Arama

Yahya Kemal Beyatlı

Güncelleme: 31 Aralık 2016 Gösterim: 93.021 Cevap: 11
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yahya Kemal Beyatlı (1884 - 1958)

Yahya Kemal Beyatlı

Sponsorlu Bağlantılar
2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini İstanbul da Vefa Lisesi nde tamamladı. Paris e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızca sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris ten döndükten (1912) sonra, İstanbul da üniversitede çeşitli dersler okuttu (1915-1923),

Urfa milletvekili oldu (1923); Varşova (1926), Madrid (1929) Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ (1935-1942) ve İstanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu.
Büyükelçi olarak Pakistan a gitti (1948), bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü (1949). Rumelihisarı mezarlığında gömülü. Spor ve Sergi Sarayı civarındaki parka bir anıtı dikildi (1968) Kişiliğini Paris te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel in derslerinden aldığı tarih zevkiyle, Fransız şairlerinin (Jean Moreas, Baudelaire, Verlaine, vb.) ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu.
Paris e gidişi, II. Abdülhamit baskısından bir kaçış olduğu halde, orada siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Paris öncesi Hamid ve Servet-i fünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı, klasik divan şiirimizi Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918). Bu neoklasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.

Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul da yarattığı için, Yahya Kemal deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.
Ölümünden sonra dostları ve hayranları tarafından bir Yahya Kemal i Sevenler Cemiyeti kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyeti ne bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Bu Enstitü nün yayımlamaya başladığı Yahya Kemal Külliyatı nda şairin ilk üçü şiirlerini; diğeri makale, deneme ve anılarını derleyen şu eserleri çıktı: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgariyle (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyasi Hikayeler (1968), Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Tarih Müsahabeleri (1975), Bitmemiş Şiirler (1976), Mektuplar-Makaleler (1977) Hakkında yayımlanan kitapların sayısı yirmiyi geçer.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Daisy-BT; 12 Temmuz 2010 00:45
Biyografi Konusu: Yahya Kemal Beyatlı nereli hayatı kimdir.
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
22 Aralık 2007       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Yahya Kemal Beyatlı
kultur1
Sponsorlu Bağlantılar
Biyografi
Yahya Kemal Beyatlı (2 Aralık 1884 - 1 Kasım 1958), Türk şair ve yazardır. 1884 yılında Üsküp 'te dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini Üsküp'te gördü. İstanbul Vefa Lisesi mezunudur. Başlangıçta Sultan II.Abdülhamit yönetimine karşı muhaliflerin safında yer alarak Paris'e gitti. Fransa 'da siyasal bilgiler okurken hocası Albert Sorrel'in etkisinde kalarak düşüncelerinde değişmeler oldu.

Fransa'da 9 yıl kaldı. Fransız Edebiyatı'nı ve edebiyatçılarını yakından tanıma imkânı buldu. Onlardan etkilendi. Doğu Dilleri Okulu'na devam ederek Arapça ve Farsça 'sını geliştirdi. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı.

1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka, Medresetü'l-Vâizin ve Darülfünûn'da tarih ve edebiyat dersleri okuttu. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Lozan Konferansı'na katıldı. 1923'te Urfa Milletvekili seçildi. Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak Türkiye'yi temsil etti. Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul Milletvekilliği yaptı. Pakistan Büyükelçiliği görevindeyken emekli oldu (1949) ve yurda döndü.

Vikisöz'de
Yahya Kemal Beyatlı ile ilgili özlü sözler bulunur.
Tedavi için Paris'e gitti. Bir yıl sonra da öldü (1958). Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden birisidir.Edebiyata ilk atıldığı vakiter Bakî'nin bir taklitçisi olarak lanse edilmiştir ama onun sanat dehası daha sonra bu çevrede kendisinin çağında kendine özgü bir şair olduğunu kanıtlamıştır.

