEREK bu emrini vermiştir, bunu anlayabildiğimiz ölçüde, namazı Allah neden bizlere emrettiğini de doğru anlarız. NAMAZ ALLAH İLE KULU ARASINDA BİR BAĞ KURMAKTIR. ONUN ŞANINI YÜCELTİP, ONA BAĞLILIĞIMIZI GÖSTERİP, ONA ŞÜKRANLARIMIZI SUNDUĞUMUZ VE ZOR DURUMLARIMIZDA YALNIZ ONDAN YARDIM İSTEDİĞİMİZ, DERTLERİMİZİ AÇTIĞIMIZ ÇOK ÖZEL BİR ANIMIZDIR. YANİ ŞEKLİ ALLAH TARAFINDAN BELİRLENMİŞ BİR DUADIR, İBADETTİR. Önce bunun bilincinde olmalıyız. Bu hükmü Allah verdiyse, bizlerde verdiği bu hükmü verilen bilgiler ışığında nasıl yaşarız, onun hesabını yapmalıyız. Hatırlatmak isterim Allah Cuma salatı/namazı hariç, bu ibadetin toplu camide yapılması konusunda Kur’an’da özellikle bir hüküm vermez, tam tersine vakti girdiğinde bulunduğumuz yerde yerine getirmemizi emreder.
Allah huzuruna bu amaçla duracak kulunun, ibadetini özellikle KOLAYLAŞTIRMAK AMACIYLA DETAYINA GİRMEMİŞ, herhangi bir sınır koymamış, ama kısaltılmış savaş ya da zor bir durumumuzdaki namazı tarif ederek, ilk secdede bitirdiği örneğini vermiştir. Demek ki normal zamanda, bizim deyimimizle namazın, bir rekâttan fazla olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde de zaten 2 rekât 3 rekât ve 4 rekât olarak namazların kılındığını görüyoruz. Bunları belirleyenin Kur’an olmadığı çok açık. Bu durumda bizler haşa Kur’an’ı detay sız adeta eksik görüp, bakın kaç rekât olduğu bile yazmıyor Kur’an’da asla diyemeyiz, bu büyük bir saygısızlıktır. Sizlere sormak isterim, günümüzde sabah namazının farzı 2 rekât kılınıyor, birisi çıksa ben 4 rekât kılmak istiyorum dese, kılamaz mı? Elbette kılar, hiçbir sakıncası da yoktur. Yine namazımızda nasıl dua edeceğimiz, hangi ayetleri okuyacağımız bile yazmıyor dememiz de büyük hatadır. BİZLER ALLAH’IN HUZURUNA DURUP, ONDAN YARDIM İSTİYOR VE ONUN ŞANINI YÜCELTMEK İÇİN SALATA DURUYORSAK, BUNUN SÖZLERİNİ ALLAH’IN BELİRLEMESİ SİZCE DOĞRU OLUR MU? Asla doğru olmazdı. Allah içimizden geldiğimiz gibi kendisine seslenmemizi istediği için, bu konuda detaya girmemiştir. Bu konuda Allah birçok örneğini de Kur’an’da vermiş ki, kulu onların arasından istediğini kendisi seçip, bana özgür iradesi ile hitap etsin diye bizlere bırakmıştır. Allah bizlere akıl vermiş ve elimize de Kur’an’ı verip, onu rehber al onunla yaşa diyorsa, aklını Kur’an ile kullanan, tüm gerçekleri KUR’AN İLE KEŞFEDECEKTİR.
Bildiğiniz gibi Rabbimiz, Kitap Ehline de haftada bir gün toplu ibadeti emretmiştir. Bizlerde Cuma günü çağrıldığımızda kadın erkek, çoluk çocuk bu çağrıya uyup, sosyalleşmenin örneğini gösterip, SALATIN tüm gereklerini yerine getirip, hep birlikte Allah’a dua edip dini konularda sohbetler edip, birbirimize gereken desteği bu ortamda yaratıp, topluca ibadetimizi de yerine getirme emrini vermiştir. Ama bizler ,bu ayet tüm iman edenlere hitap ettiği halde, cuma namazının yalnız erkeklere farz olduğunu söyleyerek, Allah'ın ayetini rivayetlerle değiştirmekten korkmamışız. Peki, bu salatı/namazı nasıl yerine getireceğiz, kaç rekât kılacağımız konusunu madem Allah bize bırakmış. Çünkü bu soru bile soruluyor. Aslında bu sorunun cevabı çok basit, yeter ki ataların inancının baskısında olmayalım. Bu konu daha öncede kararlaştırılabilir öylede yapılmış, Allah’ın bu konuda kesin bir hükmü yok. Çünkü Cuma salatı günün ortasında yapılıyor ve toplumun fazla bekletilmesi istenmiyor, salatın/namazın bitiminde işlerinize dağılın deniyor. Zaten bu bilgiler ışığında Cuma namazı 2 rekât Resul ve o günkü müslümanlar tarafından kararlaştırılmıştır, Allah’ın emri değildir. Tıpkı Allah salata çağrı şekline karışmayıp, bunu o günkü topluma bıraktığı gibi. Cuma namazı/salatı Kur’an’da örneği verildiği gibi aynı bağlamda kararlar verilip, İMAMA UYULACAK VE BÖYLECE TOPLU NAMAZ KILINACAKTIR.
