Arama

Biyografi (Yaşamöyküsü) Nedir?

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 26 Nisan 2016 Gösterim: 12.683 Cevap: 4
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
8 Mayıs 2009       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Yaşamöyküsü (Biyografi)

Sponsorlu Bağlantılar
Bir kimsenin yaşamını konu alan yazı ya da yapıt, tercümei hâl, biyografi.

Yaşamöyküsü yazılarında söz konusu kimsenin doğum tarihi ve yeri, yetişmesi, öğrenimi, yaptığı işler sıralanır; ölmüşse, ölüm tarihi ve yeri belirtilir. Genellikle ünlü kişilerin, sanatçıların yaşamını konu edinen yaşamöyküleri içerikleri bakımından birkaç kümede toplanabilir:

Antoloji ve ansiklopedi gibi yapıtlarda yer alan ve kişiyi tanıtmayı amaçlayan yaşamöykülerinde doğum, ölüm yılları, öğrenim ve meslekî durum gibi kalıplaşmış bir yol izlenir. Bu tür biyografilere klasik yaşamöyküsü denilir.

Bir kimsenin kişiliğini oluşturan üstün niteliklerinin anlatıldığı yaşamöyküleri, portre adını alır. Portrelerde, söz konusu kimsenin duyguları, alışkanlıkları, onu başka insanlardan ayıran özellikleri belirtilir.

Bir kimseyi çevresi, gördüğü işler, özel yaşamı ve yapıtlarıyla kendi çağı içinde ayrıntılı olarak ele alan yaşamöyküleri de monografi ya da biyografik roman adını alırlar. Bu tür monografilerin ya da romanların ortak özellikleri bir araştırmanın ürünü olmalarıdır.

Eleştirel nitelik de taşıyabilecek monografilerde bilimsel, nesnel bir tutumu benimsemek, ötekilerde ise bir romancı ustalığına sahip olmak gerekir. Birinin ölümünden hemen sonra onunla ilgili anıların anlatıldığı yazılar da yaşamöyküsü türüne girer. Bu durumda yazarın tarafsızlığına güvenilemez. Bunların dışında anı, günlük türündeki yapıtlarla ünlü bir kişinin ya da yazarın mektuplarını kapsayan yapıtlar tam anlamıyla yaşamöyküsü sayılamasalar da bu tür ögeler taşırlar.

Bir de yazarının kendi yaşamını konu aldığı yapıtlar vardır. Bunlara özyaşamöyküsü (otobiyografi) denir. Roman biçiminde olanları ayrık tutulursa aradan zaman geçtikten sonra yazılan yaşamöyküleri, kapsamları bakımından da çeşitli kümelerde toplanabilir. Bu tür yapıtlar, bir kişinin yaşamına değgin olabilir, birçok kişiyi bir araya toplayabilir, belli bir meslekten olanları konu edinebilir ya da yalnız bir bölgede yetişenleri ele alabilir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mayıs 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Biyografi Nedir, Nasıl Yazılır?
Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına hayat hikâyesi (biyografi) denir.
Sponsorlu Bağlantılar
Yazar kendi biyografisini yazarsa, buna otobiyografi denir.
Yazar, kendi biyografisi doğrultusunda topladığı belgelere ve bunlar ışığında oluşturduğu esere otobiyografya denir. Bu tür eserlere otobiyografik eser adı verilir.
Biyografi teriminden farklı sözcükler türetilmiştir.
Biyografi yazarına biyograf denir.
Biyografiyle ilgili, biyografiyi içeren esere biyografik eser denir.
Biyografik metot, gözlenen davranışları sistemli bir şekilde kaydederek, çocuk gelişimini inceleme metodudur.

