
Ziyaretçi
Adil İzci
Sponsorlu Bağlantılar
İlk şiiri 1984’te Hürriyet Gösteri’de basıldı. Şiir ve yazıları Çağdaş Türk Dili, Varlık, Yasakmeyve, Nar, Poetik’us, E, Adam Sanat, B(aşk)a, Türkiye’de Sanat, İnsan, Şiir Oku, Şiir-lik, Şiir Ülkesi, Yine Hişt, Dize, Kıyı, Uç, Yaşasın Edebiyat, Göçebe, Çıkın, Güzel Yazılar, Kiraz, Cumhuriyet Kitap, Kum, Lacivert, Yazılıkaya, Kitap-lık, Mavi Liman, Mühür, Sincan İstasyonu vb. dergilerde ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir:
Günizi (1997, Hera Şiir Kitaplığı)
Su ve Yaprak (1999, Hera Şiir Kitaplığı)
Kır ve Gök (2007, Yasakmeyve Yayınları)
Deneme:
Ağaçlar Kitabı” (2004, Toroslu Kitaplığı)
Kaynak: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş
EYLÜL
I
Yaşlı zamanlarda ne çok geçtimdi
Yol yine orda ve aynı
Serinlikler taşırdım göğsümden.
Ah yolculuklarım artık böyle
Tüm aşkları sayıp dökme zamanı.
Durdum ve bir çınara yaslandım
Rüzgârın her gelip dokunmasında
Ben de uçuşup sana konuyorum:
Hoyrat yaz uzaktık onca şeyden
Ve sonunda eylül! Sen de!
Kalbim yüzünü gezinmeye başladı:
Güzel bir keder; ilk bulduğum...
II
Güzel bir keder ilk bulduğum:
Güz ipeği... Hışırdayan pastel...
Anısamak: Açık bahçe kapıları
Düşe kalka kavuşmak her birine:
Yaşlı zamanların yitik gölgeleri
Ki bazısı, yaprak dökümlerinde
Yorgun bir kuşun artrık konuşu
Ölğmden kalkıılmayacağını bilerek
Kanat kapayışı gibi anlarda.
Bir ses; gözlerinden geldi sandım
Yapraklar toprağa değiyormuş
Ürpertiyle tutunduk birbirimize:
Ömrümüz yine hazan, imge ve düş...
III
Ömrümüz yine hazan, imge ve düş
Kuşlar... Bahar yaz gözgözeydik
Yitecekler; kimbilir nerelere
Ağaçları çıplak ve soğuk...
Güz biraz da bu: Yokluğun kolaylığı
Karşımızda, boyuna dökülüyor
Bakarken hiç duymadan ölmüşüz!
İnandım, su perileri var
Yüzümüzdeki serin ıslaklık onların...
Başladı o ürkü: Sonsuz değiliz;
Bir ömürde kaç ölüm öpülüyor!
Gittim; serin sulara geçiyordu:
"Aşktan özge bir şey yok elimizde..."
IV
Aşktan özge bir şey yok elimizde
Ki bir gün biz de öğrendikti:
Hep yollarında olmalı insan
O zaman yitme korkusu duymuyor.
Yüzümüzde yine serin ıslaklık
Bahar yaz çok şey biriktirdi
Şimdi yağmurlar gibi ulaşacak
Toprak altındaki sevgilerimize.
Gökyüzüne bakıyoruz; ıssız
Odalara koşuyoruz; kimseler yok
Fotoğraflar ne için, bir gün sordundu
Baka baka sol-dur-mak içinmiş ki
Güzler içindeyiz, hep ürpertili...
V
Güzler içindeyiz, hep ürpertili
Nereye gidiyor bu kadar zaman?
Çok bakıyor, çok düşünüyoruz
Kalbimize sinsin, açıp öpelim:
Ki eylül sonları, çoktan üşüdü
Ama sessiz çiçeklerle yine morsalkım
Yine o kokular, çok eğilip öpünce.
Gördüm güzel dalgınlığında
Kederin tarağı iniyor saçlarından.
Adil İzci
Varlık Dergisi Eylül 2000 sayısı
I
Yaşlı zamanlarda ne çok geçtimdi
Yol yine orda ve aynı
Serinlikler taşırdım göğsümden.
Ah yolculuklarım artık böyle
Tüm aşkları sayıp dökme zamanı.
Durdum ve bir çınara yaslandım
Rüzgârın her gelip dokunmasında
Ben de uçuşup sana konuyorum:
Hoyrat yaz uzaktık onca şeyden
Ve sonunda eylül! Sen de!
Kalbim yüzünü gezinmeye başladı:
Güzel bir keder; ilk bulduğum...
II
Güzel bir keder ilk bulduğum:
Güz ipeği... Hışırdayan pastel...
Anısamak: Açık bahçe kapıları
Düşe kalka kavuşmak her birine:
Yaşlı zamanların yitik gölgeleri
Ki bazısı, yaprak dökümlerinde
Yorgun bir kuşun artrık konuşu
Ölğmden kalkıılmayacağını bilerek
Kanat kapayışı gibi anlarda.
Bir ses; gözlerinden geldi sandım
Yapraklar toprağa değiyormuş
Ürpertiyle tutunduk birbirimize:
Ömrümüz yine hazan, imge ve düş...
III
Ömrümüz yine hazan, imge ve düş
Kuşlar... Bahar yaz gözgözeydik
Yitecekler; kimbilir nerelere
Ağaçları çıplak ve soğuk...
Güz biraz da bu: Yokluğun kolaylığı
Karşımızda, boyuna dökülüyor
Bakarken hiç duymadan ölmüşüz!
İnandım, su perileri var
Yüzümüzdeki serin ıslaklık onların...
Başladı o ürkü: Sonsuz değiliz;
Bir ömürde kaç ölüm öpülüyor!
Gittim; serin sulara geçiyordu:
"Aşktan özge bir şey yok elimizde..."
IV
Aşktan özge bir şey yok elimizde
Ki bir gün biz de öğrendikti:
Hep yollarında olmalı insan
O zaman yitme korkusu duymuyor.
Yüzümüzde yine serin ıslaklık
Bahar yaz çok şey biriktirdi
Şimdi yağmurlar gibi ulaşacak
Toprak altındaki sevgilerimize.
Gökyüzüne bakıyoruz; ıssız
Odalara koşuyoruz; kimseler yok
Fotoğraflar ne için, bir gün sordundu
Baka baka sol-dur-mak içinmiş ki
Güzler içindeyiz, hep ürpertili...
V
Güzler içindeyiz, hep ürpertili
Nereye gidiyor bu kadar zaman?
Çok bakıyor, çok düşünüyoruz
Kalbimize sinsin, açıp öpelim:
Ki eylül sonları, çoktan üşüdü
Ama sessiz çiçeklerle yine morsalkım
Yine o kokular, çok eğilip öpünce.
Gördüm güzel dalgınlığında
Kederin tarağı iniyor saçlarından.
Adil İzci
Varlık Dergisi Eylül 2000 sayısı
Biyografi Konusu: Adil İzci nereli hayatı kimdir.