BİZLERİN YAPTIĞI EN BÜYÜK YANLIŞIMIZ, ALLAH’IN VERMEDİĞİ HÜKÜMLERİN AMACINI, NEDENİNİ DOĞRU ANLAYAMAYIP, MUTLAKA BİRİLERİNİN BU KONUDA HÜKÜM VERMESİ GEREKTİĞİNE İNANMAMIZDAN KAYNAKLANIYOR. BU GERÇEĞİN FARKINA VARAMADIĞIMIZ İÇİN, ALLAH YEMİN OLSUN Kİ BU DİNİ, KUR’AN’I KOLAYLAŞTIRDIK DEDİKÇE, BİZDE BUNU ANLAYAMADIĞIMIZDAN, ELLERİMİZDEN GELDİĞİNCE İSLAM’I YAPTIĞIMIZ İLAVELERLE ZORLAŞTIRDIK VE BUNUDA SAVUNUYORUZ.
Gelelim diğer konulara, Allah namaz kılın emrini verdikten sonra, nasıl olurda bizler O namazı kılmadan önce, abdesti nasıl alacağımızı Kur’an’ın açıklamadığına inanırız. Açıkça izah ettiği halde buna nasıl Kur’an’da yok deriz. Neden biliyor musunuz, bizlere abdest konusunda öğretilen detayı, ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, tıpkı namaz konusunda yaptığımız gibi, bizler bu hatayı yapıyoruz. Bu yanlışımızdan vaz geçmediğimiz sürece, Allah gözlerimizdeki perdeyi, kulak ve kalplerimizde ki mührü asla kaldırmayacaktır. Maide suresi 6. Ayetinde bakın bu konuyu nasıl açıklıyor Kur’an. “SALATA KALKTIĞINIZ ZAMAN, YÜZLERİNİZİ VE DİRSEKLERE KADAR KOL VE ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞLARINIZI VE TOPUKLARA KADAR AYAKLARINIZI MESH EDİN.” Bu kadar açık ve basit ayeti gördükleri halde, neden abdest almanın Kur’an'da olmadığını söylediklerine gelince. Çünkü bizlere bu konuda öğretilen detayları Kur’an’da göremediğimizde, ne yazık ki bu tepkiyi veriyoruz ve diyoruz ki, bakın ayette ayak yıkanacak mı o bile belli değil. Mesh edin diyor ağıza su verme çalkalama yok, kulak arkası silinmesi geçmiyor, buruna su çekme temizleme geçmiyor diyerek, adeta Kur’an detay sız ve eksik görülüyor. Saydıkları yerler kirliyse zaten temizlenecektir abdest almasan bile. Akıl devre dışı kalınca, ne yazık ki mantıksız davranışlar kaçınılmaz oluyor. Bizler aklımızı kullanmak yerine, EMİR BEKLEYEN ROBOTLARA DÖNÜŞMÜŞÜZ. ADETA DÜŞÜNMEYE, AKLIMIZI KULLANMAYA KORKAR HALE GELMİŞİZ. Ne yazık ki bu mezheplerin ve rivayetlerin baskısından oluyor. Hatırlarsınız geçmiş yıllarda ülkece su kıtlığı çekilmiş ve diyanet şöyle bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı. “ÜLKECE SU KITLIĞI ÇEKİYORUZ, LÜTFEN ABDEST ALIRKEN KUR’AN’IN EMRETTİĞİ ŞEKLİYLE ABDEST ALALIM Kİ, SU TASARRUFU YAPALIM.” Sanırım bu olay, bizlerin içinde bulunduğumuz yanlışa güzel bir örnek.
Oruç konusuna gelince. Allah o konuda da gereken tüm detayı Kur’an’da veriyor. Hatta oruca ne zaman başlayıp ne zaman bitireceğimizi, orucu neyin bozacağını anlatıyor. Oruç tutamayacak durumda olanların, ne yapması gerektiği konusunda bilgiler veriyor. Zekât konusuna gelince. Allah bu konuda da gereken tüm detayı veriyor ama bizler mezheplerin öğretisini Kur’an’da göremediğimizde, bakın kırkta bir zekât verilir Kur’an’da yazmıyor, peki ne kadar vereceğiz bilmiyoruz. Demek ki detayını bizler Allah’ın Resulünden öğreniyoruz diyerek, bu konuda uzun bir listeyi, dinin emri kabul ediyoruz. Lütfen unutmayalım, KUR’AN’IN APAÇIK EMİRLERİ DİNİN EMRİDİR. Söyledikleri yani kırkta bir ve yılda bir kere verilecek örnekler, Allah’ın emrettiği zekât değil, ancak devlete verilen vergiden başkası olamaz. Çünkü Allah yılda bir değil, her zaman yoksulu koruyup kollamamız gerektiği konusunda bizleri uyarıp, vereceğimiz miktar konusunda özellikle imtihanımız gereği, bir miktardan bahsetmez ve bizlere bırakır. Hatta zekât konusunda bizlerin bolca vermemize teşvik olsun diye, kat kat karşılığının alınacağı örneklerini verdikten sonra, yoksula ihtiyacı olana verilecek zekâtın ALLAH KENDİSİNE BORÇ VERMEK OLARAK KABUL EDER VE YOKMU BANA BİR BORÇ VERECEK diyerek, bizleri teşvik eder. Bizler Kur’an ile gereken bağımızı kuramadığımız için, dine yapılan bu ilaveler Kur’an’da yok, bunlar Allah emri değil sorumlu değiliz diyeceğimize, RİVAYET VE MEZHEP İNANÇLARIMIZI KUR’AN’DA GÖREMEDİĞİMİZDE, KUR’AN’I DEĞİL RİVAYETLERİ SAVUNUYORUZ. Elbette Kur’an’a ters düşmeyen, geleneksel bir inancımız varsa ibadetlerimize ilave edilmiş, hiç sorun değil. Bizlerin kriteri Kur’an’dır, onun yasaklamadığı şeylerde bizlerin serbest alanımızdır, bunun bilincinde olalım.