Özellikleri
  • Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır.
  • Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır.
  • Bilgi, belge, tanık ve kanıtlara dayandırılmalıdır.
  • Kronolojik sıra izlenebilir.
  • Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir.
  • Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır
  • Açık, sade bir dil kullanılır.
Ünlü bir kişinin hayat hikayesini yazacak kimse, geniş bir araştırma yapar. Şayet kişi sağ ise ona hayatıyla, çalışmalarıyla, eserleriyle ilgili sorular sorar ve aldığı cevapları not eder (veya kaydeder.); bunlardan yazısında yararlanır. Kişi hayatta değilse, onun hayatını (varsa belgeleriyle birlikte) etraflıca araştırır. Nasıl ünlü olduğunu, nasıl başarılı olduğunu; (varsa) eserlerini dikkatlice inceler. Bütün bu veriler ışığında kronolojik olarak veya kendine özgü bir üslûpla hayat hikâyesini yazar.
Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder.
Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebi yazılara biyografik roman denir.
Bir kişinin hayatını ayrıntılı olarak veren kişisel biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de vardır. Örneğin antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri çok kısa olarak ana hatlarıyla verilir.
Bu eserlerde ya da yazarın kitabının arka kapağında veya iç sayfasında yer alan biyografiler genellikle kısadır. Ayrıntıları atılmış daha çok doğum ölüm tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları anılmakla yetinilir.
Her döneme, her mesleğe ve her millete ait kişilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kişilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlere bölgesel biyografi, belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı eserlere mesleki biyografi, belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği eserlere de dönem biyografisi denir.
Biyografisi yazılacak kişinin;
  • Doğumu - doğduğu yer,
  • Aile çevresi - soyağacı,
  • Eğitim - öğretim durumu,
  • Kişilik yapısı,
  • Arkadaşlık ve akrabalık ilişkileri,
  • Sosyal yaşamı,
  • Evliliği ve çocukları,
  • İş dünyasındaki başarısına ulaşma süreci,
  • Ulusal ve uluslararası başarıları
  • vb. yanları ele alınmalıdır.
Bu ele alınışta kişinin önemi, değeri, farklılığı belirtilmelidir.
Kişinin anlattıkları belgeli olmalı, kuşku yaratmamalı, tanıklarla kanıtlanabilmelidir. Böyle olursa, gerçekçi ve nesnel olur.
Belgesiz ve tanıksız, güven vermeyen bilgilere, söylenti ve dedikodulara yer verilmemelidir.
Anlatımda alaycı, abartılı övgü ve yergi değil; sıcak, içtenlikli bir tutum izlenmelidir.
Biyografi sorgulanırken ve yazılırken, “özel yaşam” diye tanımlayabileceğimiz konulara biyografisini yazdığımız kişinin izni ölçüsünde yaklaşılmalı, daha derine girilmemelidir.
Biyografi yazımı öncesinde bir plan yapılmalıdır. Bu plana bağlı kalınarak, zaman çok iyi kullanılarak, yazım gerçekleştirilmelidir.

Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir. Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:


a. Bilimsel biyografi
Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir. Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır, Recaizade Mahmut Ekrem (1995); Ö.Faruk Huyugüzel, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Hayatı ve Edebî Eserleri Üzerinde Bir Araştırma (1984).

b. Biyografik roman
Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir. Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu’nun Ömer Seyfettin (1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay’ın Bir Bilim Adamının Romanı (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.

c. Nekroloji
Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır. Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” (Dünya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından” (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü” (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).

d. Oto-biyografi
Bazı ünlü kişiler hayattayken kendi hayat hikâyelerini yazmışlardır. Bunlara da oto-biyografi (özyaşamöyküsü) denir.
Önceleri biyografiler, genellikle kralların, büyük din adamlarının ya da olağanüstü kahramanlıklar göstermiş ki şilerin hayatıyla sınırlıydı. Bunların biyografilerinde genellikle onların gerçek özelliklerinin ve niteliklerinin yanında efsanevî, menkıbevî özellikleri de vurgulanırdı. Kahramanların yüceltilmiş kişilikleri o topluma bir özgüven aşılıyor, ayrıca model kişilikleri sunularak onlar gibi olunması salık veriliyor ve bazı hikmetli davranışlarıyla da ibretli dersler verilmesi amaçlanıyordu. Örneğin Tanzimattan önce klâsik Türk edebiyatında yazılan menakıb-nameler, tarikat büyüklerinin kerametlerle dolu olağanüstü hayatları verilir.
Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi’nin Feridüddin-i Attar’dan çevirmiş olduğu Tezkiretü’l-Evliya’dır.
Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla kişinin biyografisinin yer aldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şa-irname, gazavatname, sicil gibi adlar altında birçok eser kaleme alınmıştır.
Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerâmetleri ve diğer kişisel özellikleri anlatılır. Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu örnekler gösterilebilir: Hacımsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Hacı Bektaş Velâyetnamesi (Erich Gross).
Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür.

e. Şuara Tezkireleri
Şairlerin biyografilerine, eserlerine yer veren, şiirleri hakkında değerlendirmelerin bulunduğu eserlere şuara tezkiresi denir.
Türk şairlerinin biyografilerinin toplandığı ilk Türkçe şuara tezkiresi XV. yüz-yılda kaleme alınan Ali Şir Nevayî (ö.1501/907) ‘nin Mecâlisü’n-Nefâis (1491/896) adlı eseridir.


