Arama

Mehmet Emin Yurdakul

Güncelleme: 9 Aralık 2016 Gösterim: 36.098 Cevap: 10
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Mehmet Emin Yurdakul

Ad:  Mehmet Emin Yurdakul1.JPG
Gösterim: 2906
Boyut:  37.7 KB

(d. 13 Mayıs 1869, İstanbul - ö. 14 Ocak 1944, İstanbul)
Sponsorlu Bağlantılar
Şair. Milli Edebiyat ve Türkçülük akımlarının önde gelen temsilcilerindendir.

Mekteb-i Mülkiye’nin idadi bölümünü bitirmeden okuldan ayrılarak devlet memuru oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne (sonradan İttihat ve Terakki Fırkası) girmesi ve şiirlerinde yönetimin hoşuna gitmeyen görüşler öne sürmesi yüzünden 19Q7’de Erzurum rüsumat nazırlığına atanarak İstanbul’ dan uzaklaştırıldı. II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra aynı görevle Trabzon’a gönderildi. 31 Mart Olayı’ndan (13 Nisan 1909) sonra İstanbul’a çağrıldı ve Bahriye Nezareti müsteşarlığına atandı. Hicaz ve Sivas valiliklerinde bulunduktan sonra 1910’da İstanbul’a döndü. II. Meşrutiyet dönemindeki Türkçü derneklerden Türk Yurdu Cemiyeti ile Türk Ocağı’nm kurucuları arasında yer aldı. Bir süre Türk Yurdu dergisinin yayımını üstlendi. İttihat ve Terakki ile anlaşmazlığa düşünce 1912’de Erzurum valiliğinden emekliye ayrıldı. 1914’te Musul mebusu seçilerek Meclis-i Mebusan’a girdi. Aralık 1919’da Türkçülük akımını güçlendirmek amacıyla bir grup arkadaşıyla birlikte Milli Türk Fırkası’m kurdu. İstanbul’un işgalinden sonra 1921’de Anadolu’ya geçti. Antalya, Adana ve İzmir dolaylarında halkın ve ordunun cesaretini artırıcı konuşmalar yaptı. 1923’ten ölümüne değin Şarkikarahisar (Şebinkarahisar), Urfa ve İstanbul milletvekili olarak TBMM’de bulundu.

Edebiyata şiirle başlayan Mehmet Emin Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan şiirleriyle adını duyurdu. Döneminin şiir anlayışı dışında, hece ölçüsüne dayalı yalın bir dil kullandı. Türk edebiyatına halkın sesini getiren, gerçekçi bir şair olarak nitelendirildi. Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan şiirler yazdı. Şiirlerinde coşku, umut, yüreklendirme ve öğreticilik öğelerine geniş yer verdi. Şiire biçim yönünden de yenilikler getirdi; dörtlük geleneğinin dışına çıkarak üçer, altışar, sekizer dizelik kıtalar kurdu. Ayrıca, Batı etkisinde sone biçiminde şiirler yazdı. Şiirlerini Türkçe Şiirler (1898, 1918), Türk Sazı (1914), Ey Türk Uyan (1914), Tan Sesleri (1915, 1956), Ordunun Destanı (1915), Dicle Önünde (1916), İsyan ve Dua (1918), Zafer Yolunda (1918), Turana Doğru (1918), Aydın Kızları (1919), Ankara (1939) gibi kitaplarda topladı. Mustafa Kemal (1928) adlı yapıtı şiir ve düzyazılarını, Dante’ye (1928) de düzyazılarını içerir.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 16:01
Biyografi Konusu: Mehmet Emin Yurdakul nereli hayatı kimdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Şiirlerinden Bazıları



Sponsorlu Bağlantılar
Anadolu Gençliğe

Yürüyordum: Ağlıyordu ırmaklar;
Yürüyordum: Düşüyordu yapraklar;
Yürüyordum: Sararmıştı yaylalar;
Yürüyordum: Ekilmişti tarlalar.

Bir ses duydum, dönüp baktım, bir kadın:
Gözler dönük, kaşlar çatık, yüz dargın;
Derileri çatlak, bağrı kapkara,
Sağ elinin nasırında bir yara

Başında bir eski püskü peştemal
Koltuğunda bir yamalı boş çuval...

