3. İmzanın Kanuni Unsurları
Gerek imzanın sözlük anlamına gerekse kanunlarımızda imza ile ilgili yer alan hükümler incelendiğinde bir imzada bulunması gereken en az üçtemel unsur olmalıdır:
1. İmzanın kişinin ad ve soyadını içermesi gerekmektedir. İmza ile ilgili kanun maddelerinde geçen hükümler incelendiğinde imzanın kişinin ad ve soyadını içermesi gerektiği görülmektedir.
2. İmza kişinin el yazısı ile atılmalıdır: İmza incelemelerinden sağlıklı netice alınabilmesi için mutlak surette kişinin el yazısındaki harfleri ihtiva eden yazı formunda atılmış bir imza olması ya da, en azından, imza atarken mutlaka isim ve soyadının da yazdırılması kuralını uygulamaya yerleştirmek gerekmektedir. Aksi halde, birbiriyle çelişkili bilirkişi raporlarının ve adaleti yansıtmayan mahkeme kararlarının önüne geçmek mümkün değildir (Bafra, 2008).
3. İmza her zaman aynı şekilde atılmalıdır. Belgeden belgeye, zamandan zamana değişmemelidir. Resmi belgeye bir şekilde özel belgeye başka bir şekilde, neşeli olduğu zaman bir şekilde üzüntülü olduğu zaman başka bir şekilde atılmamalıdır (Kerimoğlu, 2006). Oysa pek çok kişinin birbiri arasında az ya da çok değişkenlik gösteren üç farklı özellikte attığı imzası vardır: Noter senedi gibi önemli belgelere attıkları resmi imzaları, sıradan günlük belgelere attıkları gayri resmi imzaları ve kargo alındısı, tebliğ mazbatası gibi fazla önemsemedikleri belgelere attıkları özensiz imzalar.
4. Gerçek İmzaların Kaligrafik Özellikleri El yazılarında ve imza incelemelerinde, tüm el yazı ve imzalar için geçerli olduğu belirtilen iki temel özellik vardır: Birbiri ile tamamen aynı yazan/ imza atan iki kişi yoktur ve Birbirinin tamamen aynısı olan hiçbir yazı/imza yoktur (Koppenhaver, 2002). Diğer bir ifadeyle, eğer iki yazı/imza birbirinin tamamen aynısı ise mutlaka en az bir tanesi taklit/ sahtedir. Bu temel prensibin yanı sıra, orijinal imzaların hemen hemen tamamında görülen ortak kaligrafik özellikler aşağıda açıklanmaktadır (Conway, 1981):
İşleklik: Kişiler imzalarını genellikle sık sık kullandıkları için imzalarını atarken akıcı bir şekilde atarlar. Genellikle herhangi bir tereddüt emaresi göstermezler. İmzalarını atmaya alışık oldukları için çok fazla dikkat veya gayret sarf etmelerine gerek yoktur. Adeta otomatiğe bağlanmış gibi imzalarını atarlar. İmzalar çok seri bir şekilde atıldıkları için imzanın başlangıç hareketinde dahi hızlı bir kalem hareketi göze çarpar. Aynı şekilde imza içerisindeki çizgisel hareketler ve varsa harf ve karakterler seri bir şekilde tersim edilmiştir. İmzanın çizgisel bir sonlandırılışı var ise hızlı tersim sebebiyle bu çizgi gittikçe incelen bir görünüme sahip olur. Fakat mürekkebin akıcılık özelliği, sonlandırış çizgisi hızlı çekilmiş olsa dahi, küt bir biçimde bitmesine neden olabilir. İyi bir belge inceleme uzmanı, incelemelerinde mürekkebin ve kullanılan kalemin özelliğini de göz önünde bulundurur.
Süreklilik: Pek çok imzada özellikle kısa imzalarda, imzanın tamamının tereddüt ve el kaldırma olmaksızın tek seferde atılmış olduğu göz lenmektedir. Nadiren de olsa gerçek imza içerisinde imzanın bir karakteristik özelliği olarak kalem kaldırmalar görülür. Bu kalem kaldırmalar genellikle imzanın başlangıcındaki (Şayet mevcut ise) büyük harften sonra görülür.