Tanzimattan günümüze kadar yazılmış biyografilere şu örnekleri verebiliriz:
Recaizade Mahmut Ekrem, Kudemadan Birkaç Şair (1885); Muallim Naci, Osmanlı Şairleri (1890); Beşir Fuad, Viktor Hugo (1886); Süleyman Nazif, Mehmet Akif (1924); Kenan Akyüz, Tevfik Fikret (1947); Mehmet Kaplan, Namık Kemal Hayatı ve Eserleri (1948); Olcay Önertoy, Halit Ziya Uşaklıgil, Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri (1965); Birol Emil, Mizancı Murad Bey, Hayatı ve Eserleri (1979); Nurullah Çetin, Behçet Necatigil, Hayatı, Sanatı ve Eserleri (1998).

Biyografi yazımı ve yapımı konusuna değinmişken biyografiyi ilgilendiren diğer konulara da kısaca bir göz atalım.
Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.

Monografi
Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi (tek yazı) denir. Monografide herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, tarihî bir olay, bilimsel bir alana ait bir sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla değerlendirilebileceği gibi bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de yapılabilir

Portre
Bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebî yazılara portre denir. Kişinin sadece dış görünüşünün (boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin...) anlatıldığı portreye fizikî portre; iç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının... Anlatıldığı portreye ruhî portre (tinsel, moral portre) denir. Çoğu zaman fizikî portre ile ruhî portre iç içe verilir.




Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Biyografi Nedir? Özellikleri ve Türleri
Kendi alanlarında ünlü olmuş, siyaset adamı, edebiyatçı, sporcu, bilim adamı, ses, sinema, tiyatro sanatçısı, gazeteci, ticaret adamı gibi kişilerin hayatlarını, neler yap-tıklarını, ülke ve dünya insanlığına neler kazandırdıklarını, hayatlarının önemli başarılarını ve dönüm noktalarını bütünüyle anlatan yazı ve kitaplara biyografi (yaşamöyküsü) denir.
Bir kişinin hayatını ayrıntılı olarak veren kişisel biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de vardır.
Örneğin antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri çok kısa olarak ana hatlarıyla verilir. Bu eserlerde ya da yazarın kitabının arka kapağında veya iç sayfasında yer alan biyografiler genellikle kısadır. Ayrıntıları atılmış daha çok doğum ölüm tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları anılmakla yetinilir.
Bir kişinin yaşamını anlatmayı konu alan edebiyat türüdür. Yazarın kendi yaşamını anlattığı oto biyografiler de bu türün içinde yer alır. Yaşam öyküsü kişisel anılara ya da araştırma sonucu edinilmiş sözlü ve yazılı malzemelerin düzenlenmesine ve yorumlanmasına dayandığı için tarihin bir dalı olarak da görülebilir. Ama konu alınan kişinin bireyselliğini, yaratıcı ve duygudaş bir kavrayışla aktarmaya çalıştığı için aynı zamanda edebiyatın bir koludur.

* Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır.

*Yaşam öyküsünün bir başka özelliği, yazarının tarafsız olmamasıdır. Yaşamını yazdığı kişiyi sunar ve yorumlarken kendi kişiliğini de eserine yansıtır. Otobiyografi türünde bu özellik daha da belirgindir.

Her döneme, her mesleğe ve her millete ait kişilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kişilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlere bölgesel biyografi, belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı eserlere meslekî biyografi, belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği eserlere de dönem biyografisi denir. Dönem biyografisine çağdaş insanların yer aldığı Who’s Who? (Kim Kimdir?) adlı eseri gösterebiliriz.



Nadide - avatarı
Nadide
Ziyaretçi
1 Kasım 2011       Mesaj #4
Nadide - avatarı
Ziyaretçi
CEMİL MERİÇ
Yazar ve mütercim. 12 Aralık 1917'de Hatay Reyhanlı'da doğdu. Hatay Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi. Öğrenimini tamamlayamadan Hatay'a döndü. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme Kalemi’nde reis mua vinliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Elazığ Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı (1942-45). İstanbul Üniversitesi yabancı diller okulunda okutman olarak çalıştı (1946). 1955'te gözleri görmez oldu. Fakat talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 senesinde İstanbul Üniversitesi'nden emekli oldu. 13 Haziran 1987 günü İstanbul'da vefat etti.

