Arama

Thomas Mann

Güncelleme: 21 Ağustos 2013 Gösterim: 8.718 Cevap: 3
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
14 Kasım 2006       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
1875'te Almanya Lübeck’te doğdu. Bir tüccar ailesinin çocuğu. Varlıklı ailesi sayesinde iyi bir eğitim gördü, ancak babası ölünce üniversite eğitimini tamamlayamadı. İlk büyük eserini 1901’de yazdı: Buddenbrook Ailesi. Zengin bir burjuva ailesinin düşüşünü dile getiren bu destansı roman ona büyük bir ün sağladı. Daha sonra yazdığı "Büyülü Dağ"da bir uygarlığın tümüyle çöküşünü, "Doktor Faustus"ta son savaştan yıkıntı halinde çıkan Almanya’yı anlattı. Hitler iktidara gelince sürgüne gönderildi. 1936’da da Alman vatandaşlığından çıkarıldı. Çeşitli ülkelere sığındı. Bundan sonra romanlarında çağımız dünyasının sorunlarına çağrışımlar getiren büyük mitosları da işledi. Burjuva geleneklerine ve ahlakına karşı çıkan kesin ve gerçekçi gözlemleriyle natüralist bir yazar olarak kabul edilir.
Sponsorlu Bağlantılar
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 16 Ocak 2008 22:11
Biyografi Konusu: Thomas Mann nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
10 Aralık 2011       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Paul Thomas Mann 20. yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biridir. Mann, Johann Wolfgang von Goethe'nin yapıtlarını kendi yapıtında bir tüzük ve konu bulmada örnek olarak kullandı. Buddenbrooks adlı romanında örnek olacak biçimde anlatıldığı gibi, yapıtlarının başlıca konusunu burjuvazinin yozlaşması oluşturmaktadır. Mann, Thomas Johann Heinrich Mann adlı Lübeck'li bir tüccarın ikinci oğlu olarak 6 Haziran 1875'de Almanya'da dünyaya geldi. 1893'te orta okulu bitiren Mann, çok nefret ettiği okuldan ayrılarak annesi ve kardeşleriyle birlikte Münih'e taşındı. Burada "Güney Alman Yangın Sigorta Bankası"na gönüllü stajyer olarak girdi ve 1895/96 yıllarında Teknik Üniversite'de okudu.
Sponsorlu Bağlantılar
225px Thomas Mann 1937

Hayatı

Heinrich ile bozuşması

Mann, I. Dünya Savaşı'nı ulusal bir Alman coşkusu içinde savunarak Betrachtungen eines Unpolitischen (Apolitik Bir Adamın Gözlemleri,1918) pazifizme ve toplumsal değişimlere ve böylelikle demokratik değişime taraftar olan Heinrich'e de karşı çıkmış oldu. Dışişleri bakanı Walther Rathenau öldürüldükten (1922) sonra Thomas Mann, o tarihe kadarki siyasal görüşlerine sırt çevirerek bundan böyle cumhuriyeti ve demokrasiyi onayladı; dolayısıyla da Heinrich ile barıştı.

Eserleri

Buddenbrook Ailesi

Lübeck'teyken bile "Frühlingssturm. Monatsschrift für Kunst, Literatur und Philosophie" (İlkbahar Fırtınası. Sanat, Edebiyat ve Felsefe Aylık Dergisi) adlı derginin yazarları ve kurucuları arasında bulunmuş olan Mann, hayranı olduğu ağabeyi Heinrich tarafından çıkarılan "Das zwanzigste Jahrhundert. Blätter für Deutsche Art und Wohlfahrt" adlı Alman ulusal, anti-Semitist dergiye yazı yazıyordu. Ama Bismarck taraftarı olan genç yazar için şiir çalışmaları daha önemliydi. Heinrich ile birlikte İtalya'ya 1896-1898 yıllarında yaptığı bir yolculuktan sonra 1898-1899 yıllarında "Simplicissimus" adlı derginin redaktörlüğünü üstlendi ve 1900'da askerlik hizmetini yerine getirdi.

