Learn Japanese !
Posta kutuna gelen sesli ,videolu japonca dersi hem de ücretsiz !
Üzerinden geçmiş bir 10 yıldan sonra japoncam çok kötü durumda* -ama Japonca öğrenme konusunda benden daha azimli arkadaşlara yardımcı olmak istedim *bkz:maymun iştahlılık *bkz :ahh şimdi kafamı vuruyorum (..İnsanın Mariko San gibi bir sensei" si olsun ve iki kur daha devam etmesin Neyse kişisel dövünmeme mesajdan sonra da devam edebilirim ) japanese http://www.japanesepod101.com/ sesli videolu Ayrıca uzman yardımı da alabiliyorsunuz yani bir de danışmanınız oluyor ..bu danışman sizden bie kur daha yüksekte olan bir kişi oluyor.(for premium users)
ve en önemlisi kurlar halinde .. newbie -yeni başlayanlar -ücretsiz intermediate -orta düzey ücretsiz advence -ileri düzey-sanırım burada premium ,yani ücretleniyor Hatta gerçek japon e mail arkadaşı da bulabilirsiniz Ancak İngilizce bilmeyenler için kötü haber, Dersler İngilizce üzerinden veriliyor.Dersleri izleyebilmeniz için en az intermediate düzeyde İngilizce anlayabilmeniz gerek.aslında bir önceki mesajımda da belirttiğim gibi Japonca ve Türkçe aynı dil ailesi-Ural Altay Dil ailesinden oldukları için gramer ve telaffuzda benzerlikleri var bu yüzden Türklerin Japoncayı İngilizce üzerinden öğrenmesi kulak göstermek için elimizi başımızın etrafından dolaştırmaya benziyor . Malesef Türklere Japonca öğreten yayınlar ve sanal kaynaklar şimdilik yetersiz olduğu için bir süre böyle dolambaçlı yollar kullanacağız ama Japoncaya ilgi böyle yoğun olduğu için bir kaç yıl içinde bu açığın hem Japonlar hem Türkler tarafından kapatılacağını düşünüyorum. Üniversitede tanıştığım Japonların çoğu tarih ya da Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde eğitim almak için gelmiş olmaları bu ilginin karşılıklı olduğunu düşündürdü.şu anda her iki ulus arasında da karşılıklı sempati olması da bu dile öğrenmeye istekli olan kişi sayısını artırıyor. Umarım yakında Ingilizce aradan çıkar hepimiz -Japonlar da buna dahil -rahat ederiz. diye bir türkçe site var ama gramer açısından çok dağınık ve yetersiz olduğu gibi sesli ve videolu dersleri de yok .Daha çok genel bilgi ağırlıklı.Ve arkadaşlar üzgünüm ama kelime ve kısa cümlecik ezberleyerek Japonca öğrenemezsiniz. Herhangi bir dili öğrenmek için doğru dürüst hazırlanmış ve seviyelendirilmiş bir öğrenme programı şart . İNGİLİZCE BİLMİYORUM PEKİ BEN JAPONCA ÖĞRENEMEYECEK MİYİM?? Şu an size önerebileceğim yalnızca Mariko Erdoğan'ın Türkçe hazırladığı kolay Japonca isimli kitabını bulmaya çalışmanı öneririm kahverengi kaplı latin harfleri ile yazılmış olan bir kitapla , yeşil kaplı aynı kitabın japon yazısı ile yazılmış japon yazısı öğreten versiyonunu -ikili halde almıştık Beşiktaştaki Mef dershanelerinin alt katında bir dükkanda satılıyordu belki sahafa ya da internete düşmüştür .Boğaziçi üniversitesi Mariko Erdoğan diye aratacağım bakalım hala orada mı arattım ve bakın neler buldum! özgeçmiş:http://hist.boun.edu.tr/wp-content/uploads/mariko-erdogan.doc dosyasının linki buradan kolay japonca isimli kitaba da ulaşabilirsiniz. Konu (eve gelen japonca dersi) ile doğrudan ilgisi yok ama ilginç bulup okumak isteyenler için bir röportajı vermek istedim Japonca öğretmeni Mariko Erdoğan ile yapılmış bir röportaj
JAPONCA KULÜBÜ
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ZİYARETİ
4 Ekim 2006 çarşamba günü Japonca kulübü olarak öğretmenimiz Hakan Bey'in eski Japonca hocası Mariko ERDOĞAN ile görüşmeye gittik. Aslında Mariko
ERDOĞAN bizi kendi odasına almak istiyordu fakat yaklaşık 15 kişi olduğumuz için sınıfa gittik.Sınıfa girerken tıpkı bizim gibi Japonlarında bir mekana girerken ayakkabılarını çıkartıp girdiklerini öğrendik ve bizde ayakkabılarımızı çıkartıp sınıfa geçtik. Sınıf ses ve projektör cihazlarıyla donatılmıştı. Mariko ERDOĞAN bizi karşıladıktan sonra soru-cevap halinde konuşmamız başladı.
