Arama

Nefi Ömer

Güncelleme: 11 Ekim 2013 Gösterim: 35.519 Cevap: 5
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
28 Eylül 2007       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
nefi

Sponsorlu Bağlantılar
NEFİ ( ÖMER )


(1572-1635) ünlü 17. yüzyıl Dîvân şairi. XVII. yüzyıl ve bütün Türk edebiyatının en büyük kaside şairi olarak tanınan Nef'i, bu yüzyılın başında yaşamış, kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki etmiş bir şairdir.
1572 yılında Hasankale'de doğdu. Bundan dolayı devrin kaynakları Nef'i'den Erzenü'r-Rumî diye söze ederler. Babası ülkesinin eşrafından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir.
Gerçek ismi Ömer olan Nef'î, kaynaklarda Nef'i Ömer Bey adıyla anıldığı gibi mührüne kazdırdığı beyitte de Ömer adı görülmektedir.
Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü. Öğrenimini Hasankale'de yapmış, sonra Erzurum'a gelerek devam ettirmiştir. Burada Fars edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi. Nef'i Erzurum'da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır. İlk mahlası Zarrî "zararlı"dır. 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "nafi, yararlı" mahlasını vermiştir.
Padişah 1.Ahmed zamanında İstanbul'a geldi. Devlet hizmetine girdi ve bir süre farklı memurluklarda çalıştı. Daha sonraları 2.Osman ve 4. Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurdu. Hicviyeleri ile ünlü olan Nef'î yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti. Yine de uzunca bir süre 4.Murad tarafından korundu, daha sonraları 4.Murad kendisinden hiciv yazmamasını rica etti. Her ne kadar Nef'î padişah 4. Murad'a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı. Bu hicviyesinden ötürü, 1635 yılında, sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü. Sonra cesedi İstanbul boğazı'nda denize atılmıştır

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Kral_Aslan; 10 Nisan 2008 17:35
Biyografi Konusu: Nefi Ömer nereli hayatı kimdir.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
28 Eylül 2007       Mesaj #2
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Başlıca Eserleri
Eserlerinden örnek
Sponsorlu Bağlantılar

Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyînesi sâf değil.

Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil.

Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rüzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil.

Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma'ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil.

Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef'î
Tâb'-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
11 Nisan 2008       Mesaj #3
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Nefi (Hayatı - Biyografisi)

Nef’î (Ömer), (1572-1635) ünlü 17. yüzyıl Dîvân şairi. XVII. yüzyıl ve bütün Türk edebiyatının en büyük kaside şairi olarak tanınan Nef’i, bu yüzyılın başında yaşamış, kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki etmiş bir şairdir.

1572 yılında Hasankale’de doğdu. Bundan dolayı devrin kaynakları Nef’i'den Erzenü’r-Rumî diye söze ederler. Babası ülkesinin etrafından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir.




Gerçek ismi Ömer olan Nef’î, kaynaklarda Nef’i Ömer Bey adıyla anıldığı gibi mührüne kazdırdığı beyitte de Ömer adı görülmektedir.

Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü. Öğrenimini Hasankale’de yapmış, sonra Erzurum’a gelerek devam ettirmiştir. Burada Fars edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi. Nef’i Erzurum’da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır. İlk mahlası Zarrî “zararlı”dır. 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef’i “nafi, yararlı” mahlasını vermiştir.

Padişah 1.Ahmed zamanında İstanbul’a geldi. Devlet hizmetine girdi ve bir süre farklı memurluklarda çalıştı. Daha sonraları 2.Osman ve 4.Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurdu. Hicviyeleri ile ünlü olan Nef’î yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti.Dönemin müftüsü Nef’i yi öven ancak içeriğinde Nef’i ye kâfir diyen bir beyit söylemiştir.Nef’i de buna karşılık olarak; “Müftü efendi bize kâfir demiş. Tutalım ben O’na diyem müselman. Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere, İkimiz de çıkarız orda yalan.” diyerek cevap vermiştir. Yine de uzunca bir süre 4.Murad tarafından korundu, daha sonraları 4.Murad kendisinden hiciv yazmamasını rica etti.



