Tevfik Fikret
Edebiyat-ı Cedide olarak da bilinen Servet-i Fünun döneminin en önemli şairlerinden biridir. Fikret, 6 Aralık 1867′de İstanbul Kadırga’da dünyaya geldi. Asıl adı Mehmed Tevfik’tir.
Annesini 12 yaşındayken kaybetti. Babası da Arabistan’a sürülünce, kız kardeşi ve kendisinin bakımını anneannesi ve yengesi üstlendi.
Mahmudiye Rüşdiyesi’nde okudu. 1888′de Galatasaray Lisesi’ni birincilikle bitirdi. Galatasaray Lisesi’nde öğrenim görürken, Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci, Muallim Feyzi gibi edebiyatçıların öğrencisi oldu.
Bir süre çeşitli memuriyet görevlerinde bulundu.
Yüksek Ticaret Okulunda, Fransızca ve Türkçe dersleri verdi. Daha sonra mezun olduğu Galatasaray Lisesinde öğretmenlik yaptı.
Mirsad Dergisi’nin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanınca ismi edebiyat çevrelerince duyuldu.
1894′te “Malumat” dergisini çıkaranlar arasında yer aldı. 1895′te hükümetin memur maaşlarında kesinti yapmasını protesto için Galatasaray Lisesi’ndeki öğretmenlik görevinden ayrıldı.
1896′da Servet-i Fünun Dergisi’nin Yazı işleri Müdürlüğü’ne getirildi. Dergi, Tevfik Fikret’in yönetiminde 256. sayıdan itibaren bir edebiyat dergisi haline geldi. Servet-i Fünun Dergisi ve etrafından toplanan aydınlar, Servet-i Fünun akımını oluşturdular. Harekete, Edebiyat-ı Cedide yani “yeni edebiyat” ismi verildi.
Ağdalı dilleri ile tanınan topluluk sanatçıları içinde Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit gibi isimler yer alıyordu.
Türkçe öğretmeni olarak Robert Kolej’de çalışmaya başladı. Dönemin siyasi atmosferinin sertleşmesi ve aydınlar üzerindeki baskıların artması üzerine Servet-i Fünun dergisindeki görevinden ayrıldı.
1906′da Robert Kolej’in yanında, “Aşiyan” yani yuva ismini verdiği bir ev yaptırdı. Eşi ve oğlu Haluk ile burada inzivaya çekildi.
İkinci Meşrutiyet’in ilanı Tevfik Fikret’i inziva hayatından çıkardı. Hüseyin Cahit Yalçın ve Hüseyin Kazım Kadri ile birlikte Tanin Gazetesi’ni çıkarmaya başladılar. Ancak, gazete zamanla İttihat ve Terakki’nin yayın organı haline gelince, Fikret gazeteden ayrıldı.
Galatasaray Lisesi müdürlüğüne getirilen Fikret, 31 Mart olayları çıkınca mevcut hükümet ve yeni Eğitim Bakanı ile anlaşamayınca, ısrarlara rağmen görevinden ayrıldı.
Tevfik Fikret, bundan sonra Aşiyan’daki evinde tamamen inzivaya çekildi. Bir süre sonra ağır bir şeker hastalığına yakalandı.
Kolundan geçirdiği bir operasyon sonrası 48 yaşında hayatını kaybetti. Fikret, ilk olarak Eyüp’teki aile mezarlığına gömüldü. 1961 yılında mezarı Aşiyan’da müze yapılan evine nakledildi.
Tevfik Fikret'in şiiri, üç evrede incelenir:
1. "Servet-i Fünûn" hareketine kadar süren arayış yılları (1888 - 1896): Bu dönem şiirlerinde taklit ve nazireler dikkati çeker. Başlangıçta divan şiiri etkisinde gazeller yazar, Galatasaray'dan hocaları olan Muallim Feyzi ile Muallim Naci'nin etkisinde kalır. Bu dönemde Recaizâde Mahmut Ekrem'in gazellerine nazireler yazar, Abdülhak Hamit'in şiirlerinden etkilenir. Bu şiirlerinde divan şiirinin nazım tekniğini ve ahengini iyi kavradığı ve başarıyla kullandığı görülür. Genellikle aşk, şarap, güzellik, bahar gibi temaları işler, din teması da bu şiirlerinde öne çıkar.