Edebiyat tarihi ve edebiyat tarihçileri "Dört Arzucular" olarak adlandırılan içinde Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy ve Ahmet Haşim'in bulunduğu kavram ayırımı içine koymuştur. Şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmış olmasına rağmen tek bir şiiri bu konu da istisna olmuştur: O da, 11'lik hece vezniyle yazdığı Ok şiiridir. Klasik şiirimizin temel özelliklerine bağlı kalarak, kendine özgü bir şair olmuştur.Sanatta ve edebiyatta millî ve manevî değerlere bağlı kalmıştır. Şiirlerinde görülen ritim ögesi daima aynı sürer. Kurduğu bu ritimde anlatmak düşünce ya da his yavaş yavaş dizelere yayılmaya başlar ve her anlam ayırımında araya müziği bir perde gibi koyarak ses ve anlam kavramınının her ikisinin de biribiri içinde yitip gitmesini önler. Bunda o kadar başarılıdır ki Süleymaniye'de Bayram Sabahı adlı şiirinde okuyucu tarihi bir iklimin yanı sıra müzikal ve ruhî bir havaya sokar, bu havayı takiben de tarihi dekor ve değinişler okuyucuda manevi bir güç yaratır. Şiirlerinde zaman zaman hayranı olduğu Charles Baudaleire ve Arthur Rimbaud'un etkisi görülmekle beraber Yahya Kemal neticede "Gemiler geçmeyen bir ummanda" kendi şairlik abidesini kurmuştur. Bazı edebiyatçılar O'nu Türk şiirinde Ahmet Muhip Dıranas ve Necip Fazıl Kısakürek 'ten sonra şiiri en rahat söyleyen, hecelerde zorlanmayan bir şair olarak tanımlamakta iseler de, bu arada şiiri aruzla yazmış olmanın zorluğu da unutulmamalıdır. Ne var ki, bu konuda Yahya Kemal'in şiirlerinde ne kadar zor bir çalışma verdiğinin bilinmesi gerekir. Hatta bazı şiirilerini 30 yıl gibi bir zamanda yazdığını söylediğinde bu konunun nedenini şiirlerinin vermek istediği anlamı tam vermesinin gerekli olduğunu söylemiştir. Edebiyat dünyasında Tevfik Fikret'le yaptığı kalem kavgası önemli yer tutar. Tevfik Fikret'in gerek İstanbul'a kızdığı ve nefret ettiği için gerekse 20. yüzyıl başlarındaki baskılı ve sıkıntılı dönem yüzünden için İstanbul'u anlattığı ve ağır bir sövgü içeren "Sis" adlı şiirine karşılık Yahya Kemal buna çok sert bir şiiri olan "Siste Söyleniş" adlı şiiri yazarak aydın çevresine ve halka umut vermiştir. Yahya Kemal Beyatlı, ölümünden kısa bir süre önce şu beyiti söylemiştir:

Ölmek kaderde var; yaşayıp köhnemek hazin,
Buna bir çare yok mudur ya Rabbilâlemin?
Yahya Kemal Beyatlı, şiirde mükemmelliği aradığı için olsa gerek, yaşadığı sürece şiirlerini kitap hâline getirmemiş; ancak ölümünden sonra kurulan Yahya Kemal Enstitüsü'nün yardımı ile şiirleri kitap halinde basılmış; bir çoğu da, başta Münir Nurettin Selçuk ve Osman Nihat Akın olmak üzere ünlü bestekârlar tarafından bestelenmiştir. Endülüs'te Raks, Aziz İstanbul, Rindlerin Ölümü, Sessiz Gemi... gibi.
Yahya Kemal Beyatlı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
DistinguisheD - avatarı
DistinguisheD
Ziyaretçi
21 Nisan 2008       Mesaj #3
DistinguisheD - avatarı
Ziyaretçi
Yahya Kemal Beyatlı - OK


Yavuz Sultan Selim Hân'ın önünde

Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,

Bu yüksek tepeye dikti bu taşı

O Gaazî Hünkâr'ın mutlu gününde..



Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,

Güneşli bir nîsan günü ok attı.

Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;

En er kemankeşe yetti üç atım.



En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.

Titrek elleriyle gererken yayı,

Her yandan bir merak sardı alayı.

Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.



Hünkâr dedi 'Koca! Pek yaman saldın,

Eğerçi bellisin benim katımda,

Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.

Bu sihirli oku nereden aldın? '



İhtiyar elini bağrına soktu,

Dedi ki: "İstanbul muhâsarası,

Başlarken aldığım gazâ yarası,

İçinden çektiğim bu altın oktu!.."
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #4
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
yahya kemal 1
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #5
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
yahya kemal

Yirminci yüzyıl Türk Edebiyatının şair ve yazarlarından. 1884’te Üsküp’te doğdu. İlk öğrenimini Üsküp’te yaptı. Selanik İdadisinde başladığı orta öğrenimini 1902’de geldiği İstanbul Vefa İdadisinde tamamladı. İkinci Sultan Abdülhamid Han devrinde Jön Türkler cereyanına kapılarak, 1903’te Paris’e kaçtı. Orada Meaux Kolejinde Fransızcasını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris’ten döndükten sonra Darüşşafaka’da tarih ve edebiyat öğretmenliği, Darülfünun’da çeşitli dersler okuttu.


kitap1


Bu vazifelerini sürdürürken çeşitli gazetelerde ’Süleyman Sadi’ mahlasıyla makaleleri çıktı. Türk Ocağındaki konferans ve sohbetleriyle sanat, tarih ve milliyetçilik üstündeki yeni fikirlerini aydın çevrelere benimsetti. Şiirlerini ilk defa Birinci Dünya Harbi sıralarında Ziya Gökalp’in çıkardığı Yeni Mecmua’da neşretmeye başladı. Birkaç şiiriyle çok geniş bir şöhret kazandı. Mütareke yıllarında bazı gençlerle beraber Dergah dergisini çıkardı. İki yıl kadar süren bu dergide şiir ve makaleleri yayınlandı.


Yahya Kemal Beyatlı


Mütareke yıllarında ve Anadolu Kurtuluş Mücadelesi yıllarında bu hareketi destekleyen ve değerlendiren, güçlü ve cesaret dolu yazılarıyla milliyetçi gençliğin lideri durumuna geçti. Ankara’ya geçip Hakimiyet-i Milliye gazetesine başyazar oldu. Lozan’a giden Türk heyetine müşavir sıfatıyla katıldı. Lozan’dan döndükten sonra birkaç dönem, Urfa, Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul’dan milletvekili seçildi. Varşova, Madrit, Lizbon elçiliklerinde bulundu. Bir yıl Pakistan Büyükelçiliğinde bulunduktan sonra emekliliğini isteyerek, yurda döndü. 1 Kasım 1958’de İstanbul’da vefat etti. Ertesi gün vasiyeti üzerine Rumelihisarı Mezarlığına gömüldü.


zBK336133JF627 250


Yahya Kemal, yetişme tarzı, kültürü, tesirleri ve her hali Türk olan davranışlarıyla milli şahsiyetlerimizden biridir. Paris’te Siyasal Bilgiler Fakültesinde derslerini takip ettiği Albert Sorel’in kuvvetli tesiri altında kalarak Türk tarihini incelemeye başladı. Jean Moréas, Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin edebi mülahazalarını iyi kavradı.Paris’e gidişi bir kaçış olduğu halde orada, bilhassa Jön Türkler tarafından organize edilen siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Bu yıllarda, İstanbul’da parlayıp sönen Servet-i Fünun şiiri tesirinden kendini kurtardı.


 big 1087992826


Klasik divan şiirini ve konularını batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla milli bir ses ve yeni bir üslupla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da, ’Bulunmuş Sahifeler’ başlığıyla yayınladığı gazeller ve şarkılarla tanındı. Bu neo-klasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür. Milli değerlerimize dayanmayan Batı taklitçiliğinin olamıyacağını bunun için de şiir ve yazılarıyla hiç gösterişe kapılmadan milli sanatı kurmaya çalıştı. Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir.