Der kleine Herr Friedmann (Küçük Bay Friedmann, 1901) gibi ilk öykülerinden sonra Mann, 1901'de Buddenbrooks (Buddenbrook Ailesi) adlı romanını yayınladı. Dünya çapında başarıya ulaşan bu ünlü romanında yazar, yer yer taşlamalı bir biçimde Lübeck'li bir tüccar ailesinin çöküşünü dört nesil boyunca anlatır. Burjuvazinin, örneğin çalışkanlık, tutumluluk ve görev bilinci gibi değerleri, sanatsal ve entelektüel yaşam biçimleriyle olduğu kadar, kötü alışkanlıklar, lüks, avarelik, din, hastalık ve ölüm yardımıyla yıkılmaktadır.

Tristan

Mann'ın ikinci başarısı, altı öykü içeren Tristan derlemesi (1903) çerçevesinde çıkan Tonio Kroger adlı öyküsüdür. Tonio Kröger'de sanatla burjuva hayat arasındaki zıtlık yansıtılmaktadır. Konu kahramanı hayatın ne kadar boş olduğunu anlayarak aşk ve doyuma varma olanağını elinden kaçırır. Mann, 1905'te bir profesörün kızı Katia Pringsheim ile evlenerek onunla birlikte, aralarında Erika, 1905; Klaus, 1906; ve Golo, 1909 adlı sonraki yazarlar da olmak üzere, altı çocuk sahibi oldular. Evlenmesiyle ve buna bağlı olarak toplumda kendine bir ad yapması nedeniyle muhafazakâr siyasal görüşleri sağlamlaştı. 1912'de soysuzlaşmış yaşam tarzı yüzünden mahva sürüklenen bir sanatçının öyküsünü anlatan Der Tod in Venedik'i (Venedik'te Ölüm) yazdı. Tadzio adlı delikanlıya karşı duyduğu aşk sanatçının Venedik'te ölmesiyle son bulur.

Büyülü Dağ

Der Zauberberg, (Büyülü Dağ) bir sanatoryumda yatan kuzenini görmeye gittiğinde bizzat bir "vaka" haline gelen Hans Castorp adlı bir mühendisin öyküsüdür. Bu yapıtın kahramanı da aşkın ve ölümün gücüne yenik düşer. Sonunda yine, daha iyi bir geleceğe ilişkin umutlar yerini çöküşe bırakır. Mann, 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı. 1933'te İsviçre'ye göç ederek Zürih yakınlarında Küsnacht'a yerleşti. Aynı yıl içinde, konusu açısından İncil'deki örneğine dayanan Joseph und seine Brüder (Yusuf ve Erkek Kardeşleri) adlı roman dörtlemesinin birinci cildi çıktı. Yusuf hayal peşinde koşan bir genç iken, sorumluluğunun bilincinde bir devlet adamı haline gelir.

Mann bu tiplemesiyle ilk kez mahvolmaya mahkûm olmayıp gelecek için umut veren bir karakteri anlatır. Yazar bu yapıtıyla kendi politik gelişmesini ima ederek faşizmin yenilebileceğine ilişkin umutlarını dile getirir. Mann, 1936 yılında Alman uyruğundan çıkarıldı. Çekoslovak uyruğuna geçerek 1938'de ABD'ye taşındı. Burada 1939'da Lotte in Weimarı yazdı. Mann bu Goethe romanında bu büyük idealinin portresini anlaşılmamış, yalnızlığa itilmiş bir insan olarak çizdi.

Doktor Faustus

1944'te Amerika uyruğuna geçen Mann, II. Dünya Savaşı'nda Alman dinleyicileri için faşizm karşıtı radyo programları hazırladı ve 1947'de Doktor Faustus adlı romanını yayınladı. Mann bu romanında Nazi dönemiyle ilgili düşüncelerini açıklar ki, buna göre Nazizmin oluşup gelişmesi bir rastlantı olmayıp Alman tarihinin sonucudur. 1952'de İsviçre'ye dönen Mann, burada 1954'te Die Bekenntnisse des Hochstaplers Felix Krull (Felix Krull Adlı Dolandırıcının İtirafları) adlı yapıtını yazdı. Topluma istediği ilüzyonları sağlayan Krull adlı narsist sanatçının itiraflarını tamamlayamadı yazar.