2. Servet-i Fünûn ve II. Meşrutiyet Öncesi Yılları (1896 - 1901) ve (1901 - 1908): Servet-i Fünûn Dönemi'nde Fikret'in yeni bir şiir tekniğine yöneldiği görülür. "Hasta Çocuk", "Balıkçılar" gibi toplumun ezilen katlarındaki insanları yansıttığı şiirlerinde "öykü-şiir" tekniği kullanır, karşılıklı konuşmalara, devrik cümlelere, anlamı dizelere yaymaya, dize kırma eğilimlerine varan manzumeler yazar.
Bu dönemde yazdığı şiirlerde daha çok "merhamet, hayal, aile mutluluğu, aşk, sanat, vatan, yoksulluk, doğa" temalarını işler.
Fikret bu dönemde şiir üzerine düşünmeye de başlar. Evreni tablolar hâlinde görüp, onun şiirini yazmaya çalışarak yeni bir üslup yaratır. Böylece şiirde resimden yararlanmaya yönelir. Parnasizm akımının etkisinde kaldığı şiirler yazar.
"Yağmur", "Bir Levha İçin" gibi şiirleri ortaya çıkar. Yaşadığı dönemin sıkıntılarına karşın, temelde umudunu yitiren bir şair değildir Fikret. Çağın vazgeçilmez umudu aydınlanmadır.
Tüm kişilikleriyle geleceği kuracak olan gençler, yarının küçük güneşleridir. "Sabah Olursa" şiirinde bu umudunu gençlere bağladığını açıkça ortaya koyar. Geçmişi, silik, sönük ve karanlık olarak görürken, geleceği bolluk, ışık ve umut olarak tanımlar.
Fikret zaman zaman umutlarını yitirir, dönemin ağır ve bunaltıcı baskısı altında karamsarlığa düşer. "Doksanbeşe Doğru", "Sis", "Tarih-i Kadim" gibi şiirlerini böyle bir psikoloji içinde kaleme alır. Bu şiirlerinde yoğun bir inançsızlık ve nefret vardır.
1901'den sonra Fikret'in şiiri gittikçe yükselen bir ivme ile siyasal, sosyal ve ideolojik bir çizgiye gelir. Bu tarihten sonra Fikret, bireyci bir şiir anlayışına bağlı Servet-i Fünûn topluluğunun bir üyesi değil, milletin dertleri ve sıkıntılarıyla uğraşan sorumlu ve duyarlı bir aydın portresi çizer. "Ferda", "Millet Şarkısı", "Haluk'un Amentüsü" gibi şiirlerinde toplumcu, gerçekçi ve dili yalınlaşmış bir şair olarak karşımıza çıkar.
3. 1908 Sonrası Şiirleri: Bu dönem Fikret için bir hayal kırıklığının ifadesidir. Zira o kadar yakındıkları II. Abdülhamit tahttan indirilmiş, İttihat ve Terakki fırkası iktidara gelmiş, ülkede özgürlük rüzgârları esmeye başlamıştır. Ancak kısa zamanda iktidardakiler eski yönetimi aratmayan davranışlar ve uygulamalar içine girmişlerdir. Fikret onları eleştirmekten kendini alamaz. II. Meşrutiyet'in ilanına alkış tutan sözlerini geri aldığını belirtir. "Han-ı Yağma" şiiri bunun en güzel örneğidir.