Gelelim Hac konusuna. Bu konuda da aynı hataları yapıyoruz. Hac konusunda mezheplerin ve rivayetlerin dine yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, Kur’an Hac konusunda gereken bilgiyi detaylı vermemiş diyerek, rivayetleri dinin neredeyse asli unsuru arasında saymaktan çekinmiyoruz. Hac konusunda Kur’an gereken detayı verir. Geleneksel İslam anlayışı, bakın Kur’an’da şeytan taşlama yok, hacerülesfet taşı hakkında bile bilgi yok. Ne kadar tavaf edeceğiz o yazmaz diyerek, ataların rivayet inancını haklı çıkarmaya çalışıyorlar. KUR’AN, HACCIN EN AZ KAÇ GÜN YAPLACAĞI KONUSUNDAN TUTUN, NELERİN YASAKLANDIĞINI, HAC AYLARINDA SAVAŞMANIN HARAM OLDUĞU KONUSUNDA BİLGİ VERİR. HACCA UZAKTAN GELENLERİN İSTERSE KURBAN KESMEYİP, 3 GÜN HACTA 7 GÜN EVLERİNE DÖNÜŞTE ORUÇ TUTABİLECEKLERİNİ, HAÇ AYLARINDA HAC GÖREVİMİZİ YAPABİLECEĞİMİZİ DETAYLI ANLATIR. Ne yazık ki bizler bu konuda Allah’ın kolaylaştırdığı Haccı zorlaştırıp, Haram aylarda geniş bir zamanda yapılacak Haccı, yılda birkaç güne indirip zorlaştırmışız. Tabi haram ayların, hangi aylar olduğu bile yazmıyor Kur’an’da diyenleri duyarsınız. Hâlbuki bu ayların tespitini Allah, o günkü topluma kendi arasında anlaşmalarına bırakmış, ama işlerine geldiği gibi bu ayları değiştirmek isteyenleri de uyarmış kınamıştır. Hac yaparken, asla giyilecek herhangi bir kıyafetten Kur’an bahsetmez. Kur’an’da geçen İhrama girmek sözüyle, herhangi bir kıyafet değil, hacca niyet edip haccın kurallarına uymak anlamında söylenmiştir. Bizler geleneğin bu ve benzeri öğretilerini Kur’an’da göremediğimizde ne yazık ki, Kur’an’ı detay sız ve her bilginin olmadığı bir kitap ilan ederek, ŞİRK KOŞTUĞUMUZUN FARKINDA BİLE OLAMIYORUZ. BU BATIL KAPISINI AÇIK TUTTUĞUMUZ SÜRECE, İMANIMIZA VE DİNİ YAŞAYIŞ ŞEKLİMİZE, HER TÜRLÜ BATILIN GİRMEYE DEVAM ETMESİDE, KAÇINILMAZ OLACAKTIR.
Değerli dostlarım lütfen önce inancımızı rivayetlerin, mezheplerin öğretisinden baskısından kurtarıp, Kur’an’ın öğretisine hükümlerine teslim olalım ve yalnız Allah’a güvenelim. Lütfen unutmayalım Allah unutucu değildir, biz her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyor da, bizlerin yalnız Kur’an’a sarılmamızı emrediyorsa, BİZLERE DÜŞEN HER KONUDA YALNIZ KUR’AN’IN VERDİĞİ BİLGİLERİ, DETAYLARI TEBLİĞ ALIP HEM İBADETLERİMİZDE HEMDE DİĞER KONULARDA HAYATIMIZA GEÇİRMEK OLMALIDIR. Şunu da unutmayalım ALLAH AÇIKLAMADIĞI DETAY VERMEDİĞİ HİÇ BİR KONUDAN SORUMLU TUTMAZ, HESAP SORMAZ. Bir kardeşimizin bir yazıma verdiği cevabında, Mehmet Akif’in bir şiirinden örnek vermiş, ondan bir alıntı yaparak, makaleme son vermek istiyorum. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.