Tutarlılık: Gerek tek seferde el kaldırmaksızın atılan gerekse parçalardan oluşan imzalarda imzanın atıldığı dönemde tersim edilen imzaların kendi aralarında tutarlı olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu durum, aynı şahsa ait tüm imzaların motomot birbirinin aynı olacağı anlamına gelmemektedir. Tecrübeler göstermiştir ki yalnızca bir iki harf veya çizgiden oluşmamak kaydıyla birbirinin tamamen aynısı olan hiçbir gerçek imza yoktur. Bu gayet normal bir bulgudur. Çünkü insanlar makineler gibi otomatik hareket etmezler. Zaman içerinde kişilerin imzalarında oluşan değişmeleri sahtelik arızaları ile karıştırmamak için kişilerin geniş zaman dilimine yayılmış imzalarının incelenmesinde fayda vardır.
4.1. Gerçek İmzaların Kaligrafisini Etkileyen Faktörler Yaşlılık ve hastalık:
yaşlılar ve ağır hastalar alışılmış imza itiyatlarının dışına çıkabilirler. Normalden daha çok kalem kaldırma yapabilecekleri gibi imzanın bazı parçalarını tersim etmeme yoluna da gidebilirler. Bu sebeple de imza incelemelerinde kişinin hasta olup olmadığı, çok yaşlı olup olmadığı da uzman tarafından bilinmelidir. Şahıslar ciddi bir biçimde hastalandıklarında imzalarında ani ve çok belirgin değişiklikler de olabilir. Bu tür durumlarda hasta olan şahsın hastalandıktan sonra atmış olduğu mukayese imzalarına ihtiyaç duyulur. Hatta ölüm döşeğindeki hasta tarafından çok önemli veraset belgelerinin imzalanması hiç de azımsanmayacak kadar sıklıkla rastladığımız bir olaydır (Conway, 1981). Alkan (1996) tarafından, yaşlıların imzaları ile gençlerin imzaları arasında karşılaştırmalı bir inceleme yapılmış, inceleme sonucunda: yaşlıların istatistiksel olarak anlamlı bir oranda daha yavaş yazdıkları, harfler arasındaki mesafeyi daha uzun tuttukları, daha okunaksız yazdıkları ve yazı boyutunu büyüttükleri tespit edilmiştir. İnsanın imzaları da yazıları gibi zaman içerisinde değişime uğrar.
Ergenlik dönemi ve yaşlılık dönemi bu değişimin en yoğun yaşandığı dönemlerdir. Yaşlanma sonucunda meydana gelen vücut fonksiyonlarının yavaşlaması ve fonksiyon kayıpları kişilerin atmış oldukları imzaya da yansır. Kişilerin attığı imza ve yazdığı yazı kalitesinde gerilemeye sebep olur (Alkan, 1996). Bu sebeple de yaşlılara ait imzaların değerlendirilmesi gençlerin imzalarına nazaran daha zordur. Bu sebeple de daha fazla özen ve özveri gerektirir. Buna rağmen yaşlıların imzaları da sınırlı oranda değişen otomatik hareketlerden oluşur (Alkan, 1996:28). Yaşlılar adına atılı bulunan şüpheli imzalarının incelenmesinde, yaşlılara has hususiyetlerin göz önünde bulundurulması gerekir.
4.1.1. Zaman Farkı
El yazılarında olduğu gibi, imzalarda da zaman içerisinde farklılaşmalar görülebilir. Ancak belirli bir yaştan sonra, yetişkinlerin imzalarındaki
zamana bağlı olarak görülen gelişme ve değişimler çok sınırlı olmaktadır. Ancak, bir şahsın yıllar önce attığı bir imza ile yıllar sonra attığı bir imzanın karşılaştırılarak ikisinin de aynı şahıs tarafından atıldığı genellikle tespit edilebilir (Conway, 1981).