12 Ağustos 1955'te, 80 yaşında Zürih'te hayata gözlerini yumdu.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
🌘 🚀
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
12 Haziran 2012       Mesaj #3
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Thomas Mann

Geride bıraktığımız yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biri olan Thomas Mann, 6 Haziran 1875'de Lübeck'te dünyaya geldi. Yazar Heinrich Mann'in kardeşidir. Büyük bir tahıl firmasının yöneticisi olan babası Thomas Johann Heinrich Mann'ın 1891 yılında ölmesi Mann ailesinin yaşamının dönüm noktası olmuştur. Ticaretten çok sanatla ilgilenen Thomas ve Heinrich kardeşlerin babalarının işlerini sürdürmemeleri üzerine aile 1893'te Mühin'e taşınır. Bir sigorta şirketinde çalışmaya başlayan Thomas, bir yandan da yazarlık serüvenini devam ettiriyordu. Lübeck'teyken bile İlkbahar Fırtınası, Sanat, Edebiyat ve Felsefe Aylık Dergisi'nin (Frühlingssturm, Monattsschrift für Kunst, Literatur und Philosophie) kurucuları ve yazarları arasında yer alan Thomas Mann, ağabeyi Henrich tarafından çıkarılan anti-Semitist dergiye de yazılar gönderiyordu. Ama Bismarck taraftarı olan genç yazar için şiir çalışmaları çok daha önemliydi.

1895'te ağabeyi Henrich ile birlikte İtalya'ya gitti. İlk uzun hikayelerinin biraraya gelmesinden oluşan Buddenbrooks Ailesi'ni gönderdiği yayınevinden destek gelince bu kitap üzerinde çalışmaya başladı. 25 yaşında romanı tamamladı ve romanın sağladığı başarı sayesinde tüm hayatı değişti.

1905'te varlıklı bir aileden gelen, kültür düzeyi yüksek Katia Pringsheim'le evlenen Thomas Mann; bu evliliğin sağladığı olanaklardan faydalanarak tüm zamanını edebi çalışmalara ayırdı. Bir dönem Oberammergau, Tölz ve Davus'ta yaşayan Thomas Mann, 1914'te Münih'e döndü.

1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan yazar Nazi yönetimi benimsemediği için 1933 yılında Almanya'dan uzaklaştırıldı. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bir süre dolaştıktan sonra Zürich gölü kıyısına yerleşti. 1938'de Amerika'ya, Princeton Üniversitesi'nde edebiyat profesörü olarak ders vermek üzere davet edildi. 1952'de Amerika'dan ayrılarak Avrupa'yı dolaştı ancak yıllar önce vatandaşlığından çıkarıldığı ülkeye uğramadı. 1949'da Goethe'yi anma toplantılarına katılmak üzere Almanya'ya gitti ancak Alman edebiyatçılarının soğuk ve sert tutumuyla karşılandı. 1954 yılında yine Zürich Gölü kıyısına döndü ve Tanrı'nın Seçtiği adlı romanını burada yaşadığı yıllarda tamamladı. 20. yüzyıl Alman romanının, çağdaş Avrupa eleştirel gerçekçiliğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Thomas Mann, eserlerini yazma sürecinin içiçe geçtiği görülür. İlk taslakları yazarın gençlik yıllarına kadar gider. Edebiyat yaşamında özellikle Tolstoy'dan etkilenmiş, leitmotif ve ayrıntılı anlatma tekniğini bu yazardan almıştır. Mann'in hemen hemen bütün yapıtları kendi yaşam öyküsünü temel almakla birlikte, bunların hiçbirinde öznellik çerçevesinde sıkışıp kalmamış hepsine evrensel bir anlam kazandırmayı başarmıştır. Bütün yapıtlarının bir başka ortak özelliği de Mann'ın kullandığı ince alaycı üsluptur.

