Arama

Comte de Lautréamont

Güncelleme: 31 Temmuz 2012 Gösterim: 3.134 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Comte de Lautréamont

Sponsorlu Bağlantılar
Comte de Lautréamont gerçek adı Isidore Lucien Ducasse'dır. (4 Nisan 1846 Uruguay - 24 Kasım 1870 Paris) Fransız şair.
Hakkında çok az şey bilinen Isidore Ducasse'ın takma adı Comte de Lautrémont'tur. 4 Nisan 1846'da Uruguay Montevideo'da doğdu. Babası Fransız Konsolosluğu'nda görevli bir memurdu. Annesi Lautrémont 18 aylıkken öldü, intihar ettiği konusunda şüpheler vardır. Uruguay'da geçirdiği gençlik dönemi bir sır halinde kaldı. İç savaşın ve koleranın patlak vermesiyle, 10 yaşındayken okulunu bitirmesi için babası tarafından Fransa Tarbes'e gönderildi.
Tarbes ve Pau'da, kibirli, somurtkan ve içedönük kimse olarak görüldü. Okulda, Latin ve matematik derslerindeki başarısızlığını, edebiyata olan ilgisiyle ve başarısıyla telafi etti. 19 yaşında, okulu bitirdikten sonra, Ducasse'nin, yolculuklar yaptığı konusunda düşünceler vardır. Bu yolculukların muhtemelen Uruguay'da olan babasına veyahut edebi temaslar yapmak için Fransa Bordeux'ya olduğu tahmin edilir. 1867 veya 1868'de, hiçbir kayıt belgesinin bulunmamasına rağmen Paris'te politeknik veya maden okulunda okuduğu tahmin edilir. Araştırmacıların çoğu, Lautréamont Paris'teyken Maldoror'un çıktığını düşünür. 24 yaşında bir otel odasında intihar ederek, yaşamına son verdi. En önemli eseri Maldoror'un Şarkıları'dır.

Biyografi Konusu: Comte de Lautréamont nereli hayatı kimdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Maldoror'un Şarkıları
1868'de, Lautreamont, Uruguay'a babasına Maldoror'un ilk parçasını göstermek ve finansal desteğini almak için için yolculuk yaptı. İlk kıta, anonim olarak 1868'de yayımlandı. Emile Zola, Victor Hugo gibi Fransız edebiyatının ünlü isimleri için editör olarak çalışmış Albert Lacroix ve Joseph Proudhon tarafından kitabın son halinin düzeltmeleri yapıldı, 1869 yazında basıldı. Lacroix şirketi, çalışmanın değerlere hakaret eden ve müstehcen doğasından dolayı davadan korktu ve asla kitabı satışa sunmadı. Maldororun Şarkıları, gerçeküstü figürler ve olgular içeren, tanrıya başkaldıran ve insanın daha çok hayvansı yönlerini anlatan düzyazı-şiir tarzı bir kitaptır. Bu kitapla Lautreamont, Fransız edebiyatında sürekli bir yer edinmiş; sürrealist akımın önemli simgelerinden biri olmuştur.
Sponsorlu Bağlantılar
Maldoror'un Şarkıları'ndan

Sen, ey okur, bu yapıtın başında kine başvurmamı istersin belki de! Güzel ve kara bir havada, tıpkı köpekbalığı gibi engin bir kösnüye gömülmüş durumda sırt üstü devrilip, gururlu, geniş ve ince burun deliklerinle istediğin kadar kini içine çekemeyeceğini kim söyledi sana, eğer bu eylemin önemi kadar senin o kızıl kokulara olan haklı iştahının önemini de ağır ağır ve görkemle anlıyorsa? Daha önce eğer Tanrı'nın lânetli vicdanını arka arkaya üç bin kez içine çekmeye kendini kaptırmazsan, inan bana ey canavar, çirkin suratının o iki biçimsiz deliğini eğlendirecektir
O kokular. O sözle anlatılmaz hazlardan alabildiğine hoşnut kalacak olan burun deliklerin, güzel kokulardan, buhur kokularından başkasını duymak istemeyecekler bir daha; çünkü, o cânım göklerin görkeminde ve dinginliğinde yaşayan melekler gibi eksiksiz mutlulukla tıkabasa doymuş olacaklar.