4.1.2. Eğitim Seviyesi
Kültür (okuma-yazma) ve eğitim seviyesi yüksek olan kişilerin imzalarında genellikle imzayı atan kişiye has pek çok kaligrafik ve karakteristik unsurlar bulunmaktadır. Bu tür insanlar günlük hayat içerisinde insanlarla sürekli iletişim ve alış-veriş ilişkisinde bulundukları ya da meslekleri gereği sürekli imza atma durumunda kaldıkları için karakteristik unsurları yerleşik vaziyetteki imzalara sahiptirler. Fakat bu pozisyonda olup da az sayıda karakteristik unsur içeren imza kullananlar da yok değildir. Aynı şekilde eğitim seviyesi düşük veya sosyal hayatta pek fazla imza kullanmayan kişilerin imzalarının fazla karakteristik unsur içermeyen basit yapıda imzalar olması beklenmekte fakat bu tür kişilerin son derece gelişmiş imzalar attıklarına da rastlanılmaktadır.
Eğitim seviyesi yükseldikçe genel olarak kişiler daha gelişmiş imzalar atmaktadır. Sayıcı (2009) tarafından yapılan bir çalışmada, eğitimli grup ile eğitimsiz gruba ait imzalar arasında yapılan karşılaştırma neticesinde; yatay hattın korunması, imla uyumu, imza boyutu, imza tutarlılığı ve atılan bir dizi imza içersindeki ilk imza ile son imza arasındaki uyum açısından istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunduğu, eğitimsiz grupta bu özelliklerin daha az korunduğu tespit edilmiştir. Buradan hareketle eğitim seviyesi yüksek olan insanların imzalarının kendi aralarında daha tutarlı olduğu sonucuna varabiliriz.
4.1.3. Günlük Olaylar ve Sosyal-Psikolojik Durumlar
Günlük olaylar ile sosyal-psikolojik durumlar kişilerin attıkları imzaları etkilerler. Örneğin ağır valizlerimizi taşıyarak girdiğimiz bir otelin resepsiyonunda atılan imzalar normal şartlarda atacağımız imzadan kısmen farklı olacaktır. Bunun haricinde hastalık, yaş, ilaç tedavisi, anormal yazım pozisyonu, alışılmadık yazım materyali (Alkan, 1996, Conway, 1959) heyecan, telaş, acele etmek gibi unsurlar kişilerin imzalarında varyasyonlara sebep olmaktadır. Bu sebeple de iyi bir belge inceleme uzmanı şüpheli bir durum gördüğünde, imzanın atılmış olabileceği şartlara ilişkin anlamlı bir hipotez kurmalıdır (Conway, 1959:13). Yani, şüpheli bir imzada görülen titreklik ve monotonluk gibi, normal şartlarda sahtelik arızası olarak değerlendirilebilecek unsurların oluşmasında sahteliğin haricindeki şartların da etkisi olabileceğini göz ardı etmemelidir. Şüpheli bir imzayı bilinen mukayese imzalarla karşılaştırmadan bir kanaat beyan etmek asla yapılmaması gereken bir işlemdir. Orijinal bir imzada, normalde sahtelik arızası olarak nitelendirilen unsurlar, orijinal imzanın kaligrafik bir özeliği olarak bulunabilir.
4.1.4. Özen Göstermeme
Posta alındı belgeleri, günlük imza çizelgesi gibi genellikle ayakta ve baştan savma atılan imzalar kişilerin özenle atmış oldukları imzalarındaki kaligrafik hususiyetlerinin pek çoğunu içermezler. Bu sebeple de bu tür imzaların kişilere aidiyetinin tespit edilmesi kolay değildir. İmzayı inceleyen uzmanların bu tür belgelere atılan imzaların atılmış olduğu koşulları da incelemelerinde dikkate almaları gerekmektedir.
kaynak: Polis Bilimleri Dergisi