Arama

Anton Çehov

Güncelleme: 19 Mayıs 2011 Gösterim: 28.257 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anton Çehov
Her şey basit olmalıdır.. Tümüyle basit.. Teatral olmamaktır esas olan..
Sponsorlu Bağlantılar
A. Çehov
Ad:  cehov.PNG
Gösterim: 628
Boyut:  58.6 KB
İş, Ev, Kilise
Çehov 1860 yılının Ocak ayında Rusya'nın bir taşra kenti olan Taganrog'da doğdu. Babası Pavel Çehov, bakkaldı. Ancak babası için sanat ve din her zaman bakkallıktan daha ön plandaydı. Bu yüzden hiçbir zaman başarılı bir tüccar olamadı. Sert, otoriter ve merhametsiz bir insan olan Pavel Çehov çocuklarına kilisede ilahi söyletiyordu. Çehovlar'ın başlıca uğraşı ilahiler, ev ve kilise ibadetleriydi. Babalarının bu dini ve artistik eğilimleri çocukları için bir işkence haline geliyordu. Bu ağır hayatı Çehov için anlamlı kılan tek kişi, duygusal ve anlayışlı bir insan olan annesiydi.

Anton tüccar olacak
Kendisi ticarette başarı sağlayamayan Pavel Çehov, oğullarından birini bu alanda yetiştirmeyi düşünüyordu. Bunun için de Anton'u uygun gördü. Bu arada Anton liseye başlamıştı. Ancak kilise korosu, dükkan işleri onun dersleriyle ilgilenmesine engel oluyordu. Sonuçta çok da vasıflı bir okul sayılamayacak Taganrog Lisesi uzadıkça uzadı. "Kılıflı Adam", "Edebiyat Öğretmeni" adlı hikayeleri bu döneme aittir.

Bir süre sonra babasının borçları nedeniyle tüm aile Moskova'ya taşındı. Anton'sa eğitimini tamamlamak üzere Taganrog'ta kaldı. 16 yaşındaki lise öğrencisi Çehov üç yıl boyunca kendi hayatını kazandı. Birçok zorluk yaşadı. Tüm bunlara rağmen bu dönem önceki yaşamından daha katlanılabilirdi. Dükkanda oturmak, kilisede ilahi söylemek zorunda değildi. Bu zamanını yazmaya ve okumaya ayırıyordu. Ayrıca artık hayata ve sosyal çevresine daha eleştirel bir gözle bakabiliyordu.
Mutsuz çocukların otobiyografyafobisi var
Çehov'un hikayelerinde çocuklar oldukça geniş yer tutar. Onun hikayelerinde mutlu, çoşkulu çocuklar çok azdır. Tıpkı kendi çocukluğu gibi hüzünlü, incinmiş çocuklar vardır.

Çehov geçmişe dönüp bakmaktan hep korkardı. "Bende otobiyografyafobi var." derdi.
1879 yılında liseyi bitiren Çehov Moskova'ya ailesinin yanına döndü. Moskova Tıp Fakültesi'ne yazıldı. Ailesinin geçimine katkıda bulunmak için dergilerde yazı yazmaya başladı. Bu dönemde kaleme aldığı yapıtlarını "Melborne'nin Masalları" adı altında birleştirerek üniversiteyi bitirdiği yıl ilk kitabını yayınladı. Çehov'un bu dönemde yazdığı yazılar birer zorunluluktu; çünkü içinde bulunduğu çevre çıkarcı, ikiyüzlü ve gericiydi. Bu durum onun edebi kişiliğini köstekliyordu; ancak para kazanmak zorundaydı. Tüm bunlara yazdığı derginin sahibinin sürekli mizah yazıları istemesi ve sansürün eklenmesi Çehov'u iyice zorlar hale geldi. Bu ortamdan kendini sıyırmaya çalışıyordu.
Darwin'i Seviyorum
Üniversiteyi bitirdiği yıl doktorluğa başladı. "Cerrahlık", "Kaçak", "Cansız Ceset" hikayelerini bu sırada yazdı. Hekimlik, vaktini fazlasıyla aldığından yazmaya vakit bulamıyordu. Bu durumda ikisinden birini seçmek durumunda kalacaktı ve eserlerinin şöhreti de iyice yayılınca, doktorluğu bırakmaya karar verdi. Çehov'un bilime olan bağlılığı şu sözlerinden bellidir: "Darwin'i okuyorum. Ne haşmet! Müthiş seviyorum onu."