-Ne o bacı?
- Ot yiyoruz, n'olacak!..
-Tarlan yok mu?
- Ne öküz var, ne toprak...
Bugüne dek ırgat gibi didindim;
Çifte gittim, ekin biçtim, geçindim,
Bundan sonra...
- Kocan nerde?
- Ben dulum;
Kocam şehit, bir ninem var, bir oğlum.
- Soyun, sopun?
- Onlar dahi hep yoksul!
Ah Efendi, bize karşı İstanbul
Neden böyle bir sert, yalçın taş gibi?
Taşraların hayvanlık mı nasibi?..

Hayır hayır, bu nasibi almak için doğmadın.
Onun için doğdun ki sen kadınlığın hakkiyle
Ocağının karşısında saadete eresin,
Göğsünü kabarttıran anneliğin aşkiyle
Evladına südün gibi pak duygular veresin.
Sen bir aziz yoldaşsın:
Senin sesin hayat için dövüşmeğe koşturur;
Senin sevgin vatan için fedakarlık öğretir;
Senin yüzün insan için bir merhamet duyurur;
Senin ile insanoğlu yeryüzünü şenletir.
Lakin bizler bu hakları unuttuk;
Kadınlığı hayvanlıkla bir tuttuk;
Ninen gibi sana dahi hor baktık;
Seni dahi garip, yoksul bıraktık!..

Kinler için karaları bağlıyan,
Zevkler için zelil sefil ağlıyan.
Acı gören, cefa çeken, ezilen,
Irzdan başka her şeyini veren sen!
Sen şu güzel vatanında cehennemde gibisin;
Gözyaşınla ıslattığın kanlı toprak üstünde
Sana her yer bir çöl gibi cıvıltısız, çiçeksiz;
"Ekmek" diye ağladığın sağır bir halk önünde
Sana herkes bir kurt gibi merhametsiz yüreksiz.
Senin herbir ümidin
Ayrılıksız, yoksulluksuz bir dünyaya kalmıştır,
Oraya ki masum çiftler hıçkırıksız yaşarlar;
O melekçe sevgilerle birbirini okşarlar;
Ve burada Allah bütün dilekleri yaratır?
Ne vakte dek gençliğine hakaret,
Bu ayrılık, bu gözyaşı bu ölüm?..
Bu sert demir, bu ağır yük. bu zulüm?
Yazık, sana ağlamıyan şiire;
Yazık, sana titremiyen vicdana;
Yazık, sana uzanmayan ellere;
Yazık, seni kurtarmıyan insana!..

Ey vatanın bağrı yanık bucağı.
Hani senin bereketli hasadın,
Yeşil yurdun, mesut çatın, şen çiftin?
Hani senin medeniyyet hayatın,
Yolun, köprün, kazman, iğnen, çekicin?
Ey Türklüğün otağı!
Ne vakte dek bu acıklı sefalet,
Bu viranlık, bu inilti, bu kaygu?
Ne vakte dek bu uğursuz cehalet.
Bu taassup, bu görenek, bu uyku?

Yazık, sana ağlamıyan şiire;
Yazık, sana titremiyen vicdana,
Yazık, sana uzanmayan ellere;
Yazık, seni kurtarmıyan insana!..

Cenge Giderken

Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.
Muhammed'in kitabını kaldırtmam;
Osmancık'ın bayrağını aldırtmam;
Düşmanımı vatanıma saldırtmam.
Tanrı evi viran olmaz, giderim.
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim.
Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.
Ak gömlekle gözyaşımı silerim;
Kara taşla bıçağımı bilerim;
Vatanımçin yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.

Benim Ömrüm

Genç çağdaydım, kendimi bir dikenli yolda buldum;
Hıçkırıklar işittim, gül ve bülbül bağlarından.
Felâketler topladım, Anadolu dağlarından;
Uzun sazlı Âşıklar diyarında şair oldum.

Ezgi koydum, âhlarla, figanlarla Türk şi'rine,
Öz dilimle haykırdım, "Ey milletim, uyan!" diye;
Viran yurdun dolaştım, bir şehrinden bir şehrine;
Saç ve sakal ağarttım ben de, "Vatan, vatan!" diye.

Benim Şiirlerim

"Sen kalbsizsin; hani senin gençliğin hayatı?
"Aşklarım mı? Bir nefeste solabilen bu şeyler,
"Bir yanar-dağ ateşiyle kömür gibi karardı;
"Şimdi ise yerlerinde bir sıtmalı yel eser.