-DOĞRUDAN DOĞRUYA, KUR'AN'DAN ALARAK İLHAMI,
-ASRIN İDRAKİNE SÖYLETMELİYİZ İSLÂM'I.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
hakyolkuran
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/
Sponsorlu Bağlantılar
Bu düşünceyi ve inancı doğrulayacak tek bir kanıt, delil Kur’an’da olmadığı gibi, Kur’an bu inancın tam tersini açıkça söylüyor. Bu düşünceye inananlara soruyorum ALLAH, SİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM, YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILIN, BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK, DİNİMİZİ TAMAMLADIK, AYETLERİMİZİ ANLAYASINIZ VE HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE NİCE ÖRNEKLERLE BİZ AÇIKLADIK. KUR’AN’I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR DİYOR. Tüm bunları söyledikten sonra, bizler Kur’an’da namazın, orucun, zekâtın, Haccın detaylı açıklanmadığını, onu da Resulün sünnetinden, günümüze kadar ulaşmış pratik yaşantısından, rivayet hadislerinden öğreniyoruz dememiz, Kur’an’a saygısızlıktır, Allah'ın kitabına hakarettir. Makalemi yazacağım şu ayetler ışığında, lütfen anlamaya çalışalım. “GERÇEK HAK OLAN, RABBİNDEN GELENDİR. O HALDE KUŞKULANANLARDAN OLMA!” (Bakara 147) “BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19)
İsterseniz gelin birlikte, kafamızdaki tüm Kur’an dışı batıl, mezheplerin öğretilerinden, onların baskısından kurtulup, bu söylenenleri Kur’an merkezli detaylı düşünelim. Gerçekten Allah Kur’an’da hüküm verdiği bu konularda, hiç bir detay vermeden, bizleri sorumlu tutup onları da Resulümden mi öğrenin demiş, yoksa bahsettikleri konuları çok basit ve kolay bir şekilde nasıl hayatımıza geçirebiliriz, o şekilde izah mı etmiş ona birlikte bakalım. ÖNCE HATIRLATMAK İSTERİM ALLAH, EMİN OLMADIĞIN SÖZLERİN SAKIN PEŞİNE DÜŞME, SORUMLU TUTARIM DİYOR. SİZLERİ EN EMİN GÜVENİLİR BİLGİ, KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİM DİYORSA, BİZLERE ANLATILAN BU BATIL KUR’AN DIŞI DÜŞÜNCENİN, DOĞRU OLAMAYACAĞINI, ASLA UNUTMAYALIM. Çünkü Resule ait olduğu iddia edilen sözlerin/hadislerin hiç birisine bizler şahit olmadık, onun içinde anlatılanların doğruluğundan, asla emin olamayız. Emin olacağımız tek kaynak, Allah’ın korumasındaki, sorumlu olduğumuz Kur’an’dır.
Gelelim iddia ettikleri konulara. Allah SALAT edin emrini vermiş ve açıklamamış mı ona bakalım. Salat Kur’an’da bizlerin farsça söylediği NAMAZ anlamına geldiği gibi, yalnız Allah’a DUA ETMEK ONDAN YARDIM İSTEMEK ve Müslümanların bir birine DESTEK OLMASI anlamına da gelir. Biz namaz konusu üzerinde duralım. Kur’an’da Allah, bu konuda indirdiği ayetlerinde namaz konusunu anlatırken, huzurumda KIYAM EDİN, RÜKÜ EDİN, SECDE EDİN der ama başka hiç bir açıklama yapmaz, detay vermez. Sizce bizler bunu haşa, bir eksiklik gibi mi görmeliyiz ve tamamlamaya çalışmalıyız, yoksa salatı/namazı bu detaylarla kabul edip, yerine mi getirmeye çalışmalıyız? Önce buna karar vermeliyiz. Hac suresi 26. Ayetinde bu konu ile ilgili şöyle bilgi verir. “HANİ İBRAHİM’E EVİN (KÂBE’NİN) YERİNİ GÖSTERMİŞ (ŞÖYLE DEMİŞTİK): “BANA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMA; TAVAF EDENLER, AYAKTA/KIYAMDA İBADET EDENLER, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUT!”
Bakın yine bizlere geleneğin, mezheplerin namaz konusunda öğretilen hiçbir detayı yok. Peki, bizler bu kadar basit ve kolaylaştırılmış bir emri beğenmeyip, mezheplerin ve rivayetlerin ilaveleri ile zorlaştırılmış halini neden Kur’an’da arıyoruz ve bulamayınca adeta bu hükmü eksik detay sız görüyoruz, burası çok önemli. Allah çok basit bir emir vermiş, BANA DUA EDERKEN, BENDEN YARDIM DİLERKEN, ÖNCE TEMİZLEN DAHA SONRA AYAKTA HUZURUMDA SAYGIYLA DUR. BANA BAĞLIĞINI GÖSTER RÜKÜ ET, TAM TESLİMİYETİNİN GÖSTERGESİ OLARAK SECDE ET VE BENDEN BU YOLLA YARDIM İSTE, BENİ TESBİH ET, BANA DUA ET. Allah bizlerden bunu istiyor, biz ise Allah’ım biz bunu atalarımızdan, mezhep inancımızdan böyle öğrenmedik diyoruz. Sizce doğrumu yapıyoruz, yoksa ALLAH’A DİNİNİ ÖĞRETMEYEMİ ÇALIŞIYORUZ, NE DERSİNİZ? Ne yazık ki biz Müslümanlar mezheplerin ve atalarımızdan öğrendiğimiz Kur’an dışı bilgilerin, inanılmaz baskısı altında Kur’an’ı anlamaya çalışıyor ve İslam’ı KUR'AN MERKEZLİ değil, RİVAYET MERKEZLİ yaşıyoruz. Bu onulardaki rivayet hadisleri lütfen araştırın, namaz konusunda bile çok farklı hadisleri görürsünüz. Örneğin Resulün namaz bitiminde, yalnız sağa selam verip namazını bitirdiğini söyledikleri gibi, hem sağa hem sola selam verip bitirdiği de rivayet edilir. İlginç olan bir başka rivayet hadiste ise yalnız önüne selam verip namazını bitirdiği rivayet edilir. Değerli dostlarım, bizler bu bilgilerle mi öğreneceğiz namaz kılmasını? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Bizler salatın/namazın önce ne olduğunu, ne maksatla emredildiğini, yani AMACINI DOĞRU ANLAMALIYIZ. Salatın özüne ve ne maksatla yaptığımıza vakıf olamadığımız için mezheplerin, rivayetlerin şekillendirmiş haliyle hayatımıza geçirdiğimizden, bu konuya taraflı yanlı yaklaşıyoruz. Bize öğretilenleri Kur'an'da arıyoruz, bulamayınca tedirgin oluyor hatta kime inanacağımıza da doğru karar veremiyoruz. GERÇEKTEN DE BİZLERE GELENEĞİN, MEZHEPLERİN ÖĞRETTİĞİ NAMAZIN DETAYLARI, BU ŞEKLİYLE KUR’AN’DA YOK. ÇÜNKÜ O DETAYLARI ALLAH, BİZLERDEN İSTEMİYOR. Örneğin Kur’an’da kaç rekât kılacağımız yazmıyor, namaz bitince selam verme bile açıklanmamış, demek ki her bilgi detay Kur’an’da yazmıyormuş diyenlere inanıyoruz. Bu durumda madem namazı bizler Kur'an'dan öğrenmedik, kimlerden öğrendik? Allah dinde sakın bölünenler gibi olmayın dediği halde, tabi olduğumuz mezhep inançlarımızdan, Anne babamızdan dedemizden, bizden önceki toplumlar nasıl namaz kılmışsa, onlardan öğrendik. Onlar nereden öğrendi? Kendi büyüklerinden, rivayet kaynaklardan. Peki, bu yöntem ile namazın ya da herhangi bir ibadetin öğrenilmesine, Kur’an izin veriyor mu? Aslında vermediğini, yazımın başında örnek verdiğim ayetler kanıtlıyor. ALLAH NAMAZI TÜM KİTAP EHLİNE EMRETTİĞİNİ SÖYLÜYOR KUR’AN’DA. BU DURUMDA YAHUDİLER VE HRİSTİYAN TOPLUMLAR, BU ZİNZİRİN BİR YERDE KOPMASI İLE NAMAZI TERK ETMİŞLER. BİZ MÜSLÜMANLARIN İÇİNDEDE, BİRÇOK YERDE NAKİL ESNASINDA BU ZİNZİRİN İLAVELERLE, BÖLÜNMELERLE FARKLILAŞMASI SONUCU, AKLA GELMEYECEK İLAVELERİN YAPILDIĞI ÇOK AÇIK ANLAŞILIYOR. LÜTFEN ARAŞTIRINIZ, YAHUDİLERDE HALA İBADETLERİ ARASINDA KIYAM, RÜKÛ VE SECDE İBADETİNİ YAPIYORLAR. Ama batıl hepsini farklı şekillendirmiş ne yazık ki. Şöyle düşünün, Allah sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum, onun ipine sarılın, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık hükmünü verdiyse, nasıl olur tüm bu hükümlerin detayını atalarınızdan, geçmiş toplumlardan ya da Resul nasıl yaptıysa sizde öyle yapın öğrenin der, bunu akıl edemiyor muyuz? Biz Allah’ın Resulünün, namazına şahit olmadık ki ondan öğrenebilelim. Kur’an’da uyardığı gibi ya atalarımız bu konuda yanlış yaptıysa, bizlere ilavelerle hatalı ulaştıysa. Bu yöntemin yanlış olduğuna Kur’an’dan örnek vermek istiyorum.
Zuhruf 21–22: YOKSA ONLARA, KUR'ÂN'DAN ÖNCE BİR KİTAP VERDİK DE ONLAR ONA MI DAYANIYORLAR? HAYIR! SADECE, BİZ BABALARIMIZI BİR DİN ÜZERİNDE BULDUK; BİZ DE ONLARIN İZİNDEN GİDİYORUZ, DERLER. (Bayraktar bayraklı meali)
Şuara 74: “HAYIR, AMA BİZ BABALARIMIZI, BÖYLE YAPARKEN BULDUK” DEDİLER. (Diyanet meali)
Demek ki bu yöntem ile namazın ya da herhangi ibadetin detayını öğrendik demek, asla doğru olamaz. Çünkü Allah biz kitabı detaylı, her şeyden nice örneklerle açıkladık diyor ve bu kitaba sarılmamızı emrediyor. Kur’an atalarımızın yaptıkları gibi ibadet yapılmasını hoş karşılamıyor ve Allah onları değil, indirdiğim Kur’an’ı örnek alın diyerek, bakın Bakara suresi 170. Ayetinde nasıl uyarıyor. “ONLARA, “ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE UYUNUZ” DENDİĞİNDE, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ” DERLER. YA ATALARI AKILLARINI KULLANAMAMIŞ, DOĞRUYU DA BULAMAMIŞ İDİYSELER DE Mİ? “ Kitap Ehlinin yaptığı yanlışı, hatayı ne yazık ki bizlerde tekrar ediyoruz. Ama Kur’an’ı değil, farkında olmadan rivayetleri, ataların inancını savunuyoruz. Allah indirdiğim Kur’an’ın ipine sarılın, indirdiğim Kur’an size yetmiyor mu, sizleri O kitaptan hesaba çekeceğim, sorumlu tutuyorum dedikçe, bizler Kitap Ehli gibi atalar dinini yarattık, onların öğretilerini Kur’an’da göremediğimizde, bakın şunlar yok bunlar yok, demek ki Kur’an’da her bilgi olmuyormuş demekte bir sakınca görmüyoruz. Neden bu hatayı yapmaya devam ediyoruz? ÇÜNKÜ KUR’AN İLE ALLAH’IN İSTEDİĞİ, GEREKEN BAĞI BİZLER KURAMADIKTA ONDAN.