Çehov üzerine yazanların çoğu onun Çarlık Rusya'sını anlatışını, bir doktorun hastalığı teşhisine benzetirler.
İkiyüzlüleri hiç sevmem
Çehov'un sistemli, düzenli bir sosyal- politik görüşü yoktu. Her türlü haksızlığa, bayağılığa, dalkavukluğa, ikiyüzlülüğe düşmandı. Eserlerinde bu sosyal kusurları ele aldı. ("Memurun Ölümü", "Madalya", "Bukalemun")

1886 yılında çıkan "Alacalı Hikayeler" adlı kitabından sonra 1887'de Çehov iki hikaye kitabı birden çıkardı: "Masum Sözler", "Alaca Karanlıkta". Ertesi yıl "Alaca Karanlıkta" Puşkin Ödülü'nü kazandı. Bundan sonra başarılar ardı ardına geldi.
Kim karamsar, ben mi?
Çehov'u artık okuyucunun her türü seviyordu. Eleştirmenler de onun sanat gücünü kabul etmişlerdi; ama yazarı karamsar olmakla eleştiriyorlardı. Çehov'sa karamsarlığı bütün ömrü boyunca reddetti. Hayatına böylesine ilgi gösteren insan karamsar olamazdı. Stanislavski de bu iddiayı kesinlikle reddederek şöyle diyordu: "Anton Pavloviç gördüğüm en büyük iyimserdir."

Çehov'un hayat sevgisini kendisine ruhça en yakın kahramanı, "Vanya Dayı"daki Astrov, güzel ifade ediyor. Hayatından memnun olup olmadığı sorusuna şu karşılığı veriyor: "Genel olarak hayatı severim; ama bizim hayatımıza, taşra hayatına, Rus hayatına, esnaf hayatına tahammül edemem, ruhumun bütün gücüyle hor görürüm."
Sağlık durumum kötü, güneye bir gideyim
Yazarın kendini en rahat hissettiği yer halkın yanıydı. Bir dönemden sonra kendini sosyal işlere verdi.1892 yılında Nijni Naugored vilayetinde başgösteren kıtlıkla savaşmak için kurulan teşkilata katıldı. Aynı yıl Melihova adlı bir köyde aldığı çiftliğe yerleşti. Böylece Çehov'un Melihova Dönemi denilen dönem başladı. Yaratıcılığının zirvesindeydi. Yaşayışı çok sadeydi. Halka yakın olmak, sosyal işlerle uğraşmak, onu mutlu ediyordu. Buna rağmen sağlık durumu gittikçe bozuluyordu. Hastalığı iklim tedavisi istiyordu ve Çehov güneye gidiyordu. Yalta'da bir yazlık evi vardı.

Yalta'da devrin büyük yazarlarının ve sanatçılarının ziyaret ettiği yazar en çok Tolstoy'la ve Gorki'yle görüşüyordu. Moskova Devlet Tiyatrosu oyuncusu Olga Knipper'le evlendi.
Sağlık durumu gittikçe bozulmaktaydı. Doktorlarının tavsiyesiyle Almanya Bodenwagler'e taşındı. 1 Temmuz gecesi son şampanyasını içtikten sonra uyudu ve bir daha uyanmadı. Çehov'un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan "İvanov" ve "Orman Cini"ni 1887-1890 yıllarında yazdı.
Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen "İvanov" da çok büyük başarı sağladı. Orman Cini'nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara verdi. "Martı"yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: "700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim." Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştır. Bu sırada "Vanya Dayı" büyük övgülere layık görülüyordu. "Martı"nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da "Üç Kız Kardeş" ve "Vişne Bahçesi"ni yazmasına sebep oldu.
Konular, tipler, temalar
Çehov'un oyunlarında geçiş dönemi Rusyası'nın, bir rejimin son döneminin, etkileri görülmekteydi. Alt üst olmuş değerler, yıkılan toplumsal katmanlar, laçkalaşmış ilişkilerin varlığı en üst seviyedeydi. Oyunlarında Rus toplumunun tüm katmanlarından tipler görürüz.
Hemen hemen tüm oyunlarında yinelenen tipler yok olan aydınlardır. İşlenen bir başka ana konu da, dönemin de etkileriyle "gelecek umudu"dur. Ayrıca özveri, sabır, çalışkanlık da oyunlarında sıkça işlenen konulardır.
Yaşasın gençlik
Çehov'un oyunlarında dikkat çeken bir husus genç karakterlerin daima coşkulu, dinamik, dürüst, uyumlu olması; yaşlı aristokrat kökenli karakterlerin de uyumsuz, çekilmez tipler olmasıdır. Bu da Çehov'un Çarlık Rusyası'na olumsuz bakış açısının bir gösterisidir.
Bu tüfek patlayacak!
Çehov'un sahnelenmeye dair dikkat ettiği hususlardan biri de doğallıkla bağdaştırılabilecek işlevselliktir. Çehov'a göre oyunun başında sahnede bir tüfek varsa, o tüfek oyunun sonunda mutlaka patlamalıdır.
Doğallık, doğallık, doğallık
Yazar, kahramanlarını, yaşamı, yaşanılanları olduğu gibi göstermek gerektiğini düşünüyordu. Yaşam nasılsa her şey öyle olmalıydı. Tüm duygular yan yana ve doğal olmalıydı. Çehov'un Martı'nın oyuncularına söylediği gibi:
"Her şey basit olmalıdır.. Tümüyle basit.. Teatral olmamaktır esas olan.."
"Sanırım Anton Çehov'la karşılaşan herkes, içinde ister istemez daha yalın, daha doğru, daha kendisi olma isteği duyardı... Çehov hayatı boyunca hep kendi ruhsal bütünlüğü içinde yaşadı; her zaman kendisi olmayı, iç özgürlünü korumayı başardı. Başkalarının özellikle de daha kaba insanların Anton Çehov'dan beklediklerine hiç aldırmadı... Bu güzel yalınlığın içinde, kendisi de yalın, gerçek ve içten olan her şeyi sevdi ve kendine özgü bir güçle başkalarına da yalın olmayı öğretti."
Maksim GORKİ
"Çehov bir sanatçı olarak ,önceki Rus yazarlarıyla, Turgenyev, Dostoyevski veya benimle, mukayese bile edilemez. Çehov'un kendi biçimi var empresyonistler gibi. Bakarsanız adam hiçbir seçim yapmadan, eline hangi boya geçerse onu gelişi güzel sürüyor. Bu boyalar arasında hiçbir münasebet yokmuş gibi görünür. Ama bir de geri çekilip baktınız mı şaşırırsınız. Karşınızda parlak büyüleyici bir tablo vardır."
Tolstoy
Ceren Bayar