"Evet, benim her şi'rimde yılan dişli diken var;
"Sizler gidin bal verecek yeni açmış gül bulun.
"Belki benim acı sesim kulakları tırmalar;
"Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun.

"Varın sizler, onlar ile korularda el ele
"Gezin, gülün, bir çift bülbül aşkı ile yaşayın;
"Yalnız kendi, yalnız kendi rûhunuzu okşayın.

"Zavallı ben, elimdeki şu üç telli saz ile
"Milletimin felâketli hayatını söyleyim;
"Dertlilerin gözyaşını çevrem ile sileyim!.."

Bırak Beni Haykırayım

Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;
Bende esîr yaratmayan bir Tanrı'ya îman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;

Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;

Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!..

ŞÂİR

Öc Şâiri'ne
Tarih nankör değildir, bir hizmeti unutmaz;
İstikbâlin vicdânı aşk istemez, kin tutmaz.

Bana yirmi yaşımda ateş saçan bir sevdâ,
İlk şi'rime altundan kanad veren o hulyâ
Ak saçlarım altında yine alev saçacak.

Milletinin ruhuyle feryad eden bir dudak
O şeyleri söyler ki çağlattığı gümüş ses
Asırların önünde nağmesini dindirmez.

Hiddet, tahkir hepsi boş!.. Her cefaya katlanan
Yine şair kalbinden başka bir kalb değildir;
Bu zayıf kalb en mağrur alınları eğiltir.

Şu dünyada bir büyük rüya gören kahraman
O kartala benzer ki en yangınlı şimşekler
Onun sisli ve korkunç yollarına nur serper.
Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:05 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
DrAm3vLH - avatarı
DrAm3vLH
Ziyaretçi
12 Mayıs 2007       Mesaj #3
DrAm3vLH - avatarı
Ziyaretçi

Mehmet Emin Yurdakul


(1869-1944)

Cumhuriyet dönemi Türk şairlerdendir. Türk Milli Edebiyat akımının öncü şairleri arasında yer almıştır. Ulusçu, halkçı görüşleri savunan şiirler yazmıştır. Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanı oldu. Mayıs 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda düzenlenen mitingte ünlü olan bu kelimeleri savundu:
"Demir ve ateş; kardeşler ben bunlarla hiçbir vatan ve ırkın öldüğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlâka, zengin bir şiir ve edebiyata, dinî ve millî ananelere, ırkî ve vatanî hatıralara mâlik olan bir milletin mahvolduğunu tarih göstermiyor..."

Kitapları
  • Türkçe şiirler, 1899
  • Türk Sazı, 1914
  • Ey Türk Uyan, 1914
  • Tan Sesleri, 1915
  • Zafer Yolunda, 1918
  • Aydın Kızları, 1919
  • Dante'ye, 1920
  • Mustafa Kemal, 1928
  • Ankara, 1939
Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:12 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
17 Kasım 2007       Mesaj #4
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi

MEHMET EMİN YURDAKUL


(1860-1944)

"En güzel yüz bize çirkin, biz severiz; Türk yüzü
En iyi öz bize fena, biz isteriz; Türk özü
Milletimiz alkışlarız, anıldıkça "Türk" sözü
Biz Türkleriz, biz bu kanla, biz bu adla yaşarız."

Türk milletinin yüceliğini şiirlerinde haykıran ve "Millî şair" sıfatını alan Mehmet Emin Yurdakul, 1869'da İstanbul'da doğmuştur. Babası Balıkçı Salih Reis, oğlunu Türke yakışan bir millet sevgisiyle yetiştirmiştir. Eğitimine sübyan mektebinde başlamış, sırasıyla Askeri Rüştiye Mülkiye Okulunun İdadi kısmına yazılmış fakat kısa bir süre sonra, Hukuk mektebine girmiştir. Burada öğrenimini tamamlayamamış, 1913'e kadar Erzurum, Trabzon, Sivas ve Hicaz'da çeşitli memurluklar ve yöneticilik yapmıştır. 1897'de "Cenge Giderken" adlı manzumeyi yazmıştır. Mehmet Emin, sarayın ve dönemin aydınlarının sevgisini kazanmıştır. 1907'de İttihat ve Terakki Cemiyetine girerek Abdülhamit'e karşı muhalif olmuştur. Türk Yurdu dergisinin kurucuları arasında olan Yurdakul, İttihat Terakki cemiyetince mebus olması istendiğinde bunu reddetmiş ve Erzurum'a geçmiştir. 1908 inkılâbında Erzurum'da olan yazar, İstanbul'a döndüğünde çalışmalarına yeniden başlamış ve ölümüne kadar sürdürmüştür. 14 Ocak 1944'de vefat etmiştir.