Cemil Meriç'in ilk yazısı
Hatay'da Yeni Gün Gazetesi'nde çıktı (1928). Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Hisar, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Cemil Meriç, gençlik yıllannda Fransızcadan tercümeye başladı. Hanore de Baizac ve Victor Hugo'dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi. Batı medeniyetinin temelini ara ştırdı. Dil meseleleri üzerinde önemle durdu. Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu. Sansüre ve anarşik edebiyata şiddetle karşı çıktı.

Eserleri:
Umrandan Uygarlığa (1974),
Kırk Ambar (1983), Hint Edebiyatı, Saint Simon, İlk Sosyolog, İlk Sosyalist, Bir Dünyanın Eşiğinde, Bu Ülke, Mağaradakiler, Bir Facianın Hik8yesi, Işık Doğudan Gelir ve Kültürden Irfana başlıca eserleridir.

Aldığı ödüller:
Kırk Ambar adlı eseriyle iki defa "Türkiye MilIt Kültür Vakfı" ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneği'nin "Yılın Yazan", Kayseri Sanatçılar Derneğince, "İnceleme", Kültürden İrfana adlı eseriyle, Türkiye Yazarlar Birliği "Yılın Fikir Eserleri" ödüllerini aldı.


Kaynak: Seviye Dergisi Dershaneleri 11. Sınıf Dil Anlatım - Türk Edebiyatı Modulu Sayfa ( 11-12 )
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Nisan 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Biyografi nedir ve özellikleri nelerdir?
Yaşam öyküsü de denebilir. Bir kişinin yaşamını anlatmayı konu alan edebiyat türüdür. Yazarın kendi yaşamını anlattığı oto biyografiler de bu türün içinde yer alır. Yaşam öyküsü kişisel anılara ya da araştırma sonucu edinilmiş sözlü ve yazılı malzemelerin düzenlenmesine ve yorumlanmasına dayandığı için tarihin bir dalı olarak da görülebilir. Ama konu alınan kişinin bireyselliğini, yaratıcı ve duygudaş bir kavrayışla aktarmaya çalıştığı için aynı zamanda edebiyatın bir koludur.

Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır.

Yaşam öyküsünün bir başka özelliği, yazarının tarafsız olmamasıdır. Yaşamını yazdığı kişiyi sunar ve yorumlarken kendi kişiliğini de eserine yansıtır. Otobiyografi türünde bu özellik daha da belirgindir.

Biyografinin Özellikleri:
  • Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır.
  • Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından yazılır.
  • Kronolojik (zaman dizinsel) sıra izlenebilir.
  • Bilgi ve belgelere, kanıtlara dayandırılmalıdır.
  • Kariyer sırası izlenebilir.
  • Kişinin önemi ve benzerlerinden farkı belirlenmelidir.
  • Yaşamöyküsü yazılan kişinin doğum bilgileri, çevresi, eğitimi, kişiliği, arkadaşlık ilişkileri, sosyal yaşamı, evliliği ve mesleki alanındaki başarısına ulaşma süreci, ulusal ve uluslararası başarıları konu edilmelidir.
  • Taraflı bir tutum izlenmemelidir. Kişinin yaşamı yüceltilmeden ya da aşağılanmadan tarafsızca sergilenmelidir.
  • Asılsız bilgilere yer verilmemelidir.
Dünya edebiyatında biyografi
Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır.

Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından Plutarkos’tur. Bu türün Batı edebiyatındaki kökleri Plutarkos’un Romalıları anlattığı “Hayatlar” adlı eserine dayanmaktadır. Ancak Batı da bu türün yaygınlaşması 16. yüzyıldan sonradır. 20. yüzyılda ise Batı da bir aileyi veya çevreyi ele alan geniş kapsamlı biyografik eserler yazılmaya başlanmıştır.

Türk edebiyatında biyografi
Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere ‘tezkire” denirdi. Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecalis’ün-Nefais” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini vermiştir. ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebi yazılara “biyografik roman” denir. Biyografik romanlar da Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır.

Bazı sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır. Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslam Şairinin Romanı: Mehmet Akif”; Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”; Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan’ adlı eserleri biyografik romana örnek gösterilebilir.

-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

29 Ocak 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
25 Aralık 2012 / Misafir Cevaplanmış
18 Şubat 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
6 Ocak 2011 / Misafir Cevaplanmış