Biyografi Konusu: Anton Çehov nereli hayatı kimdir.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Anton Pavloviç ÇEHOV (1860–1904)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

wwwhalkalisekercombr3

Öy­küleri ve oyunlarıyla dünya edebiyatında çok özgün bir yeri olan Rus yazarlarından Anton Pavloviç Çehov, Azak Denizi kıyısındaki Taganrog'da doğdu. Özgürlüğe kavuşmuş bir kölenin torunu ve bir taşra bakkalının oğlu­dur. İlk ve ortaöğrenimini doğduğu kentte tamamladı. 1879'da tıp öğrenimi görmek üze­re Moskova'ya gitti. Öğrenim yıllarında aile­sine destek olmak amacıyla gazete ve dergile­re yazılar ve kısa mizah öyküleri yazdı. Çehov tıp öğrenimini bitirdiğinde yazılarıyla yaygın bir ün kazanmıştı. O yıllarda dönemin önde gelen dergilerinden Yeni Zaman m yönetme­niyle tanıştı ve takma ad kullanmaktan vazge­çerek, öykülerini kendi imzasıyla yayımlama­ya başladı.

Oyun yazarlığına tek perdelik oyunlarla başlayan Çehov'un sahnelenen ilk başarılı oyunu Ivanov'dur (1887). Çehov 1890'da bir tutuklu ve sürgün yeri olan Sahalin Adası'na gitti. Oradan döndükten sonra izlenimlerini Sahalin Adası (1893–94) adlı kitapta yayımla­dı. Çehov, insanların içinde bulunduğu kötü koşulların değişebilmesi için herkesin sorum­luluk duyması ve bir şeyler yapması gerektiği­ne inanıyordu. Bir araştırma tezi niteliğini taşıyan Sahalin Adası, hapishane koşullarında bazı iyileştirmeler yapılmasına yol açtı. 1891'de Avrupa gezisine çıkan yazar, Rusya' ya döndükten sonra, en güçlü yapıtlarından 6 Numaralı Koğuş'ta (1892) özgürlükçü düşün­celeri savundu. Bu dönemde yazdığı oyunlar arasında başyapıtlarından Martı ise, ilk kez 1896'da St. Petersburg'da (bugünkü Lenin­grad) sahnelendi. İzleyicinin alışık olmadığı türden bir oyun olduğu için başarısızlığa uğradı. Çehov 1894 Mart'ında bir akciğer kanaması geçirdi. Sağlığının düzelmesi için Karadeniz kıyısındaki Yalta'ya yerleşti. Bura­da onu görmeye gelen Tolstoy, Gorki ve Bunin gibi yazarlarla sık sık görüşme ve tartışma olanağı buldu. 1898'de ünlü oyun yönetmeni Konstantin Stanislavski, Martiyı Moskova Sanat Tiyatrosu'nda yepyeni bir anlayışla sahneye koydu. Oyun bu kez büyük bir başarı kazandı. Bu oyunu Vanya Dayı (1899), Üç Kız Kardeş (1901) ve yazarın ölümünden az önce tamamladığı Vişne Bahçe­si (1904) izledi. Bu yapıtların tümü de, insan doğasının iç gerçekliğini yansıtan, insanın zayıf yanlarını ve yalnızlığını dile getiren, bu nedenle de tiyatro sanatında yeni bir çığır açan yapıtlardı.
Ünü çar tarafından da kabul edilen Çehov, Akademi üyeliğine seçilmişti. Ne var ki, 1900'de Tolstoy'un bu Akademi'ye girmesini çar onaylamayınca Akademi'den ayrıldı. Martinin ünlü oyuncusu Olga Knipper ile evlenen Çehov, sağlığının giderek kötüleşme­sine karşın, Vişne Bahçesinin 1904'teki ilk sahneye konuşunda bulundu ve aynı yıl Almanya'daki sağlık merkezlerinden biri olan Badenweiler'da veremden öldü.