Fikirleri ve kişiliği: Temiz ve doğru olarak kullandığı Türk dili ile yazdığı şiirleri, Türk milletine, özellikle savaş dönemlerinde destek olmuştur. M..Emin Yurdakul ülkü sahibi insan vasfında olduğu için memuriyet döneminde sık sık yeri değiştirilmiştir. "Türk Yurdu" dergisinde kuruculuk yapmış, ancak Erzurum'a gitmesiyle dergiyi Yusuf Akçura'ya bırakmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonunda hüznünü "Türk Hukuku" adlı düz yazıdan oluşan eseriyle dikkatleri çekmiştir. M. Emin Yurdakul, Türkçülük boyutundaki eserleriyle "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur" diyerek fikirlerini ifade etmiştir. Savaş sırasında kahramanlık ve millî şuura dayanan şiirleriyle halka cesaret vermiştir. M. Emin Yurdakul'un şiirlerinin günümüzde de okunmasının ve sevilmesinin nedeni kullandığı saf Türkçedir.

Eserleri: Mehmet Emin Yurdakul'un Türkçülük fikrinde önemli yeri olan "Türkçe Şiirler" adlı eseri 63 sayfalık bir eserdir, bu eserde dokuz manzume bulunmaktadır. Kitabın bazı sayfalarında Zanaro'nun resimleri yer almaktadır. Yunan savaşını konu alan bu resimlerin yanında dönemin önde gelen isimlerinin M. Emin Yurdakul'a yaptıkları övgüler de yer almaktadır. Bu eserle edebiyatta yeni bir başlangıç yapılmış ve Türkçülük bu alana girmiştir. Diğer eserleri; Türkün Hukuku, Şehit, Ey Türk Uyan, Bırak Beni Haykırayım, Aydın Kızları, Ankara'dır.

Cenge Giderken

Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.
Muhammed'in kitabını kaldırtmam;
Osmancık'ın bayrağını aldırtmam;
Düşmanımı vatanıma saldırtmam.
Tanrı evi viran olmaz, giderim.
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim.
Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.
Ak gömlekle gözyaşımı silerim;
Kara taşla bıçağımı bilerim;
Vatanımçin yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.
Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:26 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
LeqoLas - avatarı
LeqoLas
Ziyaretçi
19 Nisan 2010       Mesaj #5
LeqoLas - avatarı
Ziyaretçi

Mehmet Emin Yurdakul


(1869-1944)
Cumhuriyet dönemi Türk şairlerdendir.

Türk Milli Edebiyat akımının öncü şairleri arasında yer almıştır. Ulusçu, halkçı görüşleri savunan şiirler yazmıştır. 1869 yılında İstanbul’da doğdu.Ortaöğrenimden sonra Rüsumat Evrak Müdürlüğü (1892-1907), Hicaz (1909), Sivas (1910), Erzurum (1911) valiliği yaptı.Birinci Dünya Savaşı başlarında (1914) Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Musul, Cumhuriyetin ilk yıllarında Şarki Karahisar, sonra da Urfa ve İstanbul milletvekili oldu. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülü. Şiir yazmağa Servet-i fünun dergisinde başlayan (ilk şiiri: Cenge Giderken,1897) milliyetçi Yurdakul bütün şiirlerinde sade bir dil ve hece ölçüsü kullandı; konularını toplum dertlerinden, sosyal-epik hayat sahnelerinden aldı; uyarıcı-öğretici şiirler yazdı.Türk Şairi, Milli Şair diye anılır. 14 Ocak 1944 tarihinde İstanbul’da öldü.

