Arama

Paul Verlaine

Güncelleme: 7 Temmuz 2015 Gösterim: 11.287 Cevap: 3
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
19 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi


Sponsorlu Bağlantılar
Paul Verlaine, Fransız şairidir (1844-1896). Metz şehrinde doğan ve bir subayın oğlu olan Verlaine, öğrenimini Paris'te yaptı, sonra belediyede memur olarak çalışmağa başladı. Edebiyatçıların toplandığı kahvelere sık sık uğrayan genç Verlaine, yirmi bir yaşındayken şiirlerini ve Baudelaire üstüne bir incelemesini yayımladı. 1866'da, sanatçının huzursuz iç dünyasını ve duygusallığını ortaya koyan Poemes Saturniens adlı kitabı çıktı.

Sıkıntı ve bunalım içindeki şair kendini içkiye vermiş, sık sık çılgınlık nöbetleri geçirmeğe başlamıştı. 1870'te, Verlaine için sevginin ve huzur dolu bir yaşamın en büyük umudu olan, «ışıktan bir varlık» diye nitelediği Mathilde Maute ile evlenmesi, şairin ruhundaki huzursuzluk ve bunalımı biraz yatıştırdı.

Ne var ki, 1871'de Rimbaud ile tanışması, onunla birlikte yaptığı yolculuklar (Verlaine bu yolculuktan Sözsüz Romanslar adlı eserinde anlatır) ve bu dostluğu yıkan acı olaylar (Verlaine, dostuna tabancayla ateş etmiş ve bu yüzden de iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı) sanatçının hayatını yeniden altüst etti. Dinini değiştirdi, kendini düzenli, namuslu ve dindar bir hayat yaşamağa zorladı, fakat bir süre sonra unutulmuşluk, serserilik ve yoksulluk yakasına yapışmakta gecikmedi.

Dünya zevklerine dönük, basit ve tertemiz bir mutluluğun özlemini dile getiren dizelerinde Verlaine, Şiir Sanatı adlı kitabından alınan şu ünlü formüle aynen uyar: «Her şeyden önce müzik».

Bazı Eserleri

Fetes Galantes (Şenlikli Bayramlar), la Bonne Chanson (Mutlu Şarkı), Sagesse (Bilgelik), Jadis et Naguere (Bir Zamanlar ve Geçenlerde), Parallelement, Mes Prisons (Hapiste Geçen Yıllarım).




Son düzenleyen Safi; 7 Temmuz 2015 14:12
Biyografi Konusu: Paul Verlaine nereli hayatı kimdir.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
19 Ekim 2006       Mesaj #2
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Paul Marie Verlaine (1844-1896)Fransız şair. 1851'de Paris'e gidip, Parnasçılarla tanıştı. Bir süre sonra bu akımdan ayrılıp sembolist şiirler yazmaya başladı. 1872'de eşini terkederek Arthur Rimbaud ile eşcinsel ilişki yaşamaya başladı. Birlikte Londra ve Brüksel gezileri yaptılar. Aralarında çıkan bir tartışma sonrası Rimbaud'u silahla yaraladı. Bunun üzerine iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hayatının sonuna kadar içki ve uyuşturucudan kendisini kuratamadı fakat dikkate değer eserler yarattı. Fransız şiirinin önde gelen şairleri arasındadır.
Sponsorlu Bağlantılar
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
17 Haziran 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Paul Verlaine

(1844 Metz-1896 Paris), Fransız şair.

Lise öğreniminden sonra küçük bir memurluk bularak çalışma yaşamına atıldı. 1865'te yazı ve şiirleri yayımlanmaya başlandı. Hayranlık duyduğu yeğeni Elisa'nın ölümü Verlaine'i çok sarstı ve yaşamını etkiledi. Ölümüne dek sürekli olarak düzenli ve düzensiz yaşama ikilemi içinde bocaladı.

Güçlükle yayımlayabildiği ilk şiir kitabı
  • "Les Poèmes Saturniens" (Satürnlü Şiirler, 1867),
Anatole France ve Mallarmé tarafından ilgiyle karşılandı. Bu arada nişanlandı.
  • "Amies" (Kadın Dostlar),
  • "Fetes Galantes" (Çapkın Şenlikler, 1867),
  • "La Bonne Chanson" (Güzel Türkü, 1870)
bu dönemin duygusal şiirlerini içeren kitaplardır. Evlenince mutlu ve düzenli bir yaşam sürmeye başladı. Daha sonra kendini içkiye verdi. O sırada Arthur Rimbaud ile tanıştı. İki şair 1872'de Paris'ten ayrılarak Londra'da ve Belçika'nın çeşitli yerlerinde birlikte başıboş bir yaşam sürdüler. Verlaine, tartışma sonunda Rimbaud'yu tabancayla yaraladı. İki yıl hapis yattı (1873-1975). 1874'te dostlarının yardımıyla "Les Romances sans Paroles" (Sözsüz Romanslar) yayımlandı. 1881'de yayımlanan şiir kitabı "Sagesse" (Bilgelik) pek ilgi uyandırmadı.

