SÖZLÜK a.
1. Her bir girişi bir sözcükle başlayan, belli bir sıraya, çoğu kez abecesel sıraya göre dizili, birbirinden bağımsız maddelerden oluşmuş öğretici yapıt. (Eşanl. LÜGAT.)
2. Bir yapıtın sonuna eklenen ve o yapıtta kullanılmış uzmanlık terimlerini veren liste.
—Bilş. Bir çeviri programında, simgesel adresler listesini ve bunların mutlak ya da aktarılabilir adreslerini basılı biçimde veren bölüm.
—ANSİKL Didaktik amaçlarına göre tek dilli ve ikidilli (kimi zaman çokdilli) diye ayrılan sözlükler çeviri araçlarıdır (yaşayan ya da ölü bir yabancı dil, bir dilin lehçesel, toplumsal argo ya da tarihsel değişkesi). Bu sözlükler arasındaki dil sözlükleriyle (sözcük sözlükleri de denir) ansiklopedik sözlükler birbirlerinden ayrılır. Birinci türden sözlükler sözcük üstüne bilgi verir: söyleniş biçimi, tarihi (kökenbilimi ve tarihlemeleri), hangi dil düzeyinde yer aldığı, tanımı, söylemdeki kullanımları (sözlükçünün uydurduğu ya da edebiyattan aktardığı örnekler) ikinci türden sözlükler özel adları da ele alırlar ve cins adları için de tanıma sözcükle anlatılan kavrama ilişkin daha ayrıntılı betimlemeler ekler. Genel sözlüklerin yanı sıra uzmanlık sözlükleri de çok çeşitli alanlara ilişkin olabilir: dilsel amaçlı (eşadlılık sözlüğü, örneksemeli sözlük, kökenbilim sözlüğü vb.) ya da belli bir sanat dalına, bilime ya da tekniğe (psikoloji, bilişim, sinema, edebiyat vb) ilişkin olarak ansiklopedik sözlük diye nitelendirilir.
Günümüzde çok sayıda hem genel, hem de özel nitelikli sözlükler üretilmektedir. Bu durum hem pedagojik gereksinimlerden, hem de bilim ve teknik alanlarındaki giderek artan karmaşıklık ve uzmanlaşmadan kaynaklanmaktadır.
Sözlüklerin içerikleri, bir uygarlık durumunun ve bir dilsel topluluğun kendisine ilişkin görüntüsünün yansımasıdır: pratik gereksinimleri karşılamayı amaçlarken sözlükler, yazarlarıyla kullanıcıları arasında, çağlarının ideolojisini ortaya koyan bir tür alışverişe yol açar.
• Türkçenin en eski sözlüğü olan Dıvanü lügat it-türk'\e
(1072) sözcükler günümüzde uygulanan abece sıralamasına göre değil, arapçanın dilbilgisi kategorilerine göre (hemze kitabı, salim kitabı, muzaaf kitabı vd.) dizilmiştir. Farabi'nin Divan üledep fi beyanı lügat il-arap'
ında, ondan esinlenerek Cevheri'nin Sıhah'ında
(türkç. çev. Vankulu Mehmet Efendi, bas. 1729) izlenen bu yöntem daha sonra kıpçak, çağatay, osmanlı ve Orta Asya'nın türlü kültür merkezlerinde düzenlenen türkçe sözlüklerde de kullanılmıştır Divanü lügat it-türk'
te türkçe sözcüklerin açıklaması yapılırken türk şiveleri, tarih, etnografya, folklor, halk edebiyatı gibi konularla ilgili geniş bilgiler verilmiş ve zengin malzeme sergilenmiştir. Türkçenin değişik şiveleriyle ilgili olan ve XII.-XIV. yy.'larda düzenlenmiş başka sözlüklerde de yer yer böyle bilgilerle karşılaşılır. Bu dönemde türkçenin sözcük zenginliğini sergileyen kaynaklar arasında şunlar anılabilir: Mukaddimet ül-edep