Her ne kadar Nef’î padişah 4.Murad’a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı. Bu hicviyesinden ötürü, 1635 yılında, sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü. Sonra cesedi İstanbul boğazı’nda denize atılmıştır.Halk arasında Nef’i efendinin ölümü hakkında şöyle bir rivayet geçmektedir: Nef’i çok iyi bir şair olduğu için infazından vazgeçilmiştir.Padişaha gönderilecek belge yazılırken Nef’i de oradadır.Belgeyi bir zenci yazmaktadır ve kâğıda mürekkep damlatır.Nef’i de bu olay üzerine “Mübarek teriniz damladı efendim” diyerek yaşama şansını kaybetmiştir.

Çalışmaları



Nef’î hiç kuşkusuz, hiciv dendiğinde Türk edebiyatında öne çıkan isimdir. Onu ölüme sürükleyen hiciv edebiyatında çok başarılı olduğu aşikâr. Hicvin yanı sıra övgü edebiyatıyla da göz doldurmuştur, bugün dîvân edebiyatının en beğenilen kasidelerinden bir çoğu onun eseridir. Yazdığı kasideler güçlü tekniği ve değişik ahenki ile fark yaratır. Zaman zaman kasidelerinde gördüğümüz aşırı süs ve abartılar bile, güzel ahenki ile sunîlikten uzak doğal bir havadadır.



Ölüm Sebebi



Nef’î’nin ölüm sebebi o zamanın sadrazamına şiir şeklinde küfür ettiği için bir kez zindana atıldı ama padişah bunu öğrenince affet dedi ve çıkarıldı sonra 1 ay sonra küfür etti ve yine zindana atıldı ve yine padişah Allah’ın sabrı üç kezdir diyerek bir kez daha affedildi ve 1 ay sonra tekrar küfür edince yine zindana atıldı ama bu sefer sadrazam gizli yapmış ve padişah Nef’i nerde die araştırırken orda olduğunu bulmuş ve son bir kere daha affetmiş Nef’io gece son bir şiir yazmış ve ondan sonra tekrar küfretmiş ve ondan sonra boğarak öldürülmüştür.Boğulmasının nedeni kan dökülerek değil de boğularak öldürülmesini istedikleri için boğularak öldürülmüştür.



Eserlerinden örnek



Tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyînesi sâf değil.




Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil.




Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rüzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil.




Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma’ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil.




Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef’î
Tâb’-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil.




“Tâhir efendi bize kelb demiş
İltifâtı bu sözde zâhirdir.
Mâlikîdir mezhebim zîrâ,
İ’tîkâdımca kelb tâhirdir.”




“Bana kâfir demiş müftü efendi
Tutalım ben diyem ona müselmân
Vardıkta yarın rûz-ı cezâya
İkimiz de çıkarız onda yalan”




“Benem âşık ki rüsvâlıkda tutdı şöhretim şehri
Yazanlar kıssa-i Mecnûn’u hep yabâne yazmışlar”
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
21 Ekim 2008       Mesaj #4
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Nef'i
NEFİ (Divan Edebiyatının Hiciv Ustası)

Nefi denilince akla gelen ilk şeylerden biri hicivleridir. Hiciv Divan Edebiyatı'nda yermek, eleştirmek anlamında kullanılır. Nefi’nin sadece hicivleriyle ün salmadığını ve kaside alanında da başarılı eserler verdiğini, hatta ve hatta kaside denilince de akla gelen ilk ismin Nefi olduğunu az çok edebiyat bilgisi olan bir çok insan bilir. Nefi öyle bir yazar ki, övgü ve yergi sanatını yani kaside ve hiciv sanatını bir arada kullanarak büyük bir başarı elde etmiştir.