Bu arada içkinin etkisiyle annesini öldürmeye kalkıştı ve üç ay kadar hapis yattı. Bundan sonraki yaşamı edebiyat çevrelerinde ve düzensizlikler, yoksulluklar içinde geçti. Fransız şiirinde simgecilik akımının öncülerinden biri sayılır. Duygusal bir anlatımı vardır. Şiirde müziğe, sese ve sözcüklerin uyumuna önem verdi. Fransız şiirine ve genel olarak şiire yeni bir içerik, dil ve biçim getirdi. Tensel zevklere düşkünlük, çocuksuluk, içtenlik, sevecenlik, şiirinin bir yanını, coşkulu bir gizemcilik diğer bir yanını oluşturur. Yaşantısının etkisiyle yer yer karamsar ve dokunaklı bir anlatıma bağlandığı görülür.

Başlıca şiir kitapları şunlardır:
  • "Jadis et Neguère" (Eski ve Önce, 1884),
  • "Amour" (Aşk, 1888),
  • "Parallèlement" (Paralel Olarak, 1889),
  • "Femmes" (Kadınlar, 1890),
  • "Bonheur" (Mutluluk, 1891),
  • "Chansons pour Elle" (O Kadın İçin Şarkılar, 1891),
  • "Liturgies İmtimes" (Mahrem Litürjiler, 1892),
  • "İnvectives" (Sövgüler, 1896).
Düzyazılarını
  • "Les Poètes Maudits" (Lanetlenmiş Şairler, 1886)
  • ve "Mes Confessions" (İtiraflarım, 1895)
adlı yapıtlarında topladı.

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Temmuz 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  verlaine.jpg
Gösterim: 476
Boyut:  29.9 KB