Bu durumda şimdide, namazımızı nasıl yerine getireceğiz düşüncesi üzerinde yoğunlaşalım. Önce namazın ne olduğunu doğru anlamalıyız. Namaz nedir, Allah neden bizlere VAKTİNİ BELİRLEYEREK bu emrini vermiştir, bunu anlayabildiğimiz ölçüde, namazı Allah neden bizlere emrettiğini de doğru anlarız. NAMAZ ALLAH İLE KULU ARASINDA BİR BAĞ KURMAKTIR. ONUN ŞANINI YÜCELTİP, ONA BAĞLILIĞIMIZI GÖSTERİP, ONA ŞÜKRANLARIMIZI SUNDUĞUMUZ VE ZOR DURUMLARIMIZDA YALNIZ ONDAN YARDIM İSTEDİĞİMİZ, DERTLERİMİZİ AÇTIĞIMIZ ÇOK ÖZEL BİR ANIMIZDIR. YANİ ŞEKLİ ALLAH TARAFINDAN BELİRLENMİŞ BİR DUADIR, İBADETTİR. Önce bunun bilincinde olmalıyız. Bu hükmü Allah verdiyse, bizlerde verdiği bu hükmü verilen bilgiler ışığında nasıl yaşarız, onun hesabını yapmalıyız. Hatırlatmak isterim Allah Cuma salatı/namazı hariç, bu ibadetin toplu camide yapılması konusunda Kur’an’da özellikle bir hüküm vermez, tam tersine vakti girdiğinde bulunduğumuz yerde yerine getirmemizi emreder.
Allah huzuruna bu amaçla duracak kulunun, ibadetini özellikle KOLAYLAŞTIRMAK AMACIYLA DETAYINA GİRMEMİŞ, herhangi bir sınır koymamış, ama kısaltılmış savaş ya da zor bir durumumuzdaki namazı tarif ederek, ilk secdede bitirdiği örneğini vermiştir. Demek ki normal zamanda, bizim deyimimizle namazın, bir rekâttan fazla olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde de zaten 2 rekât 3 rekât ve 4 rekât olarak namazların kılındığını görüyoruz. Bunları belirleyenin Kur’an olmadığı çok açık. Bu durumda bizler haşa Kur’an’ı detay sız adeta eksik görüp, bakın kaç rekât olduğu bile yazmıyor Kur’an’da asla diyemeyiz, bu büyük bir saygısızlıktır. Sizlere sormak isterim, günümüzde sabah namazının farzı 2 rekât kılınıyor, birisi çıksa ben 4 rekât kılmak istiyorum dese, kılamaz mı? Elbette kılar, hiçbir sakıncası da yoktur. Yine namazımızda nasıl dua edeceğimiz, hangi ayetleri okuyacağımız bile yazmıyor dememiz de büyük hatadır. BİZLER ALLAH’IN HUZURUNA DURUP, ONDAN YARDIM İSTİYOR VE ONUN ŞANINI YÜCELTMEK İÇİN SALATA DURUYORSAK, BUNUN SÖZLERİNİ ALLAH’IN BELİRLEMESİ SİZCE DOĞRU OLUR MU? Asla doğru olmazdı. Allah içimizden geldiğimiz gibi kendisine seslenmemizi istediği için, bu konuda detaya girmemiştir. Bu konuda Allah birçok örneğini de Kur’an’da vermiş ki, kulu onların arasından istediğini kendisi seçip, bana özgür iradesi ile hitap etsin diye bizlere bırakmıştır. Allah bizlere akıl vermiş ve elimize de Kur’an’ı verip, onu rehber al onunla yaşa diyorsa, aklını Kur’an ile kullanan, tüm gerçekleri KUR’AN İLE KEŞFEDECEKTİR.
Bildiğiniz gibi Rabbimiz, Kitap Ehline de haftada bir gün toplu ibadeti emretmiştir. Bizlerde Cuma günü çağrıldığımızda kadın erkek, çoluk çocuk bu çağrıya uyup, sosyalleşmenin örneğini gösterip, SALATIN tüm gereklerini yerine getirip, hep birlikte Allah’a dua edip dini konularda sohbetler edip, birbirimize gereken desteği bu ortamda yaratıp, topluca ibadetimizi de yerine getirme emrini vermiştir. Ama bizler ,bu ayet tüm iman edenlere hitap ettiği halde, cuma namazının yalnız erkeklere farz olduğunu söyleyerek, Allah'ın ayetini rivayetlerle değiştirmekten korkmamışız. Peki, bu salatı/namazı nasıl yerine getireceğiz, kaç rekât kılacağımız konusunu madem Allah bize bırakmış. Çünkü bu soru bile soruluyor. Aslında bu sorunun cevabı çok basit, yeter ki ataların inancının baskısında olmayalım. Bu konu daha öncede kararlaştırılabilir öylede yapılmış, Allah’ın bu konuda kesin bir hükmü yok. Çünkü Cuma salatı günün ortasında yapılıyor ve toplumun fazla bekletilmesi istenmiyor, salatın/namazın bitiminde işlerinize dağılın deniyor. Zaten bu bilgiler ışığında Cuma namazı 2 rekât Resul ve o günkü müslümanlar tarafından kararlaştırılmıştır, Allah’ın emri değildir. Tıpkı Allah salata çağrı şekline karışmayıp, bunu o günkü topluma bıraktığı gibi. Cuma namazı/salatı Kur’an’da örneği verildiği gibi aynı bağlamda kararlar verilip, İMAMA UYULACAK VE BÖYLECE TOPLU NAMAZ KILINACAKTIR.