***
Maldoror'un mutlu yaşadığı o ilk yıllarda nasıl iyi yürekli biri olduğunu anlatacağım birkaç satırda. Daha sonra, kötü ruhlu doğmuş olduğunu fark etti: Ne garip yazgı! Kişiliğini elinden geldiğince gizledi uzun yıllar, ama sonunda, şu alışık olmadığı gerilim yüzünden, her gün kan beynine çıkmaya başladı; böylesine bir yaşama artık katlanamadığı için de, sonunda, kararlı bir biçimde kötülük mesleğine adandı… Bu tatlı dünyaya! Pembe yanaklı küçük bir çocuğu sevip dururken yanaklarını usturayla kesip koparmak isteyeceği kimin aklına gelir, ve eğer Adalet'in türlü türlü cezaları gözünün önüne gelmemiş olsaydı kim bilir kaç kez yapardı bu işi.Yalancı biri değildi, gerçeği kabul ediyor ve kendisinin bir kan dökücü olduğunu söylüyordu. İnsanlar, duydunuz mu? Bu titreyen kuş teleği kalemle de aynı şeyi tekrarlamaktan utanmıyor. Sanki istençten de güçlü yetke… Bir lânet! Yerçekimi yasalarına karşı koyabilir mi taş? Olanaksız. Kötülük, iyilikle bağlaşma yapmak isterse, olanaksızdır. Yukarıda söylediğim de buydu benim zaten.

***
İmgelemin yarattığı ya da sahip oldukları, soylu duygular sayesinde insanların övgülerini kazanmak için yazar kimileri. Ben, kan dökücülüğün tadını betimlemek için kullanıyorum dehâmı! Gelip geçici, yapay zevkler için değil; ama insanla başlamış, insanla sona erecek olanlar için. Tanrı'nın gizli kararlarına uygun olarak kan dökücülükle bağlaşma yapamaz mı dehâ? Ya da, kan dökücü biri dehâ sahibi olamaz mı? Bunun kanıtını benim sözlerimde bulacaksınız; isterseniz, beni dinleyip dinlememek sizin elinizde. Bağışlayın, bana öyle geliyor ki saçlarım diken diken oldu; ama, önemli değil, çünkü, elimle, kolayla eski durumlarına getirebilirim onları. Bu, şarkı söyleyen kişi, tek sesli parçalarının bilinmedik şeyler olduğunu ileri sürmüyor; aksine, kahramanının kibirli ve kötücül düşüncelerinin bütün insanlarda bulunmasına alabildiğine seviniyor.

***
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! Bir yanılgıydı! İki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. Çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, iki yüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlâkçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, Tanrı'nın amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. Hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı Tanrı'yı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve Tanrı'ya karşı mantıksız ve akıl almaz lânetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. O zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi yakaran ailelerini. Ama insanlar anlamaz bunları. Yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi iki yüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan Tanrı, sana yakarıyorum: İyi bir insan göster bana!.. Lûtfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir.

Comte de Lautréamont

Kokoin - avatarı
Kokoin
Ziyaretçi
15 Haziran 2008       Mesaj #3
Kokoin - avatarı
Ziyaretçi
Aynen her sayfasını 50 defa okuyup ve her defasındada tüylerimi aynı şiddetle ürperten muhteşem şahane bir eser... eserin yazarının 24 yaşinda fransada intihar etmesini, kendi zaatilini hiçbir kimseye muhtaç etmeden ölmesini büyük bir hayranlıkla karşılıyor ve ayrıca büyük bir talihsizlik olarak nitelendiriyorum. ISIDORE DUCASSE LAUTREMONT ölmeyecek bir akımın şairidir. Bu güzel paylaşımın için Tşk.
Rower - avatarı
Rower
VIP MazessezaM
31 Temmuz 2012       Mesaj #4
Rower - avatarı
VIP MazessezaM
Comte de Lautréamont
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi


(1847 Montevideo-1870 Paris)
Fransız yazar. Asıl adı İsidore Ducasse'dır. Babasının görevli olarak bulunduğu Uruguay'da doğdu. 1867'de Paris'e gelerek yerleşti. 1868'de yayımlanmaya başlayan tek yapıtı "Les Chants de Maldoror" (Maldoror Şarkıları) gerçeküstücülüğün ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. Değişik yaşantısı, esrarlı bir biçimde ölümü ve ilginç yapıtıyla "Lanetlenmiş Şairler"den sayılır.
Gölgen misali yanındayım!Msn Thunder

Benzer Konular

25 Mart 2013 / Mystic@L Felsefe ww
15 Eylül 2015 / Safi Siyaset ww
24 Ağustos 2015 / Safi Asker ww