Buddenbrooks Ailesi, Büyülü Dağ ve Yusuf ile Kardeşleri yazarın sanatındaki gelişmeyi gösteren üç büyük yapıtıdır. Bir Ailenin Çöküşü alt başlığıyla yayınlanan Buddenbrooks, 1835'ten 1877'ye, kırk yıllık bir süre boyunca Lübreckli bir tüccar ailesinin dört kuşağını anlatır. Özellikle üçüncü kuşağın, Thomas Buddenbrooks'un üzerinde yoğunlaşan yazar, o dönemde aile ve firma, saygınlığının doruğuna erişmiş gibi görünse de içten içe bir çöküşün yaşandığına dikkat çeker. Bu, Thomas'ın duyarlı kişiliğinden kaynaklanan bir çöküş olup, bir müzikçi olan oğlunda giderek artacak, varlıklı burjuva ailesinin çöküşüyle son bulacaktır. Thomas Mann'in kendi yaşamından belirgin çizgiler taşıyan roman, aynı zamanda çağının toplumsal gelişmelerini gözler önüne sermekte ve bu yönüyle 'çağ romanı' olarak anılmaktadır. Sanatçının kurulu düzenle ve burjuva yaşamıyla ters düşerek yaşamla çatışmasından doğan ve ilk kez bu romanında ortaya çıkan sorun, kendini daha sonraki eserlerde de göstermiştir.

Thomas Mann, edebi yaşamının ikinci doruk noktasını 1924'te yayınlanan Büyülü Dağ adlı romanla yaşamıştır. Konusu Alp Dağları'nın tepesindeki bir sanatoryumda geçen yapıt, o günkü Avrupa'nın ideolojik konumunu irdeler. Büyülü Dağ, kahramanının ruhsal gelişimini anlatan ve psikolojik durumları göz örüne seren 'oluşum romanı' niteliğini taşıdığı kadar, içinde geçtiği faşizm öncesi çağı eleştirmesiyle ve toplumcu devrimi haber vermesiyle de önemlidir. Mann, burada zaman kavramını değişik bir biçimde ele alan anlatım tekniğiyle yansıtır. Thomas Mann'in içinde yaşadığı çağa karşı ilgisi özellikle giderek güçlenen Nasyonal Sosyalizme karşı çevresindekileri uyarması, onun bu yıllarda yazdığı denemelerinde özellikle İtalyan faşizmi ele aldığı Mario ve Sihirbaz adlı hikayesinde görülür. Gerek yararlandığı malzemenin bolluğu ile dile getirdiği düşüncelerin zenginliği, gerek taşıdığı sanatsal değerler açısından Mann'ın en büyük yapıtı insanlık tarihini anlattığı Yusuf ile Kardeşleri adlı öyküdür. Dörtleme niteliği taşıyan bu roman, karşılaştırmalı bir din ve kültür tarihi araştırmasının ürünüdür. Mann, burada hem mitolojik malzemeden hem de kutsal kitaplardan yararlanmıştır. Dörtleme dil zenginliğinin yanı sıra alaylamalı üslubuyla da dikkat çekicidir.

Thomas Mann, Tolstoy'a olduğu kadar Goethe'ye de hayran olduğunu belirtmek gerekir. Bu öyle bir hayranlıktır ki kahramanı Goethe olan Lotte Weimar adlı romanı yazmış, yine büyük aynı yazardan yola çıkarak Doktor Faustus'u kaleme almıştır. Goethe'yi çevresinden kopuk, çevresince anlaşılmayan yalnız bir sanatçı olarak ele alarak, bilinç akışı tekniği yoluyla şairin 1816'da Weimar'ı ziyareti anlatılır. Doktor Faustus ise halk edebiyatından başlayarak Goethe'ninki de dahil olmak üzere Faust'la ilgili tüm yapıtların malzeme olarak işlendiği ve Faust tipinin çağdaş Avrupa insanıyla özdeşleştirildiği bir büyük romandır. Yapıt, bir yaşamöyküsü ekseninde besteci Andrian Leverkühn'ün yaşamını, Nasyonal Sosyalizm'in çoşkusuna kapılmış Almanya'nın alınyazısıyla koşutluk içinde anlatır.