Yahya Kemal Beyatlı


Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en güzel eserlerini İstanbul’da vücuda getirdiği için, İstanbul, Boğaziçi ve tabiat güzellikleri sevgisinin yanısıra, tarih değerlerine de şiirlerinde yer verir. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pekçoğunda hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz ve ölümden alır. Şiirde iç ahengi her şeyden üstün tutmuştur. Ona göre ahenk, veznin bittiği yerde başlar. Bütün şiirlerini bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü, aruzla yazmıştır. Yalnız ’Ok’ şiiri hece vezniyledir. Ana dilimize olan sevgisini ’Bu dil ağzımda annemin sütüdür.’ mısrasıyle anlatan Yahya Kemal, söylediğimiz lisan dediği İstanbul Türkçesine bağlıdır. Şiirde olduğu gibi nesirde de yerli yersiz mecazlardan arınmış; duygu ve şiir yüklü, her cümlesiyle fikri bir adım daha ileriye götüren yepyeni bir nesir üslubuna sahiptir.


gp 150698


Yahya Kemal Beyatlı şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplara toplamamış; eserleri dergilerde, birçok gazetelerde dağınık kalmıştı. Ölümünden sonra dostları ve talebeleri tarafından bir ’Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti’ kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyetine bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Hakkında yayınlanmış kitapların sayısı on beşi geçer. Usta bir şiir yapısına ve kelime işçiliğine sahip olan Yahya Kemal, yüzyılımızın en başarılı Türk şairlerindendir.


yahya kemal

Eserleri:

Kendi Gök Kubbemiz (1961-1963)

Eski Şiirin Rüzgariyle (1962)

Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963)

Aziz İstanbul (1964)

Eğil Dağlar (1966)

Siyasi Hikayeler (1968)

Siyasi ve Edebi Portreler (1968)


Yahya Kemal Beyatlı
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
tokiohotel - avatarı
tokiohotel
VIP ''Ölü Gelin''
25 Kasım 2010       Mesaj #6
tokiohotel - avatarı
VIP ''Ölü Gelin''
AKINCI

Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kaafilelerle...

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan,
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.

Bir gün yine dolu dizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla...

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde!

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
tokiohotel - avatarı
tokiohotel
VIP ''Ölü Gelin''
25 Kasım 2010       Mesaj #7
tokiohotel - avatarı
VIP ''Ölü Gelin''
SONBAHAR

Fani ömür biter,Bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir.
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere.
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.

Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur.
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
Bir başka musikiiye geçiş farz eder bunu.

Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki haline.

Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne - toprak ölüm maceramızı.


Yahya Kemal Beyatlı
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
XxozanxX - avatarı
XxozanxX
Ziyaretçi
6 Mart 2012       Mesaj #8
XxozanxX - avatarı
Ziyaretçi
Teşekkür ederim !!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
31 Aralık 2016       Mesaj #9
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Yahya Kemal Beyatlı

(1884 Üsküp-1958 İstanbul),
Ad:  Yahya Kemal Beyatlı.jpg
Gösterim: 864
Boyut:  36.2 KB