BİZLERİN YAPTIĞI EN BÜYÜK YANLIŞIMIZ, ALLAH’IN VERMEDİĞİ HÜKÜMLERİN AMACINI, NEDENİNİ DOĞRU ANLAYAMAYIP, MUTLAKA BİRİLERİNİN BU KONUDA HÜKÜM VERMESİ GEREKTİĞİNE İNANMAMIZDAN KAYNAKLANIYOR. BU GERÇEĞİN FARKINA VARAMADIĞIMIZ İÇİN, ALLAH YEMİN OLSUN Kİ BU DİNİ, KUR’AN’I KOLAYLAŞTIRDIK DEDİKÇE, BİZDE BUNU ANLAYAMADIĞIMIZDAN, ELLERİMİZDEN GELDİĞİNCE İSLAM’I YAPTIĞIMIZ İLAVELERLE ZORLAŞTIRDIK VE BUNUDA SAVUNUYORUZ.
Gelelim diğer konulara, Allah namaz kılın emrini verdikten sonra, nasıl olurda bizler O namazı kılmadan önce, abdesti nasıl alacağımızı Kur’an’ın açıklamadığına inanırız. Açıkça izah ettiği halde buna nasıl Kur’an’da yok deriz. Neden biliyor musunuz, bizlere abdest konusunda öğretilen detayı, ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, tıpkı namaz konusunda yaptığımız gibi, bizler bu hatayı yapıyoruz. Bu yanlışımızdan vaz geçmediğimiz sürece, Allah gözlerimizdeki perdeyi, kulak ve kalplerimizde ki mührü asla kaldırmayacaktır. Maide suresi 6. Ayetinde bakın bu konuyu nasıl açıklıyor Kur’an. “SALATA KALKTIĞINIZ ZAMAN, YÜZLERİNİZİ VE DİRSEKLERE KADAR KOL VE ELLERİNİZİ YIKAYIN. BAŞLARINIZI VE TOPUKLARA KADAR AYAKLARINIZI MESH EDİN.” Bu kadar açık ve basit ayeti gördükleri halde, neden abdest almanın Kur’an'da olmadığını söylediklerine gelince. Çünkü bizlere bu konuda öğretilen detayları Kur’an’da göremediğimizde, ne yazık ki bu tepkiyi veriyoruz ve diyoruz ki, bakın ayette ayak yıkanacak mı o bile belli değil. Mesh edin diyor ağıza su verme çalkalama yok, kulak arkası silinmesi geçmiyor, buruna su çekme temizleme geçmiyor diyerek, adeta Kur’an detay sız ve eksik görülüyor. Saydıkları yerler kirliyse zaten temizlenecektir abdest almasan bile. Akıl devre dışı kalınca, ne yazık ki mantıksız davranışlar kaçınılmaz oluyor. Bizler aklımızı kullanmak yerine, EMİR BEKLEYEN ROBOTLARA DÖNÜŞMÜŞÜZ. ADETA DÜŞÜNMEYE, AKLIMIZI KULLANMAYA KORKAR HALE GELMİŞİZ. Ne yazık ki bu mezheplerin ve rivayetlerin baskısından oluyor. Hatırlarsınız geçmiş yıllarda ülkece su kıtlığı çekilmiş ve diyanet şöyle bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı. “ÜLKECE SU KITLIĞI ÇEKİYORUZ, LÜTFEN ABDEST ALIRKEN KUR’AN’IN EMRETTİĞİ ŞEKLİYLE ABDEST ALALIM Kİ, SU TASARRUFU YAPALIM.” Sanırım bu olay, bizlerin içinde bulunduğumuz yanlışa güzel bir örnek.
Oruç konusuna gelince. Allah o konuda da gereken tüm detayı Kur’an’da veriyor. Hatta oruca ne zaman başlayıp ne zaman bitireceğimizi, orucu neyin bozacağını anlatıyor. Oruç tutamayacak durumda olanların, ne yapması gerektiği konusunda bilgiler veriyor. Zekât konusuna gelince. Allah bu konuda da gereken tüm detayı veriyor ama bizler mezheplerin öğretisini Kur’an’da göremediğimizde, bakın kırkta bir zekât verilir Kur’an’da yazmıyor, peki ne kadar vereceğiz bilmiyoruz. Demek ki detayını bizler Allah’ın Resulünden öğreniyoruz diyerek, bu konuda uzun bir listeyi, dinin emri kabul ediyoruz. Lütfen unutmayalım, KUR’AN’IN APAÇIK EMİRLERİ DİNİN EMRİDİR. Söyledikleri yani kırkta bir ve yılda bir kere verilecek örnekler, Allah’ın emrettiği zekât değil, ancak devlete verilen vergiden başkası olamaz. Çünkü Allah yılda bir değil, her zaman yoksulu koruyup kollamamız gerektiği konusunda bizleri uyarıp, vereceğimiz miktar konusunda özellikle imtihanımız gereği, bir miktardan bahsetmez ve bizlere bırakır. Hatta zekât konusunda bizlerin bolca vermemize teşvik olsun diye, kat kat karşılığının alınacağı örneklerini verdikten sonra, yoksula ihtiyacı olana verilecek zekâtın ALLAH KENDİSİNE BORÇ VERMEK OLARAK KABUL EDER VE YOKMU BANA BİR BORÇ VERECEK diyerek, bizleri teşvik eder. Bizler Kur’an ile gereken bağımızı kuramadığımız için, dine yapılan bu ilaveler Kur’an’da yok, bunlar Allah emri değil sorumlu değiliz diyeceğimize, RİVAYET VE MEZHEP İNANÇLARIMIZI KUR’AN’DA GÖREMEDİĞİMİZDE, KUR’AN’I DEĞİL RİVAYETLERİ SAVUNUYORUZ. Elbette Kur’an’a ters düşmeyen, geleneksel bir inancımız varsa ibadetlerimize ilave edilmiş, hiç sorun değil. Bizlerin kriteri Kur’an’dır, onun yasaklamadığı şeylerde bizlerin serbest alanımızdır, bunun bilincinde olalım.
Gelelim Hac konusuna. Bu konuda da aynı hataları yapıyoruz. Hac konusunda mezheplerin ve rivayetlerin dine yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, Kur’an Hac konusunda gereken bilgiyi detaylı vermemiş diyerek, rivayetleri dinin neredeyse asli unsuru arasında saymaktan çekinmiyoruz. Hac konusunda Kur’an gereken detayı verir. Geleneksel İslam anlayışı, bakın Kur’an’da şeytan taşlama yok, hacerülesfet taşı hakkında bile bilgi yok. Ne kadar tavaf edeceğiz o yazmaz diyerek, ataların rivayet inancını haklı çıkarmaya çalışıyorlar. KUR’AN, HACCIN EN AZ KAÇ GÜN YAPLACAĞI KONUSUNDAN TUTUN, NELERİN YASAKLANDIĞINI, HAC AYLARINDA SAVAŞMANIN HARAM OLDUĞU KONUSUNDA BİLGİ VERİR. HACCA UZAKTAN GELENLERİN İSTERSE KURBAN KESMEYİP, 3 GÜN HACTA 7 GÜN EVLERİNE DÖNÜŞTE ORUÇ TUTABİLECEKLERİNİ, HAÇ AYLARINDA HAC GÖREVİMİZİ YAPABİLECEĞİMİZİ DETAYLI ANLATIR. Ne yazık ki bizler bu konuda Allah’ın kolaylaştırdığı Haccı zorlaştırıp, Haram aylarda geniş bir zamanda yapılacak Haccı, yılda birkaç güne indirip zorlaştırmışız. Tabi haram ayların, hangi aylar olduğu bile yazmıyor Kur’an’da diyenleri duyarsınız. Hâlbuki bu ayların tespitini Allah, o günkü topluma kendi arasında anlaşmalarına bırakmış, ama işlerine geldiği gibi bu ayları değiştirmek isteyenleri de uyarmış kınamıştır. Hac yaparken, asla giyilecek herhangi bir kıyafetten Kur’an bahsetmez. Kur’an’da geçen İhrama girmek sözüyle, herhangi bir kıyafet değil, hacca niyet edip haccın kurallarına uymak anlamında söylenmiştir. Bizler geleneğin bu ve benzeri öğretilerini Kur’an’da göremediğimizde ne yazık ki, Kur’an’ı detay sız ve her bilginin olmadığı bir kitap ilan ederek, ŞİRK KOŞTUĞUMUZUN FARKINDA BİLE OLAMIYORUZ. BU BATIL KAPISINI AÇIK TUTTUĞUMUZ SÜRECE, İMANIMIZA VE DİNİ YAŞAYIŞ ŞEKLİMİZE, HER TÜRLÜ BATILIN GİRMEYE DEVAM ETMESİDE, KAÇINILMAZ OLACAKTIR.
Değerli dostlarım lütfen önce inancımızı rivayetlerin, mezheplerin öğretisinden baskısından kurtarıp, Kur’an’ın öğretisine hükümlerine teslim olalım ve yalnız Allah’a güvenelim. Lütfen unutmayalım Allah unutucu değildir, biz her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyor da, bizlerin yalnız Kur’an’a sarılmamızı emrediyorsa, BİZLERE DÜŞEN HER KONUDA YALNIZ KUR’AN’IN VERDİĞİ BİLGİLERİ, DETAYLARI TEBLİĞ ALIP HEM İBADETLERİMİZDE HEMDE DİĞER KONULARDA HAYATIMIZA GEÇİRMEK OLMALIDIR. Şunu da unutmayalım ALLAH AÇIKLAMADIĞI DETAY VERMEDİĞİ HİÇ BİR KONUDAN SORUMLU TUTMAZ, HESAP SORMAZ. Bir kardeşimizin bir yazıma verdiği cevabında, Mehmet Akif’in bir şiirinden örnek vermiş, ondan bir alıntı yaparak, makaleme son vermek istiyorum. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.
-DOĞRUDAN DOĞRUYA, KUR'AN'DAN ALARAK İLHAMI,
-ASRIN İDRAKİNE SÖYLETMELİYİZ İSLÂM'I.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
hakyolkuran
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/