İttihat ve Terakki üyesiydi. Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanı oldu. Mayıs 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda düzenlenen mitingte ünlü olan bu kelimeleri savundu:
"Demir ve ateş; kardeşler ben bunlarla hiçbir vatan ve ırkın öldüğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlâka, zengin bir şiir ve edebiyata, dinî ve millî ananelere, ırkî ve vatanî hatıralara mâlik olan bir milletin mahvolduğunu tarih göstermiyor..." Cumhuriyetin ilk yıllarında önce Şebinkarahisar sonra Şanlıurfa ve İstanbul milletvekilliği yapmıştır.

Eserleri
  • Türkçe şiirler, 1899
  • Türk Sazı, 1914
  • Ey Türk Uyan, 1914
  • Tan Sesleri, 1915
  • Zafer Yolunda, 1918
  • Aydın Kızları, 1919
  • Dante'ye, 1920
  • Mustafa Kemal, 1928
  • Ankara, 1939
  • Cenge Giderken 1886
  • Fazilet ve Adalet (1890)
  • Ordunun Destanı (The Legend of the Army, 1915)
  • Dicle Önünde (In Front of Tigris, 1916)
  • İsyan ve Dua (The Uprising and the Prayers, 1918)
  • Turan'a Doğru (Towards Turan, 1918)
  • Türk'ün Hukuku (The Law of Turk, 1919)
  • Kral Corc'a (To King George, 1928)
Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:51
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2011       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Mehmet Emin Yurdakul

(1869 İstanbul-1944 İstanbul), şair.

Ortaöğrenimini Beşiktaş Askerî Rüştiyesi ve İdadisi'nde tamamladıktan sonra Hukuk Mektebi'ndeki öğrenimi yarıda bırakarak Rüsumat Mektubî Kalemi'nde memur ve evrak müdürü oldu (1897-1907). Yirmi gün kadar Bahriye Müsteşarlığından sonra; Hicaz'da vali vekilliği, Sivas ve Erzurum'da valilik görevlerinde bulundu (1902-1912).

Emekliye ayrıldı; Musul'dan milletvekili seçilerek Osmanlı Mebusan Meclisi'ne girdi (1914). Cumhuriyetten sonra da Şarkikarahisar, Urfa ve İstanbul'dan milletvekili seçildi. II. Meşrutiyet'ten sonra Türk Ocakları'nın kurucuları arasında yer aldı (3 Temmuz 1911). Halide Edip, Ziya Gökalp, Köprülüzade Fuat, Hamdullah Suphi ile birlikte kuruluşun "Hars ve İlim Heyeti" üyeliğinde görev aldı (1918).

Mütareke yıllarında Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Dr. Adnan (Adıvar), Yusuf Akçura vd. ile Anadolu ihtilâli görüşlerini benimseyen Millî Türk Fırkası'nın kurucu kuruluna katıldı. "Türkçe Şiirler" (1899) adlı kitabıyla Ulusal Edebiyat akımının öncülerinden biri sayılan Mehmet Emin, Muktebes, Çocuk Bahçesi, Servet-i Fünun (1904) dergilerinden sonra Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Ahmet Ağaoğlu, Dr. Akil Muhtar, Hüseyinzade Ali, Yusuf Akçura ile birlikte kurdukları (1911) Türk Yurdu dergilerinde yazdı. Dil yönünden dönemin koşulları içinde en arınmış sözcükleri kullanan Yurdakul, hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde toplumsal sorunlara cesaretle girmekten çekinmedi. Ustalık, incelik, "özşiir" yönlerinden tartışmaya açık olsa bile, girişimler şairi oldu.

Yapıtları:
  • "Türkçe Şiirler" (1899),
  • "Türk Sazı" (1914),
  • "Ey Türk Uyan" (1914),
  • "Tan Sesleri" (1915),
  • "Ordunun Destanı" (1915),
  • "Zafer Yolunda" (1918),
  • "Aydın Kızları" (1919),
  • "Dante'ye" (1920),
  • "Mustafa Kemal" (1928),
  • "Ankara" (1939).
MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
31 Ekim 2011       Mesaj #7
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi

Mehmet Emin Yurdakul



“Millî şair” Mehmet Emin Yurdakul, 1869′da İstanbul’da doğmuştur. Babası Balıkçı Salih Reis, oğlunu millet sevgisiyle yetiştirmiştir. Eğitimine sübyan mektebinde başlamış, sırasıyla Askeri Rüştiye Mülkiye Okulunun İdadi kısmına yazılmış fakat kısa bir süre sonra, Hukuk mektebine girmiştir. Burada öğrenimini tamamlayamamış, 1913′e kadar Erzurum, Trabzon, Sivas ve Hicaz’da çeşitli memurluklar ve yöneticilik yapmıştır. 1897′de “Cenge Giderken” adlı manzumeyi yazmıştır. Mehmet Emin, sarayın ve dönemin aydınlarının sevgisini kazanmıştır. 1907′de İttihat ve Terakki Cemiyetine girerek Abdülhamit’e karşı muhalif olmuştur. Türk Yurdu dergisinin kurucuları arasında olan Yurdakul, İttihat Terakki cemiyetince mebus olması istendiğinde bunu reddetmiş ve Erzurum’a geçmiştir. 1908 inkılâbında Erzurum’da olan yazar, İstanbul’a döndüğünde çalışmalarına yeniden başlamış ve ölümüne kadar sürdürmüştür. 14 Ocak 1944′de vefat etmiştir.

Fikirleri ve Kişiliği


Temiz ve doğru olarak kullandığı Türk dili ile yazdığı şiirleri, Türk milletine, özellikle savaş dönemlerinde destek olmuştur. Mehmet Emin Yurdakul ülkü sahibi insan vasfında olduğu için memuriyet döneminde sık sık yeri değiştirilmiştir. “Türk Yurdu” dergisinde kuruculuk yapmış, ancak Erzurum’a gitmesiyle dergiyi Yusuf Akçura’ya bırakmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonunda hüznünü “Türk Hukuku” adlı düz yazıdan oluşan eseriyle dikkatleri çekmiştir. Mehmet Emin Yurdakul, Türkçülük boyutundaki eserleriyle “Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur” diyerek fikirlerini ifade etmiştir. Savaş sırasında kahramanlık ve millî şuura dayanan şiirleriyle halka cesaret vermiştir. M. Emin Yurdakul’un şiirlerinin günümüzde de okunmasının ve sevilmesinin nedeni kullandığı saf Türkçe’dir.

Eserleri


Mehmet Emin Yurdakul’un Türkçülük fikrinde önemli yeri olan “Türkçe Şiirler” adlı eseri 63 sayfalık bir eserdir, bu eserde dokuz manzume bulunmaktadır. Kitabın bazı sayfalarında Zanaro’nun resimleri yer almaktadır. Yunan savaşını konu alan bu resimlerin yanında dönemin önde gelen isimlerinin M. Emin Yurdakul’a yaptıkları övgüler de yer almaktadır. Bu eserle edebiyatta yeni bir başlangıç yapılmış ve Türkçülük bu alana girmiştir. Diğer eserleri; Türkün Hukuku, Şehit, Ey Türk Uyan, Bırak Beni Haykırayım, Aydın Kızları, Ankara’dır.

Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:30 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Genç çağdayım, kendimi bir dikenli yolda buldum;
Hıçkırıklar işittim, gül ve bülbül bağlarından.
Felaketler topladım, Anadolu dağlarından;
Uzun sazlı Aşıklar diyarında şair oldum.

Ezgi koydum, ahlarla, figanlarla Türk şi'rine,
Öz dilimde haykırdım, "ey milletim, uyan!" diye;
Viran yurdun dolaştım, bir şehrinden bir şehrine;
Saç ve sakal ağarttım ben de, "Vatan, vatan!" diye
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
22 Şubat 2013       Mesaj #9
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi

Demirci


Ben bir küçük çocukken bir zavallı sefildim;
Ömrün ağır yumruğu beni dahi inletti;
Kopardığım feryâdı yine bana dinletti;
Çok vakitler hiç kimse sormadı ki: Ben kimim? ...

Lâkin bir gün dedim ki: 'Benim gibi en sağlam,
En kuvvetli kollara sahip olan bir adam
Kendi gibi bir kuldan,
Bir merhamet umarak ekmeğini dilenmez;
Yer yüzünde kendine av bulacak bir arslan
Başkasına güvenmez;
Her bahtiyar alında bir kavganın teri var;
Eğer kişi isterse tâli'ini kucaklar.'

Gençliğimin en tatlı, en ateşli yaşında,
Şu örsümün başında,
Çekicimle çalışmak sanatını buldum ben;
Memleketin namuslu demircisi oldum ben.