Türk şair ve düşünürü. Asıl adı Mehmet Agâh'tır. Nişli İbrahim Bey'in oğludur. İlköğrenimini Üsküp'te, ortaöğrenimini Selânik ve İstanbul Vefa idadilerinde (lise) tamamladı (1902). Bir öğrenim dönemi Robert Kolej'e devam ettikten sonra Paris'e gitti (1903). Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne yazıldı. 1912'de yurda dönünce Türk Ocağı çevresine katıldı, ulusçuluk akımını yaymak isteyen bu kuruluşun düzenlediği cuma toplantılarında edebiyat konferansları verdi. Ziya Gökalp gibi, dönemin iktidar partisi olan İttihat ve Terakki'nin merkez organlarında görevli düşün adamlarıyla yakınlık kurdu. O da, "Millî Edebiyat" akımına bağlı çağdaşı yazarlar gibi (Fuat Köprülü, Hamdullah Suphi, Yakup Kadri vb.) dil ve tarih konularında görüşlerini belirten makaleler yayımlamaya başladı. Bu ilişkiler sonucu, güçlendirilmek istenen Darülfünun'un öğretim kadrosuna atandı (1915).

Kurtuluş Savaşı'nın bitimine doğru (1923) Ankara'ya geçerek Hakimiyet-i Milliye gazetesine başyazar oldu. Urfa'dan milletvekili seçildi (1923). Daha sonra Varşova (1926), Madrid (1929) elçiliklerine atandı. Tekirdağ ve İstanbul milletvekili seçilerek yeniden parlamentoya girdi (1935-1946). 1949'da Pakistan büyükelçiliğinden emekliye ayrıldı; ölümüne kadar özel bankaların ve kimi şirketlerin "idare meclisi" üyeliklerinde bulundu. Makale ve şiirleri II. Meşrutiyet döneminde Yeni Mecmua, Şair, Edebî Mecmua, Şair Nedim, Büyük Mecmua, Dergâh, İnci, Yarın, İleri dergi ve gazetelerinde, Cumhuriyet döneminde Akademi, İstanbul, Aile, Cumhuriyet, Akşam, Hürriyet dergi ve gazetelerinde yayımlandı.

Paris'te kaldığı dokuz yıl boyunca tarih ve edebiyat dallarında öğrenim fırsatları bulan Yahya Kemal yenilik edebiyatımızın en güçlü şairlerinden biridir. 20. yüzyılın başında açıklığa kavuşan bir çeşit yeniden doğuş hareketinde, Tanzimat sonrası düşünsel gelişmelerin oluşturduğu dönüşümlerin uzağına düşmemiştir.

Yapıtları:


  • "Kendi Gök Kubbemiz" (1961),
  • "Eski Şiirin Rüzgârıyla" (1962),
  • "Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş" (1963),
  • "Aziz İstanbul" (1964),
  • "Eğil Dağlar" (1966),
  • "Siyasî Hikâyeler" (1968),
  • "Siyasî ve Edebî Portreler" (1968),
  • "Edebiyata Dair" (1971).

Edebi Kişiliği (Özet)