Tevfik Fikret'in Şiir Anlayışı
1. Sanat anlayışında iki safha görülür:
A) Şiirlerinde ferdi konuları işlemiştir. "Sanat için sanat" yaptığı ilk safhada, şiirlerinin başlıca temaları aşk ve tabiattir. En tanınmışları Seninle, İlelebed, Bir Ömr-i Muhayyel, Sen Olmasan, Leyli Veda, Birlikte ve Bir Hicrân-ı Muvakkatten Sonra olan bu şiirler, hasta bir hassasiyete, yumuşak ve zarif bir üslûba sahiptirler. Bu romantik şiirlerdeki duyguların özelliği, derinlik değil, zarafettir.
B)Servet-i Fünun dergisi dışında yazdıkları şiirlerinde toplumsal konuları işlemiştir. Ferdiyetçilikten toplumculuğa kayan bir sanat anlayışı vardır. Sosyal konuları ele aldığı ikinci safhada ise, ana temalar "hürriyet" ve "medeniyet"tir. Savaş düşmanlığını (Tarîh-i Kadîm, Halûk'un Vedâı, Halûk'un Âmentüsü, Hilâl-i Ahmer) hayatının sonuna kadar muhafaza etmiş ve bu sebeple, Osmanlıİmparatorluğu'nun I. Dünya Sava-şı'na katılmasına şiddetle karşı koymuştu. İmparatorluğunun bu savaşa katılması münasebetiyle ve eski bir geleneğe uyularak hükümetçe Peygamber'in sancağının halk önüne çıkarılması üzerine yazdığı Sancâğ-ı Şerîf Huzurundaadlı şiiri, onun savaş düşmanlığının da son güzel belgesidir. Hürriyet mücadelesini 1908'e kadar gizli olarak ve bu tarihten sonra açıkça yapmıştır.
2. Divân nazmının esasını kuran ve Tanzimat şiirinde de kısmen devam eden "beyit hakimiyeti"ni yani "beytin şiirde biricik anlam ünitesi olması, anlamın bir beyitte tamamlanması" geleneğini ortadan kaldırmıştır.
3. Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır. Şermin adlı çocuk şiir kitabını hece ölçüsüyle yazmıştır.
4. Şiirde dil ve ahenge büyük önem verir.
5. Şekil yönüyle parnasizmin tesirindedir.
6. Sone şekline büyük bir rağbet kazandırmıştır.
7. Süslü, sanatlı, ağır bir dili vardır. "Osmanlıcanın mükemmel bir dil olduğu" kanaatine samimiyetle bağlanması şiirlerini Arapça ve Farsçanın istilâsına açık bırakmıştır.
Tevfik Fikret'in Edebi Kişiliği
Tevfik Fikret, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Tanzimat ruhuyla yetişen ve o ruhun edebiyatımıza kazandırmaya çalıştığı yeni değer yargılarıyla beslenen yenilikçi ve değişimci zihniyetin bir devamı olarak yüzyılın sonlarına doğru Türk edebiyatında adını duyurmaya başlamış bir sanatçıdır.
Servet-i Fünûn dergisi ile yeni bir edebi hareketin başlatılmasında gösterdiği liderlik vasfı, sanatı ile de aynı düzeyde bir seyir gösteren şairin bu dönemde kaleme aldığı şiirler, hem konu dağarcığı ile karşımıza çıkar hem de şiirinin kompozisyonu ile kendinden önce üstâdlarının çizdiği yolda yeni ve farklı bir oluşum göstermiştir.
Hocası Recaizade Mahmut Ekrem “Zerratdan şumûsa kadar her güzel şey şiirdir” demişti, Tevfik Fikret ise bu hükmü bir sanat ilkesi olarak aldı ve buradaki güzel kavramını kaldırarak “her şey” şiire konu olabilir ilkesini getirdi.
Bu dönemde Tevfik Fikret’in kaleme aldığı nesirleri de ayrıca dikkat çekici niteliktedir. Bu yazılar hem kendi sanat anlayışını yansıtması bakımından hem de Serve-i Fünûn hareketinin edebiyat ve sanat anlayışını dile getirmesi bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.