Ad:  600px-Paul_Verlaine_signature.svg.png
Gösterim: 428
Boyut:  12.4 KB

VERLAİNE
(Paul), fransız şair (Metz 1844 - Paris 1896). Bir istihkâm subayının oğluydu, uzun yıllar sonra dünyaya geldiği için, yıllardır çocuk özlemi çeken ailesi tarafından bir hayli şımartıldı. Ailesi 1851'de Paris'e yerleşen Verlaine, sağlam bir klasik öğrenim gördü ve 1862’de bakaloryasını verdi. 1864’te Paris belediyesi’ne kâtip olarak atandı, ancak memurluk hiç ilgisini çekmedi ve kısa bir süre sonra Xavier de Ricard ve Nina de Villard'ın edebiyat salonlarına devam etmeye başladı; orada Banville, Heredia, Coppâe, Villiers de L'isle-Adam vd. ile tanıştı. Eugâne Vermersch'in bir muhalefet yayını olan Hanneton X. de Ricard’ın l'Art, zaman zaman da, Catulle Mendâs’in çıkardığı Parnasse contemporain dergisine yazan Verlaine, yavaş yavaş edebiyat dünyasıyla ilişkilerini genişletti. O sıralarda koyu bir cumhuriyetçiydi, Tanrı’ya inanmıyordu ve imparatorluğa karşı cephe almıştı. Edebiyatta kendi yolunu bulmaya çalışıyor ve bu sayede birtakım saplantılarından kurtulmayı umuyordu: çünkü kendine örnek olarak seçtiği Baudelaire gibi o da şiirin olduğu kadar alkolün de boyunduruğu altındaydı. Daha 1863’ten başlayarak meyhanelerden çıkmaz olmuştu. Edmond Lepelletier’nin de belirttiği gibi, 1865'te babasının, 1867'çje de içten bağlı olduğu, amcasının kızı Elisa Moncomble’ün ölümü, kendisini sevenleri aşırılıklarıyla üzen bu sinirleri zayıf delikanlıyı iyiden iyiye sarsmıştı. Parnasse okulunun sağlam şiir yapısını ve Baudelaire’in apaçık etkisini taşıyan Poömes saturniens (1866), henüz denemeler aşamasında olan gerçek bir şairin ürünleridir. Her ne kadar Elisa'ya beslediği umutsuz bir aşktan kaynaklansa da, kitapta romantik coşkunluğun içtenliğine yer verilmez ve şairin mutlu bir sonuca bağlanmış bir sevgiden söz ettiği izlenimini uyanır. 1869'da Mathilde Mautâ de Fleurville ile nişanlanması ve 11 ağustos 1870’te onunla evlenmesiyle şair bir an için iç bunalımlarından kurtulduğunu sanmıştı. O sırada les Fâtes galantes (1869) ile la Bonne Chansoriu (1870) yayımladı. Vfetteau'nun fırçasından çıkmış gibi umutsuz bir aşktan hareket ederek Mathilde'in dingin yuvasında son bulan bir yolda yeni bir yaşama kavuşmuş gibiydi. Her şiiri sanki aşkın aşkla tedavisini gerçekleştiren bir denemesiydi. Fakat her şiirin gerçek özelliğiyse, bir şairin kendi kendini bulmasının yansımasıydı. Ancak Verlaine, hiç de birkaç yıl sonra öne süreceği gibi “cansıkıcı ve kolay, gösterişsiz bir yaşam” ın adamı değildi: gelişebilmek için sükûnete değil fırtınaya, bir kadına değil bir erkeğe gereksinimi vardı ve bu kişi, 10 eylül 1871'de gelip yeni evli çiftin yanına yerleşen ve \ferlaine’i baştan çıkaran Rimbaud olacaktı.
Temmuz 1872'de Verlaine ile Rimbaud önce Belçika'ya, sonra Londra’ya kaçtılar. Göçebe bir yaşam, kavgalar, barışmalar, lanetlenmiş şairlerin lanetlenmiş aşkı, yükselişler ve düşüşler, Belçika'dan dönüşterinde patlak veren Brüksel olayıyla noktalandı: 10 temmuz 1873 günü, pek kendinde olmayan Verlaine, Rimbaud’ya ateş ederek onu yaraladı ve iki yıl Mons’ ta hapis yatmaya mahkûm edildi. Bu üzücü yaşantı Verlaine'in yapıtının zenginleşmesini sağladı: şiir anlayışı yenilendi, ufku genişledi ve Romances sans paroles'û (1874) [ilk başlığı la Mauvaise Chanson'du] ve yayımlanmayan yapıtı Cellulairement'da yer alan en başarılı şiirlerinin de bulunduğu Sagesse"i (1881) yazdı. Hücresinin sessizliğinde yeniden imanına kavuşan Verlaine, hem sanatı hem vicdanıyla uzun uzun hesaplaştı ve yaşamını da tarzını da değiştirmeye ka rar verdi. Her şiirini yer yer basmakalıp dini uyanlara düşerek de olsa gerçek birer dua gibi ele alıyor, ama bunun yanısıra da, müziğin büyüleyici gücünden kendini kurtaramıyor ve sesi anlama yeğliyordu. Hiç değilse en başarılı şiirlerinde dizeler müziğe, şarkıya dönüşüyor ve sözcükler sanki kendiliklerinden güzellikleri içinde eriyordu. Bununla birlikte, hem de sık sık, kolaya, hatta yavanlığa düşmekten kendini alamıyordu, çünkü hapishanede imanına kavuşmuş da olsa Verlaine, eski günlerinin saplantılarından bir türlü kurtulamıyor ve Tanrı ile şeytan, manastır ile meyhane ve acının değneği ile sokak serserisinin sopası arasındaki bu sürekli gidip gelmeler yapıtlarına da yansıyordu; sonunda Mathilde kocasından boşandı ve Verlaine de tekrar eski hayatına döndü.
Verlaine 1875-1877'de İngiltere’de (Stickney, Boston, Bournemouth), sonra, Fransa'da Rethel’de (1877-78), ardından Rethel'den eski bir öğrencisi olan Lucien Lâtinois ile birlikte gene İngiltere'de (Lymington, 1879) öğretmenlik yaptı, sonunda toprakla uğraşmak üzere Fransa’ ya döndüyse de (1880), bu denemesinde de başarısızlığa uğradı. Bir yandan yeniden başladığı içkide kendini tüketirken, bir yandan da, içlerinde 1874’te kaleme aldığı Art poötiçue gibi yayımlanmamış başyapıtların da bulunduğu Jadis et Naguöre'i (1884) yayımladı ve dinsel (Amour, 1888; Bonheur, 1891; Liturgles intimes, 1892), erotik (Parallölement. 1889; Chansons pour elle, 1891; Odes en spn honneur, 1893) ve çeşitli konularda (Epigrammes, 1894; invectives, 1896) şiirler kaleme aldı. Alışılmamış yeteneği, özgünlüğü, hatta adının kötüye çıkması bile herkesi bûyülûyordu: Paris'te ve yabancı ülkelerde alkışlanıyor, öncü sanat okulları onu kendilerine bağlamaya çalışıyorlardı. Oysa bilmedikleri bir şey vardı: Verlaine her şeyden önce Verlaine idi, yani her ikisi de gerçek yüzü olan ikiyüzlü bir adam. Ona ancak el yordamıyla, hafif yoklamalarla varılabilir, fakat hiçbir zaman tümüyle sahip olunamazdı. Onu açıklamak değil, "duymak", okumak değil, duymak gerekti, Beklenmedik sözcük bileşimleriyle, vezinlerle, uyaklar ya da ritimlerle oynayan, hantal çiftheceli dizelere daha uçucu saydığı tekhecelı dizeleri yeğleyen Verlaine'i Paul Valöry şöyle tanımlar: "Safdil görünüşlü bu adam, gerçekte düzenli bir primitiftir, becerikli ve alabildiğine bilinçli bir sanatçıyı içinde taşıyan bir primitif." Topluma sırt çeviren bu dehanın son günlerini hastanede ve iki fahişenin, Philomöne Boudin ile Eugönie Krantz’ın yanında geçirmesini "eşyanın tabiatf’na uygun saymak gerekir.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

12 Eylül 2015 / _KleopatrA_ Bilim ww
8 Mayıs 2011 / BrookLyn Edebiyat ww
4 Mart 2013 / Misafir Taslak Konular
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sanat ww
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sanat ww