Aslında birbirlerine zıt olan bu sanatları uygulamak her baba yiğidin harcı olmadığını düşünüyorum. Hicivlerinden dolayı ona genç yaşta “Zari” mahlası verilmiştir. ”Zari” günümüz Türkçesiyle “zararlı, faydası dokunmayan” anlamları taşır. O öyle bir Hiciv sanatı işlemiş ki 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "Nafi” yararlı" mahlasını vermiştir. Ne kadar yararlı bir şair, orası meçhul tabii.Öyle ki, Nefi yazmış olduğu hicivleriyle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekmeyi başarmıştır.

Dönemin Müftüsü ile aralarında geçen bir atışma oldum olası beni Nefi’nin büyük bir şair olduğuna inandıran güzel atışmalardan biridir.Aslında güzel bir atışma olduğu söylenemez; bilakis ağır sözlerle kurulmuş, destansı sözler içeriyor.

Malum bizim Nefi oturtucu sözlerin adamıdır. Dönemin müftüsü görünüşte Nef'i yi öven, fakat içeriğinde Nef'i ye kâfir diyen bir beyit oluşturup halka sundu. Üstad Nefi’de boş durur mu sanırsınız? Nefi’ye biri kafir diyecek ve Nef’i masum masum, hiçbir şey yokmuş gibi davranacak. Üstad boş durmadı. Hemen bu beyite karşılık bir beyit de o yazdı:
Müftü efendi bize kâfir demiş.
Tutalım ben O'na diyem müselman.
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere,
İkimiz de çıkarız orda yalan.

diye cevap vermişdir. Bu öyle oturaklı bir beyitti ki,dönemin müftüsü bu beyite karşılık olarak başka bir beyit yazma cüreti gösterememiştir. Yani kısacası Nefi öyle bir hiciv ustasıydı ki sadece bir hicvinden dolayı bir çok insanın ağlamasına, efkarlanıp dünyadan soğumasına sebep olabiliyordu. Biraz garip ama açıkcası dönemin kabus, sinir bozucu şairlerin en önde geleniydi. Diline,kalemine pek sahip olamadığından ölüm sebebi de yazıp çizdiği, karalayıp durduğu hicivleri yüzünden olmuştur. Ölüme giden bu yolda hicivlerini üstüne basabasa söylemesi beni çok güldürmüştür.

Öyle ki o zamanın sadrazamlarına şiir şeklinde küfür ettiği için bir kez zindana atıldı; ama padişah bunu öğrenince kendisini affetti.1 ay sonra tekrar küfür etti ve yine zindana atıldı ve yine padişah Allah'ın sabrı üç kezdir diyerek, "bir kez daha affediyorum seni" dedi ve tekrardan bizim sivri dilli Nefi'yi affetti. Aradan epey bir zaman geçti.. Bizde bir tabir vardır: “Can çıkar huy çıkmaz” diye, malum bu söz tam bizim Nefi'ye göreydi Nefi dayanamayıp ne de olsa beni tekrardan affedip bırakırlar diye düşündüğünden olsa gerek, tekrardan küfrettiği için nihayetinde boğularak öldürülmüştür.

Boğularak öldürülmesinin sebebi de Nefi’nin tamamen kendi isteği dahilinde gerçekleştirilmiştir. Sonuçta bir çok kez affedilmesine karşın, diline sahip çıkmayıp kendi ölüm fermanını yine kendi elleriyle imzalamıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
6 Kasım 2008       Mesaj #5
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Divan edebiyatının en güçlü yergi şairi olan Nef'i Erzurum'da, Pa­sinler'de doğdu. Erzurum'da medrese öğre­nimi gördü. Söylentiye göre bir Celali ayak­lanmasını bastırmak için Erzurum'a giden Sadrazam Kuyucu Murad Paşa tarafından İstanbul'a gönderildi. İstanbul'da küçük dev­let görevlerinde bulunan Nef'i bir yandan da devlet adamlarına kasideler yazdı, sevmedik­lerini de ağır bir dille yerdi.
IV. Murad döneminde (1623-40) ünü sara­ya kadar yayıldı. Şiirlerini birçok kez padişa­hın önünde okudu, onun beğenisini kazandı. Ama bir süre sonra padişah Nefi'den yergi şiiri yazmamasını istedi. Nef'i bu buyruğa uy-mayıp baş düşmanı saydığı Bayram Paşa'ya karşı bir yergi şiiri yazınca öldürüldü.
Bir yergi şairi olarak tanınmakla birlikte Nef'i Divan şiirinin birçok nazım biçimini de başarıyla kullanmış, biri Türkçe, öbürü Fars­ça iki Divan oluşturmuştur. Yergilerini de Siham-ı Kaza (Kaza Okları) adlı kitapta toplamıştır. Divan şiirinin tekniğini başarıyla kullanan Nef'i'nin şiirlerinde anlattığı konuy­la uyumlu bir söyleyiş egemendir. Dili yer yer ağır olmakla birlikte akıcıdır.


MsxLabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_VICTORY_ - avatarı
_VICTORY_
VIP Silent storM
11 Ekim 2013       Mesaj #6
_VICTORY_ - avatarı
VIP Silent storM
Nef'i Ömer
MaXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
(1572 Hasankale/Erzurum-1635 İstanbul), divan şairi.
Asıl adı Ömer'dir. "Nef'i" takma adının, devrin tarihçilerinden Mustafa Ali Bey tarafından verildiği söylenir. İlk gençliğinde güçlü bir eğitimden geçtiği anlaşılan Nef'i, Arapça ve Farsça öğrenmiş, İran edebiyatının ünlü şairleri Hafız ve Sadi'nin yapıtlarını okuyarak yetişmiştir. I. Ahmet döneminde İstanbul'a gelerek resmî görevlere atanma fırsatı bulmuş, 8 kaside sunduğu padişahın yakınları arasına girebilmiştir. II. Osman ve IV. Murat dönemlerinde de sarayla olan ilişkilerini sürdürmeyi başarmıştır. Özellikle IV. Murat'ın padişahlığında geniş sevgi ve itibar görmüş, özel meclislerinde okuduğu şiirlerle ilgi kazanmıştır. Bir süre sonra gözden düşerek Edirne'ye gönderilmiş ve IV. Murat tarafından kendisine bir daha taşlama türü şiir yazmaması emredilmiştir. Edirne'de Muradiye mütevelliliği görevinde bulunduğu sırada padişaha bağlılık kasideleri yazmasının karşılığını görerek, yeniden İstanbul'a alınmışsa da, çok geçmeden Vezir Bayram Paşa'yı taşlayan bir şiiri yüzünden boğularak öldürülmüştür. Nef'i'nin, sözcüklerin dize içinde titizlikle yerleştirilmelerinin sonucu, olağanüstü ses ve uyum olanaklarını gerçekleştiren bir şair olduğunda birleşen edebiyat tarihçileri, şiirlerindeki somut benzetiler üzerinde de dururlar. Gerçekten, içten bir coşkunluğun taşar gibi göründüğü her şiirinde, işlediği konuyu akla gelebilecek bütün ögeleriyle oluşturarak, betimlemeyi ses çağrışımlarıyla zenginleştirmesi, şiirinin özellikleri arasındadır. Başka bir özelliğinin de övgülerindeki abartmalar olduğu söylenebilir; bu yanı kendisini övdüğü şiirlerde de görünür.
Ünlü yapıtı "Siham-ı Kaza"da kaside, terkibi bent ve dörtlük biçimlerinde meydana getirilen şiirler toplanmıştır. Tümü, yaşadığı dönemin ünlü kişileri üzerine yazılan taşlamalardır. Türkçe "Divan"da 59 kaside, 119 gazel, 15 dörtlük vardır. Farsça "Divan"da Prof. Ali Nihat Tarlan tarafından Türkçeye çevrilerek yayımlanmıştır (1943).
Tesadüfen Zirveye Çıkılmaz... Çıkılsa Bile Durulmaz...

Benzer Konular

16 Aralık 2016 / ThinkerBeLL Dinler Tarihi
5 Ocak 2012 / P.u.S.u Müslümanlık/İslamiyet
6 Haziran 2007 / P.u.S.u Taslak Konular
11 Haziran 2016 / _Yağmur_ Sinema-TV
3 Temmuz 2012 / TiglonBoYs Siyaset tr