(Zemahşerli ebül Kasım Mahmut [1074-1134), Codex Cumanicus
(XIII. yy. sonu), Kitab ül-idrak li lisan il-etrak
(Ebu Hayyan, XIV. yy.’ın 2. yarısı), Hilyet üt-insan ve heibet ül-lisan
(ibni Mühenna), Kitabü bülgat ül-müştak fi lügat it-türk
vekıfçak
(Cemalettin et-Türki, XIV. yy ), Eş Şüzur üz-zehebiye ve'l-kıta il-Ahmediye fi'l -lügat İt-Türkiye
(Molla Mehmet Salih) vd. Çağatay edebi dilinin kurucusu Ali Şir Ne- vai'nin yapıtlarındaki sözcükler için düzenlenmiş sözlükler (örn Abuşka sözlüğü)
bulunduğu gibi türkçenin farklı coğrafi bölgelerde konuşulan daha başka lehçeleriyle ilgili sözlük çalışmaları da (Kitabı zeban ı türki
[Hintli Muhammet Yakup Çingi], Senglah
[Mirza Mehdi Han] vd.) yapılmıştır. Osmanlıcada kullanılan farsça ve arapça sözcükler bu dillere ait sözlüklerden yapılmış çevirilerdedir. Bu tür sözlükler arasında Ferbengi Şuuri
(Şuuri Haşan, 1742), Kamus
(Firuzabadi'den çev Mütercim Asım, l-lll, 1815-1818) anılabilir. Arapça (Nuhbe,
Sümbülzade Vehbi) ve farsça (Tuhfe,
aynı yazar) için manzum sözlükler de düzenlenmiştir. Ahmet Vefik Paşa'nın Lehçei osmani'
sinde (1876) arapça ve farsça sözcüklerle birlikte türkçe sözcükler de yer alır. Ancak Osmanlı devletinde konuşulan dilin içinde arapça ve farsça sözcüklerin de yer almasına karşın temelde türkçe olduğunu vurgulayan ve yapıtını bu yolda adlandıran (Kamus-i türki,
1899-1901) ilk yazar Şemsettin Sami'dir. Batılı türkologların osmanlıca ve öteki türk lehçelerine ait türlü sözlükleri vardır: Comptentum Thesauri Linguarum Orientalium seu Onomasticum Latino Turcico Arabico Persicum
(François de Mesginen, yazarın ölümünden sonra düzenlenmiş yay. 1780), Dictionnaire Français Arabe Persan et Turc
(Alex Handjeri. 3 c, 1840-1841), Türkisch Arabisch Persisches Handwörterbuch
(J. Th. Zenker, 1866 -1876), Versuch eines VVörterbuches der Türk Dialecte
(W. Radloff, 4 c, 1893-1911) vd. Türkiye'de türkçenin türlü lehçelerini ve tarihsel dönemlerini kapsayan sözlükler hazırlanmıştır (Büyük türk lügati
[Hüseyin Kâzım Kadri, 4 c, 1927-1945], Eski uygur türkçesi sözlüğü
[A. Caferoğlu, 1965] vd ). Türkiye türkçesiyle yazılmış tarihsel kaynaklardan tarama yoluyla (Tarama sözlüğü,
l-VII, 1963-1977), halk ağzından derleme yoluyla (Derleme sözlüğü
I -XII, 1963-1982) sözlük çalışmaları yapan Türk dil kurumu, çağdaş yazı dilini kapsayan Türkçe sözlük
(1945) adlı yapıtı da meydana getirdi. Türkçenin etimolojik sözlüğünü düzenleme yolunda türlü çalışmalar yapıldı (Etymologisches VVörterbuch der Turko Tatarischen
[Wâmböry, 1878], Çuelgues Mat6riaux pour un Dictionnaire Etymologique de la Langue Turque
[Bedros Kerestedjian, 1912], An Etymological Dictionary of pre Thirteernth Century Turkish
[Sir Gerard Clauson, 1972]). Ancak pek çok türkçe sözcüğün etimolojisi henüz açıklanabilmiş değildir. Günümüzde geniş okur topluluğuna yönelik sözlüklerde (örn. Büyük Larousse sözlük ve ansiklopedisi)
ancak kesinlikle belirlenmiş etimolojik bilgilere yer verilmektedir.
Kaynak: Büyük Larousse