Ziyaretçi
Japonya'da Eğitim
Japon eğitim sisteminin en belirgin özelliği; eğitimle ilgili bütün unsurlararasında işbirliği sağlanması, yerel yönetimlerin eğitime dahil edilmesi, yerel yönetimlerin eğitime dahil edilmesi ve özel sektörün desteğinin alınması çok büyük önem taşıyor.
Japonya'nın 1604-1807 yılları arasında Samurai denen savaşçı bir sınıf elinde bulundurmuştur. "Bakufu"denen okullarda verilen eğitimde esas amaç, devlet için savaşçı ve yönetici yetiştirmektir. Bu nedenle elit bir eğitim oluşturulmuştur. Sıradan kalka verilen eğitim ise "terekoya" denilen okullarda yapılmıştır. Bu okullar tüccar ve halk tarafından desteklenmiştir. Ülke genelinde çocukların % 45'i kız çocukların % 10'unun bu okullara gittiği görülmüştür.
Ülkede üç türlü okul vardır:
Ders yılı;
Cumartesi yarım gün ders yapılır. Haftada 5.5 gün ders yapılır.
Japonya'da ders programları çok fazla milli içerik taşırlar. Ülkede okul, sanayi ve toplum arasında organik bir bağ kurulmuştur. Öğrencilerde derste istekli ve çalışkandırlar.
Okullar arası rekabet vardır; okullar arasında yarışmalar yapılır.
Anaokulları zorunlu değildir ancak çocukları %92'si anaokuluna gitmektedir. Anaokullarında dil, sosyalleşme gibi konuları öğrenir. 3 yaş grubunun %40'ı, 4-5 yaş grubunun %92'si anaokuluna gitmektedir. 1986 verilerine göre 15.189 anaokulu vardır.
İlkokullar 6 yaşında başlamaktadır, 12 yaşına kadar devam etmektedir; zorunludur ve sınıfta kalma yoktur.
Yaklaşık ortaokullarda 20 öğrenciye bir öğretmen düşmektedir. Ulusal ve yerel okullar ücretsizdir.
Liseler tam gün ise 3 yıl, yarım gün ise 4 yıldır ya da daha uzundur.
Japonya'nın eğitim oranı %99'dur.
Öğretmenlerle öğrencilerin %70'den fazlası özel okullarda bulunmaktadır.
Japonyanın kalkınmasının sebebini eğitim sistemine bağlamaktadırlar. Gerekli iş gücü sağlama, lider yetiştirme, tasarruf eğitimini arttırma gibi özellikler içermektedir.
Japonya'nın eğitiminin en önemli özelliği halkın 12-16. yüzyıldan itibaren eğitime önem vermiş oldukları görülüyor. Konfüçyüs'ün klasiklerinden olan "Hayırlı Evlat" kitabının her evde bulunmasının ve okunmasının alışkanlık haline getirildiği yıllar 16. yüzyıllara rastlıyor. Konfüçyüs'ün görüşleri anayasanın temelini oluşturmuştur.
Japonlarla eğitimde yakınlaşmayı 2. Abdülhamit dönemine rastlamıştır. Milli ve geleneklerine bağlı kalarak kalkınma özelliğine sahip olunması 2. Abdülhamit'in ilgisini çekmiştir.
Japoya'da kişi başı yıllık 25 kitap düşmektedir. Türkiye'de yıllık 6 kişiye bir kitap düşmektedir. Ayrıca öğretmen yetiştirilmesindede farklılıklar görülmektedir. Temeline bakıldığında 14. yüzyılın ortalarında Japon halkının eğitime tüccar, esnaf ve halkın büyük kısmının destek verdiği görülüyor. Devlet sadece devlet için elit tabakayı yetiştirirken halk eğitimin sorumluluğunu üzerine alıyor. 14. yüzyılın ortalarında erkeklerin %45, kızların %10'u eğitim görüyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Japonya'nın 1604-1807 yılları arasında Samurai denen savaşçı bir sınıf elinde bulundurmuştur. "Bakufu"denen okullarda verilen eğitimde esas amaç, devlet için savaşçı ve yönetici yetiştirmektir. Bu nedenle elit bir eğitim oluşturulmuştur. Sıradan kalka verilen eğitim ise "terekoya" denilen okullarda yapılmıştır. Bu okullar tüccar ve halk tarafından desteklenmiştir. Ülke genelinde çocukların % 45'i kız çocukların % 10'unun bu okullara gittiği görülmüştür.