Demircilik! ... Evet bu, sıkıntılı bir iştir;
Bunun için göğüste kalbim gibi kalp gerek,
Öyle erkek bir kalp ki Allah ona ürkmemek,
Zahmet çekmek, katlanmak kuvvetini vermiştir.

Ancak benim zahmetim karşılıksız değildir;
Örs üstünde döğdüğüm bir biçimsiz sert demir,
Çekicimin altından
Alet olup çıkınca bana bir zevk aldırtır.

Benim terli alnımı asâletli bir insan,
Vakarıyla kaldırtır.
Bu saatte duyduğum yorgunluklar hep gider;
Bir ses bana içimden: Çalış, çalış, çalış der.

Yan, ocağım bir güneş aleviyle yan, parla;
Gözlerimi bir mihrab nûru gibi yaldızla.
Yan ocağım, can göster;
Bir ananın mübârek bağrı gibi sesler ver.
Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:32
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Haziran 2015       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  1416448265.801.jpg
Gösterim: 889
Boyut:  17.4 KB


YURDAKUL
(Mehmet Emin), türk şair (İstanbul 1869 - ay. y. 1944). Salih Reis adında bir balıkçının oğlu. Geçim güçlüğü yüzünden Mülkiye idadisi'nden ayrılmak zorunda kaldı (1877); Mekteb-i hu- kuk'taki öğrenimi (1889-1891) de aynı nedenle yarım kaldı. Yeteneğini gören Sadrazam Cevat Paşa tarafından korundu; memur olarak bazı devlet dairelerinde çalıştı. 1897 Türk - Yunan savaşı sırasında yazdığı şiirleri (örn. Cenge giderken) derleyen, hece vezniyle, halk diliyle yazılmış Türkçe şiirler (1899) kitabı, ona birdenbire büyük ün kazandırmıştı. AvrupalI türkologlar (örn. E. J. Gibb) bu şiirlerin dayandığı temeli türk şiiri için çıkış yolu olarak gösteriyorlardı. İkinci meşrutiyetten sonra türkçülûk hareketinin öncüleri arasında yer aldı (bu dönemıde şu kitapları yayımlandı: Türk sazı [1914], Ey Türk uyan [1914], Ordunun destanı [1915], Turan'a doğru [1918]). Hicaz (1909), Sivas (1910), Erzurum (1911) valiliği yaptı. Musul mebusu oldu (1913). Kurtuluş savaşı’nda Anadolu'ya geçerek Adana ve Antalya’da şiirleri, konuşmalarıyla direnişi destekledi. Zaferden sonra Şebinkarahisar, Şanlıurfa, İstanbul milletvekilliği yaptı (bu dönemdeki yapıtları şunlardır: Aydın kızları [1920], Mustafa Kemal [1928], Ankara [1939] vb.). Edebiyatı toplumun hizmetinde bir araç sayıyor, halkın kolay kavrayacağı bir dil ve anlatımdan yararlanmayı amaçlıyordu ("Zavallı ben, elimdeki şu üç telli saz İle/Milletimin felaketli hayatını söyle- yim/Dertlilerin gözyaşını çevrem ile sileyim"). Başlıca konuları yurt sevgisi, Tûrkler'in kalkınıp ilerlemesi (Anadolu, Yurdumun iniltisi, Irkımızın türküsü, Ey türk uyan şiirleri vb.), yoksul, ezilmiş, korunmaya muhtaç insanların durumu (Zavallılar, Ahretlik, Zavallı kayıkçı vb), özverili davranışlar, evlat sevgisi (Ah analık yahut Zeyneb’ in duası, Ana ile kızı, Kesildi mi ellerin vb.), özgür düşünce, uygarlık değerleri (Guten- berg, Martin Luther, İlim vb.) oldu. Ancak hece vezninin alışılmış kalıpları yanında 15,16,18 gibi alışılmamış kalıplara başvurması, lirizmden uzaklaşması, şiirinin etkisini ve kalıcı olmasını önledi. Bununla birlikte sanatını dayandırdığı ilkeler ve ulusal konulara heyecanlı yaklaşımı Milli edebiyat akımının önemli bir kaynağını oluşturdu. (-> Kayn.)

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 9 Aralık 2016 17:35

Benzer Konular

27 Ağustos 2008 / GÜLGECELER Müzik tr
9 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
22 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
29 Mart 2012 / handeber4 Soru-Cevap
22 Haziran 2015 / Safi Müzik tr