Thomas Mann'ın büyük başarı kazanan son yapıtı, 1900'lü yılların Avrupası'nın geniş kapsamlı bir toplum eleştirisi niteliğinde olan Felix Krull'un İtirafları'dır. İlk örnekleri 17. yüzyılda görülen 'picaro romanı' türünün çağdaş bir örneği olan bu roman, sanata yatkın bir hırsızın çocukluğunu, gençliğini ve dünya yolculuğunun ilk basamaklarını anlatır. Mann'in kahramanı kendisinin "etişmesini"sağlamış olan burjuva yaşam biçiminiyle alay eder.

Goethe ve Tolstoy'un yanı sıra Wagner, Schiller gibi yazar ve düşünürlerle ilgili çalışma ve siyasal yazıları bulunan Thomas Mann, 12 Ağustos 1955'te Zürih'te yaşamını yitirmiştir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
In science we trust.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
21 Ağustos 2013       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
MANN, Thomas (1875 Lübeck - 1955 Kilcherg/Zürih)
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Alman romancı. Heinrich Mann'ın kardeşidir. Baba tarafından Lübeck kentinin tanınmış, soylu bir tüccar ailesinden gelir, annesiyse Portekiz asıllı bir Brezilyalı'dır. Varlıklı ve kültürlü bir aile atmosferi içinde son derece uyumlu, sorunsuz bir çocukluk çağı geçirdi. Babasının 1891'de ölümünden sonra 1893'te annesiyle birlikte Münih'e yerleşti. Bir yıl sigorta şirketinde çalıştı. Simplizissmus dergisine girdi. 1895-1897 arasında ağabeyi Heinrich'in yanında Roma'da yaşadı. Kendini tümüyle yazarlığa verdi. İlk öykülerini gönderdiği Fischer Yayınevi'nden uzunca bir düzyazı için teklif aldı. Bunun üzerine ailesinin üç kuşak boyunca hikâyesi olan "Buddenbrooks" (Buddenbrooklar) romanını yazmaya başladı. Kendisini bir anda dünya çapında üne kavuşturan bu yapıtını 1900 yılında, yani 25 yaşındayken tamamladı, yapıt bir yıl sonra yayımlandı. 1905'te Münihli bir profesörün kızı olan Katja Pringsheim ile evlendi.
I. Dünya Savaşı'nın patlak verdiği, Almanya'nın Fransa'ya savaş ilân ettiği sırada savaş coşkunluğuna kapıldı. Bu yüzden kardeşi Heinrich ile aralarında çıkan çatışma Weimar Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadar sürdü. İki kardeş ancak 1922'de yeniden barışabildi. "Der Zauberberg" (Büyülü Dağ, 1924) adlı ikinci büyük romanını bu barışmadan sonra yazdı. Bu yapıtında Almanya'nın demokratlaşması gerektiğini anlattı. 1929'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.
Nazi Almanyası'nın havasına uymayan, buna tepki gösteren yazar, vatan haini sayıldı. 1933'te Hitler'in iktidara gelişiyle Almanya'dan ayrıldı. Önce Fransa'da, sonra da Zürih'te yaşadı. 1936'da Naziler tarafından Alman yurttaşlığından çıkarıldı. 1939'da ABD'ye gitti. Princeton üniversitesi'nde konuk edebiyat profesörü oldu. 1944'te Amerikan uyruğuna geçti. 1947'de yeniden Avrupa'ya döndü. 1949'da Almanya'ya geldi ve Goethe Ödülü'nü aldı.
1952'de Zürih yakınındaki Kilchberg'e yerleşti. 20. yüzyılın önde gelen Alman yazarlarındandır. Thomas Mann'ın yaratıcılığı otobiyografik özellik taşır, kaynağını kişisel yaşantılarından alır, ama kişisel olanı dile getirmekle genel, çağdaş ve evrensel olanı yansıtmayı amaçlamıştır. Yazım tekniğinde gerçekçi ayrıntıları son derece ustalıkla işlemeyi başarmıştır. Yapıtlarında Schopenhauer, Nietzsche, Wagner, Freud ile Rus ve Fransız gerçekçiliğinin etkileri görülür.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

22 Aralık 2009 / asla_asla_deme Edebiyat
22 Aralık 2009 / asla_asla_deme Edebiyat
19 Temmuz 2008 / recruit87 Sinema ww
25 Kasım 2015 / Jumong Sinema ww
31 Ekim 2015 / estudiantes Sinema ww