Tevfik Fikret’in 1901 sonrası kaleme aldığı şiirlerinde büyük bir değişim gözlenir. Servet-i Fünûn yıllarında daha ılımlı, daha yumuşak bir üslûpla şiirler yazan sanatçı topluluğun dağılması ve ilk inziva günlerinin yarattığı ruh hali ile daha sert ve daha yüksek bir perdeden siyasi şiirler ile karşımıza çıkmaktadır. Bunun ilk örneğini “Sis” ile veren şair ölümüne kadar yazdığı şiirlerde hep bu üslubu korumuştur. (Şermin hariç)
Tevfik Fikret, nazım biçimi, nazım tekniği gibi konularda üstün bir hassasiyet duygusu taşırken dil konusunda böyle bir tutum sergilememiştir. Araştırmacılar Tevfik Fikret’in şiirini canlı kılacak hatta yaşatacak bir Türkçenin kaygısının hiç çekmediğini sık sık dile getirmişlerdir. Bunun sonucu olarak da dildekieski söyleyişe ve kendilerinin yarattığı yeni terkiplere aşırı yönelme ve bağlanma şiirinde ortaya koymaya çalıştığı tüm yeni değerleri ve yargıları ikinci plana atmıştır.
Ferda, Millet Şarkısı, Hân-ı Yağma, Halûk’un Vedâ’ı Tevfik Fikrenin yalın ve anlaşılır bir Türkçeye yöneldiği meşhur şiirleridir.
Tevfik Fikret'in Şiir Dünyasına ve Eserlerine İlişkin Önemli Hususlar
- Hasta Çocuk adlı manzum öyküsü kulağa göre kafiye tartışmalarının yaşandığı dönemde kaleme alınmıştır ve Servet-i Fünûn kuşağının kafiye tercihinin ne olduğu yönündeki ilk önemli örnekti.
- Hasta Çocuk şiirinde bahsedilen çocuk, oğlu Halûk’tur.
- Servet-i Fünûn dergisi 256. sayıdan itibaren edebiyat ürünlerine yer vermeye başlamıştır, Hasta Çocuk ise 257. sayıda çıkmıştır. Yani bu şiir hem edebi hareketin hem de Fikret’in dergide yayımlanan İlk şiiri oluyordu.
- 1896- 1901 yılları arasında yayımlanan şiirler Rübâb-ı Şikeste adlı eserinde bir araya getirilmiştir. Bu eserin ilk baskısı 1899’da yapılmıştır. İlk baskı acemice ve eksik olduğu için eser ikinci kez genişletilmiş olarak basılmıştır.
- Hemşirem İçin, Uzletgeh-i Mader-i Ziyaret, Halûk’un Bayramı, Halûk İçin, Yine Halûk, Halûk’un Sesi, Yarın; aile temasını işlediği şiirlerdir.
- Hasta Çocuk, Balıkçılar, Nesrin, Ramazan Sadakası adlı eserleri günlük hayatı yansıtmaktadır.
- Tevfik Fikret’in aşk şiiri oldukça azdır. En meşhur aşk şiiri olarak “Tesadüf” kabul edilir genellikle.
- Tabiat şiirlerinde ressamlığının etkisi hissedilmektedir.
- Yapma Çiçek Yapan Kıza, Resmini Yaparken, Aveng-i Şuhûr, Bir Yaz Levhası, Yağmur önemli tabiat şiirleridir. Tevfik Fikret’in en meşhur tabiat şiiri: Yağmur'dur.
- Aveng-i Şuhûr önemli bir eserdir. Bu eser aslında bir seri olarak kaleme alınmıştır. Yılın her bir ayı için şiirler yazmıştır. Bu şiirler dergide yayımlanırken aynı zamanda şiirin yanına o ayı temsilen bir resim de konulmuştur. Aveng-i Şuhûr serisi, eski edebiyat geleneğindeki melhame ile ilişkilendirilebilir. Aveng-i Şuhûr serisi François Coppee’nin “Aylar” adlı şiirinden etkilenilerek kaleme alınmıştır.