Oyunları

• Ayı
• Bir Evlenme Teklifi
• Düğün
• İvanov
• Martı
• Orman Cini
• Öksüzlük
• Tütünün Zararları
• Üç Kızkardeş
• Vanya Dayı
• Vişne Bahçesi

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
19 Mayıs 2011       Mesaj #3
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Anton Çehov

(1860 Taganrog-1904 Badenweiler), Rus oyun ve öykü yazarı. Devrim öncesi Rusyası'nda yetişmiş en önemli yazarlardan biridir. Taganrog'da liseyi bitirdikten sonra Moskova'da tıp öğrenimi gördü. Çok kısa bir süre doktorluk yaptıktan sonra kendini tümüyle yazarlığa verdi. 1884'te ciğerlerinden hastalandı. İlk öyküsü 1879 yılında basıldı. 1890 yılında Sahalin Adası'ndaki sürgünlerin yaşamı üzerine yazmak amacıyla Sibirya'ya gitti. 1890'larda Avrupa'ya yaptığı geziler sırasında Hauptmann ve Maupassant gibi yazarlarla ilişki kurdu. Bu ilişkiler, sanatçı kişiliğinin oluşmasında önemli rol oynadı. 1898 yılındaysa, tedavi amacıyla gittiği Kırım'da Tolstoy ve Gorki ile tanıştı. 1904 yılında sağlığının iyice bozulması üzerine, Kara Orman'daki Badenweiler kaplıcasına gitti. Orada veremden öldü. Çehov, bir öykü yazarı olarak, sık sık Maupassant ile karşılaştırılmıştır. Maupassant gibi o da kısa, ince ayrıntıları vurguyalan öyküler yazdı. Öykülerinin genel havası kasvetliydi. Başlıca öyküleri: "Step'" "Step, 1888", "Palata No 6", (Altı Numaralı Koğuş, 1892), "Moya Jizn'" (Yaşamım, 1896), "Mujiki" (Köylüler, 1897), "Ariadna" (1895). Çehov'un oyunlarındaki gerçekçilik, kurguyu basit kılan, bunun yanı sıra karakterizasyonu, çevrenin anlatılmasını ve olayların altını çizen bir toplumsal felsefenin aktarılmasını vurgulayan bir ögeydi. Kullandığı dil, gündelik dile çok yakındı. Gelişme, düğüm ve çözüm aşamalarını bir ölçüde gözardı eden Çehov, "kahraman olmayan kahraman" tipini yarattı. Çağdaş edebiyatta birçok örneği bulunan bu tip, ilk kez "İvanov" (1889) adlı oyununda ortaya çıktı. Burada, yazarın kendisi gibi, yaşamın kasveti ve tekdüzeliği tarafından ezilen bir karakter çiziliyordu. Çehov'un en önemli oyunları "Vişneviy Sad" (Vişne Bahçesi, 1904), "Çayka" (Martı, 1896), "Tri Sestri" (Üç Kızkardeş, 1899) ve "Dyadya Vanya" (Vanya Dayı, 1902)dır. Bu oyunların tümü, yaşamdan bir parça sunarlar, fakat aksiyonun ne belirli bir başlangıcı, ne de belirli bir sonu vardır. Çehov oyunlarında, aynı zamanda devrim öncesinde Rusya'da yaşanan toplumsal gerilimi de yansıtmıştır. Umutsuz bir atmosfer içinde yaşayan, kendini zevk ve çalışma yoluyla unutmaya çalışan başıboş bir aristokrasiyi, serfleri ve aydınları anlatır.Çehov'un belirli bir atmosfer yaratma, yaşamın önemsiz gibi gözüken ayrıntılarını yakalama yeteneği, onu önde gelen oyun yazarları arasına sokmuştur.

Benzer Konular

23 Mart 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Şubat 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Haziran 2011 / _Yağmur_ Edebiyat
8 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
13 Mart 2009 / Harry Kewell Spor ww