Biz : Niçin Japonca öğrenmeyi istediniz?
Biz: Geleceğin önemli dillerinden olduğunu düşündüğümüz için,öğrenmesi kolay olduğu için,bir dilimizin daha olmasını istediğimiz için…
Mariko ERDOĞAN : Evet gerçekten Japonca bize nasıl Türkçe kolay geliyorsa size de kolay geliyordur. Çünkü cümle öğelerinin cümledeki sırası tamamen aynı ve her ikisi de Ural-Altay dil ailesindendir. Siz İngilizce biliyor musunuz?
Biz : Evet. Çoğumuz konuşacak düzeyde biliyoruz.
Mariko ERDOĞAN : Peki İngilizce’yi kolay öğrendiniz mi?
Biz : Açıkçası çok kolay olmadı.
Mariko ERDOĞAN : İşte biz Japonlarda İngilizce’yi sizin gibi zor öğreniriz. Bize de ters gelir.(sol eliyle sağ kulağını tuttu.) Türkçe ise düz.(sol eliyle sol kulağını tuttu.)
Mariko ERDOĞAN : Peki Hakan Hocanız sizlere neler öğretti?
Biz : Alfabelerin kaç çeşit olduğunu,sesli harfleri,bazı heceleri ve bu heceler ve harflerle kurulmuş bazı kelimeleri bize yazılışlarıyla beraber öğretti.
Mariko ERDOĞAN : Güzel. Bayağı çok şey öğrenmişsiniz.
Mariko ERDOĞAN : Peki Hakan Hocanız nasıl bir öğrenciydi merak ediyor musunuz?
Biz : Evet.(gülüşmeler)
Mariko ERDOĞAN : Geçen gün Hakan Hocanız beni aradı. Hocam ben on yıl önce sizin derslerinize girmiştim. Ben Hakan dedi. Ben de hemen ona fizik öğrencisi misiniz diye
sordum. Hakan aklımda iyi kalmış ki benim on sene içinde binlerce öğrencim olduğu halde onun fizik öğrencisi olduğunu hatırladım. Hakan gerçekten de çalışkan,bu dersi severek yapan bir öğrenciydi. İki yıl seçmeli olarak aldığı bu dersi iki yıl da kendi isteğiyle devam ettirdi.
Sınıfta bir suskunluk…
Mariko ERDOĞAN : Sorun
çocuklar. Ben sorulara alışkınım. Buradaki insanlar;taksi şoförleri,esnaflar bana çok soru soruyorlar.
Biz : O zaman biz size Türkiye’ye nasıl geldiğinizi soralım.
Mariko ERDOĞAN : Ben buraya eşim sebebiyle geldim. Biz onunla okulda tanıştık.
Biz : Peki Türkiye’ye gelmeniz sizin için zor olmadı mı?
Mariko ERDOĞAN : Ben eşimi çok sevdiğim için bana çok zor gelmedi. Fakat ben buraya gelirken eşime gelirim ama bir şartım var dedim. Oraya gidince de Japonca öğretmenliği yapacağım dedim. O da kabul etti ama açıkçası Türkiye’de böyle bir imkanın olduğuna inanmıyordu. Ben Türkiye’ye gelince bir dernekte sadece üç bayana ders anlatarak bu işe başladım. İşte öyle devamı geldi.
Biz : Kaç yıldır öğretmensiniz?
Mariko ERDOĞAN : Ben yaklaşık 30 yıldır öğretmenim çocuklar
.
Biz : O zaman bayağı genç gösteriyorsunuz.
Mariko ERDOĞAN : Biz Japonlar gerçekten olduğumuzdan küçük gösteriyoruz. Genelde Türkler yaşımızı on beş yaş daha küçük tahmin ediyorlar.