- Aveng-i Tesâvîr portre şiir türünün yeni Türk edebiyatındaki ilk başarılı örneğidir. Bu şiirlerde Tevfik Fikret’in önemli olarak gördüğü 12 edebiyatçı ele alınmıştır. Fuzûlî, Cenap, Nedim, Hamit, Üstad Ekrem, Rıza Tevfik, İsmail Safa, Ahmet Mithat ele alınan sanatçılardan bazılarıdır. Ahmet Mithat bu şiirlerde “Timsâl-i Cehalet” başlığı altında ele alınmıştır.
- Tefekkür, Gayya-ı Vücud Ukde-i Hayat, Per-de-i Teselli Fikret’in önemli felsefi şiirleridir.
- Tevfik Fikret ‘in “Tevhid” adlı eseri Şinasi’nin akılcı yaklaşımına uygun dinî bir şiirdir. Eserin adının Tevhid olması eski edebiyat geleneğini akla getirmemelidir.
- Tevfik Fikret şiire eski gelenekle başlamıştır bu dönemde kaleme aldığı şiirlerinde “Nazmî” mahlasını kullanmıştır.
Tevfik Fikret Meşrutiyet Yaşamı
Tevfik Fikret mezun olduğu tarih Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi’nde katip olarak işe başlamış ve ardından kısa bir süre sonra Maarif Mektubi Kalemi’nden geçtikten sonra aynı yıl içerisinde istifa etmiştir. İstifa etmesinin nedeni olarak yeterli çalışılmadığını belirtmiş ve istifası sırasında gecikmiş olan maaşların Tevfik Fikret’e ödenmesini de reddetmiş ve bunu hak etmediğini söylemiştir. Bu dürüst cümleleri kullandıktan sonra efsane haline gelmiştir. Fakat devlet hazinesi yine de ödemeyi yapmıştır ve Tevfik Fikret ise aldığı bütün parayı Göçmenler Komisyonu’na bağışlamıştır. Ayrıca Yüksek Ticaret Okulu’nda Fransızca ve Türkçe Dersler de vermiştir.
Meşrutiyet Sonrası Yazılan Önemli Şiirler
- Millet Şarkısı: Bu dönemin en önemli şiiri Millet Şarkısı'dır.
- Meşrutiyet sonrasının ilk kitabı Halûk'un Defteri’dir.
- Halûk ‘un Defteri yayımlanmadan önce yayımlanan en meşhur şiirleri; Vatan Şarkısı, Bir Güfte, Kitabe, Darü’l Muallimin Marşı.
- Halûk’un Defteri adlı eser üç bölümden oluşur. Bu eser bütünüyle Halûk’un kişiliğinde Türk gençliğine yol göstermek için kaleme alınmıştır. Kitabın ikinci bölümünün adı “Hayata Karşı Beşer”; üçüncü bölümünün adı ise Hitabeler’dir. Haluk’un Defteri’ndeki Doğan Güneşe adlı eser “meşrutiyet” için yazılmıştır.
- Haluk’un Vedâ’ı ise Halûk’un Avrupa’ya tahsil görmek üzere gidişini anlatır.
- Haluk’un Amentüsü, adlı şiirinde bilimin önemi vurgulanmıştır.
- Meşrutiyet sonrasında çocuklar için kaleme aldığı Şermin dışındaki şiirler genellikle ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıların neticesinde şairde uyanan karamsarlık duygularının ürünüdür.
- İttihat ve Terakki’nin Meclis-i Mebûsan’ı kapatması üzerine Fikret “Doksan Beşe Doğru” adlı şiirini kaleme almıştır. Bu kapanma olayını, Abdülhamid’in ilk meclisi kapattığı hicrî 1295 yılındaki olaya benzetir ve bundan dolayı da şiirine 95 tarihini isim olarak verir.
MsXLabs.org
-derlemedir.