Ülkede üç türlü okul vardır:
1- Ulusal okullarhükümetin desteğinde olan okullarEğitim öğretim yılı 1 Nisan'da başlar. Sonraki yılın 31 Mart'ında biter.
2- Kamu okulları il ve belediye yönetincilerince yürütülen okullar
3- Özel okullar özel kuruluşların okulları ülkenin %23 ü özel okullardan oluşuyor.
Ders yılı;
Nisan Temmuz ortasıolmak üzere 3 dönem halinde görülür.
Eylül - Aralık sonu
Ocak - Mart sonu
Cumartesi yarım gün ders yapılır. Haftada 5.5 gün ders yapılır.
Japonya'da ders programları çok fazla milli içerik taşırlar. Ülkede okul, sanayi ve toplum arasında organik bir bağ kurulmuştur. Öğrencilerde derste istekli ve çalışkandırlar.
Okullar arası rekabet vardır; okullar arasında yarışmalar yapılır.
Anaokulları zorunlu değildir ancak çocukları %92'si anaokuluna gitmektedir. Anaokullarında dil, sosyalleşme gibi konuları öğrenir. 3 yaş grubunun %40'ı, 4-5 yaş grubunun %92'si anaokuluna gitmektedir. 1986 verilerine göre 15.189 anaokulu vardır.
İlkokullar 6 yaşında başlamaktadır, 12 yaşına kadar devam etmektedir; zorunludur ve sınıfta kalma yoktur.
Yaklaşık ortaokullarda 20 öğrenciye bir öğretmen düşmektedir. Ulusal ve yerel okullar ücretsizdir.
Liseler tam gün ise 3 yıl, yarım gün ise 4 yıldır ya da daha uzundur.
Japonya'nın eğitim oranı %99'dur.
Öğretmenlerle öğrencilerin %70'den fazlası özel okullarda bulunmaktadır.
Japonyanın kalkınmasının sebebini eğitim sistemine bağlamaktadırlar. Gerekli iş gücü sağlama, lider yetiştirme, tasarruf eğitimini arttırma gibi özellikler içermektedir.
Japonya'nın eğitiminin en önemli özelliği halkın 12-16. yüzyıldan itibaren eğitime önem vermiş oldukları görülüyor. Konfüçyüs'ün klasiklerinden olan "Hayırlı Evlat" kitabının her evde bulunmasının ve okunmasının alışkanlık haline getirildiği yıllar 16. yüzyıllara rastlıyor. Konfüçyüs'ün görüşleri anayasanın temelini oluşturmuştur.
Japonlarla eğitimde yakınlaşmayı 2. Abdülhamit dönemine rastlamıştır. Milli ve geleneklerine bağlı kalarak kalkınma özelliğine sahip olunması 2. Abdülhamit'in ilgisini çekmiştir.
Japoya'da kişi başı yıllık 25 kitap düşmektedir. Türkiye'de yıllık 6 kişiye bir kitap düşmektedir. Ayrıca öğretmen yetiştirilmesindede farklılıklar görülmektedir. Temeline bakıldığında 14. yüzyılın ortalarında Japon halkının eğitime tüccar, esnaf ve halkın büyük kısmının destek verdiği görülüyor. Devlet sadece devlet için elit tabakayı yetiştirirken halk eğitimin sorumluluğunu üzerine alıyor. 14. yüzyılın ortalarında erkeklerin %45, kızların %10'u eğitim görüyor.