Biz : Peki Türklerle benzeyen yada farklı olan gelenekleriniz nelerdir?
Mariko ERDOĞAN : Sınıfa girerken gördüğünüz gibi bizde de ayakkabılar çıkartılıyor. Onun haricinde çok benzer geleneklerimiz yok. Farklı olanlara gelince siz karşılaştığınızda yada vedalaşırken
birbirinize çok sık sarılıyor, ve birbirinizi çok öpüyorsunuz. Ben anneme bile bir kere sarıldım o da Türkiye gibi uzak bir yere geldiğim içindi(sınıfta şaşkınlık belirtileri). Bizde sadece selam var. O da birbirine temas etmeden eğilerek. Bir de siz sağlık problemlerinden çok bahsediyorsunuz. Hatta kullandığınız ilaçların içeriğinden bile bahsediyorsunuz. Mesela benim kayınvalidem bunu çok yapıyor. Belki ilgi beklediği için yapıyordur.(gülümsüyor.) Fakat bunların yanında çok sıcakkanlısınız. Gerçi bazen bu dozu aşsa da ilgi hoş bir şey. Mesela öyle oluyor ki taksi şoförlerinden aldığım maaşı soranlar bile var.
Biz : Biraz ayrıntı olacak ama kaç çocuğunuz var ve yaşları kaç?
Mariko ERDOĞAN : Benim iki tane oğlum var. Biri on dokuz biri yirmi dört yaşında. İlk oğlum babasına benzerken küçük oğlum Japon kültürlerine daha bağlı ve bana daha çok benziyor. Büyük oğlumun dört küçük oğlumun üç yabancı dili var
.
Biz : Bizde olduğu gibi sizde de şive farklılıkları var mı?
Mariko ERDOĞAN : ….
Biz : Japonya nasıl bir yer, siz neresinde yetiştiniz, mevsimler nasıl ?
Mariko ERDOĞAN : Japonya ile ilgili sizin için konsolosluktan dergi almıştım.(onları dağıtıyor.) Umarım beğenirsiniz. Burada Japonya’dan bayağı ayrıntılı bir biçimde bahsedilmiş. Mevsimlere gelince İstanbul’a benziyor. Ben doğma büyüme Tokyoluyum. Tokyo sadece yazları çok sıcak oluyor. Gerçekten sauna gibi oluyor.(gülüşmeler)
Biz : Yemek yediğiniz çubuklar var ya evde de mi onları kullanıyorsunuz?
Mariko ERDOĞAN : Yemeklere göre değişiyor. Mesela bugün imam bayıldı yapacağım. O yüzden çatal kullanacağız. Fakat Japon soslu yemekler yediğimiz zaman çubukları kullanıyoruz.
Mariko ERDOĞAN : Peki size birkaç kelime öğretmemi ister misiniz?
Biz : (sevinme sesleri)
Mariko ERDOĞAN : O zaman ogenkideska(iyi misiniz),haigenkides(iyiyim) tekrar edin.(Dersi anlatırken beden dilini çok kullanıyor.)Hakan biz beraber yapalım.
Mariko ERDOĞAN : Ogenkideska
Hakan Hoca : Haigenkides anatava(sen-ya sen anlamında)
Mariko ERDOĞAN : watashimo genkides(ben de iyiyim.)
Biz : Bizim süremiz daraldı sizinle fotoğraf çekildikten sonra gitsek iyi olacak. Bildiğiniz üzere yolumuz uzun.
Mariko ERDOĞAN : Gelin çocuklar. Sizinle Türk usulü fotoğraf çekilelim.(bize sarılıyor)
…
Mariko ERDOĞAN : Sizi kapıya kadar yolcu edeyim.(Kapıya geldiğimizde bir Japon gösteriyor.) Sizce bu bayan kaç yaşında?
Biz : En fazla 20 yaşındadır. Biraz fazla oldu galiba.
Mariko ERDOĞAN : Size söylediğim gibi yaşını yine çok genç söylediniz. Bayan 30 yaşında.
Biz : Aaaa!!!! Neyse biz yavaş yavaş servise binelim.
(Araba hareket ederken el sallıyorlar.)
Hazırlayan:
Bilgenur Yeşiltepe
Bir röportaj daha var ama konu iyice dağılmasın diye diğer ropörtajın yalnızca linkini veriyorum: