Arama

Fıkra

Güncelleme: 26 Nisan 2016 Gösterim: 9.910 Cevap: 6
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
20 Nisan 2009       Mesaj #1
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Fıkra

Sponsorlu Bağlantılar
Bir yazarın herhangi bir konu veya günlük olaylar hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ayrıntılara inmeden anlattığı gazete ve dergilerde yayımlanan kısa fikir yazılarına Fıkra denir. Bu tür yazıların diğer adı da ‘Köşe Yazısı’dır. Fıkralar, gazete ve dergilerin belli sütun veya köşelerinde yayımlanır.Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır.
  • Gazete yazısıdır.
  • Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
  • Dil tabiidir. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
  • Okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava sezdirilir.
  • Türün ünlüleri, Ahmet Rasim, Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın, Peyami Safa.
Yazılı kompozisyon türü olarak fıkra düşünsel ağırlıklı, günlük, kısa yazılardır. Siyasi ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere, kanıtlara, aşırı ayrıntılara yer verilmez. Fıkra yazarı geniş kitlelere seslendiği için dili kolay anlaşılır olmalıdır. Her konuda fıkra yazılabilir.

Fıkranın Özellikleri

1. Günlük olaylar veya düşüncelerle ilgili konular işlenir.
2. Konular tarafsız bir şekilde ele alınmalıdır.
3. Düşünceyi ön plânda olmalıdır.
4. Konular çok değişik açılardan ele almadan, ayrıntılara inmeden işlenir.
5. Yazılanlara okuyucuyu inandırma zorunluluğu yoktur.
6. Yazılanlar okuyucunun ilgisini çekmelidir.
7. Nükteli fıkralardan, kıssalardan, vecize ve atasözlerinden faydalanılmalıdır.
8. Açık, sade ve akıcı bir dil kullanılmalıdır.

Fıkranın Yazılma Amacı
Fıkraların amacı, siyasî, kültürel, ekonomik, toplumsal vb. konuları çok defa eleştirel bir bakış açısıyla anlatarak kamuoyunu yönlendirmektir. Fıkralarda kesin olmaktan ziyade güzel, hoş sonuçlara varmaya; canlı, ilgi çekici olmaya özen gösterilmelidir. Yazar kendi duygu ve düşüncelerini en başarılı şekilde yansıtarak okuyucu ile arasında sıkı bir bağ kurar.
Not: Bu tür fıkraları, kısa hikâye niteliğindeki, nükteli, mizah öğesi taşıyan fıkralarla karıştırmayınız. Bu tür fıkralarda dinleyeni güldürmek, eğlendirmek ön plandadır. Oysa köşe yazılarında okuyucuyu düşündürmek, güncel bir sorunu dile getirmek esastır.

Fıkra ile Makalenin Farkı
1. Makalelerde yazılanları ispatlama kaygısı vardır; ancak fıkralarda yazılanları ispatlama kaygısı yoktur.
2. Makalelerde ciddi, yapmacıksız, bilimsel bir anlatım vardır. Fıkralarda açık, sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.
3. Fıkralar günübirlik yazı türüdür. Makalede ise böyle bir durum yoktur.
Edebiyatımızda Fıkra yazan ilk kişi Ahmet Rasim’dir. Bunun dışında Falih Rıfkı Atay, Peyami Safa, Burhan Felek ve Çetin Altan en tanınmış fırka yazarlarıdır.

Türk edebiyatında fıkra yazarlığı ne zaman başlamıştır?
Türk edebiyatında fıkra yazarlığı, Şinasi’nin 1860 yılında Agâh Efendi ile birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval gazetesindeki yazılarıyla başlamıştır. örnek: gazete ve dergilerin köşe yazıları


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
29 Haziran 2011       Mesaj #2
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky
FIKRA
Belli bir amacı, savunulan bir düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır.

Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve düşüncelerini, akıcı bir dille anlatan düz yazılara Fıkra denir. (K.GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s.239)

Fıkraların başlıca özellikleri
Hareketli, ilgi çekici olması, savunulan bir düşünceyi içine almasından başka bir devrin, bir insanın, belli bir zamanın ya da sınıfın özelliklerini, siyasî, sosyal vb. günlük her türlü olay ve sorunları canlandırmasıdır.

Türk edebiyatında fıkra,
XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilk gazetelerle (İlk özel gazete 1860 yılında yayın hayatına giren "Tercüman-ı Ahvâl" dir.) birlikte görüldü. Başlangıçta sadece siyasî ve sosyal konular etrafında yazılan fıkralar, zaman içinde sınırlarını genişletmiş, bugün sanattan spora, ekonomiden siyasete kadar toplumun günlük bütün sorunlarını kuşatmıştır.

Fıkralar:

(1) Gazete fıkraları,
(2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkraları, olmak üzere iki türlüdür.

(1) Gazete fıkraları:

Genellikle, günlük gazetelerin belirli köşelerinde yayımlanan bu tür fıkralarda ortaya konan sorunlar kısa, yalın ve akıcı bir üslûpla anlatılır. Okuyucunun ilgisini sürekli olarak canlı tutabilmek için, fıkra yazarlarının konularında tekrarlara düşmemesi, kapsamlı bir kavrayış gücüne, derin bir kültür zenginliğine ve geçmişle günlük olayları kaynaştırabilme ustalığına sahip olması gerekir.
Basit, bazen sözü edilmeyen bir mekân, anlamlı bir düşünce, karakteri canlandıracak kısa ve hareketli bir konuşma, dikkati çeken bir olay, fıkralar için yeterli malzemedir. Bugün için artık, gazete fıkra yazarlarının, istatistikî bilgilere de yer vererek, bilimsel bir yöntemle çalıştıklarını görüyoruz.

Fıkra yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir:

(1) Konu; okuyucunun duygu, düşünce ve zekâsını okşayan günlük olaylardan (= aktüaliteden) seçilmelidir.
(2) Yazının plânı hazırlanmalıdır.
(3) Gerekiyorsa, başkalarına ait deyişler saptanmalıdır.
(4) Anlatımın açık, fakat ustalıklı olmasına dikkat edilmelidir.
(5) Yazı, gereksiz yere uzatılmamalı; elden geldiğince kısa tutulmalıdır.
(K. GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s. 240)
(H.F. GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s. 499)
(E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 546-549)

Makale ile gazete fıkra yazıları arasındaki en önemli fark:

Makale; daha uzun yazılır, kesin bir yargı ve kanıtlamaya gider. Buna karşılık, fıkra; kısa, etkili ve dokunaklı bir sonuca varmak amacını güder.
Gazete ve dergilerin fıkra yazarları; günlük olayları, özel bir görüşle inceleyip eleştirerek ya ciddî ya da güldürücü bir dille, sohbet biçiminde okuyucularına düşüncelerini aktarırlar.

Gazete ve dergi fıkralarında plân:

Fıkrada da tıpkı makaledeki gibi,
(a) Giriş : Davayı ortaya koyma,
(b) Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama,
(c) Sonuç : Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlama bölümleri yer alır. Fıkra; kısa ve öz yazıldığından yargılamaya, ispatlamaya ve ayrıntılara girilmez.
Kısa, özlü, içinde derin anlamlar taşıyan bir fıkra yazabilmek ve bunu zevkle okutabilmek için yazarın, konuyu iyi kavrayıp ilginç noktaları gösterebilmesi, gereksiz sözlere yer vermemesi, duygu ve düşüncelerini inandırıcı, etkileyici ve akıcı bir dille anlatabilmesi gerekmektedir.

(2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkralar:

Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa ve Bektaşî fıkraları bu türdendir. Tanınmış kişileri ya da hayvanları ele alıp, bir hikâye tarzında, kısa ve öz olarak, ince zekâ oyunları taşıyan nükteli bir dille, sohbet biçiminde, bir sonuca bağlanarak yazılan yazılardır, diyebiliriz.

Fıkraların konularını, o çevrenin dikkatini çeken, iz bırakan sorunlar, olaylar, hareketler, sözler ve kişilik özellikleri oluşturur. Bu tür fıkralar, önce ağızdan ağza dolaşır; sonra bazı yazarlar tarafından çeşitli münasebetlerle yazıya geçirilir. Ayrıca bunlar, gerçeğe dayandığı için, araştırmalarda kaynak olarak da kullanılır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 29 Temmuz 2011 09:18
Vefa sadece boza değildir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
28 Temmuz 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Fıkra

İnce anlamlı, güldürücü öykücük; gazete ya da dergilerin belirli sütunlarında yer alan, güncel konuların işlendiği, başlıklı, imzalı kısa yazı; yasa maddelerinin kendi içlerinde satırbaşlarıyla ayrılmış küçük bölümlerinden her biri.

Tanzimat döneminde bir tiyatro yapıtında perdeyi oluşturan bölümlerden her biri anlamında, Edebiyatı Cedide döneminde ise küçük öykü karşılığı kullanılmıştır. Lâtife, nükte de denilen güldürücü fıkralar genellikle sözlü anlatı geleneğinin ürünüdür. Kısa ve yoğun bir anlatım tekniğine dayanır. Bu yoğunluk özellikle nüktenin yer aldığı bitişte görülür.

Fıkralar kabaca şöyle kümelenebilir:

1) Nasrettin Hoca, Bekri Mustafa gibi belli, adları tarihe mal olmuş kişiler çevresinde oluşanlar;
2) Bektaşî, Laz, doktor gibi bir topluluğu, bir bölge halkını ya da bir meslek grubunu temsil eden kahramanları konu edinenler;
3) Karı-koca, usta-çırak gibi, belli bir tip söz konusu olmaksızın sıradan insanların serüvenlerini işleyen, genellikle çift kahramanlı olanlar.
Güncel konuların işlendiği, siyasal olayları ya da kişileri konu alan fıkralarla cinsel konuların açık saçık bir anlatımla dile getirildiği fıkralar da bu kümelenmeye eklenebilir.

Fıkranın yazı türü olarak görülmesi ise gazetecilikle başlamıştır. Güncel siyasal olayların konu edinildiği fıkraların yanı sıra dış politika, ekonomi, sanat-edebiyat gibi alanlarda da fıkra yazılmakta, kimi fıkra yazarları şöyleşi, deneme türlerine kayabilmektedir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Baragyal - avatarı
Baragyal
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
13 Mayıs 2012       Mesaj #4
Baragyal - avatarı
VIP Siner, Siz’û ve Mâze
FIKRA NEDİR?
Bu yazı türünü, halk arasında anlatılan kısa, güldürücü, ders verici olay anlatılarıyla karıştırmamak gerekir. Gazetelerdeki köşe yazılarındandır. Her gün aynı köşe ya da sütunda yayınlanır. Siyasal, ekonomik, eğitim... gibi günlük toplumsal konular ayrıntıya girilmeden kısaca işlenir.

FIKRANIN BELİRLEYİCİ ÖZELLİKLERİ:
- Makale gibi düşünsel plânla yazılır. Fakat makaleden kısa yazılardır.
- Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir. Bilimselden çok kişisel görüşünü açıklar, okuyucusunu
kendisi gibi düşündürme kaygısı yoktur.
- Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur.
- Yazar, yapmacıklıktan uzaktır. Anlatım yalın ve sade bir dille yapılır.
- Anlatım yazarın kendine özgü olmalıdır.
- Bu kurallara bütün yazılı anlatımlarda uygulanacak genel kuralları ekleyiniz.



FIKRA ÖRNEKLERİ

İNGİLİZ, AMERİKAN ve TÜRK LİDERLERİ
İngiltere başbakanı, Amerikan Başkanı ve Türkiye Başbakanı biraraya gelmiş sohbet ediyorlarmış. Konu da ekonomi ve işçi ücretleri üzerineymiş. Sözü ilk olarak Amerikan Başkanı almış;
- Ben çalışan vatandaşıma ayda 4000 dolar dolar veririm. Bu paranın 2000 dolarını harcar, 2000 dolarını ne yapar bilmem.
İngiliz lider de şöyle demiş;
- Ben çalışan vatandaşıma ayda 2000 EURA veririm. Bu parayla rahatça geçinir. Eğlenceye nerden para bulur bilemem.
Türkiye Başbakanı alır sözü ve;
- Ben çalışan vatandaşıma ayda 450 YTL veriyorum. Türkiyede geçinebilmek için 1000 YTL gereklidir. 1000 YTL'nin 550 YTL'sini nerden bulur bilemem.


BANKACILAR
Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avusturalya'da tatil yapmaya karar vermişlerdi.Uçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı.
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız."
"Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız."
"Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak."
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu,gözlerine endişeyle baktı;
"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?" "Hayır sevgilim,unutmuşum. Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu: "Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?" "Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı. "Aferin". Karısı şaşkın, korkarak sordu. "İyi misin tatlım?"
"Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!"

DEDE DOKTORDA
75 yaşlarmda bir dede doktora gider. 3 ay önce muayene ettiği hastayı görünce doktor sevinir ve sorar:
-Dede nasılsm, ciğerlerin nasıl?
-Pek iyi değil oğlum! der yaşlı dede. Bunun üzerine doktor dedeyi muayene eder ve sorar:
-Dede! Ben sana 3 paketen fazla sigara içme demedim mi? Bunun üzerine dede cevap verir:
-Dediğin gibi üç paketen fazla içmiyorum ama bu yaştan sonra sigaraya başlamak da zor oldu yani!.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Korkma ! Bilesinki, Atın İyisine Doru Yiğidin İyisine Deli Derler.. ŞEYH EDEP ALİ....
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
24 Şubat 2014       Mesaj #5
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Toplu Sözleşme

Politik fıkralarıToplu sözlesme pazarligindan yeni çikmis sendika baskani, salonda toplanmis isçilere atesli bir söylev çekmektedir:
- "Yoldaslar! Yönetimle yeni bir sözlesme yaptik. Bundan böyle
haftanin dört günü daha çalismayacagiz!" Kalabalik,
- "Yasasiiinn!" diye bagirir.
- "Çalisma saatimiz beste degil, dörtte bitecektiiir!"
- "Yathaaaaaa!!"
- "Çalismaya dokuzda degil, onbirde baslayacagiiizz!"
- "Helaaallll!!"
- "Maaslarimiz yüzde 150 artacaktiiirrr!"
- "Vaaaaaauuuuuvvvv!!"
- "Yalnizca Çarsambalari çalisacagiiiiz!"
Bu sözün ardindan derin bir sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur:
- "Her çarsamba mi !"
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
24 Şubat 2014       Mesaj #6
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Karın mı Devletin mi?

Politik fıkralarıBirgün bir amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:

'-karınmı yoksa devletinmi.'

amerikalı düşünmeden cevaplamış:

'-devletim.'

ordakiler:

'-o zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'

adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamıyarak:

'-yapamayacağım.' demiş.

daha sonra bir türk milletvekilini

aynı odaya almışlar.aynı soruyu sormuşlar:

'-karınmı yoksa milletinmi?'.

millet vekili hiç düşünmeden:

'-devletim' demiş

'-o zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'

odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.çıkınca sormuşlar:

'-ne oldu.'

'-sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Nisan 2016       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Fıkra Nedir?
Bir yazarın herhangi bir konu hakkındaki kişisel görüş, anlayış ve düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan hoş bir üslupla yazdığı, kısa fikir yazılarına “fıkra” denir.

Gazetenin belli bir köşesinde genel bir başlıkla yazılan fıkralarda mesele kısaca incelenir ve mutlaka bir sonuca varılır. Daha çok alaylı bir dille, bazen eleştiri bazen sohbet tarzında yazılır. Okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava hakimdir yazılarda. Edebiyatımızda özellikle Ahmet Rasim fıkralarıyla tanınır. Daha sonra Ahmet Haşim, Refik Halit, Peyami Safa sayılabilir.

Türk Fıkrasının Tarihçesi
Türk edebiyatında fıkra yazma olayı Şinasi ve Agah Efendi’nin 1860 yılında çıkardıkları gazetede yazmalarıyla başlamıştır. Gazetenin ismi Tercüman-ı Ahvaldir. İlk zamanlarda çok dikkat çekmese de kısa sürede ciddi bir okuyucu kitlesine sahip olmuştur. O tarihten itibaren günümüze gelene kadar birçok isim fırka yazmıştır. Bunlar; Namık Kemal, Ahmet Rasim, Peyami Safa, Orhan Seyfi, Necip Fazıl Kısakürek, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Cengiz Candar, Nazlı ılıcak, Gülay Göktürk’tür.

Fıkraların Çeşitleri
Fırka türü ilk etapta yalnızca gazete fıkraları ile sınırlıyken ilerleyen zamanlar güldürü amaçlı mizahi fırkalar da yazılmıştır.
  • Mizahi Fıkralar: Yaşamın gerçeklerinden hareketle söylenen, anlatılardan bir netice çıkartmak amacı olan hiciv, mizah unsurları bulunduran kısa ve sözlü ürünlere mizahi fıkralar denir. Türk toplumunda mizahi fıkralar, genellikle şahıs, topluluk ve yöreler ile özdeşleşmiştir. Mizahi fıkralara örnek olarak; Nasreddin Hoca fıkraları, Bekri Mustafa fıkraları (şahıs fıkraları), Karadeniz fıkraları (yöre fıkraları), Bektaşi fıkraları (topluluk fıkraları) verilebilir. Bu fıkraların siyasi ve toplumsal yönü olmasına rağmen iddia ve ispat içermez.
  • Gazete Fıkraları: Gazetelerin günlük olarak yayınlanan sayılarında, belirli alanlarda yayınlanan fıkra türlerine gazete fıkraları denir. Bu fıkralarda sorunlar, yalın ve akıcı olarak anlatılır. Gazete fıkrası yazarken; okuyucunun ilgisini sürekli olarak canlı tutmak önemlidir. Fıkra yazarının kültürlü ve günlük hayatı takip eden bireyler olması gerekir.
Türk Edebiyatında Fıkra
Türkiye’de fıkra gazete fıkracılığı ile başlamıştır. Fıkralar, Türkiye’de eski tarihlerde çıkarılan gazeteler sayesinde yayılmıştır. Bu gazeteler; Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahval’dir. Sonraları ikinci özel gazete olan Tasvir-i Efkar çıkartılır ve birçok yazar burada fıkra yazmaya başlar. Bu gazetede yazan iki önemli isim; Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi’dir. Ancak fıkranın bir tür olarak kabul edilmesi 20. YY başlarına doğru gerçekleşir. Bu aşamadan evvel gazetelerde çıkan yazılarda makale ve fıkra ayrımı henüz gerçekleşmemiştir.

Gazetelerin yaygınlaşması ve yazıların çeşitlilik göstermesi ve batı ile edebiyat alanındaki temasların artması neticesinde fıkra, diğer türlerden ayrıştırılmıştır. Cumhuriyet dönemi öncesinde; Ahmet Rasim, Refik Halit Karay, Ahmet Haşim gibi isimler görülürken; Cumhuriyet dönemine gelindiğinde; Rıfkı Atay, Nabi Nayır ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi isimler görülmektedir.

Fıkra Türünün Özellikleri Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri
Gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda, bir yazarın periyodik olarak genel bir başlık altında günün sosyal ve siyasî olaylarını kendi bakış açısına, siyasî, ideolojik eğili-mine ve düşünce yapısına göre değerlendirdiği kısa yorum yazılarına fıkra denir. Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır.
  • Gazete yazısıdır.
  • Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
  • Dil tabiidir. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
  • Okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava sezdirilir.
  • Türün ünlüleri, Ahmet Rasim, Falih Rıfkı, A. Haşim, H. Cahit Yalçın, Peyami Safa.
Türk edebiyatında fıkra yazarlığı ne zaman başlamıştır?
Türk edebiyatında fıkra yazarlığı, Şinasi’nin 1860 yılında Agâh Efendi ile birlikte çı-kardıkları Tercüman-ı Ahval gazetesindeki yazılarıyla başlamıştır. O zamandan günümüze kadar fıkra yazan başlıca yazarlar şunlardır: Namık Kemal, Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Falih Rıfkı Atay, Burhan Felek, Peyami Safa, Refi Cevat Ulunay, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Bedii Faik, Necip Fazıl Kısakürek, Nazlı Ilıcak, Rauf Tamer, Ahmet Kabaklı, Çetin Altan, Oktay Ekşi, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, İlhan Selçuk, Ergun Göze, Hasan Pulur, Mehmet Barlas, Fehmi Koru, Ta-ha Akyol, Gürbüz Azak, Ahmet Taşgetiren, Cengiz Çandar, Yavuz Gökmen, Gülay Göktürk.

-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

1 Haziran 2013 / B.L.A.C.K Genel Mesajlar
8 Aralık 2014 / eceoşşşş Soru-Cevap
19 Eylül 2012 / Misafir Soru-Cevap
23 Mart 2016 / Baturalp X-Sözlük