  • Başta şiir olmak üzere 20. yüzyıl fikir, kültür ve sanat hayatının önemli simalarındandır.
  • Türk toplumunun Tanzimat’tan bu yana yaşadığı kimlik problemine şiirleriyle cevap üretmeye çalışmıştır.
  • İlk şiirlerini Selanik’te “Esrar” mahlası ile yayımlamıştır.
  • Tahsilini tamamlamak üzere geldiği İstanbul'da Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve diğer Servet-i Fünûn sanatçılarını tanır ve dönemin çeşitli edebiyat dergilerinde ilk şiirlerini bu çizgide yayımlar.
  • Yahya Kemal’in Paris yılları sanat ve düşünce hayatının şekillenmesinde önemli bir yer tutmuştur.
  • Tarih konusundaki birikimini Albert Sorel’e borçlu olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir.
  • Paris yıllarında Servet-i Fünûn edebiyatının Fransız taklidi bir edebiyat olduğunu fark etmiş ve sanat hayatının büyük bir bölümünde Servet-i Fünûn karşıtı bir anlayışa sahip olduğunu dile getirmiştir.
  • Fransız şiirini büyük bir dikkatle mercek altına almıştır.
  • Fransız şiirine o yıllarda hakim olan parnasizm mükemmeliyetçiliği, sembolizm musikisi, neo-klasisizmin tarihiliği Yahya Kemal’i öz şiire götürecektir.
  • Yahya Kemal, saf şiir anlayışının Türk edebiyatındaki iki önemli kurucu isminden biridir.
  • Yahya Kemal, genel anlamda Türk şiirinin en önemli iki parnasyen şairinden biri olarak kabul edilir.
  • Yahya Kemal’in şiirlerini etkileyen en önemli eser, Les Trophes’tir. (Jose de Heredia)
  • Paris’ten döndüğü yıllarda neo-klasisizmin tesiri altındadır. Nitekim bir süre Yakup Kadri ile birlikte Nev-Yunanilik veya Havza edebiyatı anlayışına bağlı kalır ve bu doğrultuda şiirler kaleme alır.
  • Nev-Yunanilik etkisiyle kaleme aldığı şiirler şunlardır: Adonis, Bergama Heykeltıraşları, Biblos Kadınları, Sicilya Kızları
  • Nev-Yunanilik etkisiyle kaleme aldığı meşhur yazısı ise “Çamlar Altında Musahabe’dir.”
  • Nev-Yunanilik ile birlikte Türk şiirini ve Türk zevkini Arap Acem etkisinden koparıp doğrudan doğruya Yunan ve Latin kültür- edebiyatına bağlar.
  • Balkan ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında Nev-Yunanilikten tamamen uzaklaşmıştır.
  • Yahya Kemal, Türk aydını hakkında da fikir sahibidir.
  • O, Türk kültür tarihinde geniş bir yankı uyandıran “mektepten memlekete dönmek” çağrısının sahibidir.
  • Ona göre Tanzimat sonrası Türk şiirinin ve edebiyatının uğradığı sekteler, aydınların mektepten memlekete dönmemeleridir.
  • Yahya Kemal, “Ok” şiiri dışındaki eserlerini aruzla kaleme almıştır. Aruz konusunda oldukça başarılıdır.
  • Gazel, rubai, şarkı Yahya Kemal’in en çok tercih ettiği divan edebiyatı nazım biçimleridir.
  • Divan edebiyatını sadece biçimsel bağlamda kullanmıştır.
  • Yahya Kemal; nazmı nesre yaklaştırma ilkesine şiddetle karşı çıkmış, şiirin ayrı bir dili olduğu görüşünü savunmuştur.
  • Yahya Kemal hayattayken herhangi bir eseri yayımlanmamıştır.
  • Eserleri Nihat Sami Banarlı öncülüğünde kurulan Yahya Kemal Enstitüsü tarafından Yahya Kemal Külliyatı adı altında13 cilt olarak yayımlanmıştır.
  • "Mısra benim namusumdur." sözü şiirdeki mükemmeliyetçi yaklaşımının yansımasıdır.
  • "Beyaz lisan" sözü ile Tabii Türkçe kastedilmiştir. Türkçeleşmiş Türkçe.
  • "Musiki" sözü Mallarme etkisinin ürünüdür. Şiirde ritm duygusunun önemini ifade etmektedir.
  • "Çok İnsan anlayamaz eski mu*****iz
    Ve ondan anlayamayan bir şey anlamaz bizden" Bu dizeler eski musikiye verdiği önemi ifade etmektedir.
  • "Söylediğimiz lisan" terimini İstanbul Türkçesi için kutlanmıştır.
  • " Bu dil ağzımda annemin sütüdür." Türkçeye olan sevgisini dile getirdiği meşhur mısradır.
MsXLabs.org
-derlemedir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
31 Aralık 2016       Mesaj #10
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Yahya Kemal Beyatlı'nın ve Şiirlerinin Özellikleri
Ad:  Yahya Kemal Beyatlı.jpg
Gösterim: 1362
Boyut:  51.6 KB
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

14 Nisan 2012 / Misafir Biri Soru-Cevap
21 Nisan 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
5 Nisan 2013 / _EKSELANS_ Edebiyat